Cumhurbaşkanı Erdoğan, Organize Sanayi Bölgeleri Mesleki Eğitim Merkezleri Açılış Programı’nda yaptığı konuşmada, “Milletimizin, küresel ölçekte iddia ve imkân sahibi bir konuma gelmesinin yolu eğitimden geçiyor. Bu anlayışla ülkemiz ekonomisinin güçlenmesi ve istihdamın artırılması için mesleki eğitime özel önem veriyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Organize Sanayi Bölgeleri Mesleki Eğitim Merkezleri Açılış Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının başında bugün Türk ekonomisi, sanayisi ve eğitim sistemi adına çığır açan bir projeyi daha gerçeğe dönüştürmenin mutluluğunu yaşadıklarını belirtti.
Millî Eğitim Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının iş birliğinde gerçekleştirilen Organize Sanayi Bölgeleri Mesleki Eğitim Merkezleri Projesi’nin, ülkenin temel ihtiyaçlarından birini daha giderdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkede üretim ve istihdamın lokomotifi hâline gelen organize sanayi bölgelerinin bu projeyle eğitim alanında sorumluluk üstlendiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teori ile pratiği başarıyla buluşturan, eğitim-öğretimde kamu-özel dayanışmasını güçlendiren bu güzel projenin, ülke, millet, öğrenciler, öğretmenler ve iş dünyası için hayırlara vesile olmasını diledi.
“DÜNYADA HAK ETTİĞİMİZ KONUMA GELMENİN GAYRETİNDEYİZ”
Millî Eğitim Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını, projeye destek veren resmî, özel tüm kuruluşları gönülden tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Millet olarak uzun yıllardır kabuğumuzu kırmanın mücadelesini veriyoruz. Kültür ve medeniyet değerlerimizden kopmadan, özümüze, benliğimize yabancılaşmadan dünyada hak ettiğimiz konuma gelmenin gayretindeyiz. Her ne kadar 2002’den itibaren tarihimizin en büyük ivmesini yakalamış olsak da Türkiye’nin kalkınma, sanayileşme ve üretim kabiliyetini artırma mücadelesi çok daha eskilere dayanır. Osmanlı’nın ilk önce askerî sahada hayata geçirdiği, daha sonra topluma, siyasete, eğitime, ekonomiye teşmil ettiği ıslahat ve reform çalışmalarının temelinde eski ihtişamını yeniden kazanma arayışları vardır. Bu süreçte yaşanan kesintisiz savaşlar sebebiyle çabalarımız sekteye uğrasa da modernleşme, sanayileşme ve kalkınma hamlelerimizi bir şekilde sürdürmeyi başardık.”
“ÜLKEMİZİN SANAYİLEŞME KONUSUNDA GERİ BIRAKILMASI KÖTÜ NİYETLİ BİR SENARYONUN ESERİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muasır medeniyetler seviyesinin, Cumhuriyet’in kurucu kadroları için askerî, beşeri ve üretim boyutu da olan bir ekonomik hedefi ifade ettiğini aktardı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün teşvikiyle toplanan İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlara bakıldığında bu hedefi çok net biçimde görebildiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ancak kongrede alınan kararların tam anlamıyla hayata geçirilemediğini, genç Cumhuriyet’in başlattığı kalkınma atılımlarının da henüz emekleme safhasındayken belli çevrelerin sabotajıyla engellendiğini dile getirdi.
Avrupa ve Asya ülkeleri başta olmak üzere dünyada sanayileşmenin hız kazandığı bir dönemde, Türkiye’nin iç meselelerle uğraşmaktan fırsatları değerlendiremediğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Neredeyse her 10 yılda bir tekrarlanan darbeler sebebiyle Türkiye, demokrasi ve ekonomide çok ağır yaralar aldı, bedeller ödedi. Merhum Özal’ın başlattığı açılım seferberliği ise tam ritmini bulacakken koalisyonların sembolü olduğu siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle maalesef o da yarım kaldı. Türkiye, ekonomide üretim ve sanayileşme alanında içine hapsedildiği cendereyi onca gayretine rağmen kırmayı bir türlü başaramadı. 28 Şubat müdahalesi ve ardından gelen 2001 krizinin toplum hayatında ve ekonomide yol açtığı faturaları ise çok uzun yıllar ödemeye devam ettik. Aslına bakılırsa ülkemizin her alanda olduğu gibi sanayileşme konusunda da geri bırakılması kötü niyetli bir senaryonun eseridir. Sanayimizi geliştirmek için adım atan müteşebbislerimizin önlerinin bürokratik ayak oyunlarıyla kesilmesi, aynı uğurda ömrünü harcayan idealist siyasetçilerimizin alay konusu yapılması gayet bilinçli eylemlerdir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu’nun dört bir yanında ürün geliştirmek, üretmek, pazarlamak isteyenlere yönelik nobranlığa karşı ülkeyi ithal ürün cenneti hâline dönüştürenlere verilen sınırsız desteğin asıl niyeti ortaya koymaya yeterli olduğunu ifade etti.
“Üstelik bu kirli oyun, bizim insanlarımızın yeni bir şey ortaya koyma konusunda kabiliyetsiz olduğu bühtanıyla örtülmeye çalışıldı” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan bu “hercümerç” içinde Türkiye’nin 1950’lerdeki, 1970’lerdeki ve 1990’lardaki büyük dönüşümleri hep kaçırdığına dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aşağı yukarı aynı şartlarda kalkınma yarışına girdiği ülkeler hızla gelişirken, Türkiye’nin siyasi, sosyal ve ekonomik geri kalmışlığa mahkûm edildiğini vurguladı.
“MİLLETİMİZE TÜRKİYE’Yİ DÖRT ANA SÜTUN ÜZERİNDE YÜKSELTME SÖZÜ VERDİK”
Bu sürecin bir tarafında eğitim ve öğretimin de olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Eğitim-öğretim meselesinde ayağı bu topraklara basan, medeniyet birikimimizle barışık, özgürlükçü bir sistem yerine maalesef formatlayan, dayatmacı, evlatlarımızı belli kalıplara hapseden modeller tercih edildi. Köy enstitüleri gibi denemeler asli amacı dışında milletimizin değerlerine karşı ideoloji yükleme aracı hâline getirildiği için hüsranla sonuçlandı. Milletimizin kültürünü ve inancını yaşatma vasıtası olarak gördüğü bunun için de ilk günden itibaren sıkı sıkıya sarıldığı imam hatip okulları da tehdit olarak değerlendirildi. Kendi mecrasında önemli mesafe kateden endüstri meslek ve teknik liseleri ise bu okulların, ülkenin kalkınması ve gelişmesindeki rollerini umursamayanlar tarafından ağır darbelere maruz bırakıldı. Özellikle darbe ve vesayet dönemlerinde eğitim sistemimiz, yapılan antidemokratik müdahalelerle iyice çıkmaza sürüklendi. Evlatlarımıza kendilerini korkusuzca ifade edebilecekleri, ideallerinin peşinden gidebilecekleri, hayallerini özgürce geliştirebilecekleri imkânlar sunulmadı. 28 Şubat zihniyetinin adeta bir hançer gibi eğitim sistemine sapladığı katsayı uygulamasının olumsuz etkilerini bugün bile hissediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde her alanda olduğu gibi eğitimde de sorunlarla boğuşan bir Türkiye manzarasıyla karşılaştıklarını belirtti.
O dönemde ülkenin tepesinde kara bulutların dolaştığını, insanların geleceğe dair umutlarının giderek zayıfladığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sanayicimizden, öğretmenlerimize, emeklilerimizden gençlerimize kadar toplumumuzun tüm kesimleri âdeta kan ağlıyordu. Hemen kolları sıvadık ve milletimize Türkiye’yi dört ana sütun üzerinde yükseltme sözü verdik. Bunların da eğitim, sağlık, adalet emniyet olduğunu ifade ettik. Milletimize olan diğer taahhütlerimiz gibi hamdolsun bu sözümüze de hep sadık kaldık” sözlerini sarf etti.
“TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINI MODERN EĞİTİM KURUMLARIYLA DONATTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun eğitim meselesinin ikinci plana itilmesine müsaade etmediklerini belirtti. Hazırladıkları tüm bütçelerde aslan payının daima eğitim ve öğretime ayrıldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de eğitime bütçeden 7,5 milyar lira ayrılırken, 2022’de rakamın yükseköğretim dâhil olmak üzere 274 milyar 384 milyon liraya çıktığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, derslik sayısının 343 binden 606 bin seviyesine taşıyarak Türkiye’nin dört bir yanını modern eğitim kurumlarıyla donattıklarını belirterek, “Bugüne kadar yaptığımız 714 bin 429 atamayla okullarımızın öğretmen eksiğini giderdik. İnşallah bu ay sonunda 15 bin öğretmen ataması daha yapıyoruz. Okullarımızı laboratuvardan kütüphaneye ve spor salonuna kadar evlatlarımızın ihtiyaç duyacağı her türlü tesisle donattık. Bu yatırımlar sayesinde hem eğitime erişimin önündeki engelleri kaldırdık hem de eğitimin ülkenin dört bir köşesine yaygınlaşmasını sağladık” diye konuştu.
Özellikle kız öğrencilere yönelik ötekileştirici ve baskıcı uygulamaları ortadan kaldırarak her seviyede eğitime katılımlarını artırdıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hâlihazırda temel eğitimde kız ve erkek çocuklarımız eşit oranda eğitime erişmiş durumdadır. Ancak ülkemizde hâlen bazı çevrelerin kız çocuklarımızın eğitim öğretim haklarını özgürce kullanmasından rahatsızlık duyduğunu da biliyoruz. İkna odaları ve katsayı utancını bu ülkeye yaşatan zihniyetin son günlerde tehdit diline yeniden sarıldığını görüyoruz. Buradan dikta hevesleri yeniden depreşenlere şu ikazı yapmak istiyorum. 15 Temmuz’da şahit olduklarımız, milletimizin hak ve özgürlüklerini koruma konusundaki kararlılığını açıkça göstermiştir. O gece bir kez daha gördük ki Türkiye’yi 28 Şubat karanlığına geri döndürmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tek parti faşizminin geride bıraktığı o acı hatıraları, aziz milletimize bir daha kimse yaşatamaz. İdeolojik saplantılar veya başka sebepler dolayısıyla kız çocuklarımızla okulları arasına yeni duvarların örülmesine kesinlikle izin vermeyiz. Aynı şekilde hangi yaşta olursa olsun bu ülkenin evlatlarının dinini, diyanetini ve kültürünü öğrenmesinin engellenmesine rıza göstermeyiz. Gerek devleti yönetenler gerekse ebeveynler olarak şu gerçeği hepimiz gayet iyi biliyoruz, eğitim öğretim özellikle de kaliteli eğitim aydınlık yarınlarımızın teminatıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin gençlerinin her alanda en iyisine ve en güzeline layık olduğunu, milletin küresel ölçekte iddia ve imkân sahibi bir konuma gelmesinin yolunun eğitim ve öğretimden geçtiğini söyledi. Türkiye’nin ekonomisinin güçlenmesi ve istihdamın artırılması için mesleki eğitime özel önem verdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak eğitim gibi yıkmanın ve bozmanın kolay, yapmanın ve ihya etmenin zor olduğu bir mesele de geçmişin hatalarını telafi etmek unutmayın zaman alıyor” sözlerini sarf etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, OECD ülkeleri ortalamasının altına düşen mesleki eğitimin ortaöğretim içindeki payını, attıkları adımlarla yeniden yükselttiklerini hatırlatarak, “OECD’nin raporlarına göre, ortaöğretimde yeni mezun olanlar içerisinde mesleki eğitim mezunlarımızın oranı yüzde 43’e yükseldi. Aynı oranın OECD ülkeleri ortalaması yüzde 38’dir. Bakın biz yüzde 43’teyiz, Avrupa Birliği ortalaması ise yüzde 43. Hayata geçireceğimiz projelerle önümüzdeki dönemde bu oranların daha da iyileşeceğine inanıyorum. Çünkü bizim buna herkesten çok ihtiyacımız var” değerlendirmesinde bulundu.
Mesleki ve teknik eğitim alanındaki tecrübeleri uluslararası alana taşımak amacıyla yeni bir projeyi daha devreye alacaklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açacağımız uluslararası mesleki ve teknik Anadolu liseleri ile hem kendi evlatlarımıza yeni ufuklar kazandıracak hem de gönül coğrafyamızdan gelecek gençlere mesleki eğitim imkânı sağlayacağız. Uluslararası Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri Projemizin şimdiden hayırlı olmasını diliyor, projede emeği geçenleri tebrik ediyorum” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesleki ve teknik eğitimi destekleyici politikaların neticelerinin birçok alanda görüldüğüne dikkati çekerek şunları kaydetti: “Bu gelişmeyi destekleyecek yeni adımları da atıyoruz. Mesela döner sermaye gelirlerinden alınan yüzde 15’lik hazine kesintisini yüzde 1’e düşürdük. Böylece meslek liselerimizin üretim kapasitelerini artırarak daha fazla öğrencimizin gerçek iş ortamında eğitim almalarının önünü açtık. 2020 yılında yapılan üretimden elde edilen gelir 503 milyondu, geçtiğimiz yıl hedeflenen 1 milyarlık üretim kapasitesinin de üzerine çıkılarak meslek liseleri açısından tarihi bir rekor kırdık. Döner sermaye kapsamında yapılan üretimden öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz de önemli miktarda pay aldılar. Bugün itibarıyla 2020 yılına göre gelirlerimiz salgın sürecine rağmen yüzde 131 artarak 1 milyar 162 milyon lira seviyesine ulaştı. Bu yıl için 1,5 milyar liralık bir gelir rakamı hedefliyoruz, mesleki eğitim gören tüm öğrencilerimizin okurken en az asgari ücret kadar gelir elde edebilmelerini sağlamayı da amaçlıyoruz.”
Millî Eğitim Bakanlığının fikri mülkiyet hakları çalışmaları kapsamında önemli adımlar attığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2021 yılında hedeflenen patent faydalı model tasarım ve marka tescil çalışmaları 2 kat fazlayla bin 532’ye çıkmıştır” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki dönemde hem ürün sayısını artırma hem de tescil edilen ürünlerin ticarileştirilmesine yönelik çabaları yoğunlaştıracaklarını belirtti.
Eğitim kapasitesinin güçlendirilmesiyle genç işsizliğin azaltılmasına katkı yapan bir diğer çalışmanın da mesleki eğitim merkezleri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çırak, kalfa ve usta yetiştiren mesleki eğitim merkezlerimiz ecdadımızın ahilik kültürünün bir mirasıdır. Hükûmet olarak özgün, modern ve yenilikçi projelerle bu güzel mirasımızı korumaya ve zenginleştirmeye gayret ediyoruz” görüşünü paylaştı.
“YILSONUNA KADAR 1 MİLYON GENCİMİZİ MESLEKİ EĞİTİM MERKEZLERİMİZE DÂHİL EDEREK İSTİHDAMLARINI SAĞLAMAYI HEDEFLİYORUZ”
Mesleki eğitim merkezlerini, yani çıraklık sistemini, örgün ve zorunlu eğitim kapsamına aldıklarını, buralarda eğitim gören çırak, kalfa ve ustaların da lise mezunu sayılmalarının önündeki engelleri kaldırdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, lise ve üniversite mezunu gençlerin istedikleri bir alandaki mesleki eğitim merkezi programını altı, sekiz ay gibi kısa sürede tamamlama ve iş gücü piyasasına geçme imkânı getirdiklerini söyledi.
Daha önce mesleki eğitim merkezlerinin güçlendirilmesine yönelik bazı düzenlemeler yapılacağı müjdesi verdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesleki eğitim merkezlerindeki çırak öğrencilere asgari ücretin yüzde 30’u kadar (bin 276 lira) ücret ödenmesini sağlayan kanun değişikliğinin tamamlandığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde kalfalık yeterliliğini kazanan 12. sınıf öğrencilerine ise asgari ücretin yarısı kadar, yani 2 bin 126 lira ödeme yapılacak. İşletmelerce üstlenilecek bu ücretlerin tamamı devlet katkısı olarak karşılanacak. Ayrıca, öğrencilerimizin iş kazalarına ve meslek hastalıklarına karşı sigortasını da yapacağız” dedi.
Kanun değişikliği öncesinde 159 bin olan mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısının 250 bine ulaştığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yılsonuna kadar 1 milyon gencimizi mesleki eğitim merkezlerimize dâhil ederek istihdamlarını sağlamayı hedefliyoruz” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomisi büyürken ve sanayide üretim çarkları aralıksız dönerken Türkiye’nin kalifiye eleman ihtiyacının da arttığına, bu talebin teknolojik ihtiyaçlara göre karşılanmasında mesleki ve teknik eğitimin büyük katkısının bulunduğuna işaret etti.
Mesleki eğitim merkezlerinden mezun olan öğrencilerin kendi alanlarında istihdam oranının yüzde 88 olmasının bu durumun göstergesi olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesleki ve teknik eğitimde nitelik artışını sadece devletin kendi imkânlarıyla, kendi gayretleriyle başarmasının mümkün olmadığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özel sektörün destek vermediği, olması gereken düzeyde sahiplenmediği bir mesleki eğitim projesinin hedeflerine ulaşamayacağının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı olarak sanayici ve yatırımcılarla bir araya geldiklerinde kamu-özel iş birliğinin önemine dikkati çektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletimizin mesleki eğitim alanında yürüttüğü, hatta maddi bakımdan yük aldığı projelerde özel sektörümüzün de elini taşın altına koyması şarttır. Diğer türlüsü hazırcılık olacaktır ki, bu ne doğru ne de sürdürülebilir değildir. Sanayicilerimizin bu modele sahip çıktığını memnuniyetle görüyorum” görüşünü paylaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir buçuk ayda Türkiye’deki 255 sanayi bölgesinin tamamında mesleki eğitim merkezlerinin faaliyete geçtiğini vurgulayarak şunları kaydetti: “Organize sanayi bölgelerimizde yer alan tüm sektörlerimiz eğitim süreçlerine dahil olmuşlardır. Bu merkezler sayesinde sektörlerimizin ihtiyaç duyduğu ve aradığı nitelikli insan kaynağının yetişmesini hep birlikte sağlıyoruz. Hem gençlerimizi sektörlerin gerektirdiği becerilerle donatacak hem de mezun olduklarında istihdama geçişlerini kolaylaştıracak bu modeli geliştirmekte kararlıyız. Attığımız bu adımlar bir yandan mesleki eğitim merkezlerimizin cazibesini artırırken, diğer taraftan da ülkemizde genç işsizlik oranının düşürülmesinde önemli rol oynayacaktır. Mesleki eğitim ile özel sektör arasında kurulan bu güçlü bağ sayesinde artık ‘Aradığım elemanı bulamıyorum’ yakınması tarihe karışacaktır. Türkiye’nin istihdamına ve üretimine katkı sağlayacak bu önemli projenin, ülkemize, milletimize ve ekonomimize hayırlı olmasını diliyorum.”
Projeye destek verenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık şu gerçeği göreceğiz, organize sanayi bölgelerinin içinde okullar… Dolayısıyla stajlarını her yönüyle okulundan hemen organize sanayi bölgesindeki işine girerek gerçekleştiren siz gençler… Bunu Çin başarıyor. Japonya başarıyor, biz niye başarmayalım? Aynısını biz de yapacağız” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Moğolistan Cumhurbaşkanı Ukhnaa Khurelsukh’un eşi Bolortsetseg Luvsandorj ile bir araya geldi.
Emine Erdoğan, Bolortsetseg Luvsandorj ile Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ziyaret etti. İkili, ilk olarak Cihannüma Salonu’na geçti.
Kütüphanenin Moğolistan bölümündeki kitapları inceleyen lider eşleri, burada fotoğraf çektirdi.
Emine Erdoğan, Luvsandorj’a Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Moğolca’ya çevrilen, “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” ile Mevlana’nın, “Mesnevi” eserinin İngilizce tercümesini, Luvsandorj da Emine Erdoğan’a Moğolistan kültürünü yansıtan plak ve kitaplar armağan etti.
Nasreddin Hoca Çocuk Kütüphanesi’ne geçen lider eşlerini, Cumhurbaşkanlığı kreşindeki çocuklar karşıladı. Emine Erdoğan ve Luvsandorj, burada çocukların geleneksel el sanatları çalışmalarını inceledi.
Çocuklar, ebru sanatıyla yaptıkları lale figürlü eserleri Emine Erdoğan ve Luvsandorj’a hediye etti. Hediyeleri alan lider eşleri, çocuklara teşekkür ederek hatıra fotoğrafı çektirdi.
“ANADOLUDAKİLER” SERGİSİNE ZİYARET
Daha sonra lider eşleri, Emine Erdoğan’ın himayesinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından “Anadolu’daki Bereket, Birikim ve Beceri” sloganıyla hayata geçirilen “Anadoludakiler” sergisini ziyaret etti.
Sergide yer alan Ankara bindallı, Trakya gelin ve Erzincan gelin gibi yöresel kıyafetleri yakından inceleyen Emine Erdoğan ve Luvsandorj, kullanılan kumaş ve motiflere ilişkin bilgi aldı.
Pamuklu dokuma üzerine tahta baskıyı deneyimleyen Emine Erdoğan ve Luvsandorj, ipek kumaş üzerine çeşitli ağaç yaprakları kullanılarak yapılan ekolojik baskı tekniğine ilişkin bilgi aldı, tekniğin uygulanma şeklini gördü.
Anadolu’nun gıda ve tekstil gibi çeşitli alanlardan kültürel mirasını gözler önüne seren sergi, 31 Ocak’a kadar ziyaret edilebilecek.
Emine Erdoğan ve Luvsandorj, serginin ardından Ankara Olgunlaşma Enstitüsünce hazırlanan ve Ankara keçisi tiftiğinden üretilen sof kumaşlarıyla dikilmiş kıyafetlerin sergilendiği “Sof Kumaşı Defilesi”ni izledi.
Defile sırasında Olgunlaşma Enstitüsü yetkilileri sof kumaşı ve defileye ilişkin bilgi verdi.
Program sonrası Luvsandorj, ilk imzacısı Cumhurbaşkanı Erdoğan olan, “Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı”nı imzaladı.
Emine Erdoğan, programın ardından sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şunları ifade etti: “Resmî ziyaret kapsamında ülkemizde bulunan Moğolistan Devlet Başkanı’nın değerli eşi Bolortsetseg Luvsandorj Hanımefendi ile Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde bir araya gelmekten memnuniyet duydum. Ülkemizin dünyaya açılan kapısı kütüphanemizi tanıtma ve Moğolistan kitaplığındaki nadide eserleri inceleme fırsatı bulduk. Ankara Olgunlaşma Enstitümüz tarafından üretilen Anadolu’nun zarafetini ve tarihini taşıyan Sof Kumaşı Defilesi ile geleneksel dokumalarımızın güzelliğine birlikte tanıklık ettik. Ardından Anadoludakiler sergimizi gezerek geçmişten geleceğe taşınan bilgi, birikim ve beceriyi paylaştık. Gönülden inanıyorum ki kültür ve sanatla harmanlanan bu ziyaretler, ülkelerimiz arasındaki dostluk köprülerini daha da güçlendirecek.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Moğolistan Cumhurbaşkanı Khurelsukh ile gerçekleştirdikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Moğolistan ile ilişkilerimizi daha ileriye taşıyacak kararlar aldık. Stratejik ortaklık tesisine yönelik ortak bildiriyi az önce huzurlarınızda imzaladık. Bu ortaklığın ülkelerimize, ata yurdumuz olan Orta Asya’ya ve dünyaya hayırlı olmasını temenni ediyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Moğolistan Cumhurbaşkanı Ukhnaa Khurelsukh, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmelerinin ardından, ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasında, “Bugün değerli dostumla ilişkilerimizi daha ileriye taşıyacak kararlar aldık. Stratejik ortaklık tesisine yönelik ortak bildiriyi, az önce huzurlarınızda imzaladık. Bu ortaklığın ülkelerimize, ata yurdumuz olan Orta Asya’ya ve dünyaya hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bugün ayrıca bakanlıklarımız ve kurumlarımız arasında; eğitim, çevre, gençlik ve spor, enerji, ulaştırma gibi muhtelif alanlarda belgeler imzalandı. Bütün bu belgeler, ilişkilerimizin ahdi zeminini güçlendirecek ve mevcut iş birliğimizi ileri noktalara taşıyacaktır” ifadelerini kullandı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Moğolistan Cumhurbaşkanı Ukhnaa Khurelsukh’u Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Moğolistan Cumhurbaşkanı Khurelsukh, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Moğolistan Cumhurbaşkanı Khurelsukh, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Moğolistan bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Moğolistan Cumhurbaşkanı Khurelsukh, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile Yılı Tanıtım Programı’nda yaptığı konuşmada, “Güçlü fertlerin güçlü aileye, güçlü ailenin güçlü millete, güçlü milletin de güçlü devlete giden yolun taşlarını döşediği yalnızca sosyolojik bir tespit değil aynı zamanda tarihî bir hakikattir. Bu hakikatin ışığında aile yapımızı korumak, tahkim etmek ve bizden sonraki kuşaklara zengin bir miras bırakmak hepimizin görevidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Aile Yılı Tanıtım Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, son kabine toplantısında 2025 senesini “Aile Yılı” olarak ilan ettiklerini, bu önemli haberi de milletle paylaştıklarını söyledi.
Aile Yılı kapsamında, ilgili bakanlıkların koordinasyonunda aile kurumunun korunması, güçlendirilmesi ve değerlerin gelecek nesillere aktarılması amacıyla yıl boyunca çok önemli çalışmalar yapacaklarını ifade ettiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Öncelikle şu hususu net bir şekilde tekraren ifade etmek istiyorum. Aile Yılı çerçevesinde icra edeceğimiz çalışmaları, etkin ve verimli nüfus politikalarıyla destekleyip uzun vadede güçlü ve sürdürülebilir bir zemine taşımak, en büyük önceliklerimizden biridir. 25 Aralık’ta Aile Bakanlığımız bünyesinde faaliyet gösterecek iki önemli kurumu, Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurulu’nu ihdas ettik. Kurul, hiç vakit kaybetmeden faaliyetlerine başladı, ilk toplantısını da 9 Ocak Perşembe günü geniş bir katılımla Külliyemizde gerçekleştirdi. Bu yeni kurulumuz, sağlıklı bir nüfus yapısı için kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler geliştirecek. Enstitümüz ise milletimizin geleceği açısından bir beka meselesi olarak gördüğümüz aileye ilişkin ilmi, akademik ve politika geliştirici faaliyetler yürütecek. Değerlerimizin ve nesillerimizin devamı için kritik bir sorumluluğu yüklenen her iki yeni oluşuma da çalışmalarında şimdiden başarılar diliyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa’nın 41’inci maddesinde açıkça zikredildiği üzere ailenin toplumun temeli olduğunu vurguladı.
Bir başka ifadeyle “Aile küçük bir toplumdur, toplum da büyük bir ailedir” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Aile, bizim en kadim, en köklü müesseselerimizden biridir. Sosyal ve kültürel dokumuzun örülmesinde, asırlar ötesinden süzülüp gelen değerlerimizin bugüne ulaşmasında aile daima hayati rol oynamıştır. Toplumun özünü, cevherini, çekirdeğini teşkil eden aile kurumu, millî manevi değerlerimizin muhafazasında, bizler için vazgeçilmez bir yere ve öneme sahiptir. Tarihimize göz attığımızda, aile kurumu etrafında şekillenen toplumsal bilincin yüksek olduğu dönemlerde, devletin de milletin de güçlü bir konumda olduğunu görürüz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güçlü fertlerin güçlü aileye, güçlü ailenin güçlü millete, güçlü milletin de güçlü devlete giden yolun taşlarını döşediği yalnızca sosyolojik bir tespit değil aynı zamanda tarihî bir hakikattir. Bu hakikatin ışığında aile yapımızı korumak, tahkim etmek ve bizden sonraki kuşaklara zengin bir miras bırakmak, hepimizin görevidir. Tabii eğer aileyi güçlü kılmak istiyorsak, işe evvela aile fertlerinden başlamamız gerektiği de açıktır” diye ekledi.
“ÇOCUKLARIMIZI VE GENÇLERİMİZİ AİLE VE TOPLUM YAPIMIZI TEHDİT EDEN SAPKIN İDEOLOJİLERDEN KORUMAK HEPİMİZİN ORTAK SORUMLULUĞUDUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temel ne kadar sağlam atılırsa, binanın da o kadar kuvvetli, dayanıklı olacağını dile getirdi.
Bilinçli anne babaların yetiştireceği evlatların, geleceğin mimarları olarak millî kimliğin yanı sıra, aile kurumunu da koruyacağını, yaşatacağını, yarınlara taşıyacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Çocuklarımızın gerek aile içinde gerekse eğitim kurumları bünyesinde bilgiyle, görgüyle, güzel ahlakla yetişmeleri son derece mühimdir. Millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bu gerçeği, ‘Bu cehalet yürümez, asra bakın asr-ı ulum, başlasın terbiyeniz ailelerden oğlum” ifadeleriyle dile getirmektedir. Evet, merhum Mehmet Akif’in bu veciz dizelerle ifade ettiği üzere, eğitim, ahlak, terbiye ve şahsiyet inşası, önce ailede başlar. Bilinçli bir ana babanın elinde, huzurlu bir yuvanın çatısı altında büyüyen çocuklar evvela ailelerine, daha sonra da milletlerine ve insanlığa faydalı, örnek kişiler hâline gelir. Vatanına, milletine, bayrağına, mukaddesatına bağlı; tarihini, köklerini ve kim olduğunu bilen, bilgisi ve vizyonuyla çağı iyi okuyabilen bir gençlik hepimizin arzusudur, hedefidir, muradıdır. Çocuklarımızı ve gençlerimizi zararlı akımlardan, zehirli düşüncelerden, aile ve toplum yapımızı tehdit eden sapkın ideolojilerden korumak da hepimizin ortak sorumluluğudur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında kelimenin tam anlamıyla tuhaf zamanlarda yaşandığını, neo-liberal kültür akımlarının sınırları aşarak dünyanın dört bir yanına nüfuz ettiğini ve toplumsal dokuyu şekillendirdiğini söyledi.
Dijital platformlardaki yayınlara işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dijital platformlarda yer bulan diziler, filmler, yayınlar ve daha pek çok içerik, çoğu zaman kültür erozyonu ve kimlik aşınması gibi telafisi zor süreçlere sebep oluyor. Bilinçli, kasıtlı, ısrarlı ve sistematik bir şekilde servis edilen bu içerikler; başta cinsiyetsizleştirme politikaları olmak üzere, LGBT ve diğer gayri fıtri akımların da alan kazanmasına yol açıyor. Gelinen noktada şunu çok net bir şekilde görebiliyoruz; LGBT’nin ‘koçbaşı’ olarak kullanıldığı cinsiyetsizleştirme politikalarının öncelikli hedefi ailedir ve aile kurumunun kutsiyetidir” diye konuştu.
Daha önce de bu konuyu defalarca vurguladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk etapta “kişisel tercih” denilerek meşrulaştırılmak istenen bu anomalinin bugün faşizan bir dayatmaya dönüştüğünü ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “LGBT eleştirisi, tıpkı siyonizme yönelik getirilen haklı eleştiriler gibi anında susturulmaktadır. Fıtratı, ahlakı ve aileyi savunan herkes ağır bir baskıya maruz kalmakta, küresel kültürün silahşorları tarafından yokluğa mahkûm edilmektedir. Bunun siyasetteki örneklerini hepimiz biliyoruz” diye konuştu.
“KÜRESEL CİNSİYETSİZLEŞTİRME POLİTİKALARI KARŞISINDA KAZANILACAK HER MEVZİ, İNSANLIĞIN GELECEĞİ ADINA TARTIŞMASIZ BÜYÜK BİR BAŞARIDIR”
Bu zorbalığın sadece siyasetle de sınırlı olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş dünyasından medyaya, sinema sektöründen spora, oyunlardan dijital mecralara kadar hemen her alanda daha nobran, daha baskıcı, daha ürpertici bir gerçeklikle karşı karşıya olunduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Henüz 2-3 yaşındaki masum sabiler bile oyunlar ve çizgi filmler üzerinden çok erken yaşlarda bu ‘şenaate’ muhatap oluyor. Birkaç ay evvel, tedbir uyguladığımız dijital bir oyun platformunda tespit edilen ahlaksızlıklar, bunun en çarpıcı örneğidir. Günden güne kesifleşen bu iklime, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dâhil her platformda cesaretle itiraz eden nadir ülke ve liderlerden biriyiz. Önümüzdeki dönemde bu duruşumuzu daha da sağlamlaştıracağız. Sırasıyla bireyi, aileyi, toplumu ifsat eden cinsiyetsizleştirme politikalarına tepki göstermeye kararlılıkla devam edeceğiz. Kim ne derse desin, bu konuda Türkiye’nin tavrı bellidir, bundan geri adım asla söz konusu olmayacaktır.”
Birleşmiş Milletler bünyesinde verdikleri mücadelenin herkesin malumu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çabaları, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı başta olmak üzere diğer uluslararası kuruluşlara da teşmil ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün bir kez daha tüm kalbimle ifade etmek isterim; küresel cinsiyetsizleştirme politikaları karşısında kazanılacak her mevzi, insanlığın geleceği adına tartışmasız büyük bir başarıdır. İlgili kurumlarımızla birlikte akademi, medya, kültür sanat ve sivil toplum camiamızın bu konuda daha aktif sorumluluk alacağına inanıyorum. Yerel yönetimlerin, millî varlığımızın taşıyıcı kolonlarına hamle yapan bu akımlara prim vermemesi gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyorum.”
“TÜRKİYE, GENÇ VE NİTELİKLİ NÜFUS BAKIMINDAN KAN KAYBETMEKTEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir diğer önemli hususun, genç ve nitelikli nüfusun devamı olduğunu belirterek, her şeyden önce bunun demografik bir sınamadan öte, varoluşsal bir tehdit niteliğinde olduğuna işaret etti.
Bin yıldır bu topraklara mührünü vurmuş bilgisi, erdemi ve müktesebatıyla medeniyet coğrafyasını karış karış yeşertmiş güçlü nesillerin devamının, gelinen aşamada ülke için “hayat-memat meselesine” dönüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet büyük ve güçlü bir Türkiye iddiasını taşıyorsak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu hayata geçirmek istiyorsak, yarınlarımızı güvence altına almayı arzu ediyorsak, hâsılı, yakın gelecekte hem hedeflerimize ulaşmayı hem de beka sorunu yaşamamayı temenni ediyorsak şimdiden harekete geçmek zorundayız. Bunu hamaset yapmak için değil, bazı acı gerçeklerle yüzleştiğimiz için söylüyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğurganlık oranı ve nüfus artış hızının alarm verdiğine dikkati çekerek, şu bilgileri verdi: “2001 yılında toplam doğurganlık hızımız 2,38 iken, bugün bu rakam 1,51’e düşmüştür. Nüfusun yenilenme düzeyinin 2,1 olduğu dikkate alındığında, durumun vahameti daha iyi anlaşılacaktır. Yıllık nüfus artış hızımız ise 2022 yılında binde 7 iken, 2023’te binde 1,1’e gerilemiştir. Çocuk ve genç nüfusumuz azalırken, yaşlı nüfusumuz tarihimizde ilk defa yüzde 10’un üzerine çıkmış, ortalama yaşımız da 34 sınırına dayanmıştır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Tüm bunlarla birlikte evlenme yaşı önemli ölçüde yükselmiş, boşanma oranları ise aynı nispette artmıştır. Evlenme hızı 2023’te binde 6,63 olarak gerçekleşti. 1000 nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden ‘kaba boşanma hızı’ ise 2,01’e çıktı. Boşanmaların yüzde 33,4’ünün evliliğin ilk 5 yılı içinde, yüzde 21,7’sinin ise evliliğin 6 ila 10’uncu yılları arasında meydana geldiği göze çarpıyor. Ülkemizde ilk evlenme yaşının kadınlar için 26’ya, erkekler için ise 28’e yükseldiğini görüyoruz. İlk anne olma yaşı, geçmişte görülmemiş biçimde, 29’u aşmış vaziyette. Bütün bu verilerin, oranların ve istatistiklerin anlattığı şudur; Türkiye, genç ve nitelikli nüfus bakımından, üzülerek söylüyorum, kan kaybetmektedir. Gerekli önlemleri bir an önce almaz, ihtiyaç duyulan politikaları kısa sürede uygulamazsak sorun telafi edilemez boyuta varacaktır. Allah korusun böyle bir durumda yalnızca nüfus değil, nüfuz kaybı da yaşamamız kaçınılmazdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, karşılarına dikilen bu tehlikeyi yaklaşık 20 sene evvel sezdiklerini, 2007’de doğurganlık ve nüfus artış hızındaki gerilemeye dikkat çekme adına “en az üç çocuk” çağrısı yaptıklarını anımsattı.
“BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE İDEALİMİZİ GÜÇLÜ AİLE VE GÜÇLÜ NÜFUS YAPISIYLA GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ”
Bu çağrıdan dolayı hem şahsen hem de hükûmet olarak ciddi baskı gördüklerini, itibar suikastlerine uğradıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Muhalefetin kışkırttığı birçok grup, yazar-çizer, sanatçı, sözüm ona aydın taifesi, bizi özel hayata müdahaleyle suçladı. Soruna her dikkat çektiğimizde ise bu saldırıların ve ithamların dozu daha da arttı. Şimdi geriye doğru baktığımızda ne kadar haklı olduğumuz, bize yönelik bühtanların da ne kadar mesnetsiz olduğu ortaya çıkıyor. Türkiye’nin güvenliğine, geleceğine, kalkınmasına ve huzuruna dair her konuda çuvallayanlar, burada da aynı yanlışı tekrarlamışlardır. Tabii bunun sadece bir öngörüsüzlük mü, yoksa arkasında çok daha sinsi emellerin mi olduğunun takdirini milletimizin yapacağına inanıyorum. Şahsi fikrim, nüfus planlaması kisvesi altında yürütülen çalışmaların kesinlikle art niyet taşıdığı şeklindedir. Zamanın, bu konuda da bizi teyit edeceği kanaatindeyim. Tabii biz, doğru bildiğimiz yolda sabırla yürümekten asla vazgeçmedik. Her fırsatta en az üç çocuk çağrımızı tekrarladık.”
Milletin istikbalini garanti edecek çalışmalara devam ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10’uncu Kalkınma Planı’na “Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması” başlıklı dönüşüm programını ekleyerek, doğurganlık hızının artırılmasını nüfus politikasının öncelikli hedefi hâline getirdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12’nci Kalkınma Planı ile doğurganlık oranının nüfusun kendini yenileme seviyesinin üzerine çıkarılmasını kendilerine gaye edindiklerini vurgulayarak, “Politikalarımızı destekleyici düzenlemeleri, projeleri, reform ve hizmetleri tek tek hayata geçirdik. Hak ve özgürlükleri genişlettik, eksiklikleri giderdik, kadın hakları ve aile yapısının iyileştirilmesini merkeze alan devrim niteliğinde adımlar attık. İnşallah bundan sonra da büyük ve güçlü Türkiye idealimizi güçlü aile ve güçlü nüfus yapısıyla gerçeğe dönüştüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 yılını “Aile Yılı” ilan ettiklerini, bu kapsamda birçok yeni projeyi de hayata geçirdiklerini belirtti.
“AİLE KURMAYI TEŞVİK EDECEK MADDİ DESTEKLER, DANIŞMANLIK HİZMETLERİ VE GENÇ ÇİFTLER İÇİN KONUT DESTEKLERİ GİBİ UYGULAMALARI DEVREYE ALACAĞIZ”
14-28 Mayıs seçim sürecinde millete söz verdikleri “Aile ve Gençlik Fonu”nu geçen sene deprem bölgesinde başlattıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu fonla evliliğe ilk adımını atan gençlere 48 ay vadeli, 2 yıl geri ödemesiz, 150 bin lira tutarında faizsiz kredi desteği sunulduğunu söyledi.
Bunu bir adım daha öteye taşıdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni evlenecek gençlerimize Aile ve Gençlik Fonu dâhilinde verdiğimiz faizsiz kredi desteğini 81 ilimizin tamamında uygulamaya alıyoruz. Aile ve Gençlik Fonundan artık 81 vilayetimizdeki tüm gençlerimiz istifade edebilecek. Dünya evine girecek gençlerimiz bu imkândan faydalanmak üzere bugün itibarıyla başvurularını yapabilirler. Yuva kuracak tüm gençlerimiz için şimdiden hayırlı uğurlu olsun, diyorum” şeklinde konuştu.
Bu yıl doğum yardımlarını da önemli ölçüde artırdıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu kapsamda, yeni doğacak ilk çocuk için verdiğimiz tek seferlik doğum yardımını bundan sonra 5 bin liraya yükseltiyoruz. Ayrıca, ikinci çocuk için her ay bin 500 lira, üçüncü ve sonraki çocuklar için de her ay 5 bin lira olacak şekilde çocuk yardımlarını devreye alıyoruz. Yeni doğacak ikinci ve sonraki çocuklar için hiçbir şart gözetmeksizin vereceğimiz çocuk yardımlarını her ay annelerimizin hesabına yatıracağız. Bu müjdemizin de ailelerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Aile kurmayı teşvik edecek maddi destekler, danışmanlık hizmetleri ve genç çiftler için konut destekleri gibi uygulamaları devreye alacağız. Esnek ve uzaktan çalışma modelleriyle kadınların, ev ve iş hayatlarını rahatlatacak yeni imkânları hayata geçireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışan anne babalar için ücretsiz veya düşük maliyetli çocuk bakım hizmetlerini güçlendireceklerini belirterek, çocuk sahibi olmayı teşvik edecek veya kolaylaştıracak tıbbi imkânları ailelerin istifadesine sunmayı da önemsediklerinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun haricinde geniş bir alanda faaliyetleri, projeleri ve müjdeleri de yıl boyunca ailelerle paylaşacaklarını bildirdi.
“ÖYLE TALEPLER ÖNE SÜRÜLÜYOR Kİ GENÇLERİMİZ YUVA KURMAKTAN KORKUYOR”
Kanayan bir yaraya da dikkati çekmek istediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peygamber Efendimiz, aile kurarken bakınız bizlere neyi öğütlüyor. ‘En bereketli nikâh, külfeti en az olanıdır’ buyuruyor. Dolayısıyla nikâh merasimlerinin sade, gösteriş, aşırılık ve israftan uzak olması Efendimiz tarafından bizlere tavsiye ve telkin ediliyor. Ancak, son yıllarda bu alanda sorunlarımız katlanarak artıyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla birlikte ataların tabiriyle “Eski köye yeni adetlerin” geldiğini gördüklerini söyledi.
“Öyle talepler, öyle listeler öne sürülüyor ki açık söylüyorum, gençlerimiz yuva kurmaktan korkuyor, çekiniyor, ürküyor, daha yolun başındayken umutları kırılıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, evlenenlerin ise ödemesi en az 4-5 yıl süren ağır faturalarla karşılaştığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, genç çiftlerin, aynı çatı altında beraberce yaşamayı öğrendikleri hassas dönemde, mevcut sıkıntılara ilaveten popüler kültürün veya geleneğin dayatması sebebiyle yüklendikleri maddi külfetlerle uğraştığı değerlendirmesinde bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erken dönemde yaşanan boşanmaların ana nedenlerinden biri, ‘olmasa da olur’ diyebileceğimiz aşırı talepler dolayısıyla ortaya çıkan işte bu masraflardır. Gençlerimiz bundan fevkalade mustariptir, şikâyetçidir. Aileye, ahlaka, fıtrata, çocuklara yönelik saldırıların arttığı ve medeniyet değerlerimize uygun hayat sürmenin zorlaştığı günümüzde, yuva kurmak isteyen gençlerimize yardımcı olmak mecburiyetindeyiz. İster kız tarafı ister erkek tarafı olsun her kim bunu zorlaştırıyorsa, gençlerin dünya evine girmesine engelliyorsa, büyük bir vebal altındadır. Toplumun bilinçlendirilmesi noktasında Diyanet İşleri Başkanlığımıza ve sivil toplum kuruluşlarımıza gerçekten önemli görevler düşmektedir. İnşallah ‘2025 Aile Yılını’ vesile kılarak, bu sorunların da üzerine kararlılıkla gideceğimize inanıyorum. Rabb’im, evlenecek tüm gençlerimizin yardımcısı olsun diyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 Aile Yılı’nın ülke, milleti ve tüm aileler için hayırlı uğurlu olmasını temenni etti.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.