Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “İttifak’ın faaliyetlerine fiilen en çok desteği veren ülkelerin başında geliyoruz. Ama bu önümüze getirilen her teklife ‘evet’ diyeceğimiz anlamına gelmiyor. NATO’nun genişlemesi bizim için hassasiyetlerimize gösterilecek saygı oranında anlamlıdır. Hem PKK-YPG terör örgütüne her türlü desteği verip hem de bizden NATO üyeliği için destek istemek en hafif tabiriyle tutarsızlıktır” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinin başında, yarın 103. yıl dönümüne ulaşılacak 19 Mayıs 1919 tarihinin, milletin istiklal ve istikbal mücadelesinin önemli dönüm noktalarından biri olduğuna işaret etti.
19 Mayıs 1919 Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nın, milletin şartların en zor olduğu dönemlerde bile dayatmalara teslim olmayıp kendi yolunu çizme iradesinin sembolü olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Samsun’dan başlayıp Ankara’da devam eden, İzmir’de nihai hedefine ulaşan; ardından Cumhuriyet’in ilanıyla taçlanan bu sürecin şanı da şerefi de gururu da milletimize aittir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Millî Mücadele’nin yürütülmesi ve zafere ulaştırılmasında emeği olan herkesi, şehitleri, gazileri ve kahramanları rahmetle yâd etti.
“ÜLKEMİZİ HEDEFLERİYLE BULUŞTURMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
“Cumhuriyet bizim ilk değil, son devletimizdir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, millet tarafından daha sonra Kıbrıs başta olmak üzere çeşitli coğrafyalarda başka devletler kurulduğunu, böylece ecdadın binlerce yıl boyunca Asya’dan Avrupa ve Afrika’ya kadar bütün buralarda uzanan kadim dünyanın dört bir yanında hüküm süren devlet kurma geleneğini devam ettirdiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu silsilenin liderliğini yürüten, coğrafyamızdaki son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıl dönümünü, ülkemizi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma hedefimize adadık. Tarih büyük olunca, hayaller büyük olunca, mücadele büyük olunca, devlet büyük olunca, bunu yönetecek siyasi iradenin de ona göre teşekkül etmesi gerekiyor. Türkiye’nin böylesine kapsamlı ve iddialı vizyona, hedefe, programa, projeye sahip tek partisi AK Parti, tek siyasi birliği Cumhur İttifakı’dır. İnşallah AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak önümüzdeki dönemde de eser ve hizmet siyasetimizle yolumuza kararlılıkla devam edecek, ülkemizi hedefleriyle buluşturmayı sürdüreceğiz.”
RİZE-ARTVİN HAVALİMANI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta hizmete açtıkları Rize-Artvin Havalimanı’nın, 1915 Çanakkale Köprüsü gibi bu yıl hayata geçirdikleri dev projelerden biri olduğuna işaret etti.
Rize-Artvin Havalimanı’na ilişkin video görüntülerini izleten Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılış törenine katılan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Cumhur İttifakı’nın diğer ortakları MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ile tüm millete bu heyecanı kendileriyle paylaştıkları için teşekkür etti.
Dünyada deniz üzerine inşa edilmiş olan beş havalimanı bulunduğunu, bunlardan ikisinin Türkiye’de, Ordu-Giresun ve Rize-Artvin Havalimanları olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar bazı gafiller bu havalimanına bile kulp takmaya kalktıysa da, biz açılış töreninde milletimizin heyecanını, mutluluğunu, şükran duygularını bizzat gördük. Resmî rakam olarak o gün 70 bin kişinin katıldığı böyle bir açılış hamdolsun bizler için ayrıca gurur verici oldu. Ülkemizin Karadeniz kıyısındaki son şehirleri olan Rize ve Artvin’in ekonomik ve sosyal potansiyelini en üst seviyede kullanabilmesine imkân sağlayacak bu havalimanının milletimize hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.
“2023 SEÇİMLERİ BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE HEDEFİMİZİN KİLİT TAŞI OLACAKTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen 20 yılda ülkeye kazandırdıkları demokrasi ve kalkınma atılımlarının gayesinin, 2023’ü Cumhuriyetin zirvesi değil, daha büyük atılımlar için yeni bir başlangıç hâline dönüştürmek olduğunu kaydetti.
“Ülkemiz, milletimiz ve bizim için 2023 bir final değil, büyük ve güçlü Türkiye hedefi için yeni bir milat, yeni bir başlangıç olacaktır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin kazandığı her seçimin böyle bir başlangıç olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidara geldikleri Kasım 2002 seçimlerinin, istikrar ve güven arayan Türkiye’nin ilk ayak sesi olduğunu dile getirdi.
Vesayete meydan okuyarak girdikleri Temmuz 2007 seçimlerinin, bir demokrasi ve özgürlük haykırışı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eser ve hizmetler siyasetimizin heyecanı ile girdiğimiz 2011 Haziran seçimleri, ülkemize çağ atlatma müjdemizin ete kemiğe bürünmüş hâliydi. Türkiye’yi, yeniden istikrarsızlık batağına sürükleme çabalarını 2015 Kasım seçimleri ile sandığa gömdük. Darbecilere ve onları maşa olarak kullananlara cevabımızı 2018 Haziran seçimleriyle verdik. Allah’ın izni ve milletimizin desteğiyle 2023 seçimleri de büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin kilit taşı olacaktır” diye konuştu.
Bu tablonun, kendileri kadar bölge ve Türkiye üzerine hesapları da olanların dikkatini çektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, her dönem olduğu gibi bugün de bu güçlerin, içeride kendi senaryolarına uygun rollere talipli siyasetçi, sivil toplum temsilcisi, iş insanı, medya mensubu kılıklı aktörler bulabildiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatırlarsanız bir süre önce bölgemizde en çok sorun yaşadığımız devletlerden birinin başkanı, Türkiye’de iktidarı değiştirmek için beraber çalıştıkları çevreler olduğunu söylemişti. Bunlar, özellikle eskiden ülkemizde başka çevrelerle de çalışıyorlardı. Biz bunların çalıştığı vesayet güçlerinin, darbecilerin, terör örgütlerinin, beşinci kol faaliyeti yürüten sinsi tiplerin tepesine binip, hareket alanlarını sınırladıkça alternatifleri azaldı. Kala kala hırsları boylarını aşan bir avuç kifayetsize ancak ilkokul müsameresi seviyesinde iş çıkartan oyuncuya kaldılar.
“DEMOKRASİ VE KALKINMA PROGRAMLARIMIZDAN TAVİZ VERMEDEN, SAMİMİYETLE ÇALIŞACAĞIZ”
Kumpasla geldikleri koltuklarını, herkese duymak istediklerini söyleyen; yalanı, iftirayı, tehdidi, yüzsüzlüğü siyaset diye pazarlayan, ülkenin ve milletin hayrına söyledikleri tek söz, yaptıkları tek iş olmayan karikatür tiplerin cesaret ve cüretlerinin giderek arttığını görüyoruz. Bunlar milletin irfanını, ferasetini, inancını, kimi zaman tek parti zulmü ile kimi zaman dipçik zoruyla kimi zaman algı operasyonlarıyla yenebileceklerini sanan zavallılardır. Milletimiz, Demokrat Parti’den beri, bunlara şamar üstüne şamar indirmesine rağmen bu habis zihniyetin tarihten ders çıkarmadan hâlâ aynı şımarıklıkla yoluna devam etmesini ibretle izliyoruz. İnşallah 2023’te bunların yüzlerindeki maskelerini düşürerek, defterlerini dürecek ve hepsini de siyaset arşivinin tozlu raflarına havale edeceğiz.”
Teşkilatlarına, partili milletvekillerine, belediye başkanlarına her fırsatta sürekli sahada olmalarını, milletin gönlünü kazanmak için daha çok çalışmalarını tavsiye etmesinin nedeninin bu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kalbimiz, Rabbimizden, gözümüz milletten başka yere dönük olmamıştır, olmayacaktır. Ne diyor Akif: Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete ram ol; yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol. Evet, biz de böyle yapacağız. Eser ve hizmet siyasetimizden, istiklal ve istikbal davamızdan, demokrasi ve kalkınma programlarımızdan taviz vermeden, samimiyetle çalışacağız, çabalayacağız. Dünya ile birlikte bizi de etkileyen sınamalar karşısında bu duruşumuzu bozmayacağız. Bunları yaptığımız müddetçe, milletimizin desteği hep yanımızda olmayı sürdürecektir” değerlendirmesinde bulundu.
“CHP ve şürekâsı, sürekli öyle konularla öyle zırva iddialarla öyle yalanlarla karşımıza çıkıyorlar ki muhatap alıp cevap vermeyi zül addediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna rağmen, millete olan saygıları sebebiyle bazı hususları açıklamaları gerektiğini dile getirdi.
Önce CHP İstanbul İl Başkanı’nın mahkûmiyet kararlarının bazılarının Yargıtay’ca onanmasının ardından kendilerine yönelik saldırı, hakaret ve iftira dalgasının başladığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı kararlarının elbette layüsel olmadığını, eleştirilebileceğini ancak bu eleştirinin yargı mensuplarının ve ülkeyi yönetenlerin kişilik haklarına saldırı derecesine varmasının, siyasetin değil hukukun konusu olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Nitekim bu süreçte ettikleri her kem sözün, attıkları her iftiranın hesabını hukuk önünde vereceklerdir. Hadi diyelim ki burada bir kuyruk acıları var, onun için sağa sola saldırıyorlar. Ardından, hakikatle akılla mantıkla ilgisi olmayan bir SADAT tantanası çıkarttılar. SADAT, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli bir grup subay ve astsubayın 2012 yılında savunma alanında danışmanlık faaliyetleri yürütmek üzere kurdukları bir şirkettir. Bu şirket, özellikle de uzun yıllar sömürge altında kalmış İslam ülkelerine yönelik çalışmalar yapıyor. Daha önce de bu şirketle ilgili kimi siyasetçilerin beyanlarına dayalı olarak medyada yalan haberler çıkmıştı. Mesela, 2018 yılında hâlen CHP ittifakı içinde yer alan bir siyasi partinin genel başkanı hanımefendi, ülkemizin çeşitli yerlerinde silahlı eğitim kampları kurulduğu iddiasını bir gazetede dile getirmişti. Cumhuriyet Başsavcılığı bu haber üzerine soruşturma açmış ve bu iddianın yalan ve bühtandan ibaret olduğunu belgeleriyle ortaya koymuştur. Şimdi de CHP’nin başındaki zat, ortada bunu gerektirecek herhangi bir sebep yokken, SADAT şirketinin önüne baskın yapar gibi gidip, benzer zırvaları tekrarlamıştır. Tabii biz bu hareketin masum bir gündem oluşturma çabası değil, Türkiye’nin bölgesindeki çatışmalarda üstlendiği arabulucu rolüne ve sınırları dışında yürüttüğü kapsamlı operasyonlarına karşı verilmiş bir cevap olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu çıkışın suflesinin nereden geldiğini, neyi amaçladığını, ne için şimdi yapıldığını da çok iyi biliyoruz. Cevaben bir kez daha ve tüm kalbimle diyorum ki; başaramayacaksınız.
“BU YALANLARIN DA YİNE TUTMAYACAK”
SADAT’ın yöneticileriyle kendileriyle yakından uzaktan hiçbir alakam olmadığı hâlde, bunu adeta bizim şu anda kullandığımız, adeta darbeci bir kuruluş, oluşum olduğunu söyleyecek kadar bu başkan terbiyesizleşiyor. Bay Kemal, ne dersen de sen sabahtan akşama yalanla yatıyorsun yalanla kalkıyorsun. Hiçbir zaman senin dürüstlüğüne şahit olmadık ve bu yalanların da yine tutmayacak. Darbecilere yaptıramadığınız, terör örgütlerine gördüremediğiniz sinsi, siyasi ve ekonomik çelmelerle neticeye ulaştıramadığınız işi, Bay Kemal gibi bir karikatür tip vasıtasıyla hiç elde edemezsiniz. Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde durmasından, kendi hedeflerine yürümesinden, kendi etki alanını oluşturmasından rahatsız olmak yerine, oturun bizimle birlikte nasıl çalışabileceğinizin hesabını yapın. İnanın sizin için böylesi hem daha kolay hem daha doğru. Bütün bunları söylerken karşımızdakilerin, ülkemizin ve milletimizin hayrına hiçbir adım atmayacaklarını elbette farkındayız. Biz insanlığımızı, hüsnüniyetimizi, diplomatik nezaketimizi gösterelim de varsın onlar kendi bildikleri yoldan yürüsünler. Sonuçta önce Allah’ın dediği olur, sonra da millî irade nasıl tecelli ediyorsa, netice öyle çıkar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabi karşımızdaki habis zihniyet boş durmuyor. Merhum bir yazarımız, bu tipleri ‘Yerinde sayanlar, yürüyenlerden daha fazla ses çıkartır’ diyerek tarif ediyor” diye konuştu.
SADAT tartışması bitmeden bu defa da Atatürk Havalimanı’nda inşa edilecek Millet Bahçesi’ne bin bir yalan bin bir iftirayla saldırılmaya başlandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üstelik bunu öyle alçakça, öyle sinsice, öyle kötü niyetli bir şekilde yapıyorlar ki; bu senaryo onların çapını da kalibresini de fersah fersah aşar. İstanbul Havalimanı’nın inşası başladığı günden beri kendi bölgesel ve küresel ulaşım ve ticaret merkezi konumlarının sarsılacağından endişe edenlerin kurguladığı bir yalan rüzgârı sürekli estiriliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Osmanlı döneminde kurulan, Demokrat Parti döneminde uluslararası uçuşa açılan bu tesisin adının 12 Eylül darbesine kadar Yeşilköy Havalimanı olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eski Türk filmlerindeki havalimanı sahnelerini hatırlarsanız, hepsi de Yeşilköy tabelasının altından geçer. Cumhuriyet döneminde, 12 Eylül’den 28 Şubat’a kadar tüm darbecilerin demokrasimize yaptıkları ihaneti gizlemek için kullandıkları en önemli araç hep Atatürk maskesi olmuştur. 12 Eylül darbecilerinin başı Evren de Cumhurbaşkanlığı döneminde Yeşilköy’ün ismini Atatürk yaparak aynı yolu izlemiştir” ifadelerini kullandı.
“İSTANBUL HAVALİMANI, ÜLKEMİZİN KALKINMA TARİHİNE EN ÖNEMLİ KAZANIMLARDAN BİRİ OLARAK GEÇMİŞTİR”
“Atatürk” ismi üzerinden fırtınalar koparanların hiçbirinin bu hakikati dile getirmediklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bunların derdi Atatürk’ün ismine sahip çıkmak değil, bu ismi kalkan yaparak kendi kirli gündemlerini inşa etmektir. Eğer gerçekten Atatürk hassasiyetleri olsaydı, havalimanı tabelasından önce kendilerine ‘Mustafa Kemal’in itleri’ diyenlerden hesap sorarlardı. Bu hesabı sormayanların, bu hesabı soramayanların attıkları iftiralar çok açık net ortada. Eğer böyle bir samimiyetleri olsaydı, PKK güdümündeki partiyi siyasi ortakları yapıp, belediye birimlerini terör örgütü yandaşlarına teslim edenlerden hesap sorarlardı. Eğer böyle bir hassasiyetleri olsaydı, kendi ülkelerini yabancılara şikâyet eden Genel Başkanlarından, milletvekillerinden, şehrine ihanet eden belediye başkanlarından hesap sorarlardı. Eğer böyle bir niyetleri olsaydı, kendi alanında dünyanın en modern eserlerinden biri olarak inşa ettiğimiz Atatürk Kültür Merkezi’ne karşı çıkanlardan hesap sorarlardı” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Meselenin Atatürk değil, ülkenin ve milletin kazanımları olduğu izaha ihtiyaç duymayacak kadar açıktır. Türkiye’nin hava yolu ulaşımındaki ve ticaretindeki hedeflerini karşılamada yetersiz kalan Atatürk Havalimanı’nın faaliyetlerine devamı, şehrin en kalabalık nüfusuna sahip bölgelerdeki etkileriyle de sürdürülemez bir hâle gelmişti. Dünyanın pek çok yerinde yapıldığı gibi, biz de yeni bir havalimanı inşa ederek, bu sorunun çözümü yoluna gittik. Bundan bile rahatsız oldular. Bunu bile kabullenemediler. Sadece kargo bölümü, Atatürk Havalimanı kadar olan İstanbul Havalimanı, ülkemizin kalkınma tarihine en önemli kazanımlardan biri olarak geçmiştir. Dünyanın ilk üç havalimanından bir tanesi. Bu gerçeği değiştirmeye kimsenin gücü de nefesi de yetmeyecektir. Atatürk Havalimanının bir pisti, hem orada inşa edilen hastaneye hizmet vermek hem de ihtiyaç duyulduğunda kullanılmak üzere faaliyette tutulmaktadır. Kılıçdaroğlu’nun ‘Halktan götürülen paralarla yapıldığı’ bühtanıyla tarif ettiği yeni havalimanımız ise milletin cebinden tek kuruş çıkmadan inşa edilmekle kalmamış, milletin cebine para aktaran bir kaynak hâline gelmiştir. Konumu, kapasitesi, teknolojisi, altyapısı ve diğer özellikleriyle dünyanın en prestijli havalimanları arasına giren bu eseri itibarsızlaştırma çabaları beyhudedir. Bununla yetinmeyip, Atatürk Havalimanı’na yapacağımız Millet Bahçesi’ne, çevrecilik adına karşı çıkmaları ise tam bir garabet örneğidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi bittiğinde nasıl olacağına göz atalım” diyerek, projenin detaylarının yer aldığı bir tanıtım videosu izletti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde, ağaca hasret olan İstanbul’u yeşillendirmek için İstanbul’da orta şeritlere 1 milyon 250 bin ağaç diktiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kalkıyorsun, bizimle yeşilde yarışmaya yelteniyorsun. Bay Kemal, ne sen ne senin buradaki yandaşların bu tür işleri başaramazsınız. Buradan sesleniyorum: Şu anda başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere bugüne kadar kaç tane millet bahçesi yaptınız? Bize bunu ispatlayın. Bir görelim sizi. Kaç tane yaptınız? Bu hizmete itiraz edenin bırakınız çevreciliğini, bırakınız siyasetçiliğini insanlığından şüphe etmek lazım” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu zat, geçmişte Atatürk Havalimanı’nda yapılacak Millet Bahçesi’ni öyle bir sahiplenmişti ki; bu projeyi telefonunu dinleyerek kendisinden çaldığımızı iddia edecek kadar ileri gitmişti. Bay Kemal, bizim o kadar boş vaktimiz yok. İşimiz, gücümüz yok, Bay Kemal’i dinleyeceğiz. Ya sen git, işine bak. Şimdi dikilecek 132 bin 500 ağacıyla, yürüyüş yollarıyla, yaşlı bakım evleriyle ülkemizin gururu olacak bu projeye sadece karşı çıkmakla kalmıyor, bir de buranın yabancılara satılacağı yalanıyla milleti galeyana getirmeye çalışıyor. Bir diğer taraftan da burada konutlar yapılacakmış, yalana bak. 2013’tü yanılmıyorsam bir televizyon programında bu bana soruldu ve ‘haşa böyle bir şeyin olması söz konusu olamaz’ dedim. İşte projeyi şimdi yine açıkladım. Gerçi bunlar için Almanı, İngilizi, Fransızı, Yunanı, Amerikalısı değil sadece Arabı, Orta Asyalısı, Afrikalısı yabancıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, Bosna Hersek direnişinin efsanevi komutanı ve lideri merhum Aliya İzzetbegoviç hakkında söylediği sözlerin, hangi kriterlere göre bir ayrım yaptığını gösterdiğini belirtti.
İzzetbegoviç’in aynı zamanda son dönem İslam dünyasının en önemli mütefekkirlerinden biri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aliya’nın karargahını ‘mağara’ diyerek kendi aklınca değersizleştirmeye çalışan bu zata en güzel cevabı Boşnak kardeşlerimizin sandıkta vereceğine inanıyorum. Bay Kemal, bak sana şimdi bir şey hatırlatıyorum, dikkat et. Sen, mağarada yaşayanlarla siyasi ortaklık yapıyorsun. Onlarla sen yoluna devam et. Ortaklığını sürdürdüğün o mağaradakilerin hâli ortada. Ama tavsiye ediyoruz, gel bir an önce o mağaradakilerden kurtul, yoksa durumun iyi değil. Bu vesileyle, tarihe altın harflerle yazılan, Boşnak direnişinde hayatını kaybeden şehitleri rahmetle yâd ediyorum. Merhum Aliya’nın mirası ve mücadelesinden bihaber kifayetsizlere rağmen biz vefatından hemen önce elimizi tutarak bıraktığı emanete sahip çıkmayı sürdüreceğiz. O da şuydu; ‘Tayyip kardeşim buralar evlad-ı Fatihan’dır. Evlad-ı Fatihan’ın topraklarını siz koruyacaksınız’. Onun için Bay Kemal boşuna uğraşma. Biz, aynı şekilde verdiğimiz sözün arkasındayız.”
“YATIRIMLARI ENGELLEMENİN ADI SİYASET DEĞİL, İHANETTİR”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Arapça yaptığı paylaşıma da değinen Erdoğan, şunları söyledi: “Aşağılık kompleksi bunların ruhlarına öyle sinmiştir ki bizim medeniyet ve tarih dünyamıza ait her şeyden nefret ederken geçmişi sömürü ve kanla dolu Batı’ya kayıtsız şartsız bir hayranlık beslerler. Bay Kemal’in son çıkışı da bunun ispatıdır. Bu zat herhâlde tarihindeki ilk Arapça mesajını Türkiye’nin bir çıkarını savunmak için değil, Körfez sermayesini tehdit etmek için attı. Tüm dünya Körfez sermayesini çekmek için gece gündüz uğraşır, didinir. Bunlar Körfez sermayesini ülkemizden kaçırmak için çalışır. Sermaye sahiplerinden, devletin memuruna kadar herkesi tehdit ederek ülkeye yapılan yatırımları engellemenin adı siyaset değil, ihanettir. Çünkü bunların derdi ne ülkenin kalkınmasıdır ne milletin refahıdır ne Türkiye’nin geleceğidir. Bunlar sadece dışarıda hazırlanan projelerde kendilerine verilen görevleri yaparlar. Anlaşılan o ki son görevin adı ‘misyon havalimanı’dır. Ülkenin her kazanımına balta vurmayı, milletle ve milletin değerleriyle kavga etmeyi, kafalarındaki ve kalplerindeki tek parti faşizmini her fırsatta kusmayı siyaset sanan bu güruhu zavallılığıyla baş başa bırakıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dikili tek bir ağaçları, “bunda da benim imzam var” diyebilecekleri hiçbir eserleri, milletin zihnine ve gönlüne nakşettikleri hiçbir hizmetleri olmayanların, sadece yıkmakla, tehditle, nefret diliyle kendilerini göstermelerini, devraldıkları faşist mirasa bağladıklarını belirterek, “Varsın onlar İstanbul’a hizmet diye -biraz komik olacak ama- musluk açmaya devam etsinler” ifadesini kullandı.
İSTANBUL’UN FETHİ KUTLAMASI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul ile ülkenin tamamına eserlerle, yatırımlarla, vizyon projelerle mühür vurmaya devam edeceklerini anlatarak, “İnşallah 29 Mayıs’ı da -Bay Kemal istersen sen de gel- Atatürk Havalimanı’nda kutlayacağız. Sen böyle 700 kişiyi falan topla oraya götür, orada engeller kurmaya çalış. Boşuna uğraşıyorsun. Ama biz orada 29 Mayıs İstanbul’un fethini kutlayacağız. O gün de ağacı dikeceğiz ve bahçenin temelini de inşallah atacağız” dedi.
Bölgede yaşanan gelişmeler ile ülke gündeminde kopartılan fırtınaların, yakından ilişkili olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli sığınmacılarla ilgili tartışmanın da bu kirli planın bir parçası olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin, birkaç yıl önce yayımladığı bir raporda, Türkiye’nin açık kapı politikasının yetersizliğinden, sığınmacı düşmanlığının yol açtığı tehlikelerden, kalıcı çözüm arayışlarına girilmemesinden, bu insanlara sağlık, eğitim, meslek, toplumsal hayata katılım gibi konularda yeterli hizmetlerin verilememesinden, AK Parti’nin yaptıklarından çok daha fazlasının hayata geçirilmemesinden şikâyet ettiğini söyledi. Raporun ellerinde olduğunu da ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, raporda yer verilen, “Ülkemizdeki sığınmacı ve mültecileri hedef alan ve yabancı düşmanlığına yaslanan ırkçı, ayrımcı ve dışlayıcı söylem ve uygulamalara tolerans gösterilmemelidir” cümlesini de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu başta olmak üzere tüm CHP’lilerin yüzlerine çarpmak istediğini dile getirdi.
Tam bu sebeple CHP’nin husumet, kin ve nefret kokan, yabancı düşmanı söylemlerine karşı çıktıklarını, sonuna kadar mazlumların ve mağdurların yanında yer alacaklarını söylediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “AK Parti, ülkemiz ve milletimizle birlikte bize sığınan tüm mazlumların, dünyadaki tüm mağdurların haklarını savunmayı bir medeniyet ve tarih sorumluluğu olarak görmektedir. Ülkemizdeki her kesimden insanın ortak hayallerini, beklentilerini, taleplerini karşılama başarısını gösterebilmemizin, dünyada umudun ve vicdanın temsilcisi hâline dönüşmemizin gerisindeki vizyon budur. Temsilcisi olduğumuz insani ve ahlaki duruş çemberi, basiret ve feraset sahibi her vatandaşımızı kapsamaktadır. Elbette bu çemberin dışında kalanlar da var. Mesela darbeciler, vesayetçiler, terör örgütlerinin destekçileri, yeminli ülke ve millet düşmanları, kötülüğün ve bencilliğin mücessem hâline dönüşmüş tüm tipler bunun dışındadır. Geçmişte başka partilere oy vermiş olsa da bu hassasiyetleri paylaşan herkesi çizgimizin berisinde görüyoruz. Geçtiğimiz 20 yıldaki eser ve hizmetlerle somutlaştırdığımız yerli, millî ve özgürlükçü, kalkınmacı, kapsayıcı, Rabbimizin iyiliği emreden ve kötülüğü men eden emrine ram olan duruşumuzu hep koruyacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO’nun, doğu sınırlarını güçlendirmek için çeşitli arayışlar içinde olduğunu, bu kapsamda genişlemeye yönelik bazı adımların atıldığını söyledi.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından bölgede sergilenen dayanışma ve iş birliğine, seferber edilen kaynaklara, açılan kucaklara ve gösterilen hoşgörüye değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu biraz gözlerimiz dolarak biraz da tebessümle izliyoruz desek yeridir. Çünkü biz yıllarca terörle mücadele etmiş, sınırları tacize uğramış, yanı başında çok büyük çatışmalar yaşanmış bir NATO müttefiki olarak bu tabloyla hiç karşılaşmadık” diye konuştu.
Türkiye’nin, NATO’daki müttefiklerinden tek beklentisinin, kendi sınırlarını koruma, güvenliğini ve istikrarını güçlendirme konusundaki meşru çabalarına aynı hüsnüniyetle yaklaşım olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müttefiklerimizden, bizim hassasiyetlerimizi önce anlamalarını sonra saygı göstermelerini nihayetinde de ve mümkünse destek vermelerini bekliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, terör örgütlerinin saldırılarına karşı sınırlarını korumak gibi bir hassasiyeti bulunduğunu vurgulayarak, “Yıllarca bu yüzden çok acılar çektik, çok kayıplar verdik, çok bedeller ödedik. Hâlen ödüyoruz. Maalesef bu hassasiyetimize hemen hiçbir müttefikimiz beklediğimiz şekilde ve ölçüde saygı göstermediler. Destek vermeyi zaten hiç söylemiyorum, PKK ve DEAŞ’ın sınırlarımıza dayandığı bir dönemde ülkemizdeki hava savunma sistemlerinin sökülüp götürüldüğü günleri unutmadık” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin, sınırlarının dibinde istikrarsızlık kaynağı hâline gelen yönetimler konusunda da hassasiyeti bulunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu sıkıntının bedelini, sayıları milyonları bulan sığınmacılara ev sahipliği yaparak ödedik, hâlen daha ödüyoruz. Sığınmacılar batı ülkelerine yönelmediği sürece bu konuda da derdimizi paylaşan hiçbir müttefik görmedik. Hatta sırf Türkiye’yi güç durumda bırakmak için gizliden gizliye bu süreci tahrik eden sözde müttefikler biliyoruz. Ve bunlar kusura bakmasınlar, NATO’daki müttefiklerimizdir. Bunları gayet iyi biliyoruz. Bizim güçlü tarihî ve insani bağlarımızın olduğu, kardeşlerimize karşı sorumluluklarımızdan kaynaklanan hassasiyetlerimiz var. Şartlar ne olursa olsun biz ortak tarih ve medeniyet mirasıyla bağlı olduğumuz bu insanlara sırtımızı dönemeyiz.”
“İTTİFAK’IN FAALİYETLERİNE FİİLEN EN ÇOK DESTEĞİ VEREN ÜLKELERİN BAŞINDA BİZ GELİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar NATO ve Avrupa Birliği içinde her türlü şımarıklığı sergileyen, kendisine tahsis edilen devasa kaynakları istismar eden kimi ülkelere sınırsız hoşgörü gösterseler de müttefiklerimizin bizim bu yaklaşımımızı paylaşmadıkları çok açıktır. NATO içindeki müttefiklerimizin bize karşı sergiledikleri tüm bu tavırlara rağmen biz İttifak içindeki sorumluluklarımızı bihakkın yerine getirmeyi hep sürdürdük. Bugün de İttifak’ın faaliyetlerine fiilen en çok desteği veren ülkelerin başında geliyoruz. Ama bu önümüze getirilen her teklife ‘evet’ diyeceğimiz anlamına gelmiyor. NATO’nun genişlemesi bizim için hassasiyetlerimize gösterilecek saygı oranında anlamlıdır. Hem PKK-YPG terör örgütüne her türlü desteği verip hem de bizden NATO üyeliği için destek istemek en hafif tabiriyle tutarsızlıktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Daha şurada Fransa, Almanya, Hollanda, İsviçre ve İsveç’te yapılanlar… Bunları biz görmeyecek miyiz? İsveç’te en son yapılanlar ve 30 teröristi istedik, ‘Vermeyiz.’ dediler. Siz teröristleri bize vermeyeceksiniz ama bizden kalkıp NATO üyeliğini isteyeceksiniz. NATO bir güvenlik oluşumudur, bir güvenlik teşkilatıdır dolayısıyla bu güvenlik teşkilatını güvenlikten yoksun hâle getirmeye biz ‘evet’ diyemeyiz. Bu yanlış bir kere yapıldı. Ne ile? Yunanistan ile. Yunanistan ve Fransa, NATO’dan çıkmışlardı sonradan girmelerine maalesef bizler o zaman ‘evet’ dedik. Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz, kusura bakma. Pazartesi günü gelmek istiyorlarmış, ‘Boşuna yorulmasınlar.’ dedim. Gerek yok, tavır ortada. İsveç’te hâlen yürüyorlar ve bu yürüyüşler devam ediyor. Bütün paçavralarıyla beraber yoldalar. Aynı şey Almanya’da devam ediyor, bütün paçavralarıyla beraber ve bunlara her türlü desteği maalesef kendileri ile uzun uzadıya konuştuğumuz halde vermeye devam ediyorlar. Türkiye artık bu işe onların baktığı gibi bakmayacaktır.”
“GÜVENLİK BÖLGESİNE İHTİYACIMIZ VAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2016’dan beri güney sınırlarında bir güvenlik stratejisi uyguladığını hatırlatarak, bu strateji kapsamında Reyhanlı’dan Cizre’ye, oradan Şemdinli’ye uzanan hat boyunca coğrafyanın ve tehdidin durumuna göre değişmekle birlikte derinliği ortalama 30 kilometre olan bir güvenlik hattı oluşturulduğunu belirtti.
“Ülkemizi ve vatandaşlarımızı hem terör örgütlerinin tacizlerinden korumak hem de sığınmacı akınlarının önüne geçmek için bu güvenlik bölgesine ihtiyacımız var” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, kimsenin toprağında, egemenliğinde, canında ve malında gözü olmadığını vurguladı.
Tek gayelerinin, Türkiye’yi istikrarsız hâle getirmeye, vatandaşların güvenliğini tehlikeye atmaya yönelik eylemleri kaynağında kesmek ve kurutmak olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet bu gücü ve iradeyi ilgili muhataplarımız gösterebilmiş olsaydı asla böyle bir ihtiyaç duymayacak, böyle bir hareket tarzına girişmeyecektik ama şartlar bizi buna mecbur bırakmıştır. Türkiye’nin, kimsenin ne terör tehdidiyle ne göç şantajıyla ne de sinsi mezhep ve köken ayrımcılığı tuzağıyla demokrasi ve kalkınma hedeflerinden uzaklaştırılmasına izin veremeyiz. Geçmişte defalarca oynanmış bu oyunları üzerimizde tekrar denemek isteyenlerin uğraşları da buraya aktardıkları onca kaynak da beyhudedir” dedi.
Bazı ülkelerin, “terör örgütü daha çok palazlansın” diye yüz milyonlarca avro aktardığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Binlerce tır araç, gereç, mühimmat, silah terör örgütlerine gönderilmedi mi? Gönderildi ve bunlar bizim NATO’dan ortağımız değil miydi? NATO’dan ortağımızdı? Kusura bakmayın, artık bu delikten bir daha sokulmayacağız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, sınırları boyunca oluşturmayı planladığı güvenlik bölgelerinin önemli bir kısmını tamamladığını, kalan kısımlarıyla ilgili çalışmaları da en kısa sürede hayata geçirmekte kararlı olduklarını bildirdi.
“ESER VE HİZMET ÜRETMENİN, ÜLKENİN VE MİLLETİN GELECEĞİNİ İNŞA ETMENİN GAYRETİ İÇERİSİNDEYİZ”
Bölgedeki muhataplarla gereken mutabakatları sağlayıp en kısa sürede arada kalan bölgeleri de güvenli hâle getirmeye çalıştıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hem bölgede etki sahibi ve güç bulunduran ülkelere hem de NATO’daki müttefiklerimize sesleniyorum: Gelin, Türkiye’nin bu meşru, haklı, insani, ahlaki bu harekâtlarına destek verin. En azından ayağımıza çelme takmaya çalışmayın. Demokrasi, güvenlik, refah, huzur sizin halklarınız kadar bizim milletimizin, bize sığınan mazlumların ve güvenli hâle getirdiğimiz bölgelerde yaşayan mağdurların da hakkıdır. Üstelik biz müttefiklerimizden farklı olarak demokrasi ve güvenlik operasyonlarımızı hiçbir masumun saçının teline zarar vermeden hiçbir sivilin onuruna halel getirmeden yürütüyoruz. Zaten aksi bir durum olsaydı dünyayı başımıza yıkarlardı. Bugüne kadar 500 bin Suriyelinin topraklarına dönüşünü sağladık. İnşası tamamlanan 57 bin, çalışmaları süren 20 bin ve hazırlıklarına başlanan 13 bin briket evle sınırlarımız ötesinde çadırlarda, zor şartlarda hayatını sürdürmeye çalışan ailelere nispeten daha insani şartlara sahip yerler yapıyoruz. Şimdi de uluslararası yardım kuruluşlarının desteğiyle belirlediğimiz 13 ayrı yerleşim bölgesinde eğitimden sağlığa, sanayiden tarıma tüm alt yapısıyla toplamda 1 milyon nüfusu barındıracak şehirler kuruyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra güvenli bölgelerde yapılan çalışmalara ve bunların çocukların dünyasını nasıl değiştirdiğine dikkati çeken bir videoyu izletti.
Videoda, bir Suriyeli sığınmacının, “Daha önce çadırda kalıyorduk, karda kışta, yağmurda perişan oluyorduk ama şimdi briket evlerde çok rahatız. Türk halkına bize yardımcı oldukları için çok teşekkür ederiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çok teşekkür ederiz” sözleri yer aldı. Videonun sonunda “Türkiye insanlığa umut oldu, el birliğiyle AFAD koordinasyonunda, STK’lerin desteğiyle 57 bin 306 briket ev inşa edildi” bilgisi verildi.
Konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah önümüzdeki aylarda güvenli hâle getireceğimiz ilave bölgelerle bu kalıcı konutların sayısını daha da artıracağız ve hedefimiz en az 100 bin konut ve onun üzeri olacak. Gördüğünüz gibi herkes en iyi bildiği işi yapıyor. Onlar fitnenin, fesadın, kavganın, kin ve nefret tohumları atmanın peşinde biz ise eser ve hizmet üretmenin, ülkenin ve milletin geleceğini inşa etmenin gayreti içerisindeyiz. Bu tür mazlum mağdurların başını sokacakları bir yer kendilerine inşa etmenin gayreti içerisindeyiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısının ardından TBMM’yi ziyaret eden Kıbrıs gazileri ve Dağlık Karabağ Savaşı’nda gazi olan askerler ile Şeref Holü’nde hatıra fotoğrafı çektirdi.
Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Başkanı Beyazıt Yumuk ile Azerbaycan Askeri Dernekler Federasyonu Başkanı Emin Hasanlı başkanlığındaki heyet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Türk bayrağı takdim etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ile Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde akşam yemeğinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda düzenlenen TRT 47. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasına salondakileri selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışından gelen misafir çocuklara Türkiye’de bulunmaları ve sevinçlere ortak oldukları için teşekkür etti.
Program öncesi İstanbul’da ve Marmara Bölgesi’nde depremlerin meydana geldiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kısa bir süre önce İstanbul’da ve Marmara Bölgemizde 6,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İstanbullu kardeşlerim başta olmak üzere depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza buradan geçmiş olsun dileklerimizi gönderiyoruz. AFAD ve Sağlık Bakanlığımız başta olmak üzere devletimizin tüm birimleri şu an teyakkuz halinde. Arama-tarama çalışmalarımız hassasiyetle devam ediyor. Biz de süreci çok yakından takip ediyoruz. Buraya gelmeden önce bakan arkadaşlarımızın yanı sıra AFAD Başkanımız ve İstanbul Valimizden en güncel bilgileri aldım. Elhamdülillah, şimdilik sıkıntılı bir durum görünmüyor. Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü musibetten, afetten, kazadan, beladan, muhafaza eylesin diyorum.”
Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanındaki tüm çocukların 23 Nisan Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu bayramı sizlere armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm devlet büyüklerimizi, şehit ve gazilerimizi şükranla yâd ediyorum” ifadesini kullandı.
TRT’nin bir yandan sorumlu yayın ve habercilik anlayışıyla başarılarına her gün yenisini eklerken, diğer yandan böylesine güzel ve anlamlı etkinliklerle kalpleri buluşturmaya devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1979’dan bu yana her sene düzenlenen uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği, TRT’mizin yüz akı işlerinden bir diğerini teşkil ediyor” dedi.
“KARDEŞLİĞİ NE KADAR YÜCELTİRSENİZ, DÜNYAMIZ O DERECE YAŞANILIR HÂLE GELECEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 120 farklı ülkeden 130 binden fazla çocuğun Türkiye’deki bu etkinliklerde misafir edildiğini anımsatarak, şunları kaydetti:
“Şenliklerin 47’ncisini ‘Hayat çocuklar gülünce güzel’ temasıyla gerçekleştiriyoruz. 30 ülkeden 600 gül yüzlü evladımızı külliyemizde ağırlayarak onların coşkusuna, mutluluğuna, enerjisine biz de ortak oluyoruz. Bugün burada yaşadığınız sevincin hiç azalmamasını, hayatınız boyunca yüzünüzden tebessümlerin asla eksik olmamasını temenni ediyorum. İnançlarımız, dillerimiz ve kültürlerimiz farklı olsa da hepimiz büyük insanlık ailesinin fertleriyiz. Hepimiz Hazreti Adem ile Hazreti Havva’nın çocuklarıyız. Siz çocuklar, kardeşliği ne kadar yüceltirseniz, unutmayınız dünyamız o derece yaşanılır hâle gelecektir.
Kalplerinizdeki sevgiyle, yüreklerinizdeki umutla, birbirinize duyduğunuz o tertemiz güvenle barışı ve huzuru sizler tesis edeceksiniz. Kötülere ve kötülüklere rağmen bu dünyayı sizler güzelleştireceksiniz. Kısacası bizim uğruna bedeller ödeyerek çetin mücadeleler neticesinde belli bir aşamaya getirdiğimiz hayallerin geri kalanını gerçeğe sizler dönüştüreceksiniz. Sizlere güveniyoruz, sizlere inanıyoruz. Hayat yolculuğunuzda hepinize şimdiden başarılar diliyor, her birinizi o ışık saçan gözlerinizden öpüyorum.”
Organizasyonun düzenlenmesinde emeği geçen TRT ailesine de teşekkürlerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocuklardan aileleri ve arkadaşlarına Türkiye’den kucak dolusu selam götürmelerini istedi.
23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nin açıldığı ve Türk Milletinin egemenliğini ilan ettiği tarihtir.
Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz’ Mustafa Kemal Atatürk.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1924’te 23 Nisan gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929 tarihinde Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiş ve bu tarihten itibaren 23 Nisan yurt sathında Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır. Çocuklara armağan edilen tek evrensel bayram olma özelliği taşıyan 23 Nisan, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin onlara güveninin göstergesidir. Atatürk, dünya tarihinde çocuklara bayram armağan eden tek liderdir.
UNESCO’nun 1979 yılını “Dünya Çocuk Yılı” olarak ilan etmesiyle, bu bayram dünya çocuklarıyla bir arada, büyük bir coşku ve heyecanla kutlanmaktadır. Dünya barışı adına, geleceğin büyükleri ve yöneticileri olan çocukların bu gün vesilesiyle bir araya gelmeleri, çocukça bir masumiyetle birbirleriyle kucaklaşmaları bizim için gurur kaynağı olmuştur.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, gelecek nesillere verdiği önemi şu sözleriyle ifade etmektedir; “Küçük hanımlar, Küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.” Sözleriyle çocuklarımızın geleceğin umudu ve mimarı olduklarını belirtmiştir.
“Çocuklar bu ülkenin temeli, yarının umududur. Onlara göstereceğimiz sevgi, geleceğe yapılmış en değerli yatırımdır.” 23 Nisan bayramınız kutlu olsun!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A Hizmete Alma Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranıyla 84 yerli ekipman kullanarak geliştirdiğimiz TÜRKSAT 6A ile birlikte Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜRKSAT Gölbaşı Yerleşkesi’nde düzenlenen TÜRKSAT 6A Hizmete Alma Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A’nın, 9 Temmuz 2024’te uzaya fırlatıldığını, ilk test yayınının ise 17 Şubat’ta yapıldığını belirtti.
Tüm süreçlerin sorunsuz ve sıkıntısız bir şekilde tamamlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A’nın ülke ve millet için hayırlı olmasını diledi.
Tasarımından üretimine, nakliyesinden uzaya fırlatılmasına, yörüngeye oturtulmasından test aşamasına kadar projenin başarıyla ilerletilmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, projeye destek olan ve uzay sanayisine gönül vermiş tüm personeli tebrik etti.
En az 15 yıl hizmet verecek TÜRKSAT 6A ile birlikte TÜRKSAT’ın işlettiği haberleşme uydularının sayısının altıya, uzaydaki uyduların toplam mevcudunun da 10’a yükseldiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yer sabit özelliği taşıyan yeni haberleşme uydusunun televizyon yayıncılığı başta olmak üzere acil durum haberleşmesi hizmetlerini de geniş bir kapsama alanında sunacağını söyledi.
Kesintisiz televizyon yayıncılığı açısından kritik önem taşıyan TÜRKSAT 6A ile televizyon yayını yapılan uyduların artık yedeklenebileceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzay iletişim ve haberleşme sektörleri için atılmış çok büyük bir adım olan TÜRKSAT 6A uydusunun ülke ve millet için hayır getirmesini temenni etti.
Özellikle haberleşme uyduları gibi teknolojilerin dışa bağımlı olmadan üretilmesinin millî güvenlik açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranıyla 84 yerli ekipman kullanarak geliştirdiğimiz TÜRKSAT 6A ile birlikte Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi. Yeni haberleşme uydumuz, yerli ve millî teknoloji üretme hedefimiz doğrultusunda 20 yıla yayılan titiz, yoğun ve meşakkatli bir çalışmanın ürünüdür.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu noktaya gelmenin kolay olmadığını belirterek, hayata geçirilen teknoloji transfer programıyla 3A, 4A ve 4B uydularının üretiminde TÜRKSAT mühendislerinin de yer almasını sağladıklarını anımsattı.
Devamında 5A ve 5B uydularının yapımında 12 mühendisi tasarım, üretim ve test başlıkları süreçlerine doğrudan dâhil ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllara sâri bu çalışmalar ve tecrübelerle uzay teknolojileri alanında pek çok kritik eşiğin aşıldığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece en yüksek yerlilik oranına sahip TÜRKSAT 6A uydusunu üretme imkân, yetenek ve tecrübesine sahip olunduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yapamayız’ diyenlere inat, ‘Biz yaparız, hatta daha iyisini yaparız’ dedik. Karamsarlık aşılayanlara, kendi ülkesinden, kendi milletinden umudunu kesenlere asla kulak asmadık. Yani yılmadan, yorulmadan, inanç, sabır ve azimle çalışarak bugünlere kadar hamdolsun alnımızın akıyla geldik. Bugünkü başarı, lafa her başladıklarında ‘Bizden bir şey olmaz’ diyerek gençlere umutsuzluk aşılayan eşik zihniyete indirilmiş ağır bir darbedir” diye konuştu.
Mühendislere ve Türkiye’nin uzaydaki varlığına güç katanlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 yıldır olduğu gibi önce hayalleri hedeflere sonra da hedefleri gerçeklere dönüştürmeye devam edeceklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli ve millî haberleşme uydusu ile TÜRKSAT’ın hizmet verdiği alanın, Hindistan, Tayland, Malezya ve Endonezya’yı da kapsayacak şekilde daha da genişleyeceğini belirterek, “Uydularımızın dünya genelinde ulaştığı nüfus 3,5 milyardan 5 milyara yükselecek” ifadelerini kullandı.
Teknoloji transferi ve tecrübe kazanımı sayesinde Türkiye’nin artık uydu ve bileşenlerinin tasarım ve üretiminde önemli bir pazar payına sahip olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, devrim niteliğindeki bu projeyle, yerli ve millî bir haberleşme uydusu platformuna sahip olunduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana paydaşların yanı sıra alt yüklenicilerle birlikte uydu üretim ekosistemi kurarak, birçok kurum ve kuruluşun uzay sanayisine katkı vermesini sağladıklarını kaydederek, şöyle konuştu: “Tüm aşamalarda aktif roller üstlenen onlarca mühendis ve personelimizle birlikte uydu ve uzay teknolojileri için insan kaynağı yetiştirmiş olduk. Proje paydaşlarının geliştirdiği ekipmanlarla uluslararası ölçekte rekabet edebilme düzeyine eriştik. İhracat kapasitemizi daha da güçlendirdik. SpaceX ile ortak çalışmalar yürütme yanında fırlatma süreci de TÜRKSAT tarafından yönetildi. Dünya nüfusunun yüzde 60’ından fazlasını yani 5 milyarlık bir nüfusu ihtiva eden kapsama alanıyla uzay çalışmaları ve uydu yayıncılığında parmakla gösterilen ülkeler arasına girdik.”
Elde edilen bu kazanım ve etkinliklerle millî uydu markası oluşturma ve millî uzay şirketi kurulması noktasında önemli bir fırsatın yakalandığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelecekteki ay ve derin uzay görevleri, haberleşme uyduları ve takım uydu projelerinin hayata geçirilmesinde de yine bu birikimden istifade edeceğiz” dedi.
Çıtayı sürekli yukarıya çıkartarak hedeflere ulaşacaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyadaki gelişmelere baktığımızda şu gerçeği hepimiz görmekteyiz, Türkiye’nin önünde tarihi bir fırsat penceresi açılmaktadır. Küresel sistemde hak ettiğimiz yere gelmeye çok yakınız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiç kimsenin bu fırsatı heba etmesine izin veremeyeceklerini vurgulayarak, daha önce dünyada benzer değişimler olurken, Türkiye’nin kendi iç çekişmeleriyle meşgul olduğunu anımsattı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilimsel ve teknolojik ilerlemeler yaşanırken biz millet olarak enerjimizi gereksiz, faydasız, boş tartışmalarla harcadık. Türkiye’nin dışarıyla ilgilenmemesi için her şey yapıldı, her şey denendi. Mezhep, köken, görüş farklılıkları üzerinden bizi iç meselelerimizle meşgul ederek, Türkiye’yi küresel rekabette minder dışına itmeyi başardılar. Bizimle aynı ligde olan ülkeler, teknolojide birbirleriyle kıran kırana bir yarış içindeyken, hatırlayın bu ülkenin gündemi, başörtüsüydü, sakaldı, sarıktı, çarşaftı, irtica idi, yeşil sermayeydi. Kendilerine bir iç düşman ürettiler ve Türkiye’yi o iç düşmanla oyaladılar. Peki, sonuçta ne oldu? Türkiye kaybetti, millet kaybetti. Eller koşar adım ilerlerken, biz yıllarca yerimizde saydık. Rakiplerimizle aramızdaki mesafenin açılmasına engel olamadık. Ekonomide, demokraside, dış politikada, toplumsal barış ve huzurda çok ağır faturalar ödemek zorunda kaldık.”
“TÜRKİYE’NİN İSMİ, BÖLGESİNİN BİR KUTUP BAŞI OLARAK HER PLATFORMDA DAHA FAZLA ZİKREDİLİYOR”
Bugün de dünyanın büyük bir dönüşümün arifesinde olduğunu, gümrük tarifeleri restleşmeleri ile küresel ticaretin kurallarının kökten değiştiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut krizlerin çözülemediği gibi her gün yeni bir gerilime uyanıldığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası sistemin, Gazze’deki soykırımla birlikte itibarını iyice kaybettiğine işaret ederek, şunları kaydetti: “Batı dünyası ve kurumları eski etkinliğini tamamen yitirmiş durumda. Yapay zekâ teknolojilerinin nereye varacağını kimse kestiremiyor. Yani eski sistem hızla yıkılırken, yerine ne konacağını tam olarak kimse kestiremiyor. Türkiye’nin ismi, bölgesinin bir kutup başı olarak her platformda daha fazla zikrediliyor. Ama böylesi kritik bir dönemde bakıyorsunuz, ana muhalefet partisi eliyle Türkiye tekrar tartışmaların, eski kavgaların içine çekilmek isteniyor. Ülkemize geçmişte bedel ödetmiş bayat senaryolar yine bu çevrelerin figüranlığında tekrar tedavüle konulmaya çalışılıyor. Sokaklarımızın terörize edilmesinden, Türkiye’nin Batıya ve batılı medya kuruluşlarına pervasızca şikâyet edilmesine, üniversite ve lise gençliğinin kışkırtılmasından, boykot çağrılarıyla ülke ekonomisine zarar verilmesine kadar tüm tuşlara aynı anda basılıyor.
Son olarak gerilim ve istismar siyasetlerine Gazze soykırımını alet ettiler. 50 bin masum katledilirken, ‘bize ne Filistin’den’ diyerek tam 18 aydır sustukları, topraklarını savunan Filistinli direnişçilere ‘terörist’ iftirası attıkları bir insani trajediden siyasi rant sağlamaya çalıştılar. Şunu açık ve net söylemek isterim, oyuncular değişmiş olsa da oynanan oyunun aynı olduğunu biz biliyoruz. Milletimiz de ne yapılmaya çalışıldığının gayet farkında. Dolayısıyla ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, arzu ettikleri kaos ve kargaşa ortamını bir türlü oluşturamıyorlar. Hükûmet olarak biz de hizmet ve eser siyasetimizden kopmayarak onların tuzağına düşmüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Türkiye’nin en stratejik projelerinden biri olan Silvan Sulama Tüneli’nin kazılarına başlayarak neticeyi aldıklarını anımsattı.
“TARİHÎ BİR BAŞARI HİKÂYESİNE ŞAHİTLİK EDİYORUZ”
Yine geçen hafta İstanbul Havalimanı’nda eş zamanlı üçlü bağımsız pist dönemini başlattıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Amerika’dan sonra bu uygulamayı hayata geçiren ikinci ülke olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin “oraya uçak inmez” dediği havalimanına artık aynı anda üç uçağın inip kalktığına dikkati çekerek, “Bugün de hamdolsun TÜRKSAT 6A’yı devreye alıyoruz. Bundan 31 yıl önce TÜRKSAT 1B uydusu ile başlayan uzay maceramızı çok daha yüksek bir düzeye eriştirmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. İnançla, azimle, emekle her cümlesi bilgi, tecrübe ve alın teriyle yazılmış tarihî bir başarı hikâyesine hep birlikte şahitlik ediyoruz.”
Projede yer alan kurumlarla, mühendislerle, çalışanlarla ne kadar iftihar edilse az olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bütün bunlar, inşa edilmekte olan Türkiye Yüzyılı’nın müjdeleridir. Allah’ın izniyle çok daha iyi yerlerde olacağız. Gençlerimize güçlü, müreffeh ve itibarlı bir Türkiye teslim edeceğiz. Milletimizin desteğiyle çıktığımız bu yolda Rabbim hepimize yardımcı olsun. Bizi daha nice başarılara ulaştırsın diyorum. Bu vesileyle 15 Temmuz hain darbe girişiminde FETÖ’cü teröristler tarafından burada şehit edilen Ahmet Özsoy ve Ali Karslı kardeşlerime Rabbimden rahmet niyaz ediyorum. İlk yerli ve millî haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6A’nın bir kez daha ülkemiz ve milletimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Projede emeği, katkısı, alın teri ve fikir teri olan tüm kardeşlerimi kutluyorum.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.