Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti “Özümüzden Geleceğe Türkiye Buluşmaları” programında yaptığı konuşmada, “Türkiye, büyük bir ülkedir. Türkiye, 2 bin 300 yılı aşan köklü birikimiyle tecrübeli bir devlettir. Türkiye, 85 milyon vatandaşıyla bölgesinin istikrar ve güven kaynağıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen AK Parti “Özümüzden Geleceğe Türkiye Buluşmaları” programına katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan 1 ay önce başlattıkları Türkiye Buluşmaları programları kapsamında İstanbul’da partililerle bir araya gelmekten memnuniyet duyduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Eylül’den itibaren partinin il ve ilçe teşkilatları başta olmak üzere merkez yürütme kurulu üyelerinden, merkez karar ve yönetim kurulu üyelerine, milletvekillerinden bakanlara kadar tüm kadroyla sahada olduklarını kaydetti.
Çarşı ve pazarda tüccardan çiftçiye, emekliden memura, şehit gazi yakınlarından ihtiyaç sahibi vatandaşlara kadar herkesin kapısını çaldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bu kapsamda 100 bin 800 müstakil noktada milletimizle bir araya geldik. Program sayesinde teşkilat olarak birliğimizi, beraberliğimizi, yol ve dava arkadaşlığımızı perçinledik. Milletimizle kurduğumuz gönül köprülerimizi biraz daha sağlamlaştırdık. Toplumun nabzını tuttuk, tavsiyelerini dinledik, eleştirilerine kulak verdik. 31 Mart Yerel Seçim sonuçlarını milletimizle birlikte açık yüreklilikle değerlendirdik. Nerede eksiğimizin olduğunu tahlil ve tespit etmeye çalıştık. Son 23 yıldır olduğu gibi milletimizin hassas terazisinde hiçbir komplekse kapılmadan kendimizi tarttık, hesaba çektik, kendimize ayna tuttuk.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kongre süreci öncesinde kendilerine rehberlik edecek çok geniş bir fikir havuzunu derlemiş bulunduklarını, Türkiye Buluşmaları’nda gündeme getirilen tespit, tenkit ve tekliflerden kongre sürecinde azami derecede istifade edeceklerini vurguladı.
Türkiye Buluşmaları’nın AK Parti’nin, milletin kalbindeki sarsılmaz yerini bir kez daha teyit ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Vatandaşlarımız sorunların çözüm adresi olarak ilk sırada partimizi ve ittifakımızı görüyor. Hayat pahalılığı ve enflasyon başta olmak üzere ekonomideki zorlukların üstesinden bizim geleceğimize, etrafı ateş çemberiyle kuşatılmış ülkemizin güvenliğini ve huzurunu yine bizim sağlayacağımıza inanıyor. Bir başka ifadeyle vatandaşlarımız muhalefet aktörlerine güvenmiyor, muhalefetin söylemlerine prim vermiyor. Daha doğrusu onlardan kendisine hayır geleceğine asla ve kata inanmıyor. Zaman zaman serzenişte bulunsa da insanımız son kertede AK Parti’ye ve Cumhur İttifakı’na güveniyor, itimat ediyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti olarak kendilerine verilen bu desteğin kıymetini ve ne anlama geldiğini çok çok iyi bildiklerini, partilerine ve hükûmete yönelik güveni, inancı, teveccühü boşa çıkarmamakta kararlı olduklarını dile getirdi.
Bugüne kadar milleti hayal kırıklığına uğratmadıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra da millete hayal kırıklığı yaşatmayacaklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’ye oy veren, gönül verenler başta olmak üzere 85 milyon vatandaşın kendilerinden beklentilerinin farkında olduklarını ifade etti.
Bu beklentileri karşılamak noktasında son 23 yılda en ufak bir zafiyet göstermediklerini, yine göstermeyeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “8. Büyük Olağan Kongremiz, milletimizin partimizden taleplerinin hayata geçirildiği ana zemin olacaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kongre sürecimizi, tazelenmenin, yenilenmenin, bununla birlikte büyük bir kucaklaşmanın vesilesine dönüştürmek arzusundayız. Davamızın çilesini çekmiş emektarlarımızın tecrübelerini dışlamadan, AK Parti ruhunu içselleştirmiş, değerlerimizi benimsemiş, AK Parti’nin ufkuna, vizyonuna sahip, dürüst, çalışkan, donanımlı, millet ve memleket sevdalısı yeni isimlerle inşallah kadrolarımızı tahkim ve takviye edeceğiz” ifadesini kullandı.
Kongreleri parti içi bir faaliyet gibi görmediklerini, milletle ortak geleceği inşa edecekleri bir kardeşlik şölenine çevireceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin geleneğine yakışan bir usulde kardeşlik ve dayanışma içinde, Türk siyasetine referans teşkil edecek bir muhabbet ikliminde 8. Olağan Kongre sürecini yöneteceklerini dile getirdi.
Türkiye Buluşmaları’nın milletle kucaklaşma, milletle aralarındaki iletişimi kuvvetlendirme hamlelerinin ilk adımı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu, 12 Ekim’de başlayacak kongrelerimizle birlikte tüm Türkiye sathına taşıyacağız” dedi.
AK Parti olarak, üye sayısı itibarıyla Türkiye’nin en büyük ailesi olduklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz çıkar birliği yapmış bir hareket değil, Türkiye’ye hizmet aşkıyla gönül birliği, kader birliği, yol ve dava arkadaşlığı yapmış bir siyasi partiyiz. AK Parti teşkilatlarını bir arada tutan harç, kardeşlik hukukudur. Biz birbirini ezerek yükselenlerden olmadık. Birbirinin elini tutarak, birbirine omuz vererek yükselenlerden olduk. Hep söylüyorum; makamlar, rütbeler, oturulan koltuklar değişebilir, molalar olabilir, kesintiler olabilir, dinlenmeye çekilenler olabilir ama uğruna ömrümüzü adadığımız AK Parti’nin temsilcisi olduğu kutlu dava inşallah ilelebet payidar olacaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinden öncekilerden devraldıkları hizmet kervanının aynı şekilde yoluna devam edeceğini belirterek, “Bu süreçte öfke ve nefret diline prim vermeyecek, nezaketle, hoşgörüyle gönüller fethederek yolumuzda ilerleyeceğiz” dedi.
Her bir arkadaşının yürüttüğü mücadeleye bakmasını istediğini, onlara inanıp güvendiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Buluşmaları’nın ülkeye, millete ve AK Parti teşkilatına hayırlı olmasını diledi.
“TÜRKİYE’DE NE DİYORSAK, BM KÜRSÜSÜNDE DE AYNI CÜMLELERİ KURMAKTAN ASLA ÇEKİNMİYORUZ”
Türkiye Buluşmaları’nda görev alan herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 1 yıldır bölgede çok kanlı çatışmalar yaşandığını anımsattı.
İsrail’in Gazze halkına yönelik soykırımının 1’inci yılını tamamlamak üzere olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, geride bırakılan 364 günde, 17 binden fazla çocuğun, binlerce kadının, yaşlının, sivilin, doktorun, gazetecinin alçakça şehit edildiğini, tüm dünyanın gözleri önünde 50 bine yakın masum insanın katledildiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası hukuk, temel insan hak ve hürriyetleri, savaş hukuku, insana ve insanlığa dair ne kadar değer varsa hepsi ayaklar altına alındı. 360 kilometrekare içinde işlenmedik suç, işlenmedik barbarlık kalmadı ama ne yaparlarsa yapsınlar, Gazze halkının direniş zeminini kıramadılar. Gazzeli kardeşlerimiz, tüm imkânsızlıklara rağmen ümmetin ve insanlığın yüz akı olarak 364 gündür siyonist işgalcilere karşı kahramanca direniyor” ifadesini kullandı.
Filistin’in kahraman evlatlarına en kalbi muhabbetlerini gönderen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye olarak, tüm imkânlarımızla Gazzeli kardeşlerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz. Bunu da öyle hamaset olsun diye söylemiyorum. Bakınız, İsrail’e karşı ekonomik tedbir uygulayan yegâne devlet biziz. Gazze’ye miktar olarak en fazla yardım gönderen Müslüman ülke biziz. Uluslararası tüm platformlarda Filistin halkının haykıran sesi, nefesi, savunucusu olan hükûmet biziz. İlk gün nerede duruyorsak, bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. İlk gün neyi savunuyorsak, bugün de aynı değerleri savunuyoruz. Türkiye’de ne diyorsak, Birleşmiş Milletler kürsüsünde de aynı cümleleri kurmaktan asla çekinmiyoruz. Yalpalamadan, savrulmadan, kimseden korkmadan, kimsenin baskısına, tehdidine boyun eğmeden mazlumun yanında, zalimlerin karşısındayız.”
“FİLİSTİN BAYRAĞINA DAHİ TAHAMMÜL EDEMİYORLAR”
İsrail’in Lübnan’a başlattığı saldırılar sonrasında en güçlü tepkiyi veren ülkelerden birinin Türkiye olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail hükûmetinin tüm bölgeyi kan gölüne çevirmeyi amaçlayan kirli planlarını gören, deşifre eden, sonuçlarıyla ilgili tüm insanlığı uyaran yine Türkiye’dir. Artık akıl ve basiret sahibi herkes şu gerçeği görüyor; Dini fanatizmle hareket eden mevcut İsrail yönetiminin niyeti bellidir, hedefi bellidir. Neyi gerçekleştirmek istediği çok net bellidir. Batılı güçler ise bunların asıl niyetlerini çok iyi bildikleri hâlde Holokost utancından dolayı Netanyahu ve katliam çetesine seslerini çıkaramamaktadırlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır özgürlüklerden bahsedenlerin, Filistinli çocuklar için toplanan göstericilere nasıl davrandıklarını herkesin gördüğünü belirterek, “Bırakın Filistinli mazlumların hakkının savunulmasına izin vermeyi, Filistin bayrağına dahi tahammül edemiyorlar. Terör örgütlerine gelince, ‘protesto hakkı kutsaldır’ diyerek başkentlerinin en geniş meydanlarını açanlar, söz konusu Filistin olunca, Gazze’de katledilen 50 bine yakın masum olunca, faşizmin en nobran hâlini uyguluyorlar. On yıllardır savunageldikleri değerleri İsrail uğruna, İsrail’in katliamlarını örtmek uğruna sadece 1 senede bizzat kendi elleriyle itibarsız hâle getirdiler” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in yayılmacı politikalarına dikkati çekerek şunları kaydetti: “Tıpkı geçen yüzyılın başında olduğu gibi, coğrafyamızda sınırların kanla çizilmesine yönelik sinsi bir plan uygulamaya konulmuştur. Hamas sadece bir bahanedir. Hizbullah sadece bir bahanedir. Yemen, Suriye, İran sadece birer bahanedir. İşgal ve istila politikasını meşrulaştırmak için İsrail hükûmeti her gün yeni bir mazeret üretmektedir. İçimizdeki bazı İsrail dostları, bazı siyonist muhipleri, bazı kalemşorlar her ne kadar gerçekleri gizlemeye çalışsa da şayet durdurulmazsa, Netanyahu ve çetesine ‘dur’ denilmezse, bu yayılmacı politikanın nereye varacağını bizler tahmin edebiliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail vasıtasıyla yeni bir paylaşım savaşının hem de çok kirli bir savaşın yürütüldüğünü gördüklerini ve tüm tedbirleri buna göre aldıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu herkes bilsin ve anlasın Türkiye büyük bir ülkedir. Türkiye, 2300 yılı aşan köklü birikimiyle tecrübeli bir devlettir. Türkiye, 85 milyon vatandaşıyla bölgesinin istikrar ve güven kaynağıdır. Büyüklüğümüze yaraşır şekilde bugüne kadar nasıl devletimizin ve milletimizin güvenliğinde hiçbir zafiyete izin vermediysek şimdi de aynı hassasiyetle, aynı soğukkanlılıkla, aynı kararlılıkla ve elbette aynı stratejik akılla hamlelerimizi planlıyoruz” diye konuştu.
“BU YANGINI EL ELE VERİP SÖNDÜRMEZSEK ENİNDE SONUNDA SİZE DE ULAŞACAK”
Her karışı şehit kanlarıyla sulanmış vatan toprakları üzerinde ameliyat yapılmasına müsamaha gösteremeyeceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “İsrail hükûmetini şımartanları, İsrail hükûmetine koşulsuz destek vererek pervasız hâle getirenleri buradan aklıselimle hareket etmeye davet ediyorum. İşler daha fazla kontrolden çıkmadan, daha çok kan dökülmeden, daha fazla yıkım olmadan yularını elinizde tuttuğunuz bu zalimleri durdurun. Diğer türlü, gözünü kan bürümüş İsrail hükûmetinin harladığı ateş, sadece bu coğrafyayı, bu coğrafyada yaşayan halkları değil, sizleri de yakacak. Büyümesine müsaade ettiğiniz bu yangını el ele verip söndürmezsek eninde sonunda size de ulaşacak.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam âlemini de aynı şekilde İsrail saldırganlığının önüne geçmek için ekonomik ve ticari tedbirleri devreye almaya çağırdığını vurgulayarak, şöyle devam etti: “İslam dünyası olarak İsrail’e yönelik önlem almadığımız her gün, bu kan deryası maalesef daha da büyüyecek. Kardeşlik hukukumuzun gereğini yapmak artık bizim için tercihten öte bir mecburiyettir. Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditlerin bertaraf edilmesinde AK Parti teşkilatlarına düşen, kardeşlik ruhunu yüceltmek, tam bir dayanışma içinde olmaktır. Birbirimize her zamankinden daha fazla kenetleneceğiz. Her zamankinden daha fazla sahada olacak, çalışacak, koşturacağız. Durmak yok, duraklamak yok, mola, rehavet, yılgınlık yok. Gözlerimizi hedeflerimizden ayırmak asla ve asla yok. Mesuliyetimizin ne kadar ağır olduğunun eminim sizler de idrakindesiniz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefete işaret ederek, şunları söyledi: “Muhalefetin kimi aktörlerinin hâlini milletimiz gibi sizler de görüyorsunuz. Hangi gündemlerin peşinde koştuklarını, dertlerinin ne olduğunu, millete ve şehirlerine hizmet gibi kaygılarının bulunmadığını inanıyorum ki sizler de takip ediyorsunuz. Sabah akşam koltuk kavgasından, ikbal ve parti içi iktidar mücadelesinden başlarını kaldıramıyorlar. 14-28 Mayıs seçimlerinde sandıkta yaşadıkları toplu hezimeti unuttular. 31 Mart gecesinden bu yana yaklaşık 4 yıl sonra yapılacak seçimler için şimdiden birbirleriyle kavgaya tutuştular. Ne millete ve şehirlerine hizmet gibi dertleri var ne de vatandaşa meydanlarda verdikleri sözleri yerine getirme gibi bir hassasiyetleri var.”
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçen sene koltuğundan addedilen eski genel başkan ise bir köşeye atılmanın hıncıyla sosyal medyadan sürekli sağa sola sataşıyor. Partisinin başında olduğu dönemlerde yaptığı gibi milleti kutuplaştırarak, siyasi iklimi gererek kendini gündemde tutmaya çalışıyor. Bölgemizin dört bir tarafından çatışma seslerinin geldiği bir dönemde zehirli dili ve söylemleriyle Türkiye’nin siyasi atmosferinin yumuşamasına, normalleşmesine, tansiyonun düşmesine bir türlü müsaade etmiyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerilimden beslenenler olduğuna vurgu yaparak, “Biz iktidar ve muhalefet arasındaki diyalog zeminini genişletmek için uğraştıkça, sıkılı yumrukları gevşetmek için samimi adımlar attıkça, yıllarca gerilimden beslenenler buna engel olmak için ellerinden geleni yapıyor. Onlara şunu söylemek isterim; ‘Türkiye’ye bir hayrım dokunsun’ diyorsanız gölge etmeyin sizden başka ihsan istemiyorum” diye konuştu.
Bunlara aldırmadan millete hizmet mücadelesini azimle sürdüreceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İşte bugün Oruç Reis Araştırma Gemimizi Somali’ye uğurladık. 2017 yılından beri ülkemize önemli hizmetlerde bulunan Oruç Reis, artık Somali’de her biri beşer bin kilometrekarelik alanı temsil eden üç ruhsat sahasında sismik faaliyet yürütecek. On yıllardır çatışma, istikrarsızlık ve açlıkla anılan Somali bölgesi Oruç Reis’in keşifleri sonrasında artık ekonomik kalkınmayla, refahla, huzurla gündeme gelecek. Somali açıklarındaki sismik araştırma faaliyetlerimizden de Allah’ın izniyle müjdeli haberler alacağımıza inanıyorum.”
“Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Ben sizlere, bu kadroya sonuna kadar inanıyor ve güveniyorum” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Buluşmaları Programı’nın hayırlara vesile olmasını dileyerek, emeği geçenleri tebrik etti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, madenlerde de izin süreçlerini kısaltacaklarını açıkladı. Metalik bir maden sahasının üretime geçebilmesi için 13 yıl gerektiğini vurgulayan bakan Bayraktar, “Hukuki güvenilirliği ve öngörülebilirliği arttırmayı, izin süreçlerini kısaltarak yatırım ortamını iyileştirmeyi, yeni rezerv keşifleriyle cari açığı azaltmayı ve stratejik ve kritik madenlerde ülkemizin arz güvenliğini sağlamayı hedefliyoruz.” dedi.
Güçlü Madencilik Güçlü Türkiye
Madenciliği tüm boyutlarıyla masaya yatıran Türkiye Maden Zirvesi, sektörün bütün paydaşlarını bir araya getirdi. Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda “Güçlü Madencilik Güçlü Türkiye” sloganıyla düzenlenen zirvede; Madencilik Stratejisi, Madencilikte İSG ve İleri Teknoloji, Madencilikte Çevre ve Sürdürülebilirlik başlıklarında oturumlar düzenlendi.
Madenciler Gününü Kutladı
Toplantının açılış konuşmasını, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar yaptı. Bakan Bayraktar, sözlerine maden emekçilerinin 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nü kutlayarak başladı.
Nihai Hedef Yüzde 5
Dünyadaki 90 civarındaki madenin 70’inin Türkiye’de bulunduğunu kaydeden Bayraktar, “Bu durum ülkemizi uluslararası arenada çok önemli bir merkez haline getiriyor. Son 22 yılda madenciliğimizin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payını binde 6’lardan yüzde 1,4’e kadar çıkardık. Nihai hedefimiz bu oranı yüzde 5’lere yükseltmek.” dedi.
Net İhracat Hedefi
Bayraktar, bunun için yerli kömürden altına, nadir toprak elementlerine ve bor madenine kadar her alanda yatırımı, üretimi, istihdam ve ihracatı artırmaları gerektiğini bildirerek “Zengin kaynaklarımızı katma değerli bir şekilde işleyerek ekonomimize kazandıracak ve Türkiye’yi madenler alanında net ihracatçı konuma getireceğiz.” diye konuştu.
Nijer’de Altın Üretimi
Ham madde arz güvenliği kapsamında Asya’dan Afrika’ya kadar farklı coğrafyalarda da faaliyet yürüttüklerine işaret eden Bayraktar, “Nijer’de arama çalışmaları yaptığımız altın sahalarından birinde MTA IC ile 2025 yılında ilk üretime başlamayı planlıyoruz.” dedi.
Borda Yeni Tesis
Bayraktar, bor madeninde dünya rezervinin yüzde 73’ünün Türkiye’de bulunduğunu belirterek
“Bor madenini sadece ham madde olarak değil katma değerli hale getirerek ara ürün ve uç ürün olarak satmak en büyük hedefimiz. Çelik üretimi ve neodiyum mıknatıs başta olmak üzere pek çok alanda kullanılan Bandırma’da yapımına başladığımız 800 ton/yıl kapasiteli Ferrobor Üretim Tesisi’ni önümüzdeki günlerde açacağız.” dedi.
Kritik Hammaddeler Raporu
Nadir Toprak Elementleri’nin (NTE) enerjiyi, sanayiyi, üretimi dolayısıyla ekonomiyi geliştirecek en stratejik alanlardan biri olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Türkiye Kritik ve Stratejik Hammaddeler raporunu hazırladık. Kritik mineraller konusunda ithalat bağımlılığımızı azaltacak ve arz güvenliği stratejimizi ortaya koyacak bu raporu sizlerle önümüzdeki günlerde paylaşacağız.” diye konuştu.
Ulusal Güvenliğin Ayrılmaz Parçası
Bayraktar, Türkiye’nin bulunduğu bölgenin farklı kriz ve sınamalarla karşı karşıya olduğunun altını çizerek “Bu durum madenlerin mümkün mertebe yerli kaynaklardan temin edilmesi mecburiyetini ortaya koyuyor. Onun için biz enerjide olduğu gibi madenlerde de bağımsızlığı ülkemizin bağımsızlığından ayrı düşünmüyor bu meseleyi ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.” dedi.
13 Yıl Gerekiyor
Yatırımcıların karşılaştıkları en önemli zorlukların başında izin süreçlerinin uzunluğunun geldiğine değinen Bayraktar, “Bugün baktığımızda bir metalik maden sahası için 7 yıl arama, 3 yıl kurum izinleri ve 3 yıl da üretime hazırlık süreci var. Yani bir maden sahasının üretime geçebilmesi için en az 13 yıl gerekiyor. Gerekirse yasal düzenleme yaparak; hukuki güvenilirliği ve öngörülebilirliği arttırmayı, izin süreçlerini kısaltarak, yatırım ortamını iyileştirmeyi, yeni rezerv keşifleriyle, cari açığı azaltmayı ve stratejik ve kritik madenlerde ülkemizin arz güvenliğini sağlamayı hedefliyoruz.” diye konuştu.
Zihniyet Dönüşümü
Bayraktar, kamu özel sektör olarak yeni dönemde bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç olduğunu da dile getirerek “Madencilerimizin sorumlu sürdürülebilir madencilik anlayışı içerisinde iyi örnekleri arttırarak sosyal sorumluluk projeleri ve yakın iletişimle yerelde vatandaşlarımızla kuracakları ilişki sektörümüzü başka bir seviyeye getirecektir.” dedi.
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz da yaptığı konuşmada sektörü ileri taşıyabilmek için bazı konularda destek beklediklerini kaydederek “Yatırım ortamının iyileştirilmesi, yeni projelerin önünü açacak teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi ve sektörümüze yönelik öngörülebilir politikaların hayata geçirilmesi, yalnızca yerli yatırımcıları değil, yabancı sermayeyi de ülkemize çekecektir.” diye konuştu.
Hızlı Ruhsatlandırma
Daha hızlı, şeffaf ve etkin bir ruhsatlandırma sisteminin, madenciliğin büyümesine önemli katkılar sağlayacağını ifade eden Yılmaz, “Maden arama faaliyetlerinin desteklenmesi ve teşvik edilmesi konusuna da özel önem verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Japonya-Türkiye ilişkilerinin 100. yılı dolayısıyla resmî ziyaret için Türkiye’de bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito’nun eşi Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya geldi.
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ziyaret etti.
Lider eşleri önce İstanbul’un fethedilişinin 571. yıl dönümünde Fatih Sultan Mehmet’i anmak için açılan “Fatih Sultan Mehmet” sergisini gezdi.
Burada Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Dönemi, Padişahlık Dönemleri, İlim Hayatı ve O Dönemde Yaşayan Âlimler, İstanbul’un Fethi ve Askerî Hayatı, Siyasi Hayatı ile Fatih Döneminde Mutfak, Şair Fatih: Avni, Vakıf Eserleri ve Ölümü bölümleri hakkında bilgi alan Akishino sergide sunulan Fatih Sultan Mehmet’in kaftan, kılıç, zırh gömlek gibi kişisel eşyaları ve o dönemin tarihine ışık tutacak çok sayıda esere hayranlığını dile getirdi.
Emine Erdoğan ve Akishino, sergi ziyaretinin ardından, Cihannüma Salonu’na geçerek hatıra fotoğrafı çektirdi. Lider eşleri, daha sonra, 600 Japonca eserin bulunduğu Japon Kitaplığı bölümüne geçtiler.
Emine Erdoğan, burada bulunan kitapları inceleyen konuğuna, Mevlana’nın “Mesnevi” eserinin Japonca baskısını ve serginin içeriğini de anlatan “Fatih Sultan Mehmet” kataloğu ile İletişim Başkanlığı tarafından yayınlanan “Türkiye” kitabını hediye etti.
ÇOCUKLARDAN KÜRESEL ISINMA SUNUMU
Daha sonra Nasreddin Hoca Kütüphanesi’ne geçen Emine Erdoğan ve Akishino’yu çocuklar sevgiyle karşıladı. Burada çocukların yaptığı resimleri inceleyen lider eşlerine, bir anaokulu çocuğu kendi yaptığı üzerinde lale motifi olan tabağı hediye etti.
Anaokulu çağındaki bir başka çocuk ise Emine Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensesi Akishino’ya küresel ısınma ile ilgili bir sunum yaptı.
“TEMENNİMİZ İŞ BİRLİĞİNİN DAHA DA İLERİYE TAŞINMASI”
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile gerçekleştirdikleri programa ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye-Japonya diplomatik ilişkilerinin tesisinin 100. yıl dönümü kapsamında ülkemizi ziyaret eden Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya gelmekten memnuniyet duydum.
Ülkemizin kültür hazinesine ev sahipliği yapan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ve Japonya kitaplığı bölümünü ziyaret ettik. Farklı medeniyetlerin birikimlerini aynı çatı altında buluşturan kütüphanemizde muhafaza edilen özel ve nadir eserleri tanıtma fırsatı bulduk.
Fatih Sultan Mehmet Sergisi’ni gezerek tarihimizin büyük liderlerinden birinin vizyonunu, sanata ve bilgiye olan bağlılığını yakından inceledik. Japonya Kitaplığı, iki ülkenin ortak mirasına ışık tutan ve dostluk bağlarını güçlendiren bir sembol niteliğinde. Temennimiz bu anlamlı ziyaretin ülkelerimiz arasındaki iş birliğini daha da ileriye taşımasıdır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya Veliaht Prensi Akishino’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gelişinde giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino, Türkiye ve Japonya bayrakları önünde tokalaşarak poz verdi.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino heyetleri eşliğinde görüşmeye geçti.
Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Japonya Veliaht Prensi Akishino’ya, Osmanlı Generali Pertev Paşa’nın İmparator Mutsuhito tarafından ödüllendirildiğini gösteren belge hediye edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, resmî ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Japonya Veliaht Prensi Akishino ve Prenses Kiko ile aile fotoğrafı da çektirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Karadağ Cumhurbaşkanı Jakov Milatoviç’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Karadağ bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren iki lider, daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Engelsiz Türkiye Programı’nda yaptığı konuşmada, “Milletimizin farklı kesimlerine yönelik ayrımcı uygulamalara son vermeyi nasıl görev biliyorsak, engelli vatandaşlarımıza yönelik adaletsizliklerin ortadan kaldırılmasını da devletimizin asli vazifesi olarak görüyoruz. Bir yandan toplumun temeli olan, aile kurumunu güçlendirmeye çalıştık; diğer yandan yaşlılarımızın, bakıma muhtaç ve engelli kardeşlerimizin geniş bir sosyal hizmet havuzundan yararlanmalarını sağladık” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde düzenlenen Engelsiz Türkiye Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Ülkenin ve dünyanın dört bir yanındaki tüm engellilerin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler öncülüğünde tüm dünyada kabul görmüş bu günün engellilerin sorunlarıyla ilgili farkındalığın artmasına, engelli insanların hayatlarını kolaylaştıracak yeni adımların atılmasına vesile teşkil ettiğini belirtti.
“ENGELLİ KARDEŞLERİMİZİN GÜNDEMİNE SAHİP ÇIKMAMIZ, BU YÖNDE ATILAN ADIMLARA İŞTİRAK ETMEMİZ GEREKİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin sorunlarının çözümü noktasında en önemli hususun bu konuyu her fırsatta gündeme taşımak suretiyle toplumsal hassasiyetin gerilemesine izin vermemek olduğunu ifade etti.
Engellilerle ilgili ne kadar farkındalık oluşturabilir, mesuliyet duygusu ne kadar yaygınlaştırabilirse bu süreçte o kadar fazla yol alınabileceğine, o derece başarılı olunabileceğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bakımdan siyaset, sivil toplum ve hükûmet olarak sosyal aktivitelerle, kültürel projelerle, toplumsal bilinci artıran kampanyalarla hep beraber engelli kardeşlerimizin gündemine sahip çıkmamız, bu yönde atılan adımlara iştirak etmemiz, samimi destek vermemiz gerekiyor. 22 yıldır Türkiye’de değişimin ve dönüşümün öncülüğünü yapan AK Parti, toplumun her kesimini bu mücadeleye dahil etmek için öncü, örnek ve sürdürülebilir politikalar oluşturmaya devam ediyor. Partimizin düzenlediği bu programın da engelli kardeşlerimizin hayatlarını daha da kolaylaştırma ve toplumla bütünleşmelerini sağlama çabalarımıza katkı sunacağına inanıyorum. Bu anlamlı programı tertipleyen AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığımıza teşekkür ediyor, Rabbimden üstün başarılar temenni ediyorum.”
“UZAK COĞRAFYALARA İYİLİĞİ, MERHAMETİ VE ŞEFKATİ TAŞIDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gölgesinde yaşamaktan bahtiyarlık duyulan medeniyet çınarının köklerinin yüzlerce yıl ötesine uzandığını ifade etti.
Merkezine insanı ve insanlık değerlerini alan medeniyet çınarıyla farklı coğrafyalara iyiliği, adaleti, şefkat ve merhameti taşıdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: ‘İnsan insanın kurdudur’ yerine, ‘İnsan insanın yurdudur’ dedik ve ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışıyla hareket ettik. Bugün gönül coğrafyamızda hangi evi ziyaret etseniz orada mutlaka Türkiye’ye dua eden, bu millete selam gönderen, bizleri ve ecdadı hayırla yad eden insanlarla karşılaşırsınız. Türk beklenendir, Türk yolu gözlenendir tespitinin kuru bir hamaset değil tam aksine güçlü bir hakikat olduğuna pek çok yerde şahitlik edersiniz. Biz de buna yurt dışı ziyaretlerimizde defalarca şahitlik ettik. Bu elbette ki parayla, güçle, zorla elde edilebilecek bir paye değildir. Kalplerin kilidini açmak iyiliğe giden yolu bulmak ve tertemiz bir mazinin taşıyıcısı olmak, inanın ki her millete nasip olacak bir onur değildir. Türkiye adına, Türkiye’nin istiklal ve istikbal mücadelesi adına, Türkiye Yüzyılı’nın inşası adına çok büyük bir kazanımdır, önemli bir referanstır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ecdadın engelli konusuna yaklaşımını hatırlatarak, Selçuklu döneminde sultanların Darüşşifa kurumlarıyla, Ahi Teşkilatı’nın orta sandıklarıyla, vakıfların Hankah ve şifahanelerle engellilerin ve hastaların daima yanında olduğunu dile getirdi.
Engellilerin askerî ve idari görevlere getirildiklerine, titizlikle himaye edildiklerine, sosyal hayata katılımlarının teşvik edildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bir vakıf medeniyeti olan Osmanlı’da, engellilere dönük hizmet ve faaliyetler devletin siyasetinde önemli bir yer tutmuştur. Padişah müşavirliği dahil engellilerin Osmanlı Devleti’nin farklı kademelerinde büyük vazifeler üstlendiği çoğu zaman göz ardı edilen bir gerçektir. Hırka-i Saadet Dairesi’nde görev alan Darul-Huffaz gibi kurumlarda yetişip hafızlık yapan, farklı din hizmetlerinde bulunan nice engellinin hayatın her alanında güçlü bir şekilde var olduğunu biliyoruz. Ecdat, vakıflar, eğitim ve sağlık kurumları, bimarhaneleriyle engellilerin topluma kazandırılmasına müthiş bir hassasiyet göstermiştir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de kimi marjinal çevrelerin bitmeyen bir kinle özellikle hedef aldığı Sultan 2. Abdülhamit Han’ın, 1889’da açtırdığı bir mekteple işitme ve konuşma engelli kişilerin çağın üzerinde bir eğitim almalarını sağladığını söyledi.
Bu okulun öğrencilerinin, at arabalarının ve diğer araçların kendilerini fark etmeleri için kırmızı renkli bir kıyafet giydiklerini, Sultan Abdülhamit Han’ın bu öğrencilere özel bir ihtimam gösterdiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bir gün dönemin Maarif Vekaleti bu talebeler için bir talimatname hazırlamış ve mahallî idarelere göndermiştir. Bu talimatnamede kırmızı renkli elbise giyen öğrencilere dikkat etmeyen tüm arabacıların amirleri tarafından uyarılmaları, gerekirse cezai işleme tabi tutulmaları emredilmiştir. Yine o günlerde işitme ve görme engelliler okulu talebeleri Abdülhamid Han’a bir mektup yazarak kendilerine yönelik hizmetlerinden ötürü Sultan’a şükranlarını ifade etmişlerdir. İşte biz böyle bir geçmişten, böyle bir devlet geleneğinden, hamdolsun böyle erdemli ve kapsamlı bir sosyal politika tecrübesinden geliyoruz. Bundan da iftihar etmemiz, gururlanmamız gerekiyor. Başkaları gibi devletimizin ve milletimizin tarihini bir asır öncesinden başlatıp, geçmişi reddetmek yerine, tarihimizi bir bütün olarak kucaklıyor, maziden bugüne ve geleceğe güçlü köprüler kurmaya gayret ediyoruz.”
Ecdattan miras kalan ne kadar değer ve ne kadar uygulama varsa hepsini muhafaza etmenin, daha ileri seviyelere taşımanın çabasında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal adaleti güçlendirmeyi, eşitsizliği gidermeyi hedefleyen, kuşatıcı insan odaklı yaklaşımların gerisinde işte bu tasavvurun bulunduğunu söyledi.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE HANGİ SEBEPLE OLURSA OLSUN KİMSE DIŞLANAMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Biz her zaman şunu savunduk. Bugün de aynı hassasiyeti taşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sahibi millettir. 85 milyonun tamamıdır. İnanç, mezhep, meşrep ayırmaksızın milletimizin tüm fertleri, devletimizin nazarında aynı derecede hizmete ve hürmete layıktır. Tek parti faşizmi ve darbe dönemlerindeki gibi makbul olan ve olmayan vatandaş ayrımını asla tasvip etmiyoruz. Sırf inancından, başörtüsünden, sakalından dolayı insanların kamusal hayatın dışına atıldığı o kara günler artık geride kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde hangi sebeple olursa olsun kimse dışlanamaz, ikinci sınıf vatandaş olarak görülemez, sosyal, siyasal ve iktisadi noktada kesinlikle geri görülemez. Bunların en başında da engelli vatandaşlarımız yer almaktadır. Biz engelli vatandaşlarımızla güçlüyüz ve 21. yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapma hedefine giden yolda engellilerimizle kol kolayız, omuz omuzayız. Milletimizin farklı kesimlerine yönelik ayrımcı uygulamalara son vermeyi nasıl görev biliyorsak, engelli vatandaşlarımıza yönelik adaletsizliklerin ortadan kaldırılmasını da devletimizin asli vazifesi olarak görüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’den beri aile ve sosyal hizmetler sahasının bu konuda titizlikle eğildikleri alanların başında geldiğini, bir yandan toplumun temeli olan aile kurumunu güçlendirmeye çalıştıklarını, diğer yandan yaşlıların bakıma muhtaç ve engellilerin geniş bir sosyal hizmet havuzundan yararlanmalarını sağladıklarını anlattı.
Engellilere dönük hizmetleri, lütfeden, bahşeden, üstenci bir tarzda değil, geç kalmış hakların teslimi yaklaşımıyla hayata geçirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2005’te çıkardıkları ve temel politikayı ortaya koydukları Engelliler Hakkında Kanun’un, bunun en açık göstergelerinden biri olduğunu ifade etti.
“WEB SİTELERİ VE MOBİL UYGULAMALARIN ERİŞİLEBİLİRLİĞİ GENELGESİNİ YAKINDA YAYINLAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2008’de Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmeyi (EHS) imzalayan ilk ülkelerden biri olduğunu anımsatarak, engellilerin hak ve hizmetlere doğrudan ulaşabilmeleri adına erişilebilirlik ilkesini kendilerine rehber edindiklerini vurguladı.
Bu kapsamda kamu kullanımına açık binaların, kaldırım, yaya geçidi ve park gibi açık alanların, toplu ulaşım araçları ile bilgi ve iletişim sistemlerinin erişilebilir olmasını zorunlu hâle getirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin yoğun şekilde kullandıkları 3 bin 500’ün üzerinde bina, açık alan ve toplu taşıma aracına, erişilebilirlik belgesi verdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020 yılını “Erişilebilirlik Yılı” ilan ederek bu alandaki çalışmalara daha da hız kazandırdıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erişilebilirlik yalnızca fiziki yapılarla sınırlı değil, teknolojinin tüm unsurlarıyla hayatımızı hem de doğrudan etkilediği bugünlerde çoğu ürün ve hizmete erişim dijital yollarla sağlanıyor. Buradan bir müjdeyi tüm engellilerimizle paylaşmak istiyorum. Engelli kardeşlerimizin dijital temelli hizmetlere daha kolay ulaşabilmeleri amacıyla web siteleri ve mobil uygulamaların erişilebilirliği genelgesini inşallah yakın zamanda yayınlayacağız. Genelgemiz tüm engelli kardeşlerimiz için şimdiden hayırlı, uğurlu olsun.”
“ENGELLİ ÖĞRENCİLERİMİZ, EV, OKUL ARASI ULAŞIMLARINI HİÇBİR ÜCRET ÖDEMEDEN YAPABİLİYORLAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İşitme engelli kardeşlerimizin, tüm işaret dili tercümesinden yararlanabilecekleri engelsiz iletişim merkezimizi 2022 yılında kurduk. 2013 yılında hayata geçirdiğimiz ücretsiz seyahat uygulamasına devam ediyoruz. Bu çerçevede engelli bireyler ve refakatçileri için belediyeciler aracılığı ile yaptığımız gelir desteği ödemelerimizi sürdürüyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 1,5 milyar liralık ücretsiz seyahat gelir desteği ödemesi gerçekleştirdik. Engelli öğrencilerimiz, ev, okul arası ulaşımlarını hiçbir ücret ödemeden yapabiliyorlar.”
Erişilebilirlik bilincinin toplumun tüm kesimlerinde yaygınlaşması adına 2011’den beri bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları yürüttüklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 28 bini aşkın kamu personelinin erişilebilirlik eğitimlerine katıldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin çalışmak ve üretmek için istekli ve azimli olduğuna yıllardır bizzat şahitlik ettiğini vurgulayarak, “İş yerlerine engelli personel çalıştırma zorunluluğu getiren kota sistemini devreye aldık. Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı ile kamuda engelli memur atamalarının önünü yine biz açtık. Böylece son yıllarda kamudaki engelli memur sayısında önemli artış sağladık. 2002 yılında 5 bin 772 olan engelli memur sayımız şu an 71 bine yaklaşmış durumda” diye konuştu.
Kamuda çalışan engelli memurların verimliliğinin artırılmasına büyük önem verdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin özel sektörde istihdam edilmelerini de güçlü şekilde desteklediklerini vurguladı.
Bu kişilerin becerilerinin dikkate alınarak istihdam edilmeleri için iş koçluğu uygulamasını 2014’te başlattıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu uygulamayı iş ve meslek danışmanlığı sistemi olarak yaygınlaştırmaya ve güçlendirmeye devam ediyoruz. İş bulmakta zorlanan zihinsel engelli vatandaşlarımızı ücret desteği, vergi indirimleri ve çeşitli muafiyetler sağladığımız korumalı iş yerlerinde istihdam ediyoruz. Hâlihazırda bu yardımdan 17 korumalı iş yerinde 333 engelli kardeşimiz çalışmaya, üretmeye devam ediyor” dedi.
“2002’DE 21 OLAN ENGELLİ BAKIM MERKEZLERİMİZİN SAYISINI 106’YA ÇIKARDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, erken teşhis ve müdahalenin birçok alanda olduğu gibi engellilikle mücadelede de önemli bir yer tuttuğunu belirterek, “0-8 yaş aralığındaki özel gereksinimli evlatlarımızın ihtiyaç duydukları hizmetleri etkili bir şekilde alabilmeleri için aile temelli, ulusal erken müdahale sistemimizi yıl bitmeden pilot olarak hayata geçireceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda 2 ilde uygulanan otizmli bireylerin ailelerine yönelik Bireysel Sosyal Hizmet Danışmanlığı’nı da yakın zamanda 16 ile daha taşıyacaklarını bildirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde önemle durduğumuz bir diğer konu ise engelli vatandaşlarımızın ailelerinin yanında sosyal çevrelerinden kopmadan bağımsız bir biçimde yaşamlarını sürdürebilmeleridir. Bunun için Evde Bakım Yardımı, Gündüzlü Bakım Hizmetleri ve Umut Evleri gibi toplum temelli bakım hizmetlerini önceliyor ve yaygınlaştırıyoruz. 2007 yılında yaklaşık 29 bin vatandaşımız evde bakım yardımı alıyordu. Hâlihazırda bu yardımdan yaklaşık 547 bin vatandaşımız yararlanıyor. Engellilerimizin kültürel ve sportif faaliyetlere katılabildiği gündüz bakım evlerimizin sayısını 137’ye yükselttik. Ülkemizin dört bir yanındaki 145 Umut Evi’nde engelli vatandaşlarımıza ev ortamında hizmet sunmaya devam ediyoruz. 2002 yılında 21 olan engelli bakım merkezlerimizin sayısını 106’ya çıkardık. Bu merkezlerdeki 6 bin 832 vatandaşımızın her türlü ihtiyacı ücretsiz karşılanıyor. 2024 yılı Ekim ayı itibarıyla farklı şehirlerdeki 317 özel bakım merkezinde hizmet alan 30 bin 165 engelli vatandaşımızın yüzde 94’ünün bakım maliyetlerini devlet olarak biz karşılıyoruz.”
“ENGELSİZ BİR TÜRKİYE İSTİYORSAK TÜM KURUMLARIMIZIN UYUM VE İŞ BİRLİĞİ İÇİNDE BUNA KATKI SAĞLAMASI ŞARTTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, otizm alanında ihtisaslaşmış, gündüzlü ve yatılı bakım merkezlerinin de yaygınlaştırılmasının önceliklerinin arasında yer aldığını belirtti.
Otizm spektrum bozukluğu olan bireylere İkinci Ulusal Eylem Planı’nın uygulanmaya başladığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Engelli kardeşlerimizin hiçbir zorlukla karşılaşmadan hayatın her alanında güçlü şekilde var olabildiği bir ülke Türkiye Yüzyılı’nda ulaşmak istediğimiz hedeflerden biridir. Türkiye Yüzyılı sadece barışın, huzurun, kardeşliğin değil, engellilerin de yüzyılı olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2030 Engelsiz Vizyon Belgesi’ni 3 yıl önce yine Dünya Engelliler Günü’nde ilan ettiklerini, vizyon belgesinin 3 yıllık uygulama aracı olan Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı’nın ilk 2 yılının geride kaldığını söyledi.
Eylem planının hedeflerine tam anlamıyla ulaşabilmesi için herkesin daha gayretli, hevesli ve özverili çalışması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Engelsiz bir Türkiye istiyorsak tüm kurumlarımızın uyum ve iş birliği içinde buna katkı sağlaması şarttır. Bu noktada sorumluluk üstlenen tüm birimlerimizin gereken özeni, titizliği, hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum. Burada şu gerçeği tekrar hatırlatmak durumundayım. Gerçek manada engellilik hâli, azmini ve idealini kaybetmişler içindir. Azmini ve idealini kaybetmemiş olanlar için engel yoktur. Azim varsa, hedef varsa, inanç varsa, ülkü varsa başarı vardır, zafer vardır, galibiyet vardır, hedeflere ulaşmak vardır. Bir başka engellilik hâli de zihinlerde ve yüreklerde olandır. Yani asıl engellilik kendine engel olmaktır. Kendini sınırlamak, hayatın içerisinden geri çekmektir. Davası, hedefi, gayesi ve azmi olan parmağıyla mermeri deler, tırnağıyla kale surlarında gedik açar.”
“ENGELLİ KARDEŞLERİMİZLE EL ELE, GÖNÜL GÖNLE VERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Spordan siyasete, iş dünyasından hayatın diğer alanlarına kadar engelli kardeşlerimizin hepimizi gururlandıran, hepimize umut ve ilham veren başarılarının gerisinde zihinlerdeki engelleri yıkmaları vardır. Engelli kardeşlerimizle el ele, gönül gönle verdik. Hamdolsun bugün 22 sene önce hayal dahi edilemeyen seviyelere geldik ama önümüzde daha gitmemiz gereken çok ciddi mesafe olduğunun da farkındayız. Engelli kardeşlerimizin hayatın her safhasında daha fazla görünür olmaları, daha fazla yer almaları için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Başta mahallî idareler olmak üzere kamu yahut özel her kurum ve kuruluşun engellilerin hayatına olumlu manada dokunmak noktasında elini taşın altına koymasını özellikle beklediğimizi burada vurgulamak istiyorum” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm engellilerin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü tebrik ederek, erişilebilirlik ödüllerine layık görülen kurumları ve temsilcileri kutladı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.