Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye’ye siyasi, sosyal ve ekonomik bakımdan ağır bedeller ödeten darbeler silsilesinin ilki olan 1960 darbesi, aradan geçen 60 yılı aşkın süreye rağmen milletimizin kalbinde hâlâ kanayan bir yaradır” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda gerçekleştirilen AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu.
“Eski adıyla Yassıada’ya, milletimizin verdiği ismiyle ‘yaslı ada’ya, bizim dönüştürdüğümüz hâliyle Demokrasi ve Özgürlükler Adası’na hoşgeldiniz” diyerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yassıada’nın önce “yaslı ada”ya ardından da Demokrasi ve Özgürlükler Adası’na dönüşme sürecinin, aynı zamanda Türkiye’nin son 60 senelik siyasi tarihinin de bir özeti olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel merkez tarafından hazırlanan ve katılımcılara dağıtılan broşürde Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne Türkiye’nin çok partili siyasi hayata geçiş tecrübesini ve bu süreçte yaşanan dönüm noktalarının yer aldığını kaydetti.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile başlayan, Serbest Fırka ile süren, Demokrat Parti ile sonuca ulaşan millî iradenin üstünlüğünü tesis etme mücadelesinin önünün, sürekli darbelerle kesilmeye çalışıldığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’ye siyasi, sosyal ve ekonomik bakımdan ağır bedeller ödeten darbeler silsilesinin ilki olan 1960 darbesi, aradan geçen 60 yılı aşkın süreye rağmen milletimizin kalbinde hâlâ kanayan bir yaradır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi darbenin eşiğine getiren zihniyetin varlığını hâlen devam ettirdiğini görmenin de ayrıca bir üzüntü kaynağı olduğunu dile getirerek şöyle devam etti: “Darbeden birkaç hafta önce Menderes’e gönderilen muhtıra mahiyetindeki mektupta ifade edilen görüşler ve kullanılan üslup ile 1971 muhtırasında, 1980 darbesi öncesinde, 28 Şubat 1997 muhtırasında, 27 Nisan 2007 bildirisinde hatta son emekli amiraller açıklamasında sergilenen yaklaşım hep aynıdır. Merkez aynı değişen bir şey yok. Sadece darbeciler ve muhtıracılar değil, onları teşvik eden, tahrik eden, onlarla kol kola yürüyen siyasetçi profili de aynı şekilde varlığını sürdürmektedir. Bunlarla beraber monşerler de var. Hep birlikte çalıştılar, aynı merkezden yönetildiler. Bu zihniyet, her dönemde gücü millî irade yerine darbecilerden almayı tercih etmiş, iktidarı sandıkta değil, silahların, darağaçlarının gölgesinde elde etmenin peşinde koşmuştur. Bu zihniyet, ülkeyi demokratik yollarla kazandığı meşru iktidarla değil, vesayet araçlarıyla yönetmeyi özellikle çalışmayı alışkanlık hâline getirmiştir. Bunlar sıkıştıkları her durumda ülkede kargaşa ve huzursuzluk çıkartarak darbecilere selam durmaya, darbeyi ima etmeye yönelmişlerdir. ‘CHP artı ordu eşittir darbe’ diye kurulan denklemin sahipleri, bu faşist zihniyetlerini pervasızca sergilemekten de çekinmemişlerdir. Namlı 27 Mayısçılar yıllar sonra yaptıkları açıklamalarda kendilerini CHP yöneticileriyle bu partinin desteğindeki dergi ve gazetelerin kışkırttığını açıkça ifade etmişlerdir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin “Millî Şef” diyerek yere göğe sığdıramadığı İsmet İnönü’nün 27 Mayıs darbesinin hemen öncesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı, “Buraya gelirken dışarıda Meclis binasını kuşatmış bir tabur asker gördüm. Başlarında genç bir binbaşı vardı. Sizler benden korkuyorsunuz, ama dışarıya getirdiğiniz askerlere kumanda eden binbaşıdan da korkuyorsunuz. Korktuğunuzu, ona güvenmediğinizi ispat etmek için size şöyle bir teklifim var: Çağırın binbaşı, beni alıp götürmesini söyleyin, bakalım emrinize itaat edecek mi? Size bunun aksi bir teklifim de var; binbaşıyı ben çağırayım ve Meclis’i feshettireyim, bunu ister misiniz? İhtilal olacak ve siz bundan kurtulamayacaksınız” konuşmasını anımsattı.
Bu üslubu yıllardır CHP’nin nice yöneticilerinden duymaya devam ettiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hatırlarsanız, 28 Şubat muhtırasına bizim tespitlerimiz de farklı değil diyen, şanlı ordumuzun önünde saygıyla eğiliyoruz diyen dönemin CHP yöneticileri darbecilerden daha büyük bir şevkle sahip çıkmışlardır. AK Parti’ye Meclis’te cumhurbaşkanı seçtirmemek için ‘sakın ha’ naraları atanlar, güya miting adı altında orta oyunu sergileyenler, brifinglerde ip gibi sıraya geçenler de yine bunlardı” ifadelerini kullandı.
Çeşitli çevreler tarafından darbe imasıyla yürütülen tüm kirli girişimlerin CHP yönetimi tarafından desteklendiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP temsilcileri darbe güzellemesi yaparken her yakalandıklarında ise yapay gündem diyerek işin içinden sıyrılmaya kalkmışlardır. Ama şunu bilmiyorlar: Biz bu yola çıkarken kefenimizi giyerek çıktık, onlar bunun farkında değiller. Çünkü biz şunu da biliyorduk: Her nefis ölümü tadacaktır, akıbetimiz bu, bundan kaçmak yok. Öyleyse biz ölümü korkutanlardan olacağız ve bu yola da böyle devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
“Milletin değerlerine husumet, demokrasiye ve millî iradeye güvensizlik, darbecilik, ülke düşmanlarıyla kol kola yürüme hastalığı CHP yöneticilerinin âdeta genlerine işlemiştir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbeci zihniyetin panzehri millî iradenin güçlenmesidir. Tarihimizin en büyük yönetim reformlarından biri olan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’yle bu doğrultuda önemli bir adım attık. Ama çok rahatsız oldular. İnşallah yeni ve sivil anayasa ile bu adımı kalıcı hâle getirerek ülkemizi demokraside en üst lige çıkartacağız. Hem Cumhurbaşkanlığı hem AK Parti olarak bu konudaki çalışmalarımızı titizlikle sürdürüyoruz. Cumhur İttifakı’ndaki ortağımız MHP, Büyük Birlik Partisi hepsi bu çalışmayı sürdürüyor. MHP’den bu çalışmayla ilgili neticeyi Sayın Genel Başkan’dan aldım. Ortağımız MHP kendi taslağını bize böylece sunmuş oldu. Diğer partilerin de bu yönde hazırlıkları olduğunu biliyoruz, bizim çalışmamızda bitti. Aynı şekilde biz de kendilerine bunu sunacağız. İnşallah yılsonuna doğru tüm bu metinleri bir araya getirerek kapsamlı bir şekilde değerlendirecek ve ortak bir teklif hâline dönüştürmenin yollarını arayacağız. Amacımız Meclis’teki tüm partilerin yeni ve sivil anayasa çalışmalarına yapıcı, etkin, samimi destek vermeleridir. Şayet böyle geniş bir uzlaşmayla yeni anayasayı Meclis’te kabul ettirip, milletimizin takdirine sunabilirsek çok çok güzel olacaktır. Arzu ettiğimiz şekilde bir uzlaşma zemini oluşmazsa Cumhur İttifakı olarak bizi destekleyen diğer partilerle birlikte kendi hazırlığımızı milletimizin takdirine sunmakta kararlıyız.”
“ÜLKEMİZDE NE ZAMAN DEMOKRASİ GÜÇLENMİŞSE TÜRKİYE BÜYÜMÜŞ, VATANDAŞLARIMIZ HİZMETLE TANIŞMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbeciler ve onların cesaret kaynağı olan darbeci siyasi zihniyetlerin kendi hırsları uğruna ülkeyi ateşe vermekten, Türkiye’nin demokrasisini ve kalkınmasını baltalamaktan da çekinmediğini belirterek, “Ülkemizde ne zaman demokrasi güçlenmişse, millî iradenin üstünlüğü ilkesiyle siyaset biçimlenmişse Türkiye kalkınmış, büyümüş, gelişmiş, vatandaşlarımız eserle ve hizmetle tanışmıştır. Darbe ve vesayet dönemlerinde ise bu süreç kesintiye uğramış, halkımız yoksullaşmış, hizmetler ihmal edilmiş, yatırımlar yavaşlamıştır, ülke gerilemiştir” dedi.
Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki kalkınma hamleleri ve heyecanlarının tek parti döneminde mevcut fabrikaların kapatılmasından, girişimcilerin önlerinin kesilmesine uzanan bir hüsrana dönüştüğünü anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi gelecekte çok farklı bir lige çıkartacak olan uçak, otomobil, dizel motor üretimi, yer altı kaynaklarının keşfi ve değerlendirilmesi, üretime ve ihracata dayalı ekonominin kurulması gibi atılımların hep CHP zihniyeti ve onun ikizi olan darbeciler tarafından akamete uğratıldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1946 seçimlerinin hemen ardından Türkiye ilk defa gerçek manada bir demokrasi ve kalkınma iklimine girdiğini, oluşan özgürlük havasıyla ülkenin dört bir yanında altyapı yatırımlarının başladığını aktardı.
“TÜRKİYE’NİN YERLİ VE MİLLÎ NE KADAR PROJESİ VARSA HEPSİ HEDEFE KONULARAK SALDIRIYA MARUZ BIRAKILMAKTADIR”
“AK Parti tıpkı Demokrat Parti gibi milletimizin büyük teveccühüyle iş başına geldiğinde hemen demokrasi ve kalkınma atılımını kaldığı yerden yeniden başlatmıştır” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İşte bugün neredeyiz? Demokrasi ve Özgürlükler Adası’ndayız. CHP zihniyeti işte buradan İmralı’ya idam fezlekesi hazırladı onu icra etti Menderes’in iki arkadaşıyla beraber. Biz ise işte şimdi bu Ada’da demokrasi ve özgürlükler çağrısını yapıyoruz, farkımız bu. Bu CHP zihniyetinin, yandaşlarının bunların özgürlükle, bunların demokrasiyle yakından, uzaktan alakası yoktur. Hür ve demokrasinin egemen olduğu bir Türkiye’den bunların alakası yoktur. Bunları en çok ürküten zaten odur. Geçtiğimiz 19 yılda Türkiye’yi hem demokraside hem özgürlüklerde hem kalkınmada Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların fersah fersah ilerisine taşıyan AK Parti tabii olarak bu zihniyetin tüm husumetini üzerinde toplamıştır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP yönetimlerinin en başından beri bize karşı yürüttükleri muhalefet üslubuna bakın hiç birinde eser ve hizmet siyasetine rastlayamazsınız. Bu kafa belgeleriyle, bilgileriyle, izahatlarıyla yalan olduğu defalarca ispatlanmış iddiaları sürekli gündeme getirmenin adına ne demiştir? Siyaset. Geçmişte kartvizitle memur alındığında sözlü talimatla ihale verildiğine kadar nice yalanı bu şekilde ardı ardına sıralamışlardır. Son dönemde yalan ve iftira konusunda vitesi yükselttiler. Man Adası’ndan Tank Palet Fabrikası’na, 128 milyar dolardan son günlerdeki iddialara kadar bir dizi konuda yalanları sürekli tekrar etme stratejisi izlenmektedir. Türkiye’nin yerli ve millî ne kadar projesi varsa hepsi de hedefe konularak saldırıya maruz bırakılmaktadır. CHP yönetiminin ve şürekâsının muhalefet stratejisini Aleksandr Soljenitsin formülüyle ifade edecek olursak biz onların yalan söylediklerini biliyoruz. Onlar kendilerinin yalan söylediklerini biliyorlar. Bizim onların yalan söylediklerini bildiğimizi de biliyorlar. Biz onların yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini de biliyoruz, ama onlar hâlâ yalan söylemeyi sürdürüyor. Ne yaptım ben? CHP’nin tanımını yaptım. Çünkü bunların siyaset adına heybelerinde başka hiçbir malzeme yok. Çünkü eser ve hizmet siyasetinde bizimle rekabet edebilecekleri hiçbir projeleri, hiçbir çalışmaları, hiçbir hazırlıkları da yok. Çünkü yalan ve iftarı siyaseti değerli kardeşlerim, en kolay iştir. Akşam otur bir grup partili ve ajans mensubuyla yalanları senaryolaştır, ertesi gün de çık kürsüden bunları tekrar et.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gara’da 13 sivil vatandaşın şehit verilmesinin ardından Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na giderek konuyu tüm boyutlarıyla anlattığını hatırlatarak, “CHP Genel Başkanı, bu görüşmeden dakikalar sonra grup kürsüsüne çıktı ve sanki kendisine biraz önce hiçbir bilgi verilmemiş gibi akşamdan kararlaştırılan yalanları bir bir sıraladı; ya bunlar bu. Niye? Çünkü o şekilde kodlanmıştı. Çünkü zihinde hakikatlere yer yoktu. Çünkü kendisine verilen misyon buydu. Kendi genel başkanını da böyle aldatmadı mı? Ben aday değilim dedi, ertesi sabah aday oldu. Sayın Baykal’la olan devir teslimleri de bunların böyle tecelli etti. Bunları iyi tanımak lazım, iyi tanımamız lazım. Bunların oyununa gelmemek gerekir. Tam da bunları yapsın diye siyasi tarihimizin en utanç verici kumpasıyla CHP Genel Başkanlığı koltuğuna bu şekilde oturtulmuştu. Dışarıdan bir merkezden bu iş yönetiliyor” dedi.
“YENİ BAŞARILARA İMZA ATMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı diye adlandırılan oluşumu kimi gizli, kimi açık ortaklarıyla bir arada tutmak için kirli pazarlıklar içinde kıvrandığını, bölücü örgütün uzantılarıyla bakanlık pazarlığına tutuştuğunu anlatarak, “Maalesef bir deniz albayının, bu milletin ordusunda deniz albayı olarak görev yapmış olan bir zatın bu PKK terör örgütüyle iltisaklı olanlara nasıl bakanlık verileceğini, verilmesinin de normal olduğunu anlatmasından daha büyük bir zillet olabilir mi, olabilir mi? Ya sen bu ülkenin ordusunda Deniz Kuvvetlerinde albay olarak görev yapacaksın ve ondan sonra da gelip böyle rahat rahat, ne olacak, normaldir, milletvekili, tabii ki onlar da burada bir bakanlık görevi alabilir diyeceksin. Bu mesele karakter meselesidir, eğer karakterde bir sıkıntı varsa, cibilliyette bir sıkıntı varsa, ona bir Türk milletinin evladı olarak zaten bir şey diyemem” diye konuştu.
“Faşistliğiyle, yatırım düşmanlığıyla, beceriksizliğiyle, arsızlığıyla, hırsızlığıyla, terör örgütleri ve suç çeteleriyle aynı kulvarda yürüyüşüyle, ülkesini yabancılara şikâyet etme hastalığıyla CHP apaçık ortadadır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “AK Parti olarak bize düşen, 19 yıllık müktesebatımızdan aldığımız güçle yeni başarılar için durmak yok yola devam diyerek işimize bakmaktır. Geçtiğimiz grup toplantısında da ifade ettiğim gibi, AK Parti olarak dün vesayete karşı nasıl mücadele ettiysek, siyaset ve toplum mühendislerine nasıl meydanı bırakmadıysak, uluslararası alanda ülkemizin başını nasıl dik tuttuysak, Türkiye’nin 81 vilayetinin her karşını nasıl eserlerimizle ve hizmetlerimizle donattıysak, terör örgütlerinin tamamının başını nasıl ezdiysek, demokrasiyi ve özgürlükleri nasıl gözümüz gibi koruyup geliştirdiysek, milletimizin her bir ferdinin hakkını, hukukunu, geleceğini nasıl gözettiysek, inşallah yarın da aynı şekilde halkımızın emrinde çalışmayı, mücadele etmeyi, yeni başarılara imza atmayı sürdüreceğiz.”
“YILLARDIR HAZIRLIKLARINI YAPTIĞIMIZ PEK ÇOK PROJEYİ VE YATIRIMI 2023’E KADAR MİLLETİMİZİN HİZMETİNE SUNACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide bu yılla birlikte ciddi bir toparlanma beklediğini belirterek Türkiye’nin son yıllarda petrol ve doğal gaz aramacılığında önemli bir ivme yakaladığı müjdesini verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karadeniz’de bulduğumuz 405 milyar metreküplük doğal gazın ardından kara alanlarında sürdüğümüz çalışmaların da sonuçlarını almaya başladık. Açılan yeni kuyular yanında, daha önce petrol yok diye üzerine beton dökülen kuyulardan da petrol üretmeye başladık. Sadece son bir ayda üç yeni kuyuda petrol keşfettik. Diyarbakır’da bulunduk Akoba-1 ve Yenişehir-1 kuyularıyla Kırklareli’ndeki Misinli-2 kuyularımızla günlük üretimimize 6 bin 800 varil ilave sağladık. Türkiye Petrolleri’nin 2021 yılı yurt içi günlük üretim ortalaması son üç keşfimizle birlikte 61 bin varilin üzerine çıkmıştır” bilgisini paylaştı.
Doğal gazın vatandaşların hizmetine sunulması için şebeke genişletme yatırımlarını da sürdürdüklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğal gaz iletim ve dağıtım şebekelerinin uzunluğunu 46 milyar liranın üzerinde bir yatırımla 174 bin kilometreye ulaştırdıklarını, doğal gaz abone sayısının da 17 milyona, doğal gazı aktif kullanan nüfusu da 55 milyona çıkardıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hemen her alanda yeni müjdeler hazırlığı içinde olduklarına işaret ederek, “Yıllardır hazırlıklarını yaptığımız pek çok atılımı, pek çok projeyi, pek çok yatırımı 2023’e kadar birer birer milletimizin hizmetine sunacağız” dedi.
“ÜLKEMİZİ HEDEF ALAN SALDIRILARA VERECEĞİMİZ EN GÜZEL CEVAP ÜLKEMİZE DAHA BÜYÜK HİZMETLER KAZANDIRMAK OLACAKTIR”
AK Parti İl Teşkilatlarından da bugünden başlayarak Haziran 2023’e kadar olan süreci gün gün planlamalarını, vatandaşların tamamının gönlüne dokunacak faaliyetler belirlemelerini isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi ve partimizi hedef alan saldırılara vereceğimiz en güzel cevap; milletimizle daha sıkı şekilde kucaklaşmak, ülkemize daha büyük hizmetler kazandırmak olacaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşları ile Türkiye’nin demokrasi, özgürlük ve kalkınma mücadelesine katkı veren herkesi şükranla yâd ettiğini belirterek, “Türkiye’nin huzuru ve güvenliği, devletimizin bekası yolunda gözlerini kırpmadan hayatlarını feda eden şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Taksim Camii’nin açılışını gerçekleştireceklerini bildirerek, “Yıllar yılı çocukluğumdan itibaren bilirim, yapamazsınız, edemezsiniz derlerdi. Orada şöyle kıytırık bir köşede, âdeta çöp depolama merkezi gibi yerde maalesef Müslümanlar Cumasını kılardı. Ama Rabbim bunu da yine bizlere nasip etti, sağ olsun hayırsever bir kardeşimiz, Sur Yapı burayı kendileri inşa ettiler ve şu anda her şeyiyle bitti” açıklamasında bulundu.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Zaferin Adı Türkiye” temalı “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” Treni’nin 68 gün boyunca 90 bin kilometre yol kat edeceğini ve 100 binden fazla yolcuyu taşıyacağını bildirdi. Bakan Uraloğlu, “Bu tren, sadece yolcu taşımayacak; aynı zamanda birliği, dirliği, vatan sevgisini ve millet iradesini taşıyacak. Trenlerimizde gösterilecek videolar ve asılacak afişler, bu büyük zaferi ve alınacak dersleri nesilden nesle aktaracak.” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Zaferin Adı Türkiye” temalı “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” Treni’nin uğurlama töreninde konuştu. Bakan Uraloğlu, milletin tarihine altın harflerle kazınmış bir destanı, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü anmak ve bu şuuru gelecek nesillere taşımak için bir araya geldiklerini kaydetti.
15 Temmuz 2016 gecesinin, bu toprakların gördüğü en karanlık gecelerden biri olduğunu ifade eden Bakan Uraloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Hain FETÖ mensupları, bu aziz milletin iradesine, bağımsızlığına ve geleceğine kastettiler. Tanklarla, uçaklarla, helikopterlerle, milletin silahını millete doğrulttular. Millet Meclisi’mizi bombaladılar, sokaklarda masum canlara kıydılar. Ama unuttukları bir şey vardı: Bu millet, söz konusu vatan olduğunda, canını bir an bile düşünmeden feda eder! O gece, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Milletimizi meydanlara davet ediyorum!’ çağrısıyla, milyonlar sokağa döküldü. Kadın, erkek, genç, yaşlı demeden, ellerinde bayrakları, yüreklerinde imanları, tek bir ses oldular: Ya istiklal ya ölüm!”
“Bu Millet, Tankların Gücüne Değil, İmanının Gücüne İnandı”
TÜRKSAT’ta Ahmet Özsoy ve Ali Karslı gibi kahramanların, hainlerin yayınları kesme girişimini canları pahasına engellediğini dile getiren Bakan Uraloğlu, “Cumhurbaşkanımızın sesi milletimize ulaştı, milletimiz iradesine sahip çıktı. Sayın Cumhurbaşkanımızın o tarihi gecede söylediği gibi: ‘Bu millet, tankların gücüne değil, imanının gücüne inandı!’ İşte o iman, o kararlılık, 40 yıllık hain planları bir gecede yerle bir etti. 15 Temmuz, milletimizin yeniden diriliş destanıdır. Bu destan, ‘Zaferin adı Türkiye’ diye yazılmıştır!” dedi.
68 Gün Boyunca 90 Bin Kilometre Yol Kat Edecek
Bu destanı yaşatmak, o geceki ruhu yeniden hissettirmek için, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve TCDD Taşımacılık Genel Müdürlüğü eliyle giydirilen 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Treni’ni uğurladıklarını belirten Bakan Uraloğlu, trenin 68 gün boyunca, Ankara-İstanbul, Ankara-Konya, Ankara-Eskişehir, Konya-İstanbul, Eskişehir-İstanbul ve Ankara-Karaman hatlarında, tam 90 bin kilometre yol kat edeceğini söyledi. Uraloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“100 binden fazla yolcuyu taşıyarak, geçtiği her istasyonda, her şehirde, her yürekte 15 Temmuz’un ruhunu yeniden canlandıracak. Bu tren, sadece yolcu taşımayacak; aynı zamanda birliği, dirliği, vatan sevgisini ve millet iradesini taşıyacak.”
Güzergâhında; Ankara, Eskişehir, Konya, Karaman, Bilecik, İzmit ve İstanbul’da milyonlarca vatandaşın, trenin üzerindeki mesajlarla o kahramanlık destanını bir kez daha yâd edeceğini dile getiren Bakan Uraloğlu, “Trenlerimizde gösterilecek videolar ve asılacak afişler, bu büyük zaferi ve alınacak dersleri nesilden nesle aktaracak.” açıklamasında bulundu.
“Milletimizin Yolunu Açmanın Gururunu Yaşıyoruz”
15 Temmuz’un, ikinci Kurtuluş Savaşı olduğunu söyleyen Bakan Uraloğlu, o gece, milletin bir kahramanlık destanı yazarak; 251 vatan evladının şehadet şerbeti içtiğini 2 bin 740 gazinin ise bu büyük zaferin simgesi olduğunu kaydett. Bakan Uraloğlu, “Onlar, bu vatanın istiklalini, çocuklarımızın geleceğini, milletimizin onurunu korudu. Bizler de demiryollarımızın 168 yıllık köklü mirasıyla bu aziz vatanın her karışına hizmet etmenin, milletimizin yolunu açmanın gururunu yaşıyoruz.” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz’un adsız kahramanlarını, vatan için can veren tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anan ve gazilere şükranlarını sunan Uraloğlu, “Cenab-ı Allah bu millete bir daha böyle acılar yaşatmasın. Birliğimiz, dirliğimiz, kardeşliğimiz daim olsun. ‘Zaferin Adı Türkiye!’ diyerek, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Trenimizin yolunun açık olmasını diliyor, tüm yolcularımıza hayırlı yolculuklar diliyorum. Yolumuz ve bahtımız açık olsun.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, terör örgütünün silah bırakmasıyla ilgili olarak, “Bugün Malazgirt ruhu, Kudüs İttifakı, Kurtuluş Savaşı’nın nüvesi yeniden şekilleniyor. Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor”
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam’da gerçekleştirilen AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’na katıldı.
İstişare toplantısının ülke, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 81 vilayet ve 922 ilçenin her birinde AK Parti’nin büyümesi, güçlenmesi, zirvedeki yerini koruması için aşkla koşturan tüm dava ve yol arkadaşlarına selamlarını gönderdi.
Yurt dışında hareketlerini gururla temsil eden mensup ve gönüldaşlarına saygılarını gönderen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye Yüzyılı’nı kutlu bir şafak bilen tüm kardeşlerimi, partimizin emektarlarını, kadın ve gençlik kollarımızı, genel merkezinden mahalle temsilcisine kadar her kademede fedakârca görev yapan tüm yol ve dava arkadaşlarımı buradan hürmetle selamlıyor, bu davaya gönül vermiş, bu dava için yüreğini ortaya koymuş her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Rabbim, muhabbetimizi daim eylesin.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dava ve yol arkadaşı, aynı zamanda danışmanı Yiğit Bulut’u dün Hakka uğurladıklarını anımsattı. Bulut’un, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde ikindi namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’na defnedileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Kızılcahamam’daki bu istişare toplantımız vesilesiyle merasime katılamıyoruz ama teşkilatımız orada bu merasime katılacaklar. Ağır bir rahatsızlık geçirdi. O rahatsızlık sebebiyle kendisini hastanede ziyaret ettiğimde gerçekten çok çok ağır durumdaydı ama biz hep şunu söylüyoruz: Kaderin üstünde bir kader var. Temkinli olduğunu, teslimiyet içerisinde olduğunu gördüm. Rabbim taksiratını hasenata tebdil eylesin, mekânı cennet olsun inşallah.”
Hizmeti yolculukları esnasında aralarından ayrılanlara Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Malumunuz, altı gün önce 12 vatan evladını, 12 kahramanı şehit verdik. Milletçe yüreğimiz dağlandı. Pençe-Kilit bölgesindeki arama faaliyetleri esnasında metan gazına maruz kalarak şehit olan Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize sabrıcemil diliyorum. Onlar Rabbimiz indinde nübüvvetten sonra en büyük paye olan şehitlik makamıyla şereflendiler. Ebedi dirlik müjdesine inşallah nail olurlar. Hepsinden Allah razı olsun. Mevla rahmetiyle onları kuşatsın. Mekânları inşallah cennet olsun.”
SREBRENİTSA SOYKIRIMI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönem insanlık tarihinin en utanç verici hadiselerinden biri olan Srebrenitsa Soykırımı’nın 30. yıl dönümü olduğunu anımsattı.
“Boşnak kardeşlerimizin 30 yıl önce yaşadığı o tarifsiz acıyı milletçe dün olduğu gibi bugün de paylaşıyor, yüreğimizde hissediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Ortaya çıkarılan her toplu mezar, ebedi istirahatgâhına uğurladığımız her şehit, 30 yıl öncesinin şehitleri olarak o kara günleri bizlere tekrar hatırlatıyor. Türkiye olarak bir daha benzer acıların yaşanmaması için her şart altında, ihtiyaç duydukları her anda Bosna Hersek’in ve Boşnak kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Vefatından önce merhum Aliya’ya verdiğimiz söze bugüne kadar sadık kaldık, inşallah bundan sonra da emanetine halel getirmeyeceğiz.
Ziyaret ettiğimde ‘Bu topraklar size emanet. Burası Evlad-ı Fatihan. Evlad-ı Fatihan olarak bu insanlara siz sahip çıkacaksınız’ demişti. O gün, bugün bu görevimizi yerine getiriyoruz. Partimizin bu anlamlı toplantısı vesilesiyle Batı’nın gözleri önünde alçakça katledilen 8 bin 372 şehidimizi bir kez daha rahmetle anıyorum. Yine buradan, tıpkı Boşnak kardeşlerimiz gibi medeni dünyanın gözleri önünde tam 22 aydır soykırıma uğrayan mazlum Gazze halkına da dualarımızı gönderiyor, zulme ve işgale karşı yürüttükleri onurlu mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu ve olacağımızı tekrar ifade ediyoruz.”
Türk siyasetinde bir marka hâline gelen istişare toplantılarının 32’ncisini gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıyı, “Milletin Gücüyle Sınırları Aşan Liderlik” temasıyla yaptıklarını söyledi.
Bugün ve yarın düzenleyecekleri oturumlarda güvenlikten kalkınmaya, ekonomiden siyasete farklı başlıklarda istişareler yapılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkenin, milletin ve dünyanın gündemini meşgul eden konuların yanı sıra partimiz ve geleceğimiz açısından önemi haiz hususları da iki gün boyunca mütalaa edeceğiz. İstişare toplantılarımızın ayırt edici özelliği, ortak akla vesile olmasıdır. Katılımcı tüm arkadaşlarımız, samimiyetin ve muhabbetin egemen olduğu demokratik bir ortamda görüşlerini sunacak, fikirlerini dile getirecek, tenkit ve tekliflerini hazirunla paylaşacak, böylece hakikatin ışığı doğacak” ifadelerini kullandı.
AK Parti’nin istişare kültürünün kurumsallaştığı bir siyasi hareket olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kuruluşundan itibaren işlerin hep ortak akılla, meşveretle, milletin sözüne kulak vererek, millete danışarak yürütüldüğünü dile getirdi.
“MİLLETE EN GÜZEL ŞEKİLDE HİZMET ETMENİN GAYRETİNDE OLDUK”
Erdoğan, “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin” emrini kendilerine rehber edindiklerine işaret ederek, şunları kaydetti: “Her zaman daha iyinin, daha etkin ve verimli çalışmanın, millete en güzel şekilde hizmet etmenin gayretinde olduk. Farklı fikirleri zenginlik bildik. Yapıcı eleştiriyi, yolumuzu aydınlatan bir fener olarak gördük. Şurası bir gerçek ki istişare sadece ortak akla vesile olmaz. Aynı zamanda bereketi artırır, basireti derinleştirir, feraseti kuvvetlendirir, ufku genişletir, kadrolar arasındaki uhuvvet ve dayanışmayı daha da güçlendirir. 32’nci toplantımızı da yine bu anlayışla icra ediyoruz. İstişare toplantımız, daha öncekiler gibi yine partimize ayna tuttuğumuz, kendimizi sigaya çektiğimiz, ülke siyasetine dair tüm meselelerin hassas ayarda fotoğrafını çektiğimiz bir zemin işlevi görecektir. Sizlerden gönlünüzden ve zihninizden geçenleri bizimle açık yüreklilikle paylaşmanızı özellikle rica ediyorum. Şimdiden bütün katılımcı kardeşlerime değerli fikirleri, önerileri ve yapıcı eleştirileri için teşekkür ediyorum.”
“ŞEHİTLERİMİZ, HER ZAMAN BAŞIMIZIN TACI OLACAK”
Bundan 41 yıl önce 14 Ağustos 1984’te Siirt’in Eruh ve Hakkâri’nin Şemdinli ilçelerinde bölücü terör örgütünün ilk eylemini yaptığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu terör saldırısında iki askerimizi şehit verdik, dodkuz sivil vatandaşımız da yaralandı. Bu tarihten itibaren bölücü örgüt, güvenlik güçlerimize ve sivillere yönelik saldırılar düzenledi. 10 bine yakın güvenlik görevlimizi terörle mücadelede şehit verdik. 50 bine yakın vatandaşımız yine terör olaylarında hayatını kaybetti. Öncelikle şehitlerimize, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Onları unutmadık, unutmayacağız. Vatanımız inşallah ebediyen var olacak, ay yıldızlı bayrağımız inşallah ebediyen semalarımızda özgürce dalgalanacak. Vatan toprağını kanıyla sulayan, ay yıldızlı bayrağımızı al kanlarıyla boyayan şehitlerimiz, her zaman başımızın tacı olacak.”
“HUKUK VE MEŞRUİYET DIŞI MÜCADELE YÖNTEMLER, TERÖRÜ KÖRÜKLEDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1984’teki ilk eyleminden sonra terörün Türkiye’de her geçen gün tırmandığına dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: “O günden sonra nice hükûmetler geldi. Her biri ‘terörün kökünü’ kazıyacağını söyledi ama terör ne topraklarımızda ne de üs edindiği başka ülke topraklarında bitirilemedi. Bunda elbette devletin bazı yanlış uygulamalarının da payı vardı. Beyaz Toroslar, faili meçhuller, Diyarbakır Cezaevi bunlardan biriydi. Yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan insanlar, evladıyla cezaevinde Kürtçe konuşamayan analar işte bu yanlış uygulamalardan biriydi. Hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemleri, terörü bitirmek yerine tam tersine körükledi, büyüttü, terör örgütüne istismar edeceği elverişli bir zemin sundu.”
Hataların bedelinin hep beraber ödendiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece güvenlik güçlerimizi şehit vermekle kalmadık, sadece siviller hayatını kaybetmedi, Türkiye bu terör saldırılarıyla istikrarsız hâle geldi. Ekonomide 2 trilyon doları bulan bir faturayla karşılaştık. Her şeyden önemlisi terör örgütü ülkemizin huzuruna, dirliğine, birliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine çok ağır hasarlar verdi” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra göreve geldiklerinde terör meselesini çok boyutlu ele aldıklarını belirterek, şunları kaydetti: “Bir yandan terörle mücadele ederken bir yandan da teröre bahane oluşturan bataklığı kurutmanın mücadelesini verdik. Terör örgütünün, Kürt kardeşlerimizi tuzağa düşürmesini, devletten ve milletten uzaklaştırmasını önlemek için tedbirler aldık. Birlikte yaşamanın, kardeşliğin hukukunu yerine getirmek için tarihi nitelikte adımlar attık. İçeride demokrasi ve insan hakları konusunda ‘sessiz devrim’ niteliğinde reformlar yaparken, dışarıda çok yoğun diplomasi trafiği yürüttük. Bütün bunlarla birlikte savunma sanayimizi geliştirdik, dışa bağımlı kalmadan terörle mücadele silahlarımızı ürettik. Sınır ötesi operasyonlarla sınırlarımızı tam kontrol altına aldık. 15 Temmuz o hain darbe girişiminin ardından FETÖ’yü başta silahlı kuvvetlerimiz ve emniyetimiz olmak üzere tüm kurumlarımızdan temizledik. Böylece terörle mücadeledeki ihaneti ortadan kaldırdık. Son yıllarda terör örgütünün eylem kabiliyetini hemen, tamamen kırdık. Terör eylemlerinin resmi ya da sivillere zarar vermesinin önüne geçtik. Irak sahasındaki harekâtlarımız ve Suriye’de gerçekleşen 8 Aralık devrimi, terörle mücadelede elimizi daha da güçlendirdi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ittifak ortakları, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tarihî çağrısıyla “Terörsüz Türkiye” projesini gerçekleştirmek için bir dizi adım attıklarını söyledi.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE PROJESİ; BİR MÜZAKERENİN, BİR PAZARLIĞIN, BİR AL VER SÜRECİNİN NETİCESİ DEĞİL”
Güvenlik birimlerinin, tam bir koordinasyon içinde çalıştığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin önünde açılan bu fırsat penceresini değerlendirmek için çok hassas, çok temkinli bir süreç yönettiklerini belirtti.
Terör örgütü PKK’nın, İmralı’nın çağrısıyla kongresini topladığını ve kendisini feshettiğini açıkladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dün de örgüt aldığı kararı hayata geçirdiğini, özellikle de bir merasim yaparak silahlarını bıraktı. Dün itibarıyla 47 yıllık terör belası inşallah sona erme sürecine girmiştir. Türkiye uzun, acılı, sancılı, gözyaşlarıyla dolu bir sayfayı dün itibarıyla kapatmaya başlamıştır. Bugün unutmayalım, yeni bir gündür. Bugün tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün büyük Türkiye’nin, güçlü Türkiye’nin, Türkiye Yüzyılı’nın kapılarını ardına kadar aralanmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütünün 1984’teki ilk eylemi sonrasında, Türkiye’nin terörü bitirmek için her yola ve yönteme başvurduğunu belirterek şunları kaydetti: “Dünyadaki örneklerine bakılarak terörü bitirmek için silahlı mücadelenin ötesinde formüller denenmiştir. Ancak hiçbirinde başarı sağlanamamıştır. Son dönemde takip ettiğimiz Terörsüz Türkiye Projesi; bir müzakerenin, bir pazarlığın, bir al ver sürecinin neticesi değildir. Onun için başından beri çok dikkatliydik. Bugün daha da dikkatliyiz. Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ediyoruz. Ancak herkes şundan emin olsun; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onurunu gururunu çiğnetmeyiz. Türkiye’nin başını öne asla eğdirmeyiz. ‘Terörsüz Türkiye’ projemizi de işte bu anlayışla izliyoruz. En başta bütün Türkiye’nin şunu bilmesini isterim; İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve kadrosunun milliyetçiliğini, vatanseverliğini, Türkiye aşkını sorgulamak, takdir edersiniz ki, hiç kimsenin haddi değildir. Aynı şekilde şahsımın ve burada olanlarla ve olmayanlarla birlikte AK kadronun milliyetçiliğini, vatanseverliğini ve Türkiye aşkını da hiç kimse sorgulayamaz. Bu kimsenin haddi de değildir, hakkı da değildir.”
“NE YAPIYORSAK TÜRKİYE İÇİN YAPIYORUZ”
MHP Genel Başkanı Bahçeli ve kadrosu ile beraber “Terörsüz Türkiye” için canlarını, kanlarını, bütün tecrübelerini, hayatlarını ortaya koyduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hayrına olmayan hiçbir işin içinde olmadıklarını söyledi.
Bugün de anlayışlarının, politikalarının, istikametlerinin ve çabalarının sadece Türkiye’nin hayrına olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin hayrına olan her girişimde bizi en önde göreceksiniz. Türkiye’nin hayrına olmayan her girişimde de bizi o girişimin tam karşısında yine en önde görürsünüz. Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Hiç kimse korkmasın, tedirgin olmasın, endişeye kapılmasın. Kimsenin zihninde soru işareti oluşmasın. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz. Ne yapıyorsak milletimiz için yapıyoruz. İstiklalimiz için yapıyoruz. İstikbalimiz için yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
Bugün bazı gerçekleri açıkça konuşmak mecburiyetinde olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörün daha en başından itibaren karşıtlarıyla bir sektör, bir ekosistem oluşturduğunu söyledi.
Terör eylemlerinden, terör tarafındakilerin nemalandığı kadar, terör karşıtı gibi görünenlerin de nemalandığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Milleti istismar ettiler, istikrarsızlığı körüklediler. Terör saldırılarından kendi kirli emellerine rant devşirmeye yeltendiler. İşte onlar bugünlerde kendilerini belli ediyorlar. Terörün bitiyor olması en çok onları rahatsız ediyor. Çünkü rant kapıları kapanıyor. Çünkü çıkarları zedeleniyor. Çünkü tezgâhları bozuluyor. Çünkü ellerindeki oyuncağı kaybediyorlar. Ortalığı bulandırmak için, zihinleri karartmak için yoğun bir gayret içindeler. Milletim işte bunları görsün, milletim bunları gördükçe çok daha güçleneceğimizi unutmasınlar. ‘Milliyetçiyiz’ diyorlar değil mi?. ‘Vatanseveriz’ diyorlar. Terör bitiyor, sevinsenize ama sevinemiyorlar. Niyet okuyarak, hayaller kurarak, komplo teorileri üreterek, korku yayarak, açıkça yalan söyleyerek, milletin sevincini gölgelemeye, yeşeren umutlarını kırmaya çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar terör bitecek, göreceksiniz hepsi işsiz kalacak.”
“TÜRKİYE KAZANMIŞTIR, MİLLETİM KAZANMIŞTIR”
Terör biterken terör istismarının da bittiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimin bu sahte kahramanları görmesi de bugün artık en büyük arzumuzdur. Kimsenin zihninde soru işareti olmasın. Hükûmet olarak, AK Parti kadroları olarak son 23 yıldaki mücadelemiz, içerideki ve dışarıdaki baskılarımız, gayretlerimiz neticelenme yoluna girmiştir. Türkiye kazanmıştır, milletim kazanmıştır. Türk, Kürt, Arap 86 milyon her bir vatandaşımız kazanmıştır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birliğimize, bütünlüğümüze, vatanımıza, devletimize, milletimize, huzurumuza, devletimizin onur ve gururuna kasteden, kastedecek hiçbir girişimin içinde olmayız, böyle girişimlere asla ve asla müsaade etmeyiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti dimdik ayaktadır ve hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugün, düne göre çok daha kudretlidir, azametlidir, gururludur, onurludur ve en önemlisi istikbali için düne göre çok daha umutludur. Hamdolsun 41 yıllık parantez kapanmaktadır. Milletimizin fertleri arasına örülen terör duvarı yıkılmaktadır. Bırakınız tedirgin olmayı, aziz milletimizin her bir ferdi bu tablodan dolayı sevinmeli, bayram etmeli, Türkiye’nin her sokağı, caddesi, her hanesi ay yıldızlı bayrağımızla donatılmalıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türklerin tarih sahnesine dün çıkmış bir millet olmadığına, İskitler ve Sakalar isimleriyle milattan önce 8. yüzyıldan bugüne tarih sahnesinde var olduklarına dikkati çekti.
Türklerin, 751 yılında Talas Savaşı’nda kitleler hâlinde İslam’la tanıştığını, Müslümanlıkla müşerref olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O günden itibaren Türk deyince Müslüman, Müslüman deyince de en çok Türk akla gelir. Mekke-i Mükerreme’den, Medine-i Münevvere’den sonra Semerkant, Buhara, Rey, Merv, İsfahan, Tebriz, Herat, Diyarbakır, Konya, Bursa, İstanbul, Ankara ve daha nicesi Türklerin ve Müslümanların medeniyet, ilim, sanat, devlet merkezi oldular” diye konuştu.
Selçuklu ordularının Bağdat, Şam ve Malazgirt’e ulaşırken orada Kürt ve Arap kardeşleriyle kaynaştıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Malazgirt Zaferi, Kudüs’ün Fethi, İstanbul’un Fethi, Çanakkale savunması, İstiklal Savaşı, Türk, Kürt, Arap ve daha nice Müslüman halkın ortak savaşları, zaferleridir. Binbir Gece Masalları’nın Bağdat’ını Türk, Kürt ve Arap inşa etmiştir. Kudüs’ü Selahaddin Eyyubi’nin komutasında Türk, Kürt, Arap fethetmiştir. Şam bizim ortak şehrimizdir. Diyarbakır bizim ortak şehrimizdir. Mardin, Musul, Kerkük, Süleymaniye, Erbil, Halep, Hatay, İstanbul, Ankara bizim ortak şehrimizdir” ifadelerini kullandı.
Türkler, Kürtler ve Arapların ittifak yaptığında atlarının rüzgârının Çin denizinden Adriyatik’e serin esintiler yaydığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Atlarımızın şahlanışından coğrafyaya huzur yayıldı. Kılıç şakırtıları bu bölgeye barış getirdi. Kılıçlarımızı gerektiğinde kınından çıkarıp omuz omuza savaştık. Gerektiğinde hançerlerimizle bir dilim ekmeği üçe böldük. Gerektiğinde kılıçlarımızı, hançerlerimizi kınına koyduk. Kalemlerimizi çıkardık. Yeryüzüne, gökyüzüne birbirimizin yüreğine La İlahe İllallah Muhammedün Resulullah hattını hep beraber kazıdık. İttifak yaptığımızda atlarımızın, kılıçlarımızın, kalkanlarımızın, naralarımızın, tekbirlerimizin önünde hiç kimse duramadı. İttifak yaptığımızda medeniyetimizle, sanatımızla, ilmimizle, refah seviyemizde hiç kimse yarışamadı. Türk, Kürt, Arap eğer bir aradaysa, birse, beraberse işte o zaman Türk vardır, Kürt vardır, Arap vardır. Ayrıştıklarında, bölündüklerinde, uzaklaştıklarında ise mağlubiyet, hezimet, hüzün vardır. Moğol orduları acımasızca İslam beldelerini yıktı. Çünkü Türk, Kürt, Arap ayrışmıştı. Haçlılar İslam beldelerine saldırdı. Çünkü Türk, Kürt, Arap birbirinden kopmuştu. Birinci Dünya Savaş’ını kaybettik, aramıza sınırlar çizildi, duvarlar örüldü. Kudüs’ü yitirdik çünkü tefrika vardı. Ne zaman ayrıldık, kaybettik, yenildik. Ne zaman ittifak yaptık, o zaman tarihe istikamet çizdik. Bugün Gazze’de, Filistin’de tarihin en acımasız, en vahşi, en barbar soykırımı icra ediliyor. Neden? Çünkü Türk, Kürt, Arap tarih boyunca olduğu gibi bir araya gelip ittifak kuramıyor.”
“BUGÜN TÜRK İLE KÜRT ARALARINDA ENGEL OLMAKSIZIN TEKRAR MUHABBETLE KUCAKLAŞIYOR”
Terörün nihai amacının Türkiye’yi bölmek olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi bölmeye kimsenin gücü yetmez. Ama bizi oyaladılar, bize zaman kaybettirdiler, ekonomik kayıp verdirdiler, enerjimizi harcadılar. En çok da Türk ile Kürt’ün arasına nifak sokmaya çalıştılar. 41 yılda kim kazandı? Terör baronları, terör sektörü, kandan beslenenler kazandı. Türk, Kürt, Arap üzerine kirli hesapları olanlar kazandı. İşte bugün bu kirli oyunu, bu kirli tezgâhı, bu nifak hareketini bozuyor, alt üst ediyoruz. Tarih tekerrür ediyor. Bugün Türk ile Kürt aralarında engel olmaksızın tekrar muhabbetle kucaklaşıyor. Bugün Malazgirt ruhu, Kudüs İttifakı, İstiklal Savaşı’nın nüvesi yeniden şekilleniyor. Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor. Şimdi oturup konuşacağız. Silahlarla, şiddetle değil, kavga için değil, muhabbet, kardeşlik için, aradaki terör engelini kaldırarak yüz yüze, gönül gönüle konuşacağız.” dedi.
Her meseleyi konuşarak çözeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu ülkenin her bir vatandaşı ister Türk, ister Kürt, ister Arap, ister Sünni, ister Alevi, sağcı, solcu, zengin, fakir her bir vatandaşı devlet karşısında birinci sınıf vatandaştır. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin ortak yuvası, çatısıdır. 86 milyon biriz, beraberiz, ezelden ebediyete kadar kardeşiz. Tüm farklılıklarımıza rağmen hep birlikte Türkiye’yiz. 23 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Ve inşallah Türkiye bu mücadeleyi taçlandırıyor. Kürt kardeşim meselen mi var? Arada silah, şiddet, terör olmadan oturup konuşacağız. Alevi kardeşim sorunun mu var? Diyalogla çözeceğiz. İnanın soframıza bereket gelecek. Geniş Türkiye hanemize huzur gelecek. O bereketle, huzurla her engeli aşacak, geleceğe yürüyeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayalım gönüller bir olunca sınırlar ortadan kalkar. İşte ilk adım olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir komisyon kuracak, sürecin yasal ihtiyaçlarını Meclis çatısı altında konuşmaya başlayacağız. Altını çizerek söylüyorum, Cumhur İttifakı olarak AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM heyetiyle de birlikte bu süreci evelallah pişirerek geleceğe taşıyacağız” ifadelerini kullandı.
DEM Parti heyetinin dün TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’la görüştüğünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazi Meclisimizin sürece sunacağı güçlü katkının yürütülen çalışmalar açısından kritik önemde olduğu kanaatindeyiz. İşte bu süreçte rahmetli Sırrı Süreyya kardeşimizle, ardından Pervin Buldan Hanımefendi’yle ve Mithat Sancar’la bu hafta bir araya geldik, oturduk, konuştuk. Beraber, birlikte bu yürüyüş için neler yapabiliriz bunları konuştuk. Demek oluyormuş, daha güzel şeyler olacak” değerlendirmesinde bulundu.
“SURİYE’DEKİ KÜRT KARDEŞİMİN DE HUZUR, EMNİYET İÇİNDE YAŞAMASI OLMAZSA OLMAZIMIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mümkün olan en geniş katılımla, yapıcı ve kolaylaştırıcı bir yaklaşımla Meclis’in de bu hayırlı süreci desteklemesini temenni ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Burada şunu da tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum; sadece Kürt vatandaşlarımızın değil, Irak ve Suriye’deki Kürt kardeşimin meselesi de unutmayın bizim meselemizdir. Onlarla da bu süreci görüşüyoruz, konuşuyoruz ve onlar da çok mutlu. Türkiye’deki bu gelişmeler, hele hele dünkü atılan adımlar Irak’ta çok farklı sesler meydana getirdi. Suriye’deki Kürt kardeşimin de huzur, barış ve emniyet içinde yaşaması bizim olmazsa olmazımızdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın aynı zamanda Suriye Özel Temsilcisi de olduğuna dikkati çekerek, “Onlar da Suriye’de görüşmeler, toplantılar yaptılar ve oradan verilen mesajlar da gerçekten çok çok olumluydu, bizler için de sevindiriciydi” dedi.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, ESKİSİNDEN ÇOK DAHA GÜÇLÜ OLACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir iklimin süratle oluşması için yeni Suriye hükûmeti ile ve uluslararası ortaklarıyla çalışmayı sürdürdüklerini bildirdi.
Orada da terör defterinin kapanacağına, kardeşliğin, birlik, beraberlik ve bütünlüğün kazanacağına yürekten inandıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, DEM, biz en azından üçlü olarak bu yola beraber yürümeye kararı verdik. Derdimiz var, dertliyiz, derdimiz olduğuna göre, dertli olduğumuza göre, el ele verdiğimize göre Allah’ın izniyle biz bu engelleri aşarız. Şunu herkes bilsin ki artık yumrukları sıkmaya gerek yok. Musaffa edeceğiz, kucaklaşacağız, konuşacağız, birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz” diye konuştu.
El ele, gönül gönüle Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Terörün bitmesiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, unutmayın eskisinden çok daha güçlü, çok daha özgüvenli olacaktır. Enerjimizi artık asli işimize vereceğiz. Kaynaklarımızı terörle mücadele için değil, kalkınma için refah için müreffeh ve muzaffer bir Türkiye için seferber edeceğiz. Türkiye kardeşlikle büyüyecek, Türkiye demokrasiyle güçlenecek, Türkiye istikrar ve güven içinde geleceğe yürüyecek. Göreceksiniz çok farklı bir Türkiye’ye en yakın zamanda kavuşacağız. Şunun altını çizerek tekrar söylüyorum; biz bir adım atana her türlü kolaylığı sağlarız. Unutmayın çıkış yolu arayana kapıyı ardına kadar açarız ama sular tersine akarsa da gereğini yaparız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimsenin tedirgin olmaması gerektiğinin altını çizerek, “Türk düne göre çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür. Kürt, Arap düne göre çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür. Acıları aşmak biliyorum kolay olmayacak, acı hatıraları geride bırakmak elbette kolay olmayacak. Kayıplarımız şüphesiz geri gelmeyecek ama gençlerimiz hayatlarının baharında aramızdan Allah’ın izniyle bir daha ayrılmayacak. İnşallah annelerimiz gözyaşı dökmeyecek, evlat acısı yaşamayacak” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, badireler atlattıklarına, tuzakları aşıp bugünlere geldiklerini belirterek, şunları kaydetti: “Yaralarımızı sarar, yolumuza çok daha güçlü, çok daha kararlı devam ederiz. Ülke ve millet olarak bu özgüvene, bu iradeye ziyadesiyle sahibiz. Hiç kimseyi incitmeden, üzmeden, kırmadan sürecin hassasiyetine uygun şekilde işin süratle nihayete ermesi için kolaylaştırıcı olacağız, silah teslimini kurulan mekanizma vasıtasıyla titizlikle takip edeceğiz. Şehit anaları, şehit babaları ellerinizden öpüyorum, hiç kimse şehitlerimizin aziz hatırasına el uzatamaz onların mirasına leke süremez. Evet, müsterih olun, gelinen nokta ile şehitlerimizin gayesi menzilini bulmuş olacak. Gazi kardeşlerim müsterih olun, gelinen nokta ile fedakârlığınız taçlanacak. Türkiye’yi buraya şehitlerimiz taşıdı, gazilerimiz taşıdı, her birine minnettarız ve onların hatırasını asla çiğnetmeyeceğiz.”
Bugün söylenmesi gerekeni Mehmet Akif Ersoy’un 104 yıl önce müjdelediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Marşı’nın “Dalgalan sende şafaklar gibi ey şanlı hilal, olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal. Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet, hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal” dizelerini okudu.
“Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bugünleri görmemize vesile olan kahraman ordumuzun kahraman mensuplarına, polis, jandarma, sahil güvenlik birimlerimize, teröre karşı en ön safta mücadele eden güvenlik korucularımıza, Millî İstihbarat Teşkilatımızın isimsiz kahramanlarına, muhterem gazilerimize ve şehitlerimizin değerli yakınlarına, yarım asırdır yaşadığı onca acıya rağmen bu topraklardaki ebedi kardeşliğine leke sürdürmeyen aziz milletime bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.
İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye, sağduyulu bir üslupla süreci sahiplenen DEM Parti heyetine ve özellikle merhum Sırrı Süreyya Önder’e, farklı kulvarda olsak da millî meselelerde millî duruş sergileme basiretini gösteren siyasi partilere ve aktörlere, sorumlu yayıncılık çizgisiyle sürece destek olan basın kuruluşlarımıza ve gazetecilere, ayrıca isimleri bizde mahfuz diğer arkadaşlarımıza bugün bir kere daha kalpten teşekkür ediyorum. Güvenlik birimlerimizin çalışmalarına destek olan Irak merkezi hükûmeti ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne de buradan teşekkürlerimi iletiyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Başdenetçisi Mehmet Akarca ve beraberindeki heyeti Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, genç avukatlara kendi bürolarını kurabilmeleri için 6 ay ödemesiz, sabit ve değişken faizli alternatifleri içeren kredi desteği sağlanacağını dile getirerek, “Son 23 yılda tabii avukatlarımızla ilgili olarak yapılan savunma hakkını güçlendirmeye yönelik çok önemli çalışmaları gerçekleştirdik.” dedi.
Bakan Yılmaz Tunç, Ankara Hakimevi’nde, Türkiye Barolar Birliği, Vakıfbank ve Kredi Garanti Fonu desteğiyle düzenlenen “Avukatların Büro Kurma Giderlerinin Karşılanması İçin Finansman Desteği Sağlanmasına Dair İşbirliği Protokolü İmza Töreni”nde konuştu. Yargının üç sac ayağından birinin avukatlar olduğunu dile getiren Bakan Tunç, avukatların olmaması durumunda savunma hakkından, bağımsız ve tarafsız yargıdan bahsedilemeyeceğini söyledi.
İşbirliği protokolü için paydaşlarla kapsamlı istişareler gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Tunç, şöyle devam etti:
“Bugün imzalanacak protokolle 6 ay ödemesiz dönemli kredi seçeneklerinden, sabit ve değişken faizli alternatiflerden, piyasadaki faiz oranlarının altında ve teminatsız kredi koşullarından yararlanabilme imkanını bulacak genç meslektaşlarımız. İlk 5 yıl için bunlar belirlendi. 5 yıllık kıdeme sahip avukatlarımız yararlanabilecek. Ancak deprem bölgesinde böyle bir yaş sınırlaması yok. Deprem bölgesinden başvuran tüm meslektaşlarımız bundan faydalanabilecekler. Dolayısıyla orada herhangi bir sınırlama yok. Onlara pozitif ayrımcılık yapmak durumundayız.”
Bakan Tunç, destek paketinin ilk başta 3 milyar lira olarak belirlendiğini, talep doğrultusunda miktarın 5 milyar liraya yükseltildiğini bildirdi. Bakan Yılmaz Tunç, “Son 23 yılda tabii avukatlarımızla ilgili olarak yapılan savunma hakkını güçlendirmeye yönelik çok önemli çalışmaları gerçekleştirdik.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuyla paylaşılan Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde önemli hedeflerin bulunduğunu belirten Bakan Yılmaz Tunç, “Ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılmasına, adalete erişimi kolaylaştırmaya yönelik önemli hedefler var. Hukuk ve idari yargı süreçlerinin etkinliğinin artırılması ve insan kaynakları kapasitesinin güçlendirilmesiyle ilgili hedefler var.” dedi.
Avukatlık Kanunu’nun günün ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi gerektiğini dile getiren Adalet Bakanı Tunç, savunma makamını güçlendirecek adımları atacaklarını söyledi.
Bakan Tunç, kamu avukatlarının çalışma esaslarına ve özlük haklarına yönelik talepleri de değerlendireceklerine işaret ederek, “Zorunlu müdafilik ve vekillik ile diğer avukatlık hizmetlerinden alınan vergilerin azaltılmasıyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığı’mız ile görüşmelerimiz devam edecek. Zorunlu müdafi ve vekillere yapılacak ödemelere ilişkin ilgili yönetmelik ve tarifede yer alan hükümlerin, verilen hizmetin niteliği gözetilerek yeniden ele alınması lazım. Bağlı çalışan avukatlar için mesleğin niteliğine uygun bir ücret rejiminin oluşturulması gibi önemli hususlar Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde yer aldı.” diye konuştu.
PROTOKOL İMZALANDI
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan da protokolle genç avukatların büro kurarken finansal olarak desteklenmesini, bu yolla vatandaşların adalete erişiminin kolaylaştırılmasını amaçladıklarını bildirdi. Büro kuracak avukatlara destek sağlanmasına ilişkin yasal düzenlemenin 2023’te yürürlüğe girdiğini anımsatan Sağkan, protokolle deprem bölgesindeki avukatlara da destek sağlanacağını ifade etti.
Konuşmaların ardından Bakan Tunç, TBB Başkanı Sağkan, Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih ile Kredi Garanti Fonu Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Başkanı Erdoğan Özegen işbirliği protokolünü imzaladı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.