Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20. Millî Eğitim Şûrası’nda yaptığı konuşmada, “Biz tüm evlatlarımızı geleceğe daha nitelikli, daha kalifiye, daha donanımlı bir şekilde hazırlamanın çabasındayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 20. Millî Eğitim Şûrası’na katılarak bir konuşma yaptı.
Şûranın hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, icrasına öncülük eden Millî Eğitim Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer ve ekibini, şûraya destek veren tüm kurumları tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, değerli fikirleriyle, öneri ve tenkitleriyle şûraya katkı yapacak tüm katılımcılara teşekkürlerini iletti. Şûranın en geniş katılımla eğitimin tüm paydaşlarını buluşturan kuşatıcı bir anlayışla gerçekleştirilmesine önem verdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakanlığın da şûra hazırlık çalışmalarını bu hassasiyetle yürüttüğünü memnuniyetle gördüklerini söyledi.
Gerek çevrim içi toplantılar gerekse çalıştaylar vasıtasıyla önerilerini paylaşan tüm uzmanlara, eğitimcilere sivil toplum kuruluşlarına ve meslek örgütlerine buradan şükranlarını sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 19 kez düzenlenen şûranın, millî eğitim camiası ile öğrenci, öğretmen ve veliler açısından faydalı, verimli, önemli tavsiye kararlarının alındığı bir mecra olduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğitimde fırsat eşitliği ana teması altında toplanan 20. Millî Eğitim Şûrası da inşallah önümüzdeki döneme dair yol haritası niteliğinde kararların alınacağı bir toplantı olacaktır. Şûra sonuçlarının güçlü eğitim, güçlü Türkiye mücadelemizde bizlere rehberlik edeceğine yürekten inanıyorum” diye konuştu.
“SALGIN, TÜM İNSANLIĞIN AYNI GEMİDE OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA GÖSTERMİŞTİR”
Dünyanın yeni teknolojilerin devreye girmesi ve iletişim imkânlarının yaygınlaşmasıyla tarihî bir dönüşüm geçirdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, imkânlarla beraber risklerin, fırsatlarla beraber tehditlerin de küreselleştiği bir zaman diliminin yaşandığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Koronavirüs salgını sebebiyle sadece son iki yılda şahit olduklarımız bize bu gerçeği hem de çok acı şekilde tekrar hatırlatmıştır. Çin’de ortaya çıkan ve kısa sürede Afrika’dan Karayipler’e kadar dünyanın tamamına yayılan salgın, coğrafi konumu, gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm insanlığın aynı gemide olduğunu bir kez daha göstermiştir” dedi.
“SALGINLA MÜCADELEDE YAKALADIĞIMIZ BAŞARIYI, SALGIN SONRASI DÖNEMDE DEVAM ETTİRMEK İSTİYORUZ”
Bu süreçte sağlık, eğitim ve üretim başta olmak üzere her alanda güçlü altyapıya sahip olmanın öneminin de görüldüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gelişmiş devletler dâhil pek çok ülke, temel sağlık hizmetlerinde bile ciddi sorunlar yaşarken hamdolsun biz hiçbir insanımızı sahipsiz bırakmadık. Herkesin içine kapandığı bir dönemde dinamik bir süreç yönetimiyle ülkemizde ekonomik hayatın durmasına müsaade etmedik. Teknolojinin sağladığı imkânlardan istifade ederek yüz yüze ve uzaktan eğitim faaliyetlerimizin kesintiye uğramasına izin vermedik. Üretimden ticarete, turizmden kamu düzenine tüm alanlarda kendi önceliklerimiz, kendi politikalarımız çerçevesinde süreci başarıyla yönettik. Salgınla mücadelede yakaladığımız başarıyı, salgın sonrası dönemde daha da artırarak devam ettirmek istiyoruz. Bunun yolunun da eğitimden, eğitim öğretimde kaliteyi artırmaktan geçtiğini biliyoruz. Burada elbette sadece altyapıyla ilgili atılacak adımlardan bahsetmiyorum. Eğitim öğretim meselemize çok daha geniş, çok daha vizyoner bir anlayışla yaklaşmamız gerektiğine inanıyorum.”
“ANALİZ YAPABİLEN, ÖZ GÜVEN SAHİBİ, BİLGİLİ VE VİCDANLI GENÇLER AYDINLIK YARINLARIMIZIN TEMİNATIDIR”
Dünyadaki değişimin de Türkiye’deki dönüşümün de görmezden gelinemeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençlerimize sadece dünün dünyasından, dünün Türkiye’sinden, dünün meselelerinden yola çıkarak bir ufuk kazandıramayız” diye konuştu.
Hazreti Ali’nin, “Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacağı çağa göre yetiştirin” sözlerine atıf yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zira günümüzün öğrencilerini dünün öğrencileri gibi eğitmeye, yetiştirmeye kalkarsak istikbalimizin elimizden kayıp gitmesine mani olamayız” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iletişimin, teknolojinin, farklı bilgi kaynaklarının hayatın merkezine bu kadar oturduğu dönemde tek sesli, tek boyutlu bir eğitimin sürdürülemeyeceğine işaret ederek şunları kaydetti: “Merkezinde, makbul vatandaş yetiştirmenin olduğu bir eğitim öğretim sisteminin bizi geleceğe taşıması zaten mümkün değildir. Hayatın her alanında olduğu gibi eğitim öğretimde de başarının anahtarı düşünmek, analiz etmek, hazır cevaplarla yetinmeden sorgulamaktır. Analiz yapabilen, merak eden, motivasyonu yüksek, öz güven sahibi, bilgili, erdemli ve vicdanlı gençler, aydınlık yarınlarımızın da teminatıdır. Gençlerimizi, çocuklarımızı bu hedeflere ne kadar yönlendirebilirsek, bu değerlerle ne kadar donatabilirsek eğitimde de o derece başarılı olabiliriz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Maarif davamızın öncülerinden merhum Nurettin Topçu bu hususu şöyle anlatmaktadır. ‘Bir neslin kurtuluşunu ancak maarifinin yükselmesinde aramak lazımdır. İlkokuldan üniversiteye kadar maarifin bütün basamaklarında bin yıllık millet iradesiyle 1400 yıllık millet karakteri yaşatılırsa bizim olacaktır.’ Evet, bir taraftan köklerimizle bağımızı güçlü tutarken diğer taraftan da gözümüzü ufuktan ayırmadan bu süreci yönetmemiz ve yürütmemiz önemlidir. Bu bakımdan ne kimliğimizi, karakterimizi, aslımızı inkâr gibi bir yanlışa düşeceğiz ne de şanlı mazimizin parıltılarıyla kendimizi avutacağız. Mevlana’nın bilgelikle bezenmiş hikâyelerini, Yunus’un ahlakı ve irfanı esas alan şiirleriyle harmanlayacağız. Hacı Bektaş-ı Veli’nin izinden yürüyecek, Yesevi’nin hikmet pınarından besleneceğiz. İşte bu anlayışla, eğitim öğretim başta olmak üzere her alanda maziden atiye sağlam muhkem köprüler kurmanın gayretinde olacağız” diye ekledi.
“ÜLKEMİZİN DÖRT BİR YANINI MODERN EĞİTİM KURUMLARIYLA DONATTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 yıl önce ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiklerinde en çok ehemmiyet verilecek dört alandan birinin eğitim olduğunu ilan ettiklerini hatırlattı. Aradan geçen süre zarfında millete verilen diğer tüm sözler gibi bunu da gerçeğe dönüştürmenin gururunu yaşadıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, hazırlanan tüm bütçelerde en yüksek payın eğitime ayrıldığını belirtti.
Bu sene merkezi yönetim bütçesinin yüzde 15,7’sini eğitime ayırarak toplam tutarı 274 milyar 385 milyon lira olarak belirlediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, derslik sayısının 343 binden 601 bin seviyesine çıkarıldığını, ülkenin dört bir yanının modern eğitim kurumlarıyla donatıldığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’den bugüne kadar 713 bin 625 öğretmenin öğrencileriyle buluşmasının sağlanarak okulların kadro ihtiyacının giderildiğini dile getirerek, ülkede faal olarak görev yapan öğretmenlerin yüzde 73’ünün AK Parti iktidarı döneminde atandığını ifade etti.
İnşa edilen derslikler ve atamalar sayesinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısının OECD ortalamasını yakaladığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanımızın hafızasında derin yaralar açan sekiz yıllık kesintisiz eğitim yerine 4+4+4 olmak üzere zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardık. Evlatlarımıza çok geniş bir yelpazede kendi kabiliyetlerine ve isteklerine uygun dersleri seçme imkânı getirdik. Bugün artık isteyen her öğrencimiz, ülkemizdeki tüm okullarda mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’i ve Peygamberimizin hayatını öğrenebiliyor” değerlendirmesini yaptı.
Ders kitaplarının öğrencilere ücretsiz dağıtıldığını ve sene başında ailelerin büyük bir sıkıntıdan kurtarıldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğrencilerin ve velilerin artık ders kitabı peşinde koşmadığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğrencilerin okulun ilk gününde ders kitaplarını sıralarında hazır bulduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda bu salonu tıklım tıklım dolduran kardeşlerim iyi bilirler. Tabii 18 yaş altı veya 18-30 yaş grubu bunu bilmeyebilir. Biz teksir notlarıyla okuduk. Teksir kâğıtlarıyla okuduk. Teksir makinelerinden o mürekkebin dağıldığı, almak isteyip de abilerinizden alamadığınız o notlar bizim için bir felaketti. Paramızı verip almak isterdik, üst sınıflardaki abilerimiz bize o teksir notlarını vermezlerdi. Kırtasiyeci dükkânından kitap almak için sıraya girerdik bir hafta, 15 gün sonraya bize kitap veyahut defter için gün verirlerdi. Biz bunları yaşadığımız için dedik ki artık bu nesle bunu yaşatmayacağız. Sıraların üzerine okullar açılırken kuşe kâğıtlardan kitapları koyduk. Aynı acıyı bu nesil yaşamasın istedik. Şu anda bunu biz bu nesle yaşatmıyoruz. Özellikle alt gelir grubundaki vatandaşlarımıza yük olmaya başlayan yardımcı kaynak meselesini de çözüme kavuşturuyoruz. Yardımcı kaynaklar, Bakanlığımız tarafından hazırlanıyor ve evlatlarımıza yine ücretsiz şekilde dağıtılıyor.”
“OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARININ SAYISINI DAHA DA ARTIRMAYI HEDEFLİYORUZ”
Okul öncesi eğitimin süratle yaygınlaştırıldığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesleki eğitimde bir süredir yürütülen seferberliğin şimdi okul öncesi eğitime teşmil edildiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Büyük şehirlerimizde eksikliği hissedilen okul öncesi eğitim kurumlarının sayısını daha da artırmayı hedefliyoruz” dedi.
İlkokuldan üniversiteye kadar eğitim öğretimin her kademesinde atılan diğer önemli adımın da kız çocuklarının önündeki engellerin kaldırılması olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ülkede sözde ilerici ve özgürlükçü ama özde faşist ve jakoben kesimlerin en çok hışmına uğrayanlar kadınlarımız ve kızlarımız olmuştur. Üniversite kapılarına kurulan ikna odaları, bu zihniyetin gerçek yüzünü gösteren utanç vesikalarından biri olarak hafızalara kazınmıştır. Anne babalar gerektiğinde ceketlerini satıp kız çocuklarını okutmak istediğinde maddiyattan önce bu zihniyetin yasakçı tavrıyla karşılaşmıştır” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2007’de 18-22 yaş erkeklerin net yükseköğretim okullaşma oranının yüzde 22,4 ve 18-22 yaş kızların oranının ise yüzde 19,7 olduğunu anımsattı. Bu oranın erkekler için yüzde 40,5’e, kızlar için yüzde 46,3 düzeyine yükseldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti iktidarı döneminde kızların erkeklerden daha yüksek oranda eğitimden faydalanmaya başladığını söyledi.
AK Parti iktidarından önce Türkiye’de kadın öğretmen oranının yüzde 50’nin altında olduğunu, bu oranın yüzde 60’ı bulduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık öğretmenler odasından tıp fakültelerine, barolardan siyasete kadar her alanda kadınların daha çok temsil edildiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kız çocuklarının eğitim oranının yükselmesiyle birlikte kadınların, hayatın farklı kulvarlarında üstlendikleri rollerin de artacağını belirtti.
“ÖĞRETMENLERİMİZİ EĞİTİM SİSTEMİMİZİN TEMEL YAPI TAŞLARI, İSTİKBALİMİZİN DE MİMARLARI OLARAK GÖRÜYORUZ”
Türkiye’nin sadece tarihiyle, medeniyet değerleriyle, kültür birikimiyle değil potansiyeliyle, hedefleriyle, vizyonuyla da büyük bir ülke olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hedeflere ulaşabilmek için eldeki en kıymetli hazinenin çocuklar ve gençler olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine emanet edilen mücevheri bir kuyumcu titizliğiyle işleyerek taşı elmasa çevirenlerin ise öğretmenler olduğunu söyledi.
Öğretmenliğin sadece eğitim öğretim sürecinde edinilen bilgileri sınıfta öğrencilere aktarmak anlamına gelmediğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenliğin bilginin yanında tecrübe ve irfanla çocukları, gençleri geleceğe hazırlama mesleği olduğuna işaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenin evladı gibi gördüğü öğrencilerine sadece öğretmediğini, aynı zamanda değer kazandırdığını, ufuk çizdiğini, iyiyi, doğruyu ve güzeli gösterdiğini dile getirdi.
Öğretmenin yalnızca akla hitap etmediğini, kalbe ve duygulara da hitap ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenleri, eğitim sisteminin temel yapı taşları, istikbalin de mimarları olarak gördüklerini kaydetti.
Trafik kazasında hayatını kaybeden Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un, “En büyük amacım, öğrenme ve bilgiye ulaşma zevkini gençlere aşılama, onları ezberci ve sınava dayalı eğitim sistemine kurban ettirmemek” sözlerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konuda en büyük ümidim ise sıra dışı öğretmenlerdir” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlerden önemli görevler beklediklerini vurgulayarak, “Tabii bunu yaparken de öğretmenlerimizin sesine kulak tıkamıyoruz. Öğretmenlerimizin özlük haklarını artırmayı, mali ve sosyal imkânlarını genişletmeyi, çalışma şartlarını iyileştirmeyi asla ihmal etmiyoruz” sözlerini sarf etti.
ÖĞRETMENLERE VERİLECEK YENİ HAKLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 19 yılda tarihî nitelikte pek çok adım attıklarına dikkati çekerek, “Türkiye ekonomisi güçlendikçe ortaya çıkan katma değerden, diğer meslek grupları ile birlikte öğretmenlerimizin de faydalanmasını sağladık. Başkaları öğretmenlerimizi tehditle meşgulken, biz son olarak 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde bir müjdemizi daha eğitim camiamızla paylaştık. Çalışmaları tamamlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu inşallah kısa sürede meclisimizin takdirine sunacağız” diye konuştu.
Düzenleme sayesinde öğretmenlerin tarihte ilk kez kapsamlı ve bütüncül bir meslek kanununa kavuşacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu çalışma, öğretmenlerimizin mevcut haklarına ilaveten yeni mali, sosyal ve özlük hakları da sağlayacaktır. Öğretmenliği kariyer mesleği olarak tanımlayarak, adaylık, öğretmenlik, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik alanlarında hakları, görevleri ve sorumlulukları da netleştiriyoruz. Aynı şekilde, öğretmenlikte adaylık kaldırma sınavını artık bir kenara bırakıyoruz, bunun yerine, öğretmenlerin mesleki gelişmeleri temelinde bir program uygulayarak adaylarımıza destek olacağız. Öğretmenlikte 10 yılını doldurmuş öğretmenlerimize uzman öğretmenlik imkânını getiriyoruz. Eğitimlerini tamamlayan ve yapılan sınavdan başarıyla geçen uzman öğretmenlerimiz, hem bir derece alacaklar hem de maaşlarında bin lira artış olacaktır. Yüksek lisans yapmış öğretmenlerimiz ise sınavdan muaf tutulacaktır. 10 yıllık uzman öğretmenler, eğitimlerini tamamlayıp sınavda başarılı oldukları takdirde başöğretmen unvanıyla görev yapacaklardır. Yine bu öğretmenlerimize ilave bir derece verecek, ayrıca maaşlarında da 2 bin lira artışa gideceğiz. Doktora yapmış öğretmenlerimiz ise bu sınavdan muaf tutulacaktır.”
Öğretmenlere kariyer basamaklarında ilerleme imkânı sunarken, lisansüstü eğitim için de çok önemli teşvikler vereceklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bunun yanı sıra birinci derecedeki öğretmenlerimizin ek göstergelerini daha önce söz verdiğimiz şekilde 3600’e çıkarıyoruz. Ayrıca sözleşmeli öğretmen ile kadrolu öğretmen ayrımını da ortadan kaldırıyoruz. Mecburi hizmet hariç, özlük hakları, atamalar, mazeret tayinleri başta olmak üzere sözleşmeli öğretmenlerimiz kadrolu öğretmenlerimizle aynı haklara sahip olacaklar. Tüm bu hususları içeren Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çok yakında Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirine sunulmasını planladık. Bu tarihî reformun tüm öğretmenlerimize şimdiden hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Öğretmenlerimizin de mesleklerinin kutsiyetine ve hassasiyetine uygun biçimde görevlerini layıkıyla yapmayı sürdüreceklerine inanıyorum.”
“EĞİTİME İDEOLOJİK GÖZLÜKLERLE BAKMIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatın dinamizmi içinde, eğitimle ilgili taleplerin, önceliklerin ve beklentilerin de değişmesinin doğal olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İmkanlar dâhilinde bir muhasebe yapmak, uygulanan politikaların güçlü ve zayıf yönlerini tespit etmek, ihtiyaçlar çerçevesinde yeni kararlar almak, eğitimde gelişmenin olmazsa olmazıdır. Eğitimde mükemmele ulaşma çabası, eleştirilecek, yerilecek değil, takdir edilecek, alkışlanacak bir tavırdır. Eğitimle ilgili çalışmalarımızı yap bozdan ziyade eskinin kazanımlarını da koruduğumuz yeni bir inşa ve tekamül süreci olarak görüyoruz. Biz başkaları gibi eğitime ideolojik gözlüklerle bakmıyoruz. Biz başkaları gibi rövanşizm peşinde de değiliz. Biz sadece sorunları çözmenin, yanlışları düzeltmenin peşindeyiz. Biz tüm evlatlarımızı geleceğe daha nitelikli, daha kalifiye, daha donanımlı bir şekilde hazırlamanın çabasındayız.”
Kimden gelirse gelsin Türkiye’nin meseleleri ile ilgili yapıcı eleştirilere sonuna kadar açık olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları paylaştı: “Türk eğitim öğretim sistemini çok daha ileriye taşıyacak her türlü makul öneriyi değerlendirmeye hazırız. Katarlı öğrenciler hadisesinde olduğu gibi tamamen yalan yanlış bilgilerle evlatlarımızın hayallerinin çalınması da elbette hoş karşılayamayacağımız bir konuydu. Doğrudan gençlerimizin geleceğini ilgilendiren hususlarda siyasetçilerin mesuliyet duygusu ile hareket etmesi, bin düşünüp bir söylemesi şarttır. Önümüzdeki dönemde medya mensupları ve siyasetçiler başta olmak üzere, millete karşı sorumluluğu olanların daha hassas davranacaklarına inanıyorum.”
“Ortaöğretimde, profesörlerin müdürlük yapması” çağrısını yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstiyorum ki ortaöğretimde profesörlerimiz gelsinler, okullarımıza müdür olsunlar. Ortaöğretime farklı bir zenginlik kazandıracaktır. Bu çağrımı daha önce de yaptım, bugün bu vesile ile yine yapıyorum. Çünkü ortaöğretimde de yani profesörlerimizden okullara müdür olanlar birkaç tane var. Onlara da özellikle takdirlerimi ve saygılarımı sunuyorum. Bunu yaygınlaştırmanın çok çok önemli olduğuna da inanıyorum” diye konuştu.
Konuşmaların ardından, Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, günün anısına Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, tablo şeklinde hazırlanan Talim Terbiye Başkanlığının kuruluşuna ilişkin kararları hediye etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutluk’un başkenti Tiran’da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu 6. Zirvesi’ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin yapıldığı İskender Bey Meydanı’nın girişinde Arnavutluk Başbakanı Edi Rama tarafından karşılandı. Arnavutluk Başbakanı Rama, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a zirvenin oturumlarının yapılacağı Opera Binası’na kadar eşlik etti.
Açılış programının ardından liderler, aile fotoğrafının çekileceği alana geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer liderler daha sonra günün anısına Avrupa Siyasi Topluluğu’nun logosunun bulunduğu panoyu imzaladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOBB Hizmet Şeref Belgesi ve Plaket Takdim Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Büyük bir sabırla, kararlılıkla ve samimiyetle yürüttüğümüz ‘Terörsüz Türkiye’ girişimimizle ülkemizin huzurunun, refahının, kalkınmasının ilerlemesinin önündeki bir engeli daha inşallah çekip alıyoruz. Şundan emin olunuz: ‘Terörsüz Türkiye’ en çok da Türkiye ekonomisini şaha kaldıracaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 2025 Yılı Hizmet Şeref Belgesi ve Plaket Takdim Töreni’ne katıldı.
Konuşmasına katılımcıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her yıl mayıs ayında gerçekleştirdiğimiz TOBB Hizmet Şeref Belgesi ve Plaket Takdim Töreni, aslında bu ülkenin büyümesinin, kalkınmasının gizli kahramanlarına bir vefa borcudur. Bu sene de 73’ü Genel Kurul Delegesi, 25’i Oda ve Borsa Genel Sekreteri olmak üzere 98 kardeşimize plaketlerini takdim ediyoruz” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Delegesi olarak Birlik çatısı altında 10. 20. ve 30. yılını tamamlayan ve bundan dolayı da Şeref Belgesi almaya hak kazanan üyeleri tebrik ederek, “Bugün plaket alacak 98 kardeşimiz sadece TOBB’a hizmet etmedi, bu kardeşlerimiz bu ülkeye de gönül verdiler, vizyon kattılar. Bu milletin refahı, esenliği, huzuru için ter döktüler. Türk ekonomisinin güçlü potansiyeline inanmaktan hiç vazgeçmediler. Sadakatin yanı sıra gayretin, inancın yanı sıra fedakarlığın simgesi olan bu plaket ve belgelerin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Birliğimizin üyelerinin her birine ülkemizin gelişmesine, kalkınmasına, büyümesine yaptıkları katkı için ayrı ayrı şükranlarımı iletiyorum” diye konuştu.
“YILDA 36 MİLYAR DOLAR İHRACAT YAPABİLEN ÜLKEYİ, 265 MİLYAR DOLAR İHRACAT YAPAN ÜLKE SINIFINA ÇIKARDIK”
TOBB camiasının Türkiye’nin son çeyrek asrına bizzat şahit olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Türk ekonomisinin nereden nereye geldiğini en iyi sizler biliyorsunuz. 2002 sonrasında perçinlenen siyasi istikrar, özel sektörümüzün becerisi ve dinamizmiyle birleşince bugün her alanda ileriye giden bir Türkiye ortaya çıktı. Şurası bir gerçek ki 23’üncü yılına giren bu yolculuk süresince daima sizlerle dayanışma içinde olduk. Koordinasyon içinde hareket ettik. İhracat başta olmak üzere Türkiye’nin ekonominin her alanında yazdığı başarı hikayesine birlikte imza attık. Yılda sadece 36 milyar dolar ihracat yapabilen bir ülkeyi 265 milyar dolar ihracat yapan ülke sınıfına biz çıkardık. Turizmde 13 milyon kişiden 61 milyon ziyaretçi sayısına beraber getirdik. İş dünyamızı, girişimcilerimizi, yatırımcılarımızı dünya pazarlarına sizlerle birlikte açtık. Yine bu dönemde ülkemizi, demokrasimizi ve ekonomimizi hedef alan nice saldırının, sıkıntının, badirenin üstesinden beraberce geldik. Yani 23 yılda ne yaptıysak birlikte yaptık, birlikte başardık. Bakın bugün TOBB’un 2 milyona yaklaşan üyesi var. Bu üyelerimiz, ülkemiz ihracatının yüzde 99’unu gerçekleştiriyor. Kayıtlı istihdamın yüzde 71’i sizlerin çatısı altında. Bu ülkede üretimi, yatırımı, ihracatı ve istihdamı sizler temsil ediyorsunuz. Biz de bu gerçekten hareketle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bütün genel kurullarında sizlerle bir araya gelmeye büyük önem verdik. Bakanlarımızla birlikte TOBB Türkiye Ekonomi Şuralarında yine sizlerle beraber olduk.”
“TÜRKİYE OTOMOBİL YAPAMAZ DİYENLERE EN GÜZEL CEVABI YOLLARIMIZI SÜSLEYEN ON BİNLERCE TOGG İLE VERDİNİZ”
TOBB ve oda-borsalar aracılığı ile iş dünyasınca kendilerinden talep edilen pek çok konuyu hayata geçirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nasıl biz sizlerin yanında olduysak, TOBB ailesi olarak siz de ülkemize ve milletimize hizmet mücadelemizde bizi asla yalnız bırakmadınız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 TOBB Genel Kurulunda yaptığı çağrıya karşılık verildiğini anımsatarak, “Türkiye’nin otomobili, TOGG’un hayata geçmesini sağladınız. ‘Türkiye otomobil yapamaz’ diyenlere, ‘arabayı burada üretmiyorlar, yurt dışından getiriyorlar’ diyenlere, ‘hani bunun fabrikası’ diyen kifayetsizlere en güzel cevabı yollarımızı süsleyen on binlerce TOGG ile verdiniz. 60 sene önce Devrim Otomobili Projemiz, eften püften sebeplerle sabote edilmişti ama devrin otomobilini hayata geçirmeyi biz başardık” ifadesini kullandı.
TOGG’un şu an yüzde 30 pazar payı ile yurt içinde lider konumunda olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “SUV’dan sonra sedan modeli de çıkarılıyor. İnşallah seneye yurt dışına ihracata başlayacak. Artık dünyanın farklı ülkelerindeki yollarda, köklü otomobil markalarıyla yan yana millî markamız TOGG’u da göreceğiz. Savunma sanayinde özellikle insansız hava araçlarında, biliyorsunuz küresel ölçekte ilk üçteyiz. Bir dönem olmadık bahaneler öne sürülerek ülkemize verilmeyen İHA, SİHA teknolojisinde şimdi dünyada parmakla gösterilen konuma geldik. Ürün almak için başkalarının kapısını çalan ülkeyken, hamdolsun artık kapısı çalınan bir ülke olduk. Aynı başarı hikayesini eğitim uçağımız Hürjet’le yakalamak istiyoruz. Dün İspanya’da Hürjet projemiz için önemli bir mutabakat imzaladık. Dikkat edin, İspanya diyorum, Çatladıkapı değil. Mutabakat neticesinde Airbus ve TUSAŞ, Hürjet’in İspanya Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterine girmesi için ortak çalışma yapacak. Savunma sanayi alanında yakaladığımız ihracat başarısını, TOGG’da da elde etmemiz pekâlâ mümkündür. Yeter ki biz kendimize güvenelim, özgüven sahibi olalım. Allah’ın izniyle gerisi zamanla gelecektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOBB’un dünyanın en iyi ve en çok hizmet üreten ilk 3 oda sisteminden biri hâline gelmesinden iftihar ettiğini söyledi.
“DEPREM BÖLGESİNİN İHYASI EN ÖNCELİKLİ GÜNDEMİMİZ OLMAYA DEVAM EDECEK”
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri sonrasında TOBB’un bu milletin bir kurumu olduğunu bir kez daha göstermesinin ayrıca takdire şayan olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremzedeleri tekrar yuvalarına kavuşturmak için başlatılan konut kampanyasına özel sektörün en büyük desteğinin TOBB tarafından geldiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgesinin yeniden imar ve ihyasına verdikleri destek için TOBB’a teşekkür ederek, “Ülkemiz ekonomisine 104 milyar doların üzerinde maliyeti olan bu büyük felaketin altından yüz akıyla kalkıyoruz. Afetin ikinci yıl dönümünde 201 bin konutun anahtarlarını teslim ettik” dedi.
Dünyanın en büyük şantiyesine çevrilen deprem bölgesinde inşaat çalışmalarının 7 gün 24 saat esasına göre yürüdüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yıl sonuna kadar kalan 252 bin konutu da tamamlayarak sene başında 453 bin konutun anahtarlarını hak sahiplerine teslim etmiş olacağız. Depremzede kardeşlerimiz güvenli, huzurlu ve modern evlerine girmeden hiçbirimiz rahata eremeyiz. Deprem bölgesinin ihyası en öncelikli gündemimiz olmaya devam edecek” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 yıl boyunca çok çalışarak 2023 yılı hedeflerine birlikte ulaştıklarını, şimdi ise gözlerini 2053’e diktiklerini belirterek, “Bunun için heyecanımızı her gün tazeliyor, yeniliyor, her zaman ileriye bakıyoruz. Her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanan bu ülkeye eser kazandırmanın heyecanını, sevincini ve elbette haklı kıvancını kalbimizin derinliklerinde hissediyoruz” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması sırasında TOBB’un bir delegesi, “Sayın Cumhurbaşkanım 40 yıldır akan kardeş kanının durmasına vesile oldunuz. Allah sizden razı olsun. Tarih sizi yazacak” diyerek, Yüksekova’nın il olmasını istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’de şu anda Yüksekovaların sayısı çok fazla. Hepsi il olmak için sıraya girdiler. Hepsi de ‘biz de il olmamız lazım’ diyorlar. Şu anda Yüksekova Havalimanı’na sahip ya” yanıtını verdi.
Türkiye ekonomisinin omurgasını temsil eden TOBB’u, Türkiye’nin en saygın kurumlarından biri olarak gördüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekonominin sağlıklı ve güvenli bir ortama kavuşmasında, giderek artan belirsizliklerin ortadan kaldırılmasında, iş dünyamızın tüm kesimlerinin önünü görebilmesinde, daha önemlisi Türk ekonomisinin hedeflerine ulaşmasında sizlerin yapıcı, yol gösterici politikalar üretmesi bizim için büyük önem taşıyor. Bilhassa, Terörsüz Türkiye çabalarımızın menziline kazasız belasız ulaşmasında sizlerin desteği, dayanışması, katkısı kritik öneme sahiptir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 1984 yılından bugüne 41 yıl boyunca bölücü terörün kanlı eylemlerine sahne olduğunu hatırlatarak, bu süre zarfında terörle mücadelede 10 binden fazla güvenlik görevlisinin şehit verildiğini, 41 yıl boyunca 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini söyledi.
Terörün Türkiye’ye doğrudan ve dolaylı maliyetinin 2 trilyon doları bulduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün burada şu hususu özellikle vurgulamak istiyorum; terör sadece terör olarak kalmadı. Terör üzerinden maalesef değişik sektörler ortaya çıktı. Hani terör baronları diyoruz ya işte terörün varlığından, terör eylemlerinden örgüt kadar başkaları da şahsi rant elde ettiler” diye konuştu.
Silah tüccarları, zehir tacirleri, insan kaçakçıları, gençlerden beslenen illegal yapıların terörün bölgesinde ve gölgesinde işlerini büyüttüğüne dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Terör meselesi üzerinden siyasi istismar yapanlar oldu. Terör bataklığında kendi kirli fikirlerini, kirli emellerini yaymak isteyenler oldu. Türkiye dışarıdan şiddet eylemlerine maruz kalırken içeride bunu fırsata çevirmeye çalışan işte o terör baronlarının da istismarına maruz kaldı. Geçmişte bu meselenin çözümü için bilhassa merhum Özal döneminde çok cesur adımlar atıldı ama dışarıdan olduğu kadar içeriden yapılan sabotajlarla bu çözüm engellendi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin gerçekten çok büyük bedeller ödediğini belirterek, binlerce annenin yüreğine kor bir ateşin düştüğünü, Türk-Kürt kardeşliğinin ağır yaralar aldığını söyledi.
Göreve geldikleri andan itibaren hem Türkiye’nin demokrasi açığını özellikle kapatmak hem de terör belasından Türkiye’yi ve Kürtleri kurtarmak için çok büyük emekler verdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hak ve özgürlük alanlarının genişletilmesinden vesayetle mücadeleye, adına ‘sessiz devrim’ dediğimiz tarihî nitelikte adımlar attık. Terör örgütünün beslenme alanlarını hamdolsun önemli ölçüde kuruttuk. Buradaki birçok kardeşim, ekranları başında bizi izleyen milyonlarca vatandaşımız bu uğurda gösterdiğimiz samimi gayretin en yakın şahididir. Biz bu süreçte şunu da gördük; terör örgütü kanlı eylemler yaparken dönem dönem içeride muhalefet, iktidarı yıpratmak için bu saldırıları acımasızca kullandı. Topluma korku salmak, milletin arasına nifak duvarları örmek, siyaseti terör sopasıyla hizaya sokmak için yıllarca bu eylemler istismar edildi. Terör belasından kurtulma umudu arttığında ise bunlar çözmesin de gerekirse terör devam etsin diyecek kadar vicdanını kaybedenler çıktı. Tıpkı yakın tarihte Edirne’yi düşmana karşı savunmak için yola çıkan merhum Enver Paşa’ya ‘Edirne’ye Enver gireceğine Bulgar girsin’ dedikleri gibi açık söylüyorum, bize de ‘terörü bu iktidar bitireceğine hiç bitmesin daha iyi’ diyenler çıktı. Bu tavra, 15 Temmuz gecesi 253 vatan evladını alçakça şehit eden FETÖ ile mücadelemizde de şahit olduk.”
“KANLA YAZILAN BİR İHANET SAYFASININ KAPANMASI NOKTASINDA ÖNEMLİ BİR FIRSAT PENCERESİ ARALANIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin FETÖ’nün üzerine kararlılıkla gittikçe, ana muhalefet partisinin vekilleri, yetkilileri ve yöneticilerinin FETÖ’cülere kol kanat gerdiğini söyledi.
Şehitlerin naaşları dahi soğumadan 15 Temmuz’a “kontrollü darbe” iftirası atanları hiçbir zaman unutmayacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Maalesef bugün de aynı şebekenin hezeyanlarıyla karşılaşıyoruz. Bölücü örgüt çıkıyor kendini feshettiğini ve silah bırakacağını açıklıyor. Neredeyse yarım asırdır kanla yazılan bir ihanet sayfasının tamamen kapanması noktasında önemli bir fırsat penceresi aralanıyor” diye konuştu.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki vatandaşlar, “terör tehdidi altında yaşamaktan inşallah artık kurtuluyoruz” diyerek meydanlarda sevinç halayları çekerken, birilerinin adeta karalar bağladığı ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ellerindeki o kanlı sektörü, o istismar tezgahını kaybetmekten korkanlar neredeyse terör örgütüne yalvaracaklar, ‘ne olur bizi bırakıp gitme’ diye ağlayacaklar. İşte böyle derin bir hayal kırıklığı yaşıyorlar. ‘Cumhur İttifakı bitireceğine terör hiç bitmesin, devam etsin’ diye yas tutanlar, ağıt tutanlar, ağlaşanlar var” değerlendirmelerinde bulundu.
“DEVLETİMİZ HİÇBİR GÜCÜN KARŞISINDA DİZ ÇÖKMEZ”
“Bir defa şunu açık ve net tekrar söylemek isterim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, büyük bir devlettir, kudretli bir devlettir. Devletimiz hiçbir gücün karşısında diz çökmez ve çökmemiştir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bakın 40 yıl boyunca ağır bedeller ödenmiştir fakat Türkiye, geldiğimiz noktada bu meseleyi artık bir hal yoluna koymuştur. Devletimizin toprak bütünlüğü, milletimizin birlik ve beraberliği, üniter yapımız, bayrağımız, resmî dilimiz asla tartışma konusu değildir. Ne yapılıyorsa ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ diyerek sembolleştirdiğimiz ilkelerimiz çerçevesinde yapılmaktadır. Cumhuriyetimizin temel niteliklerine dokunulmasına bu işin yaygarasını koparanlardan önce biz karşı çıkarız, biz itiraz ederiz. Yapıcı eleştirilere, tenkitlere, tekliflere sonuna kadar açığız. Bakın bundan da büyük memnuniyet duyarız ama Terörsüz Türkiye çabalarının zorlaştırılmasına iyi niyetli bakmayız.”
“ÜLKEMİZİN HUZURUNUN ÖNÜNDEKİ BİR ENGELİ DAHA ÇEKİP ALIYORUZ”
Kimsenin kaygı, endişe ve korku duymasına gerek olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile birlikte ne yaptıklarını çok iyi bildiklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletimizin tüm kurumları, kadroları ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar. Büyük bir sabırla, kararlılıkla ve samimiyetle yürüttüğümüz Terörsüz Türkiye girişimimizle ülkemizin huzurunun, refahının, kalkınmasının, ilerlemesinin önündeki bir engeli daha inşallah çekip alıyoruz. Şundan emin olunuz, Terörsüz Türkiye en çok da Türkiye ekonomisini şaha kaldıracaktır. Menzile vardığımızda bundan en fazla TOBB camiası istifade edecektir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin artık yeni bir ligde top koşturmaya başlayacağını belirterek, “Onun için de Terörsüz Türkiye yürüyüşümüzde en çok da sizlere görev düşüyor. Bu salonda Anadolu var. Bu salonda Anadolu’nun emeği, alın teri, birikimi var. Sizler de omuz omuza verdiğinizde inşallah Türkiye bu meseleden çok daha hızlı çıkacaktır. Her birinize emekleriniz, gayretleriniz, fedakarlıklarınız, Türk ekonomisine kazandırdıklarınız için kalpten teşekkür ediyorum. Şeref belgesi ve plaket alacak tüm dostlarımı tebrik ediyorum” dedi.
Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu tarafından minyatür sanatıyla yapılan bir tablo takdim edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay’ın 157. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Adaletin tecellisi için uğraşan yargı mensuplarımızın, kimi zaman ailelerini ve çocuklarını da işin içine katarak hedef gösterilmesi, hele hele meydanlarda yuhalatılması yanlış olduğu kadar büyük bir sorumsuzluktur. Nezaket kuralları korunarak eleştiriler yapılabilir ama eleştiri bahanesiyle kimse yargı mercilerine parmak sallayamaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay Konferans Salonu’nda düzenlenen, “Danıştay’ın 157. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni”ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, binlerce yıllık devlet geleneklerinin en önemli prensibinin “devlet ebed müddet” olarak tarif ettikleri devamlılık olduğunu söyledi.
Devlet anlayışının bu devamlılığının, iki ilke üzerine bina edildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bunlardan ilki eşref-i mahlukat olan insana atfedilen önemdir. Şeyh Edebali’nin ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözü işte bu hakikatin altını çizmektedir. İkincisi ise hiç şüphesiz, mülkün temeli olarak gördüğümüz adalettir. Çünkü bizim inancımızda varlık, adalet üzere yaratılmıştır. Bu yönüyle adalet, hikmeti ilahinin yeryüzünde tecelli etmesi, dirlik ve düzenin ancak bu ölçü ekseninde tesis edilmesidir. Adalet terazisindeki en küçük bir sapma, Allah muhafaza, tamiri de telafisi de mümkün olmayan yıkıcı sonuçları her zaman gebedir.”
“HUKUK DEVLETİNİN EN TEMEL İLKELERİNDEN BİRİ İDARENİN DENETİMİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her bir vatandaşın hak ve hukukunun korunup gözetilmesi, güçsüzün güçlüye asla ezdirilmemesinin son derece önemli olduğunu belirtti.
“Zor kapıdan girerse töre bacadan çıkar” sözünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Divanu Lugati’t-Türk’te yer alan bu söz, toplumdaki nizam ve intizamın, adalete duyulan güvenin, kıyamet kopsa dahi adaletin tecelli etmesinin ancak ve ancak hukuk devletiyle sağlanabileceğini ifade eder. Hukuk devletinin en temel ilkelerinden biri ise idarenin denetimi, yani idari eylem ve işlemlerin tamamının yargısal denetime açık olmasıdır. İşte, Danıştayımız tam 157 yıldır böylesine hayati bir görevi ifade etmektedir. İnceleme, danışma ve karar organı olarak idareyi yargı yoluyla denetlemekte, temyiz merci sıfatıyla kamu ile vatandaş arasındaki uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmaktadır. Diğer yüksek mahkemelerimiz gibi Anayasa ve kanunları uyulmasını, meri hukukun titizlikle uygulanmasını sağlamaktadır. Bu itibarla milletimiz adına karar verme sorumluluğunu yüksek bir vazife şuuruyla yerine getiren Danıştay Başkanlığımızın tüm mensuplarına bir kez daha teşekkür ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin ancak adaletle hükmettiği takdirde devlet olabileceğini dile getirdi.
Devletin alameti farikasının adalet olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Haksızlığa yol veren, mağduriyetleri gideremeyen, haklıya hakkını teslim edemeyen hiçbir otorite varlığını sürdüremez. Adalete olan inancın temelinden sarsıldığı bir ülkede ne yaparsanız yapın, huzuru, güveni, barışı, demokrasi ve istikrarı tesis edemezsiniz. Gerek adli gerekse idari yargıda görev yapan hâkim ve savcılarımız, milletimizin geleceği, huzuru ve esenliği adına çok önemli bir mesuliyeti yerine getirmektedir. İbn-i Haldun, ‘Basiret gözüyle bakan kimse adaletli ölçüyü bulur’ diyor. Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatleri doğrultusunda karar veren yargı mensuplarımızın bu bilinçle vazifelerini icra etmelerini bekliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan etkin, güçlü, hızlı ve erişilebilir bir adaletin hükûmetlerinin önceliklerinin en başında olduğunu, göreve geldikleri ilk günden beri hep bunun için çalıştıklarını vurguladı.
Yargı sisteminin güçlendirilmesi ve daha işlevsel bir zemine oturtulması için bugüne kadar pek çok düzenlemeyi hayata geçirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yasa ve anayasa değişikliklerini reform ve strateji belgeleriyle desteklediklerini dile getirdi.
Adalet hizmetlerinin vatandaşlara en üst seviyede sunulması için tüm imkânları seferber ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Vesayet dönemlerinin acı bir hatırası olarak yıllarca insanımızı bizar eden üstünlerin hukukunu milletimizin de desteğiyle geride bıraktık, yerine hukukun üstünlüğü ilkesini bu ülkede egemen kıldık. Geçmişte, adalet dairesinin merkezi bazılarına daha yakındı. Hamdolsun biz bunu herkese eşit mesafeye getirmeyi başardık. Darbeleri ayakta alkışlayan yargı yerine, 15 Temmuz ihaneti sonrası olduğu gibi milletin iradesine kasteden darbecilere hak ettikleri hükmü giydiren adil ve demokratik bir yargı rejimini kurduk. Yargının bağımsızlığına tarafsızlık ilkesini ekledik. Hak arama yollarını alabildiğine genişlettik, yeni kurumlar ihdas ettik.”
“YAPANIN YANINA KAR KALIYOR TÜRÜ ÖN KABULLERİN TOPLUMDA YERLEŞMESİNE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 23 yılda fiziki ve teknik altyapıdan temel hak ve özgürlüklere, temel kanun ve mevzuat değişikliklerinden ceza infaz sistemine, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden kurumsal değişikliklere, icra ve iflas sisteminden adli sicil işlemlerine, yargıda hedef sürelerden özlük haklarına çok geniş bir yelpazede adalet hizmetlerini günden güne geliştirdiklerini, iyileştirdiklerini ve tahkim ettiklerini belirtti.
Danıştayın üye sayılarını artırdıklarını, hâkim ihtiyacını karşıladıklarını ve yardımcı personel sorununu çözdüklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştayı 2012’de yeni hizmet binasına, 2023’te yeni sosyal tesisine kavuşturduklarını söyledi.
İdari yargıdaki mahkeme sayısını yüzde 60 oranında artırarak önemli bir eşiği daha geride bıraktıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de 146 olan idari yargıdaki faal ilk derece mahkemelerinin sayısını 233’e yükselttiklerini aktardı.
Hataları asgari seviyeye indirecek ve temyiz mahkemelerindeki yığılmayı önleyecek şekilde istinaf incelemesi yapmak üzere bölge idare mahkemelerini 9 bölgede faaliyete geçirdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece Danıştayın iş yükünü önemli ölçüde azaltırken uyuşmazlıkların daha kısa sürede çözülmesini temin ettiklerini kaydetti.
“VATANDAŞLARIMIZIN HAK VE HUKUKUNUN KORUNMASI NOKTASINDA KARARLIYIZ”
İdari yargı teşkilatını güçlendirmek için daha pek çok yeniliği, değişikliği ve düzenlemeyi hayata geçirdiklerini, 23 Ocak’ta açıkladıkları 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi ile tüm çalışmaları bir adım daha öteye taşıdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Son dönemde milletimizi en fazla rahatsız eden cezasızlık algısının önüne geçecek kapsamlı düzenlemeleri kamuoyumuzla paylaştık. Şu konuda son derece kararlıyız. ‘Yapanın yanına kar kalıyor’ türü ön kabullerin her ne sebeple olursa olsun toplumda yerleşmesine müsaade etmeyeceğiz. Hukuka, nizama, kanunlara uyan vatandaşlarımızın hak ve hukukunun korunması noktasında kararlıyız. Bundan en küçük bir taviz vermeyeceğiz. Suç işleyenlerin, suçtan kibirlenenlerin, kendini yasadan, devletten üstün görenlerin tepelerine binmeye devam edeceğiz. Yine bu süreçte ortaya çıkan onca ihanetten sonra bile devlete, millete ve demokrasimize pusu kurmaktan vazgeçmeyen FETÖ ile mücadelemiz güçlenerek devam edecektir. ‘Su uyur ama FETÖ’nün sinsi hücreleri uyumaz’ gerçeği örgüte yapılan her operasyonla kendisini bir kez daha hatırlatıyor. FETÖ ile mücadelede yaşanacak herhangi bir zafiyetin Allah korusun ülkemize, özellikle de devletimize çok ağır bedelleri olacaktır.”
“YARGI MENSUPLARIMIZIN HEDEF GÖSTERİLMESİ, BÜYÜK BİR SORUMSUZLUKTUR”
Yargının, FETÖ’nün nasıl büyük bir tehdit, nasıl habis bir yapı olduğunu en iyi bilen devlet organlarından biri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayalım ki tarih, ibret alınmazsa tekerrür eder. Yakın geçmişte yaşadığımız acıların ve ihanetlerin tekrarının önüne ancak akılla, dirayetle, tecrübeyle ve tarihten ibret alarak geçebiliriz. Diğer türlü milletimize, devletimize ve umudunu Türkiye’nin güçlenmesine bağlamış 100 milyonlarca mazluma karşı görevlerimizi ihmal etmiş oluruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda güvenlik ve istihbarat birimleri gibi yargının da gereken dikkat, teyakkuz ve hassasiyeti göstermeyi sürdüreceğine inandığının altını çizerek, şunları kaydetti: “Adaletin tecellisi için uğraşan yargı mensuplarımızın kimi zaman ailelerini ve çocuklarını da işin içine katarak hedef gösterilmesi, hele hele meydanlarda yuhalatılması yanlış olduğu kadar büyük bir sorumsuzluktur. Yargı mercilerinin baskı altına alınmasının hiçbir haklı gerekçesi yoktur. İster siyasetçi ister gazeteci olsun halkın huzuruna herkes, Anayasa ve yasalar çerçevesinde hukukun sorunsuz işlemesine, suç varsa hesabının mutlaka sorulmasına yardımcı olmalıdır. Elbette nezaket kuralları korunarak eleştiriler yapılabilir ama eleştiri bahanesiyle kimse yargı mercilerine parmak sallayamaz.”
Bugüne kadar hükûmetin tasarrufları konusunda yargı organlarıyla aralarında ortaya çıkan görüş ayrılıklarında tavırlarının hep bu yönde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kararlarını tenkit etseler dahi yargı mensuplarını ve organlarını daima ayrı bir yerde tuttuklarını, güncel tartışmalarla ilgili aynı özeni gösterdiklerini söyledi.
“TÜRKİYE YÜZYILI’NDA, TECRÜBESİNDEN EN FAZLA İSTİFADE EDECEĞİMİZ KURUMLARIMIZDAN BİRİ DANIŞTAYIMIZ OLACAKTIR”
Kamuoyunun gözünü ve kulağını çevirdiği herkesin aynı itinalı üslupla hareket etmesini ümit ve arzu ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İçinde bulunduğumuz 21. Asrı Türkiye Yüzyılı yapmak hedefiyle yürüttüğümüz çalışmalarda birikiminden, tecrübesinden, vizyonundan ve rehberliğinden en fazla istifade edeceğimiz kurumlarımızdan biri Danıştayımız olacaktır. Özellikle iç kalemizin güçlendirilmesine yönelik attığımız adımlarda devletimizin tüm birimleri gibi sizlerin de desteğine güvendiğimizi, sizlerin de yapıcı katkılarınızı beklediğimizi vurgulamak istiyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda Danıştayın 157. Kuruluş yıl dönümünün ülke, millet, hukuk ve yargı camiası için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yüksek yargı kurumlarının başkanları ve davetliler katıldı.
Başta aziz şehitlerimizin emanetleri olan annelerimiz olmak üzere evlatlarını vatanına, milletine ve insanlığa hizmet yolunda yetiştiren tüm annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyoruz.
“Anneler toplumun vicdanıdır. Onların şefkati, duası ve fedakârlıkları hayatımıza anlam katar. Sevgi, merhamet ve mücadele duygularının kaynağı olan anneler, evlatlarına umut verir ve değer kazandırırlar. Sadece ailelerini değil, içinde yaşadıkları toplumu da şekillendirirler.
Dünyamızı şefkatiyle, sevgisiyle güzelleştiren annelerimiz. İyi ki varsınız.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.