Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Refah kaybı yaşayan dar ve orta gelir grubuna mensup vatandaşlarımıza yönelik destekleyici çalışmaları artırarak devam ettireceğiz. Asgari ücretten, emekli ve memur maaşlarını yükseltmeye, sosyal yardım programlarını yeni bir anlayışla ele alarak hakkaniyet ilkesine dayalı olarak tabanını genişletmeye kadar pek çok tedbiri adım adım hayata geçireceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Aziz milletim, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.
Son Kabine Toplantımızdan bugüne her anımızı ülkemiz ve milletimiz için eser ve hizmetlerle dolu bir şekilde geçirdik. Ülkemizi dünyada gururla temsil eden yurt dışı müteahhitlerimizle 24 Ağustos’ta bir araya gelerek başarı ödüllerini takdim ettik.
“ZAFERİN 100. YILINI DAHA ANLAMLI HÂLE GETİRDİK”
Anadolu’daki sarsılmaz kalemiz Ahlat’ı tarihî önemine ve ecdadın mirasına yakışır bir şekilde yeniden ihya ediyoruz. Bu amaçla 25 Ağustos’ta Ahlat’ta çeşitli programlara katıldık. Malazgirt Zaferi’nin 951. yıldönümünü Sultan Alparslan ve ordusunun Cuma namazı kıldığı yerde 26 Ağustos günü bir kez daha coşkuyla kutladık.
Daha sonraki günlerde millî mücadelemizin dönüm noktasını teşkil eden Büyük Taarruz’un başladığı ve zafere ulaştığı Kütahya, Afyonkarahisar’da vatandaşlarımızla kucaklaştık. Büyük Taarruz’un 100. yılı vesilesiyle Ordularımızın Başkomutanı Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve millî mücadele kahramanlarımızı bizzat yerinde yâd ettik. Bununla kalmadık, Kütahya ve Afyonkarahisar şehirlerimize kazandırdığımız eser ve hizmetlerin toplu açılışını yaparak zaferin 100. yılını daha anlamlı hâle getirdik.
30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Ankara’da bir dizi program gerçekleştirdik. Devlet Mezarlığı’nda, 30 Ağustos tebrikatında ve akşam düzenlenen konserde diğer davetlilerin yanı sıra millî mücadele kahramanlarımızın yakınlarıyla da bir araya geldik. Cumhurbaşkanlığı Külliyemizdeki 30 Ağustos konserinin büyük zaferin 100. yılının şanına yakışır bir program olduğuna inanıyorum.
Aynı gün Millî Savunma Üniversitemizin Kara Harp Okulundaki diploma ve sancak devir teslim törenlerinde ordumuzun saflarına yeni katılan teğmenlerimizin heyecanına da ortak olduk. Ertesi gün, yani 31 Ağustos’ta da İstanbul’da Deniz ve Hava Harp Okullarımızın diploma ve sancak devir teslim törenlerine iştirak ettik.
“YUNANİSTAN, NE SİYASİ, NE EKONOMİ, NE ASKERÎ BAKIMDAN BİZİM DENGİMİZ OLMADIĞI İÇİN MUHATABIMIZ DA DEĞİLDİR”
Bu vesileyle bir kez daha son dönemde ülkemize yönelik tacizlerini ve terbiyesizliklerini artıran Yunanistan’la ilgili olarak şu hatırlatmayı yapmak istiyorum: Yunanistan, ne siyasi, ne ekonomik ne askerî bakımdan bizim dengimiz olmadığı için muhatabımız da değildir.
Her yıl olduğu gibi 1 Eylül’de adli yıl açılış törenimizi gerçekleştirdik. Adli yıl açılış töreninde geçmişten bugüne adalet arayışımızı, bu doğrultuda gerçekleştirdiğimiz çalışmaları, ayrıca gelecekte hayata geçirmeyi planladığımız yenilikleri yargı mensuplarımızla paylaştık.
Geçtiğimiz cumartesi günü Samsun’da beşincisi düzenlenen TEKNOFEST’in Karadeniz ayağında gençlerimizle bir araya geldik. Artık sınırlarımızı aşıp bir dünya markası hâline dönüşen TEKNOFEST’te gençlerimizin bilgisine, kabiliyetine, çalışkanlığına, azmine her şahit oluşumuzda geleceğimize güvenimiz de artıyor.
Yarın Bosna Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan’ı kapsayan bir Balkan gezisine çıkıyoruz. Son dönemde gerginliklerin arttığı bu coğrafyada barışın, huzurun, kalkınmanın, hakkaniyetin temsilcisi Türkiye olarak üzerimize düşen görevleri yerine getirmeyi sürdürüyoruz.
Önümüzdeki hafta Özbekistan’da Şangay Beşlisi’nin toplantısına iştirak ederek ülkemizin hak ve menfaatlerini Orta ve Doğu Asya coğrafyalarında geliştirmenin yollarını arayacağız.
Bir sonraki hafta da Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna katılarak, hem dünya ve bölge gündemine dair görüşlerimizi dile getirecek, hem de çok sayıda toplantı ve görüşme yapacağız.
Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada artan gücü, etkisi ve sorumlulukları, bize ufkumuzu sürekli genişletmemiz, ilişkilerimizi çeşitlendirmemiz, fırsatları değerlendirmemiz gerektiğini söylüyor. Bunun için hem ülke içinde siyasetten ekonomiye, her alanda hedeflerimize sıkı sarılmamız, hem de küresel gelişmeleri kendi lehimize yönlendirmemiz gerekiyor.
“TÜRKİYE GÜÇLÜ OLMAK, GÜCÜNÜ SÜREKLİ ARTIRMAK MECBURİYETİNDEDİR”
Gece-gündüz demeden, böylesine yoğun programlarla koşturmamızın tek sebebi; Türkiye ve Türk milleti olarak işte bu tarihî fırsatı en üst düzeyde kullanabilmektir. Her fırsatta altını çizerek tekrar ettiğimiz gibi, Türkiye güçlü olmak, gücünü sürekli artırmak mecburiyetindedir. Aksi takdirde ülkemizi çevremizde sayısız örneğini gördüğümüz felaketlerin içine sürüklemek isteyenlere fırsat vermiş oluruz. Siyasetçisinden sokaktaki vatandaşına kadar kendini bu ülkenin bir ferdi olarak gören herkesin de bu anlayışla hareket etmesini bekliyoruz.
Aziz milletim; geçtiğimiz hafta açıklanan 2022 ikinci çeyrek büyüme rakamları, Türk ekonomisinin yükselişine devam ettiğini göstermiştir. Hiç şüphesiz bu kendi-kendine ortaya çıkan bir başarı değildir. Bu tablo; yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlayla büyüme esasına dayanan Türkiye Ekonomi Programımıza uygun şekilde yolumuza devam ettiğimizin işaretidir.
Salgın döneminde herkes içine kapanırken biz üretim çarklarının dönmeye devam etmesini, istihdamın korunmasını, ihracatın artırılmasını hedef alan bir yaklaşımla hareket etmiştik. Her ne kadar o dönemde birileri bizi bu politikamızdan dolayı eleştirmiş olsa da, geldiğimiz noktada ne kadar doğru bir karar verdiğimizi onlar dahi inkâr edemiyor. Gelişmiş ülkelerin ekonomi politikalarını klasik modelleri bir kenara bırakarak bizimkine benzer bir anlayışla değiştirilmeye başlamaları da programımızın isabetini teyit eden bir diğer gelişmedir.
“EN YÜKSEK BÜYÜME KAYDEDEN İKİNCİ ÜLKE KONUMUNDAYIZ”
Bizim mandacı iktisatçılar dediğimiz kesim bile artık eski görüşlerinde ısrar edemiyor, sürekli bardağın boş tarafını göstererek de olsa farklı şeyler söylemeye çalışıyor. Büyüme rakamlarımızı işte bu fotoğraf içinde değerlendirmek gerekiyor. Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,5 olan büyüme oranımız, ikinci çeyrekte yüzde 7,6 olarak gerçekleşmiştir. İkinci çeyrekteki büyüme oranımızla hem OECD, hem de G-20 içinde en yüksek büyüme kaydeden ikinci ülke konumundayız. Üstelik bu büyümeyi iç talep yanında dış talepteki güçlü artış da desteklemiştir.
Dengeli büyümemizin içindeki makine-teçhizat yatırımı harcamalarının ortalamanın neredeyse 2 katı seviyesinde bir yere sahip olması, gelecekte daha ileri seviyelere ulaşma umudumuzu güçlendiriyor. Elbette bu büyüme oranına, etrafımızda yaşanan güvenlik krizlerine, insani trajedilere, ülkemize yönelik pek çok haksız saldırıya rağmen ulaştığımızı da unutmamalıyız.
Kış mevsiminin yaklaşmasıyla Avrupa merkezli olarak başlayan, ancak küresel etkilere sahip enerji krizinin derinleşme kaygısı Türkiye’nin üretim ve ihracat potansiyelini daha da önemli hâle getiriyor. Artık 251 milyar dolarlık bir ihracat seviyesine ulaşan ekonomimizin, küresel mal ticaretinden aldığı pay da yüzde 1’in üzerine çıkmıştır.
“TURİZMDE HEDEFLERİN ÜZERİNDE BİR GERÇEKLEŞMEYE DOĞRU GİDİYORUZ”
Turizmde de hamdolsun hedeflerin üzerinde bir gerçekleşmeye doğru gidiyoruz. Sadece güney bölgelerimizde değil ülkemizin her yerinde, otellerde, uçaklarda, turizm tesislerinde boş yer bulmanın neredeyse imkânsız olduğu bir sezon geçiriyoruz.
İthalatımızdaki artışın ve dolayısıyla cari denge hedefimizdeki bozulmanın sebebi ise, enerji ve emtia fiyatlarındaki öngörülemez yükselişlerdir. Nitekim yılın ilk 6 ayındaki cari işlemler dengemiz, enerji hariç bakıldığında 8,1 milyar dolar fazla vermektedir. Buna rağmen enerji dâhil cari fazla vermek için çalışmalarımızı artan bir hızla sürdürüyoruz. Güvenlik krizleri başta olmak üzere küresel dengeleri bozan gelişmelerin normalleşmeye başlamasıyla bu sorunun da üstesinden geleceğimize inanıyorum.
Yine bu çerçevede ülkemizin enerji ihtiyacının yerli, millî, sürdürülebilir kaynaklardan teminine yönelik çok sayıda projeyi hayata geçiriyoruz. Yeni programımızı istihdam merkezli oluşturduğumuzu her fırsatta vurguluyoruz. Son 2 yılda istihdamda net 5 milyon kişilik artışla, toplam istihdamın tarihimizin en yüksek rakamı olan 31 milyon sınırına dayanmış olması bu alandaki hedeflerimize de ulaştığımız ispatıdır.
Merkez Bankası rezervlerinden millî gelir hesaplarına kadar her alanda benzer olumlu gelişmeleri görmek mümkündür. Vatandaşlarımıza yaptığımız kendi paramız Türk Lirasına güvenme ve sahip çıkma çağrımız hamdolsun çok önemli bir karşılık bulmuştur. Kur korumalı mevduat hesaplarına geçişe gösterilen ilgi sayesinde bir ara 239 milyar dolar seviyesine kadar ulaşan vatandaşlarımızın yabancı para hesap tutarları geçtiğimiz ay sonu 212 milyar dolara kadar gerilemiştir. Borsamızın sürekli rekorlar kırması da sermaye piyasalarındaki güvenin ifadesidir.
Tüm bu fotoğraf içinde enflasyon hâlâ en ciddi sorunumuz olmayı sürdürüyor. Dünyanın her ülkesi kendi ekonomik gerçekliğine göre son 40-50 yılda eşi benzeri görülmemiş enflasyon tehditleriyle mücadele ediyor. Özellikle gelişmiş ülkeler aldıkları tüm önlemelere rağmen henüz enflasyon sorununa çözüm bulabilmiş değiller.
“YILBAŞINDAN SONRA ÜLKEMİZDEKİ ENFLASYONUN HIZLI BİR ŞEKİLDE İNİŞİNE ŞAHİTLİK EDECEĞİZ”
Türkiye olarak inşallah yılbaşından sonra ülkemizdeki enflasyonun hızlı bir şekilde inişine şahitlik edeceğiz. Önce 40’lı, ardından 30’lu, yılsonuna doğru 20’li rakamlardaki enflasyonla ülkemizi bu tehdidin gölgesinden de çıkarmayı planlıyoruz. Bu süreçte refah kaybı yaşayan dar ve orta gelir grubuna mensup vatandaşlarımıza yönelik destekleyici çalışmaları artırarak devam ettireceğiz. Asgari ücretten, emekli ve memur maaşlarını yükseltmeye, sosyal yardım programlarını yeni bir anlayışla ele alarak hakkaniyet ilkesine dayalı olarak tabanını genişletmeye kadar pek çok tedbiri adım adım hayata geçireceğiz.
Dünkü Resmî Gazete’de yayınlanan Orta Vadeli Program, enflasyonun düşürülmesi başta olmak üzere bu mücadelenin yol haritasıdır.
Aziz milletim; Cumhurbaşkanlığının koordinasyonunda tüm bakanlıklarımızın ve kurumlarımızın katılımıyla hazırlanan Orta Vadeli Program, 2023 ve 2025 yılları arasındaki çalışmalarımızın rehberi olacaktır. Program döneminde ülkemizin kalkınma potansiyelini ve istihdamı artıran yüksek katma değerli üretime öncelik veren, ihracat temelli sürdürülebilir büyümeyi hedef alan bir strateji uygulayacağız. Bu dönemde hizmet gelirlerindeki zaten yaşanmakta olan artışın düzenli şekilde sürmesini bekliyoruz.
İhracatımızı ülke ve ürün çeşitliliğiyle desteklemeyi sürdüreceğiz. İthalatı dengelemek için enerji dâhil her alanda ülkemizin imkânlarını harekete geçirecek projelere öncelik vereceğiz.
Hem finansal istikrarı, hem fiyat istikrarını program dönemi sonunda hedeflediğimiz seviyeye getirmek istiyoruz. İstihdamı daha da geliştirmek, gençlerimiz ve kadınlarımız başta olmak üzere çalışmak isteyen istinasız herkese imkân sağlamak için aktif iş gücü politikalarını güçlendireceğiz.
Elbette bu süreçte de geçmişten bugüne olduğu gibi bütçe disiplininden taviz vermeyeceğiz. Maliye politikalarımızı kamu açıklarını azaltma ve bütçe dengelerini güçlendirme yönünde sürekli tahkim edeceğiz.
İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında çevre, sosyal ve ekonomik dönüşüm politikalarıyla yeşil dönüşümün gerçekleştirilmesi de Orta Vadeli Programın önemli unsurları arasındadır.
Program sonunda millî gelirimizi 1 trilyon doların üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Esasen son 8-9 yıldır yaşadığımız saldırılar ve bunların kur-faiz-enflasyon şer üçgeninde yürüyen ekonomik ayakları olmasaydı, bugün millî gelirimizi 1,5 trilyon doların üzerine çıkışını konuşacaktık. Her şeye rağmen satın alma paritesi itibarıyla ülkemizin dünya millî gelir sıralamasında 11’inciliğe yükselmesini de önemli bir başarı olarak görüyoruz. Önce satın alma paritesinde, arkasından toplam millî gelir sıralamasında dünyada ilk 10’a gireceğimizin özellikle çok uzak olmadığına yürekten inandığımı söylemek isterim.
Sanayicilerimiz kendilerini küresel değişimlere adapte etme konusunda oldukça gayretliler; biz de doğru teşvik politikalarıyla bu çabayı destekliyoruz. Yeni girişimlerimizin önünü açmak, cesaretlerini artırmak için de pek çok farklı program uyguluyoruz.
Türkiye Kalkınma Fonunu katma değerli yerli ve yenilikçi üretim yapan girişimcilerimiz için daha etkin şekilde kullanacağız. Hiç şüphesiz bu girişimler arasında enerji arz güvenliğimize katkıda bulunacak projeleri daha güçlü şekilde destekleyeceğiz.
Teknoloji odaklı sanayi hamlesi programıyla da yükselen küresel teknolojileri ve ürünleri geliştiren projeleri özel olarak teşvik edeceğiz. Afetlere hazır, enerji verimliliği yüksek, kültürel değerlerimizi koruyan, yatay mimariyi esas alan kentsel dönüşüm çalışmaları da programımızın öncelikleri arasındadır.
Pek çok detayı bulunan Orta Vadeli Programa göre, tüm kurumlarımız kendi bütçe hazırlıklarını başlatmışlardır. Meclisimizin de takdiriyle yürürlüğe girecek 2023 bütçemizi ülkemizin hedeflerine doğru atmış olduğumuz yeni ve önemli adımların zemini kılmak istiyoruz. Ne seçim sürecinin, ne de başka herhangi bir iç veya dış gelişmenin 85 milyonun geleceği bakımından kritik öneme sahip bu program ve bütçe dengelerini bozmasına rıza göstermeyeceğiz. Orta Vadeli Programın ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Programın hazırlanmasında ve bütçe çalışmalarında emeği geçen Cumhurbaşkanı Yardımcımızdan Hazine ve Maliye Bakanımıza, Bütçe ve Strateji Başkanımızdan bakanlıklarımıza kadar herkesi tebrik ediyorum.
“TÜM MAZLUMLARIN VE MAĞDURLARIN UMUDU OLMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Aziz milletim; Türkiye, dünyanın neresinde olursa olsun mağdur ve mazlum duruma düşmüş herkesle dayanışma içinde olmayı, medeniyetinin ve tarihinin üzerine yüklediği bir sorumluluk olarak görmektedir. Bu anlayışla ilgili resmî kuruluşlarımız ve sivil toplum yapılarımızla millî gelirine kıyasla dünyanın en çok insani kalkınma yardımı yapan ülkesi hâline geldik. Paylaşmanın bereketine inanan bir millet vasfıyla tüm mazlumların ve mağdurların umudu olmayı sürdüreceğiz.
Pakistan’da yaşanan sel felaketi karşısında da aynı tavrı gösteriyoruz. Bununla birlikte Pakistan, Türk Devleti ve milleti için dünyadaki ülkelerden bir ülke olmanın çok ötesinde anlama sahiptir. Asırlar öncesinde aynı devlet köklerine sahip olduğumuz bu coğrafya halkı, her dönemde kardeşlik hukukumuza sahip çıkmış, vefasını göstermiştir. Millî mücadelede bize en büyük desteği o zamanlar Hindistan Müslümanları içinde yer alan Pakistanlı kardeşlerimizin verdiğini asla unutmadık, unutmayacağız. Cumhuriyet tarihi boyunca da başımız her sıkıştığında Pakistan halkını ve devletini yanımızda bulduk.
Geçtiğimiz günlerde Pakistan’da etkili olan ve ülkenin önemli bir kısmını sular altına bırakan sel felaketi sonrası ortaya çıkan görüntüler, 85 milyon olarak hepimizin yüreğini dağlamıştır. Muson yağmurlarının etkisi ve küresel ısınma sebebiyle yüksek dağlardaki buzulların erimesiyle ülke topraklarının 3’te ikisi sel suları altında kalmıştır.
Bugüne kadar 1100 kişinin ölümüne, 325 bin evin yıkılmasına, 733 bin evin hasar görmesine, 800 bin hektar ekili arazinin çamura gömülmesine, 735 bin besi hayvanının telefine yol açan bu felaket sebebiyle, Pakistan halkına başsağlığı dileklerimizi ve üzüntülerimizi iletiyoruz.
Sağlıktan gıdaya, altyapıdan iskâna kadar pek çok soruna yol açan bu durum karşısında, Türkiye ve Türk milleti olarak kayıtsız kalamazdık, kalmadık. İçişleri ile Çevre ve Şehircilik bakanlarımız bizzat bölgeye giderek felaketi ve yapılması gereken çalışmaları bizzat yerinde gördü ve incelediler. AFAD Başkanlığımızın koordinasyonunda 16 sivil toplum kuruluşumuzun desteğiyle 50 bin çadır, 100 bin gıda ve temizlik kolisi bölgeye gönderilmek üzere hazırlandı.
Bugün itibariyle 11 uçak ve 2 iyilik treni bölgeye hareket etti, 3. trende yarın yola çıkıyor. Ayrıca, mahallinden temin edilen temel ihtiyaç malzemeleri de afet zedelere dağıtılmaya başlandı. Oluşturulan hava köprüsü ve iyilik trenleri ile Pakistanlı kardeşlerimizin yaralarını sarana kadar elimizdeki imkânları kendileriyle paylaşmayı sürdüreceğiz. Hedefimiz, yarısı valiliklerimiz, yarısı sivil toplum kuruluşlarımız tarafından temin edilecek toplam 500 bin gıda kolisini her hafta iki tren kaldırarak 14 seferde Pakistan’a ulaştırmaktır.
Hayırseverlerimizi Pakistanlı afetzede kardeşlerimiz için AFAD ve sivil toplum kuruluşlarımız tarafından yürütülen yardım kampanyasına destek vermeye davet ediyorum. Bir kez daha Pakistanlı kardeşlerimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
“GENEL SAĞLIK SİGORTASI SİSTEMİMİZİN DÜNYADA EŞİ BENZERİ YOKTUR”
Aziz milletim; Türkiye’nin son 20 yılında gerçekleştirdiği kalkınma devriminin en iftihar verici sonuçlarından biri de sağlıkta yaşanmıştır. Vatandaşlarımızın hemen tamamını kapsayan genel sağlık sigortası sistemimizin dünyada eşi benzeri yoktur. Ülkemiz en ücra köşelerine kadar yayılan tam teşekküllü hastanelerimiz ve herkesin erişimine açık teşhis, tedavi, ilaç temini mekanizmalarımızla vatandaşlarımıza en yaygın ve kaliteli sağlık hizmetini sunuyoruz.
Şehir hastanelerimiz salgın döneminde önemi daha iyi anlaşılan ve bu sistemi bir adım daha öteye taşıyan benzersiz bir yeniliktir. Son dönem de sağlık çalışanlarımızın, özellikle de doktorlarımızın özlük haklarıyla ilgili tartışmalar sağlıktaki bu güzel tabloyu gölgelemeye başlamıştı. Bunun üzerine, 14 Mart Tıp Bayramı’nda sağlık çalışanlarımıza tüm sorunlarını çözme sözü verdik.
Sağlık çalışanlarımızın sabit ek ödemelerini merkezi yönetim bütçesini alarak bu konuda yaşanan karmaşayı ve memnuniyetsizliği ortadan kaldırdık. Mahsuplaşmanın uygulamada ortadan kalkmasıyla, hizmet veren her sağlık çalışanı ek ödeme alma imkânına kavuşmuştur. Aile hekimlerimizin özlük haklarında da benzer bir düzenlemeye gittik.
Emeklilerine de yansıyacak şekilde özlük haklarında yaptığımız iyileştirmelerin sağlık çalışanlarımız tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandığını görmekten mutluluk duyuyoruz. Şimdi aynı düzenlemeyi üniversite hastanelerimizde görev yapan sağlık çalışanlarımıza da teşmil ediyoruz. Böylece Sağlık Bakanlığı ile üniversite hastanelerinde çalışanlar, doktorlarımız arasında ortaya çıkan farkı kapatmış oluyoruz.
Sağlık hizmetlerinin kalitesinin artırılması için hayata geçirdiğimiz beyaz reformun meyvelerini 6 bin hekimimizin kamuya dönmek için müracaatıyla almaya başladık. Amacımız, 85 milyonun tamamına en iyi sağlık hizmetlerini vermek ve bunu yapan sağlık çalışanlarımızın huzur içinde görevlerini yerine getirmelerini temin etmektir.
Bugün kamuoyuyla paylaşmak istediğimiz bir başka müjdemiz de icra takibine düşmüş dosyası bulunan vatandaşlarımızla ilgilidir.
Bilindiği gibi, Hükûmet olarak bir yandan ülkemizin ihtiyacı olan altyapı ve üstyapı yatırımlarını yaparken, diğer yandan refahı artırmak ve artan refahı adil dağıtmak için de çalışıyoruz. Milletimizin can ve mal emniyeti, huzuru, refahı, barış ve güven içinde yaşaması, her vakit olduğu gibi bugün de birinci önceliğimizdir. Bu anlayışa, işçilerimizin, emeklilerimizin, memurlarımızın ücretlerinde önemli iyileştirmeler yaptık. Buğday, arpa, çay, fındık, üzüm başta olmak üzere çiftçilerimizin alın tellerinin mahsulü olan tüm ürünlere hakları olan fiyatları vererek çiftçilerimizi memnun eden adımları attık.
İCRA TAKİBİNDEKİ 2 BİN LİRA VE ALTINDAKİ BORÇLARIN TASFİYESİ
Bugün aldığımız yeni bir kararla da vatandaşlarımızın bir kısmının icra takibine uğramasına yol açan 2000 lira ve altındaki borçlarını tasfiye ediyoruz. Buna göre, 15 Ağustos 2022 tarihinden önce icra takibi başlatılmış 2000 lira ve altındaki alacakların gider gösterilerek vergiden düşürülebilmesini ve böylece tasfiyesini sağlıyoruz. Varlık yönetim şirketlerine devredilmiş alacaklar da buna dahildir.
Böylece, icra takibine konu yaklaşık 10 milyon dosya ve yaklaşık 5,5 milyon vatandaşımız icra takibinden kurtulmuş olacaktır. Hükûmet olarak aldığımız bu kararın yasal düzenleme boyutunu ekim ayında Meclisin açılmasıyla birlikte Cumhur İttifakı’nın meclis grupları hemen atacaktır.
Aldığımız kararın bu düzenlemeden yararlanacak her bir vatandaşımıza hayırlı olmasını diliyorum.
Bir müjdemiz de önümüzdeki hafta başlayacak 2022-2023 eğitim-öğretim yılıyla ilgili hazırlıklarını yürüten ihtiyaç sahibi ailelerimize olacaktır. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarımıza, bu ailelerimize daha güçlü destek vermek amacıyla ilave kaynak aktarımı yaptık. İhtiyaç sahibi ailelerimizin eğitim-öğretim yılı desteği için ilçelerindeki vakıflara başvurmaları gerekiyor.
“DOĞAL GAZ TÜKETİM DESTEĞİ PROGRAMINI BU YIL DA SÜRDÜRECEĞİZ”
Geçtiğimiz kış başlattığımız doğal gaz tüketim desteği programını bu yıl da sürdüreceğiz. Bu destekten yararlanmak isteyen ev sahibi veya kiracı fark etmeksizin tüm vatandaşlarımız 5 Eylül’den itibaren elektronik devlet üzerinden başvurularını yapabilirler.
Kronik hastaların veya yaşam destek cihazlarına bağlı kişilerin bulunduğu hanelere doğal gaz desteği yüzde 5 fazlasıyla yapılacaktır.
Türkiye, aile destek programını geçtiğimiz aylarda uygulamaya alarak sosyal koruma kalkanımızın kapsamını genişletmiştik. Şartları tutmadığı için diğer yardımlardan yararlanamayan ve belirli bir gelir seviyesinin altında olan 831 bin vatandaşımıza Temmuz ayında 427 milyon lira destek sağlamıştık. Mevcut ve yeni hak sahibi 1,6 milyon kişinin 1 milyar lirayı bulan Ağustos ayı ödemelerini 7 Eylül’de gerçekleştiriyoruz.
Tüm bu sosyal desteklerin de vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Hepinizi tekrar sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 86. yılı nedeniyle Anıtkabir’de düzenlenen anma törenine katıldı.
Anıtkabir’deki tören, devlet erkânının Aslanlı Yol’da yürüyüşü ile başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki heyet, Anıtkabir’de saat 09.05’te Atatürk’ün mozolesine çelenk koyarak saygı duruşunda bulundu.
İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Misak-ı Millî Kulesi’ne geçerek Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı ve şunları yazdı:
“Aziz Atatürk,
Ebedi aleme irtihalinizin 86. yıl dönümünde Zat-ı Âlinizi, bir kez daha rahmetle yâd ediyoruz.
Şahsınızın ve şehitlerimizin emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni her alanda yüceltmek, güçlendirmek, etrafındaki krizlere rağmen istikrar ve güven içinde büyütmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Yeniden büyük Türkiye hedefiyle ve Türkiye Yüzyılı vizyonuyla 85 milyon tek yürek, tek bilek olarak şanlı mazimizden daha aydınlık bir atiye uzanan kutlu yolculuğumuzu emin adımlarla sürdürüyoruz.
Vatan topraklarının her karışında barışın, huzurun, adaletin, kalkınmanın ve kardeşliğin egemen olduğu bir Türkiye’yi inşa edene kadar durmadan, dinlenmeden yürüyeceğiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda hitap etti.
Misafirperverliği ve nazik daveti için Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün burada Avrupa’nın yüzleştiği çok boyutlu güvenlik sınamalarını ele almak üzere toplanmış bulunuyoruz” ifadesini kullandı.
Güvenlik sınamalarının yalnızca askerî tehditler, terörist saldırılar ve hibrit savaş taktiklerinden ibaret olmaktan çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji arzından siber saldırılara, göç hareketlerinden salgınlara, uluslararası hukukun sistematik ihlallerinden savaşlara kadar geniş bir yelpazeye yayılan meydan okumaların herkesi etkilediğini bildirdi.
“UKRAYNA’DAKİ SAVAŞIN YOL AÇTIĞI OLUMSUZLUKLAR HER GEÇEN GÜN DAHA DA DERİNLEŞİYOR”
“Huzurumuza, istikrarımıza ve refahımıza kasteden tehditlerin önemli bir kısmı tek başımıza üstesinden gelemeyeceğimiz boyutlara varmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa Siyasi Topluluğu’nu, kıtamıza yönelik ortak tehditleri samimi bir ortamda ele aldığımız bir platform olarak görüyoruz. Türkiye, civar bölgelerle yakın kültürel bağları, güçlü ordusu, köklü devlet tecrübesi, ilkeli dış politikası ve yetişmiş insan kaynağıyla bir istikrar adası vazifesi görmeye devam edecektir. Avrupa coğrafyasında maalesef savaşın üçüncü yılını geride bırakıyoruz. Ukrayna’daki savaşın yol açtığı olumsuzluklar her geçen gün daha da derinleşiyor. Savaşın uzaması diplomasiye giderek daha az alan bırakıyor. Biz, en başından beri her iki tarafın da masada olduğu bir müzakere sürecini ve devamında kalıcı, adil bir barışa ulaşılmasını savunduk.”
“GAZZE’DE BİR YILDIR SÜREN SOYKIRIM İNSANLIĞIN ORTAK UTANCIDIR”
Geçen hafta Kazan’da Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüşmeden önce de Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha’yı Ankara’da kabul ettiğini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki görüşmede de diplomasiye alan açılması yönündeki mesajlarını bir kez daha taraflara ilettiğini, barışın tesisi için üzerlerine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını ve çözüme yönelik çabalara desteklerinin süreceğini ifade ettiklerini bildirdi.
Diğer yandan, yol açtığı yıkım ve sivil zayiat bakımından Ukrayna’daki savaştan çok daha büyük bir insanlık trajedisinin Orta Doğu’da yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Gazze’de bir yıldır süren soykırım tüm insanlığın ortak utancıdır. Buna son dönemde Batı Şeria ve Lübnan’a gerçekleştirilen gayriahlaki ve gayrihukuki saldırılar da eklenmiştir. Şunu vicdan sahibi herkes görüyor, kabul ve ikrar ediyor, 50 bine yaklaşan can kaybı dikkate alındığında ateşkesin ivedilikle sağlanması, kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardımın bölgeye ulaşması için İsrail’e her boyutta baskı yapılması elzemdir. İsrail’in saldırganlığına kayıtsız şartsız destek verenler, işlenen suçların da ortağı hâline geldiklerini bilmelidirler.”
“FİLİSTİN’İ HENÜZ TANIMAYAN TÜM ÜLKELERE BUNU YAPMALARI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’e silah ve mühimmat transferinin durdurulmasını sağlamaya yönelik Birleşmiş Milletler’de bir girişim başlattıklarını, 50’yi aşkın ülke ve uluslararası kuruluşun imzasını taşıyan mektubu BM Genel Sekreteri’ne, BM Güvenlik Konseyi Kasım Ayı Dönem Başkanı Birleşik Krallık’a ve BM Genel Kurul Başkanı’na ilettiklerini belirtti.
Bir diğer önemli hususun da Filistin’in devlet olarak tanınması olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İrlanda, Norveç, İspanya ve Slovenya’nın bu yönde attıkları adımları takdirle karşılıyor, kendilerini ülkem ve milletim adına tebrik ediyorum. Bu tanıma kararlarının, bölgede barış isteyen Avrupalı devletler için de bir emsal teşkil ettiğine inanıyorum. Küresel adalete ve barışa katkı vermeleri için Filistin’i henüz tanımayan tüm ülkelere bunu yapmaları çağrısında bulunuyorum” ifadesini kullandı.
“PKK TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELEDE AVRUPALI ORTAKLARIMIZDAN SOMUT İŞ BİRLİĞİ GÖRMEK İSTİYORUZ”
Terörizme karşı iş birliği ve dayanışma hâlinde, terör örgütleri arasında fark gözetmeksizin mücadelenin herkesin sorumluluğu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “PKK terör örgütüyle mücadelede Avrupalı ortaklarımızdan somut iş birliği görmek istiyoruz. FETÖ’nün etkin varlık gösterdiği Avrupa ülkelerinden adli ve idari iş birliği taleplerimizin karşılanmasını bekliyoruz. DEAŞ, ülkemizin de önemli katkılarıyla Suriye ve Irak’ta toprak hâkimiyetini kaybetmiş olsa da küresel ölçekte güvenliği tehdit ediyor. Örgütün odağının kaymaya başladığı Batı Afrika ve Orta Asya’daki yabancı terörist savaşçı hareketliliğinin dikkatle takip edilmesini ve bu alanda iş birliğini önemsiyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Avrupa-Atlantik bölgesinde barış, refah ve istikrar için bugüne kadar en çok katkı veren ülkeler arasında yer aldığına işaret ederek, “NATO’nun en önde gelen müttefiklerinden biri olarak, Asya-Pasifik’ten Kuzey Afrika’ya uzanan geniş coğrafyadaki ortaklarımızla istişareleri ve iş birliğimizi sürdürüyoruz” diye konuştu.
“AB’nin savunma alanındaki gayretlerine Türkiye’nin tam olarak dâhil edilmesi Avrupa’nın barış ve güvenliği için olmazsa olmazdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Avrupa Savunma Ajansına ve Avrupa Daimi Yapılandırılmış İşbirliği kapsamındaki projelere katılımımızın gecikmeksizin önünün açılmasını bekliyoruz. Avrupa’yı ve ötesini etkileyen geniş çaplı sorunlara çözüm bulunabilmesi için Türkiye’nin desteği şarttır. Avrupa’da nefret, İslam karşıtlığı ve ırkçılık, sosyal uyumu ve istikrarı zedeliyor. Müslümanlar başta olmak üzere göçmenlere karşı artan ötekileştirme, ırkçılığın yeni bir yüzü olarak karşımıza çıkıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığının yalnızca Müslümanları ve göçmenleri değil, toplumun tamamının huzur ve güvenliğini tehdit eden bir temel insan hakları sorunu olduğu artık kabullenilmelidir. Küresel dengelerin yeniden kurulduğu böylesine belirsiz bir dönemde, hemen her alanda yeni ve etkin politikalar geliştirmemiz elzemdir. Daha derin iş birliği tesis etmemizin önündeki siyasi engellerin, ön yargılı birtakım tutumların artık geride bırakılması gerekiyor. Aksi takdirde, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu fikri ve ekonomik dönüşümleri yakalaması mümkün olamayacaktır.”
“AB İLE İLİŞKİLERİMİZİN SAĞLIKLI BİR ZEMİNDE İLERLETİLMESİ İÇİN DİYALOG VE İŞ BİRLİĞİNE HAZIRIZ”
Bu vesileyle Avrupa kıtasının güvenlik ve istikrarı için AB’nin genişleme politikasının önemine de dikkati çekmek istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hakkaniyetli bir genişleme politikasının Birliğin en önemli jeopolitik aracı olduğu açıktır” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır. Türkiye olarak, AB ile ilişkilerimizin sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi için diyalog ve iş birliğine hazırız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) Zirvesi’ne katıldı.
Budapeşte Puskas Arena’da gerçekleştirilen AST Zirvesi’ne gelişinde, Macaristan Başbakanı Viktor Orban tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra zirvenin açılış oturumuna iştirak etti.
Zirve sonrasında liderler, aile fotoğrafı için bir araya geldi.
Burada çekilen aile fotoğrafındaki liderler arasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Macaristan Başbakanı Orban, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, AB Konseyi Başkanı Charles Michel yer aldı.
Fotoğraf çekiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağında İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, solunda ise Hollanda Başbakanı Dick Schoof bulundu.
Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi nedeniyle Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları Konseyi 11. Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’e ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Bişkek-Manas Uluslararası Havalimanı’nda Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov ve eşi Aygül Caparova ile Türkiye’nin Bişkek Büyükelçisi Ahmet Sadık Doğan karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Kırgızistan ziyaretinde, eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ve Ticaret Bakanı Ömer Bolat eşlik ediyor.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.