Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu’nda yaptığı konuşmada, “Statüko yerine barışı gözetecek, beş ülkenin çıkarı yerine tüm insanlığa hizmet edecek yeni bir küresel güvenlik mimarisinin kurulması şarttır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NEST Kongre Merkezi’nde düzenlenen, Anadolu Ajansı’nın (AA) “Global İletişim Ortağı” olduğu Antalya Diplomasi Forumu’na katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.
Konuşmasına katılımcıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu’nun bu buluşmasında devlet ve hükûmet başkanlarıyla bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirterek, “Sizleri medeniyetler beşiği Akdeniz’in incisi, güzel Antalya’mızda misafir etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Asya, Avrupa ve Afrika’nın buluşma noktası, tarih, turizm ve kültür şehri Antalya’mıza hepiniz hoş geldiniz. Davetimize icabet ettiğiniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Forumun katılımcı ülkeler ve insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Geçen sene, salgın şartlarına rağmen Antalya Diplomasi Forumu’nun ilk toplantısını başarıyla icra ettik. Tüm insanlığın sağlık kriziyle boğuştuğu sancılı bir dönemde Antalya’dan verdiğimiz barış, diyalog ve dayanışma mesajlarının foruma çok ayrı bir anlam kattığına inanıyorum. İkinci Antalya Diploması Forumu’na gösterilen teveccüh, forumun zaman içinde ‘küresel diplomasinin kalbinin attığı bir zemine dönüşmesi’ temennimizin kısa sürede gerçeğe dönüşeceğine işaret ediyor. Rusya ve Ukrayna krizinin ardından iki ülke arasındaki ilk üst düzey temasın, dışişleri bakanları seviyesinde dün burada gerçekleşmiş olması forumun amacına ulaşmaya başladığını gösteriyor. Foruma iştirak eden devlet ve hükûmet başkanları, ülke temsilcileri ve diğer misafirlerimizin oturumlara yapacakları katkılar yanında aralarında tesis edecekleri güçlü diyaloğu da önemli görüyorum. Aynı şekilde istikbalimizin teminatı olan gençlerimizin foruma yönelik yoğun ilgisini memnuniyetle karşılıyorum. Daha geniş katılımla tercih ettiğimiz İkinci Antalya Diplomasi Forumu’nun rüştünü ispat etmiş bir uluslararası etkinlik olarak inşallah yoluna kararlılıkla devam edeceğine inanıyorum.”
“SON 10 SENEDE DÜNYA GENELİNDE MÜLTECİ SAYISI 2 KATTAN FAZLA ARTARAK 85 MİLYONA ULAŞTI”
Dünyanın 21 yüzyılın ilk çeyreğini geride bırakmaya hazırlanırken, insanlığın küresel barışa, huzura ve refaha duyduğu özlemin arttığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilimde, teknolojide, tarımda, sanayide, iletişimde ve ulaşım imkânlarında yaşanan onca ilerlemeye rağmen insanlık olarak temel meselelerimizi henüz çözüme kavuşturamadığımızı görüyorum” diye konuştu.
Terörizm, açlık, yoksulluk, kıtalar arasındaki adaletsizlik, sıcak çatışma ve iç savaşlar ile iklim değişikliğinin yol açtığı çevre felaketlerinin küresel gündemin en üst sıralarında yer almayı sürdürdüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekonomiler büyürken, gökdelenler yükselirken birilerinin cüzdanları şişerken, belli başlı ülkeler günden güne zenginleşirken, istatistikler bize daha müreffeh bir dünya resmi çizerken, maalesef hemen yanı başımızda çocuklar açlıktan ölmeye devam ediyor. ‘Açlık virüsü’ her yıl dünyada koronavirüsten daha fazla insanın hayatına mal oluyor. Bugün yeryüzünde her 10 saniyede bir çocuk, sırf bir lokma ekmek, bir yudum su bulamadığı için ölüyor” değerlendirmesini yaptı.
İstikrarsızlık ve çatışmalar sebebiyle milyonlarca insanın evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kaldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Akdeniz’de, Sahra Çölü’nde veya karlı bir dağın tepesinde yitip giden hayatlar, insanların içinde bulunduğu çaresizliği ortaya koyuyor. Bakınız burada hepimizi düşündürmesi gereken bazı çarpıcı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Sadece 2014’den bu yana Akdeniz’in mavi suları 25 bine yakın umut yolcusunun mezarı oldu. Son 10 senede dünya genelinde mülteci sayısı 2 kattan fazla artarak 85 milyona ulaştı. Bu sayıya 15 günde 2 milyondan fazla Ukraynalı mülteci eklendi. Yerlerinden edilen kişi sayısının önümüzdeki dönemde daha da yükseleceği anlaşılıyor. Hâlihazırda 1 milyar insan günde 2 doların altında bir gelirle hayatta kalma mücadelesi veriyor. Esasen bu rakamların her biri tek başına karşı karşıya bulunduğumuz adaletsizliği göstermeye yeterlidir. Dahası bu sayıların her biri candır, onurlu, güvenli hayat sürmeye hakkı olan birer anne, baba, kardeştir. Çocukların çaresizlikten daha körpe bir fidanken solduğu, 800 milyon insanın temel gıda maddelerine erişemediği her gün yüz milyonlarca insanın yatağa aç girdiği bir dünyada yaşıyoruz.”
“TERÖR ÖRGÜTLERİ VE AŞIRILIK TÜM DÜNYADA ZEMİN KAZANDI”
Böyle bir dünyada hayali kurulan kalıcı barış, huzur ve istikrarın tesis edilemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bırakın yeni savaşların önüne geçmeyi 10 yıllardır süren çatışmaların dahi çözülemediği bir denklemde kimse kendini emniyette hissedemez. Dünyanın devasa bir köye dönüştüğü günümüzde nerede yaşarsak yaşayalım hiçbirimiz, ‘Başkasından bana ne’ diyemez. Söndüremediğimiz her yargının, durduramadığımız her çatışmanın, engelleyemediğimiz her zulmün, üzerine gitmediğimiz her problemin eninde sonunda bizi de etkileyeceğini, bizi de yakacağını bilmeliyiz. Bu acı gerçeğe Suriye’de, Yemen’de, Afganistan’da, Libya’da, Irak’ta, Arakan’da ve daha birçok kriz bölgesinde defalarca şahit olduk. Bu çatışma alanlarında çoğu kadın ve çocuk milyonlarca sivil hayatını kaybetti. Medeni değerler ve insani hasletler çok ağır yara aldı. Uluslararası kuruluşlara güven iyice dibe vurdu. Terör örgütleri ve aşırılık tüm dünyada zemin kazandı. İnsanlığın ortak kültür mirası olan kadim şehirler enkaz yığınına döndü.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimi zaman coğrafi kimi kültürel sebeplerle görmezden gelinen kriz bölgelerinin tamamında ihmallerin bedelini sadece sorumluların değil tüm insanlığın ödediğini ifade etti.
“BUGÜN VAKTİNDE GÜÇLÜ İRADE SERGİLENMESİ HÂLİNDE DİPLOMASİ İLE ÇÖZÜLEBİLECEK SORUNLARIN YIKICI VE CAN YAKICI SONUÇLARIYLA YÜZLEŞİYORUZ”
Tarihin, ibret almayanlar ve kıssadan hisse çıkarmayanlar için tekerrür ettiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, ders alınmadığında sadece tarihin değil aynı zamanda acıların da tekrarlandığını, Ukrayna meselesinin bu hakikatin en son örneği olarak karşılarında durduğunu belirtti.
Türkiye’nin hem Akdeniz hem de Karadeniz ülkesi olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna ve Rusya’nın Karadeniz’den komşuları ve dostları olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin komşuları arasındaki krizin sıcak çatışmaya dönüşmesinden büyük üzüntü duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gerilimin tırmanarak bu aşamaya evrilmesi en fazla bizi rahatsız etti, en çok bizi endişelendirdi. Komşumuz olan bir ülkenin egemenliğine yönelik saldırgan eylemleri asla mazur göremeyiz. Kırım’ın yasadışı ilhakı başta olmak üzere Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü hiçe sayan gayrimeşru adımları Türkiye olarak reddediyoruz. Kırım’la ilgili net tutumumuzu 2014 yılından bu yana her vesileyle ifade ettim, ifade ettik, her zeminde açıkça dile getirdik. Gerek Rusya Federasyonu ile gerekse Ukraynalı dostlarımızla yaptığımız tüm görüşmelerde bu meseleyi hep gündemde tuttuk. Şimdi söylüyorum. Eğer 2014’te Kırım’ın işgaline tüm Batı, tüm dünya ses çıkarmış olsaydı acaba bugünkü tablo ile karşı karşıya kalır mıydık? Ama Kırım’ın işgaline sessiz kalanlar şimdi bir şeyler söylüyorlar. İyi güzel de adalet bu yerkürenin belli bir bölümünde geçerli diğer bölümünde ise geçersiz mi? Bu nasıl bir dünya. İşte ne yazık ki bu haksızlığın giderilmesi hususunda uluslararası toplum gereken hassasiyeti göstermedi, desteği vermedi. Ukrayna haklı davasında yalnız bırakıldı. İşte bugün vaktinde güçlü irade sergilenmesi hâlinde diplomasi ile çözülebilecek sorunların yıkıcı ve can yakıcı sonuçlarıyla yüzleşiyoruz.”
“HEP BİRLİKTE BARIŞIN DÜNYASINI KURMAYA MECBURUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, evlerini terk eden sivilleri, korku ve endişe dolu çocukları, harap olan şehirleri, ölen masumları gördükçe üzüntülerinin katlanarak arttığını aktardı. Mülteciler içerisinden iki tabloyu katılımcılarla paylaşmak istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bir yavru annesinin kucağında, annesinin gözleri yaşlı. Baktım ki o yavru annesinin gözyaşlarını yalamaya başladı. Bir taraftan siliyor bir taraftan da annesinin gözyaşlarını yalıyor. Dünya bu tabloya mahkûm mu, bu olacak şey mi? Niçin böyle bir dünya? Biz bunun için mi varız? Aynı şekilde babası polis memuru olan yine ufak bir yavru. O da bir eliyle kâh babasının yanaklarını tokatlıyor bir diğer eliyle de babasının kaskına vuruyor. Baba polis, çocuk babasının kucağında bunu yapıyor. Bu dediğin öyle 10-15 yaşında değil iki buçuk, üç yaşında bir çocuk. Dünya buna mı mahkûm? O polisin görevi yavrusunun o ağlayışını dindirmek mi yoksa terörü, anarşiyi engellemek mi? İşte ben şu andaki bu topluma, ekranları başında bizi izleyen tüm dostlarımıza diyorum. Hep birlikte biz barışın dünyasını kurmaya mecburuz, savaşın değil.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelinen aşamada yangına körükle gitmenin, ateşe benzin dökmenin kimseye faydasının olmayacağı kanaatinde olduklarını vurguladı.
Ukrayna halkının meşru mücadelesi desteklenirken bu mücadeleye zarar verecek, leke sürecek adımlardan mutlaka imtina edilesi gerektiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı ülkelerinde yaşayan Rus kökenli insanlara ve Rus kültürüne yönelik faşizan uygulamaların asla kabul edilemeyeceğini söyledi.
“TEMENNİMİZ SİLAHLARIN BİR AN ÖNCE SUSMASIDIR”
Almanya’da bir orkestra şefinin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in arkadaşı olduğu için görevden alındığını, bir başka Avrupa ülkesinde Dostoyevski’nin yayınlarının, eserlerinin yasaklandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bunu neye benzetiyoruz biliyor musunuz? Bir zamanlar Irak’ta Hülagü’nün o yakıp yıktığı kütüphaneler vardı ya aynı o döneme dönüş olarak görüyoruz. Biz yeni Hülagüler istemiyoruz. Ne demokrasi ne diplomasi ne de insanlık bunlara layık değil” ifadelerini kullandı.
Türkiye olarak hem can kayıplarının önüne geçmek hem de bölgede barış ve istikrarı yeniden tesis etmek için yoğun çaba harcadıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Temennimiz itidal ve sağduyunun galip gelmesi, silahların bir an önce susmasıdır. Bugün görüştüğümüz bir dost dedi ki ‘bir SİHA bizim ülkemize düştü’. Şu anda o da dinleyicilerin arasında. Bakın hiç ilgisi, alakası olmayan ülkeyi de demek ki bu silahlar vuruyor. Bu doğrultuda kriz öncesinden başlayıp bugüne kadar süren yoğun bir diploması trafiği yürüttük, 25-30’a yakın liderle görüşmelerim oldu ve devam ediyor. Aynı şekilde Dışişleri Bakanım ve bakan arkadaşlarımın görüşmeleri oldu, devam ediyoruz. Yaptığımız tüm görüşmelerde olduğu gibi bugün ve yarınki temaslarımızda da çözüm tekliflerimizi muhataplarımızla paylaşacağız. Bölgemizde sulhu sükûnun hâkim kılınması için Montrö Sözleşmesi’nin ülkemize verdiği yetkilerin kullanılması dâhil elimizden gelen her türlü gayreti göstermeye devam edeceğiz.”
“YAŞADIĞIMIZ HADİSELER BİZE TESPİT VE TEKLİFLERİMİZİN NE KADAR İSABETLİ OLDUĞUNU GÖSTERMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel hatlarıyla ifade ettiği birçok meselenin gerisinde İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan, müesses nizamın bulunduğunu vurguladı. Savaştan galip çıkan beş devletin menfaatlerini önceleyen mevcut güvenlik mimarisinin günün ihtiyaçlarına cevap vermediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birleşmiş Milletler üyesi 193 ülkenin kaderini, Güvenlik Konseyi daimi üyesi beş ülkenin insafına bırakan bu sistemin adaletsiz olduğu sizlerin de malumudur” diye konuştu.
Ukrayna kriziyle beraber sistemin çarpıklığının ötesinde çok daha büyük açıklarının ve yapısal problemlerinin olduğunun ortaya çıktığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çatışan taraflardan biri veto hakkına sahip daimi üye olunca, Güvenlik Konseyi’nin icbar edici rolü boşa çıkmış, sistem iflas bayrağını çekmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda alınan kararların bağlayıcı yönü bulunmadığı için de çatışmaları sonlandıracak hiçbir adım atılamamıştır. Düşünün 141 üye, o beş üyenin içindeki bir veya iki üyeye karşı oy kullanırken netice alınabildi mi? Alınamadı. Böyle bir adalet olur mu? İşte mesele, ben diyorum ki artık daha adil bir dünyayı tesis etmek için uzun bir süredir ‘Dünya beşten büyüktür’ diyerek sistemin bu yönüne dikkati çekiyor, günümüz şartlarına göre reforme edilmesi gerektiğini hep söyledik, söylüyoruz. Ancak sistemin açıkları bilinmesine rağmen veto yetkisini elinde tutanlar gücü paylaşmaya yanaşmadığı için reform talepleri görmezden gelindi. Veto hakkı olmayan geçici üyelik, bu da çok komik geliyor bana, 15 tane geçici üye, beş tane de daimi üye. Böyle komik bir şey olur mu? Bununla nereye varılıyor? Geçici üye olmak için de o ülkeler, ‘Ben de geçici üye olabilir miyim?’ diye çırpınıyorlar. Çeşitli lobiler yapıyorlar, kulisler atıyorlar. Olsan ne yazar? Aynı şeyi biz de yaşadık. Hiçbir faydası var mı? Yok. Elini kaldır indir. Asıl iş o beşten bir tanesinde. O beş üyeden bir tanesi ne derse o oluyor. Geçici üyelik üzerinden sistemin yapısal sorunlarının üstü örtülmeye çalışıldı.”
Türkiye gibi doğru bildiklerini yüksek sesle haykırmaktan çekinmeyen ülkelerin ise haksız, temelsiz, son derece çirkin ithamlarla susturulmak istendiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Oysa biz, dünya beşten büyüktür derken, sadece kendimiz için, kendi ülkemiz için bir talepte bulunmuyorduk. Milletimizin hakkıyla beraber tüm insanlığın hakkını, hukukunu, ortak menfaatini de savunmaya çalışıyorduk. Yaşadığımız hadiseler bize tespit ve tekliflerimizin ne kadar doğru, yerinde ve isabetli olduğunu göstermiştir. Aynı gerçeğin Güvenlik Konseyi daimi üyeleri tarafından da görüldüğünü, anlaşıldığını ümit ediyorum. Statüko yerine barışı gözetecek, beş ülkenin çıkarı yerine tüm insanlığa hizmet edecek yeni bir küresel güvenlik mimarisinin kurulması şarttır.”
“YENİLİKÇİ BİR DİPLOMASİ ANLAYIŞINI HEP BİRLİKTE GELİŞTİRMEMİZ ŞARTTIR”
Daha adil bir dünyanın mümkün olduğu inancıyla gelecek dönemde Birleşmiş Milletler reformu çabalarını arttırarak sürdüreceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aydınlık yarınlarımız uğrunda vereceğimiz bu mücadeleye sizlerin de gereken desteği sağlayacağınıza yürekten inanıyorum. Türkiye olarak uluslararası alanda öncülük ettiğimiz projeleri hayata geçirmek için sadece güçlü bir iradeye değil aynı zamanda diplomaside yeni bir paradigmaya da ihtiyaç duyuyoruz. Diplomasiye yaklaşımımızın da değişmesi, dönüşmesi, yaşanan tecrübeler ışığında yeniden ele alınması gerektiği kanaatindeyiz” ifadelerini kullandı.
Diplomaside gelenek, deneyim, teamüller ve alışkanlıkların ebette önemli olduğunu ancak dünyanın karşı karşıya kaldığı girift sorunların çözümünde sadece bunların yeterli olmayacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Diplomasiden, problemleri çözme kabiliyeti yanında daha çok sorunları önlemede, gerilimlerin önüne geçmede de istifade edilmelidir. Diplomasinin birincil görevi barışı tesis değil barışı ve istikrarı tahkim etmek olmalıdır. Asıl maharet, sorunlar daha filizlenmeden zamanlıca müdahil olabilmektir. Diğer türlü maliyetlerin artması, vakit ve enerji kaybının yaşanması, acıların ve zulümlerin derinleşmesi kaçınılmazdır. Geçmişin birikimini, asırlara sari tecrübeyi reddetmeden, proaktif, girişimci ve yenilikçi bir diplomasi anlayışını hep birlikte geliştirmemiz şarttır. Bu çabalarımızda bize yol gösterecek maziden gelen zengin bir hazine yanında, iyi ve başarılı örnekler de olduğunu biliyoruz. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, Medeniyetler İttifakı, Avrupa Birliği, Afrika Birliği gibi örneklerden yararlanmamız gerektiğine inanıyorum. Bu çerçevede forumun temasının diplomasiyi yeniden kurgulamak olarak belirlenmesini son derece isabetli buluyorum. Bu tema altında yapılacak tartışmaların ve işin ehli insanlar tarafından gerçekleştirilecek sunumların, bizlere yeni ufuklar açacağına inanıyorum. Bölgemize ve dünyaya dair kritik meselelerin ele alınacağı İkinci Antalya Diplomasi Forumu’nun diplomasi üzerine yeni açılımlara, yeni önerilere, yeni fikirlerin yeşermesine vesile olmasını temenni ediyorum.”
Antalya Diplomasi Forumu’nun düzenlenmesinde emeği geçenlere ve katılımcılara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını “Savaşların olduğu değil barışın egemen olduğu bir dünya için sizleri saygıyla selamlıyorum” sözleriyle tamamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziantep’te 5113 Deprem ve Sosyal Konut Anahtar ve Tapu Teslim Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Biz dünyanın en büyük şantiyesine dönüşen deprem bölgesinde sadece konut yapmıyoruz; biz aynı zamanda okuluyla, sağlık merkeziyle, çarşısıyla, pazarıyla, yeşil alanıyla, parkıyla yepyeni yaşam alanları inşa ediyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güneyşehir’de düzenlenen “Yeniden Daha Güçlü Anadolu” 5113 Konut Anahtar ve Tapu Teslim Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasına Gazianteplileri selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziantep’in direnişin, dirilişin, umudun ve istikbalin şehri olduğunu ifade ederek, asrın felaketinde evleri yıkılan vatandaşların yeni yuvalarının, Gaziantepliler için inşa edilen sosyal konutların anahtarlarını teslim edeceklerini söyledi.
“EVLATLARIMIZA MÜREFFEH BİR TÜRKİYE BIRAKMAYI ARZU EDİYORSAK AYAKLARIMIZI YERE SAĞLAM BASMAK ZORUNDAYIZ”
Bu coğrafyanın tarih boyunca nice kültürlere, medeniyetlere ev sahipliği yaptığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu topraklar bir kaderin, bir inancın, bir mücadelenin adı oldu. Her rüzgârın bir hikâye anlattığı, her dağında bir kahramanın yattığı bu bölge öyle sıradan bir yurt değildir. Burası dünya tarihini yazanların, dünyaya yön verenlerin yurdudur. Vatan topraklarını mukaddes bir emaneti taşımanın sorumluluğuyla mamur etme çabalarımızın gerisinde işte bu şuur vardır” diye konuştu.
Anadolu’da huzur içinde ilelebet yaşamak için her alanda güçlü olunması gerektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evlatlarımıza müreffeh bir Türkiye bırakmayı arzu ediyorsak ayaklarımızı yere sağlam basmak zorundayız. Bakınız, bu durum sadece dış politika, sadece savunma, sadece ekonomi için geçerli değildir. Güçlü ve dayanıklı şehirler inşa etmek de bunun ayrılmaz bir parçasıdır” ifadelerini kullandı.
Şair ve yazar Abdurrahim Karakoç’un Anadolu şiirinden, “Ahlat’ın, Afşin’in, Söğüt’ün mahzun. Evladın, aşığın, yiğidin mahzun. Tebessümün mahzun, ağıdın mahzun. Oy güzel vatanım, oy Anadolu” dizelerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güzel vatanımızın Anadolu’muzun mahzun olmasına, mağdur olmasına müsaade edemeyiz. Bu anlayışla asrın felaketinde milletimizin yanında en güçlü şekilde, sarsılmaz bir kale gibi dimdik durduk. Hızlıca asrın inşasını başlattık” dedi.
Kahramanmaraş’ta 155 bininci konutun anahtarlarını, geçen hafta hak sahiplerine teslim ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öyle laf ola beri gele yok. Burası öyle Özgür Özellerin, şunların, bunların laf yapıp, icraat yapmadıkları bir iktidar değil. Şimdi Gaziantep, Güneyşehir’deyiz. 5 bin 113 deprem ve sosyal konutumuzun anahtarlarını hak sahibi kardeşlerimize teslim ediyoruz” diye konuştu.
“2024 YILININ SONUNA KADAR 11 İLİMİZDE TOPLAM 201 BİN 688 BAĞIMSIZ BÖLÜMÜ TESLİM EDECEĞİZ”
Bu konutların inşasında emeği ve katkısı bulunan başta Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve TOKİ olmak üzere tüm kurumları, yüklenici firmaları, işçileri, mühendisleri tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Projeyle hem depremzedelerimizin güvenli bir yuva özlemine yön verecek hem de sosyal konutlarla, bölgede hayat standartlarını yükseltmiş olacağız. Allah’ın izniyle 2024 yılının sonuna kadar 24 bin 191’i Gaziantep’imizde olmak üzere 11 ilimizde toplam 201 bin 688 bağımsız bölümü teslim edeceğiz. 2025’in sonunda Gaziantep’imizde toplam 31 bin 317 konut ve iş yerinin, deprem bölgemizin tamamında ise 452 bin 982 bağımsız bölümün teslimini inşallah gerçekleştireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın en büyük şantiyesine dönüşen deprem bölgesinde sadece konut yapmadıklarını, aynı zamanda bölgede okul, sağlık merkezi, çarşı, pazar, yeşil alan ve parklarla yepyeni yaşam alanları inşa ettiklerini belirterek, “Sadece depremde yıkılan yerlerin değil, bölgedeki şehirlerimizin tamamının altyapısını da yeniliyoruz. Sanayi ve ticaret şehrimiz Gaziantep başta olmak üzere deprem bölgesinde ekonomiyi canlandırmaya, üretimi, istihdamı, ticareti güçlendirmeye devam ediyoruz. Türkiye tüm bunları aynı anda yapacak kudrete de siyasi iradeye de sahiptir” dedi.
Vatandaşlara meydanlarda verdikleri tüm sözlerin arkasında olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “22 yıllık iktidarlarımızın hiçbir döneminde milleti hayal kırıklığına uğratmadık. Ana muhalefet gibi sırf seçim kazanmak için bol keseden vaat dağıtıp göreve gelince hepsinin üzerine sünger çekenlerden olmadık. Milletimiz gönlünü ferah tutsun. Tarihimizin bu en büyük konut ve şehircilik seferberliğini, Allah’ın izniyle en güzel şekilde tamamlayacağız” diye konuştu.
“ULAŞIMDAN YEŞİL ALANLARA, EĞİTİMDEN KÜLTÜREL FAALİYETLERE KADAR PEK ÇOK ALANDA ÖNEMLİ ADIMLAR ATTIK”
Gaziantep’i yeni nesil belediyecilik anlayışıyla, Türkiye Yüzyılı’na yakışır, örnek bir şehir yapmak için var güçleriyle çalıştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ulaşımdan yeşil alanlara, eğitimden kültürel faaliyetlere kadar pek çok alanda önemli adımlar attık. Toplam 135 kilometrelik uzunluğuyla Türkiye’nin en büyük temiz su yatırımı olan Düzbağ İçme Suyu Projesi ile şehrimizi kaynak kalitesinde içme suyuna kavuşturduk. 5 kilometresi tünel olmak üzere toplam 25 kilometre uzunluğundaki Gazi Ray Metro Projemizi başarıyla tamamladık. Büyükşehir Belediyemizin finansmanıyla 32 vagondan oluşturduğumuz yerli ve millî tren setimizi yakında tamamlıyoruz. İnşallah önümüzdeki aylarda vatandaşlarımızın kullanımına açacağız. Yine 25 köprülü kavşağımızı ve 128 köprümüzü de yakın zamanda hizmete alacağız. 10 bin iş yerinde 50 bin kardeşimizin istihdam edileceği 4 milyon metrekarelik Büyükşehir Sanayi ve Endüstri Merkezini de tamamlamak üzereyiz. Hasan Celal Güzel Millet Bahçesi, Galle Park, Gazi Ray Parkı ve Festival Park gibi toplam 3 milyon metrekarelik park ve millet bahçesini hayata geçirdik.”
Depremde en çok zarar gören Nurdağı ve İslahiye’deki altyapı, üstyapı, su ve kanalizasyon hizmetlerini hızlı şekilde gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müzeyyen Erkul Gaziantep Bilim Merkezini, Türkiye’nin en büyük engelsiz yaşam merkezini ve Alzheimer bakım merkezini Gaziantep halkının istifadesine sunduklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 25 yüzme havuzu ve spor salonunu da vatandaşların kullanımına açtıklarını ifade ederek, 3 bin 200 kişi kapasiteli Kamil Ocak Spor Salonu’nun da yakında tamamlanacağını dile getirdi.
“GECEMİZİ GÜNDÜZÜMÜZE KATARAK TAŞ ÜSTÜNE TAŞ KOYMANIN GAYRETİNDEYİZ”
Gaziantep’i metroyla buluşturmanın vaktinin geldiğine inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gaziantep Tren İstasyonu’ndan başlayıp Şehir Hastanesi’ne ulaşacak 10,5 kilometre uzunluğundaki metro projemizi Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programı’mıza aldık. Önümüzdeki dönemde ihalesini yapıp inşaatına başlayacağız. Toplam 7,5 milyar liralık Dülük-Organize Sanayi Bölgesi Tüneli inşaatını hayata geçireceğiz. 3 bin 250 metre, 3 şeritli çift tüp tünel ve 8 bin 500 metre uzunluğundaki yol ile organize sanayi bölgesine hızlı ulaşım sağlayacağız. Sözleşme imzalandı, 2026 sonunda açılışını yapmayı planlıyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, millete hizmet etmek için dev eserler üretip karıncalar gibi çalıştıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Gecemizi gündüzümüze katarak taş üstüne taş koymanın gayretindeyiz. Muhalefetin içler acısı hâlini artık anlatmaya gerek dahi duymuyoruz. Ne vizyon var, ne proje. Ülkeye ve millete hizmet etmek gibi bir dertleri yok. Atalar ne demiş? ‘Dervişin fikri neyse zikri de odur.’ demişler. Bakınız ‘kule’ deyince bizim aklımıza ilk olarak deniz seviyesinden 587 metre yüksekliğe sahip Çamlıca Kulesi geliyor. Kule deyince bizim aklımıza İstanbul Havalimanı’nın lale figüründen ilhamla tasarlanan 90 metre uzunluğundaki hava trafik kontrol kulesi geliyor. Kule deyince aklımıza bölücü alçakların saldırılarından Mehmetçiklerimizi korumak için inşa ettiğimiz yüksek güvenlikli nöbet kuleleri geliyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kule deyince aklımıza kaçak geçişleri önlemek için sınırlarımıza yaptığımız ileri teknolojiye sahip gözetleme kuleleri, kırmızı-beyaz rengiyle bayrağımızı temsil eden 1915 Çanakkale Köprüsü’nün 334 metre yüksekliğindeki kuleleri geliyor. Kule deyince aklımıza Birleşmiş Milletler’in tam karşısında olan 36 katlı ve 171 metre yüksekliğindeki Türk Evi’miz geliyor” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama kule deyince bakıyorsunuz Sayın Özel’in ve belediye başkanlarının aklına sadece para kuleleri geliyor” ifadesini kullandı.
Muhalefetin “para kuleleri” dışında ortada “İşte bizim eserimiz” diye gösterebilecekleri hiçbir icraatlarının olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Grup toplantısında konser bahanesiyle yapılan soygunu anlatmak yerine, çıkmış en iyi bildikleri iş olan paradan kuleyle geliyor. Bunların aklı fikri ceplerini doldurmakta, yandaşlarını zenginleştirmekte, milletin paralarını har vurup harman savurmakta. Şahsi ikballerine öyle kilitlenmiş durumdalar ki gözleri hiçbir şey görmüyor. Otobüs seferlerini bile doğru düzgün işletemiyorlar. İzmir Körfezi, zaten kaderine terk edildi. Umurlarında bile değil. Bir başkası, 6 sene önce tıkır tıkır işleyen trafiği kördüğüm hâline getirdi. Her şeye para buluyorlar ama iş Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borçlara gelince kırk dereden su getiriyorlar. Yani nereden tutsanız elinizde kalan, beceriksiz, vizyonsuz bir zihniyetle karşı karşıyayız. Ne diyelim, Allah bunların yönettiği belediyelerde yaşayan vatandaşlarımıza sabır versin.”
“GAZİANTEP’E SAYISIZ ESER, PROJE VE YATIRIM KAZANDIRDIK”
Gayelerinin umutla, azimle, gayretle ve gönül kırmadan geleceği kurmak olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, gök kubbede hoş bir seda bırakmanın peşinde olduklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, lafla, lafazanlıkla, polemikle değil iş ve hizmet üreterek, imar ve ihya ederek gönüller kazanmanın derdinde olduklarını vurgulayarak, “Nereye giderseniz bizim eserlerimizi görürsünüz. Yerel yönetimler vasıtasıyla Gaziantep’e yaptığımız hizmetler zaten çok büyük takdir topluyor. Hükûmet olarak da Gaziantep’e sayısız eser, proje ve yatırım kazandırdık” şeklinde konuştu.
Son 22 yılda Gaziantep’e toplam 1 trilyon 260 milyar lira değerinde yatırım yaptıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu bilgileri paylaştı: “Adalette 33 milyar lira, eğitimde 80 milyar lira, gençlik ve sporda 3,5 milyar lira, sosyal yardımlarda 97 milyar lira, sağlıkta 34 milyar lira, çevre ve şehircilikte 731 milyar lira şehrimize yatırım yaptık. Ayrıca 88 milyar lira tutarındaki yatırımlarımıza devam ediyoruz. Ulaştırmada 107 milyar lira, tarım ve ormanda 61 milyar lira, sanayi ve teknolojide 9 milyar lira yatırım ve 21 milyar lira gerçekleştirilen yatırımlara sağlanan destek. Enerjide 62 milyar lira, kültür ve turizmde 61 milyar lira, çalışma ve sosyal güvenlikte teşviklerle birlikte 17 milyar lira tutarında proje, eser ve hizmet kazandırdık.”
İslahiye Spor Salonu, Türkiye Olimpiyatlara Hazırlık Merkezi ve Spor Salonu’nun inşasının yüzde 90’ının tamamlandığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziantep’teki 11 millet bahçesi projesinden altısının tamamlandığını, dördüünün proje çalışmasının devam ettiğini söyledi.
“GAZİANTEP’TE YEREL VE YATAY MİMARİYLE YAPILACAK 50 BİN KONUTLUK YENİ BİR ŞEHİR KURUYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 300 yataklı Gaziantep Çocuk Hastalıkları Hastanesi, 400 yataklı Gaziantep Nizip Devlet Hastanesi ve 300 yataklı 25 Aralık Devlet Hastanesi’nin ek binasının yapımının sürdüğüne işaret ederek, “TOKİ vasıtasıyla ülkemizin en büyük ve en kapsamlı şehir projesi olan Gaziantep Kuzeyşehir Projesi’ni başlattık. Gaziantep’te yerel ve yatay mimariyle yapılacak 50 bin konutluk yeni bir şehir kuruyoruz” ifadelerini kullandı.
“Dörtyol ile Hassa arası 20 kilometre uzunluğunda Amanos Dağları’nın altında bir adet demir yolu ve iki adet otoyol tünelinin yapılması önem arz ediyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun ihalesinin yapıldığını, en kısa sürede inşaatına başlanacağını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gaziantep-Osmaniye-İncirlik-Adana-Mersin Hızlı Tren Proje’mizin yapım çalışmaları etap etap devam ediyor. Proje tamamlandığında Gaziantep ile Mersin arası 2 saat 15 dakikaya inecek. Etüt çalışmaları devam eden Şanlıurfa-Gaziantep Hızlı Tren Proje’mizle, Gaziantep hem doğusuyla hem de batısıyla hızlı trenle bağlanmış olacak. Allah ömür verdikçe daha nice yatırımları şehrimize kazandırmaya devam edeceğiz. Allah yolumuzu, bahtımızı açık etsin, Rabb’im yar ve yardımcımız olsun. Anahtarlarını teslim ettiğimiz yeni yuvalarımızın bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konutların yapımında emeği geçenlere teşekkür etti.
Törenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremzede bir ailenin çay davetini kabul ederek evine konuk oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehirdeki programı kapsamında Şahinbey Belediyesi tarafından yaptırılan Gaziantep Şahinbey Millet Kütüphanesi’nin açılışını yaptı.
Şahinbey Millet Kütüphanesi’nin hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “7’den 77’ye herkesin dolup taşacağı bir mekân olması temennisiyle, Ya Allah Bismillah” diyerek kurdeleyi kesti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, madenlerde de izin süreçlerini kısaltacaklarını açıkladı. Metalik bir maden sahasının üretime geçebilmesi için 13 yıl gerektiğini vurgulayan bakan Bayraktar, “Hukuki güvenilirliği ve öngörülebilirliği arttırmayı, izin süreçlerini kısaltarak yatırım ortamını iyileştirmeyi, yeni rezerv keşifleriyle cari açığı azaltmayı ve stratejik ve kritik madenlerde ülkemizin arz güvenliğini sağlamayı hedefliyoruz.” dedi.
Güçlü Madencilik Güçlü Türkiye
Madenciliği tüm boyutlarıyla masaya yatıran Türkiye Maden Zirvesi, sektörün bütün paydaşlarını bir araya getirdi. Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda “Güçlü Madencilik Güçlü Türkiye” sloganıyla düzenlenen zirvede; Madencilik Stratejisi, Madencilikte İSG ve İleri Teknoloji, Madencilikte Çevre ve Sürdürülebilirlik başlıklarında oturumlar düzenlendi.
Madenciler Gününü Kutladı
Toplantının açılış konuşmasını, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar yaptı. Bakan Bayraktar, sözlerine maden emekçilerinin 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nü kutlayarak başladı.
Nihai Hedef Yüzde 5
Dünyadaki 90 civarındaki madenin 70’inin Türkiye’de bulunduğunu kaydeden Bayraktar, “Bu durum ülkemizi uluslararası arenada çok önemli bir merkez haline getiriyor. Son 22 yılda madenciliğimizin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payını binde 6’lardan yüzde 1,4’e kadar çıkardık. Nihai hedefimiz bu oranı yüzde 5’lere yükseltmek.” dedi.
Net İhracat Hedefi
Bayraktar, bunun için yerli kömürden altına, nadir toprak elementlerine ve bor madenine kadar her alanda yatırımı, üretimi, istihdam ve ihracatı artırmaları gerektiğini bildirerek “Zengin kaynaklarımızı katma değerli bir şekilde işleyerek ekonomimize kazandıracak ve Türkiye’yi madenler alanında net ihracatçı konuma getireceğiz.” diye konuştu.
Nijer’de Altın Üretimi
Ham madde arz güvenliği kapsamında Asya’dan Afrika’ya kadar farklı coğrafyalarda da faaliyet yürüttüklerine işaret eden Bayraktar, “Nijer’de arama çalışmaları yaptığımız altın sahalarından birinde MTA IC ile 2025 yılında ilk üretime başlamayı planlıyoruz.” dedi.
Borda Yeni Tesis
Bayraktar, bor madeninde dünya rezervinin yüzde 73’ünün Türkiye’de bulunduğunu belirterek
“Bor madenini sadece ham madde olarak değil katma değerli hale getirerek ara ürün ve uç ürün olarak satmak en büyük hedefimiz. Çelik üretimi ve neodiyum mıknatıs başta olmak üzere pek çok alanda kullanılan Bandırma’da yapımına başladığımız 800 ton/yıl kapasiteli Ferrobor Üretim Tesisi’ni önümüzdeki günlerde açacağız.” dedi.
Kritik Hammaddeler Raporu
Nadir Toprak Elementleri’nin (NTE) enerjiyi, sanayiyi, üretimi dolayısıyla ekonomiyi geliştirecek en stratejik alanlardan biri olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Türkiye Kritik ve Stratejik Hammaddeler raporunu hazırladık. Kritik mineraller konusunda ithalat bağımlılığımızı azaltacak ve arz güvenliği stratejimizi ortaya koyacak bu raporu sizlerle önümüzdeki günlerde paylaşacağız.” diye konuştu.
Ulusal Güvenliğin Ayrılmaz Parçası
Bayraktar, Türkiye’nin bulunduğu bölgenin farklı kriz ve sınamalarla karşı karşıya olduğunun altını çizerek “Bu durum madenlerin mümkün mertebe yerli kaynaklardan temin edilmesi mecburiyetini ortaya koyuyor. Onun için biz enerjide olduğu gibi madenlerde de bağımsızlığı ülkemizin bağımsızlığından ayrı düşünmüyor bu meseleyi ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.” dedi.
13 Yıl Gerekiyor
Yatırımcıların karşılaştıkları en önemli zorlukların başında izin süreçlerinin uzunluğunun geldiğine değinen Bayraktar, “Bugün baktığımızda bir metalik maden sahası için 7 yıl arama, 3 yıl kurum izinleri ve 3 yıl da üretime hazırlık süreci var. Yani bir maden sahasının üretime geçebilmesi için en az 13 yıl gerekiyor. Gerekirse yasal düzenleme yaparak; hukuki güvenilirliği ve öngörülebilirliği arttırmayı, izin süreçlerini kısaltarak, yatırım ortamını iyileştirmeyi, yeni rezerv keşifleriyle, cari açığı azaltmayı ve stratejik ve kritik madenlerde ülkemizin arz güvenliğini sağlamayı hedefliyoruz.” diye konuştu.
Zihniyet Dönüşümü
Bayraktar, kamu özel sektör olarak yeni dönemde bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç olduğunu da dile getirerek “Madencilerimizin sorumlu sürdürülebilir madencilik anlayışı içerisinde iyi örnekleri arttırarak sosyal sorumluluk projeleri ve yakın iletişimle yerelde vatandaşlarımızla kuracakları ilişki sektörümüzü başka bir seviyeye getirecektir.” dedi.
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz da yaptığı konuşmada sektörü ileri taşıyabilmek için bazı konularda destek beklediklerini kaydederek “Yatırım ortamının iyileştirilmesi, yeni projelerin önünü açacak teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi ve sektörümüze yönelik öngörülebilir politikaların hayata geçirilmesi, yalnızca yerli yatırımcıları değil, yabancı sermayeyi de ülkemize çekecektir.” diye konuştu.
Hızlı Ruhsatlandırma
Daha hızlı, şeffaf ve etkin bir ruhsatlandırma sisteminin, madenciliğin büyümesine önemli katkılar sağlayacağını ifade eden Yılmaz, “Maden arama faaliyetlerinin desteklenmesi ve teşvik edilmesi konusuna da özel önem verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Japonya-Türkiye ilişkilerinin 100. yılı dolayısıyla resmî ziyaret için Türkiye’de bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito’nun eşi Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya geldi.
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ziyaret etti.
Lider eşleri önce İstanbul’un fethedilişinin 571. yıl dönümünde Fatih Sultan Mehmet’i anmak için açılan “Fatih Sultan Mehmet” sergisini gezdi.
Burada Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Dönemi, Padişahlık Dönemleri, İlim Hayatı ve O Dönemde Yaşayan Âlimler, İstanbul’un Fethi ve Askerî Hayatı, Siyasi Hayatı ile Fatih Döneminde Mutfak, Şair Fatih: Avni, Vakıf Eserleri ve Ölümü bölümleri hakkında bilgi alan Akishino sergide sunulan Fatih Sultan Mehmet’in kaftan, kılıç, zırh gömlek gibi kişisel eşyaları ve o dönemin tarihine ışık tutacak çok sayıda esere hayranlığını dile getirdi.
Emine Erdoğan ve Akishino, sergi ziyaretinin ardından, Cihannüma Salonu’na geçerek hatıra fotoğrafı çektirdi. Lider eşleri, daha sonra, 600 Japonca eserin bulunduğu Japon Kitaplığı bölümüne geçtiler.
Emine Erdoğan, burada bulunan kitapları inceleyen konuğuna, Mevlana’nın “Mesnevi” eserinin Japonca baskısını ve serginin içeriğini de anlatan “Fatih Sultan Mehmet” kataloğu ile İletişim Başkanlığı tarafından yayınlanan “Türkiye” kitabını hediye etti.
ÇOCUKLARDAN KÜRESEL ISINMA SUNUMU
Daha sonra Nasreddin Hoca Kütüphanesi’ne geçen Emine Erdoğan ve Akishino’yu çocuklar sevgiyle karşıladı. Burada çocukların yaptığı resimleri inceleyen lider eşlerine, bir anaokulu çocuğu kendi yaptığı üzerinde lale motifi olan tabağı hediye etti.
Anaokulu çağındaki bir başka çocuk ise Emine Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensesi Akishino’ya küresel ısınma ile ilgili bir sunum yaptı.
“TEMENNİMİZ İŞ BİRLİĞİNİN DAHA DA İLERİYE TAŞINMASI”
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile gerçekleştirdikleri programa ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye-Japonya diplomatik ilişkilerinin tesisinin 100. yıl dönümü kapsamında ülkemizi ziyaret eden Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya gelmekten memnuniyet duydum.
Ülkemizin kültür hazinesine ev sahipliği yapan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ve Japonya kitaplığı bölümünü ziyaret ettik. Farklı medeniyetlerin birikimlerini aynı çatı altında buluşturan kütüphanemizde muhafaza edilen özel ve nadir eserleri tanıtma fırsatı bulduk.
Fatih Sultan Mehmet Sergisi’ni gezerek tarihimizin büyük liderlerinden birinin vizyonunu, sanata ve bilgiye olan bağlılığını yakından inceledik. Japonya Kitaplığı, iki ülkenin ortak mirasına ışık tutan ve dostluk bağlarını güçlendiren bir sembol niteliğinde. Temennimiz bu anlamlı ziyaretin ülkelerimiz arasındaki iş birliğini daha da ileriye taşımasıdır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya Veliaht Prensi Akishino’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gelişinde giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino, Türkiye ve Japonya bayrakları önünde tokalaşarak poz verdi.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino heyetleri eşliğinde görüşmeye geçti.
Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Japonya Veliaht Prensi Akishino’ya, Osmanlı Generali Pertev Paşa’nın İmparator Mutsuhito tarafından ödüllendirildiğini gösteren belge hediye edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, resmî ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Japonya Veliaht Prensi Akishino ve Prenses Kiko ile aile fotoğrafı da çektirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Karadağ Cumhurbaşkanı Jakov Milatoviç’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Karadağ bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren iki lider, daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.