Cumhurbaşkanı Erdoğan, Siirt’te “Sivil Toplum Buluşmaları” programında yaptığı konuşmada, “Siyasi görüşümüz, kimliğimiz, inancımız ne olursa olsun, söz konusu vatan ve millet ise bunları bir tarafa bırakıp, aynı ortak paydada buluşma erdemini göstermeliyiz. Bin yıldır kardeşçe yaşadığımız bu topraklarda, bundan sonra da bir ve beraber olarak yaşama iradesini ortaya koymalıyız. Dayanışmamızı, muhabbetimizi, uhuvvetimizi güçlü tuttuğumuz müddetçe, evelallah, bizi kimse bölemez, bizi kimse ayıramaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Siirt’te sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle yemekte bir araya geldi.
Siirt’e kazandırdıkları eser, hizmet ve yatırımların hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 19 yılda olduğu gibi gelecekte de göz bebekleri, kara gün dostları Siirt’e aşkla hizmet etmeyi sürdüreceklerini belirtti.
Ömrünün 40 yılını siyaset yoluyla ülkesine ve milletine hizmete adadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından itibaren üstlendiği her vazifede milletle iç içe olmaya, yüz yüze, gönül gönüle iletişim kurmaya önem verdiklerini, başkaları gibi sadece sandık ufukta belirince milleti hatırlayanlardan, milletin kapısını çalanlardan olmadıklarını söyledi.
Birileri Ankara’nın konforunda yüksek siyasetçilik oynarken 81 vilayetin her birini hem de 10-15-20 kez ziyaret ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Parti genel merkezleriyle Meclis arasında mekik dokumayı, terör örgütlerine piyonluk yapmayı, millete parmak sallamayı siyaset zannedenlerin aksine 84 milyonun tamamının kalbine dokunmaya gayret ettik. Teşkilatlarımızla, milletvekillerimizle, bakanlarımızla kapısı çalınmadık ev, hâli hatırı sorulmadık insanımızı bırakmamak için ter döktük. Bu hassasiyetimizi son dönemde gittiğimiz şehirlerimizde de aynı şekilde devam ettiriyoruz. Toplu açılış törenleri yanında ya parti teşkilatlarımızla ya da o şehrin sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelmeye ihtimam gösteriyoruz. Tıpkı bugün burada olduğu gibi. İIim, irfan, liyakat sahibi hocalarımızla, kanaat önderlerimizle, büyüklerimizle milletimizin bizatihi kendisiyle görüşmeler yapıyoruz. Engellilerden kadınlarımıza, gençlerimizden iş adamlarımıza kadar toplumumuzun her kesimiyle bağlarımızı daha da güçlendiriyoruz. Bugün burada olduğu gibi son derece samimi bir ortamda ülkemizin ve şehirlerimizin gündemindeki konuları değerlendiriyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ana kadar bu şekilde yaptıkları toplantılardan çok verim aldıklarını, hem şehrin nabzını tuttuklarını hem de o şehirdeki vatandaşların hassasiyetlerini, kanaatlerini ilk elden öğrenme imkânı bulduklarını aktardı.
Yalan terörü ve bilgi kirliliğinin ülkenin gündemini zehirlediği bir iklimde meseleleri etraflı şekilde vatandaşlara izah etme fırsatı yakaladıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sevgililer sevgilisi peygamberimizin, istişare edenin pişmanlık duymayacağını müjdeleyen bir hadis-i şerifi var. Biz sevgililer sevgilisi peygamberin ümmeti olarak bu görüşmelerimizi, fikir teatilerimizi artırarak sürdüreceğiz. Sivil Toplum Buluşmaları teması altında inşallah bundan sonra da toplumumuzun farklı kesimleriyle bir araya geleceğiz. Bu ihtiyacın özellikle, son dönemde ülkemizde kendisini daha fazla hissettirdiğini görüyoruz. Sizler de hadiseleri yakından takip ediyorsunuz. 2023’e giden süreçte millete hiçbir şey vadedemeyenler, bu açıklarını Türkiye’yi gererek, insanlarımızı kutuplaştırarak kapatmaya çalışıyor.”
“NEFRET VE GERİLİM SİYASETİNİ KÖRÜKLEMENİN KİMSEYE FAYDASI DOKUNMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamu görevlilerinin tehdit edilmesi, halkın yarısının siyasi tercihlerinden dolayı gayri millî ilan edilmesi, millî kurumların yıpratılması, ülkenin mega projelerinin sabote edilmesi ve şehit yakınlarına edepsizlik yapılmasının, muhalefetin provokasyon siyasetinin örneklerinden sadece birkaçı olduğunu dile getirdi.
Bu ülkede yüzde 52 oy ile Cumhurbaşkanı seçilen bir kişiyi ve yüzde 52’yi gayri millî kabul eden bir gayrimeşru zihniyeti milletin takdirlerine bıraktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Milletimin takdiri belirleyicidir. Yüzde 52’yi siz nasıl gayri millî kabul edebilirsiniz. Böyle bir anlayış olabilir mi? Demek ki bunlar kendilerini ifade ediyorlar. Yani, biz gayri millîyiz diyorlar. Girdiği bütün seçimlerden kaybederek çıkan bu zihniyetin bu ülkede ulaşacağı yerin ne olduğunu benim değerli kardeşlerim, sizler en iyisiyle bilirsiniz. Çünkü bunlar, milletten umutlarını kestikçe siyaset dillerinin keskinleşeceği, ‘benden sonra tufan’ mantığıyla daha da çirkefleşecekleri anlaşılıyor. 70 yıllık sancılı demokrasi tarihinde çok acı çekmiş, operasyona maruz kalmış, gencecik evlatlarını sokak kavgalarında kurban vermiş bir millet olarak bu oyuna asla düşemeyiz. Siyasi rekabetin siyasi husumete dönüştürülmesine, siyasetin tabiatında var olan atışmaların bir kör dövüşü hâline gelmesine izin veremeyiz. Sırf birkaç günlük siyasi çıkar uğruna kimsenin özellikle de sorumluluk makamında olanların ateşe benzin dökme hakkı yoktur. Nefret ve gerilim siyasetini körüklemenin başta bu işten medet umanlar olmak üzere kimseye faydası dokunmaz.”
Her zaman aynı düşünmek, aynı fikirleri paylaşmak, meselelere aynı pencereden bakmak zorunda olunmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak aynı ülkenin vatandaşları olarak birbirimizi anlamak, dinlemek, birbirimizle empati kurmak durumundayız. Farklılıklarımız yerine müşterek noktalarımızı öne çıkarmalıyız” ifadelerini kullandı.
“AYNI ORTAK PAYDADA BULUŞMA ERDEMİNİ GÖSTERMELİYİZ”
Farklılıkların zamanı geldiğinde zenginlik olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Biz bunu da iyi biliriz. Siyasi görüşümüz, kimliğimiz, inancımız ne olursa olsun söz konusu vatan ve millet ise bunları bir tarafa bırakıp aynı ortak paydada buluşma erdemini göstermeliyiz. Bin yıldır kardeşçe yaşadığımız bu topraklarda, bundan sonra da bir ve beraber olarak yaşama iradesini ortaya koymalıyız. Dayanışmamızı, muhabbetimizi, uhuvvetimizi güçlü tuttuğumuz müddetçe evelallah bizi kimse bölemez, bizi kimse ayıramaz. Şimdi bir muhabbet sofrasındayız. Güzel bir kelam-ı kibardır, ‘Muhabbetten Muhammed oldu hasıl Muhammedsiz muhabbetten ne hasıl?’ Bu muhabbet sofrasını hayranlıkla izliyorum. Bugün burada tesis edilen muhabbet ikliminin bu yönüyle de son derece kıymetli olduğunu düşünüyorum.”
Siirt’in bu iklimi güçlendirerek koruyacağına inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tıpkı o çıkışımızda olduğu gibi yeniden o günleri hatırlamak, anmak ve çıkışımızı da o şekilde yapalım istiyorum” dedi.
Türkiye’nin geçtiğimiz 19 yılda gerek demokrasi gerekse ekonomik refah bakımından sessiz bir devrim yaşadığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu biz söylemiyoruz. Bunu Batı söylüyor. ‘Türkiye’de bir sessiz devrim var.’ dediler. Ama tabii bize her türlü yanlışı yaptılar. O ayrı mesele. O sessiz devrimi gerçekleştiren kadro, bu kadro. Bir yandan Türkiye’nin kalkınması, ekonomik olarak bölgesinin ve dünyanın önde gelen ülkelerinden biri hâline gelmesi için çok çaba sarf ettik” ifadelerini kullandı.
“TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERDE DE BÜYÜK DÖNÜŞÜMLERE İMZA ATTIK”
Diğer yandan da insan hakları, adalet ve özgürlükler alanında örnek bir ülke olması yolunda kararlı adımlar attıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Eğitimde, sağlıkta, emniyette, ulaşımda, tarımda, dış politikada, altyapıda, üstyapıda, istihdamda, sosyal yardımlarda Türkiye’ye hamdolsun çağ atlattık. İnşa ettiğimiz eserler, hayata geçirdiğimiz projeler, yaptığımız yatırımlarla sadece bölgemizin değil tüm ülkenin, Allah’a hamdolsun çehresini değiştirdik. Altyapı ve üstyapının yanı sıra temel hak ve özgürlüklerde de bu büyük dönüşümlere imza attık. Bunu hep beraber yaptık. Eski Türkiye’nin o inkârcı, dışlayıcı, tahkir edici, nobran diline biz son verdik. İnkâr politikalarını, ret politikalarını, asimilasyon politikalarını bir daha geri gelmemek üzere terk ettik. Özellikle kardeşliğimizi pekiştirecek, dayanışmamızı güçlendirecek, özgürlükleri genişletecek çok önemli reformlar gerçekleştirdik. Bu topraklar, asırlardır Kuran-ı Kerim üzerine kurulu medeniyet değerlerimizi nesilden nesile aktaran ilim, irfan yuvalarına, âlimlere ev sahipliği yapmaktadır.”
“KARANLIK DEVRİ SONA ERDİRMEK DE BİZE NASİP OLDU”
Türkiye’nin ilim irfan faaliyetlerinin önüne geçmeye çalışan gafillerin yol açtığı sıkıntılı günler de yaşadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun bu sıkıntılı günleri çözmek, bu karanlık devri sona erdirmek de bize nasip oldu. Tillo’nun adının iadesi dâhil attığımız her adımda sadece sizlerin duasına nail olabilmeyi hedefledik” dedi.
Tüm bu hizmetleri, bu demokratik hamleleri vesayete, bölücü terör örgütünün destekçilerine rağmen hayata geçirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kısa süre önce bizzat terör örgütü elebaşının çözüm süreciyle ilgili yaptığı itiraf, bu gerçeği bir kez daha göstermiştir. Terör örgütünün yaşadığı hezimetler arttıkça kim bilir daha neler, ne itiraflar, ne kalleşlikler, ne tür alçaklıklar ortaya saçılacaktır. Zaman geçtikçe bölücü örgütün, ülkemiz ve bölgemizle ilgili kirli emelleri olan emperyalistlerin taşeronluğunu yapan bir kiralık katil sürüsü olduğu çok daha net görülecektir. Terör sorununu ülkemizin gündeminden tamamen çıkarıncaya dek sınırlarımız içinde ve dışında mücadelemizi sürdüreceğiz. Bir daha bölgede yaşayan kardeşlerimin başına terör belasının musallat edilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Devletimizin tüm birimlerinin bu konudaki kararlılığı tamdır. Bölücü terör örgütü gibi örgütün siyasi ve sivil toplum görünümlü uzantıları da eninde sonunda bir tercih yapmak zorunda kalacaktır. Ya hukuk demokrasi ve anayasa içinde kalacaklar ya da yargıya hesap vermekten kaçamayacaklardır.”
“MİLLÎ BİRLİK VE DİRLİĞİMİZİN GÜÇLENDİRİLMESİ ÇABALARINDA SİVİL TOPLUMUN YERİ DOLDURULAMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin de bölgemizin de geleceğinde teröre ve Kandil uzantılı siyasete yer yoktur. Siirtli kardeşlerimizin de desteğiyle yaklaşık 40 yıldır insanımızın kanını, ülkemizin de kaynaklarını adeta bir sülük gibi emen bu beladan ebediyen kurtulacağımıza inanıyorum. Her sosyal meselede olduğu gibi millî birlik ve dirliğimizin güçlendirilmesi çabalarında da sivil toplumun yeri doldurulamaz” dedi.
Sivil toplumun ve kanaat önderlerinin sahip çıkmadığı bir sorunun kalıcı olarak çözülmesinin mümkün olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletimiz elbette büyüktür, güçlüdür ama toplumun kılcallarına kadar ulaşacak olanlar sizin gibi gönüllü kuruluşlarımızdır. Biz temeli atacağız, altyapıyı kuracağız, uygun ortamı tesis edeceğiz, yoldaki engelleri ortadan kaldıracağız. Siz de önünüze açılan bu yoldan gidecek, Hakk’ın rızasını gözeterek halkımız için gece gündüz çalışacaksınız” ifadelerini kullandı.
İstikbalin teminatı olan gençlere ulaşmanın, onların gönül dünyalarına hitap etmenin mücadelesinin birlikte verileceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bizim terörün vahşi dişlerine kaptıracağımız tek bir gencimiz bile yoktur. Bizim bir daha asla ‘himmet, hizmet’ diyerek gençleri mankurtlaştıran günümüzün haşhaşilerine kaptıracak tek bir evladımız yoktur. Bizim nesillerin zihnini ve gönlünü boşaltan küresel teknoloji ve medya baronlarına kaptıracak tek bir çocuğumuz yoktur. Ne sebeple olursa olsun elinden tutamadığımız her bir gencimizin vebali bizim ve sizin üzerinizedir. İmdadına koşamadığınız her bir evladımızın sorumluluğu da bizim ve sizin üzerinizdedir. Kendi çocuklarını Paris’e, Londra’ya, Brüksel’e gönderip şatafat içinde yaşatırken, bu şehrin, bu ülkenin evlatlarına ölümü ve öldürmeyi reva görenlere meydanı asla bırakmayacağız. Bunun için bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız, her zemin ve her fırsatta Türkiye olacağız. Biz sağlam durursak, biz elimizden gelenin en iyisini yaparsak Allah’ın izniyle kimse bizi yolumuzdan alıkoyamaz. Biz çalışır, üretir, koşar ve gayret gösterirsek, Türkiye’nin büyümesine, güçlenmesine kimse mani olamaz. Ben kanaat önderlerine, hocalarıma güveniyorum. Kardeşliğin teröre ve fitne siyasetine mutlaka galip geleceğine inanıyorum.”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, madenlerde de izin süreçlerini kısaltacaklarını açıkladı. Metalik bir maden sahasının üretime geçebilmesi için 13 yıl gerektiğini vurgulayan bakan Bayraktar, “Hukuki güvenilirliği ve öngörülebilirliği arttırmayı, izin süreçlerini kısaltarak yatırım ortamını iyileştirmeyi, yeni rezerv keşifleriyle cari açığı azaltmayı ve stratejik ve kritik madenlerde ülkemizin arz güvenliğini sağlamayı hedefliyoruz.” dedi.
Güçlü Madencilik Güçlü Türkiye
Madenciliği tüm boyutlarıyla masaya yatıran Türkiye Maden Zirvesi, sektörün bütün paydaşlarını bir araya getirdi. Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda “Güçlü Madencilik Güçlü Türkiye” sloganıyla düzenlenen zirvede; Madencilik Stratejisi, Madencilikte İSG ve İleri Teknoloji, Madencilikte Çevre ve Sürdürülebilirlik başlıklarında oturumlar düzenlendi.
Madenciler Gününü Kutladı
Toplantının açılış konuşmasını, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar yaptı. Bakan Bayraktar, sözlerine maden emekçilerinin 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nü kutlayarak başladı.
Nihai Hedef Yüzde 5
Dünyadaki 90 civarındaki madenin 70’inin Türkiye’de bulunduğunu kaydeden Bayraktar, “Bu durum ülkemizi uluslararası arenada çok önemli bir merkez haline getiriyor. Son 22 yılda madenciliğimizin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payını binde 6’lardan yüzde 1,4’e kadar çıkardık. Nihai hedefimiz bu oranı yüzde 5’lere yükseltmek.” dedi.
Net İhracat Hedefi
Bayraktar, bunun için yerli kömürden altına, nadir toprak elementlerine ve bor madenine kadar her alanda yatırımı, üretimi, istihdam ve ihracatı artırmaları gerektiğini bildirerek “Zengin kaynaklarımızı katma değerli bir şekilde işleyerek ekonomimize kazandıracak ve Türkiye’yi madenler alanında net ihracatçı konuma getireceğiz.” diye konuştu.
Nijer’de Altın Üretimi
Ham madde arz güvenliği kapsamında Asya’dan Afrika’ya kadar farklı coğrafyalarda da faaliyet yürüttüklerine işaret eden Bayraktar, “Nijer’de arama çalışmaları yaptığımız altın sahalarından birinde MTA IC ile 2025 yılında ilk üretime başlamayı planlıyoruz.” dedi.
Borda Yeni Tesis
Bayraktar, bor madeninde dünya rezervinin yüzde 73’ünün Türkiye’de bulunduğunu belirterek
“Bor madenini sadece ham madde olarak değil katma değerli hale getirerek ara ürün ve uç ürün olarak satmak en büyük hedefimiz. Çelik üretimi ve neodiyum mıknatıs başta olmak üzere pek çok alanda kullanılan Bandırma’da yapımına başladığımız 800 ton/yıl kapasiteli Ferrobor Üretim Tesisi’ni önümüzdeki günlerde açacağız.” dedi.
Kritik Hammaddeler Raporu
Nadir Toprak Elementleri’nin (NTE) enerjiyi, sanayiyi, üretimi dolayısıyla ekonomiyi geliştirecek en stratejik alanlardan biri olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Türkiye Kritik ve Stratejik Hammaddeler raporunu hazırladık. Kritik mineraller konusunda ithalat bağımlılığımızı azaltacak ve arz güvenliği stratejimizi ortaya koyacak bu raporu sizlerle önümüzdeki günlerde paylaşacağız.” diye konuştu.
Ulusal Güvenliğin Ayrılmaz Parçası
Bayraktar, Türkiye’nin bulunduğu bölgenin farklı kriz ve sınamalarla karşı karşıya olduğunun altını çizerek “Bu durum madenlerin mümkün mertebe yerli kaynaklardan temin edilmesi mecburiyetini ortaya koyuyor. Onun için biz enerjide olduğu gibi madenlerde de bağımsızlığı ülkemizin bağımsızlığından ayrı düşünmüyor bu meseleyi ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.” dedi.
13 Yıl Gerekiyor
Yatırımcıların karşılaştıkları en önemli zorlukların başında izin süreçlerinin uzunluğunun geldiğine değinen Bayraktar, “Bugün baktığımızda bir metalik maden sahası için 7 yıl arama, 3 yıl kurum izinleri ve 3 yıl da üretime hazırlık süreci var. Yani bir maden sahasının üretime geçebilmesi için en az 13 yıl gerekiyor. Gerekirse yasal düzenleme yaparak; hukuki güvenilirliği ve öngörülebilirliği arttırmayı, izin süreçlerini kısaltarak, yatırım ortamını iyileştirmeyi, yeni rezerv keşifleriyle, cari açığı azaltmayı ve stratejik ve kritik madenlerde ülkemizin arz güvenliğini sağlamayı hedefliyoruz.” diye konuştu.
Zihniyet Dönüşümü
Bayraktar, kamu özel sektör olarak yeni dönemde bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç olduğunu da dile getirerek “Madencilerimizin sorumlu sürdürülebilir madencilik anlayışı içerisinde iyi örnekleri arttırarak sosyal sorumluluk projeleri ve yakın iletişimle yerelde vatandaşlarımızla kuracakları ilişki sektörümüzü başka bir seviyeye getirecektir.” dedi.
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz da yaptığı konuşmada sektörü ileri taşıyabilmek için bazı konularda destek beklediklerini kaydederek “Yatırım ortamının iyileştirilmesi, yeni projelerin önünü açacak teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi ve sektörümüze yönelik öngörülebilir politikaların hayata geçirilmesi, yalnızca yerli yatırımcıları değil, yabancı sermayeyi de ülkemize çekecektir.” diye konuştu.
Hızlı Ruhsatlandırma
Daha hızlı, şeffaf ve etkin bir ruhsatlandırma sisteminin, madenciliğin büyümesine önemli katkılar sağlayacağını ifade eden Yılmaz, “Maden arama faaliyetlerinin desteklenmesi ve teşvik edilmesi konusuna da özel önem verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Japonya-Türkiye ilişkilerinin 100. yılı dolayısıyla resmî ziyaret için Türkiye’de bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito’nun eşi Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya geldi.
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ziyaret etti.
Lider eşleri önce İstanbul’un fethedilişinin 571. yıl dönümünde Fatih Sultan Mehmet’i anmak için açılan “Fatih Sultan Mehmet” sergisini gezdi.
Burada Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Dönemi, Padişahlık Dönemleri, İlim Hayatı ve O Dönemde Yaşayan Âlimler, İstanbul’un Fethi ve Askerî Hayatı, Siyasi Hayatı ile Fatih Döneminde Mutfak, Şair Fatih: Avni, Vakıf Eserleri ve Ölümü bölümleri hakkında bilgi alan Akishino sergide sunulan Fatih Sultan Mehmet’in kaftan, kılıç, zırh gömlek gibi kişisel eşyaları ve o dönemin tarihine ışık tutacak çok sayıda esere hayranlığını dile getirdi.
Emine Erdoğan ve Akishino, sergi ziyaretinin ardından, Cihannüma Salonu’na geçerek hatıra fotoğrafı çektirdi. Lider eşleri, daha sonra, 600 Japonca eserin bulunduğu Japon Kitaplığı bölümüne geçtiler.
Emine Erdoğan, burada bulunan kitapları inceleyen konuğuna, Mevlana’nın “Mesnevi” eserinin Japonca baskısını ve serginin içeriğini de anlatan “Fatih Sultan Mehmet” kataloğu ile İletişim Başkanlığı tarafından yayınlanan “Türkiye” kitabını hediye etti.
ÇOCUKLARDAN KÜRESEL ISINMA SUNUMU
Daha sonra Nasreddin Hoca Kütüphanesi’ne geçen Emine Erdoğan ve Akishino’yu çocuklar sevgiyle karşıladı. Burada çocukların yaptığı resimleri inceleyen lider eşlerine, bir anaokulu çocuğu kendi yaptığı üzerinde lale motifi olan tabağı hediye etti.
Anaokulu çağındaki bir başka çocuk ise Emine Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensesi Akishino’ya küresel ısınma ile ilgili bir sunum yaptı.
“TEMENNİMİZ İŞ BİRLİĞİNİN DAHA DA İLERİYE TAŞINMASI”
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile gerçekleştirdikleri programa ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye-Japonya diplomatik ilişkilerinin tesisinin 100. yıl dönümü kapsamında ülkemizi ziyaret eden Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya gelmekten memnuniyet duydum.
Ülkemizin kültür hazinesine ev sahipliği yapan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ve Japonya kitaplığı bölümünü ziyaret ettik. Farklı medeniyetlerin birikimlerini aynı çatı altında buluşturan kütüphanemizde muhafaza edilen özel ve nadir eserleri tanıtma fırsatı bulduk.
Fatih Sultan Mehmet Sergisi’ni gezerek tarihimizin büyük liderlerinden birinin vizyonunu, sanata ve bilgiye olan bağlılığını yakından inceledik. Japonya Kitaplığı, iki ülkenin ortak mirasına ışık tutan ve dostluk bağlarını güçlendiren bir sembol niteliğinde. Temennimiz bu anlamlı ziyaretin ülkelerimiz arasındaki iş birliğini daha da ileriye taşımasıdır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya Veliaht Prensi Akishino’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gelişinde giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino, Türkiye ve Japonya bayrakları önünde tokalaşarak poz verdi.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino heyetleri eşliğinde görüşmeye geçti.
Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Japonya Veliaht Prensi Akishino’ya, Osmanlı Generali Pertev Paşa’nın İmparator Mutsuhito tarafından ödüllendirildiğini gösteren belge hediye edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, resmî ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Japonya Veliaht Prensi Akishino ve Prenses Kiko ile aile fotoğrafı da çektirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Karadağ Cumhurbaşkanı Jakov Milatoviç’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Karadağ bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren iki lider, daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Engelsiz Türkiye Programı’nda yaptığı konuşmada, “Milletimizin farklı kesimlerine yönelik ayrımcı uygulamalara son vermeyi nasıl görev biliyorsak, engelli vatandaşlarımıza yönelik adaletsizliklerin ortadan kaldırılmasını da devletimizin asli vazifesi olarak görüyoruz. Bir yandan toplumun temeli olan, aile kurumunu güçlendirmeye çalıştık; diğer yandan yaşlılarımızın, bakıma muhtaç ve engelli kardeşlerimizin geniş bir sosyal hizmet havuzundan yararlanmalarını sağladık” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde düzenlenen Engelsiz Türkiye Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Ülkenin ve dünyanın dört bir yanındaki tüm engellilerin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler öncülüğünde tüm dünyada kabul görmüş bu günün engellilerin sorunlarıyla ilgili farkındalığın artmasına, engelli insanların hayatlarını kolaylaştıracak yeni adımların atılmasına vesile teşkil ettiğini belirtti.
“ENGELLİ KARDEŞLERİMİZİN GÜNDEMİNE SAHİP ÇIKMAMIZ, BU YÖNDE ATILAN ADIMLARA İŞTİRAK ETMEMİZ GEREKİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin sorunlarının çözümü noktasında en önemli hususun bu konuyu her fırsatta gündeme taşımak suretiyle toplumsal hassasiyetin gerilemesine izin vermemek olduğunu ifade etti.
Engellilerle ilgili ne kadar farkındalık oluşturabilir, mesuliyet duygusu ne kadar yaygınlaştırabilirse bu süreçte o kadar fazla yol alınabileceğine, o derece başarılı olunabileceğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bakımdan siyaset, sivil toplum ve hükûmet olarak sosyal aktivitelerle, kültürel projelerle, toplumsal bilinci artıran kampanyalarla hep beraber engelli kardeşlerimizin gündemine sahip çıkmamız, bu yönde atılan adımlara iştirak etmemiz, samimi destek vermemiz gerekiyor. 22 yıldır Türkiye’de değişimin ve dönüşümün öncülüğünü yapan AK Parti, toplumun her kesimini bu mücadeleye dahil etmek için öncü, örnek ve sürdürülebilir politikalar oluşturmaya devam ediyor. Partimizin düzenlediği bu programın da engelli kardeşlerimizin hayatlarını daha da kolaylaştırma ve toplumla bütünleşmelerini sağlama çabalarımıza katkı sunacağına inanıyorum. Bu anlamlı programı tertipleyen AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığımıza teşekkür ediyor, Rabbimden üstün başarılar temenni ediyorum.”
“UZAK COĞRAFYALARA İYİLİĞİ, MERHAMETİ VE ŞEFKATİ TAŞIDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gölgesinde yaşamaktan bahtiyarlık duyulan medeniyet çınarının köklerinin yüzlerce yıl ötesine uzandığını ifade etti.
Merkezine insanı ve insanlık değerlerini alan medeniyet çınarıyla farklı coğrafyalara iyiliği, adaleti, şefkat ve merhameti taşıdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: ‘İnsan insanın kurdudur’ yerine, ‘İnsan insanın yurdudur’ dedik ve ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışıyla hareket ettik. Bugün gönül coğrafyamızda hangi evi ziyaret etseniz orada mutlaka Türkiye’ye dua eden, bu millete selam gönderen, bizleri ve ecdadı hayırla yad eden insanlarla karşılaşırsınız. Türk beklenendir, Türk yolu gözlenendir tespitinin kuru bir hamaset değil tam aksine güçlü bir hakikat olduğuna pek çok yerde şahitlik edersiniz. Biz de buna yurt dışı ziyaretlerimizde defalarca şahitlik ettik. Bu elbette ki parayla, güçle, zorla elde edilebilecek bir paye değildir. Kalplerin kilidini açmak iyiliğe giden yolu bulmak ve tertemiz bir mazinin taşıyıcısı olmak, inanın ki her millete nasip olacak bir onur değildir. Türkiye adına, Türkiye’nin istiklal ve istikbal mücadelesi adına, Türkiye Yüzyılı’nın inşası adına çok büyük bir kazanımdır, önemli bir referanstır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ecdadın engelli konusuna yaklaşımını hatırlatarak, Selçuklu döneminde sultanların Darüşşifa kurumlarıyla, Ahi Teşkilatı’nın orta sandıklarıyla, vakıfların Hankah ve şifahanelerle engellilerin ve hastaların daima yanında olduğunu dile getirdi.
Engellilerin askerî ve idari görevlere getirildiklerine, titizlikle himaye edildiklerine, sosyal hayata katılımlarının teşvik edildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bir vakıf medeniyeti olan Osmanlı’da, engellilere dönük hizmet ve faaliyetler devletin siyasetinde önemli bir yer tutmuştur. Padişah müşavirliği dahil engellilerin Osmanlı Devleti’nin farklı kademelerinde büyük vazifeler üstlendiği çoğu zaman göz ardı edilen bir gerçektir. Hırka-i Saadet Dairesi’nde görev alan Darul-Huffaz gibi kurumlarda yetişip hafızlık yapan, farklı din hizmetlerinde bulunan nice engellinin hayatın her alanında güçlü bir şekilde var olduğunu biliyoruz. Ecdat, vakıflar, eğitim ve sağlık kurumları, bimarhaneleriyle engellilerin topluma kazandırılmasına müthiş bir hassasiyet göstermiştir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de kimi marjinal çevrelerin bitmeyen bir kinle özellikle hedef aldığı Sultan 2. Abdülhamit Han’ın, 1889’da açtırdığı bir mekteple işitme ve konuşma engelli kişilerin çağın üzerinde bir eğitim almalarını sağladığını söyledi.
Bu okulun öğrencilerinin, at arabalarının ve diğer araçların kendilerini fark etmeleri için kırmızı renkli bir kıyafet giydiklerini, Sultan Abdülhamit Han’ın bu öğrencilere özel bir ihtimam gösterdiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bir gün dönemin Maarif Vekaleti bu talebeler için bir talimatname hazırlamış ve mahallî idarelere göndermiştir. Bu talimatnamede kırmızı renkli elbise giyen öğrencilere dikkat etmeyen tüm arabacıların amirleri tarafından uyarılmaları, gerekirse cezai işleme tabi tutulmaları emredilmiştir. Yine o günlerde işitme ve görme engelliler okulu talebeleri Abdülhamid Han’a bir mektup yazarak kendilerine yönelik hizmetlerinden ötürü Sultan’a şükranlarını ifade etmişlerdir. İşte biz böyle bir geçmişten, böyle bir devlet geleneğinden, hamdolsun böyle erdemli ve kapsamlı bir sosyal politika tecrübesinden geliyoruz. Bundan da iftihar etmemiz, gururlanmamız gerekiyor. Başkaları gibi devletimizin ve milletimizin tarihini bir asır öncesinden başlatıp, geçmişi reddetmek yerine, tarihimizi bir bütün olarak kucaklıyor, maziden bugüne ve geleceğe güçlü köprüler kurmaya gayret ediyoruz.”
Ecdattan miras kalan ne kadar değer ve ne kadar uygulama varsa hepsini muhafaza etmenin, daha ileri seviyelere taşımanın çabasında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal adaleti güçlendirmeyi, eşitsizliği gidermeyi hedefleyen, kuşatıcı insan odaklı yaklaşımların gerisinde işte bu tasavvurun bulunduğunu söyledi.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE HANGİ SEBEPLE OLURSA OLSUN KİMSE DIŞLANAMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Biz her zaman şunu savunduk. Bugün de aynı hassasiyeti taşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sahibi millettir. 85 milyonun tamamıdır. İnanç, mezhep, meşrep ayırmaksızın milletimizin tüm fertleri, devletimizin nazarında aynı derecede hizmete ve hürmete layıktır. Tek parti faşizmi ve darbe dönemlerindeki gibi makbul olan ve olmayan vatandaş ayrımını asla tasvip etmiyoruz. Sırf inancından, başörtüsünden, sakalından dolayı insanların kamusal hayatın dışına atıldığı o kara günler artık geride kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde hangi sebeple olursa olsun kimse dışlanamaz, ikinci sınıf vatandaş olarak görülemez, sosyal, siyasal ve iktisadi noktada kesinlikle geri görülemez. Bunların en başında da engelli vatandaşlarımız yer almaktadır. Biz engelli vatandaşlarımızla güçlüyüz ve 21. yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapma hedefine giden yolda engellilerimizle kol kolayız, omuz omuzayız. Milletimizin farklı kesimlerine yönelik ayrımcı uygulamalara son vermeyi nasıl görev biliyorsak, engelli vatandaşlarımıza yönelik adaletsizliklerin ortadan kaldırılmasını da devletimizin asli vazifesi olarak görüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’den beri aile ve sosyal hizmetler sahasının bu konuda titizlikle eğildikleri alanların başında geldiğini, bir yandan toplumun temeli olan aile kurumunu güçlendirmeye çalıştıklarını, diğer yandan yaşlıların bakıma muhtaç ve engellilerin geniş bir sosyal hizmet havuzundan yararlanmalarını sağladıklarını anlattı.
Engellilere dönük hizmetleri, lütfeden, bahşeden, üstenci bir tarzda değil, geç kalmış hakların teslimi yaklaşımıyla hayata geçirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2005’te çıkardıkları ve temel politikayı ortaya koydukları Engelliler Hakkında Kanun’un, bunun en açık göstergelerinden biri olduğunu ifade etti.
“WEB SİTELERİ VE MOBİL UYGULAMALARIN ERİŞİLEBİLİRLİĞİ GENELGESİNİ YAKINDA YAYINLAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2008’de Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmeyi (EHS) imzalayan ilk ülkelerden biri olduğunu anımsatarak, engellilerin hak ve hizmetlere doğrudan ulaşabilmeleri adına erişilebilirlik ilkesini kendilerine rehber edindiklerini vurguladı.
Bu kapsamda kamu kullanımına açık binaların, kaldırım, yaya geçidi ve park gibi açık alanların, toplu ulaşım araçları ile bilgi ve iletişim sistemlerinin erişilebilir olmasını zorunlu hâle getirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin yoğun şekilde kullandıkları 3 bin 500’ün üzerinde bina, açık alan ve toplu taşıma aracına, erişilebilirlik belgesi verdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020 yılını “Erişilebilirlik Yılı” ilan ederek bu alandaki çalışmalara daha da hız kazandırdıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erişilebilirlik yalnızca fiziki yapılarla sınırlı değil, teknolojinin tüm unsurlarıyla hayatımızı hem de doğrudan etkilediği bugünlerde çoğu ürün ve hizmete erişim dijital yollarla sağlanıyor. Buradan bir müjdeyi tüm engellilerimizle paylaşmak istiyorum. Engelli kardeşlerimizin dijital temelli hizmetlere daha kolay ulaşabilmeleri amacıyla web siteleri ve mobil uygulamaların erişilebilirliği genelgesini inşallah yakın zamanda yayınlayacağız. Genelgemiz tüm engelli kardeşlerimiz için şimdiden hayırlı, uğurlu olsun.”
“ENGELLİ ÖĞRENCİLERİMİZ, EV, OKUL ARASI ULAŞIMLARINI HİÇBİR ÜCRET ÖDEMEDEN YAPABİLİYORLAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İşitme engelli kardeşlerimizin, tüm işaret dili tercümesinden yararlanabilecekleri engelsiz iletişim merkezimizi 2022 yılında kurduk. 2013 yılında hayata geçirdiğimiz ücretsiz seyahat uygulamasına devam ediyoruz. Bu çerçevede engelli bireyler ve refakatçileri için belediyeciler aracılığı ile yaptığımız gelir desteği ödemelerimizi sürdürüyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 1,5 milyar liralık ücretsiz seyahat gelir desteği ödemesi gerçekleştirdik. Engelli öğrencilerimiz, ev, okul arası ulaşımlarını hiçbir ücret ödemeden yapabiliyorlar.”
Erişilebilirlik bilincinin toplumun tüm kesimlerinde yaygınlaşması adına 2011’den beri bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları yürüttüklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 28 bini aşkın kamu personelinin erişilebilirlik eğitimlerine katıldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin çalışmak ve üretmek için istekli ve azimli olduğuna yıllardır bizzat şahitlik ettiğini vurgulayarak, “İş yerlerine engelli personel çalıştırma zorunluluğu getiren kota sistemini devreye aldık. Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı ile kamuda engelli memur atamalarının önünü yine biz açtık. Böylece son yıllarda kamudaki engelli memur sayısında önemli artış sağladık. 2002 yılında 5 bin 772 olan engelli memur sayımız şu an 71 bine yaklaşmış durumda” diye konuştu.
Kamuda çalışan engelli memurların verimliliğinin artırılmasına büyük önem verdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin özel sektörde istihdam edilmelerini de güçlü şekilde desteklediklerini vurguladı.
Bu kişilerin becerilerinin dikkate alınarak istihdam edilmeleri için iş koçluğu uygulamasını 2014’te başlattıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu uygulamayı iş ve meslek danışmanlığı sistemi olarak yaygınlaştırmaya ve güçlendirmeye devam ediyoruz. İş bulmakta zorlanan zihinsel engelli vatandaşlarımızı ücret desteği, vergi indirimleri ve çeşitli muafiyetler sağladığımız korumalı iş yerlerinde istihdam ediyoruz. Hâlihazırda bu yardımdan 17 korumalı iş yerinde 333 engelli kardeşimiz çalışmaya, üretmeye devam ediyor” dedi.
“2002’DE 21 OLAN ENGELLİ BAKIM MERKEZLERİMİZİN SAYISINI 106’YA ÇIKARDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, erken teşhis ve müdahalenin birçok alanda olduğu gibi engellilikle mücadelede de önemli bir yer tuttuğunu belirterek, “0-8 yaş aralığındaki özel gereksinimli evlatlarımızın ihtiyaç duydukları hizmetleri etkili bir şekilde alabilmeleri için aile temelli, ulusal erken müdahale sistemimizi yıl bitmeden pilot olarak hayata geçireceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda 2 ilde uygulanan otizmli bireylerin ailelerine yönelik Bireysel Sosyal Hizmet Danışmanlığı’nı da yakın zamanda 16 ile daha taşıyacaklarını bildirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde önemle durduğumuz bir diğer konu ise engelli vatandaşlarımızın ailelerinin yanında sosyal çevrelerinden kopmadan bağımsız bir biçimde yaşamlarını sürdürebilmeleridir. Bunun için Evde Bakım Yardımı, Gündüzlü Bakım Hizmetleri ve Umut Evleri gibi toplum temelli bakım hizmetlerini önceliyor ve yaygınlaştırıyoruz. 2007 yılında yaklaşık 29 bin vatandaşımız evde bakım yardımı alıyordu. Hâlihazırda bu yardımdan yaklaşık 547 bin vatandaşımız yararlanıyor. Engellilerimizin kültürel ve sportif faaliyetlere katılabildiği gündüz bakım evlerimizin sayısını 137’ye yükselttik. Ülkemizin dört bir yanındaki 145 Umut Evi’nde engelli vatandaşlarımıza ev ortamında hizmet sunmaya devam ediyoruz. 2002 yılında 21 olan engelli bakım merkezlerimizin sayısını 106’ya çıkardık. Bu merkezlerdeki 6 bin 832 vatandaşımızın her türlü ihtiyacı ücretsiz karşılanıyor. 2024 yılı Ekim ayı itibarıyla farklı şehirlerdeki 317 özel bakım merkezinde hizmet alan 30 bin 165 engelli vatandaşımızın yüzde 94’ünün bakım maliyetlerini devlet olarak biz karşılıyoruz.”
“ENGELSİZ BİR TÜRKİYE İSTİYORSAK TÜM KURUMLARIMIZIN UYUM VE İŞ BİRLİĞİ İÇİNDE BUNA KATKI SAĞLAMASI ŞARTTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, otizm alanında ihtisaslaşmış, gündüzlü ve yatılı bakım merkezlerinin de yaygınlaştırılmasının önceliklerinin arasında yer aldığını belirtti.
Otizm spektrum bozukluğu olan bireylere İkinci Ulusal Eylem Planı’nın uygulanmaya başladığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Engelli kardeşlerimizin hiçbir zorlukla karşılaşmadan hayatın her alanında güçlü şekilde var olabildiği bir ülke Türkiye Yüzyılı’nda ulaşmak istediğimiz hedeflerden biridir. Türkiye Yüzyılı sadece barışın, huzurun, kardeşliğin değil, engellilerin de yüzyılı olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2030 Engelsiz Vizyon Belgesi’ni 3 yıl önce yine Dünya Engelliler Günü’nde ilan ettiklerini, vizyon belgesinin 3 yıllık uygulama aracı olan Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı’nın ilk 2 yılının geride kaldığını söyledi.
Eylem planının hedeflerine tam anlamıyla ulaşabilmesi için herkesin daha gayretli, hevesli ve özverili çalışması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Engelsiz bir Türkiye istiyorsak tüm kurumlarımızın uyum ve iş birliği içinde buna katkı sağlaması şarttır. Bu noktada sorumluluk üstlenen tüm birimlerimizin gereken özeni, titizliği, hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum. Burada şu gerçeği tekrar hatırlatmak durumundayım. Gerçek manada engellilik hâli, azmini ve idealini kaybetmişler içindir. Azmini ve idealini kaybetmemiş olanlar için engel yoktur. Azim varsa, hedef varsa, inanç varsa, ülkü varsa başarı vardır, zafer vardır, galibiyet vardır, hedeflere ulaşmak vardır. Bir başka engellilik hâli de zihinlerde ve yüreklerde olandır. Yani asıl engellilik kendine engel olmaktır. Kendini sınırlamak, hayatın içerisinden geri çekmektir. Davası, hedefi, gayesi ve azmi olan parmağıyla mermeri deler, tırnağıyla kale surlarında gedik açar.”
“ENGELLİ KARDEŞLERİMİZLE EL ELE, GÖNÜL GÖNLE VERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Spordan siyasete, iş dünyasından hayatın diğer alanlarına kadar engelli kardeşlerimizin hepimizi gururlandıran, hepimize umut ve ilham veren başarılarının gerisinde zihinlerdeki engelleri yıkmaları vardır. Engelli kardeşlerimizle el ele, gönül gönle verdik. Hamdolsun bugün 22 sene önce hayal dahi edilemeyen seviyelere geldik ama önümüzde daha gitmemiz gereken çok ciddi mesafe olduğunun da farkındayız. Engelli kardeşlerimizin hayatın her safhasında daha fazla görünür olmaları, daha fazla yer almaları için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Başta mahallî idareler olmak üzere kamu yahut özel her kurum ve kuruluşun engellilerin hayatına olumlu manada dokunmak noktasında elini taşın altına koymasını özellikle beklediğimizi burada vurgulamak istiyorum” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm engellilerin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü tebrik ederek, erişilebilirlik ödüllerine layık görülen kurumları ve temsilcileri kutladı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.