Connect with us

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak en büyük avantajımız, sağlıktan üretime her alanda son 19 yılda çok güçlü ve kapsayıcı bir altyapı kurmamızdır”

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Salgının, uzun soluklu mücadeleyi gerektiren sağlık krizi olduğu gerçeği, artık inkârı mümkün olmayan bir vakıa olarak karşımızda durmaktadır. Bu durum, gelişmiş ülkeler dâhil tüm devletlerin, sağlık başta olmak üzere temel hizmet ve üretim altyapılarını giderek daha da zorlamaktadır. Türkiye olarak en büyük avantajımız, sağlıktan üretime kritik her alanda son 19 yılda gerçekten çok güçlü ve kapsayıcı bir altyapıyı kurmamızdır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

“Aziz milletim, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.

Kabine toplantımızda sağlıktan dışişlerine, enerjiden adalete kadar ülkemizin ve milletimizin pek çok meselesini enine boyuna görüştük konuştuk. Türkiye salgınla mücadelesini dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek ve ön alıcı bir anlayışla başarıyla devam ettirmektedir.

İkinci yılının sonuna doğru yaklaştığımız salgın, yeni dalgalar ve yeni varyantlar hâlinde ilk dönemdeki öngörüleri aşarak insanlığı tehdit etmeyi sürdürüyor.

“SAĞLIK HİZMETLERİNDE HERHANGİ BİR KRİZE ASLA İZİN VERMEDİK”

Salgının uzun soluklu mücadeleyi gerektiren sağlık krizi olduğu gerçeği artık inkârı mümkün olmayan bir vaka olarak karşımızda durmaktadır. Bu durum gelişmiş ülkeler dâhil tüm devletlerin sağlık başta olmak üzere temel hizmet ve üretim altyapılarını giderek daha da zorlamaktadır. Kendi ülkelerini karalamak dışında bir iş bilmeyenler kafalarını kaldırıp dünyaya baksalar bu gerçeği görecekler.

Türkiye olarak en büyük avantajımız, sağlıktan üretime kritik her alanda son 19 yılda gerçekten çok güçlü ve kapsayıcı bir altyapıyı kurmamızdır. Bu sayede ülkeler maske ve koruyucu malzeme kavgası verirken biz rahatça ihtiyaçlarımızı karşılayabildik. Bu sayede üretim ve dağıtım zincirleri çöküp insanlar temel ihtiyaç maddelerine bile erişmekte güçlük çekerken, biz hiçbir sıkıntı yaşamadık. Bu sayede dünyadaki pek çok yerde devletlerle vatandaşları arasında güven bunalımları yaşanırken biz hedeflerimize doğru yürümeyi başardık. Sadece finans gücüyle böylesine büyük ve derin krizlerin aşılamayacağını büyük ekonomilere sahip ülkelerin durumu açıkça ortaya koyuyor.

Sonuçta ortaya çıkan tablo ülke ve millet olarak sahip bulunduğumuz potansiyeli siyasi ve ekonomik her alanda harekete geçirebilmemize imkân verecek bir zeminin varlığına işaret ediyor. Bir yandan salgınla mücadeleyi kesintisiz şekilde devam ettirirken, daha büyük bir azim ve kararlılıkla da işte bu fırsatları değerlendirmenin gayreti içindeyiz.

Sağlık hizmetlerinde herhangi bir krize asla izin vermedik, vermeyeceğiz. Vaka, hastaneye yatış, yoğun bakım ve vefat sayıları kontrol edebileceğimiz bir seviyededir, inşallah bunları daha da aşağıya çekeceğiz. Özellikle hastanelerde sunulan hizmetlerde elbette bazı aksaklıklar, gecikmeler yaşanabilmektedir, inşallah bunların önüne geçecek tedbirleri de en kısa sürede alacağız.

“YÜZ YÜZE EĞİTİM-ÖĞRETİM KESİNLİKLE DEVAM EDECEKTİR”

Sanayi üretiminde kesintiye meydan vermeyecek bir sistemi salgının ilk günlerinden itibaren kurmuştuk. Böylece ihracatımızı korumakla kalmadık çok daha ileriye taşıdık.

Salgın tedbirlerinin turizm ve ticarette yol açtığı sıkıntıları da normalleşme adımlarıyla büyük ölçüde geride bıraktık.

Belirli yaş grubunun üzerindeki herkesin, özellikle de ileri yaş grubundaki vatandaşlarımızın aşılarını olmaları veya tamamlamalarının salgının ağır sonuçlarının azaltılmasına katkıda bulunacağını tekrar hatırlatmak istiyorum.

Okullar açık mı kalacak, kapanacak mı tartışması da artık sona ermelidir. Okullardaki yüz yüze eğitim-öğretim kesinlikle devam edecektir.

Bu vesileyle Sağlık Bakanlığımıza 40 bin yeni sağlık personeli alınacağının müjdesini de milletimizle paylaşmak istiyorum. Salgını ülkemizin gündeminden tamamen çıkartana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz.

Kapanma dönemlerinde verdiğimiz kapsamlı ve yerinde desteklerle ekonomik faaliyet yürüten aktörlerin ve dar gelirli vatandaşlarımızın telafi edilemez sorunlar yaşamalarının önüne geçtik.

ENERJİ FİYATLARI

Genç işsizliği önlemek için 251 organize sanayi bölgesinde açmayı taahhüt ettiğimiz mesleki eğitim merkezlerinden 87’sini faaliyete geçirdik. Hâlen hazırlıkları süren 164 mesleki eğitim merkezini de inşallah Ocak ayında açıyoruz. Böylece milletimize istihdamı artırma konusunda verdiğimiz bir taahhüdü daha yerine getirmiş oluyoruz.

Yatırım, üretim, ihracat ve istihdam odaklı ekonomi politikamızda bütçe disiplininden taviz vermeden ülkemizi büyütecek her adımı desteklemeye devam ediyoruz. Ülkemizin bu yıl yaklaşık yüzde 8 artış gösteren elektrik talebini yaptığımız yatırımlar ve aldığımız tedbirlerle herhangi bir sıkıntıya meydan vermeden karşıladık.

Ekranları başında bizi izleyen milletime özellikle sesleniyorum; Avrupa’da doğal gaz fiyatları 2020 yılı başındaki 115 dolar seviyesinden geçtiğimiz ay itibariyle 1100 dolar, hatta günlük piyasada 1500 dolar seviyesine kadar çıktı. Buna karşılık biz ülkemizdeki vatandaşlarımızın konutlarda tükettiği doğal gazı hâlen yaklaşık 150 dolardan veriyoruz. Rakamlar çok açık net ortada. Alış fiyatımıza göre baktığımızda ise doğal gazı hane halkına yüzde 76 indirimle vererek 50 milyar liralık bir sübvansiyon yaptığımızı söyleyebiliriz.

Aynı şekilde petrol fiyatları 2020 yılındaki 42 dolar seviyesinden 80 dolar seviyesine, kömür fiyatları 50 dolardan 270 dolar seviyesine kadar yükseldi. Eşelmobil sistemi ile alacağımızdan vergiden 60 milyar lirayı bulan bir fedakârlık yaparak akaryakıt fiyatlarını dengede tutmanın gayreti içinde olduk.

“KÜRESEL ENERJİ KRİZİNİ YÖNETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”

Küresel düzeydeki tüm bu yükselişlere rağmen bu yıl elektriği maliyetinin neredeyse yarısı düzeyinde bir faturayla vatandaşlarımıza vererek 17 milyar liralık bir sübvansiyon yaptık. Böylece sadece 2021 yılı için vatandaşlarımızın cebinden toplamda 127 milyar liralık ilave bir meblağın çıkmasını önledik. Bir başka ifadeyle, her vatandaşımıza yıllık 1500 liranın üzerinde bir enerji desteği vermiş olduk. Önümüzdeki dönemde elektrik faturalarındaki -burası da çok önemli, altını özellikle çiziyorum- TRT payı ile Enerji Fonu kesintilerini de kaldırma kararı aldık. Hem enerji sektöründeki kurumların dengelerini bozmayacak, hem vatandaşlarımızı mağdur etmeyecek bir yaklaşımla bu küresel enerji krizini yönetmeyi sürdüreceğiz.

Finans tarafındaki dalgalanmaların da üretimi ve ihracatı artırarak cari açığımızı düşürdükçe durulacağına inanıyoruz. Bu bakımdan 2022 inşallah verdiğimiz emeklerin, yaptığımız fedakârlıkların, yürüttüğümüz mücadelelerin semeresini görmeye başlayacağımız bir yıl olacaktır.

Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolundaki son önemli imtihanımız olan 2023’ü de başarıyla geride bıraktığımızda, ülkemizin dünyanın siyasi ve ekonomik liginin en üstündeki yerini alışına hep birlikte şahitlik edeceğiz.

Aziz milletim; hep söylediğimiz gibi Türkiye’nin en büyük gücü milletimizin birliğidir, beraberliğidir, kardeşliğidir, azmi ve kararlılığıdır. Tabii bu gerçeği sadece biz görmüyoruz, muarızlarımız da durumun farkındalar. Son dönemde yalana, iftiraya, tehdide, çifte standarda dayalı senaryoların ürünü söz ve davranışların dışarıda ve içeride giderek artış göstermesinin sebebi işte bu fotoğraftır. Bugüne kadar terörden darbeye kadar nasıl hiçbir sinsi saldırının, alçak oyunun, kirli tuzağın bu gücü kırmasına müsaade etmediysek, Allah’ın izniyle önümüzdeki süreçte de aynı başarıyı göstereceğiz.

“DARBELER DEVRİNİ KAPATAN TÜRKİYE’NİN ÖNÜNÜ KESMEYE KİMSENİN GÜCÜ YETMEYECEKTİR”

Türkiye’yi diledikleri gibi yönlendirebilecekleri, itip kakabilecekleri, vaktini ve enerjisini çalabilecekleri müstemlekelerinden biri sananlar ile kendi ihtirasları uğruna onların değirmenine su taşıyanların heveslerini kursaklarında bırakmak bizim boynumuzun borcudur. Yönetim değişikliğiyle siyasi istikrarsızlıklar, altyapı, üretim ve istihdam odaklı atılımlarıyla ekonomik bağımlılık, 15 Temmuz destanıyla darbeler devrini kapatan Türkiye’nin önünü kesmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.

Ülkemizi eser ve hizmet siyasetiyle 19 yılda bugünkü seviyesine nasıl biz getirmişsek, inşallah 2023 hedeflerine ulaştırmayı da gençlerimize 2053 vizyonunu emanet etmeyi de Rabbim bize nasip edecektir. Bunun için Cumhur İttifakı olarak Meclis’te, kabinedeki arkadaşlarımızla hükûmette gece-gündüz çalışıyoruz, mücadele veriyoruz. Ancak son dönemde bu ülkenin ikinci büyük partisi unvanını taşıyan bir siyasi teşekkülün millî güvenliğimize ve millî çıkarlarımıza yönelik ciddi bir tehdit hâline dönüşen tutarsızlıklarından derin endişe duyuyoruz. Geçtiğimiz hafta Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye ve Irak’taki terör yuvalarına yönelik sınır ötesi harekâtlarına imkân veren Cumhurbaşkanlığı tezkeresi konusunda yaşanan tartışmalar bu endişelerimizi daha da artırmıştır.

TÜRKİYE’NİN SINIR ÖTESİ HAREKÂTLARI

Türkiye’nin sınır ötesi harekâtları siyaset üstü bir konudur. Geçmişte defalarca evet dedikleri bir tezkere metnine bu defa yabancı asker gibi cehaletin ötesinde ve vatana ihanet ithamı gibi zırvalık derecesine varan gerekçelerle saldıranların bir yerlerden işaret aldıkları anlaşılmaktadır. Şayet böyle değilse hiçbir partinin, hiçbir siyasetçinin kendisiyle bu derece çelişmeyi, bir millî güvenlik konusunu bu derece zelil üslupla tartışmayı göze alabileceğini sanmıyorum. Hâlbuki bu tezkereye karşı çıkmak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve güvenlik güçlerimizin kahramanca mücadelesi sayesinde bitme noktasına gelen terör örgütünün sınır ötesindeki unsurlarına can simidi atmak demektir. Yine bu tezkereye karşı çıkmak, Türkiye’nin güney sınırlarından kuşatılması projesinin yanında yer almak demektir. Daha önemlisi, bu tezkereye karşı çıkmak bölücü terör örgütünün siyasi uzantısının emrine girmek demektir. Çünkü ilk günden beri Meclis’te tezkerelere en şiddetli karşı çıkan, terör örgütünün şamar oğlanlığından öte bir değer taşımayan bu kesimdir. Türkiye’nin en eski ve hâlihazırda ikinci büyük partisinin işte bu örgüt kuklası yapı tarafından yönetildiğini, yönlendirildiğini görmekten Türk siyaseti adına gerçekten üzüntü duyuyoruz.

Son mahalli seçimlerde yapılan gizli-açık ortaklıklar ve pazarlıklarla kimi belediyelerdeki bazı birimlerin bu partinin yönetimine verildiğini zaten cümle âlem biliyor. Şimdi bu ortaklığın ülkenin millî güvenlik meselelerine kadar uzanmış olması artık konunun siyasi ittifakla izah edilemeyecek bir boyuta taşındığının işaretidir.

Tabii Meclis’te Irak ve Suriye tezkerelerine hayır demelerini yalan ve iftiralarla bezeli nutuklarla savunanların Yozgat’a gidince Kandil’i yakıp yıkmaktan söz etmeleri de bir başka omurgasızlık örneğidir. Nerede neyi konuşacaklarını da iyi biliyorlar. Kamu görevlilerini tehdit etmeyi alışkanlık hâline getiren, ancak kendi partisindeki hırsızlık, taciz, tecavüz hadiselerinin hepsinin de üstünü örten zehirli siyaset dilini en başta bu üslubu benimseyenler için tehlikeli buluyoruz.

Mecliste tezkereye hayır demekle kalmayıp egemenlik haklarımıza saygı göstermeyen büyükelçilere verilen tepkiye destek olmayan, daha vahimi Kanal İstanbul Projesini yabancı büyükelçilere şikâyet edecek kadar şuur kaybı yaşayan bu zihniyete milletimiz ülkenin kaderini asla emanet etmez. Bu tablo ister istemez aklımıza Ziya Paşa’nın, “En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun, Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?” şeklindeki meşhur terkib-i bendini getiriyor.

Evet, milletimiz değerlerimize hakaret etmekten başka vasıfları olmayan, ağızlarından çıkan yalanların artık çetelesi dahi tutulamayan, her kritik durumda ülkesinin hasımlarının yanında saf tutan bu siyaset bezirgânlarının gerçek yüzünü gayet iyi biliyor. Türkiye geçmişte nasıl tek parti faşizmini yendi, iç ve dış vesayetin üstesinden geldiyse inşallah bu çarpık zihniyeti de tarihin tozlu raflarına kaldıracaktır.

Aziz milletim, bir siyasi partinin en üst düzey yöneticisi tarafından Bingöl’de şehit yakınına yapılan edepsizliği de aynı alçak zihniyetin farklı bir tezahürü olarak kabul ediyorum.

Önce isterseniz Bingöl’de yaşanan hadiseyi failinin geçmişteki yanlışlarından itibaren kim olduğundan başlayarak şöyle kısaca bir hatırlayalım.

“BU KİŞİNİN PARLAMENTO ÇATISI ALTINDA YERİNİN OLMAMASI LAZIM”

Evet, gördüğünüz gibi neresinden tutsanız rezillik, neresinden tutsanız terbiyesizlik, neresinden tutsanız saygısızlık, neresinden tutsanız alçaklık olan bir skandalla karşı karşıyayız. Kardeşinin gencecik bedeni PKK terör örgütü tarafından paramparça edilen bir şehit yakınının feryadını onun namusuna, şimdi açıyorum bacısına en ağır hakaretleri, küfürleri yaparak bastırmaya çalışmak her şeyi bir kenara bıraktık, insanlığa sığmaz. Üstelik bu kişi ve avenesi önce yapılan rezilliği inkâr etmeye, hatta şehit yakınını suçlamaya çalıştılar, sonra her şey belgesiyle ortaya konunca kabul etmek zorunda kaldılar. Şehitlik makamının değerini kavrayamamış olmanın ötesinde, insanlıktan da nasibini almamış bu siyasetçi müsveddesinin milletvekili sıfatına da o kutlu çatının altında bir dakika bile durmaya hakkı yoktur. Partinin Grup Başkanvekilliğinden veya Genel Başkan Yardımcılığından ayrılması bu iş için bir çıkış yolu değildir. Artık sözde milletvekili olan bu kişinin Parlamento çatısı altında yerinin olmaması lazım. Kaldı ki, başında bir bayan Genel Başkanın olduğu bu partide bir şehidimizin bacısına küfür edilmesi karşısında Genel Başkan Bayanın buna tahammül etmemesi ve kesinlikle bu zatı partisinden ihraç etmesi gerekir, duruş bu olması gerekir. Ama ne yazık ki neymiş? İşte Başkan Yardımcılığından ihraç etmişler. Kimi aldatıyorsunuz ya, kimi kandırıyorsunuz? Al birini vur öbürüne. Geçmişi benzer pek edepsizliklerle dolu bu siyasetçi müsveddesini ısrarla el üstünde tutanların sorumluluğu buradaki görüntünün failinden daha az değildir.

Sadece bir kamu bankası olan Ziraat Bankasına 36 milyon dolar şu an da borcu olan ve henüz bu borcu temizleyememiş olan bu kişi, aynı zamanda Kocaeli’nde biliyorsunuz yine devlete ait arazileri işgal etmiş ve bu işgal sebebiyle de çok ciddi orada sıkıntılar yaşanmıştı.

Bizim inancımızda ve kültürümüzde her birimizin annesi, bacısı, eşi, kız evladı herhangi bir birey olmanın ötesinde değere ve dokunulmazlığa sahiptir. İYİ Parti’nin başındaki hanımefendi şehitlik makamına, şehit yakınına millî ve manevi değerlerimize kıymet vermiyorsa, hiç değilse kendi cinsiyetinden birisine yönelik bu ağır hakarete tepki göstermelidir.

Şimdi buradan kadın STK’lara sesleniyorum, peki ey kadın STK’lar siz ne iş yapıyorsunuz? İlla sizin örgütünüze ait bir bayana, bir kadına küfür edilirse, hakaret edilirse o zaman mı ayağa kalkacaksınız? Bir şehidimizin bacısına küfür edildiği zaman, hakaret edildiği zaman niçin sokaklara dökülmüyorsunuz? Neden bunun hesabını sormak için yollara çıkmıyorsunuz? İlgili, ilgisiz her konuda kadın hakları diyerek ortalığı birbirine katanların, şehidimizin kız kardeşine yönelik bu iğrenç saldırı karşısında derin bir sessizliğe gömülmelerini de hafıza kayıtlarımıza nakşediyoruz.

“ŞEHİDİMİZİN BACISINA YAPILAN BU SALDIRIYI ACABA SİZ NEREYE KADAR GÖRMEZLİKTEN GELECEKSİNİZ?”

Ana muhalefetin başı daha şurada iki gün önce yaptığı açıklamalarda kadın haklarından bahsediyordu, kadına şiddetten bahsediyordu, kadınlarımıza yönelik hakaretlerden bahsediyordu. Ama muhalefetin başı, bu nedir bu? Şehidimizin bacısına yapılan bu saldırıyı acaba siz nereye kadar görmezlikten geleceksiniz? Hani sen kadın haklarını savunuyordun? Meclis’te aynı renk ve aynı sloganlarla bezeli maskeler takan sözde genel başkanlar, sözde siyasetçiler, sözde sivil toplum kuruluşu temsilcileri vardı. Bunların hiçbiri de şehit yakınına hakaret eden bu rezil şahsın terbiyesizliğine karşı derhal harekete geçmemekle aslında amaçlarının başka olduğunu göstermişlerdir. Her kim bu ülkede bir daha İstanbul Sözleşmesi diye başlayan bir cümle kurarsa, ona en başta ve en çok kendi adlarını sapkın ideolojik ajandaları uğruna istismar ettiği için kadınlarımız tepki göstermelidir.

Yine bu konuda sürekli kadınların şehit yakınlarının, gazilerin haklarıyla ilgili esip gürleyen CHP tarafında bıraktık genel başkanı, herhangi bir seviyede tepki gösterilmemesi arka planındaki kirli pazarlıkların ispatıdır. Buldukları her fırsatta şehit yakınlarını ve gazileri tahrik eden, adını istismar etmekten başka kadına faydası dokunmayan zihniyetin asıl yüzü Bingöl’deki hadise ile bir kez daha ortaya çıkmıştır. Hayatları boyunca milletin hayrına tek bir iş yaptıkları ülkeye herhangi bir eser ve hizmet kazandırdıkları görülmemiş olanların kendi akıllarınca iktidar hevesine kapılmakla bile ne derece nobran, ne derece küstah, ne derece terbiyesiz hâle görebildiklerini hep birlikte takip ediyoruz.

Rabbim ülkemizi ve milletimizi bu çirkin ve alçak zihniyetin şerrinden muhafaza eylesin diyorum. Bingöl’deki edepsizliğin sonuna kadar takipçisi olacak, bu şansın milletvekilliğinin sonlandırılması dâhil en ağır bedelleri ödemesi için siyasi ve hukuki tüm imkânları kullanacağız.

“ÖRGÜTÜN SİYASİ UZANTILARINI MİLLETİMİZE İFŞA ETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”

Lafa gelince milliyetçiliği kimseye bırakmayanların, hatta kurdukları ittifaka millet adını verenlerin aslında millete nasıl baktıkları bu tür örneklerle açıkça ortaya çıkmaktadır. PKK terör örgütünü nasıl sınırlarımız içinde bitirme noktasına getirdiysek, nasıl sınırlarımız dışında peşini bırakmıyorsak, örgütün siyasi uzantılarını ve onlarla aynı çuvala girenleri de milletimize ifşa etmeyi sürdüreceğiz.

Bu kirli ittifakı kuranların hesabı edemedikleri bir şey var, o da milletimizin güçlü irfanı ve engin dirayeti ile her türlü oyunu çözme, her türlü tuzağı bozma ferasetine sahip olduğudur. Biz çok partili siyasi hayatımızın her döneminde olduğu gibi, yakın tarihte Gezi olaylarında, FETÖ’nün darbe girişimlerinde, PKK ve DEAŞ saldırılarında, güney sınırlarımızın kuşatılması projelerinde sayısız örneğini gördüğümüz bu kutlu iradeye hep tabi olduk, olmaya devam edeceğiz.

“AZERBAYCANLI KARDEŞLERİMİZİ GÜÇLÜ ŞEKİLDE DESTEKLEDİK”

Aziz milletim, bugün Azerbaycan’ın Karabağ’ı ve işgal altındaki topraklarını 44 günlük şanlı bir savaşın ardından kurtardığı zaferin birinci yıl dönümüdür. Uluslararası toplumun gözü önünde yaklaşık 30 yıl süren bu işgali bitiren zaferi için, Cumhurbaşkanı kardeşim Aliyev başta olmak üzere, tüm Azerbaycanlı kardeşlerimizi bir kez daha tebrik ediyoruz. Karabağ’ın ve Azerbaycan topraklarının haksız, hukuksuz, ahlaksız işgali karşısında 30 yıl boyunca susanlar bölgede dökülen kanların ve yaşanan trajedilerin baş sorumlusudur.

Bilindiği gibi Azerbaycan’ın zaferiyle sonuçlanan savaşta 27 Eylül’de Ermenistan’ın saldırısı ile başlamıştı. İşgal yılları boyunca bilinçli olarak silahlandırılan ve cesaretlendirilir Ermenistan daha önce de ciddi ateşkes ihlalleri yapmıştı. Bu defa Türkiye olarak vatanlarını savunmak ve işgal altındaki topraklarını kurtarmak için mücadele eden Azerbaycanlı kardeşlerimizi çok daha güçlü şekilde destekledik. Çatışmalar devam ederken çeşitli ülkelerin girişimleri ile ilan edilen tüm ateşkesleri bozan Ermenistan, Azerbaycanlı kardeşlerimizin cesareti ve kahramanlığı sayesinde ağır bir yenilgiye uğramışlardır. Dünyanın son dönemde gördüğü bu en büyük zaferin kazanılmasında emeği geçen herkesi tebrik ediyor, Allah’tan şehitlerimize rahmet, gazilerimize hayırlı, sağlıklı ömürler diliyorum.

Zaferin ardından Azerbaycan işgalden kurtardığı topraklarındaki 30 yıllık acının ve ihmalin izlerini silmek için hızlı bir imar seferberliği başlatmıştır. Son olarak Fuzuli’de inşa edilen uluslararası havalimanının açılışı vesilesiyle Azerbaycanlı kardeşlerimizin imar ve inşa faaliyetlerinde de yanlarında olduğumuzu gösterdik. Aynı şekilde mayınlı arazilerin temizlenerek yeniden tarıma ve ekonomiye kazandırılması çalışmalarında da Azerbaycanlı kardeşlerimize destek veriyoruz.

Yine Zengezur Koridoru başta olmak üzere yapılan anlaşmadan kaynaklanan haklarını almaları konusunda da her platformda Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında yer almayı sürdüreceğiz.

“YENİ KÜRESEL SİSTEMDE KAFKASYA’NIN STRATEJİK ÖNEMİ DAHA DA ARTACAKTIR”

Karabağ ve işgal altındaki Azerbaycan topraklarının kurutuluşu Kafkasya’da yeni bir dönemin miladı olacak kadar önemlidir. Öyle ki, bu yeni dönem Ermenistan’ı da yıllardır kendini içine hapsettiği cendereden çıkartabilecek fırsat sunmaktadır. Bizim ülkemize ve milletimize doğrudan husumet yöneltmediği sürece kimseyle çözülemeyecek bir sorunumuz yoktur.

Dünyanın siyasi ve ekonomik bakımından en mümbit bölgesi olan Kafkasya’nın sahip olduğu insani ve ekonomik zenginliklerin burada yaşayan herkesin huzuru ve refahı için kullanılmasını istiyoruz. Yeni küresel sistemde Kafkasya’nın stratejik önemi daha da artacaktır. Kadim tarihî ve kültürel ilişkilere sahip bulunduğumuz bu coğrafyanın aydınlık geleceği için Türkiye olarak üzerimize düşeni yapmakta kararlıyız.

Cuma günü İstanbul’da toplanacak Türk Konseyi’nde diğer kardeş ülkelerle birlikte ortak geleceğimizi enine boyuna konuşacağız. Konseyin kurumsal kapasitesinin misyonuna uygun şekilde güçlendirilmesi başta olmak üzere, üye ve gözlemci ülkelerle hemen her konuda mutabık olduğumuzu görmekten memnuniyet duyuyoruz.

Aziz milletim; Cumhuriyetimizin kuruluşunun 98. yıl dönümünü ülkemize, Cumhuriyetimize yakışır eserler kazandırarak kutladık. Önce 28 Ekim’de Ankara’daki eski hipodrom alanında inşa ettiğimiz Başkent Millet Bahçesini hizmete açtık. Gerçekten de Başkentimize yakışır bir eser olan bu millet bahçesi şimdiden Ankaralıların en çok ziyaret ettikleri yerler arasına girmiştir. Cumhur İttifakı olarak Sayın Devlet Bahçeli Beyle birlikte bu açılışı yaptık ve tüm Ankaralıların hizmetine sunduk.

Cumhuriyet Bayramı günü olan 29 Ekim’de ise İstanbul’da yeni Atatürk Kültür Merkezimizin açılışını yine Devlet Beyle ve çok geniş katılımlı bir şekilde unutulmayacak bir törenle gerçekleştirdik. Aynı gün şimdiden bir marka hâline dönüşen Beyoğlu Kültür Yolu Festivalini de başlattık.

Bünyesinde pek çok kültür biriminin yer aldığı Ümraniye Hekimbaşı Devlet Bahçesi de geçtiğimiz hafta hizmete açtığımız eserlerden biri. Görüldüğü gibi Türkiye’nin diğer hizmet başlıklarıyla birlikte çevre, kültür, sanat alanlarında da hak ettiği yere varması için samimi gayret gösteriyoruz.

“KÜLTÜREL FAALİYETLERE VERİLEN DESTEKLERİ ARTIRDIK”

İktidara geldiğimiz günden beri gönlümüzün istediği seviyede mesafe kat edememiş olsak da kültür tasavvurumuzu doğru bir çerçeveye oturtmak için pek çok adım attık. Kültürel faaliyetlere verilen destekleri artırdık. Ülkenin dört bir yanında sanat ve kültür merkezleri açtık. Hem merkezi yönetim, hem de yerel yönetimler düzeyinde sanatçılarımıza sahip çıktık. Türk müziği hakkında bilimsel çalışmalar yapılması ve dünya çapında sanatçı yetiştirilmesi için Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir müzik üniversitesini Ankara’mızda kurduk. İstanbul’da da ilk, orta, lise şeklide yine bir müzik okulunun açılışını yaptık. Biz elbette kültür ve sanatın önünü açmak için her tür desteği vermeye devam edeceğiz. Fakat bu toprakların ve insanımızın muazzam birikimini yaşatacak ve yarınlara taşıyacak olanlar kültür ve sanat insanlarımızdır. Bu anlayışla iktidarlarımız boyunca biz çağdaşlık adına geleneğin yok sayılmasını da, gelenek adına çağın gerçeklerine göz kapatılmasını da ret ettik.

Geleneğimizin ortaya koyduğu büyük birikimi çağın diliyle yeniden ve yeni biçimlerle ifade etmenin mümkün olduğuna inanıyoruz. Nitekim Türkçede gelenek kelimesi gelen ek demektir. Bir başka ifadeyle, bize ulaşanı yeni şeyler ekleyerek geleceğe taşıdığımızda gelenek tarih olmaktan çıkarak yaşayan ve dinamik bir gövde hâline gelir. Bu bakımdan şairlerimize, yazarlarımıza, müzisyenlerimize, ressamlarımıza, hattatlarımıza, oyuncularımıza, yönetmenlerimize, mimarlarımıza tarihî görevler düşüyor.

Kültür, sanat insanlarımızdan, Avrupa, Amerika merkezciliğin empoze ettiği sahte hiyerarşileri bir kenara bırakarak daha adil, daha zengin, daha çoğulcu, daha kucaklayıcı bir kültür, sanat iklimi oluşturmalarını bekliyoruz. Bunun için de Anadolu irfanının tertemiz nefesini ve sıcak ruhunu insanımıza ve dünyaya yeniden hissettirecek kültür ve sanat insanlarımıza ihtiyacımız var.

Ayakları Anadolu topraklarına basan ve ufku tüm dünyayı kuşatan bir sanat ve kültür tasavvuruyla bize yeni ufuklar açan, yeni hedefler gösteren, yeni duygular yaşatan kültür ve sanat insanlarının arayışı içindeyiz. Eskinin eski olduğu için kötülenmediği, yeninin de sadece yeni olduğu için kutsanmadığı bir anlayışla geçmişten bugüne ve yarına uzanan bir yürüyüşe öncülük eden kültür ve sanat insanları bekliyoruz.

Dilimizle, coğrafyamızla, şiirimizle, müziğimizle, mimarimizle, kısacası bizi biz yapan medeniyet değerlerimizle bu imkân ve kabiliyete sahibiz.

“YENİ, ÜRETKEN VE ÇOK BOYUTLU ESERLERE İMZA ATABİLECEK DURUMDAYIZ”

Doğuyla batının, gelenek ile modernliğin, güçlü ve şanlı bir tarihle dinamik bir bugünün kesişme noktasında, yeni, üretken ve çok boyutlu eserlere imza atabilecek durumdayız.

Ne kendi sesimizden vazgeçeriz, ne de başkalarının sesine kulağımızı kapatırız. Ne kendi ışığımızın sönmesine izin veririz, ne de başkalarının ışığına gözümüzü kapatırız. Ne kendi dilimizden vazgeçeriz, ne de başkalarının konuşmasına engel oluruz. Bunu yaparken kendimiz olarak, kendimiz kalarak ve kendimizi sürekli yenileyerek tıpkı ecdat gibi bir ışık olur ve dünyayı aydınlatırız.

Hoca Ahmet Yesevi, Yunus, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli gibi ruhlarımızı tezyin ederek insanın özündeki güzelliği ortaya çıkartmak için çalışırız.

Mimar Sinan, Matrakçı Nasuh, Kazasker Mustafa İzzet, Itri, Dede Efendi, Tamburi Cemil Bey gibi büyük sanatkârlarımızın çağrısına kulak verir ve dünyayı güzelleştirmeye gayret ederiz.

Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Âşık Veysel, Neşet Ertaş gibi gönül ustalarımızın kalpten kalbe kurduğu yolları birleştirir ve insan olmanın manasını idrak etmeye çalışırız.

Mehmet Akif, Necip Fazıl, Nazım Hikmet, Yahya Kemal gibi şairlerin zengin dünyalarından aldığımız güç ve ilhamla yürüyüşümüze hız katarız.

CUMHURBAŞKANLIĞI 2021 KÜLTÜR VE SANAT BÜYÜK ÖDÜLLERİ

Bizler bu büyük hazinenin kapısında tembel tembel oturan insanlar değiliz, olmayız, olamayız. Yapmamız gereken, önce bu hazinenin kıymetini bilmek, sonra da yeni eserlerle onu zenginleştirmektir. Geçtiğimiz 19 yılda kültür, sanat alanında attığımız her adımı bu hissiyatla hayata geçirdik. Cumhurbaşkanlığı bünyesinde verdiğimiz kültür, sanat ödüllerini de aynı yaklaşımla belirliyoruz.

Bu vesileyle, Cumhurbaşkanlığı 2021 Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini takdim edeceğimiz isimleri de şu an açıklamak istiyorum:

Bilim-kültür alanında Teoman Duralı,

Müzik alanında İdil Biret,

Görsel sanatlar alanında Alev Ebüzziya,

Sinema alanında Cüneyt Arkın,

Edebiyat alanında Gürbüz Azak,

Kaligrafi alanında Etem Çalışkan,

Sahaflık alanında İbrahim Manav,

Vefa ödülü alanında Kemal Tahir.

Evet, önümüzdeki ay ödüllerini takdim edeceğimiz bu kıymetli kültür, sanat insanlarımızı şahsım, milletim adına tebrik ediyoruz.

Bu duygularla bir kez daha hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla.”

Bürokrat

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ekim Ayı İhracat Verilerini Açıkladı

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “Ekim ayında Cumhuriyet tarihimizin en yüksek ekim ayı ihracatı rekorunu kırmış bulunuyoruz. İhracatımız, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,6 artışla 23 milyar 600 milyon doları aşmış bulunmaktadır.” dedi.

Bakan Bolat, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe ile Antalya’da düzenlediği basın toplantısında, ekim ayı dış ticaret rakamlarını açıkladı.

Ekim ayında Cumhuriyet Bayramı’nın iş günü olan hafta arasına, geçen sene ise hafta sonuna denk geldiğini anımsatan Bolat, bu negatif takvim etkisine rağmen ihracatta artış yaşandığına dikkati çekti.

“Ekim ayında Cumhuriyet tarihimizin en yüksek ekim ayı ihracatı rekorunu kırmış bulunuyoruz. İhracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,6 artışla 23 milyar 600 milyon doları aşmış bulunmaktadır.” diyen Bolat, şunları kaydetti:

“Geçtiğimiz yıl ekim ayı ihracatı 22,8 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Yaklaşık 800 milyon doların üzerinde bir artışı ihracatçılarımız başardı. Ekim ayında altın ve enerji hariç ihracatımız, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,6 oranında artışla 22,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Böylece ekim ayında aylık bazda Cumhuriyet tarihimizin en yüksek altın ve enerji hariç ihracat rekoru kırılmıştır. Böylece son 15 ayın 10’unda ayın Cumhuriyet tarihi rekorlarını kırdık. 2024 yılının ilk 10 ayında mal ihracatımız 209,7 milyar dolardan 216,4 milyar dolara yükseldi. Böylece bu yılın 10 ayında 6,7 milyar dolar mal ihracatımızı artırdık.”
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “”Ekonomimizde de güven endekslerinin giderek yükseldiğini görmekteyiz. 2024 yılı mal ve hizmet ihracat rakamları ile alakalı olarak olumlu ve güzel tabloları paylaşmış olacağız.” dedi.

Bakan Bolat, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe ile Antalya’da düzenlediği basın toplantısında, ekim ayı dış ticaret rakamlarını açıkladı.

Konuşmasına TUSAŞ’taki terör saldırısını lanetleyerek başlayan Bolat, saldırıda hayatını kaybeden şehitlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.

TUSAŞ’ın savunma sanayisinde çok önemli başarılar elde ettiğine işaret eden Bolat, savunma ve havacılık sanayisinin 90 bini aşan istihdamı ve 12 milyar dolarlık yıllık üretimi,185 farklı ülkeye 5,5 milyar dolar ihracat gerçekleştiren büyüklüğü ile Türkiye için çok önemli itibar ve saygınlık kazandırdığını söyledi.

Bolat, bu yıl da savunma sanayisinde en az 6,5 milyar dolarlık ihracat beklediklerini dile getirerek, 2002’de yüzde 20 düzeyinde olan yerlilik, kendine yeterlilik oranının, 2023’te yüzde 80’in üzerine çıktığını aktardı.

Dış ticaret açığındaki düşüşün, makroekonomik istikrara ve ekonomik büyümeye pozitif katkı verdiğinin altını çizen Bolat, şunları kaydetti:

“Bu yılın ilk 8-9 ayında olduğu gibi, ekim ayında da dış ticaretimizdeki dengelenmenin devam ettiğini görmek bizleri memnun ediyor. Bu başarı, küresel ekonomi ve Avrupa Birliği’ndeki büyük durgunluğa rağmen başarılmıştır. Önümüzdeki süreçte Avrupa ve ABD’deki faiz indirimleri ile beraber ülkemiz ihraç ürünlerine olan talebin daha da artacağına inanıyoruz. Eylül-ekim ayında ihracatta başlayan yükseliş ivmesinin kasım-aralık aylarında da devam edeceğini ümit ediyoruz. 2024 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 2,5’lik büyümenin 1,3 yüzde puanı net mal ve hizmet ihracatından gelmiştir. Ekonomimizde güven endekslerinin giderek yükseldiğini görmekteyiz.”

  • “İthalatta azalma trendi devam ediyor”

Ekim ayında eylül ayında olduğu gibi altın ve enerji ihracatındaki aşağı yönlü seyrin devam ettiğini belirten Bolat, kasımdan sonra buradaki seyrin yeniden bu rakamların yukarı yönlü olmasını beklediklerini anlattı.

Bakan Bolat, ithalatta azalma trendinin devam ettiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:

“Ekim ayı ithalatı yüzde 0,1 azalışla 29 milyar 364 milyon dolar olarak gerçekleşti, 43 milyon dolarlık bir gerileme var ama ihracatımız 800 milyon dolar artınca aylık dış ticaret açığımızdaki azalma devam ediyor. 2024 Ekim ayında, dış ticaret açığımız ise yıllık bazda yüzde 13 azalış ile 5,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2023 Ekim ayında 6,6 milyar dolarlık dış ticaret açığı kaydedilmişti. Son 15 ayın 12’sinde dış ticaret açığımızın azaldığını görüyoruz. 2024 Ekim’de, ihracatın ithalatı karşılama oranında 3 puanlık bir artışla yüzde 80,4’e yükselmiş bulunuyoruz. 10 aylık ithalatımız yüzde 7,2’lik azalışla 282 milyar dolara geriledi.”

Bolat sözlerine şöyle devam etti:

“İlk 10 ayda mal ithalatında yaklaşık 22 milyar dolar tasarruf sağlamış bulunuyoruz. Dış ticaret açığı, 2024 yılı ilk 10 ayında yüzde 30,4 azalışla 65,6 milyar dolar olarak kaydedilmiştir. 2023 yılının ilk 10 ayında dış ticaret açığı 94,3 milyar dolar idi. Hedefimiz bu açığı 80 milyar dolatın altında tutabilmek. İhracatın ithalatı karşılama oranı 8 puana yakın artışla yüzde 69’dan yüzde 76,7’ye yükseldi. 2024 yılının ekim ayında yıllıklandırılmış ihracatımız yüzde 3,1 artış ile 262,3 milyar dolar olmuştur. Bu da Cumhuriyet tarihinin rekor rakamı konumundadır.”

  • “Yıllıklandırılmış ithalatı 340 milyar dolara düşürdük”

Bakan Bolat, yıllıklandırılmış ithalatta geçen yıl ekimde 367,2 milyar dolarlık ithalat bulunduğunu anımsatarak, şu an 340 milyar dolara düştüğünü söyledi.

Ekim ayı itibarıyla son 12 ayda yıllıklandırılmış dış ticaret açığının, geçen yılın aynı ayına göre 35,1 milyar dolar azalarak 77,7 milyar dolar olduğunu bildiren Bakan Bolat, 2024 yılının ekim ayında yıllıklandırılmış ihracatın ithalatı karşılama oranının ise yüzde 77,2 olduğunu dile getirdi.

Bolat, “Bu rakamlar döviz ihtiyacımızın azaldığı anlamına geliyor, döviz sorunun şu an için ortadan kalktığını gösteriyor. Merkez Bankamızın brüt ve net rezervlerinin hızla arttığını biliyoruz. Dün gece Standard & Poor’s (S&P), Türkiye’nin kredi notunu yükseltti, son 1 yıl içinde yaklaşık bütün kredi derecelendirme kuruluşlarından 2’şer defa not artışı sağlanmış oldu. İnşallah 2 ay sonra buluştuğumuzda, 2024 yılı mal ve hizmet ihracat rakamları ile alakalı olarak olumlu ve güzel tabloları paylaşmış olacağız.” ifadelerini kullandı.

  • “Ekim ayı itibarıyla hizmetler ihracatımızın son 12 ayının 112,5 milyar dolara çıkacağını tahmin ediyoruz”

Hizmetler ticaretinin de parlayan bir sektör olduğuna dikkati çeken Bolat, geçen yılın 106 milyar hizmet ihracatı ile kapandığını anımsattı.

Bolat, “Bu yıl için 110 milyar dolarlık bir hizmet ihracatı hedefi belirlemiştik, bu rakamın ekim ayı ödemeler dengesi tablosu açıklandığında 97 milyar dolar ilk 10 ayda hizmet ihracatı bekliyoruz. Geçen yıl 56 milyar dolar fazla veren hizmetler dış ticaretinde ekim ayı itibarıyla hizmetler ihracatımızın son 12 ayının 112,5 milyar dolara çıkacağını tahmin ediyoruz. Orada da hedefimizi aşacağız.” diye konuştu.

Dış ticarette cari işlemler açığının azaldığını hatırlatan Bolat, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bununla sevinmek yerine, ‘Tüketim malları ithalatı artıyor.’ deniyor. Bakıyoruz orada, altın ihracatı yapmak isteyenlerin, bir kısım mücevher şeklinde yarı mamul getirme yoluyla bir rakamda artış olduğunu görüyoruz. Bunu tüketim malları ithalatı artıyor şeklinde söyleyerek hepimizin başarısını gölgelemeye çalışmak beyhude. Bunun yanında ‘ekonomi yavaşladı da bunlar oldu’ deniyor ama ekonomi yavaşladı ama bir dengeleme, ayarlama süreci yaşanıyor. Dış ticaret açığı azaldı mı, döviz dengelendi, kur patlaması yok, Merkez Bankasının kasası dolu. Bunlarla sevinmek varken hep olumsuzluk arayanlara bunları söylüyorum.”

“Mesela cari işlemler açığı sorun olmaktan çıktı. 2024 yılı ocak-ağustos döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 75,2 azalışla 9,7 milyar dolar olarak kaydedildi.” yorumunu yapan Bolat, ” Yıllıklandırılmış bazda cari işlemler açığındaki iyileşmenin 2024 genelinde devam etmesini bekliyoruz. 2024 yılı ekim ayında yıllıklandırılmış cari işlemler açığının 9-10 milyar dolar aralığına kadar gerilemesini tahmin ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, AB’ye ocak-ekim döneminde 90,2 milyar ihracat yapıldığına dikkati çekerek, “Balkan ülkelerine 22 milyar dolar ihracatımız var. Bu yıl Bulgaristan’a ihracatımızda önemli bir artış var. Ocak- Ekim döneminde en fazla ihracat yaptığımız ilk beş ülke ise sırasıyla Almanya, ABD, Birleşik Krallık, Irak ve İtalya olmuştur. İngiltere’ye ihracatımıza 2,3 milyar dolar artış var, Suudi Arabistan’a ihracatımız hızla artıyor.” değerlendirmesini yaptı.

Bolat sözlerini şöyle tamamladı:

“Azalışlarda birinci sırada İsrail var. İlk dört ayın verileri ile yüzde 67 azalış gözüküyor ama 2 Mayıs’tan bu yana İsrail’le bir dolarlık ticaret yapılmadı. Ama Filistin tarafı ile Filistin devletine yönelik olarak, Filistin Milli Ekonomi Bakanlığının resmi olarak talep ettiği ürünlerde, ihracat iznini, varış yeri Filistin, alıcısı Filistinliler olmak kaydıyla, Filistin Milli Ekonomi Bakanlığının kontrolünde veriyoruz. Filistin’de yaşayan 6 milyon insanın, 7 Ekim’den önce ithalatının yüzde 25’ini Türkiye’den yaptığını düşündüğümüzde Filistin devletinin ekonomik, ticari taleplerine sessiz kalmıyoruz. Filistin’e dünyada en fazla yardım eden ve tutunmasını sağlayan ülke Türkiye olmuştur.”

Bakan Bolat, verilerin açıklanmasının ardından basına kapalı gerçekleşen TİM Çalıştayı’na katıldı.

Genç Gazeteciler Antalya

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı genc-gazeteciler-1.gif
Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı anigif-genc-gazeteciler.gif

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

Senegal Cumhurbaşkanı Faye Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Senegal Cumhurbaşkanı Bassirou Diomaye Diakhar Faye’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde törenle karşıladı.

Senegal Cumhurbaşkanı Faye, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Senegal Cumhurbaşkanı Faye, tören kıtasını selamladı.

Türkiye ve Senegal bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren iki lider, daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.

Genç Gazeteciler Ankara

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı genc-gazeteciler-1.gif
Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı anigif-genc-gazeteciler.gif

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

“Savunma sanayimiz, Türkiye ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörler arasında yer alıyor”

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, T625 GÖKBEY Helikopter Teslimat Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Savunma sanayimiz, 3 bin 500’ü aşkın firması ve 90 bini aşkın çalışanıyla Türkiye ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörler arasında yer alıyor. İnsansız hava aracı pazarında, dünyanın açık ara en büyük üreticisiyiz. 2018’den bu yana dünya genelindeki silahlı İHA satışlarının yüzde 65’ini TUSAŞ’ın da aralarında olduğu Türk şirketleri gerçekleştirdi” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi (TUSAŞ) tesislerinde T625 G-GÖKBEY Helikopter Teslimat Töreni’ne katıldı.

Jandarma Genel Komutanlığının ihtiyacını karşılamak üzere geliştirilen GÖKBEY’in teslimatı için TUSAŞ’ta olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in 101. yıl dönümünde, bu anlamlı törende bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.

Vatandaşların 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 Ekim’de TUSAŞ’a yönelik düzenlenen hain terör saldırısında şehit olan beş kişiye Allah’tan rahmet diledi.

İsimleri tarihe ve milletin kalbine tek tek nakşedilen mühendis Zahide Güçlü Ekici, teknisyen Cengiz Coşkun ve Hasan Hüseyin Canbaz’ı, güvenlik görevlisi Atakan Şahin Erdoğan ve taksi şoförü Murat Arslan’ı şükranla yad eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabb’im şehitlerimizin ruhlarını şad, mekanlarını cennet eylesin diyorum” dedi.

“TUSAŞ ÇALIŞANLARIMIZIN DİK VE DİRAYETLİ DURUŞU HER TÜRLÜ TAKDİRİN ÜZERİNDEDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör eyleminde yaralanan 22 kişinin çoğunun taburcu edildiğini belirterek, tedavileri süren 3 kişiye Allah’tan acil şifalar diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz, ilahi mesajda buyrulduğu üzere, şehitlerin ölüler olmadığına, onların diri olduğuna tüm kalbimizle inanıyoruz. Aziz şehitlerimizin yüzü suyu hürmetine, onların fedakarlıklarıyla, onların hatıralarıyla vatanımızda huzur ve güven içinde yaşıyoruz. Burada şunu büyük bir iftiharla söylemek isterim, şehitlerimizin yakınlarının vakar, sabır ve metanetini gördükçe, nasıl asil bir milletin ferdi olduğumuzu çok daha iyi anlıyoruz. Aynı şekilde TUSAŞ çalışanlarımızın, yaşadıkları terör saldırısına rağmen dik ve dirayetli duruşu, her türlü takdirin üzerindedir. ‘Hainlere inat, daha fazla çalışacağız, daha fazla üreteceğiz’ diyerek bu milletin yiğitliğini, cesaretini ve korkusuzluğunu tüm dünyaya bir daha gösteren TUSAŞ’ın siz kahramanlarına, Türkiye Cumhurbaşkanı olarak, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.”

“TERÖRİSTLERE NEFES ALDIRMIYORUZ”

TUSAŞ’taki herkesin, şehitlerden devraldığı emaneti layıkıyla taşıdıktan sonra gelecek nesillere çok daha güçlü bir şekilde devredeceğinden şüphe duymadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Şunun da bilinmesinde fayda görüyorum, bu tür hain saldırılar, bizim terörle mücadeledeki azim ve kararlılığımızı asla kıramaz, geriletemez, bizi yolumuzdan geri çeviremez. Ülkemize yönelik terör tehdidini kaynağında bertaraf etme noktasında asla rehavet içine girmeyiz. İster sınırlarımız dahilinde ister sınırlarımız ötesinde olsun, nerede ülkemize yönelik bir tehdit unsuru tespit edersek, onu ortadan kaldırmaktan bizi kimse alıkoyamaz. Bunun için uhdemizde bulunan tüm imkânlardan, tüm araçlardan, terörü sona erdirecek her türlü vasıtayı devreye almaktan da çekinmeyiz.”

Son yıllarda yeni terörle mücadele konsepti sayesinde bölücü terör örgütüne çok ağır darbeler indirildiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sınırlarımız ötesinde yuvalanan teröristlere nefes aldırmıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pençe-Kilit Harekatı’yla Irak sınırının güvenliğini tahkim ettiklerini belirterek, Suriye’ye gerçekleştirilen operasyonlarla da güneydeki terör yapılanmasını sınır şehirlerinden uzaklaştırdıklarını söyledi.

“DEVLETİMİZ, KATİL SÜRÜLERİNDEN DE BUNLARIN TASMASINI ELİNDE TUTAN AĞABABALARINDAN DA DAHA GÜÇLÜDÜR”

“Terörün olmadığı bir ülke ve bölge hedefimize ulaşana kadar, inşallah, bu mücadeleyi sabırla devam ettireceğiz. Elbette bunu yaparken, terör baronlarının ve onları taşeron olarak kullanan patronlarının oyununa gelmeyeceğiz” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “40 yıllık tecrübemiz bize terörün asıl gayesinin milletimizin ezeli ve ebedi kardeşliğini dinamitlemek olduğunu öğretmiştir. Bunun önüne ancak, iç cephemizin mukavemetini artırarak geçebiliriz. 85 milyon birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde asırlardır olduğu gibi inşallah daha nice yüzyıllar boyunca bu topraklarda yan yana barış ve huzur içinde yaşayacağız. TUSAŞ çalışanlarımızın bir konuda gönüllerini ferah tutmalarını istiyorum, bu tür kalleş ve hain eylemler, bölücü örgütün son çırpınışlarıdır. Ne bölgemizin ne de ülkemizin geleceğinde teröre, şiddete asla yer yoktur ve olmayacaktır. Devletimiz, katil sürülerinden de bunların tasmasını elinde tutan ağababalarından da daha güçlüdür, hepsinin hakkından gelecek, hepsini tepeleyecek kudret ve kuvvete Allah’ın izniyle ziyadesiyle sahiptir. Suriye ve Irak’taki terör yuvalarını bölücü alçakların başlarına geçirerek, şehitlerimizin kanını yerde koymadık.”

“KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI’NDA DIŞA BAĞIMLI OLMANIN SAKINCALARINI, HEM DE ACI BİR ŞEKİLDE TECRÜBE ETTİK”

TUSAŞ’ın, Türk savunma sanayinin nasıl badireler atlattığının, hangi zorluklarla, hangi engellerle karşılaştığının en canlı şahitlerinden biri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Gazi Mustafa Kemal’in başlattığı sanayi hamlesinde savunma sanayisinin de bulunduğunu hatırlattı.

Vecihi Hürkuş, Şakir Zümre, Nuri Demirağ ve Nuri Killigil gibi müteşebbislerin gayretlerinin bugün bile hayranlıkla hatırlandığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ancak bu vizyoner çabaların, içeriden ve dışarıdan birileri tarafından nasıl akamete uğratıldığını da hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye, çok erken başladığı, ilk etapta çok önemli mesafe de aldığı bu yarıştan maalesef kopartılmıştır. Savunma sanayi alanında ülkemiz neredeyse tamamen dışa bağımlı hâle gelmiştir. Kıbrıs Barış Harekâtı’nda dışa bağımlı olmanın sakıncalarını, hem de acı bir şekilde tecrübe ettik. Önce tehditle başlayan ardından ambargoyla devam eden süreç, ülkemiz için kendine yeten bir savunma sanayinin önemini göstermişti. Halkımızın desteğiyle kurulan silahlı kuvvetlerimizi güçlendirme vakıfları eliyle hayata geçen Aselsan, TUSAŞ, Havelsan, sonrasında Roketsan gibi kurumlar bu sürecin ürünleridir. Merhum Erbakan Hocamızın bu kurumların ülkemize kazandırılmasında gerçekten emsalsiz katkıları olmuştur. 1985’te rahmetli Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı kuruldu. 2004’teki Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısı, millî savunma sanayimiz açısından bir dönüm noktası teşkil etti.”

“SAVUNMA SANAYİ YERLİLİK ORANI YÜZDE 80’LERİ GEÇTİ” Bundan sonra dışarıdan hazır alımlar yerine ülkenin ihtiyacı olan ürünleri yerli ve millî imkânlarla geliştirmeye, yerelden temin etmeye ağırlık verdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun müspet sonuçlarını da gördük ve görüyoruz. Uyguladığımız politikalarla yüzde 20’lerde olan savunma sanayi yerlilik oranı, bugün yüzde 80’leri aştı. Bini aşkın yerli savunma sanayi projesi ve 100 milyar dolarlık proje portföyü ile bu alanda kendi kendine yeten bir ülke konumuna geldik” dedi.

Savunma sanayinin 3 bin 500’ü aşkın firma ve 90 bini aşkın çalışanıyla Türkiye ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörler arasında yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsansız Hava Aracı pazarında dünyanın açık ara en büyük üreticisiyiz. 2018’den bu yana dünya genelindeki silahlı İHA satışlarının yüzde 65’ini TUSAŞ’ın aralarında olduğu Türk şirketleri gerçekleştirdi. Bakınız, daha önce bize silah verenler, attığımız kurşunların çetelesini tutar, kimi zaman da bunun hesabını sorardı. Toplu iğne yapamıyorduk. Nerelerden nerelere?” ifadelerini kullandı.

Teröre karşı yürütülen mücadelede sürekli engellerle karşılaşıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun artık kendi geliştirdiğimiz silahları kullanarak tüm bu sorunları aştık, aşıyoruz. Artık İHA’mız var mı? Var. SİHA’mız var mı? Var. AKINCI’mız var mı? Var. KIZILELMA’mız var mı? Var oğlu var” dedi.

“ÇELİK KUBBE’Yİ YAPACAĞIZ”

Türkiye’nin millî güvenliğine dair konularda adım atarken artık kimsenin icazetini aramadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tabii bununla yetinmeyeceğiz. Önümüzdeki dönemde İHA ve SİHA’ların yanı sıra, insansız ve otonom deniz araçlarından denizaltı platformlarına ve uçak gemilerine kadar çeşitli muharip deniz platformlarının geliştirilmesine ağırlık vereceğiz. Katmanlı hava savunma sistemlerimizin güvenliğimiz açısından ne kadar hayati önemde olduğu bugün çok daha iyi anlaşılıyor. Terörist sızmaların engellenmesinden hasım unsurlardan gelebilecek taarruzların önlenmesine birçok asimetrik tehdidin bertaraf edilmesinde katmanlı hava savunma sistemlerimizin güçlendirilmesine ihtiyacımız var. Sistemler Sistemi, adamın nesi var? ‘Kubbe’ de ‘Kubbe’ diyor. Onların Demir Kubbe’si varsa biz de dedik ‘Bizim Çelik Kubbe’miz olacak.’ Çelik Kubbe’yi yapacak mıyız? Yapacağız. Onlara bakarak, ‘Bizde neden yok?’ demeyeceğiz. Bu süreçte uzun menzilli füze kabiliyetlerimizi de arttıracağız. Dosta güven aşılayan, düşmanlara korku salan bir caydırıcılığa ulaşıncaya kadar hiçbir alanı ihmal etmeden hep birlikte çalışacağız.”

Türkiye’nin havacılık ve uzay sanayii çalışmalarındaki öncü kuruluşu olan TUSAŞ’ın son yıllarda geliştirdiği ürünlerle sadece güvenlik birimlerinin değil, dost ve kardeş ülkelerin de kapasitesini güçlendirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TUSAŞ’ımızın göğsümüzü kabartan projelerinin sırrı, kurumlarımız arasında giderek artan yakın iş birliği ve koordinasyondur. Kurumlarımız arası eşgüdüm ve anlayış birliği güçlendikçe, işte bugün burada olduğu gibi oyun değiştiren projeler ortaya çıkıyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2013 yılında tasarım, geliştirme ve test faaliyetleri başlayan GÖKBEY helikopteriyle ne kadar iftihar etseler az olacağını ifade ederek, şunları söyledi: “Tabii GÖKBEY’in hikayesini bizim için daha anlamlı ve özel kılan, Şehit Mühendis Zahide Güçlü Ekici’nin bu projede yer almasıdır. Merhume Zahide kardeşimiz, 2021 yılından itibaren Helikopter Alt Sistem Yerlileştirme ve Tedarik birimlerinde lider mühendis olarak çalışmıştır. Bugün, Jandarma Genel Komutanlığımıza teslim edeceğimiz GÖKBEY helikopterimizle inşallah Zahide kardeşimizle birlikte diğer şehitlerimizin de ruhlarını şad edeceğimize inanıyorum.”

“20 ADET GÖKBEY’İN TESLİMATI 2026 İÇİNDE TAMAMLANACAK”

GÖKBEY helikopterlerinin Jandarma Genel Komutanlığında personel taşıma, kargo, hava ambulans, arama-kurtarma ve eğitim faaliyetlerinde kullanılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “GÖKBEY helikopterimizin ilk teslimatını gerçekleştiriyoruz. Seri üretim sözleşmesi kapsamındaki 2 adet helikopterin teslimatları da yıl sonuna kadar yapılacak. Buna ilave olarak, Kara Kuvvetleri Komutanlığımıza 7, Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza 4, Jandarma Genel Komutanlığımıza 3, Emniyet Genel Müdürlüğümüze 3, Sahil Güvenlik Komutanlığımıza 3 olmak üzere toplamda 20 adet GÖKBEY helikopterinin teslimatı 2026 yılı içinde tamamlanacak. Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın ihtiyaçları için ilave 57 adet GÖKBEY helikopterinin seri üretimine yönelik planlamalar devam ediyor. Bununla birlikte, 2026 yılı başından sonra hâlihazırda Sağlık Bakanlığı için üretimi devam eden ambulans helikopterler de teslim edilecek. Önümüzdeki dönemde 100’den fazla GÖKBEY ihtiyacına yönelik tedarik planlaması sürüyor. Öte yandan, TEI firmamız tarafından geliştirilen TS1400 motoru ile GÖKBEY helikopterimizin ilk uçuşu 2023’te gerçekleştirildi. 2028 yılından itibaren GÖKBEY helikopterlerimizin teslimatlarını inşallah bu motorumuzla yapacağız.”

“EMPERYALİSTLERE İNAT DAHA FAZLA GELİŞTİRECEĞİZ”

“Savunma sanayinde tam bağımsız Türkiye hayalimizi gerçeğe dönüştürünceye kadar bize durmak, dinlenmek, nefeslenmek yok” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hainlere inat daha fazla çalışacağız. Alçaklara inat daha fazla üreteceğiz. Emperyalistlere inat daha fazla geliştireceğiz. İçerdeki ve dışardaki bedhahlara inat çok daha ileri konumlara geleceğiz. Türkiye Yüzyılı’nı inşa edene kadar azimle, sabırla ve kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Bu düşüncelerle teslimatı gerçekleşen ilk GÖKBEY helikopterimizin Jandarma Genel Komutanlığımız başta olmak üzere, ülkemize ve savunma sanayimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum.”

Proje kapsamında görev alan Savunma Sanayii Başkanlığı’nı ve TUSAŞ çalışanlarını tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalleş terör eyleminde şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve şehitler ile TUSAŞ’taki terör saldırısında şehit olanlar için saygı duruşunda bulunulan törende, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, dua edip Kuran’ı Kerim tilaveti gerçekleştirdi.

GÖKBEY’in anlatıldığı video gösteriminin yapıldığı törende, TUSAŞ’a yönelik terör saldırısında şehit olanların fotoğrafları ile “Daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz” pankartı da yer aldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, helikopteri yakından inceledi, helikopterin gövdesine imza attı ve TUSAŞ’a yönelik terör saldırısında hayatını kaybeden mühendis Zahide Güçlü Ekici’nin ismini yazdı.

Anı defterini de imzalayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kokpite geçti ve yetkililerden helikoptere ilişkin bilgi aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra, Jandarma Genel Komutanlığı envanterine alınan GÖKBEY helikopterinin uğurlama törenine katıldı.

Törende, HÜRKUŞ, HÜRJET ve ANKA 3 de gösteri geçişi yaptı, ardından GÖKBEY helikopterleri havalandı. GÖKBEY’in jandarma pilotu, tören alanındakilere telsizden seslenerek, “GÖKBEY sadece bir helikopter olmanın ötesinde bir ulusun hayallerini gerçekleştirmek için attığı cesur bir adımdır. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz” ifadelerini kullandı. Geçiş sırasında GÖKBEY’lere ATAK helikopterleri eşlik etti.

Genç Gazeteciler Ankara TUSAŞ

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı genc-gazeteciler-1.gif
Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı anigif-genc-gazeteciler.gif

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde tebrikleri kabul etti

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 101. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde tebrikleri kabul etti.

Törende; TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti TBMM Grup Başkanı Abdullah Güler, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Sayıştay Başkanı Metin Yener, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyeleri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak ve kuvvet komutanları, TBMM üyeleri, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Hakkı Susmaz, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Ankara Valisi Vasip Şahin, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, kamu kurumlarının yöneticileri, Ankara’da görevli büyükelçiler, yabancı misyon şefleri, uluslararası kuruluşların temsilcileri Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bayram tebriklerini sundu.

Törende, başkentte görevli çeşitli rütbelerden askerî personel de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tebriklerini iletti.

Genç Gazeteciler Ankara

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir’de düzenlenen törene katıldı

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 101. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde Anıtkabir’de düzenlenen törene katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Aslanlı Yol’un başındaki yerini almasının ardından başlayan törende, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyeleri, yüksek yargı organlarının başkanları, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, kuvvet komutanları, siyasi partilerin temsilcileri ve diğer devlet erkânı da Aslanlı Yol’dan geçerek mozoleye çıktı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Atatürk’ün mozolesine üzerinde ay yıldız bulunan çelengi bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.

Daha sonra Misak-ı Millî Kulesi’ne geçerek Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, deftere yazdığı metni okudu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, özel deftere yazdığı metinde şu ifadelere yer verdi:

“Aziz Atatürk, bugün bizlere emanetiniz olan, milletimizin en büyük eseri aynı zamanda iftihar kaynağı olan Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümüne ulaşmanın haklı sevincini yaşıyoruz.

Bu gurur günümüzde, ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında yaşayan tüm vatandaşlarımızın, kalbi bizimle çarpan tüm soydaşlarımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bu vesileyle Zat-ı Alinizi, silah arkadaşlarınızı ve aziz şehitlerimizi bir kez daha şükranla yâd ediyorum.

Bölgemizde sınırların bir asır evvel olduğu gibi yine kan ve gözyaşıyla çizilmek istendiği bir dönemde vatanımızın bekasını, milletimizin güvenliğini korumak için her türlü tedbiri alıyoruz.

Millî Mücadele’nin, Cumhuriyetin ilanıyla taçlanmasını sağlayan birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu bu süreçte bizlere rehberlik etmekte, yolumuzu bir fener misali aydınlatmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti emin ve ehil kadroların riyasetinde maziden atiye uzanan muazzez yolculuğunu her zamankinden çok daha kararlı bir şekilde sürdürmektedir.

Ruhun şad olsun.”

Genç Gazeteciler Ankara

DAHA FAZLA HABER
REKLAMLAR

HABER BURADA

Bürokrat22 saat önce

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ekim Ayı İhracat Verilerini Açıkladı

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “Ekim ayında Cumhuriyet tarihimizin en yüksek ekim ayı ihracatı rekorunu kırmış bulunuyoruz. İhracatımız, geçen yılın aynı...

Bürokrat4 gün önce

Senegal Cumhurbaşkanı Faye Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Senegal Cumhurbaşkanı Bassirou Diomaye Diakhar Faye’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde törenle karşıladı. Senegal Cumhurbaşkanı...

Gündem5 gün önce

“Bu millet maruz kaldığı tüm saldırıların üstesinden gelerek, küllerinden yeniden doğmayı başarmış asil bir millettir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Ekim Özel Programı’nda yaptığı konuşmada, “Bu millet tarihin her döneminde maruz kaldığı tüm saldırıların üstesinden gelmeyi başararak...

Bürokrat5 gün önce

“Savunma sanayimiz, Türkiye ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörler arasında yer alıyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, T625 GÖKBEY Helikopter Teslimat Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Savunma sanayimiz, 3 bin 500’ü aşkın firması ve 90 bini aşkın...

Bürokrat6 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde tebrikleri kabul etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 101. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde tebrikleri kabul etti. Törende; TBMM...

Bürokrat6 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir’de düzenlenen törene katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 101. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde Anıtkabir’de düzenlenen törene katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Aslanlı...

Bürokrat6 gün önce

“Bağımsız, güçlü, onurlu ve müreffeh Türkiye’yi ilelebet payidar kılmakta kararlıyız”

Cumhuriyetin kuruluşunun 101. yıl dönümü nedeniyle bir mesaj yayımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Anadolu topraklarında Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve nihayet Cumhuriyet’e uzanan devletlerimizin...

Bürokrat1 hafta önce

Oruç Reis Somali’de

Mavi Vatan’da, sismik araştırma ve derin deniz sondajı yapan Türk enerji filosu, ilk kıtalar arası görevine başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip...

Bürokrat1 hafta önce

“Deprem bölgesinde evine girmeyen hiçbir hak sahibimiz kalmayacak”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’da “Yeniden Daha Güçlü Anadolu’’ 130 Bin Konut Anahtar Teslimi, Kura Çekimi ve Toplu Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada,...

Dünya1 hafta önce

“Türkiye Cumhuriyeti bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında bertaraf etme gücü ve kararlılığına sahiptir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, SAHA EXPO 2024 Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı’nın açılışında yaptığı konuşmada, TUSAŞ’a yönelik terör saldırısına dikkat çekerek,...

REKLAMLAR
Kasım 2021
P S Ç P C C P
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930  
REKLAMLAR

GENÇ BÜROKRAT

seers cmp badge