Connect with us

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN TÜRK-Kanal D özel yayınına katıldı

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

CNN TÜRK ve Kanal D ortak yayınına konuk olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen canlı yayında gündeme dair gelişmeleri değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzensiz göçmenlerle ilgili, “Herkes şunu bilsin ki Türkiye yolgeçen hanı değildir. Bütün bunları biz ölçüyoruz, biçiyoruz, adımımızı da ona göre atıyoruz” dedi.

“Türkiye’nin Afgan göçmenlerle ilgili politikası nedir?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’den, 4 milyona yakın göçmen geldiğini ve bunlardan meslek ve sanat sahibi olan birçok Suriyeli’nin vatandaş olduğunu anımsattı.

Afganistan ile ilgili durumun biraz daha farklı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda gerek İran kapısından gerek Irak’tan duvarlarımızı ciddi oranda yükseltiyoruz. Buralardaki yükselen duvarlar, bu düzensiz göçün ülkemize girmesini engellemek için. Bu çalışma devam ediyor. Çok da fazla kalmadı. Tamamıyla sınırlarımız bu surlarla, bu duvarlarla örülüyor” diye konuştu.

“TÜRKİYE YOLGEÇEN HANI DEĞİLDİR”

Bu son gelişmelerde Afgan halkının içine düştüğü durumun çok sıkıntılı olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Taliban ile bunların yaşadığı şu andaki süreç çok sıkıntılı. Bu konuda da biz bazı çalışmalar yapıyoruz. Nedir? Taliban ile bazı görüşmelere varıncaya kadar şu anda ilgili kurumlarımız çalışıyor. Hatta belki benim bile onların lideri durumunda olacak olanı kabul etme durumum olabilir. Niye? Çünkü bizim bu tür şeylerde eğer üst düzeyde bunları kontrol altına alamazsak, bunlar kontrol altına alınamadığı takdirde bu defa Afganistan’daki barışı, sulhu sağlamamız da mümkün olmaz. Şimdi Afganistan’da bizim adeta soydaşlarımız durumunda olanlarda var. Şimdi bütün bunlarla birlikte bazı adımları atıp yanımıza kimleri alabiliriz, onların çalışmasını yapıyoruz. Ben bununla ilgili olarak da mesela ilgili üst düzey yönetici arkadaşlarımı yurtdışına gönderdim. Aynı şekilde Katar ile bu akşam görüşmem oldu. Burada Taliban’ın attığı adımları nerede durdurabiliriz, nerede sulhe yönelik bir adım atarız? Diplomasi dediğiniz budur. Her şeyi savaşla, askerî olarak halledeceğiz diye bir şey var mı? Yok. Askeriyenin veya savaşın geçerli olduğu yer var ama bir de siyasetin, diplomasinin geçerli olduğu yer var. Benim elim nereye kadar uzanıyorsa veya benim siyaset anlayışım nereye kadar muvaffak olabilecekse orayı bizim başarmamız lazım. Şu anda Afganistan’da bu konumdayız. Afganistan’ı bir kenara itemezsiniz. 35 milyon nüfusu olan bir ülke. Bizim bağlarımızın tarihe dayandığı bir ülke. Bunu bir kenara atmak mümkün değil. Bütün bunlarla birlikte herkes şunu da bilsin ki Türkiye yolgeçen hanı değildir. Yani bütün bunları biz ölçüyoruz, biçiyoruz adımımızı da ona göre atıyoruz. Ülkemizde sosyal medyada birilerinin abarttığı şekilde sınırlarımızdan düzensiz göç akını, bu da söz konusu değil. Biz bu duvarları boşuna mı yapıyoruz? Bu surları şu anda boşuna mı örüyoruz? Yoğun bir şekilde, üstelik bütün gözetleme kulelerine varıncaya kadar. Yapmakta olduğumuz surlarda bunların hepsi var.”

Türkiye’nin doğu ve güney sınırlarında 2020’de 505 bin 375 yabancının yasa dışı yollarla ülkeye girişinin engellendiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bunu başarmış bir ülkeyiz” dedi.

“DÜZENSİZ GÖÇ HAREKETLERİ KAMERA SİSTEMLERİYLE İZLENİYOR”

Bu rakamın 2021’de 253 bin 300 civarında olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu da başardık. Yakalanan Afgan düzensiz göçmenlerin önemli bir bölümü yetkili kurumlarımız tarafından tekrar Afganistan’a sınır dışı ediliyor” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, fiziki güvenlik tedbirleri kapsamında İran sınırının 156 kilometrelik kısmına güvenlik duvarı örüldüğünü, 85 kilometrelik duvar çalışmasının ise şu anda devam ettiğini, ayrıca 109 kilometrelik kısmın da aydınlatma sistemiyle donatıldığını kaydetti. 79 kilometre boyunca da kamera ve algılayıcı sistemlerin inşa edildiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece düzensiz göç hareketlerinin sürekli olarak kamera sistemleriyle izlendiğini belirtti.

Bunun yanında termal kameralarla gece geçişleri önlenirken aynı zamanda İHA’lar vasıtasıyla sınırların kontrol altında tutulduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğu sınırımızın 740 kilometrelik kısmında kullanılacak ve entegre sınır yönetiminde kilit rolü olan elektronik kuleler ve haberleşme kulelerinin yüzde 90’ı tamamlandı. Emniyet ve Jandarma tarafından sınır bölgelerimize ve düzensiz göç rotası olarak belirlenen bölgelere ilave birlikler sevk edilmiştir. Bütün bu tedbirleri niye alıyoruz? İşte bu düzensiz göçü engellemek için alıyoruz. Ama birileri de içeride maalesef bu işleri sabun köpürtür gibi, bu yalanla beraber bu adımları atıyorlar. Ben de bunu izan, insaf sahibi olan vatandaşıma, halkıma ülkenin Cumhurbaşkanı olarak duyurmuş oluyorum.”

Son zamanlardaki sel ve yangınlardan dolayı yoğun bir gündem yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ara yangınla uğraşırken bir diğer taraftan da sel felaketiyle karşı karşıya kaldık. Bu sel felaketinde de şu an itibarıyla 1 kaybımız var ama henüz aranmakta olan başka vatandaşlarımız da var. Fakat binalardaki zemin yüksekliği bakıyorsunuz iki kat, bazı yerlerde üç katı buluyor, böyle bir felaket. Ne Dereli’deki felaket, ne Rize-Artvin’deki felaket. Bugün Bartın’da, Sinop’ta ve Kastamonu’da olan, onları da aşmış durumda. Bütün bakan arkadaşlarımız, AFAD hepsi şu anda oradalar ve kurumlarımız ile birlikte çalışmalarını devam ettiriyorlar” ifadelerini kullandı.

Programa gelmeden önce felaket bölgesindeki bakanlarla görüştüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Oralardan ayrılmayacaksınız dedik. Çatı katından ve damlardan helikopterlerimizin kurtardığı insanlar var” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel bölgesindeki vatandaşlara “Tüm vatandaşlarıma bir şey hatırlatmak istiyorum. Darda, zorda kalmadıkça ulaşıma adeta kapalı sayılabilecek kara yollarını da tercih etmeyin. Çünkü her an heyelan olabilir, her an o yollardan geçerken bu heyelanlar ile birlikte Allah göstermesin trafik tıkanıklığının ötesinde tehditler olabilir. Bu tehditlerin içerisinde tabi ki can güvenliği olayı var. Onun için nereden yol veriyorlarsa oralardan gitmek en isabetli olacaktır” diye seslendi.

ORMAN YANGINLARI

Orman yangınlarına ilişkin bir soru üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, orman yangınlarının ciddi manada kontrol altına alındığını söyledi. Canlı yayın öncesi Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile yapılan çalışmaların son durumu hakkında görüştüğünü anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bekir Bey ile görüştüm, büyük oranda kontrol altına alındığını söyledi. Sadece ‘Bugün Burdur-Bucak’ta yeni bir yangın olayı çıktı ama kontrolümüzün altındadır’ dedi. Araç gereç noktasında gerek uçaklarla gerek helikopterlerle gerek bütün itfaiye araçlarımızla, arazözlerle hakikaten farklı bir güce eriştik ve bu gücümüz yangın söndürmedeki başarı oranımızı da ciddi manada artırdı. Helikopterlerimiz çok çok büyük fonksiyon icra ettiler. Uçaklar çok büyük fonksiyon icra ettiler, ediyorlar. Çok kısa zamanda denizlerden suyu alıp yine kısa zamanda söndürme alanına gidebiliyorlar, helikopterlerimiz hakeza öyle. Burada Türkiye iyi bir yere ulaştı ve bunu arttırarak devam edeceğiz. Birilerinin dediği gibi ‘Ne helikopter gördük, ne uçak gördük’ değil, öyle bir şey yok. Yüzlerce arazöz arazide dolaşıyor, onlarca helikopter dolaşıyor, aynı şekilde uçaklar dolaşıyor. Yaptıkları sortiler bakıyorsunuz çok çok fazla.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin tüm bunları görmediğini ifade etti.

Yangınların çıkış sebebine ilişkin çok çeşitli iddiaların ortaya atıldığı ve terör örgütlerinin işi olabileceği yönünde yorumların yapıldığı anımsatılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu çok rahat söyleyebiliriz, elbette yangınların çıkış nedeni olarak bütün ihtimaller üzerinde çıkış anından itibaren durduk ve bunların polisiye olarak araştırmaları yapıldı. Polis teşkilatımızın yaptığı araştırmaların dışında özellikle bütün teşkilatımızın oralardaki faaliyetleriyle acaba buralarda böyle bir şey var mı yok mu bunların araştırmaları yapıldı” değerlendirmesinde bulundu.

Yürüyen soruşturmalarda gözaltına alınanların ve tutuklananların olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bütün bunlarla beraber aldığımız istihbaratlar var. Yani Millî İstihbarat Teşkilatımızın verdiği bilgiler var, emniyet istihbaratın verdiği bu noktada bilgiler var ama şunu biliyoruz ki bunlar arasında ailesinde terör örgütü iltisaklı kişiler de var” dedi.

Terör örgütünün sicilinde geçmişte orman yangınları olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçen yıl biliyorsunuz Hatay’da bunları yaşadık. Hatay’da yaşadıklarımızın içinde nitekim teröristler de çıktı. ‘Hayatını kaybeden vatandaşlarımızdan yanan ormanlarımıza, bal yapan arısından uçan kuşuna, can havliyle buzağısını doğurduktan sonra telef olan ineğine kadar yitirdiğimiz her bir canın hesabını soracağız’ dedik” ifadelerini kullandı.

Buna müsaade edilmemesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Yani her şeyi RTÜK ile çözelim. RTÜK neyle uğraşacak? Amerika’da bir Twitter olayı nelere vesile oldu. ‘Bizim Türkiye’de ofisimiz var’ diyor. Yalan söylüyorsun Türkiye’de senin ofisin yok. Türkiye’de senin şu anda görevlendirdiğin elemanın yok. Öyleyse bunlara, bunun bedelini bizim ödetmemiz lazım. Ofisini açacaksın, vergini, her şeyini ödeyeceksin. Açmadığın takdirde de bedelini ödeyeceksin. Bu noktadaki çalışmalarımızı Meclis’in açılmasıyla birlikte farklı istikamette takipçisi olarak yürütmemizin gereğine inanıyorum. Çünkü kurumlarımızın ve görevlilerimizin fedakârlıkla yürüttüğü yangınla mücadelemize gerçek dışı bilgi ve haberlerle leke sürmeye çalışıyorlar. Manipülasyonun, dezenformasyonun bini bir para. Buna nereye kadar tahammül edeceksin? Bu kadar gayret, bu kadar kahramanlar ortada canı pahasına koşacak, bunlar ise bunu söyleyecek. Artık bu yıkıcı faaliyetleri yapanlara bakıyor ve hiç şaşırmıyoruz. Ama hiç şaşırmadığımız gibi de bunların da diyoruz ki bir bedeli olsun artık.”

Türkiye’ye orman yangınlarıyla mücadele sürecinde verilen uluslararası desteklere ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta Rusya, Azerbaycan, İran ve daha sonraki safhada İspanya’nın destek verdiğini söyledi.

Ukrayna’nın üç tane uçak gönderdiğini ve dört tane helikopterle devreye girdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazakistan ve Gürcistan’dan destek geldiğini, Moldova, Belarus, Polonya, Avusturya ve Fransa’nın da birer helikopter gönderdiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu uçak ve helikopterlerin farklı noktalardaki yangınları söndürme çalışmalarında aktif olarak kullanıldığını ve işleri ciddi manada kolaylaştırdığını ifade etti.

Yine bu süreçte birçok ülke ve uluslararası kuruluştan “geçmiş olsun” dileği ile dayanışma mesajları alındığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şahsım, milletim adına bu ülkelere en kalbi duygularla selam, sevgi, saygılarımı gönderiyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yangınların kontrolü sürecinde kendilerine, “sanatçılar girişimi” adını veren oluşumun Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni hedef alan açıklamalarını nasıl değerlendirdiği yönündeki soruya, şu cevabı verdi: “Bir kulağımdan giriyor, öbür kulağımdan çıkıyor. Onların meslekleri sanat. Hangi sanatsa sanatlarını icra etsinler. Biz de onların başarı oranına göre, onlara saygı duyalım. Ama kalkıp da erken seçimmiş, yok bilmem işte şu andaki başkanlık sistemi doğru değilmiş. Bırak, o iş bizim işimiz. Biz ömrümüzü buna verdik. Anlamazsınız bu işten. Piyanodan anlıyorsan piyanonu çal. Kemaniysen keman çal, dinleyelim. Sazendeysen sazını çal, dinleyelim. Ama kalkıp da bu işlere burnunu sokma, o iş bizim işimiz.”

“Ekşi Sözlük”te yayımlanan, “halk ayaklanmak için daha ne bekliyor?” mesajıyla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma başlattığı ifade edilerek, “Son dönemde bunların gündeme taşınmasının altında başka bir şey olabilir mi?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şunu bilmemiz lazım hiçbir dijital mecra hukuktan azade değildir. Onlar da gereği gibi bunun bedelini ödeyecektir. Takma isimlerin arkasına saklanarak kişilere iftira, hakaret edilmesine, millî manevi değerlere küfredilmesine, ayaklanma çağrıları yapılmasına hiç bir şekilde müsaade etmeyiz ve bizim yargı sistemimiz de buna asla müsaade etmez. Bu platformda yalan haber, iftira, terör propagandası, darbe çağrısı ve ırkçılığın adeta yatağı olmuş vaziyette. İtibar suikastı, hedef gösterme ne ararsan bunlarda var. Dolayısıyla biz de bunların takipçisiyiz. Planlı, programlı olduğu çok bariz olan bu kampanyalarla halkımız sürekli olarak tahrik edilmeye çalışılıyor. Bir iftira, hakaret ve yalan tezgâhı gibi bunlar çalışıyor. Adı üzerinde ekşi sözlük. Bayağı ekşi.”

“ÜLKEMİZ YANGINLARLA MÜCADELEDE İKİ ASRA YAKLAŞAN KURUMSAL BİR TECRÜBEYE SAHİP”

Manavgat’taki yangının ardından bölgeye gittiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Kalemli köyüne gittiğimde oradaki yaşlı bir amcanın ağlayışı çok anlamlıydı. ‘Benim buzağım, ineğim bunlar şimdi yok. Yandı, telef oldu’ dedi. Amca hiç merak etme biz ‘onların hepsini halledeceğiz’ dedim. ‘Peki, nasıl edeceksiniz benim traktörüm de yandı’ dedi. ‘Onu da halledeceğiz’ dedim. ‘Benim bir tane traktörüm, hem buzağımdı hem ineğimdi’ dedi. Başladı orayla onu kıyas etmeye. Hemen bak şimdi bakanımı çağırıyorum, hemen iki üç gün içerisinde senin traktörün sıfır kilometre gelecek. ‘Gelecek mi’ dedi, gelecek dedim. Biz hemen üç dört gün içerisinde Sanayi ve Teknoloji Bakanım traktörünü gönderdi. Ardından biri daha geldi, ‘Benim de yandı, hem de benim iki tane yandı’ dedi. Onun iki tane traktörünü de gönderdik. Fakat çok manidar bir şey oldu. Bir tanesi ‘Benim de yandı’ dedi, tamam dedim, seninkini de göndereceğiz. Biz gönderince o ne dese beğenirsiniz baktı ki 0 kilometre traktör, ‘Ben bunu almam. Traktörümü kullanabilirim daha. Ben onunla devam edeceğim, devletime teşekkür ediyorum. Ben bunu alamam’ dedi. Bizim milletimiz gerçekten farklı bir millet. Yani onu kendisine reva görmedi, ‘Yok, ben mevcut traktörümle çalışırım’ dedi.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, devam eden soruşturmalarda ulaşılan neticeleri vatandaşlarla paylaşacaklarını kaydetti.

“Yangınla mücadele sürecinde nasıl bir kriz yönetimi sergilendiği” ve “yangına müdahalede yetersiz kalındığı yönündeki eleştirilere ilişkin görüşü” sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemiz yangınlarla mücadelede iki asra yaklaşan kurumsal bir tecrübeye sahip. Bunun yanı sıra her türlü teknolojik altyapıya da sahip” dedi.

Orman yangınlarıyla mücadelenin, Orman Genel Müdürlüğü’nce her yıl hazırlanan Yangın Eylem Planları kapsamında Yangın Yönetim Merkezi’nden sevk ve idare edildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 19 yılda yangınlarla mücadele kapsamında kara ve hava araçlarını yenilediklerini, sayılarını artırdıklarını aktardı.

Karada yangınla mücadelede çok önemli yere sahip olan arazöz sayısını yüzde 70 artırarak, 1078’e çıkardıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Araç parkında olmayan ve su ikmal araçlarından 281 tane daha aldık. Yangınlara anında müdahale için 2 bin 270 ilk müdahale aracı aldık. İş makinesi parkımızı yüzde 125 büyüterek 682’ye çıkardık. Yangınla mücadele hava filomuzu ise çok daha verimli hâle getirdik. Yangın söndürme uçaklarımızın su atma kapasitesi artırıldı. Burada tabii ki kiralama yollarına da gittik. Bunun yanında dost ülkelerden, sağ olsunlar ayrıca destekler geldi” bilgisini verdi.

Ülke coğrafyasındaki yangınları söndürmede en önemli hava aracı olan helikopter sayısının 2002’de 18 olduğunu, bu rakamı bu yıl 39’a ulaştırdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yangınlar sırasında diğer ülkelerden gelen desteklerle helikopter sayısının daha da arttığına işaret etti. Erdoğan, “Hemen anında talep ettik, talep ettiğimiz ülkelerden sağ olsun hemen gönderen Azerbaycan gibi, İran gibi ülkeler oldu. Onların gönderdiği helikopterlerle helikopter sayımız ciddi manada arttı ve bu helikopterlerle de hakikaten çok ciddi işler gördük. Çünkü helikopterle, hazırladığımız helikopter havuzlarından su alabiliyorsunuz ve istediğiniz yere onlarla inebiliyorsunuz, bu avantajınız var” diye konuştu.

Uçakla her yerden su alınamadığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Uçakla ancak denizlerden alıyorsunuz ama süresi çok iyi. Bakıyorsunuz 10 saniyede hemen dalıyor suyunu alıyor ve hemen yangın alanına suyunu boşaltıyor. O da yine kısa bir süre, uzun sürmüyor, çok kısa sürede iş görüyor. Bunlardan, örneğin Rusya’dan üç tane aldık bu süreç içerisinde. Şimdi belki önümüzdeki yıl daha farklı bazı düşüncelerimiz var. Belki onun üzerinde ayrıca duracağız. Örneğin diyelim ki önümüzdeki yıl belki kendimizi ait uçağımızı satın alacağız ve bunları satın almak suretiyle bunların içinde çok amaçlı olanlar da var. Onlar üzerinde görüşmelerimizi arkadaşlarımız yürütecekler ve bunlarla beraber de biz itfaiye noktasındaki ekibimizi, filomuzu çok daha güçlü hâle getirmiş olacağız.”

Türkiye’nin şu anda dünyada yangına en kısa sürede müdahale eden ülke konumuna geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bakın Amerika’da, Kanada’da, Rusya’daki, Rusya bu noktada çok güçlü ekipmanlara sahip, fakat bakın birçok yeri şu anda hâlâ çözemediler, halledemediler böyle sıkıntılar yaşanıyor. Yangınlarda ilk defa kullanmaya başladığımız insansız hava araçları sayesinde ilk müdahale süremizi de 12 dakikaya indirdik. Bu yıl yangın destek sistemini de devreye aldık, bu da bize ayrı bir güç kattı. Bu sayede yangının şiddetini, yönünü, risk altında olan yerleşim yerleri ve sanayi tesislerinin durumunu saniyeler içinde hesaplayarak anlık çıktıları alabiliyoruz. Örneğin termik santraller bizim için en büyük felaket noktalarıydı. Termik santrallerde olaya müdahale imkânını çok süratle yakaladık. Hem etrafını açmak suretiyle oradaki yangını söndürmeyi rahatladık hem de oradaki personeli boşaltma noktasında attığımız adımlar takdire şayandı.”

Yangınlara müdahalede “yetersiz kalındığına” yönelik eleştirilere ilişkin görüşleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gözü var görmez, kulağı var duymaz, hani her şey dört dörtlüktür diye bir iddianın içinde olamam ama şöyle bir gerçek var yangınla mücadele ediyorsunuz, yangınla mücadele ederken bütün imkânları seferber ediyorsunuz” dedi.

Yangının içinden çıkan itfaiyeciyi hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yetersiz kalmak, bunu neyle izah edeceksin, bu yetersiz kalmanın tanımı nedir? Altı tane bakanım benim her an orada oldu, tüm itfaiye ekiplerimiz orada oldu, bunun yanında tüm kurumlarımız, AFAD’ı, Kızılay’ı ile orada oldu, bakan yardımcılarım aynı şekilde orada oldu. Peki, bunu söyleyenler acaba kendileri bunu nereden izlediler?” diye konuştu.

Yangında ilk defa kullanılmaya başlanılan insansız hava araçları sayesinde yangının şiddetini ciddi manada düşürdüklerini de anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bunu söyleyenler acaba buralarda nasıl bir zamanlama yapıldı, nasıl böyle bir sürate ulaşıldı, bunu biliyorlar mı? Bilmiyorlar. Sadece iftira at tutmasa iz bırakır, söyledikleri iş bu. Ama biz bütün ekibimizle, o kahramanlarımızla burada başarılı olduğumuza inanıyoruz. Hele hele yangınlarla mücadelede toplam 18 su atar uçak, 66 helikopter, dokuz İHA, bir insansız helikopter, 850 arazöz ve su tankeri, 430 iş makinesi ve yaklaşık 5 bin 250 personel görev yaptı, daha ne olacaktı? Bunlar yapıldı.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yangında evleri yananların evleri ne zaman yapılmaya başlanacak? Hayvanlarını kaybeden köylülerin kayıpları ne zaman telafi edecek? Esnafın, sanatkârın yine sıkıntıları var onlar için bir şey düşünülüyor mu, bir tedbir paketi söz konusu olacak mı?” şeklindeki soruya, yangının ilk günü hemen zarar tespit komisyonlarını devreye soktuklarını ve bunların valilerin başkanlığında çalışmalarını başlattıklarını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim programımız bir ay içerisinde inşaatların başlatılmasıyla alakalı talimatın verilmesiydi. Ve bu konuda TOKİ işini yüklendi ve süratle bir ay içerisinde inşaatlarımıza başlayacağız. Hedef, bir yıl içerisinde de bu inşaatları bitirmek. Bir yılın sonunda, o yangınların olduğu bölgede yanan konutları, en uygun şekilde, en uygun yerlerde yapıp bitirmek. Bu konu ile ilgili olarak da şu anda Çevre Şehircilik Bakanlığımız adımlarını atmış vaziyette, hatta peyderpey başlamış vaziyette. Süratle her bölge, nerede yangın olduysa oralarda bu adımlarımızı atıyoruz ve birinci yılın sonunda da inşallah bu konutların teslimine başlayacağız” ifadelerini kullandı.

“HIZLA AĞAÇLANDIRMA FAALİYETLERİNE BAŞLAYACAĞIZ”

Ahırlarıyla beraber yapılacak evlerin planlamasının da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yapıldığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konuyla ilgili de ilk etapta sadece 50 milyon buna ayrılmış vaziyette, fakat ‘Ben kiraya çıkabilirim’, ‘Ben ev bulabilirim’ eğer bu tür talepler varsa bu tür talebi olanlara da kirasını vermek suretiyle buralara çıkabilirler” dedi.

Bazı vatandaşların akrabalarına gidebileceğini söylediğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Takdiriniz neyse, ama kiraya çıkmak istiyorsan biz kiranızı vereceğiz, kiraya da çıkabilirsiniz ve mobilyasını, A’dan Z’ye beyaz eşyasını hepsini de almak suretiyle onları oralara yerleştirmekte kararlı olduğumuzu kendilerine ifade ettik” dedi.

Yanan alanların imara açılması iddialarına ilişkin tartışmalara dair görüşleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa’nın 169’uncu maddesinde çok açık şekilde “Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir” ifadesi olduğunu hatırlatarak, “Orada bir yapılanmaya falan gidemezsiniz, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık da yapılamaz. Yanan orman alanlarının bugüne kadar nasıl yeniden ağaçlandırdığımız ortada. Son yangınlardan sonra bu bölgelerde hızla ağaçlandırma faaliyetlerine başlayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidar oldukları 19 yıllık dönemde 5,5 milyar ağaç diktiklerini belirterek, “Bunu bizim iktidarımız yaptı ve hâlâ da aynı kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Yani vatandaşlar bu Bay Kemal’in yalanlarına itibar etmesin, yanan ormanlarımız küllerinden yeniden doğacak. Bu alanlar en verimli şekilde ağaçlandırılacak, yeniden orman olacak. Bunların ilgililerine sorun ‘Siz ne kadar ağaç diktiniz, sizin belediyeleriniz ne kadar ağaç dikti? Bize bunun cevabını verin’ deyin” ifadelerini kullandı.

İstanbul Belediye Başkanlığı dönemini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediye başkanlığını CHP’den aldığını ve o dönemde kentin kurak olduğunu söyledi. Kendisi göreve geldikten sonra şevlerin hepsini süratle yetişmiş ağaçlarla ağaçlandırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Altı ay içerisinde ne olduğuna İstanbullular şaşırdı. Zaten suyu da yoktu ki İstanbul’un, kurak. Biz geldik suya da kavuşturduk İstanbul’u hamdolsun. Şimdi burada da yine iktidara geldiğimiz günden beri orman varlığımızı artırmaya yönelik çalışmalarımız, yeşil vatanımıza ne kadar büyük bir önem verdiğimizi zaten ispatlıyor. Bu konudaki başarımız Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün Küresel Orman Kaynakları Değerlendirme Raporu’nda da tescillendi. Onlar da bunu tescillediler. Türkiye 2015 yılında orman varlığını artıran ülkeler sıralamasında dünyada 46’ncı sırada iken, 2020 yılında 27’nci sıraya yükseldi. Türkiye en çok ağaçlandırma yapan ülkeler sıralamasında Avrupa’da birinci, dünyada altıncı sırada yer aldı.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019’da 11 Kasım’ı “Millî Ağaçlandırma Günü” ilan ettiklerini hatırlatarak, bu kapsamda ülkenin dört bir yanında milyonlarca fidanı öğrencilerle beraber toprakla buluşturduklarını söyledi.

“Geleceğe Nefes” projesiyle de orman alanlarını genişlettiklerini ve yeni orman alanları oluşturduklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunları aynı şekilde devam ettireceklerini söyledi.

Yangınlarda Türk Hava Kurumu tartışması yaşandığı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türk Hava Kurumu’nu ziyaret ettiği hatırlatılarak, “Türk Hava Kurumu ile ilgili düşünceleriniz nedir? Orayı yeniden ayağa kaldırmak gibi bir planınız var mı?” diye sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk Hava Kurumu devletin bir kurumu değildir. Bunu vatandaşlarımız bilmiyor, vatandaşlarımız zannediyorlar ki ‘Türk Hava Kurumu devletin bir kurumudur’, hayır değil. Nasıl çeşitli vakıflar, dernekler vesaireler varsa Türk Hava Kurumu da bunlardan bir tanesi” dedi.

TÜRK HAVA KURUMU

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Hava Kurumu’nun elindeki uçaklara dair tartışmanın yeni bir tartışma olmadığının da altını çizerek, birkaç yıl önce “kurumun elindeki uçakların yetersiz olduğunu, Türk Hava Kurumu’nun mezarlığa döndüğünü ve mevcut yapısıyla bir yere varılmayacağını” söylediğini hatırlattı.

Orayı bir ziyaretinde bu durumu gördüğünü anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Türk Hava Kurumu yetkilileri gerekli adımları atmadığı gibi çalışır durumdaki uçakların da bakımını yaptırmayarak, hepsini adeta çürümeye terk etmişler. Yani oran itibarıyla o zaman, mesela bunların üç tanesi hani ‘pert’ diyoruz ya araçlarda filan, bunların da üç tanesi pert, altı tanesi ‘eh’ böyle bir durumda. Türk Hava Kurumu 1985’ten itibaren orman idaresine yangın söndürme hizmeti vermiş yani tedarikçi bir kurum olarak hizmet vermiş ve bunun için de karşılığında çok ciddi bedeller devletten, Tarım Orman Bakanlığı’ndan almış. Ama filosunu genişletme, mevcut uçaklarını modernize etme böyle bir derdi olmamış. Peki, o dönemde de kurumun arkasında kim vardı? CHP zihniyeti vardı ve böyle bir adım atmadılar. Şimdi çıkmış, ‘Türk Hava Kurumu’nu çalıştırmıyor’ diyorlar. Türk Hava Kurumu’nu çalışamaz hâle getiren sizsiniz, uçakların bakımını yaptırmayan kurumun eski yöneticileridir. Kurumun finansal sıkıntısı sebebiyle bu bakım ve onarım ihtiyacı giderilemediği için uçaklar hâlihazırda bile uçuşa elverişli değil ve çok daha açık, net konuşuyorum, kurumun içine düştüğü durumu, kurumu bu hâle getirenlerin kara propagandaları ile hükümete yöneltme çabalarını doğrusu ben hayretle izliyorum. Dürüst olun, samimi olun. Geçmişine baktığımız zaman Türk Hava Kurumu’nun orada zaten CHP zihniyetini göreceksiniz.”

“Geleceğe ilişkin birçok raporda afetlerin, marjinal hava hareketlerinin çok olacağı bunun da gündelik hayatı çok etkileyeceği ifade ediliyor. Önümüzdeki dönemde bu ifade edilen bu gerçekler yaşanacaksa yeni tedbirler almak gerekir mi? Örneğin bir Afet Bakanlığı gibi bir süreç söz konusu olabilir mi?” şeklindeki soruya ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Bakanlık dediğiniz zaman çok büyük işler yapar anlamına gelmez. Önemli olan kurumların çok güçlü olması. Şu anda AFAD bizim yani adeta bir bakanlık gibi çalışır hâlde. Nereye bağlı? İçişleri Bakanlığı’na bağlı. Yönetim, ekip güçlü olduğu zaman AFAD’la çok şeyleri yapabiliyorsunuz ve Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile birlikte bu durumları biz düşündük. Tarım, orman, su mesela tek çatı altında yönetilmeye başlandı. Doğru planlama ve yönetimin tek elden yapılıp, koordine edilmesi amacıyla bu çerçevede de bu sürece devam ediyoruz. Şimdi buradan biz zaten bu işi yürütüyoruz, görüyoruz herhangi bir sıkıntımız yok. Dolayısıyla herhangi bir sıkıntı da olmadığına göre, şu anda tarım, orman, hayvancılık bu işi başarılı bir şekilde sürdürdüğüne göre, AFAD kurum olarak başarılı bir yönetim tarzı ortaya koyduğuna göre yapılması gereken ne olur bundan sonra, eğer bizim araç, gereç vesaire gibi kadro ihtiyaçlarımız olması hâlinde onlarla bunu takviye ederiz ve takviye etmek suretiyle de biz süreci devam ettiririz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra da AFAD’ın çok daha güçlü bir şekilde yoluna devam edeceğini söyledi.

“Bu profesyonel ekibimizi böyle bir hâle getirelim ki bizim stoklarımızı da arttıralım” dediğini de anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buna nereden geldik? Manavgat’ın Kalemli köyündeki o vatandaşımız bizden hani traktörü istedi ya, bizim dedim mesela traktörlerimiz olsun. 40-50 tane traktör AFAD’ın depolarında bulunsun. Herhangi bir şey olduğu anda biz hemen oradan onlara anında traktörünü gönderelim. Gerçi bu dönemde böyle bir şeye ihtiyaç var mı, yok. Niye, traktör üreten fabrikalardan zaten onun hemen anında siparişiniz verir alırsınız. Yani onun için beklemeye de gerek yok, hepsinin elinde zaten stokları var, oralardan da bu işi yürütürsünüz ama derdim başka, nedir? Böyle bir şey olduğunda ‘anında deponda var, depodan alır gönderirsin’ gibi çalışmalarla AFAD’ın profesyonel kadrosunu daha güçlü hâle getirmek ve herhangi bir afette şurada, burada filan hiç beklemeden olaylara anında müdahale etmek” ifadelerini kullandı.

“KOVİD-19 SALGINIYLA MÜCADELEDE ELİMİZDEKİ EN GÜÇLÜ SİLAHIMIZ AŞI”

“Aşı olmayanlar için kapalı ve toplu alanlara girişlerinde PCR testi gibi yeni uygulamalar olacak mı? Böyle bir uygulama yapılacak olursa bunun insan hakları ihlali olacağını düşünen bir kesim de var. Siz nasıl bakıyorsunuz?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, insan hakları ihlali düşüncesine katılmadığını dile getirdi.

Devletin görevinin vatandaşının sağlığını korumak olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sağlığın korunması için gerekli olan neyse hastanesinden tut, ilacına varıncaya kadar bunları temindir. Biz bu işleri başardık. Şu anda dünyada bizim sağlık oluşumunda ulaştığımız noktaya neredeyse ‘benim’ diyen ülkeler ulaşamamıştır” diye konuştu.

Türkiye’yi şehir hastaneleriyle dünyada farklı bir yere taşıdıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kovid-19 salgınıyla mücadelede elimizdeki en güçlü silahımız şu anda aşı. Bunu kabul edeceğiz” dedi.

Hastalığın ortadan kalkması için toplumun büyük kısmının Kovid-19’a karşı bağışıklık kazanmasının şart olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bunu ne ile kazanacak? Aşıyla. Onun için de vatandaşlarıma sakın bu oyuna gelmeyin diyorum. Biz toplumumuzun tamamının aşılanmasını istiyoruz. Buna göre de imkânlarımızı seferber ettik. Dağlara kadar hemşirelerimiz çıkıyor, oralarda aşıları yapmaya hazır olduğunu söylüyor. Tüm dünya Kovid denilen hastalığa karşı odaklanmış ve bununla mücadele ediyor. Birçok metot kullanılırken maalesef bazıları da bu işin hâlâ önüne geçmek istiyor ama biz de herkes gibi kendi aşımızı TURKOVAC olarak geliştirme çalışmalarını sürdürüyoruz ve bu aşılar insanlar üzerinde kullanılmadan önce güvenlik testlerinden de geçiyor. Bunu herkesin bilmesi lazım. Son günlerde artan vakaların aşılanma durumuna baktığımızda görüyoruz ki hastaneye yatanların, yoğun bakımlarda tedavisi gerekenlerin ekseriyeti, aşı olmayanlar veya aşı sürecini tamamlamamış olanlar. Anlıyoruz ki aşısızlar daha fazla hasta oluyor veya hastalığı daha ağır geçiriyorlar. Tüm vatandaşlarımızı ben Cumhurbaşkanları olarak aşı olmaya özellikle davet ediyorum.”

“TURKOVAC aşısı ne zaman kullanılmaya başlanacak?” sorusuna ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda ilgili hastanelerimiz yoğun bir şekilde çalışmaya devam ediyor. Şu anda bunun Faz 3 aşamasındayız. Neticeleri şu ana kadar gayet güzel geliyor. Herhâlde müjdeyi yıl dolmadan alacağız” cevabını verdi.

“TEMENNİMİZ YÜZ YÜZE EĞİTİME GEÇEBİLMEK”

“Okullar açılacak mı, bu yıl yüz yüze eğitim olacak mı?” sorusu üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Eğitim Bakanı’nın değiştiğini anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müjdeyi tabi, yeni Millî Eğitim Bakanımızdan bu hafta pazartesi günü yapacağımız kabine toplantısında müzakere edeceğiz. Kabine toplantısında kendisi bize sunumunu yapacak ve bu da o konular arasında yer alıyor. Aynı zamanda aşılarla ilgili çalışmalar yine bu konular arasında yer alıyor. Temennimiz yüz yüze eğitime geçebilmek. Bu konuyla ilgili Mahmut Bey hazırlıklarını bu istikamette yapmışsa ve gerçekten ‘Okullarımızı açalım’ diyorsa, biz de kabine olarak bu işe ikna olursak ‘hayırlı olsun’ deriz. Çünkü çocuklarımız da okullarına hasret kaldılar” değerlendirmesini yaptı.

Çatı aday tartışması ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusu anımsatılarak, “Kemal Kılıçdaroğlu rakibiniz olursa ne dersiniz?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben bu tür bir şeyi düşünmekle sorumlu değilim” cevabını verdi.

Bu konunun Millet İttifakı’nın sorunu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onlar kendi aralarında kararlarını kendileri versinler. Biz Cumhur İttifakı olarak kendi aramızda konuştuk ve sağ olsun Cumhur İttifakı’nın bir diğer kanadı Devlet Bey bu ismi zaten daha önceden açıkladı, partinin bu konudaki kanaati aynı şekilde zaten belli. Dolayısıyla kamuoyunu bu tür şeylerle çok da fazla meşgul etmeyelim derim. Millet İttifakı’nın sorunudur onlar nasıl düşünüyorsa o şekilde yola çıksınlar” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun “Dış politikayı 180 derece değiştireceğiz” açıklamasının anımsatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sayın Kılıçdaroğlu’nun hayatında dış politika var mı? Şu ana kadar girdiği bütün seçimlerde mağlubiyetle çıkmış olan bir kişi. Peki, dış politika nerede yapılır? Uluslararası camiada yapılır değil mi? Uluslararası camiada Bay Kemal nerede, hangi dış politikayı yapmış? Biz uluslararası camiada dış politika ile yattık, dış politika ile kalktık. Bütün uluslararası toplantılarda onlarla yattık, onlarla kalktık. Bay Kemal nerede, hangi dış politikayı yapmış. Bunu konuşmayı bile ben zayi addederim.”

“YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARIMIZI YÜRÜTÜYORUZ”

“MHP ile AK Parti arasında yeni anayasa konusunda bir görüş ayrılığı var mı?” sorusu üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Biz yeni anayasa çalışmalarımızı yürütüyoruz ve son çalışmayı dün yaptık. Bu arada işin adeta koordinasyonunu yürüten arkadaşımız bütün son bilgileri heyetimizden aldı ve tekrar üzerinde çalışmasını yapacak. Son bir ‘efradını cami ağyarını mani’ diyebileceğimiz şekle dönüştürüp heyetimize bir sunum daha yapacak. Bu artık işi iyice eskilerin ifadesiyle ‘lübbül lüb’ olacak yani özetin özeti. Bu arada biz de Cumhur İttifakı’nın bir diğer tarafı olarak, Milliyetçi Hareket Partisi işin başında hazırlıklarını getirmişti. Yine heyetimiz tarafından onun üzerinde çalışıldı. Biz de bu çalışmamız da nihayete erdirdikten sonra ben Devlet Bey’le bunu tekrar konuşacağım. Devlet Bey’e bu hazırlığımızı takdim edip bu çalışmamızı çok daha güzel bir noktaya taşıyalım. Beraberce de Meclis’in açılmasından önce aramızda bu hazırlığı adeta bitirme noktasına getirmiş olalım. Muhalefet partilerinden de somut anayasa metinlerini bir an önce milletimizin önüne koymalarını bekliyoruz ama onlardan da şöyle hakikaten bir ele alınıp değerlendirilebilecek bir çalışma görmedik. Böyle bir şeyi zaten düşünmüyorlar. Aslında gönül arzu eder ki tüm metinler ortaya çıktıktan sonra Meclis çatısı altında bunların müzakeresi yapılsın ve uzlaşma yolu aransın.”

Seçim sistemi ve Seçim Yasası’na ilişkin de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “MHP’den arkadaşlarımızla benim belirlediğim partimizden arkadaşlarım bir araya geldiler, çalışmalar yaptılar. Bizim görüşümüzle onların görüşünü yine bu hafta içinde biz kendi aramızda değerlendirdik. Bizim 6-7 kişilik bir heyetimiz var ve Milliyetçi Hareket Partisi’nden gelen görüşü de alarak bunları birlikte arkadaşlarımızla değerlendirdik. Orada bir yere inşallah varacağız” dedi.

“Ekonomi ile ilgili önümüzdeki günlerde nasıl bir yol haritası olacak?” sorusunu da Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bütün bu süreç içerisinde yani salgın boyunca sürekli destek paketleri açıkladık. Dünyada zaten sürmekte olan siyasi ve ekonomik dönüşümü bu salgın olumsuz olarak etkiledi. Ekonomik daralma bu etkilerden aslında birisi” diye cevapladı.

Türkiye’nin sağlık hizmetlerinde olduğu gibi ekonomide de aldığı hızlı tedbirlerle bu süreci kontrollü bir şekilde yürüttüğüne dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel düzeydeki olumsuzluklara rağmen 2020 yılını yüzde 1,8 büyüme ile kapatarak gerçekten çok önemli bir başarıyı ortaya koyduk. Bu yıl ilk çeyrekte yakaladığımız yüzde 7’lik büyüme yılın tamamını gayet iyi bir seviyede kapatacağımızı habercisidir. İktidarının ilk 18 yıllık döneminde ortalama yüzde 5,1 büyüme oranına ulaşmış bir yönetim olarak bu başarının bizim için tesadüf olmadığı açıktır. Gezi olaylarından beri yaşadığımız her hadisede ekonomimiz hedef alındığı hâlde hatta 2018’de doğrudan açık ve alçakça bir saldırıya maruz kaldığımız hâlde biz bu neticeyi ne yaptık? Elde ettik. Salgın şartlarına rağmen yıllık ihracatımızın şu anda tüm zamanların rekorunu kırarak 200 milyar dolar eşiğini aşmış olması çok ama çok önemli. Sanayi üretimi tarafında ise herhangi bir sıkıntımız bulunmuyor. Turizmde salgın şartlarının el vermesiyle birlikte bir büyük sıçramayı da bu arada hayata geçirdik. Her ne kadar orman yangınları canımızı acıtmış olsa da turizmdeki bu ivmeyi sürdürmekte kararlıyız.”

“HEM KENDİMİZİ HEM DEVLETİMİZİ GÜÇLENDİRECEK, HEDEFLERİMİZE ADIM ADIM YAKLAŞACAĞIZ”

Salgından en çok etkilenen hizmet sektörünün de hızlı bir toparlanma içinde olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Devlet olarak bugüne kadar doğrudan yardımlar, hibeler, destekler, teşvikler, ertelemeler yoluyla her kesimden insanımıza 700 milyar liraya yakın bir kaynak aktardık. Önümüzdeki dönemde de garip gurabasından esnafına, çiftçisinden sanayicisine kadar ihtiyaç sahibi her kesimin yanında yer almayı sürdüreceğiz. Biz şu veya bu yolla karşılıksız gelir elde edebilen bir ülke değiliz. Bizim petrol kuyularımız yok? Şimdi açtık, inşallah bunlar netice verdiği andan itibaren durum çok farklı olacak. Kazandığımız her kuruşu alın terimizle çalışarak, uğraşarak, mücadele ederek kasamıza koyuyoruz. Biz böyle bir ülkeyiz. Milletimiz zenginleştikçe devletimizin de gelirleri çoğalıyor. Dolayısıyla verdiği hizmetler de artıyor. Bu bakımdan hep birlikte çok çalışarak hem kendimizi hem devletimizi güçlendirecek, hedeflerimize adım adım yaklaşacağız. Geçtiğimiz 19 yılda ülkemizi nasıl üç kat büyütmüş ve zenginleştirmişsek inşallah 2023 hedeflerimize ulaştığımızda yeni ve çok daha büyük bir hamleyi hayata geçirmiş olacağız. Bu arada bakın son işsizlik rakamları geldi. İşsizlik rakamlarında ülkemiz hamdolsun yaklaşık 2-2,5 buçuk puan daha düştü. Bu da neyi gösteriyor? İşsizlikte de Türkiye şu anda olumlu istikamette ilerliyor.”

Fındık alım fiyatları sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar buğdaydan bakliyata ve çaya kadar pek çok ürünün alım fiyatlarını açıkladıklarını, üreticilerin bu fiyatlardan genel olarak memnun olduklarını gördüklerini söyledi.

Ayrıca kuraklık, sel, yangın gibi felaketlerde zarar gören çiftçiler ve hayvancılıkla uğraşanların zararlarını da telafi ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, fındığın ülkenin en önemli üretim ve ihracat kalemlerinden biri olduğunu ifade etti.

FINDIK ALIM FİYATLARI

Fındığın özellikle Karadeniz Bölgesi’nde çayın yanı sıra temel geçim kaynağı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her zaman olduğu gibi bu mahsul döneminde de fındık üreticilerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz. Şimdi sizlerin vasıtasıyla Toprak Mahsulleri Ofisimizin 2021 yılı fındık alım fiyatlarını tüm milletimizle, özellikle de Karadenizli üreticilerimizle paylaşmak istiyorum. Fındık alım fiyatımız yüzde 50 sağlam iç esasına göre, Giresun kalite fındık için kilogram başına 27 lira, levant kalite fındık için ise kilogram başına 26,5 liradır. Yüksek randımanlı fındığa en az 1 lira fazla ödeme yapılacaktır. Ayrıca çiftçilerimize verdiğimiz alan bazlı mazot ve gübre desteğini de kilogramda 2 lira olarak veriyoruz. Nihai olarak fındık fiyatları kilogramda 29,5 lira ile 30 lira arasında gerçekleşiyor. Bu fiyatların ülkemize ve üreticilerimize hayırlı olmasını diliyorum.”

Kamu işçilerine yönelik zamlara ilişkin değerlendirmesi sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 700 bin kamu işçisini kapsayan sözleşmenin işçilere hayırlı ve bereketli olmasını diledi.

Sözleşmeyle, asgari ücretle 4 bin lira arasında ücret alan işçilere seyyanen 500 lira zam yapıldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “İşçilerimize hayırlı olmasını diliyorum. En düşük ücret 4 bin 100 liraya yükseltildi. En düşük ücret alan işçilerin aylıklarında 1217 liralık artış sağlandı. Toplu sözleşme kapsamında bulunan kamu işçilerinin tamamına birinci altı ay için yüzde 12, ikinci altı ay için ise yüzde 5 artı enflasyon farkı olmak üzere ücret zammı yapıldı. 4 bin liraya kadar olan işçi ücretlerinin artış oranı yüzde 34 oldu. Sözleşme kapsamındaki işçilerin tamamında bu oran yüzde 25’e ulaştı. İlk kez bu sözleşmeyle kamuda hizmet zammı uygulamasına geçilmiş oldu. Bu zam, yaklaşık yüzde 3’e tekabül ediyor. Sözleşmeyle, sosyal yardım, ilave tediye, ikramiyelerle ortalama aylık giyinik ücret tutarı 9 bin 66 liraya yükseltilmiş oldu.”

Türkiye’nin Tokyo Olimpiyat Oyunları’ndaki başarısı sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, adaylık sürecinde Japonya ve Türkiye’nin olimpiyatlara ev sahipliği konusunda finale kaldığını anımsattı.

OLİMPİYAT OYUNLARI

O dönemde ​n​​​​asibin Tokyo’dan yana olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizde kalsaydı bedeli bize çok ağır olurdu. O zaman Abe Japonya’nın başındaydı. Kurayı birlikte izledik, bedeli de onlara ağır oldu. İlk defa Türkiye’nin böyle bir başarısı oluyor. Şu anda bugüne kadar olan tüm olimpiyatların üzerine çıkmış vaziyetteyiz” diye konuştu.

Salondaki ekranda, boksta olimpiyat şampiyonu olan Busenaz Sürmeneli’nin görüntüsünü gören Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Busenaz, Sürmenelidir ha” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mete Gazoz’un okçulukta tarih yazdığını, ilk madalyayı getirdiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:

“Bu her türlü iftiharın üzerinde. Busenaz, bayanlarda ilk defa bize altını getirmiş oldu. İkinci Buse Naz da aslında bize altını getiriyordu. Hakem heyetinde Çakıroğlu’na bir yanlış, haksızlık yaptılar. İki altını da alabilirdik. Gerek Sürmeneli gerek Çakıroğlu altın kızlarımız. Bizim için çok önemli bir gelişme de ilk defa jimnastikte çok ciddi neticeler aldık, finale kaldık. Yedi jimnastikçimiz finale kaldı ama maalesef madalyalara gelince madalyalar da çok sayıda madalya alamadık. Bunun dışında ilk defa olan karatede daha fazla madalya alabilirdik. Orada da maalesef kıl payı kaçırdığımız madalyalar oldu. Demek ki bugüne kadar yaptığımız altyapı yatırımları boşa çıkmadı. Güreşte Yasemin ilk defa bir kadın güreşçimiz olarak bronz madalya aldı. Rıza’nın, Taha’nın bronz alması… Tabii onlardan altın bekliyorduk ama maalesef bronz geldi. ‘Türkiye’nin yeri bu mudur?’ derseniz, hayır. Biz buradan alacağımız dersleri aldık. Şimdi önümüzde dünya şampiyonası var. Dünya şampiyonasında inanıyorum ki çok daha farklı neticelerle yolumuza devam edeceğiz. Ay yıldızı temsil eden tüm sporcularımız, gözümüzün bebeği, başımızın tacıdır. Ben hepsiyle iftihar ettim, gurur duydum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, olimpiyat oyunlarında sporcuların maçlarını izleme imkânı olup olmadığının sorulması üzerine, “Zamanlamayı ona göre ayarladık” dedi.

A Millî Kadın Voleybol Takımı’nın da bir başarı destanı yazdığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Belki de şampiyonluk kıl payı gitti. Voleybolcularımızı tebrik ediyorum. Ortaya koydukları performans, kolektif başarı. Amerika’nın hâli ortadaydı. Dünya şampiyonasında kendilerini izleyeceğiz, takip edeceğiz. Başarılarının artarak devamını diliyoruz. Sırada 2020 Paralimpik Oyunları var. Orada da başarılı olacağımıza inanıyorum” diye konuştu.

YKS BARAJ PUANLARININ DÜŞÜRÜLMESİ

“Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda (YKS) tercih puanları indirildi. Bu öğrencilere ne tür imkânlar ve avantajlar getirecek?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bununla çok sayıda gencin üniversiteye girme imkânı yakalayacağını söyledi.

Bu yıl YKS’ye giren gençlere tercih sürecinde merkezi ve ek yerleştirmeye ilave bir ek yerleştirme daha yapılması kararı aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun çok büyük bir imkân sağlayacağını kaydetti.

Bu ilave ek yerleştirmede, baraj puanının Temel Yeterlilik Testi’nde (TYT) 140, Alan Yeterlilik Testi (AYT) ve Yabancı Dil Testi’nde (YDT) 170 olarak uygulanacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu adımın, gençlerin geleceği için önemli bir fırsat sunacağına inanıyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AYT ve YDT puanı 180 ve üzerinde olan adayların merkezi yerleştirme ve ek yerleştirme işlemlerinde puan ve başarı sıralarının korunacağını, tercih ve yerleştirme sürecinin buna göre yürütüleceğini ifade ederek, boş kalan kontenjanlar için ikinci ek yerleştirme yapılacağını söyledi.

Bu imkândan, TYT puanı asgari 140, AYT ve YDT puanı asgari 170 olan adayların yararlanacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun çok sayıda öğrencinin okula girmesinin önünü açacağına işaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “YKS tercih puanlarının indirilmesine muhalefetten ‘üniversitelerin yükünü artıracağı, eğitimin kalitesini düşüreceği’ eleştirileri var. Bu eleştirilere ne diyorsunuz?” sorusu üzerine, bütün bu görüşmeleri Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının (YÖK) yaptığını, bunun sorumluluğunun YÖK’te olduğunu kaydetti.

“Muhalefet kendi işine baksın. Siyasetse siyaset yapsın. YÖK ne işle uğraşıyor? Bu işle uğraşıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “ÖSYM’nin başında olan şimdiki Millî Eğitim Bakanım, YÖK Başkanım bir araya geldiler, görüşmelerini yaptılar ve ondan sonra da YÖK’ün kararını Millî Eğitim Bakanımızla da istişaresini yaparak açıkladılar.”

Bürokrat

15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE MİLLİ BİRLİK TRENİ BİR KEZ DAHA RAYLARDA

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Zaferin Adı Türkiye” temalı “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” Treni’nin 68 gün boyunca 90 bin kilometre yol kat edeceğini ve 100 binden fazla yolcuyu taşıyacağını bildirdi. Bakan Uraloğlu, “Bu tren, sadece yolcu taşımayacak; aynı zamanda birliği, dirliği, vatan sevgisini ve millet iradesini taşıyacak. Trenlerimizde gösterilecek videolar ve asılacak afişler, bu büyük zaferi ve alınacak dersleri nesilden nesle aktaracak.” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Zaferin Adı Türkiye” temalı “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” Treni’nin uğurlama töreninde konuştu. Bakan Uraloğlu, milletin tarihine altın harflerle kazınmış bir destanı, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü anmak ve bu şuuru gelecek nesillere taşımak için bir araya geldiklerini kaydetti.

15 Temmuz 2016 gecesinin, bu toprakların gördüğü en karanlık gecelerden biri olduğunu ifade eden Bakan Uraloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Hain FETÖ mensupları, bu aziz milletin iradesine, bağımsızlığına ve geleceğine kastettiler. Tanklarla, uçaklarla, helikopterlerle, milletin silahını millete doğrulttular. Millet Meclisi’mizi bombaladılar, sokaklarda masum canlara kıydılar. Ama unuttukları bir şey vardı: Bu millet, söz konusu vatan olduğunda, canını bir an bile düşünmeden feda eder! O gece, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Milletimizi meydanlara davet ediyorum!’ çağrısıyla, milyonlar sokağa döküldü. Kadın, erkek, genç, yaşlı demeden, ellerinde bayrakları, yüreklerinde imanları, tek bir ses oldular: Ya istiklal ya ölüm!”

“Bu Millet, Tankların Gücüne Değil, İmanının Gücüne İnandı”

TÜRKSAT’ta Ahmet Özsoy ve Ali Karslı gibi kahramanların, hainlerin yayınları kesme girişimini canları pahasına engellediğini dile getiren Bakan Uraloğlu, “Cumhurbaşkanımızın sesi milletimize ulaştı, milletimiz iradesine sahip çıktı. Sayın Cumhurbaşkanımızın o tarihi gecede söylediği gibi: ‘Bu millet, tankların gücüne değil, imanının gücüne inandı!’ İşte o iman, o kararlılık, 40 yıllık hain planları bir gecede yerle bir etti. 15 Temmuz, milletimizin yeniden diriliş destanıdır. Bu destan, ‘Zaferin adı Türkiye’ diye yazılmıştır!” dedi.

68 Gün Boyunca 90 Bin Kilometre Yol Kat Edecek

Bu destanı yaşatmak, o geceki ruhu yeniden hissettirmek için, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve TCDD Taşımacılık Genel Müdürlüğü eliyle giydirilen 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Treni’ni uğurladıklarını belirten Bakan Uraloğlu, trenin 68 gün boyunca, Ankara-İstanbul, Ankara-Konya, Ankara-Eskişehir, Konya-İstanbul, Eskişehir-İstanbul ve Ankara-Karaman hatlarında, tam 90 bin kilometre yol kat edeceğini söyledi. Uraloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“100 binden fazla yolcuyu taşıyarak, geçtiği her istasyonda, her şehirde, her yürekte 15 Temmuz’un ruhunu yeniden canlandıracak. Bu tren, sadece yolcu taşımayacak; aynı zamanda birliği, dirliği, vatan sevgisini ve millet iradesini taşıyacak.”

Güzergâhında; Ankara, Eskişehir, Konya, Karaman, Bilecik, İzmit ve İstanbul’da milyonlarca vatandaşın, trenin üzerindeki mesajlarla o kahramanlık destanını bir kez daha yâd edeceğini dile getiren Bakan Uraloğlu, “Trenlerimizde gösterilecek videolar ve asılacak afişler, bu büyük zaferi ve alınacak dersleri nesilden nesle aktaracak.” açıklamasında bulundu.

“Milletimizin Yolunu Açmanın Gururunu Yaşıyoruz”

15 Temmuz’un, ikinci Kurtuluş Savaşı olduğunu söyleyen Bakan Uraloğlu, o gece, milletin bir kahramanlık destanı yazarak; 251 vatan evladının şehadet şerbeti içtiğini 2 bin 740 gazinin ise bu büyük zaferin simgesi olduğunu kaydett. Bakan Uraloğlu, “Onlar, bu vatanın istiklalini, çocuklarımızın geleceğini, milletimizin onurunu korudu. Bizler de demiryollarımızın 168 yıllık köklü mirasıyla bu aziz vatanın her karışına hizmet etmenin, milletimizin yolunu açmanın gururunu yaşıyoruz.” ifadelerini kullandı.

15 Temmuz’un adsız kahramanlarını, vatan için can veren tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anan ve gazilere şükranlarını sunan Uraloğlu, “Cenab-ı Allah bu millete bir daha böyle acılar yaşatmasın. Birliğimiz, dirliğimiz, kardeşliğimiz daim olsun. ‘Zaferin Adı Türkiye!’ diyerek, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Trenimizin yolunun açık olmasını diliyor, tüm yolcularımıza hayırlı yolculuklar diliyorum. Yolumuz ve bahtımız açık olsun.” dedi.

GENÇ GAZETECİLER TÜRKİYE

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

“Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor”

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, terör örgütünün silah bırakmasıyla ilgili olarak, “Bugün Malazgirt ruhu, Kudüs İttifakı, Kurtuluş Savaşı’nın nüvesi yeniden şekilleniyor. Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor”

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam’da gerçekleştirilen AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’na katıldı.

İstişare toplantısının ülke, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 81 vilayet ve 922 ilçenin her birinde AK Parti’nin büyümesi, güçlenmesi, zirvedeki yerini koruması için aşkla koşturan tüm dava ve yol arkadaşlarına selamlarını gönderdi.

Yurt dışında hareketlerini gururla temsil eden mensup ve gönüldaşlarına saygılarını gönderen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye Yüzyılı’nı kutlu bir şafak bilen tüm kardeşlerimi, partimizin emektarlarını, kadın ve gençlik kollarımızı, genel merkezinden mahalle temsilcisine kadar her kademede fedakârca görev yapan tüm yol ve dava arkadaşlarımı buradan hürmetle selamlıyor, bu davaya gönül vermiş, bu dava için yüreğini ortaya koymuş her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Rabbim, muhabbetimizi daim eylesin.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dava ve yol arkadaşı, aynı zamanda danışmanı Yiğit Bulut’u dün Hakka uğurladıklarını anımsattı. Bulut’un, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde ikindi namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’na defnedileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Kızılcahamam’daki bu istişare toplantımız vesilesiyle merasime katılamıyoruz ama teşkilatımız orada bu merasime katılacaklar. Ağır bir rahatsızlık geçirdi. O rahatsızlık sebebiyle kendisini hastanede ziyaret ettiğimde gerçekten çok çok ağır durumdaydı ama biz hep şunu söylüyoruz: Kaderin üstünde bir kader var. Temkinli olduğunu, teslimiyet içerisinde olduğunu gördüm. Rabbim taksiratını hasenata tebdil eylesin, mekânı cennet olsun inşallah.”

Hizmeti yolculukları esnasında aralarından ayrılanlara Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Malumunuz, altı gün önce 12 vatan evladını, 12 kahramanı şehit verdik. Milletçe yüreğimiz dağlandı. Pençe-Kilit bölgesindeki arama faaliyetleri esnasında metan gazına maruz kalarak şehit olan Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize sabrıcemil diliyorum. Onlar Rabbimiz indinde nübüvvetten sonra en büyük paye olan şehitlik makamıyla şereflendiler. Ebedi dirlik müjdesine inşallah nail olurlar. Hepsinden Allah razı olsun. Mevla rahmetiyle onları kuşatsın. Mekânları inşallah cennet olsun.”

SREBRENİTSA SOYKIRIMI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönem insanlık tarihinin en utanç verici hadiselerinden biri olan Srebrenitsa Soykırımı’nın 30. yıl dönümü olduğunu anımsattı.

“Boşnak kardeşlerimizin 30 yıl önce yaşadığı o tarifsiz acıyı milletçe dün olduğu gibi bugün de paylaşıyor, yüreğimizde hissediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Ortaya çıkarılan her toplu mezar, ebedi istirahatgâhına uğurladığımız her şehit, 30 yıl öncesinin şehitleri olarak o kara günleri bizlere tekrar hatırlatıyor. Türkiye olarak bir daha benzer acıların yaşanmaması için her şart altında, ihtiyaç duydukları her anda Bosna Hersek’in ve Boşnak kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Vefatından önce merhum Aliya’ya verdiğimiz söze bugüne kadar sadık kaldık, inşallah bundan sonra da emanetine halel getirmeyeceğiz.

Ziyaret ettiğimde ‘Bu topraklar size emanet. Burası Evlad-ı Fatihan. Evlad-ı Fatihan olarak bu insanlara siz sahip çıkacaksınız’ demişti. O gün, bugün bu görevimizi yerine getiriyoruz. Partimizin bu anlamlı toplantısı vesilesiyle Batı’nın gözleri önünde alçakça katledilen 8 bin 372 şehidimizi bir kez daha rahmetle anıyorum. Yine buradan, tıpkı Boşnak kardeşlerimiz gibi medeni dünyanın gözleri önünde tam 22 aydır soykırıma uğrayan mazlum Gazze halkına da dualarımızı gönderiyor, zulme ve işgale karşı yürüttükleri onurlu mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu ve olacağımızı tekrar ifade ediyoruz.”

Türk siyasetinde bir marka hâline gelen istişare toplantılarının 32’ncisini gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıyı, “Milletin Gücüyle Sınırları Aşan Liderlik” temasıyla yaptıklarını söyledi.

Bugün ve yarın düzenleyecekleri oturumlarda güvenlikten kalkınmaya, ekonomiden siyasete farklı başlıklarda istişareler yapılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkenin, milletin ve dünyanın gündemini meşgul eden konuların yanı sıra partimiz ve geleceğimiz açısından önemi haiz hususları da iki gün boyunca mütalaa edeceğiz. İstişare toplantılarımızın ayırt edici özelliği, ortak akla vesile olmasıdır. Katılımcı tüm arkadaşlarımız, samimiyetin ve muhabbetin egemen olduğu demokratik bir ortamda görüşlerini sunacak, fikirlerini dile getirecek, tenkit ve tekliflerini hazirunla paylaşacak, böylece hakikatin ışığı doğacak” ifadelerini kullandı.

AK Parti’nin istişare kültürünün kurumsallaştığı bir siyasi hareket olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kuruluşundan itibaren işlerin hep ortak akılla, meşveretle, milletin sözüne kulak vererek, millete danışarak yürütüldüğünü dile getirdi.

“MİLLETE EN GÜZEL ŞEKİLDE HİZMET ETMENİN GAYRETİNDE OLDUK”

Erdoğan, “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin” emrini kendilerine rehber edindiklerine işaret ederek, şunları kaydetti: “Her zaman daha iyinin, daha etkin ve verimli çalışmanın, millete en güzel şekilde hizmet etmenin gayretinde olduk. Farklı fikirleri zenginlik bildik. Yapıcı eleştiriyi, yolumuzu aydınlatan bir fener olarak gördük. Şurası bir gerçek ki istişare sadece ortak akla vesile olmaz. Aynı zamanda bereketi artırır, basireti derinleştirir, feraseti kuvvetlendirir, ufku genişletir, kadrolar arasındaki uhuvvet ve dayanışmayı daha da güçlendirir. 32’nci toplantımızı da yine bu anlayışla icra ediyoruz. İstişare toplantımız, daha öncekiler gibi yine partimize ayna tuttuğumuz, kendimizi sigaya çektiğimiz, ülke siyasetine dair tüm meselelerin hassas ayarda fotoğrafını çektiğimiz bir zemin işlevi görecektir. Sizlerden gönlünüzden ve zihninizden geçenleri bizimle açık yüreklilikle paylaşmanızı özellikle rica ediyorum. Şimdiden bütün katılımcı kardeşlerime değerli fikirleri, önerileri ve yapıcı eleştirileri için teşekkür ediyorum.”

“ŞEHİTLERİMİZ, HER ZAMAN BAŞIMIZIN TACI OLACAK”

Bundan 41 yıl önce 14 Ağustos 1984’te Siirt’in Eruh ve Hakkâri’nin Şemdinli ilçelerinde bölücü terör örgütünün ilk eylemini yaptığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu terör saldırısında iki askerimizi şehit verdik, dodkuz sivil vatandaşımız da yaralandı. Bu tarihten itibaren bölücü örgüt, güvenlik güçlerimize ve sivillere yönelik saldırılar düzenledi. 10 bine yakın güvenlik görevlimizi terörle mücadelede şehit verdik. 50 bine yakın vatandaşımız yine terör olaylarında hayatını kaybetti. Öncelikle şehitlerimize, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Onları unutmadık, unutmayacağız. Vatanımız inşallah ebediyen var olacak, ay yıldızlı bayrağımız inşallah ebediyen semalarımızda özgürce dalgalanacak. Vatan toprağını kanıyla sulayan, ay yıldızlı bayrağımızı al kanlarıyla boyayan şehitlerimiz, her zaman başımızın tacı olacak.”

“HUKUK VE MEŞRUİYET DIŞI MÜCADELE YÖNTEMLER, TERÖRÜ KÖRÜKLEDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1984’teki ilk eyleminden sonra terörün Türkiye’de her geçen gün tırmandığına dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: “O günden sonra nice hükûmetler geldi. Her biri ‘terörün kökünü’ kazıyacağını söyledi ama terör ne topraklarımızda ne de üs edindiği başka ülke topraklarında bitirilemedi. Bunda elbette devletin bazı yanlış uygulamalarının da payı vardı. Beyaz Toroslar, faili meçhuller, Diyarbakır Cezaevi bunlardan biriydi. Yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan insanlar, evladıyla cezaevinde Kürtçe konuşamayan analar işte bu yanlış uygulamalardan biriydi. Hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemleri, terörü bitirmek yerine tam tersine körükledi, büyüttü, terör örgütüne istismar edeceği elverişli bir zemin sundu.”

Hataların bedelinin hep beraber ödendiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece güvenlik güçlerimizi şehit vermekle kalmadık, sadece siviller hayatını kaybetmedi, Türkiye bu terör saldırılarıyla istikrarsız hâle geldi. Ekonomide 2 trilyon doları bulan bir faturayla karşılaştık. Her şeyden önemlisi terör örgütü ülkemizin huzuruna, dirliğine, birliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine çok ağır hasarlar verdi” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra göreve geldiklerinde terör meselesini çok boyutlu ele aldıklarını belirterek, şunları kaydetti: “Bir yandan terörle mücadele ederken bir yandan da teröre bahane oluşturan bataklığı kurutmanın mücadelesini verdik. Terör örgütünün, Kürt kardeşlerimizi tuzağa düşürmesini, devletten ve milletten uzaklaştırmasını önlemek için tedbirler aldık. Birlikte yaşamanın, kardeşliğin hukukunu yerine getirmek için tarihi nitelikte adımlar attık. İçeride demokrasi ve insan hakları konusunda ‘sessiz devrim’ niteliğinde reformlar yaparken, dışarıda çok yoğun diplomasi trafiği yürüttük. Bütün bunlarla birlikte savunma sanayimizi geliştirdik, dışa bağımlı kalmadan terörle mücadele silahlarımızı ürettik. Sınır ötesi operasyonlarla sınırlarımızı tam kontrol altına aldık. 15 Temmuz o hain darbe girişiminin ardından FETÖ’yü başta silahlı kuvvetlerimiz ve emniyetimiz olmak üzere tüm kurumlarımızdan temizledik. Böylece terörle mücadeledeki ihaneti ortadan kaldırdık. Son yıllarda terör örgütünün eylem kabiliyetini hemen, tamamen kırdık. Terör eylemlerinin resmi ya da sivillere zarar vermesinin önüne geçtik. Irak sahasındaki harekâtlarımız ve Suriye’de gerçekleşen 8 Aralık devrimi, terörle mücadelede elimizi daha da güçlendirdi.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ittifak ortakları, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tarihî çağrısıyla “Terörsüz Türkiye” projesini gerçekleştirmek için bir dizi adım attıklarını söyledi.

“TERÖRSÜZ TÜRKİYE PROJESİ; BİR MÜZAKERENİN, BİR PAZARLIĞIN, BİR AL VER SÜRECİNİN NETİCESİ DEĞİL”

Güvenlik birimlerinin, tam bir koordinasyon içinde çalıştığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin önünde açılan bu fırsat penceresini değerlendirmek için çok hassas, çok temkinli bir süreç yönettiklerini belirtti.

Terör örgütü PKK’nın, İmralı’nın çağrısıyla kongresini topladığını ve kendisini feshettiğini açıkladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dün de örgüt aldığı kararı hayata geçirdiğini, özellikle de bir merasim yaparak silahlarını bıraktı. Dün itibarıyla 47 yıllık terör belası inşallah sona erme sürecine girmiştir. Türkiye uzun, acılı, sancılı, gözyaşlarıyla dolu bir sayfayı dün itibarıyla kapatmaya başlamıştır. Bugün unutmayalım, yeni bir gündür. Bugün tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün büyük Türkiye’nin, güçlü Türkiye’nin, Türkiye Yüzyılı’nın kapılarını ardına kadar aralanmıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütünün 1984’teki ilk eylemi sonrasında, Türkiye’nin terörü bitirmek için her yola ve yönteme başvurduğunu belirterek şunları kaydetti: “Dünyadaki örneklerine bakılarak terörü bitirmek için silahlı mücadelenin ötesinde formüller denenmiştir. Ancak hiçbirinde başarı sağlanamamıştır. Son dönemde takip ettiğimiz Terörsüz Türkiye Projesi; bir müzakerenin, bir pazarlığın, bir al ver sürecinin neticesi değildir. Onun için başından beri çok dikkatliydik. Bugün daha da dikkatliyiz. Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ediyoruz. Ancak herkes şundan emin olsun; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onurunu gururunu çiğnetmeyiz. Türkiye’nin başını öne asla eğdirmeyiz. ‘Terörsüz Türkiye’ projemizi de işte bu anlayışla izliyoruz. En başta bütün Türkiye’nin şunu bilmesini isterim; İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve kadrosunun milliyetçiliğini, vatanseverliğini, Türkiye aşkını sorgulamak, takdir edersiniz ki, hiç kimsenin haddi değildir. Aynı şekilde şahsımın ve burada olanlarla ve olmayanlarla birlikte AK kadronun milliyetçiliğini, vatanseverliğini ve Türkiye aşkını da hiç kimse sorgulayamaz. Bu kimsenin haddi de değildir, hakkı da değildir.”

“NE YAPIYORSAK TÜRKİYE İÇİN YAPIYORUZ”

MHP Genel Başkanı Bahçeli ve kadrosu ile beraber “Terörsüz Türkiye” için canlarını, kanlarını, bütün tecrübelerini, hayatlarını ortaya koyduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hayrına olmayan hiçbir işin içinde olmadıklarını söyledi.

Bugün de anlayışlarının, politikalarının, istikametlerinin ve çabalarının sadece Türkiye’nin hayrına olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin hayrına olan her girişimde bizi en önde göreceksiniz. Türkiye’nin hayrına olmayan her girişimde de bizi o girişimin tam karşısında yine en önde görürsünüz. Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Hiç kimse korkmasın, tedirgin olmasın, endişeye kapılmasın. Kimsenin zihninde soru işareti oluşmasın. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz. Ne yapıyorsak milletimiz için yapıyoruz. İstiklalimiz için yapıyoruz. İstikbalimiz için yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bugün bazı gerçekleri açıkça konuşmak mecburiyetinde olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörün daha en başından itibaren karşıtlarıyla bir sektör, bir ekosistem oluşturduğunu söyledi.

Terör eylemlerinden, terör tarafındakilerin nemalandığı kadar, terör karşıtı gibi görünenlerin de nemalandığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Milleti istismar ettiler, istikrarsızlığı körüklediler. Terör saldırılarından kendi kirli emellerine rant devşirmeye yeltendiler. İşte onlar bugünlerde kendilerini belli ediyorlar. Terörün bitiyor olması en çok onları rahatsız ediyor. Çünkü rant kapıları kapanıyor. Çünkü çıkarları zedeleniyor. Çünkü tezgâhları bozuluyor. Çünkü ellerindeki oyuncağı kaybediyorlar. Ortalığı bulandırmak için, zihinleri karartmak için yoğun bir gayret içindeler. Milletim işte bunları görsün, milletim bunları gördükçe çok daha güçleneceğimizi unutmasınlar. ‘Milliyetçiyiz’ diyorlar değil mi?. ‘Vatanseveriz’ diyorlar. Terör bitiyor, sevinsenize ama sevinemiyorlar. Niyet okuyarak, hayaller kurarak, komplo teorileri üreterek, korku yayarak, açıkça yalan söyleyerek, milletin sevincini gölgelemeye, yeşeren umutlarını kırmaya çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar terör bitecek, göreceksiniz hepsi işsiz kalacak.”

“TÜRKİYE KAZANMIŞTIR, MİLLETİM KAZANMIŞTIR”

Terör biterken terör istismarının da bittiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimin bu sahte kahramanları görmesi de bugün artık en büyük arzumuzdur. Kimsenin zihninde soru işareti olmasın. Hükûmet olarak, AK Parti kadroları olarak son 23 yıldaki mücadelemiz, içerideki ve dışarıdaki baskılarımız, gayretlerimiz neticelenme yoluna girmiştir. Türkiye kazanmıştır, milletim kazanmıştır. Türk, Kürt, Arap 86 milyon her bir vatandaşımız kazanmıştır” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birliğimize, bütünlüğümüze, vatanımıza, devletimize, milletimize, huzurumuza, devletimizin onur ve gururuna kasteden, kastedecek hiçbir girişimin içinde olmayız, böyle girişimlere asla ve asla müsaade etmeyiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti dimdik ayaktadır ve hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugün, düne göre çok daha kudretlidir, azametlidir, gururludur, onurludur ve en önemlisi istikbali için düne göre çok daha umutludur. Hamdolsun 41 yıllık parantez kapanmaktadır. Milletimizin fertleri arasına örülen terör duvarı yıkılmaktadır. Bırakınız tedirgin olmayı, aziz milletimizin her bir ferdi bu tablodan dolayı sevinmeli, bayram etmeli, Türkiye’nin her sokağı, caddesi, her hanesi ay yıldızlı bayrağımızla donatılmalıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türklerin tarih sahnesine dün çıkmış bir millet olmadığına, İskitler ve Sakalar isimleriyle milattan önce 8. yüzyıldan bugüne tarih sahnesinde var olduklarına dikkati çekti.

Türklerin, 751 yılında Talas Savaşı’nda kitleler hâlinde İslam’la tanıştığını, Müslümanlıkla müşerref olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O günden itibaren Türk deyince Müslüman, Müslüman deyince de en çok Türk akla gelir. Mekke-i Mükerreme’den, Medine-i Münevvere’den sonra Semerkant, Buhara, Rey, Merv, İsfahan, Tebriz, Herat, Diyarbakır, Konya, Bursa, İstanbul, Ankara ve daha nicesi Türklerin ve Müslümanların medeniyet, ilim, sanat, devlet merkezi oldular” diye konuştu.

Selçuklu ordularının Bağdat, Şam ve Malazgirt’e ulaşırken orada Kürt ve Arap kardeşleriyle kaynaştıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Malazgirt Zaferi, Kudüs’ün Fethi, İstanbul’un Fethi, Çanakkale savunması, İstiklal Savaşı, Türk, Kürt, Arap ve daha nice Müslüman halkın ortak savaşları, zaferleridir. Binbir Gece Masalları’nın Bağdat’ını Türk, Kürt ve Arap inşa etmiştir. Kudüs’ü Selahaddin Eyyubi’nin komutasında Türk, Kürt, Arap fethetmiştir. Şam bizim ortak şehrimizdir. Diyarbakır bizim ortak şehrimizdir. Mardin, Musul, Kerkük, Süleymaniye, Erbil, Halep, Hatay, İstanbul, Ankara bizim ortak şehrimizdir” ifadelerini kullandı.

Türkler, Kürtler ve Arapların ittifak yaptığında atlarının rüzgârının Çin denizinden Adriyatik’e serin esintiler yaydığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Atlarımızın şahlanışından coğrafyaya huzur yayıldı. Kılıç şakırtıları bu bölgeye barış getirdi. Kılıçlarımızı gerektiğinde kınından çıkarıp omuz omuza savaştık. Gerektiğinde hançerlerimizle bir dilim ekmeği üçe böldük. Gerektiğinde kılıçlarımızı, hançerlerimizi kınına koyduk. Kalemlerimizi çıkardık. Yeryüzüne, gökyüzüne birbirimizin yüreğine La İlahe İllallah Muhammedün Resulullah hattını hep beraber kazıdık. İttifak yaptığımızda atlarımızın, kılıçlarımızın, kalkanlarımızın, naralarımızın, tekbirlerimizin önünde hiç kimse duramadı. İttifak yaptığımızda medeniyetimizle, sanatımızla, ilmimizle, refah seviyemizde hiç kimse yarışamadı. Türk, Kürt, Arap eğer bir aradaysa, birse, beraberse işte o zaman Türk vardır, Kürt vardır, Arap vardır. Ayrıştıklarında, bölündüklerinde, uzaklaştıklarında ise mağlubiyet, hezimet, hüzün vardır. Moğol orduları acımasızca İslam beldelerini yıktı. Çünkü Türk, Kürt, Arap ayrışmıştı. Haçlılar İslam beldelerine saldırdı. Çünkü Türk, Kürt, Arap birbirinden kopmuştu. Birinci Dünya Savaş’ını kaybettik, aramıza sınırlar çizildi, duvarlar örüldü. Kudüs’ü yitirdik çünkü tefrika vardı. Ne zaman ayrıldık, kaybettik, yenildik. Ne zaman ittifak yaptık, o zaman tarihe istikamet çizdik. Bugün Gazze’de, Filistin’de tarihin en acımasız, en vahşi, en barbar soykırımı icra ediliyor. Neden? Çünkü Türk, Kürt, Arap tarih boyunca olduğu gibi bir araya gelip ittifak kuramıyor.”

“BUGÜN TÜRK İLE KÜRT ARALARINDA ENGEL OLMAKSIZIN TEKRAR MUHABBETLE KUCAKLAŞIYOR”

Terörün nihai amacının Türkiye’yi bölmek olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi bölmeye kimsenin gücü yetmez. Ama bizi oyaladılar, bize zaman kaybettirdiler, ekonomik kayıp verdirdiler, enerjimizi harcadılar. En çok da Türk ile Kürt’ün arasına nifak sokmaya çalıştılar. 41 yılda kim kazandı? Terör baronları, terör sektörü, kandan beslenenler kazandı. Türk, Kürt, Arap üzerine kirli hesapları olanlar kazandı. İşte bugün bu kirli oyunu, bu kirli tezgâhı, bu nifak hareketini bozuyor, alt üst ediyoruz. Tarih tekerrür ediyor. Bugün Türk ile Kürt aralarında engel olmaksızın tekrar muhabbetle kucaklaşıyor. Bugün Malazgirt ruhu, Kudüs İttifakı, İstiklal Savaşı’nın nüvesi yeniden şekilleniyor. Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor. Şimdi oturup konuşacağız. Silahlarla, şiddetle değil, kavga için değil, muhabbet, kardeşlik için, aradaki terör engelini kaldırarak yüz yüze, gönül gönüle konuşacağız.” dedi.

Her meseleyi konuşarak çözeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu ülkenin her bir vatandaşı ister Türk, ister Kürt, ister Arap, ister Sünni, ister Alevi, sağcı, solcu, zengin, fakir her bir vatandaşı devlet karşısında birinci sınıf vatandaştır. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin ortak yuvası, çatısıdır. 86 milyon biriz, beraberiz, ezelden ebediyete kadar kardeşiz. Tüm farklılıklarımıza rağmen hep birlikte Türkiye’yiz. 23 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Ve inşallah Türkiye bu mücadeleyi taçlandırıyor. Kürt kardeşim meselen mi var? Arada silah, şiddet, terör olmadan oturup konuşacağız. Alevi kardeşim sorunun mu var? Diyalogla çözeceğiz. İnanın soframıza bereket gelecek. Geniş Türkiye hanemize huzur gelecek. O bereketle, huzurla her engeli aşacak, geleceğe yürüyeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayalım gönüller bir olunca sınırlar ortadan kalkar. İşte ilk adım olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir komisyon kuracak, sürecin yasal ihtiyaçlarını Meclis çatısı altında konuşmaya başlayacağız. Altını çizerek söylüyorum, Cumhur İttifakı olarak AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM heyetiyle de birlikte bu süreci evelallah pişirerek geleceğe taşıyacağız” ifadelerini kullandı.

DEM Parti heyetinin dün TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’la görüştüğünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazi Meclisimizin sürece sunacağı güçlü katkının yürütülen çalışmalar açısından kritik önemde olduğu kanaatindeyiz. İşte bu süreçte rahmetli Sırrı Süreyya kardeşimizle, ardından Pervin Buldan Hanımefendi’yle ve Mithat Sancar’la bu hafta bir araya geldik, oturduk, konuştuk. Beraber, birlikte bu yürüyüş için neler yapabiliriz bunları konuştuk. Demek oluyormuş, daha güzel şeyler olacak” değerlendirmesinde bulundu.

“SURİYE’DEKİ KÜRT KARDEŞİMİN DE HUZUR, EMNİYET İÇİNDE YAŞAMASI OLMAZSA OLMAZIMIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mümkün olan en geniş katılımla, yapıcı ve kolaylaştırıcı bir yaklaşımla Meclis’in de bu hayırlı süreci desteklemesini temenni ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Burada şunu da tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum; sadece Kürt vatandaşlarımızın değil, Irak ve Suriye’deki Kürt kardeşimin meselesi de unutmayın bizim meselemizdir. Onlarla da bu süreci görüşüyoruz, konuşuyoruz ve onlar da çok mutlu. Türkiye’deki bu gelişmeler, hele hele dünkü atılan adımlar Irak’ta çok farklı sesler meydana getirdi. Suriye’deki Kürt kardeşimin de huzur, barış ve emniyet içinde yaşaması bizim olmazsa olmazımızdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın aynı zamanda Suriye Özel Temsilcisi de olduğuna dikkati çekerek, “Onlar da Suriye’de görüşmeler, toplantılar yaptılar ve oradan verilen mesajlar da gerçekten çok çok olumluydu, bizler için de sevindiriciydi” dedi.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, ESKİSİNDEN ÇOK DAHA GÜÇLÜ OLACAK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir iklimin süratle oluşması için yeni Suriye hükûmeti ile ve uluslararası ortaklarıyla çalışmayı sürdürdüklerini bildirdi.

Orada da terör defterinin kapanacağına, kardeşliğin, birlik, beraberlik ve bütünlüğün kazanacağına yürekten inandıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, DEM, biz en azından üçlü olarak bu yola beraber yürümeye kararı verdik. Derdimiz var, dertliyiz, derdimiz olduğuna göre, dertli olduğumuza göre, el ele verdiğimize göre Allah’ın izniyle biz bu engelleri aşarız. Şunu herkes bilsin ki artık yumrukları sıkmaya gerek yok. Musaffa edeceğiz, kucaklaşacağız, konuşacağız, birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz” diye konuştu.

El ele, gönül gönüle Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Terörün bitmesiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, unutmayın eskisinden çok daha güçlü, çok daha özgüvenli olacaktır. Enerjimizi artık asli işimize vereceğiz. Kaynaklarımızı terörle mücadele için değil, kalkınma için refah için müreffeh ve muzaffer bir Türkiye için seferber edeceğiz. Türkiye kardeşlikle büyüyecek, Türkiye demokrasiyle güçlenecek, Türkiye istikrar ve güven içinde geleceğe yürüyecek. Göreceksiniz çok farklı bir Türkiye’ye en yakın zamanda kavuşacağız. Şunun altını çizerek tekrar söylüyorum; biz bir adım atana her türlü kolaylığı sağlarız. Unutmayın çıkış yolu arayana kapıyı ardına kadar açarız ama sular tersine akarsa da gereğini yaparız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimsenin tedirgin olmaması gerektiğinin altını çizerek, “Türk düne göre çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür. Kürt, Arap düne göre çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür. Acıları aşmak biliyorum kolay olmayacak, acı hatıraları geride bırakmak elbette kolay olmayacak. Kayıplarımız şüphesiz geri gelmeyecek ama gençlerimiz hayatlarının baharında aramızdan Allah’ın izniyle bir daha ayrılmayacak. İnşallah annelerimiz gözyaşı dökmeyecek, evlat acısı yaşamayacak” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, badireler atlattıklarına, tuzakları aşıp bugünlere geldiklerini belirterek, şunları kaydetti: “Yaralarımızı sarar, yolumuza çok daha güçlü, çok daha kararlı devam ederiz. Ülke ve millet olarak bu özgüvene, bu iradeye ziyadesiyle sahibiz. Hiç kimseyi incitmeden, üzmeden, kırmadan sürecin hassasiyetine uygun şekilde işin süratle nihayete ermesi için kolaylaştırıcı olacağız, silah teslimini kurulan mekanizma vasıtasıyla titizlikle takip edeceğiz. Şehit anaları, şehit babaları ellerinizden öpüyorum, hiç kimse şehitlerimizin aziz hatırasına el uzatamaz onların mirasına leke süremez. Evet, müsterih olun, gelinen nokta ile şehitlerimizin gayesi menzilini bulmuş olacak. Gazi kardeşlerim müsterih olun, gelinen nokta ile fedakârlığınız taçlanacak. Türkiye’yi buraya şehitlerimiz taşıdı, gazilerimiz taşıdı, her birine minnettarız ve onların hatırasını asla çiğnetmeyeceğiz.”

Bugün söylenmesi gerekeni Mehmet Akif Ersoy’un 104 yıl önce müjdelediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Marşı’nın “Dalgalan sende şafaklar gibi ey şanlı hilal, olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal. Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet, hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal” dizelerini okudu.

“Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bugünleri görmemize vesile olan kahraman ordumuzun kahraman mensuplarına, polis, jandarma, sahil güvenlik birimlerimize, teröre karşı en ön safta mücadele eden güvenlik korucularımıza, Millî İstihbarat Teşkilatımızın isimsiz kahramanlarına, muhterem gazilerimize ve şehitlerimizin değerli yakınlarına, yarım asırdır yaşadığı onca acıya rağmen bu topraklardaki ebedi kardeşliğine leke sürdürmeyen aziz milletime bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.

İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye, sağduyulu bir üslupla süreci sahiplenen DEM Parti heyetine ve özellikle merhum Sırrı Süreyya Önder’e, farklı kulvarda olsak da millî meselelerde millî duruş sergileme basiretini gösteren siyasi partilere ve aktörlere, sorumlu yayıncılık çizgisiyle sürece destek olan basın kuruluşlarımıza ve gazetecilere, ayrıca isimleri bizde mahfuz diğer arkadaşlarımıza bugün bir kere daha kalpten teşekkür ediyorum. Güvenlik birimlerimizin çalışmalarına destek olan Irak merkezi hükûmeti ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne de buradan teşekkürlerimi iletiyorum.”

GENÇ GAZETECİLER TÜRKİYE

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı anigif-genc-gazeteciler.gif

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kamu Başdenetçisi Akarca’yı kabul etti

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Başdenetçisi Mehmet Akarca ve beraberindeki heyeti Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti.

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli’yi kabul etti

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti.

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

Adalet Bakanı Tunç açıkladı! Avukatlara 6 ay ödemesiz kredi müjdesi

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, genç avukatlara kendi bürolarını kurabilmeleri için 6 ay ödemesiz, sabit ve değişken faizli alternatifleri içeren kredi desteği sağlanacağını dile getirerek, “Son 23 yılda tabii avukatlarımızla ilgili olarak yapılan savunma hakkını güçlendirmeye yönelik çok önemli çalışmaları gerçekleştirdik.” dedi.

Bakan Yılmaz Tunç, Ankara Hakimevi’nde, Türkiye Barolar Birliği, Vakıfbank ve Kredi Garanti Fonu desteğiyle düzenlenen “Avukatların Büro Kurma Giderlerinin Karşılanması İçin Finansman Desteği Sağlanmasına Dair İşbirliği Protokolü İmza Töreni”nde konuştu. Yargının üç sac ayağından birinin avukatlar olduğunu dile getiren Bakan Tunç, avukatların olmaması durumunda savunma hakkından, bağımsız ve tarafsız yargıdan bahsedilemeyeceğini söyledi.

İşbirliği protokolü için paydaşlarla kapsamlı istişareler gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Tunç, şöyle devam etti:

“Bugün imzalanacak protokolle 6 ay ödemesiz dönemli kredi seçeneklerinden, sabit ve değişken faizli alternatiflerden, piyasadaki faiz oranlarının altında ve teminatsız kredi koşullarından yararlanabilme imkanını bulacak genç meslektaşlarımız. İlk 5 yıl için bunlar belirlendi. 5 yıllık kıdeme sahip avukatlarımız yararlanabilecek. Ancak deprem bölgesinde böyle bir yaş sınırlaması yok. Deprem bölgesinden başvuran tüm meslektaşlarımız bundan faydalanabilecekler. Dolayısıyla orada herhangi bir sınırlama yok. Onlara pozitif ayrımcılık yapmak durumundayız.”

Bakan Tunç, destek paketinin ilk başta 3 milyar lira olarak belirlendiğini, talep doğrultusunda miktarın 5 milyar liraya yükseltildiğini bildirdi. Bakan Yılmaz Tunç, “Son 23 yılda tabii avukatlarımızla ilgili olarak yapılan savunma hakkını güçlendirmeye yönelik çok önemli çalışmaları gerçekleştirdik.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuyla paylaşılan Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde önemli hedeflerin bulunduğunu belirten Bakan Yılmaz Tunç, “Ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılmasına, adalete erişimi kolaylaştırmaya yönelik önemli hedefler var. Hukuk ve idari yargı süreçlerinin etkinliğinin artırılması ve insan kaynakları kapasitesinin güçlendirilmesiyle ilgili hedefler var.” dedi.

Avukatlık Kanunu’nun günün ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi gerektiğini dile getiren Adalet Bakanı Tunç, savunma makamını güçlendirecek adımları atacaklarını söyledi.

Bakan Tunç, kamu avukatlarının çalışma esaslarına ve özlük haklarına yönelik talepleri de değerlendireceklerine işaret ederek, “Zorunlu müdafilik ve vekillik ile diğer avukatlık hizmetlerinden alınan vergilerin azaltılmasıyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığı’mız ile görüşmelerimiz devam edecek. Zorunlu müdafi ve vekillere yapılacak ödemelere ilişkin ilgili yönetmelik ve tarifede yer alan hükümlerin, verilen hizmetin niteliği gözetilerek yeniden ele alınması lazım. Bağlı çalışan avukatlar için mesleğin niteliğine uygun bir ücret rejiminin oluşturulması gibi önemli hususlar Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde yer aldı.” diye konuştu.

PROTOKOL İMZALANDI

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan da protokolle genç avukatların büro kurarken finansal olarak desteklenmesini, bu yolla vatandaşların adalete erişiminin kolaylaştırılmasını amaçladıklarını bildirdi. Büro kuracak avukatlara destek sağlanmasına ilişkin yasal düzenlemenin 2023’te yürürlüğe girdiğini anımsatan Sağkan, protokolle deprem bölgesindeki avukatlara da destek sağlanacağını ifade etti.

Konuşmaların ardından Bakan Tunç, TBB Başkanı Sağkan, Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih ile Kredi Garanti Fonu Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Başkanı Erdoğan Özegen işbirliği protokolünü imzaladı.

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

DAHA FAZLA HABER
GÜÇLÜ TÜRKİYE YENİ NESİL MEDYA

HABER BURADA

Bürokrat11 saat önce

15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE MİLLİ BİRLİK TRENİ BİR KEZ DAHA RAYLARDA

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Zaferin Adı Türkiye” temalı “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” Treni’nin 68 gün...

Bürokrat3 gün önce

“Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, terör örgütünün silah bırakmasıyla ilgili olarak, “Bugün Malazgirt ruhu,...

Bürokrat3 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kamu Başdenetçisi Akarca’yı kabul etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Başdenetçisi Mehmet Akarca ve beraberindeki heyeti Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. GENÇ GAZETECİLER...

Bürokrat4 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli’yi kabul etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. GENÇ GAZETECİLER ANKARA

Bürokrat5 gün önce

Adalet Bakanı Tunç açıkladı! Avukatlara 6 ay ödemesiz kredi müjdesi

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, genç avukatlara kendi bürolarını kurabilmeleri için 6 ay ödemesiz, sabit ve değişken faizli alternatifleri içeren kredi...

Bürokrat7 gün önce

Marka & Patent çetesi | Devletin imkanlarını kullanıp Milletimize TUZAK kuruyorlar FETÖ’cülere Kimler yardım ediyor?

FETÖ’nün bilişim militanları | İnsanlara kumpas kurarak adli sicil kayıtlarını kirletmek için her türlü yolsuzlukları yapıyorlar sınır tanımıyorlar

Bürokrat1 hafta önce

VATAN SİZE MİNNETTAR

“Pençe-Kilit Harekatı bölgesinden gelen acı haberler yüreğimizi dağladı. Görev sırasında metan gazından etkilenerek şehit olan kahraman evlatlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine...

Bürokrat1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın 17. Zirvesi’ne katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan’ın Hankendi şehrinde gerçekleştirilen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın 17. Zirvesi’ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hankedi Kongre Merkezi’ne gelişinde...

Bürokrat2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Azerbaycan’da

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın (EİT) 17. Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Azerbaycan’ın Fuzuli şehrine ulaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Fuzuli...

Dünya2 hafta önce

Emine Erdoğan, Papa 14. Leo ile görüştü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Papalık Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde gerçekleşecek “Kardeşlik Temelli Ekonomi: Etik Çoktaraflılık” başlıklı etkinlikte konuşmak...

GÜÇLÜ TÜRKİYE YENİ NESİL MEDYA
Ağustos 2021
P S Ç P C C P
 1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031  
GÜÇLÜ TÜRKİYE YENİ NESİL MEDYA

GENÇ BÜROKRAT

seers cmp badge