Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin siyasi, ekonomik, diplomatik gücünü dost-düşman herkese kabul ettirerek, haklarımızı ve çıkarlarımızı en etkin şekilde savunabileceğimiz bir devlet konumuna geldik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Aziz milletim, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.
Sözlerimin hemen başında milletimizin ve tüm Müslümanların Muharrem ayı ile 1444 Hicri yılbaşını tebrik ediyorum. İnancımızda ve medeniyetimizde de önemli bir yeri olan Muharrem ayının 10’u aynı zamanda Aşure Günü’dür. Aşure Günü, tüm İslam dünyasında öncesi ve sonrasında tutulan oruçlarla, yapılan ibadetlerle temizlenmenin, tazelenmenin vesilesi olarak görülür.
“MUHARREM AYININ MİLLETİMİZLE BERABER TÜM İSLAM ÂLEMİ İÇİN HAYIRLARA VESİLE OLMASINI DİLİYORUM”
Hazreti Hüseyin Efendimizin Kerbela’da şehit ediliş tarihi hasebiyle bu mübarek gün aynı zamanda hepimiz için bir hüzün ve matem günüdür. Ünlü divan şairimiz Fuzuli’nin mersiyesinden küçük bir bölümle Ehl-i Beyt’i ve tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum:
‘Mâh-ı Muharrem oldu meserret harâmdır
Mâtem bugün Şeri’ate bir ihtirâmdır!
Her medd-i âh çekilir kim Ehli Beyt içün
Miftah-ı Ravza-i der-i Dârü’s-Selâm’dır
Şâd olmasın bu vâkıadan şâd olan gönül
Bir dem belâ vü gussadan âzâd olan gönül’
Muharrem ayının milletimizle beraber tüm İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını diliyor, Rabbim birliğimizi, dirliğimizi, muhabbetimizi daim eylesin diyorum.
Aziz milletim; son kabine toplantımızın ertesi günü Tahran’da Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 7. Toplantısı ile Astana Süreci kapsamındaki Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesini gerçekleştirdik. Her iki toplantı da oldukça verimli geçti.
“TAHIL KRİZİNİN AŞILMASI KONUSUNDA ATILAN ADIM, TAMAMEN ÜLKEMİZİN GAYRETLERİNİN ÜRÜNÜDÜR”
Rusya ve Ukrayna tarafıyla da her seviyede görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Dünyanın yakından izlediği tahıl krizinin aşılması konusunda atılan adımın tamamen ülkemizin gayretlerinin ürünü olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Öyle ki son olarak Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres bunu şükranlarıyla ifade etti, Türkiye’ye teşekkürleriyle ifade etti. Ve artık bugün adım atıldı ve gemiler de yola çıktı.
İstanbul’da 22 Temmuz’da imzalanan anlaşmalar, dünyanın neredeyse üçte birinin tahıl ihtiyacını karşılayan Rusya ve Ukrayna pazarlarındaki düğümün çözümü bakımından tarihî bir dönüm noktası olmuştur. Türkiye, Rusya, Ukrayna ve Birleşmiş Milletlerin iş birliğiyle yürüyen bu sürecin sağlıklı bir şekilde devamı için her türlü gayreti gösteriyoruz. Bu süreci takip edecek müşterek koordinasyon merkezi 23 Temmuz’da İstanbul’da faaliyete geçti. Tahıl yüklü ilk gemi bugün Ukrayna’nın Odessa Limanı’ndan hareket etti. Bu gemi İstanbul Boğazına ulaştığında Rusya, Ukrayna, Türkiye ve Birleşmiş Milletler temsilcilerinden oluşan bir heyet tarafından kontrol edilecek, ardından da yükünü indireceği limana doğru yolculuğunu sürdürecek. Diğer gemilerin de belirlenen şartlar çerçevesinde tahıl ve diğer gıda ürünlerini taşımaya devam edeceğine inanıyoruz.
Her ne kadar muhalefet idrak edemese de, ülkemizin öncülüğünde başlatılan bu çalışma insani ihtiyaçların karşılanmasına yönelik önemli bir diplomatik başarıdır. İnşallah benzer diplomatik çalışmaları enerji başta olmak üzere diğer alanlara da teşmil edebiliriz. Esasen Rusya-Ukrayna savaşının her iki taraf açısından adil bir barışla neticelenmesi için de çok gayret sarf ettik. İstanbul ve Antalya’da yapılan toplantılarda ortaya çıkan olumlu hava, maalesef sahadaki müessif gelişmelerle akamete uğradı. Şayet bir gün taraflar yeniden barışa yönelirlerse, bunu bizim kolaylaştıracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
Millî Güvenlik Kurulumuzun Temmuz ayı toplantısında terörle mücadeleden NATO Zirvesine, Yunanistan’ın iyi komşuluk ilişkileriyle uyuşmayan tavırlarından Kıbrıs’a kadar pek çok meseleyi enine boyuna değerlendirdik.
İstanbul’un tarihî ve potansiyeliyle önde gelen ilçelerinden Eyüpsultan’da 22 Temmuz’da belediyemiz tarafından tamamlanan eser ve hizmetlerin açılış törenine katıldık. Bu vesileyle İstanbul’un manevi muhafızı Eyyüb Sultan Hazretlerini bir kez daha rahmetle tazimle yâd ettik. Aynı gün İstanbul Arkeoloji Müzelerimizdeki sergilerin açılışını da gerçekleştirerek her köşesi buram buram tarih, kültür ve sanat kokan İstanbul’umuzun zenginliğini bir kez daha hatırladık.
Hafta sonları programımız elverdiği ölçüde bir şehrimizi ziyaret ederek hem vatandaşlarımızla hasret gideriyor, hem de tamamlanan eser ve hizmetlerin resmî açılışını yapıyoruz.
KAYSERİ VE ORDU ZİYARETİ
Önceki hafta sonu da Kayseri’deydik. Kamunun, belediyelerimizin ve özel sektörümüzün Kayseri’mize kazandırdığı 30 milyar liralık yatırımı hizmete açarken 24 milyar liralık Ankara-Yerköy-Kayseri Hızlı Tren Hattı Projesinin de temelini attık. Bizleri coşkuyla bağrına basan resmî rakamla 70 bin kişinin katıldığı Kayseri’deki bu törenlerde gerçekten alana ulaşana kadar bütün halkımızın ilgisi-alakası bizler için ayrı bir teveccühtü. Kayserili kardeşlerimize bir kez daha buradan selamlarımı gönderiyorum.
24 Temmuz’da ise, kısa sürede seçkin bir yükseköğretim kurumu hâline gelen İbn Haldun Üniversitemizin ilk mezuniyet töreninde öğrencilerimizin sevinçlerine ortak olduk.
Cumartesi günü de Ordu’daydık. Hem toplu açılış törenine katıldık, hem Toprak Mahsulleri Ofisi’mizin fındık alım fiyatını açıkladık, hem de uzunca bir süredir yüz-yüze görüşemediğimiz Ordulu kardeşlerimizle, hemşerilerimizle hasret giderdik. Ve orada da gerçekten büyük bir katılımın olduğu, yine resmî rakamla 55 bin kişinin katılımıyla Ordu’daki toplantı cadde boyunca bütün halkımızın ilgi-alakasıyla ayrı bir heyecan vesileydi.
İki hafta boyunca çok sayıda kabul, toplantı ve görüşmeyle milletimizin bize tevdi ettiği sorumlulukları yerine getirmeye çalıştık. İnşallah bu hafta sonu Cumartesi günü de Kocaeli’nde yine Kocaeli’ndeki tüm halkımızla, kardeşlerimizle hem toplu açılışlar, hem de bir bütünleşmeyi birlikte yaşayacağız. Allah ömür ve milletimizi de destek verdikçe büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda gece-gündüz çalışmayı, mücadele etmeyi, ülkemize yeni eserler ve hizmetler kazandırmayı sürdüreceğiz.
Aziz milletim; Türkiye’nin son 20 yılda demokrasi ve kalkınma yolunda katettiği mesafenin önemini karşımıza çıkan her bölgesel ve küresel krizde bir kez daha görüyoruz.
Peki, son 20 yılda ne yaptık? Sadece başlıklarıyla ve birer cümleyle ifade edecek olursak;
Son 20 yılda ülkemiz demokrasisini vesayetin cenderesinden kurtararak her kesimden insanımızın asırlık hak ve özgürlük beklentilerini karşıladık.
Temel hizmetlere ilişkin altyapımızı eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan enerjiye, sanayiden spora kadar her alanda tamamlayarak ayağımızdaki geri kalmışlık prangasını söküp attık.
Terör örgütleriyle mücadelemizi sınırlarımız dışına taşıyarak, mafyatik yapılara göz açtırmayarak 81 vilayetimizin tamamında insanlarımızın huzur içinde hayatını sürdürebileceği bir güven iklimini tesis ettik.
Türkiye’nin siyasi, ekonomik, diplomatik gücünü dost-düşman herkese kabul ettirerek, haklarımızı ve çıkarlarımızı en etkin şekilde savunabileceğimiz bir devlet konumuna geldik.
İmkânları artmış, potansiyeli genişlemiş, altyapısı tamamlanmış, öz güveni güçlenmiş bir ülke olarak her alanda hedeflerimizi büyüttük. Velhasıl, gelecek 1 ayımızı, 1 yılımızı bile göremediğimiz bir yerden Allah’a hamdolsun bugün 2053 vizyonunu inşa etmeye başlamış bir ülke durumuna geldik.
Hiç şüphesiz, bu sürecin her adımında elde ettiğimiz kazanımlar yanında büyük bedeller de ödedik. Son dönemde verdiğimiz mücadelede de enflasyonun sembolü olduğu bedeller ödemeye devam ediyoruz. Bugüne kadar her başarımızı gayrete, sabra ve azme borçluyuz. İnşallah, mevcut sıkıntılarımızın üstesinden de çok çalışarak, sabrederek ve azmederek geleceğiz. Önümüzdeki fırsatların ödediğimiz bedellerden çok daha büyük olduğunu bilerek kararlılıkla hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz.
“DÜNYA, SİYASİ VE EKONOMİK OLARAK KAÇINILMAZ BİR YENİDEN YAPILANMA SÜRECİNE GİRMİŞTİR”
Geçmişte özellikle ülkemizi siyasi istikrarsızlıklarla, sosyal gerilimlerle, ekonomik yıkımlarla, yeri geldiğinde darbelerle, kendi istedikleri çizgide tutanların oyunları artık işe yaramıyor. Daha önemlisi; bizi bu tür oyunlarla sömürerek geri kalmışlığa mahkûm edenler, artık kendi güvenlik ve refah düzenlerini korumakta bile zorluk çekiyor. Bu tablonun ilk önemli işareti 2008 küresel finans krizinde görülmüştü. Bir sağlık krizi olarak başlayıp genişleyen koronavirüs salgınıyla gelişmiş ülkelerin üzerine titredikleri sırça köşklerin camlarında çok daha derin çatlaklar oluştu. Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği küresel ekonomik kriz ise, makyajları iyice dökmüş, ardındaki gerçek yüzü ortaya çıkarmıştır. Dünya, siyasi ve ekonomik olarak kaçınılmaz bir yeniden yapılanma sürecine girmiştir.
Türkiye olarak bu tarihî dönüşümü asırlardır dışlandığımız küresel yönetim sisteminde hak ettiğimiz yeri almanın bir fırsatı olarak görüyoruz. Ülkemizi uzunca bir süredir küçük sorunlar, küçük aktörler, küçük krizler, küçük ödüller üzerinden oyalayanların bu fırsatı değerlendirmemize engel olmalarına müsaade etmeyeceğiz.
“ÜLKEMİZE YAPILAN DIŞ VE İÇ DAYATMALARI REDDEDİYORUZ”
Artık bu ülkeyi terörle, darbeci sivil ve askerî bürokrasiyle, üretmek yerine rantiyeyle beslenen iş dünyasıyla, kifayetsiz siyasetçilerle oyalama devri bitmiştir. Hamdolsun, artık devlet ve millet olarak tüm bu hakikatlerin farkındayız.
Ülkemize yapılan dış ve iç dayatmaları reddediyoruz. Kendi vizyonumuzdan ve hedeflerimizden zerre taviz vermiyoruz. Sorunlarımızı çözecek imkâna ve dirayete sahip olduğumuz gerçeğinden hareketle yolumuzda kararlılıkla yürüyoruz. Bu anlattıklarımın hiçbiri hikâye değildir, senaryo değildir, muhal bir geçmiş değildir. Tam tersine yaşı 35-40’ın üzerinde olan her vatandaşımız filmi şöyle bir geriye sardığında bu sürecin kendi hayatındaki izlerini rahatça görecektir. Eski Türkiye’yi yaşamamış gençlerimiz ise, hem büyüklerinden sorarak, hem de bilgiye erişmenin bu kadar kolay olduğu bir dönemde basit bir araştırmayla aynı gerçeklere ulaşabilecektir. Doğruyu eğriden ayırmazsak, hele bir de unutursak, aynı felaketleri tekrar yaşama ihtimalimize karşı bu tür hatırlatmaları zaman-zaman yapıyoruz.
“TERCİHİMİZİ İSTİHDAMDAN YANA KULLANDIK”
Aziz milletim; ülke olarak pek çok alanda verdiğimiz istiklal ve istikbal mücadelesinin ekonomideki yol ayrımında hükûmet olarak bir tercihte bulunduk. Ya faiz-kur-enflasyon denklemine uygun şekilde finansal sıkılaştırmaya gidip, bu arada belki 10 milyon vatandaşımızın işsiz kalmasına yol açacaktık ya da istihdam odaklı yeni bir yola girecektik. Bir ara 26,5 milyona kadar gerileyen istihdamın ekonomik ve sosyal maliyetlerini en iyi biz biliyoruz. Bunun için tercihimizi istihdamdan, yani vatandaşlarımızın işinden, aşından, huzurundan, geleceğinden yana kullandık. Nitekim bu sayede dünya küçülürken biz üreterek büyüdük ve ihracatımızı 250 milyar dolar sınırına getirdik. Yine bu sayede dünyada istihdam azalırken biz 31 milyon sınırına dayanarak tarihimizin en yüksek rakamına ulaştık.
Geçtiğimiz yıl elde ettiğimiz yüzde 11’lik büyümeyle G-20 ülkeleri içinde ilk sıraya yerleştik. Her ne kadar birileri bu politikanın başarısını gölgelemek için yalan üstüne yalan uyduruyorsa da, uluslararası değerlendirmeler tam tersini gösteriyor. Mesela geçtiğimiz günlerde IMF dünyanın büyüme rakamını aşağı yönlü, ülkemizin büyüme rakamını yukarı yönlü güncellemiştir.
Pek çok faktörün bir araya gelmesiyle yaşanan enerji ve gıda başta olmak üzere küresel emtia fiyatlarındaki dengesizlikler elbette bizi de etkiliyor. Bu gelişmeler küresel ticaretin hacmini daraltmış, işleyişini zorlaştırmıştır. Petrol fiyatlarında bir ara 128 dolara kadar varan artışların ülkemizdeki pompa fiyatlarını 30 liraya kadar yükseltmesi, bu dalgalanmanın bir sonucudur. Fiyatı neredeyse 11 kat artan doğal gazda yaptığımız yüzde 80’i geçen sübvansiyon sayesinde vatandaşlarımızın olabilecek en düşük maliyetle evlerini ısıtmalarını sağlıyoruz.
Küresel fiyatlardaki dengesizliği istismar edenlerin, otomobilden konuta, gıdadan elektroniğe kadar içeride pek çok alanda yaptıkları manipülasyonlarını yakından takip ediyoruz. Aldığımız ve alacağımız tedbirlerle bu istismarcıların kötü niyetlerini ellerinde patlatmakta kararlıyız.
Diğer yandan, Amerika ve Avrupa başta olmak üzere gelmiş ülkelerin küresel ekonomik krize verdikleri tutarsız tepkiler sorunu çözmek yerine daha da ağırlaştıracak neticeler doğurmaktadır. Biz ise yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlayla ülkemizi büyütme esasına dayanan Türkiye ekonomi modelinden taviz vermeyerek krizden pozitif ayrışma stratejimizi dikkatle uyguluyoruz.
Bugüne kadar hayata geçirdiğimiz yapısal reformlar sayesinde klasik dayatmaların dışında kalan bu programı başarıyla sürdürüyoruz. İhracattaki başarılı performansı turizmdeki sevindirici gelişmelerle tahkim ederek hedeflerimize ilerliyoruz. Yılın ilk yarısındaki gerçekleşmeler, 2022’yi, buraya özellikle dikkat edelim, ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum, 2022’yi 47 milyon turist ve 37 milyar dolar turizm geliriyle hedeflerimizin üzerinde bir seviyede kapatacağımızı işaret ediyor. İnşallah ilerleyen tarihlerde bu rakamları da aşacağımıza inanıyorum.
Küresel piyasalardaki gelişmeleri değerlendirmek için bir yandan kapasite büyütme, bir yandan yeni pazarlar arayışında olan ihracatçılarımızın gayretlerini yakından takip ediyoruz. İşte gördünüz, Ordu’da fındık fiyatlarını açıkladık, Bay Kemal rahatsız oldu. Söylediği ne? Ben 72 söylemiştim diyor, ben 72’yi düşüyordum diyor. Ya sen düşünmeye yine devam et, senin sırtında küfe yok. Bak sen hâlâ tahminlerden, düşünüyorsun, düşünce âleminden bahsediyorsun, biz icraattan bahsediyoruz Bay Kemal, icraattan. Senin icraatın var mı? Yok. 72 düşünüyormuş, yavru ortağı da 75 düşünüyormuş. Bunların hepsi tahminlerle konuşuyorlar ve bunların hepsi, cek-cak, bunlarla konuşuyorlar, biz ise icraat. Ve 1 dolardan 3 doların üzerine fındık fiyatlarını nasıl getirdik, buna bakın.
Biz orada vatandaşlarımızla da gittik evinde, bahçesinde sohbet ettik, evinde, bahçesinde sohbet ederken kendilerine sordum, beklentiniz nedir, düşündüğünüz nedir? Hepsi samimiyetle beklentilerini söyledi. Ya vatandaşın dili başka, vatandaşın gönlü başka ve vatandaşın dilinden ve gönlünden geçeni biz ne yaptık, meydanda açıkladık ve o zaman da tabi meydan patladı. Vatandaşla hemhal olmak başka bir şey, vatandaşı aldatmak başka bir şey. Biz vatandaşımızla beraberiz, beraber olmaya da devam edeceğiz.
“ENERJİ VERİMLİĞİNİ TEŞVİK EDECEK YATIRIMLARI DESTEKLEDİK”
Aynı şekilde dış ticaretimizde ortaya çıkan açığın en önemli sebebi, enerji ithalatımızın bedelinde 3 kata varan artış ile sanayi üretiminde kullanılan diğer emtia maddelerinin fiyatlarındaki ciddi yükseliştir. Şayet özellikle enerji fiyatlarındaki bu dengesizlik olmasaydı, Mayıs ayı itibarıyla 12 aylık cari işlemlerde 34,5 milyar dolar fazla verecektik. İnşallah, hiç endişe etmeyin, o günler de göreceğiz. Bu vesileyle, küresel enerji darboğazına karşı vatandaşlarımızı mevcut kaynakları etkin ve verimli bir şekilde kullanmaya davet ediyorum.
Bilindiği gibi, 2018 yılında ilan ettiğimiz ulusal enerji verimliliği eylem planıyla bina ve hizmetlerin enerji verimliğini teşvik edecek yatırımları desteklemiştik. Yapılan hesaplamalar geçtiğimiz yıl enerji verimliliği için yapılan 1,3 milyar dolar yatırımın karşılığında 372 milyon dolarlık tasarruf elde ettiğimizi gösteriyor. Bu yatırımlar aynı zamanda yol açtığı sera gazı azaltımıyla, iklim değişikliğiyle mücadelemize de katkı sağlıyor.
Geçtiğimiz yıl 50 milyar dolarlık enerji ithalatı yapan, bu yıl aynı faturanın 2 katına çıkması ihtimali olan bir ülke durumundayız. Tasarruf ve verimlilik tedbirleriyle bu rakamda yüzde 10 düşüş sağlamamızın ülkemize 10 milyar dolarlık katkısı olacağı açıktır.
Vatandaşlarımızın her birinden dışa bağımlı olduğumuz enerji kaynaklarını basit tedbirle daha verimli kullanmak suretiyle hem aile bütçelerine, hem de millî bütçeye katkı sağlamalarını istiyorum. Bunun için hanelerdeki ısı yalıtımı çalışmaları için vatandaşlarımıza daire başı 50 bin liraya kadar uygun şartlı kredi imkânı sunuyoruz. Yaşadığı yerin enerji yalıtımı konusunda eksiği olan tüm vatandaşlarımızı bir an önce bu imkândan istifade etmeye çağırıyoruz.
“ÇALIŞAN TÜM KESİMLERE PEK ÇOK İMKÂN SUNDUK”
Aziz milletim; bir diğer önemli ve sevindirici gelişme, küresel krize rağmen bütçe dengemizde herhangi bir bozulmaya meydan vermemiş olmamızdır. Yılın ilk 6 ayında 94 milyar liraya yakın fazla veren bütçemiz, mali disiplinden asla geri adım atmadığımızın en somut ispatıdır. Üstelik bu görünüme işçilerimize, memurlarımıza, emeklilerimize ve sosyal kesimlere verdiğimiz desteklere yaptığımız yüksek oranlı artışlara rağmen ulaştık. Asgari ücrette tarihiîartışlar yaparken, tüm ücretlerin bu seviyedeki kısmından Gelir ve Damga Vergilerini kaldırarak herkese ilave kazanç sağladık. Çiftimizden esnafımıza kadar kendi hesabına çalışan tüm kesimlere de pek çok imkân sunduk.
Gelir Vergisini kaldırarak 3 milyon çiftçimizi desteklerken, basit usule tabi 850 bin esnafımızın kazançlarını da vergiden istisna tuttuk. Gıdadan temizlik maddelerine kadar çok sayıda üründe yaptığımız KDV indirimleriyle hem vatandaşlarımızın fiyat artışlarından etkilenme seviyesini düşürdük, hem de sistemi sadeleştirdik.
Sadece 2022 yılında vatandaşlarımıza enflasyona karşı güvence altına alma çabalarımıza destek için vergi indirimleriyle vazgeçtiğimiz kamu geliri 251 milyar lirayı bulacaktır.
Devletin imkânlarını her kesimden vatandaşımızla paylaşarak sosyal adaleti ve gelir dağılımındaki dengeyi koruma hassasiyetimizden taviz vermedik. Sosyal amaçlı harcamaların bütçe içindeki payını bu yıl yüzde 5’in üzerine çıkartarak 146 milyar liraya yükselttik. Artık sosyal yardımları sadece mutlak yoksullukla sınırlı tutmayıp, gelişen ve büyüyen Türkiye’nin imkânlarının adil dağıtımı aracı olarak kullanıyoruz. Bu kapsamda doğumdan ev onarımına, eşi vefat eden kadınlardan öksüz, yetimlere kadar 49 farklı düzenli yardım programımız için ayırdığımız bütçeyi de neredeyse 2 kat artırarak 11,5 milyar liraya çıkarttık. Tüm bu adımları atarken enflasyonun insanımızın günlük hayatında yol açtığı sıkıntılarla mücadele için ilave tedbirler de geliştirdik.
“YAVAŞ YAVAŞ FİYATLARDA DURULMA EĞİLİMİ BAŞLAMIŞTIR”
Dünyanın enerji ve emtia fiyatlarındaki mevcut yükü uzun süre taşımayacağı açıktır. Nitekim yavaş yavaş fiyatlarda durulma eğilimi başlamıştır. Bu durum ülkemizdeki enflasyonun küresel fiyatlarla ilgili kısmında da bir iyileşme başlayacağı anlamına gelmektedir.
Değerli kardeşlerim; hatırlarsanız bir dönem ayçiçek yağı üzerinden öyle bir fırtına kopartılmıştı ki, tüm insanlık 5 litrelik bir yağ bidonunun içinde boğulacak endişesi ortaya çıkmıştı. Şimdi hem ithalat kanallarının açılması, hem yerli üretimin artmasıyla bu konu gündemimizden kalkmıştır. Stratejik tüm gıda ürünlerinin tedarikleri ve üretimleriyle ilgili benzer tedbirleri alarak milletimizin bir daha böyle endişelere kapılmasının önüne geçiyoruz.
Bugün Türkiye, tüm Avrupa’da herkesin dışarıdan aynı fiyatla aldığı petrol ürünlerini en uygun rakamla vatandaşlarına sunan ülke durumundadır. Bu imkanı vatandaşlarımıza akaryakıt ürünleri üzerindeki vergi yükünü önemli ölçüde azaltarak sunduk. Elektrik tarifelerinde yaptığımız benzer bir vergi indirimiyle de faturaları düşürdük.
Dünyanın her yerinde etkisi görülen enflasyon ve döviz kuru kaynaklı sorunlara karşı aldığımız makroekonomik tedbirleri bankacılık uygulamalarıyla destekliyoruz. Millî paramızla tasarrufu teşvik için başlattığımız kur koruma mevduat ve katılım hesapları çok büyük ilgi gördü. Kredileri, yatırımı, istihdamı, üretimi teşvik edecek alanlarda olabildiğince genişletiyor, buna karşılık enflasyona ve döviz kuruna olumsuz etki edecek alanlarda da sınırlandırıyoruz.
Bu yılın ilk 7 ayında Türk Lirası ticari kredi rakamının 2,7 trilyon liraya yükseldiğini görüyoruz. Ekonomimize dinamizm sağlayan KOBİ’lerimizi kullandırılan kredilerdeki artış ise 384 milyar lirayı buldu. Ziraat Bankası vasıtasıyla çiftçilerimizin kullandığı kredi miktarı yüzde 85’i sübvansiyonlu olmak üzere 152 milyar liraya ulaştı. Ticari kredilerde ilk sırayı imalat sanayi alıyor. Amacımız, tüm kesimleri yaşanan küresel şoklara karşı destekleyerek istihdamın ve üretimin kesintisiz artışını sağlamaktır. Önümüzdeki süreçte bu amaçla hayata geçireceğimiz arz güvenliğiyle fiyat istikrarını birlikte gerçekleştirecek tüm ihtimalleri hesaba katan yeni adımların hazırlıklarını da sürdürüyoruz. İnşallah yeni yılın ilk aylarıyla birlikte enflasyonun belirgin bir düşüş trendine gireceğini ümit ediyoruz.
Aziz milletim; vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü diğer alanlarla birlikte konut sektöründe de yerine getirecek yeni projeler geliştirdik. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizde en büyük değişimleri gerçekleştirdiğimiz alanlardan biri de şehirciliktir. TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 170 bin vatandaşımızı çevre düzenlemeleri ve sosyal donatılarıyla ev sahibi yaparak, ekonomik, sağlıklı, güvenli konut üretiminde dünyada eşi benzeri olmayan bir başarı ortaya koyduk. Bundan yaklaşık 1,5 yıl önce de 100 bin sosyal konut inşası için çıktığımız çağrıya 10 katından fazla talep aldık. Ülkemizin 81 şehrinde hız kesmeden toplu konut projelerini sürdürüyoruz. Pek çok ilimizde şehir içinde kalan sanayi alanlarını dışarıya taşıyor, bu konudaki talepleri de süratle yerine getiriyoruz.
“CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK SOSYAL KONUT HAMLESİNİ BAŞLATIYORUZ”
Şimdi de Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesini başlatıyoruz. İlk kez ev sahibi olacak vatandaşlarımızın sabırsızlıkla beklediği bu projeyle ilgili hazırlıklar bitmek üzeredir. Vatandaşlarımızı kira öder gibi taksitlerle yerel ve yatay mimari anlayışına göre inşa edilmiş konut projeleriyle ev sahibi yapacağız. Sıfır atık uyumlu, enerji verimli, iklim dostu malzemelerle yapılacak bu konut projelerinin tamamında yenilenebilir enerji sistemleri kullanılacaktır.
Amacımız, salgın döneminde daralan konut arzını hızla artırarak hem inşallah sektörünü canlandırmak, hem de insanımızın erişebilir şartlarda ev sahibi olmasını temin etmektir. Bu adım son dönemde ciddi şikâyet konusu olan kiraların da düşmesine yol açacaktır. Her zaman olduğu gibi bu projede de şehit yakınları ve gazilerimiz ile emeklilerimize özel bir kontenjan ayıracağız. Ayrıca, ilk defa evlenen gençlerimiz de bu projede kota sahibi olacaktır.
Önümüzdeki ay bir tanıtım toplantısıyla tüm detaylarını milletimize duyuracağımız bu konut kampanyasının şimdiden ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Projenin yürütücüsü olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız ile TOKİ’yi tebrik ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.
Bir müjde de gençlerimize vermek istiyorum. Gençlik ve Spor Bakanlığımızın ülkemizi gezmeye çıkan gençlerimize yurtlarımızın kapılarını açtığını daha önce kamuoyuyla paylaşmıştık. Seyahatsever adını verdiğimiz bu uygulamaya gerçekten çok fazla talep geldi. Gençlerimizin bu imkândan daha fazla katılımla istifadesini sağlamak için onlardan gelen istekler doğrultusunda yaş aralığını 18-25’ten 18-30’a yükselttik, böylece 1 Eylül tarihine kadar gençlerimizin yurtlarımızda konaklayarak diledikleri gibi ülkemizi gezmelerine imkân sağlıyoruz.
Aynı şekilde sporda da başarı çıtasını her geçen gün daha yükseğe çıkartıyoruz. Konya’da 9-18 Ağustos tarihleri arasında ev sahipliği yapacağımız 5. İslami Dayanışma Oyunları’nın hazırlıklarını önemli ölçüde tamamladık. Bu oyunlar için 56 ülkeden 4 bin 200 sporcu ve heyet üyesiyle on binlerce sporsever Konya’ya gelecek. İslami Dayanışma Oyunları için Konya’mıza kazandırdığımız tesisler daha sonra hem şehirdeki gençlerimize hizmet edecek, hem de benzer organizasyonlar için kullanılacaktır.
Dünya çapında ses getireceğine inandığım bu oyunlar için ülkemizde misafir edeceğimiz kafilelere şimdiden hoş geldiniz diyor, sporcularımıza başarılar diliyorum.
Yine bu vesileyle, genç yaşta Manş’ı aşan Aysu Türkoğlu kızımızı da şahsım, milletim adına tebrik ediyorum. Tabii bu bir rekor, bizler için de ayrı bir gurur vesilesi. Aynı şekilde ailesini, hocalarını kutluyorum.
Hepinizi de bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Zaferin Adı Türkiye” temalı “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” Treni’nin 68 gün boyunca 90 bin kilometre yol kat edeceğini ve 100 binden fazla yolcuyu taşıyacağını bildirdi. Bakan Uraloğlu, “Bu tren, sadece yolcu taşımayacak; aynı zamanda birliği, dirliği, vatan sevgisini ve millet iradesini taşıyacak. Trenlerimizde gösterilecek videolar ve asılacak afişler, bu büyük zaferi ve alınacak dersleri nesilden nesle aktaracak.” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Zaferin Adı Türkiye” temalı “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” Treni’nin uğurlama töreninde konuştu. Bakan Uraloğlu, milletin tarihine altın harflerle kazınmış bir destanı, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü anmak ve bu şuuru gelecek nesillere taşımak için bir araya geldiklerini kaydetti.
15 Temmuz 2016 gecesinin, bu toprakların gördüğü en karanlık gecelerden biri olduğunu ifade eden Bakan Uraloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Hain FETÖ mensupları, bu aziz milletin iradesine, bağımsızlığına ve geleceğine kastettiler. Tanklarla, uçaklarla, helikopterlerle, milletin silahını millete doğrulttular. Millet Meclisi’mizi bombaladılar, sokaklarda masum canlara kıydılar. Ama unuttukları bir şey vardı: Bu millet, söz konusu vatan olduğunda, canını bir an bile düşünmeden feda eder! O gece, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Milletimizi meydanlara davet ediyorum!’ çağrısıyla, milyonlar sokağa döküldü. Kadın, erkek, genç, yaşlı demeden, ellerinde bayrakları, yüreklerinde imanları, tek bir ses oldular: Ya istiklal ya ölüm!”
“Bu Millet, Tankların Gücüne Değil, İmanının Gücüne İnandı”
TÜRKSAT’ta Ahmet Özsoy ve Ali Karslı gibi kahramanların, hainlerin yayınları kesme girişimini canları pahasına engellediğini dile getiren Bakan Uraloğlu, “Cumhurbaşkanımızın sesi milletimize ulaştı, milletimiz iradesine sahip çıktı. Sayın Cumhurbaşkanımızın o tarihi gecede söylediği gibi: ‘Bu millet, tankların gücüne değil, imanının gücüne inandı!’ İşte o iman, o kararlılık, 40 yıllık hain planları bir gecede yerle bir etti. 15 Temmuz, milletimizin yeniden diriliş destanıdır. Bu destan, ‘Zaferin adı Türkiye’ diye yazılmıştır!” dedi.
68 Gün Boyunca 90 Bin Kilometre Yol Kat Edecek
Bu destanı yaşatmak, o geceki ruhu yeniden hissettirmek için, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve TCDD Taşımacılık Genel Müdürlüğü eliyle giydirilen 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Treni’ni uğurladıklarını belirten Bakan Uraloğlu, trenin 68 gün boyunca, Ankara-İstanbul, Ankara-Konya, Ankara-Eskişehir, Konya-İstanbul, Eskişehir-İstanbul ve Ankara-Karaman hatlarında, tam 90 bin kilometre yol kat edeceğini söyledi. Uraloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“100 binden fazla yolcuyu taşıyarak, geçtiği her istasyonda, her şehirde, her yürekte 15 Temmuz’un ruhunu yeniden canlandıracak. Bu tren, sadece yolcu taşımayacak; aynı zamanda birliği, dirliği, vatan sevgisini ve millet iradesini taşıyacak.”
Güzergâhında; Ankara, Eskişehir, Konya, Karaman, Bilecik, İzmit ve İstanbul’da milyonlarca vatandaşın, trenin üzerindeki mesajlarla o kahramanlık destanını bir kez daha yâd edeceğini dile getiren Bakan Uraloğlu, “Trenlerimizde gösterilecek videolar ve asılacak afişler, bu büyük zaferi ve alınacak dersleri nesilden nesle aktaracak.” açıklamasında bulundu.
“Milletimizin Yolunu Açmanın Gururunu Yaşıyoruz”
15 Temmuz’un, ikinci Kurtuluş Savaşı olduğunu söyleyen Bakan Uraloğlu, o gece, milletin bir kahramanlık destanı yazarak; 251 vatan evladının şehadet şerbeti içtiğini 2 bin 740 gazinin ise bu büyük zaferin simgesi olduğunu kaydett. Bakan Uraloğlu, “Onlar, bu vatanın istiklalini, çocuklarımızın geleceğini, milletimizin onurunu korudu. Bizler de demiryollarımızın 168 yıllık köklü mirasıyla bu aziz vatanın her karışına hizmet etmenin, milletimizin yolunu açmanın gururunu yaşıyoruz.” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz’un adsız kahramanlarını, vatan için can veren tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anan ve gazilere şükranlarını sunan Uraloğlu, “Cenab-ı Allah bu millete bir daha böyle acılar yaşatmasın. Birliğimiz, dirliğimiz, kardeşliğimiz daim olsun. ‘Zaferin Adı Türkiye!’ diyerek, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Trenimizin yolunun açık olmasını diliyor, tüm yolcularımıza hayırlı yolculuklar diliyorum. Yolumuz ve bahtımız açık olsun.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, terör örgütünün silah bırakmasıyla ilgili olarak, “Bugün Malazgirt ruhu, Kudüs İttifakı, Kurtuluş Savaşı’nın nüvesi yeniden şekilleniyor. Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor”
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam’da gerçekleştirilen AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’na katıldı.
İstişare toplantısının ülke, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 81 vilayet ve 922 ilçenin her birinde AK Parti’nin büyümesi, güçlenmesi, zirvedeki yerini koruması için aşkla koşturan tüm dava ve yol arkadaşlarına selamlarını gönderdi.
Yurt dışında hareketlerini gururla temsil eden mensup ve gönüldaşlarına saygılarını gönderen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye Yüzyılı’nı kutlu bir şafak bilen tüm kardeşlerimi, partimizin emektarlarını, kadın ve gençlik kollarımızı, genel merkezinden mahalle temsilcisine kadar her kademede fedakârca görev yapan tüm yol ve dava arkadaşlarımı buradan hürmetle selamlıyor, bu davaya gönül vermiş, bu dava için yüreğini ortaya koymuş her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Rabbim, muhabbetimizi daim eylesin.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dava ve yol arkadaşı, aynı zamanda danışmanı Yiğit Bulut’u dün Hakka uğurladıklarını anımsattı. Bulut’un, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde ikindi namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’na defnedileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Kızılcahamam’daki bu istişare toplantımız vesilesiyle merasime katılamıyoruz ama teşkilatımız orada bu merasime katılacaklar. Ağır bir rahatsızlık geçirdi. O rahatsızlık sebebiyle kendisini hastanede ziyaret ettiğimde gerçekten çok çok ağır durumdaydı ama biz hep şunu söylüyoruz: Kaderin üstünde bir kader var. Temkinli olduğunu, teslimiyet içerisinde olduğunu gördüm. Rabbim taksiratını hasenata tebdil eylesin, mekânı cennet olsun inşallah.”
Hizmeti yolculukları esnasında aralarından ayrılanlara Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Malumunuz, altı gün önce 12 vatan evladını, 12 kahramanı şehit verdik. Milletçe yüreğimiz dağlandı. Pençe-Kilit bölgesindeki arama faaliyetleri esnasında metan gazına maruz kalarak şehit olan Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize sabrıcemil diliyorum. Onlar Rabbimiz indinde nübüvvetten sonra en büyük paye olan şehitlik makamıyla şereflendiler. Ebedi dirlik müjdesine inşallah nail olurlar. Hepsinden Allah razı olsun. Mevla rahmetiyle onları kuşatsın. Mekânları inşallah cennet olsun.”
SREBRENİTSA SOYKIRIMI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönem insanlık tarihinin en utanç verici hadiselerinden biri olan Srebrenitsa Soykırımı’nın 30. yıl dönümü olduğunu anımsattı.
“Boşnak kardeşlerimizin 30 yıl önce yaşadığı o tarifsiz acıyı milletçe dün olduğu gibi bugün de paylaşıyor, yüreğimizde hissediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Ortaya çıkarılan her toplu mezar, ebedi istirahatgâhına uğurladığımız her şehit, 30 yıl öncesinin şehitleri olarak o kara günleri bizlere tekrar hatırlatıyor. Türkiye olarak bir daha benzer acıların yaşanmaması için her şart altında, ihtiyaç duydukları her anda Bosna Hersek’in ve Boşnak kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Vefatından önce merhum Aliya’ya verdiğimiz söze bugüne kadar sadık kaldık, inşallah bundan sonra da emanetine halel getirmeyeceğiz.
Ziyaret ettiğimde ‘Bu topraklar size emanet. Burası Evlad-ı Fatihan. Evlad-ı Fatihan olarak bu insanlara siz sahip çıkacaksınız’ demişti. O gün, bugün bu görevimizi yerine getiriyoruz. Partimizin bu anlamlı toplantısı vesilesiyle Batı’nın gözleri önünde alçakça katledilen 8 bin 372 şehidimizi bir kez daha rahmetle anıyorum. Yine buradan, tıpkı Boşnak kardeşlerimiz gibi medeni dünyanın gözleri önünde tam 22 aydır soykırıma uğrayan mazlum Gazze halkına da dualarımızı gönderiyor, zulme ve işgale karşı yürüttükleri onurlu mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu ve olacağımızı tekrar ifade ediyoruz.”
Türk siyasetinde bir marka hâline gelen istişare toplantılarının 32’ncisini gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıyı, “Milletin Gücüyle Sınırları Aşan Liderlik” temasıyla yaptıklarını söyledi.
Bugün ve yarın düzenleyecekleri oturumlarda güvenlikten kalkınmaya, ekonomiden siyasete farklı başlıklarda istişareler yapılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkenin, milletin ve dünyanın gündemini meşgul eden konuların yanı sıra partimiz ve geleceğimiz açısından önemi haiz hususları da iki gün boyunca mütalaa edeceğiz. İstişare toplantılarımızın ayırt edici özelliği, ortak akla vesile olmasıdır. Katılımcı tüm arkadaşlarımız, samimiyetin ve muhabbetin egemen olduğu demokratik bir ortamda görüşlerini sunacak, fikirlerini dile getirecek, tenkit ve tekliflerini hazirunla paylaşacak, böylece hakikatin ışığı doğacak” ifadelerini kullandı.
AK Parti’nin istişare kültürünün kurumsallaştığı bir siyasi hareket olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kuruluşundan itibaren işlerin hep ortak akılla, meşveretle, milletin sözüne kulak vererek, millete danışarak yürütüldüğünü dile getirdi.
“MİLLETE EN GÜZEL ŞEKİLDE HİZMET ETMENİN GAYRETİNDE OLDUK”
Erdoğan, “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin” emrini kendilerine rehber edindiklerine işaret ederek, şunları kaydetti: “Her zaman daha iyinin, daha etkin ve verimli çalışmanın, millete en güzel şekilde hizmet etmenin gayretinde olduk. Farklı fikirleri zenginlik bildik. Yapıcı eleştiriyi, yolumuzu aydınlatan bir fener olarak gördük. Şurası bir gerçek ki istişare sadece ortak akla vesile olmaz. Aynı zamanda bereketi artırır, basireti derinleştirir, feraseti kuvvetlendirir, ufku genişletir, kadrolar arasındaki uhuvvet ve dayanışmayı daha da güçlendirir. 32’nci toplantımızı da yine bu anlayışla icra ediyoruz. İstişare toplantımız, daha öncekiler gibi yine partimize ayna tuttuğumuz, kendimizi sigaya çektiğimiz, ülke siyasetine dair tüm meselelerin hassas ayarda fotoğrafını çektiğimiz bir zemin işlevi görecektir. Sizlerden gönlünüzden ve zihninizden geçenleri bizimle açık yüreklilikle paylaşmanızı özellikle rica ediyorum. Şimdiden bütün katılımcı kardeşlerime değerli fikirleri, önerileri ve yapıcı eleştirileri için teşekkür ediyorum.”
“ŞEHİTLERİMİZ, HER ZAMAN BAŞIMIZIN TACI OLACAK”
Bundan 41 yıl önce 14 Ağustos 1984’te Siirt’in Eruh ve Hakkâri’nin Şemdinli ilçelerinde bölücü terör örgütünün ilk eylemini yaptığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu terör saldırısında iki askerimizi şehit verdik, dodkuz sivil vatandaşımız da yaralandı. Bu tarihten itibaren bölücü örgüt, güvenlik güçlerimize ve sivillere yönelik saldırılar düzenledi. 10 bine yakın güvenlik görevlimizi terörle mücadelede şehit verdik. 50 bine yakın vatandaşımız yine terör olaylarında hayatını kaybetti. Öncelikle şehitlerimize, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Onları unutmadık, unutmayacağız. Vatanımız inşallah ebediyen var olacak, ay yıldızlı bayrağımız inşallah ebediyen semalarımızda özgürce dalgalanacak. Vatan toprağını kanıyla sulayan, ay yıldızlı bayrağımızı al kanlarıyla boyayan şehitlerimiz, her zaman başımızın tacı olacak.”
“HUKUK VE MEŞRUİYET DIŞI MÜCADELE YÖNTEMLER, TERÖRÜ KÖRÜKLEDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1984’teki ilk eyleminden sonra terörün Türkiye’de her geçen gün tırmandığına dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: “O günden sonra nice hükûmetler geldi. Her biri ‘terörün kökünü’ kazıyacağını söyledi ama terör ne topraklarımızda ne de üs edindiği başka ülke topraklarında bitirilemedi. Bunda elbette devletin bazı yanlış uygulamalarının da payı vardı. Beyaz Toroslar, faili meçhuller, Diyarbakır Cezaevi bunlardan biriydi. Yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan insanlar, evladıyla cezaevinde Kürtçe konuşamayan analar işte bu yanlış uygulamalardan biriydi. Hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemleri, terörü bitirmek yerine tam tersine körükledi, büyüttü, terör örgütüne istismar edeceği elverişli bir zemin sundu.”
Hataların bedelinin hep beraber ödendiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece güvenlik güçlerimizi şehit vermekle kalmadık, sadece siviller hayatını kaybetmedi, Türkiye bu terör saldırılarıyla istikrarsız hâle geldi. Ekonomide 2 trilyon doları bulan bir faturayla karşılaştık. Her şeyden önemlisi terör örgütü ülkemizin huzuruna, dirliğine, birliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine çok ağır hasarlar verdi” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra göreve geldiklerinde terör meselesini çok boyutlu ele aldıklarını belirterek, şunları kaydetti: “Bir yandan terörle mücadele ederken bir yandan da teröre bahane oluşturan bataklığı kurutmanın mücadelesini verdik. Terör örgütünün, Kürt kardeşlerimizi tuzağa düşürmesini, devletten ve milletten uzaklaştırmasını önlemek için tedbirler aldık. Birlikte yaşamanın, kardeşliğin hukukunu yerine getirmek için tarihi nitelikte adımlar attık. İçeride demokrasi ve insan hakları konusunda ‘sessiz devrim’ niteliğinde reformlar yaparken, dışarıda çok yoğun diplomasi trafiği yürüttük. Bütün bunlarla birlikte savunma sanayimizi geliştirdik, dışa bağımlı kalmadan terörle mücadele silahlarımızı ürettik. Sınır ötesi operasyonlarla sınırlarımızı tam kontrol altına aldık. 15 Temmuz o hain darbe girişiminin ardından FETÖ’yü başta silahlı kuvvetlerimiz ve emniyetimiz olmak üzere tüm kurumlarımızdan temizledik. Böylece terörle mücadeledeki ihaneti ortadan kaldırdık. Son yıllarda terör örgütünün eylem kabiliyetini hemen, tamamen kırdık. Terör eylemlerinin resmi ya da sivillere zarar vermesinin önüne geçtik. Irak sahasındaki harekâtlarımız ve Suriye’de gerçekleşen 8 Aralık devrimi, terörle mücadelede elimizi daha da güçlendirdi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ittifak ortakları, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tarihî çağrısıyla “Terörsüz Türkiye” projesini gerçekleştirmek için bir dizi adım attıklarını söyledi.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE PROJESİ; BİR MÜZAKERENİN, BİR PAZARLIĞIN, BİR AL VER SÜRECİNİN NETİCESİ DEĞİL”
Güvenlik birimlerinin, tam bir koordinasyon içinde çalıştığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin önünde açılan bu fırsat penceresini değerlendirmek için çok hassas, çok temkinli bir süreç yönettiklerini belirtti.
Terör örgütü PKK’nın, İmralı’nın çağrısıyla kongresini topladığını ve kendisini feshettiğini açıkladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dün de örgüt aldığı kararı hayata geçirdiğini, özellikle de bir merasim yaparak silahlarını bıraktı. Dün itibarıyla 47 yıllık terör belası inşallah sona erme sürecine girmiştir. Türkiye uzun, acılı, sancılı, gözyaşlarıyla dolu bir sayfayı dün itibarıyla kapatmaya başlamıştır. Bugün unutmayalım, yeni bir gündür. Bugün tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün büyük Türkiye’nin, güçlü Türkiye’nin, Türkiye Yüzyılı’nın kapılarını ardına kadar aralanmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütünün 1984’teki ilk eylemi sonrasında, Türkiye’nin terörü bitirmek için her yola ve yönteme başvurduğunu belirterek şunları kaydetti: “Dünyadaki örneklerine bakılarak terörü bitirmek için silahlı mücadelenin ötesinde formüller denenmiştir. Ancak hiçbirinde başarı sağlanamamıştır. Son dönemde takip ettiğimiz Terörsüz Türkiye Projesi; bir müzakerenin, bir pazarlığın, bir al ver sürecinin neticesi değildir. Onun için başından beri çok dikkatliydik. Bugün daha da dikkatliyiz. Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ediyoruz. Ancak herkes şundan emin olsun; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onurunu gururunu çiğnetmeyiz. Türkiye’nin başını öne asla eğdirmeyiz. ‘Terörsüz Türkiye’ projemizi de işte bu anlayışla izliyoruz. En başta bütün Türkiye’nin şunu bilmesini isterim; İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve kadrosunun milliyetçiliğini, vatanseverliğini, Türkiye aşkını sorgulamak, takdir edersiniz ki, hiç kimsenin haddi değildir. Aynı şekilde şahsımın ve burada olanlarla ve olmayanlarla birlikte AK kadronun milliyetçiliğini, vatanseverliğini ve Türkiye aşkını da hiç kimse sorgulayamaz. Bu kimsenin haddi de değildir, hakkı da değildir.”
“NE YAPIYORSAK TÜRKİYE İÇİN YAPIYORUZ”
MHP Genel Başkanı Bahçeli ve kadrosu ile beraber “Terörsüz Türkiye” için canlarını, kanlarını, bütün tecrübelerini, hayatlarını ortaya koyduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hayrına olmayan hiçbir işin içinde olmadıklarını söyledi.
Bugün de anlayışlarının, politikalarının, istikametlerinin ve çabalarının sadece Türkiye’nin hayrına olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin hayrına olan her girişimde bizi en önde göreceksiniz. Türkiye’nin hayrına olmayan her girişimde de bizi o girişimin tam karşısında yine en önde görürsünüz. Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Hiç kimse korkmasın, tedirgin olmasın, endişeye kapılmasın. Kimsenin zihninde soru işareti oluşmasın. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz. Ne yapıyorsak milletimiz için yapıyoruz. İstiklalimiz için yapıyoruz. İstikbalimiz için yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
Bugün bazı gerçekleri açıkça konuşmak mecburiyetinde olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörün daha en başından itibaren karşıtlarıyla bir sektör, bir ekosistem oluşturduğunu söyledi.
Terör eylemlerinden, terör tarafındakilerin nemalandığı kadar, terör karşıtı gibi görünenlerin de nemalandığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Milleti istismar ettiler, istikrarsızlığı körüklediler. Terör saldırılarından kendi kirli emellerine rant devşirmeye yeltendiler. İşte onlar bugünlerde kendilerini belli ediyorlar. Terörün bitiyor olması en çok onları rahatsız ediyor. Çünkü rant kapıları kapanıyor. Çünkü çıkarları zedeleniyor. Çünkü tezgâhları bozuluyor. Çünkü ellerindeki oyuncağı kaybediyorlar. Ortalığı bulandırmak için, zihinleri karartmak için yoğun bir gayret içindeler. Milletim işte bunları görsün, milletim bunları gördükçe çok daha güçleneceğimizi unutmasınlar. ‘Milliyetçiyiz’ diyorlar değil mi?. ‘Vatanseveriz’ diyorlar. Terör bitiyor, sevinsenize ama sevinemiyorlar. Niyet okuyarak, hayaller kurarak, komplo teorileri üreterek, korku yayarak, açıkça yalan söyleyerek, milletin sevincini gölgelemeye, yeşeren umutlarını kırmaya çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar terör bitecek, göreceksiniz hepsi işsiz kalacak.”
“TÜRKİYE KAZANMIŞTIR, MİLLETİM KAZANMIŞTIR”
Terör biterken terör istismarının da bittiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimin bu sahte kahramanları görmesi de bugün artık en büyük arzumuzdur. Kimsenin zihninde soru işareti olmasın. Hükûmet olarak, AK Parti kadroları olarak son 23 yıldaki mücadelemiz, içerideki ve dışarıdaki baskılarımız, gayretlerimiz neticelenme yoluna girmiştir. Türkiye kazanmıştır, milletim kazanmıştır. Türk, Kürt, Arap 86 milyon her bir vatandaşımız kazanmıştır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birliğimize, bütünlüğümüze, vatanımıza, devletimize, milletimize, huzurumuza, devletimizin onur ve gururuna kasteden, kastedecek hiçbir girişimin içinde olmayız, böyle girişimlere asla ve asla müsaade etmeyiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti dimdik ayaktadır ve hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugün, düne göre çok daha kudretlidir, azametlidir, gururludur, onurludur ve en önemlisi istikbali için düne göre çok daha umutludur. Hamdolsun 41 yıllık parantez kapanmaktadır. Milletimizin fertleri arasına örülen terör duvarı yıkılmaktadır. Bırakınız tedirgin olmayı, aziz milletimizin her bir ferdi bu tablodan dolayı sevinmeli, bayram etmeli, Türkiye’nin her sokağı, caddesi, her hanesi ay yıldızlı bayrağımızla donatılmalıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türklerin tarih sahnesine dün çıkmış bir millet olmadığına, İskitler ve Sakalar isimleriyle milattan önce 8. yüzyıldan bugüne tarih sahnesinde var olduklarına dikkati çekti.
Türklerin, 751 yılında Talas Savaşı’nda kitleler hâlinde İslam’la tanıştığını, Müslümanlıkla müşerref olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O günden itibaren Türk deyince Müslüman, Müslüman deyince de en çok Türk akla gelir. Mekke-i Mükerreme’den, Medine-i Münevvere’den sonra Semerkant, Buhara, Rey, Merv, İsfahan, Tebriz, Herat, Diyarbakır, Konya, Bursa, İstanbul, Ankara ve daha nicesi Türklerin ve Müslümanların medeniyet, ilim, sanat, devlet merkezi oldular” diye konuştu.
Selçuklu ordularının Bağdat, Şam ve Malazgirt’e ulaşırken orada Kürt ve Arap kardeşleriyle kaynaştıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Malazgirt Zaferi, Kudüs’ün Fethi, İstanbul’un Fethi, Çanakkale savunması, İstiklal Savaşı, Türk, Kürt, Arap ve daha nice Müslüman halkın ortak savaşları, zaferleridir. Binbir Gece Masalları’nın Bağdat’ını Türk, Kürt ve Arap inşa etmiştir. Kudüs’ü Selahaddin Eyyubi’nin komutasında Türk, Kürt, Arap fethetmiştir. Şam bizim ortak şehrimizdir. Diyarbakır bizim ortak şehrimizdir. Mardin, Musul, Kerkük, Süleymaniye, Erbil, Halep, Hatay, İstanbul, Ankara bizim ortak şehrimizdir” ifadelerini kullandı.
Türkler, Kürtler ve Arapların ittifak yaptığında atlarının rüzgârının Çin denizinden Adriyatik’e serin esintiler yaydığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Atlarımızın şahlanışından coğrafyaya huzur yayıldı. Kılıç şakırtıları bu bölgeye barış getirdi. Kılıçlarımızı gerektiğinde kınından çıkarıp omuz omuza savaştık. Gerektiğinde hançerlerimizle bir dilim ekmeği üçe böldük. Gerektiğinde kılıçlarımızı, hançerlerimizi kınına koyduk. Kalemlerimizi çıkardık. Yeryüzüne, gökyüzüne birbirimizin yüreğine La İlahe İllallah Muhammedün Resulullah hattını hep beraber kazıdık. İttifak yaptığımızda atlarımızın, kılıçlarımızın, kalkanlarımızın, naralarımızın, tekbirlerimizin önünde hiç kimse duramadı. İttifak yaptığımızda medeniyetimizle, sanatımızla, ilmimizle, refah seviyemizde hiç kimse yarışamadı. Türk, Kürt, Arap eğer bir aradaysa, birse, beraberse işte o zaman Türk vardır, Kürt vardır, Arap vardır. Ayrıştıklarında, bölündüklerinde, uzaklaştıklarında ise mağlubiyet, hezimet, hüzün vardır. Moğol orduları acımasızca İslam beldelerini yıktı. Çünkü Türk, Kürt, Arap ayrışmıştı. Haçlılar İslam beldelerine saldırdı. Çünkü Türk, Kürt, Arap birbirinden kopmuştu. Birinci Dünya Savaş’ını kaybettik, aramıza sınırlar çizildi, duvarlar örüldü. Kudüs’ü yitirdik çünkü tefrika vardı. Ne zaman ayrıldık, kaybettik, yenildik. Ne zaman ittifak yaptık, o zaman tarihe istikamet çizdik. Bugün Gazze’de, Filistin’de tarihin en acımasız, en vahşi, en barbar soykırımı icra ediliyor. Neden? Çünkü Türk, Kürt, Arap tarih boyunca olduğu gibi bir araya gelip ittifak kuramıyor.”
“BUGÜN TÜRK İLE KÜRT ARALARINDA ENGEL OLMAKSIZIN TEKRAR MUHABBETLE KUCAKLAŞIYOR”
Terörün nihai amacının Türkiye’yi bölmek olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi bölmeye kimsenin gücü yetmez. Ama bizi oyaladılar, bize zaman kaybettirdiler, ekonomik kayıp verdirdiler, enerjimizi harcadılar. En çok da Türk ile Kürt’ün arasına nifak sokmaya çalıştılar. 41 yılda kim kazandı? Terör baronları, terör sektörü, kandan beslenenler kazandı. Türk, Kürt, Arap üzerine kirli hesapları olanlar kazandı. İşte bugün bu kirli oyunu, bu kirli tezgâhı, bu nifak hareketini bozuyor, alt üst ediyoruz. Tarih tekerrür ediyor. Bugün Türk ile Kürt aralarında engel olmaksızın tekrar muhabbetle kucaklaşıyor. Bugün Malazgirt ruhu, Kudüs İttifakı, İstiklal Savaşı’nın nüvesi yeniden şekilleniyor. Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor. Şimdi oturup konuşacağız. Silahlarla, şiddetle değil, kavga için değil, muhabbet, kardeşlik için, aradaki terör engelini kaldırarak yüz yüze, gönül gönüle konuşacağız.” dedi.
Her meseleyi konuşarak çözeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu ülkenin her bir vatandaşı ister Türk, ister Kürt, ister Arap, ister Sünni, ister Alevi, sağcı, solcu, zengin, fakir her bir vatandaşı devlet karşısında birinci sınıf vatandaştır. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin ortak yuvası, çatısıdır. 86 milyon biriz, beraberiz, ezelden ebediyete kadar kardeşiz. Tüm farklılıklarımıza rağmen hep birlikte Türkiye’yiz. 23 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Ve inşallah Türkiye bu mücadeleyi taçlandırıyor. Kürt kardeşim meselen mi var? Arada silah, şiddet, terör olmadan oturup konuşacağız. Alevi kardeşim sorunun mu var? Diyalogla çözeceğiz. İnanın soframıza bereket gelecek. Geniş Türkiye hanemize huzur gelecek. O bereketle, huzurla her engeli aşacak, geleceğe yürüyeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayalım gönüller bir olunca sınırlar ortadan kalkar. İşte ilk adım olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir komisyon kuracak, sürecin yasal ihtiyaçlarını Meclis çatısı altında konuşmaya başlayacağız. Altını çizerek söylüyorum, Cumhur İttifakı olarak AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM heyetiyle de birlikte bu süreci evelallah pişirerek geleceğe taşıyacağız” ifadelerini kullandı.
DEM Parti heyetinin dün TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’la görüştüğünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazi Meclisimizin sürece sunacağı güçlü katkının yürütülen çalışmalar açısından kritik önemde olduğu kanaatindeyiz. İşte bu süreçte rahmetli Sırrı Süreyya kardeşimizle, ardından Pervin Buldan Hanımefendi’yle ve Mithat Sancar’la bu hafta bir araya geldik, oturduk, konuştuk. Beraber, birlikte bu yürüyüş için neler yapabiliriz bunları konuştuk. Demek oluyormuş, daha güzel şeyler olacak” değerlendirmesinde bulundu.
“SURİYE’DEKİ KÜRT KARDEŞİMİN DE HUZUR, EMNİYET İÇİNDE YAŞAMASI OLMAZSA OLMAZIMIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mümkün olan en geniş katılımla, yapıcı ve kolaylaştırıcı bir yaklaşımla Meclis’in de bu hayırlı süreci desteklemesini temenni ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Burada şunu da tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum; sadece Kürt vatandaşlarımızın değil, Irak ve Suriye’deki Kürt kardeşimin meselesi de unutmayın bizim meselemizdir. Onlarla da bu süreci görüşüyoruz, konuşuyoruz ve onlar da çok mutlu. Türkiye’deki bu gelişmeler, hele hele dünkü atılan adımlar Irak’ta çok farklı sesler meydana getirdi. Suriye’deki Kürt kardeşimin de huzur, barış ve emniyet içinde yaşaması bizim olmazsa olmazımızdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın aynı zamanda Suriye Özel Temsilcisi de olduğuna dikkati çekerek, “Onlar da Suriye’de görüşmeler, toplantılar yaptılar ve oradan verilen mesajlar da gerçekten çok çok olumluydu, bizler için de sevindiriciydi” dedi.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, ESKİSİNDEN ÇOK DAHA GÜÇLÜ OLACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir iklimin süratle oluşması için yeni Suriye hükûmeti ile ve uluslararası ortaklarıyla çalışmayı sürdürdüklerini bildirdi.
Orada da terör defterinin kapanacağına, kardeşliğin, birlik, beraberlik ve bütünlüğün kazanacağına yürekten inandıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, DEM, biz en azından üçlü olarak bu yola beraber yürümeye kararı verdik. Derdimiz var, dertliyiz, derdimiz olduğuna göre, dertli olduğumuza göre, el ele verdiğimize göre Allah’ın izniyle biz bu engelleri aşarız. Şunu herkes bilsin ki artık yumrukları sıkmaya gerek yok. Musaffa edeceğiz, kucaklaşacağız, konuşacağız, birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz” diye konuştu.
El ele, gönül gönüle Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Terörün bitmesiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, unutmayın eskisinden çok daha güçlü, çok daha özgüvenli olacaktır. Enerjimizi artık asli işimize vereceğiz. Kaynaklarımızı terörle mücadele için değil, kalkınma için refah için müreffeh ve muzaffer bir Türkiye için seferber edeceğiz. Türkiye kardeşlikle büyüyecek, Türkiye demokrasiyle güçlenecek, Türkiye istikrar ve güven içinde geleceğe yürüyecek. Göreceksiniz çok farklı bir Türkiye’ye en yakın zamanda kavuşacağız. Şunun altını çizerek tekrar söylüyorum; biz bir adım atana her türlü kolaylığı sağlarız. Unutmayın çıkış yolu arayana kapıyı ardına kadar açarız ama sular tersine akarsa da gereğini yaparız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimsenin tedirgin olmaması gerektiğinin altını çizerek, “Türk düne göre çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür. Kürt, Arap düne göre çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür. Acıları aşmak biliyorum kolay olmayacak, acı hatıraları geride bırakmak elbette kolay olmayacak. Kayıplarımız şüphesiz geri gelmeyecek ama gençlerimiz hayatlarının baharında aramızdan Allah’ın izniyle bir daha ayrılmayacak. İnşallah annelerimiz gözyaşı dökmeyecek, evlat acısı yaşamayacak” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, badireler atlattıklarına, tuzakları aşıp bugünlere geldiklerini belirterek, şunları kaydetti: “Yaralarımızı sarar, yolumuza çok daha güçlü, çok daha kararlı devam ederiz. Ülke ve millet olarak bu özgüvene, bu iradeye ziyadesiyle sahibiz. Hiç kimseyi incitmeden, üzmeden, kırmadan sürecin hassasiyetine uygun şekilde işin süratle nihayete ermesi için kolaylaştırıcı olacağız, silah teslimini kurulan mekanizma vasıtasıyla titizlikle takip edeceğiz. Şehit anaları, şehit babaları ellerinizden öpüyorum, hiç kimse şehitlerimizin aziz hatırasına el uzatamaz onların mirasına leke süremez. Evet, müsterih olun, gelinen nokta ile şehitlerimizin gayesi menzilini bulmuş olacak. Gazi kardeşlerim müsterih olun, gelinen nokta ile fedakârlığınız taçlanacak. Türkiye’yi buraya şehitlerimiz taşıdı, gazilerimiz taşıdı, her birine minnettarız ve onların hatırasını asla çiğnetmeyeceğiz.”
Bugün söylenmesi gerekeni Mehmet Akif Ersoy’un 104 yıl önce müjdelediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Marşı’nın “Dalgalan sende şafaklar gibi ey şanlı hilal, olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal. Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet, hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal” dizelerini okudu.
“Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bugünleri görmemize vesile olan kahraman ordumuzun kahraman mensuplarına, polis, jandarma, sahil güvenlik birimlerimize, teröre karşı en ön safta mücadele eden güvenlik korucularımıza, Millî İstihbarat Teşkilatımızın isimsiz kahramanlarına, muhterem gazilerimize ve şehitlerimizin değerli yakınlarına, yarım asırdır yaşadığı onca acıya rağmen bu topraklardaki ebedi kardeşliğine leke sürdürmeyen aziz milletime bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.
İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye, sağduyulu bir üslupla süreci sahiplenen DEM Parti heyetine ve özellikle merhum Sırrı Süreyya Önder’e, farklı kulvarda olsak da millî meselelerde millî duruş sergileme basiretini gösteren siyasi partilere ve aktörlere, sorumlu yayıncılık çizgisiyle sürece destek olan basın kuruluşlarımıza ve gazetecilere, ayrıca isimleri bizde mahfuz diğer arkadaşlarımıza bugün bir kere daha kalpten teşekkür ediyorum. Güvenlik birimlerimizin çalışmalarına destek olan Irak merkezi hükûmeti ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne de buradan teşekkürlerimi iletiyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Başdenetçisi Mehmet Akarca ve beraberindeki heyeti Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, genç avukatlara kendi bürolarını kurabilmeleri için 6 ay ödemesiz, sabit ve değişken faizli alternatifleri içeren kredi desteği sağlanacağını dile getirerek, “Son 23 yılda tabii avukatlarımızla ilgili olarak yapılan savunma hakkını güçlendirmeye yönelik çok önemli çalışmaları gerçekleştirdik.” dedi.
Bakan Yılmaz Tunç, Ankara Hakimevi’nde, Türkiye Barolar Birliği, Vakıfbank ve Kredi Garanti Fonu desteğiyle düzenlenen “Avukatların Büro Kurma Giderlerinin Karşılanması İçin Finansman Desteği Sağlanmasına Dair İşbirliği Protokolü İmza Töreni”nde konuştu. Yargının üç sac ayağından birinin avukatlar olduğunu dile getiren Bakan Tunç, avukatların olmaması durumunda savunma hakkından, bağımsız ve tarafsız yargıdan bahsedilemeyeceğini söyledi.
İşbirliği protokolü için paydaşlarla kapsamlı istişareler gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Tunç, şöyle devam etti:
“Bugün imzalanacak protokolle 6 ay ödemesiz dönemli kredi seçeneklerinden, sabit ve değişken faizli alternatiflerden, piyasadaki faiz oranlarının altında ve teminatsız kredi koşullarından yararlanabilme imkanını bulacak genç meslektaşlarımız. İlk 5 yıl için bunlar belirlendi. 5 yıllık kıdeme sahip avukatlarımız yararlanabilecek. Ancak deprem bölgesinde böyle bir yaş sınırlaması yok. Deprem bölgesinden başvuran tüm meslektaşlarımız bundan faydalanabilecekler. Dolayısıyla orada herhangi bir sınırlama yok. Onlara pozitif ayrımcılık yapmak durumundayız.”
Bakan Tunç, destek paketinin ilk başta 3 milyar lira olarak belirlendiğini, talep doğrultusunda miktarın 5 milyar liraya yükseltildiğini bildirdi. Bakan Yılmaz Tunç, “Son 23 yılda tabii avukatlarımızla ilgili olarak yapılan savunma hakkını güçlendirmeye yönelik çok önemli çalışmaları gerçekleştirdik.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuyla paylaşılan Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde önemli hedeflerin bulunduğunu belirten Bakan Yılmaz Tunç, “Ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılmasına, adalete erişimi kolaylaştırmaya yönelik önemli hedefler var. Hukuk ve idari yargı süreçlerinin etkinliğinin artırılması ve insan kaynakları kapasitesinin güçlendirilmesiyle ilgili hedefler var.” dedi.
Avukatlık Kanunu’nun günün ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi gerektiğini dile getiren Adalet Bakanı Tunç, savunma makamını güçlendirecek adımları atacaklarını söyledi.
Bakan Tunç, kamu avukatlarının çalışma esaslarına ve özlük haklarına yönelik talepleri de değerlendireceklerine işaret ederek, “Zorunlu müdafilik ve vekillik ile diğer avukatlık hizmetlerinden alınan vergilerin azaltılmasıyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığı’mız ile görüşmelerimiz devam edecek. Zorunlu müdafi ve vekillere yapılacak ödemelere ilişkin ilgili yönetmelik ve tarifede yer alan hükümlerin, verilen hizmetin niteliği gözetilerek yeniden ele alınması lazım. Bağlı çalışan avukatlar için mesleğin niteliğine uygun bir ücret rejiminin oluşturulması gibi önemli hususlar Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde yer aldı.” diye konuştu.
PROTOKOL İMZALANDI
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan da protokolle genç avukatların büro kurarken finansal olarak desteklenmesini, bu yolla vatandaşların adalete erişiminin kolaylaştırılmasını amaçladıklarını bildirdi. Büro kuracak avukatlara destek sağlanmasına ilişkin yasal düzenlemenin 2023’te yürürlüğe girdiğini anımsatan Sağkan, protokolle deprem bölgesindeki avukatlara da destek sağlanacağını ifade etti.
Konuşmaların ardından Bakan Tunç, TBB Başkanı Sağkan, Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih ile Kredi Garanti Fonu Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Başkanı Erdoğan Özegen işbirliği protokolünü imzaladı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.