Connect with us

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası İyilik Ödülleri” programına katıldı

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Uluslararası İyilik Ödülleri” programına katıldı.

Törende yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışından programa teşrif eden misafirleri Türkiye’de ağırlamaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İki yıllık bir aranın ardından küresel iyilik neferleri olarak gördüğüm siz kardeşlerimle tekrar buluşmanın, tekrar hasret gidermenin bahtiyarlığını yaşıyorum. İyilik Ödülleri Töreni münasebetiyle bu güzel atmosferde kalplerimizi bir araya getiren Türkiye Diyanet Vakfı’na ve Diyanet teşkilatımızın saygıdeğer yöneticilerine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“İYİLİK SEFERBERLİĞİ YOLUNA GÜÇLENEREK DEVAM EDİYOR”

Türkiye Diyanet Vakfı’nın yarım asra yakındır yürüttüğü başarılı çalışmalarla Türkiye’de ve mazlum coğrafyalarda umudu, kardeşliği ve sevgiyi büyütmeyi sürdürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyayı iyilikle kuşatıp, yedi kıtaya bahar iklimini yaşatma arzusuyla yola çıkan vakfımız, Türkiye’nin ve Türk milletinin iyilik sancağını, yeryüzünün dört bir yanında iftiharla dalgalandırıyor. Hem Türkiye’deki müesseseleri hem de toplam 12 kardeş ülkedeki 27 eğitim kurumuyla geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin yetişmesine katkı sağlayan vakfımızı tebrik ediyorum” dedi.

“Halka hizmet Hakk’a hizmettir” düsturuyla hareket eden Türkiye Diyanet Vakfı’nın, en prestijli faaliyetlerinden birisinin de Uluslararası İyilik Ödülleri olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İyiliği yaymayı, iyiye ve iyiliğe olan farkındalığı artırmayı hedefleyen bu özel ödüllerin ülkemizde önemli bir ihtiyacı giderdiğini düşünüyorum. ‘Dünyayı iyilik değiştirecek’ şiarıyla çıktığımız iyilik seferberliği hamdolsun yoluna güçlenerek daha da serpilerek devam ediyor. Bu ödüller vesilesiyle yeryüzünün dört bir yanındaki iyi yürekler ve müşfik gönüller arasında her gün yeni köprüler kuruluyor. Mutmain bir kalp, gülen bir yüz, müteşekkir bir göz şöyle kalpten kopup gelen bir ‘Allah razı olsun.’ haricinde hiçbir karşılık beklemeden yapılan iyilikler geleceğe dair ümitlerimizi de yeşertiyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İyilik Ödülleri’ne yönelik teveccühün yurt içinde ve yurt dışında artmasını memnuniyetle karşıladıklarını dile getirerek program kapsamında hem Türkiye’den hem de dünyanın farklı köşelerinden iyilik hikayelerini birlikte izlediklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her biri ayrı takdiri hak eden bu örneklerin yaşanmış 500 hikâye arasından seçildiğini ifade ederek, “Biraz sonra ödüllerini bizzat kendilerine takdim edeceğimiz Siraj Wahhaj kardeşimizi, Gamze Özçelik hanımefendiyi, minberci Ali Önder hocamızı, Ahmet Aydemir kardeşimizi emekleri, gayretleri, fedakârlıkları ve samimiyetleri için tebrik ediyorum. Rabbim sizlerin yokluğunu ve eksikliğini bizlere hissettirmesin diyorum. Aynı şekilde kendisi aramızda bulunamasa da gönlünün bizimle olduğunu bildiğimiz Yusuf İslam’ı tebrik ediyoruz” diye konuştu.

“SALGIN, İNSANLIĞIN KADERİNİN ORTAK OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA HATIRLATMIŞTIR”

Türkçe’nin anıt şahsiyetlerinden Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’de “Kötülere haşmet, iyilere ise daima hürmet lazımdır” dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bin yıl önce dillendirilen hikmet dolu bu sözlerin ne kadar doğru ve isabetli olduğunu bugün net bir şekilde anladıklarını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Özellikle koronavirüs salgını sürecinde yaşadıklarımız bizimle birlikte tüm insanlığa iyiliğin, diğerkâmlığın ve paylaşmanın önemini göstermiştir. Dünya genelinde şimdiye kadar 6 milyondan fazla kişinin hayatına mal olan salgın, insanlığın kaderinin ortak olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Yine bu salgın döneminde, küresel sistemdeki tıkanıklıkları, adaletsizlikleri ve çarpıklıkları görme fırsatı bulduk. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin dahi maske savaşına tutuştuğu, solunum cihazı kıtlığının çekildiği, yaşlı bakımevlerinin adeta morglara dönüştüğü durumlara şahit olduk. Temel sağlık hizmetlerine ulaşamadığı veya aşıya erişemediği için hayatını kaybeden, hastalanan, acı çeken insanların dramlarına şahitlik ettik. Afrika, Asya veya Latin Amerika’da yaşayan milyarlarca insanın sıkıntısı, dayanışma sergilenmesi hâlinde çözülebilecekken maalesef dertlere derman olacak hiçbir somut adım atılmadı. Başta dezavantajlı toplum kesimleri olmak üzere ihtiyaç sahibi insanlar adeta kaderlerine terk edildi.”

“İSTİSNASIZ HERKESİN SAĞLIK HİZMETLERİNE ERİŞİMİNİ TEMİN ETTİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vahim tablo karşısında devlet olarak vatandaşlarının testten ilaca ve yataklı tedaviye kadar tüm gereksinimlerini karşıladıklarını, Batılı ülkelerin yaptığı gibi dünyanın geri kalanına sırtlarını dönmediklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Türkiye’den talepte bulunan 160 ülkeye ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi ekipman ve kritik malzeme desteği sağladık. Salgının en çok vurduğu bölgelere yönelik yurt dışından temin ettiğimiz aşılarla beraber yerli aşımız TURKOVAC’ın da dağıtımına başladık. 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nde taahhüt ettiğimiz toplam 15 milyon doz aşıyı Afrikalı kardeşlerimize peyderpey ulaştırıyoruz. Ülkemizde misafir ettiğimiz sığınmacıları kendi vatandaşlarımızdan ayrı tutmadan istisnasız herkesin sağlık hizmetlerine erişimini temin ettik. Sınırımızın hemen ötesinde çok zor şartlarda hayata tutunma mücadelesi veren 5 milyon Suriyeli mazluma da yardım elimizi uzattık. Milletçe omuz omuza vererek insanların ilgisizlikten öldüğü, sağlık çalışanlarının maske dahi bulamadığı, yaşlı insanların huzurevlerinde çaresiz bırakıldığı sahnelerin hiçbirini ülkemizde yaşatmadık.”

VEFA SOSYAL DESTEK GRUPLARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vefa Sosyal Destek Gruplarının milletin dayanışma ve diğerkâmlığının sembolü olarak çok kritik rol oynadıklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, polisten askere, sağlıkçılardan din görevlilerine, eğitimcilerden sosyal hizmetler personeline, AFAD görevlilerinden bütün resmî ve sivil toplum kuruluşlarına kadar yüz binlerce insanın Vefa Sosyal Destek Gruplarında iki yıl boyunca gece gündüz demeden canla başla çalıştıklarını; ailelerinden, boş vakitlerinden, hatta kendi sağlıklarından fedakârlıkta bulunarak toplumun en kırılgan kesimlerine yardım ettiklerini belirtti.

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” buyuran büyüklerin izinden giderek devletin “kerim” vasfının tüm dünyaya bir kez daha gösterildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de şükran borcumuzun bir nişanesi olarak bu seneki Vefa Ödüllerinin ilkini kendilerine takdim ediyoruz. Salgın boyunca, insanı insan yapan hasletleri diri tutan Vefa Sosyal Destek Grubundaki tüm kardeşlerime ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Rabbim bizleri bir daha böyle sağlık musibetiyle yüz yüze bırakmasın diye dua ediyorum” ifadesini kullandı.

DİYARBAKIR ANNELERİ

“İyilere hürmet ve vefa nasıl önemliyse, kötülere ve zalimlere karşı haşmetli olmak da o derece hayati öneme sahiptir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin 40 yıla yakın bir süredir bölücü terörle mücadele eden, terörizmin acısını çok iyi bilen bir millet olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı isimler altında faaliyet gösteren ama hepsinin de amacı Türkiye’nin birliği, beraberliği, huzuru, refahı olan terör örgütlerinin saldırısı altında olunduğuna işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Uzun terörle mücadele dönemimizde, güvenlik güçlerimizden ve masum vatandaşlarımızdan binlerce şehit verdik. Çocukları, kundaktaki bebekleri, okula giden öğrencileri, daha ömrünün baharındaki öğretmenleri, kurban eti dağıtan 15 yaşındaki körpe delikanlıları, rızkının peşindeki garsonu, müşteri bekleyen esnafı, namaz kıldıran imamı katleden; Allah’ın adının anıldığı ibadethaneleri, Kur’an kurslarını, kütüphaneleri ateşe veren bir barbarlığa defalarca şahit olduk. Bölücü örgüt mensupları yaklaşık 40 yıldır tam bir gözü dönmüşlükle sadece yaktılar, sadece yıktılar; baskı, şiddet ve tehditle Kürt kardeşlerimizin hayatını zindana çevirdiler. Halkımızın kanından ve gözyaşından beslenen bu nebbaşlar, ilk günden itibaren en büyük yarayı Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abhaz’ıyla, anaların yüreklerinde açtılar. Analarından zorla kopardıkları gencecik çocukları ölüme gönderirken kendi çocuklarını Avrupa’nın başkentlerine tatile yolladılar. Kütüphanelerini yaktıkları, öğretmenlerini şehit ettikleri, okullarını ateşe verdikleri mazlum Kürt çocuklarını cehalete mahkûm ederken, kendi evlatlarına Avrupa’nın en iyi, en lüks, en pahalı okullarını layık gördüler.”

Diyarbakır annelerinin, 925 gün önce terör örgütüne karşı açtıkları isyan bayrağıyla bu ikiyüzlülüğe “edi bese” dediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir avuç cesur ana, on yıllardır benim Kürt kardeşlerimin sırtına kene gibi yapışan, kanını sülük gibi emen zalimlere artık yeter diyerek ihtar verdiler. Başlattıkları evlat nöbetiyle, Diyarbakır anneleri sadece korku duvarlarını parçalamakla kalmadılar, aynı zamanda siyasetçi görünümlü insan kaçakçılarının maskelerini de aşağı indirdiler” diye konuştu.

Diyarbakır annelerinin “Evlatlarımızı geri istiyoruz” haykırışının, teröre ve bölücü örgütün uzantılarına vurulmuş en ağır darbelerden biri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör örgütünün kirli, karanlık, korkak yüzü bir avuç kadının direnişiyle tarihte ilk defa bu derece ayan beyan ortaya çıkmıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır annelerinin bu eylemleri sürecinde Türkiye’nin muhalefetiyle, medyasıyla, yazarı, sanatçısı, siyasetçisiyle kimin nerede durduğunu da görme fırsatı bulduğunu anımsatarak şöyle devam etti: “Kandil’deki kan tüccarlarının gönüllü avukatlığını yapanlar, üç günlük siyasi çıkarları için bölücü örgütün uzantılarıyla iş tutanlar, daha ilk günden itibaren Diyarbakır annelerini itibarsızlaştırmak için çok gayret sarf ettiler. Ağızlarını her açtıklarında bize kadın haklarından, insan yaşam hakkından, demokrasiden, özgürlüklerden dem vuranlar Diyarbakır’daki o yüreği yanık anaların masum eylemlerine bir kez olsun destek çıkmadılar. Bunu, Batı’nın George’una söylüyorum, Helga’sına söylüyorum. Hani sizin insan haklarımız? Niye sesiniz çıkmıyor? Eğer onlardan, o terör örgütü mensuplarından birileri olsaydı Diyarbakır’dan ayrılmazdınız. Ama ne yazık ki o terör örgütü mensuplarından olmayınca gelip kapılarını bile çalmadınız. Terör örgütüne ve siyasi uzantılarına tepki göstermek yerine ahlaksızca devleti suçlayanlar oldu. Diyarbakır’a gidip de ittifak ortaklarından ürktükleri için anaların kapısını çalmaktan korkan, acılarını paylaşmaktan çekinen, hatta bu cesur anneleri tehdit eden siyasetçi müsveddelerini de gördük. Kaldıkları otele davet ettiler, ayaklarına gitmediler, gidemediler.”

Yasin Börü’nün katillerini aklamak için seferber olanların, ciğerpareleri zorla dağa kaçırılan anneler için kıllarını dahi kıpırdatmadıklarını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Diyarbakır anneleri, dünya hak mücadelesi tarihine altın harflerle yazılan, onurlu duruşlarıyla işte tüm bu riyakârlıkları da ortaya koydular. Bu seneki ikinci Vefa Ödülü’nü, başlattıkları nöbetle evlatlarını terörün pençesinden kurtarmaya çalışan yiğit Diyarbakır annelerine veriyoruz. Cesaretleriyle, fedakârlıklarıyla, karşılıksız sevgileriyle yolumuzu aydınlatan Diyarbakır annelerini bir kez daha saygıyla selamlıyorum. Anaların sabrı, dirayeti ve duasıyla inşallah bu ülkeyi terör belasından muhakkak kurtaracağız.”

“MODERN DÜNYADA, İNSAN GİDEREK DAHA FAZLA YALNIZLAŞIYOR”

Modern dünyada, insanın giderek daha fazla yalnızlaştığını, daha fazla içine kapandığını, fıtratına daha fazla yabancılaştığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatı kolaylaştırması gereken teknolojik araçların, sundukları sahte ve sanal mutluluklarla insanı gerçek hayattan daha çok kopardığını söyledi.

Sılayırahmin unutulduğu, büyüklere saygının geri plana itildiği, bireyin sadece kendi refahı, ikbali, çıkarı için çalıştığı bir girdaba sürüklenildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Salgın bize hem kul olarak acizliğimizi hem de hayatta maddiyat dışında, peşinde koşulması gereken daha yüce gayeler olduğunu hatırlatmıştır. Mesele, kulluğunun bilincine vararak insanı insan yapan kadim değerleri yeniden ihya edebilmektir. İçinde sürüklendiğimiz bu girdaptan ancak iyiliği büyüterek, merhameti yücelterek, yardımlaşmayı artırarak, iyiliğin kanatlarına daha sıkı tutunarak çıkabiliriz” dedi.

İyilik ve ihsanı sadece vicdan barometresi yükselince başvurulan bir davranıştan ziyade, hayatın merkezine oturtmak, sürekli kılmak, sürdürülebilir kılmak gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu başardığımızda hem vicdanımızın hem hayatımızın hem de dünyanın daha huzurlu bir yer hâline geldiğini göreceğimize inanıyorum” diye konuştu.

“TÜM MAZLUMLARA KAPIMIZI, GÖNLÜMÜZÜ AÇIK TUTMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin çevresinde yaşanan trajedilerin, istiklal, istikbal, vatan ve devlet başta olmak üzere sahip olunanların kıymetinin çok daha iyi bilinmesi gerektiğine işaret ettiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Veren elin alan elden üstün olduğunu asla aklımızdan çıkartmadan, tüm mazlumlara, mağdurlara, gariplere kapımızı, gönlümüzü açık tutmayı sürdüreceğiz. Dün Irak’tan, Suriye’den, Afganistan’dan gelmişlerdi, bugün Ukrayna’dan geliyorlar, yarın nereden geleceklerini bilemeyiz. Ama bu ülke daima mazlumların sığınağı olmaya devam edecektir, bundan hiç endişeniz olmasın” diye konuştu.

Ana muhalefet partisi ve yanındakilerin, “Biz seçimi kazandığımızda, bu ülkedeki mültecileri ülkelerine göndereceğiz” dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Biz göndermeyeceğiz. Çünkü biz ensarın ne olduğunu, muhacirin ne olduğunu peygamberi bir metot olarak çok iyi biliriz. Sevgililer Sevgilisi unutmuyoruz, bir muhacirdi ama ensarla el ele kol kolaydı. Yeri geldi onlar ensar oldular. Muhacirlikten ensara gidiş, ondan sonra da kendilerinin ensar olması. Kalkıp da bu ülkedeki 5 milyon mülteciyi, eğer iktidar olurlarsa tekrar Suriye’ye, Afganistan’a göndereceklermiş. Biz göndermeyeceğiz. Biz ev sahipliğine devam edeceğiz. Bundan tedirgin değiliz. Sevgili milletime sesleniyorum, sıkıntılarınız olabilir, zaman zaman yük de olabilir, unutmayın bunun ecri çok büyüktür. Bu ecri, hiçbir zaman bir kenara koymayın. Biz her zaman düşmüşün yanında olduk. Bunlar nereden geliyor, kendilerini öldürmek isteyen katillerden kaçarak geliyorlar, ‘sığınılacak tek yer var’ diyorlar, Türkiye. Ve bize geliyorlar. Onun için de biz gönlümüzü açacağız ve şunu da unutmayacağız, Allah’ın yardımı her zaman bize yakın olmuştur ve o yardımla da biz her zaman güçlü olduk. Fetih, Rabbimin lütfuyla gelmiştir ve onunla da hamdolsun Türkiye birçok badireyi atlatmıştır.”

Dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye gelen gençlerin, burada eğitim öğretim aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye Diyanet Vakfımızın el uzatışıyla da Türkiye gibi bir ülkede hem Türkçeyi öğreniyorlar hem tahsil ettikleri ilmin sahibi oluyorlar. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Adam ne diyor? Göndereceğim diyor. İşte farkımız bu” dedi.

Türk vatandaşları içerisinde de hiç kimseyi mahzun, boynu bükük, kalbi kırık bırakmayacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bizim medeniyetimiz, tarihimiz, kültürümüz, değerlerimiz bunu gerektiriyor. Başımıza gelen onca musibete rağmen hâlâ dimdik ayakta duruyor, hala hedeflerimize doğru yürüyor oluşumuzu işte bu hassasiyetimize borçlu olduğumuza inanıyorum” ifadelerini kullandı.

“BUGÜNLERE AZİMLE, KARARLILIKLA GELDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart’ta dünyanın ilk üç içerisinde yer alan köprüsünü Çanakkale’de hizmete açacaklarını bildirerek şöyle konuştu: “O Çanakkale’de tarih bize neyi öğretti? Çanakkale Zaferi’ni biz orada yaşadık. Kime karşı? Tüm Haçlı dünyasına karşı. Kimler bu mücadeleyi verdi? Unutmayın kuzular, kuzucuklar. Onlar o mücadeleyi verdi. Üniversiteli kuzucuklar o zaman Çanakkale’de tüm Haçlı dünyasına karşı bu mücadeleyi verdi. O zaman zaferi öyle kazandılar. İşte şimdi biz orada dünyanın bir numaralı köprüsünü inşa ettik. 2,5 milyar avro ve bu köprünün 18 Mart Cuma günü açılışını yapıyoruz, tüm insanlığa bu köprümüzü hediye ediyoruz. Asya ile Avrupa’yı bağlıyoruz. Daha önceleri deniz dalgalı olunca feribotlar çalışmıyordu, geçiş mümkün olmuyordu. Ama şimdi altı dakikada bir taraftan bir tarafa geçme imkânını buluyoruz. Bununla dünyaya bir örnek teşkil ediyoruz. Yavuz Selim Köprüsü ile bunu yaptık, Avrasya ile denizin altından bunu yaptık. Hepsinden öte Marmaray ile bunu yaptık. Osman Gazi Köprüsü ile bunu yaptık. Şanlıurfa-Adıyaman arasında Nissibi Köprüsü ile aynı şekilde bunu yaptık. Dağları deldik ve bütün bu dağları delerek yürünemez, araçla gidilemez denilen yerleri hâllettik, bunları aştık.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, havalimanı ve üniversite sayısına ilişkin açıklamalarda bulunarak, “26 havalimanımız varken, şimdi 56 havalimanımız var. Hepsinden öte 76 üniversitemiz varken şimdi 81 vilayetin tamamında 207 üniversiteye sahibiz” diye konuştu.

Artık üniversite olmayan il bulunmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hakkâri’deki, Muş’taki gencimiz üniversite tahsili için Ankara’ya veya İstanbul’a gelmeyecek. Biz üniversiteyi artık onun ayağına götürdük, artık hocalarımız, profesörlerimiz, doçentlerimiz oraya gidip, orada gençlerimize ilim imkânını veriyorlar. İşte siyaset anlayışımız bizim bu. Hemen hemen Türkiye’nin dört bir yanında, dünyanın dört bir yanından gelen gençlerimiz, oralarda ilim tahsil ediyorlar. Hamdolsun, bugünlere azimle, kararlılıkla geldik. Yeterli değil, daha çok şeyleri de inşallah başaracağız. Sizleri de biz dünyanın dört bir yanında adeta bizim misyon şeflerimiz, büyükelçilerimiz olarak görüyorum. Sizin ülkelerinize biz gittiğimizde inşallah sizler bize yardımcı olacaksınız. Bunu da beraber sizlerle başaracağız. Çünkü geçmişte bu noktada çok önemli hatıralarım var. Hiç unutamıyorum. Sudan’da uluslararası bir toplantıya katılıyorum. Rahmetli Erbakan hocamız beni görevlendirdi. O zaman partimizin İstanbul İl Başkanıyım. Bizim yurtlarımızda kalan Sudanlı bir gencimiz beni gördü, yanıma yaklaştı, ‘Tayyip abi, burada ne işin var?’ dedi. ‘Sen beni nereden tanıyorsun?’ dedim. ‘Ben, sizin Fetih yurdunuzda kaldım, okudum, şimdi döndüm’ dedi. ‘Sen, şimdi buradan ayrılma, benim konuşmam var, bana tercümanlık yapacaksın tamam mı?’ dedim ve o da ‘Ne demek Tayyip abi’ dedi. Ben konuşmayı yaptım, o da tercümeyi yapıyor. Konuşmamım çok çok güzel detayları vardı, onu da orada ben aslıyla ifade ettim. Sudanlı gencin tercümesi işi iyi götürdü. Son anda da o dünün adeta sloganik cümlesini ben söyleyince salon bir kalktı bir indi, bir kalktı bir indi. Mesele, damardan girmek.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere seslenerek, “Ülkelerinize döndüğünüz zaman inanıyorum ki bizim oradaki elimiz, ayağımız, gören gözümüz olacaksınız. Sizlerle beraber de inşallah ülkelerinize çok daha büyük hizmetleri gerçekleştireceğiz” dedi.

İyilik hikâyeleriyle umut aşılayan herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbim, bizi iyilerin ve iyi insanların yoldaşlığından ayırmasın” temennisinde bulundu.

DAHA FAZLA HABER
GÜÇLÜ TÜRKİYE YENİ NESİL MEDYA
Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bürokrat

15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE MİLLİ BİRLİK TRENİ BİR KEZ DAHA RAYLARDA

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Zaferin Adı Türkiye” temalı “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” Treni’nin 68 gün boyunca 90 bin kilometre yol kat edeceğini ve 100 binden fazla yolcuyu taşıyacağını bildirdi. Bakan Uraloğlu, “Bu tren, sadece yolcu taşımayacak; aynı zamanda birliği, dirliği, vatan sevgisini ve millet iradesini taşıyacak. Trenlerimizde gösterilecek videolar ve asılacak afişler, bu büyük zaferi ve alınacak dersleri nesilden nesle aktaracak.” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Zaferin Adı Türkiye” temalı “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” Treni’nin uğurlama töreninde konuştu. Bakan Uraloğlu, milletin tarihine altın harflerle kazınmış bir destanı, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü anmak ve bu şuuru gelecek nesillere taşımak için bir araya geldiklerini kaydetti.

15 Temmuz 2016 gecesinin, bu toprakların gördüğü en karanlık gecelerden biri olduğunu ifade eden Bakan Uraloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Hain FETÖ mensupları, bu aziz milletin iradesine, bağımsızlığına ve geleceğine kastettiler. Tanklarla, uçaklarla, helikopterlerle, milletin silahını millete doğrulttular. Millet Meclisi’mizi bombaladılar, sokaklarda masum canlara kıydılar. Ama unuttukları bir şey vardı: Bu millet, söz konusu vatan olduğunda, canını bir an bile düşünmeden feda eder! O gece, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Milletimizi meydanlara davet ediyorum!’ çağrısıyla, milyonlar sokağa döküldü. Kadın, erkek, genç, yaşlı demeden, ellerinde bayrakları, yüreklerinde imanları, tek bir ses oldular: Ya istiklal ya ölüm!”

“Bu Millet, Tankların Gücüne Değil, İmanının Gücüne İnandı”

TÜRKSAT’ta Ahmet Özsoy ve Ali Karslı gibi kahramanların, hainlerin yayınları kesme girişimini canları pahasına engellediğini dile getiren Bakan Uraloğlu, “Cumhurbaşkanımızın sesi milletimize ulaştı, milletimiz iradesine sahip çıktı. Sayın Cumhurbaşkanımızın o tarihi gecede söylediği gibi: ‘Bu millet, tankların gücüne değil, imanının gücüne inandı!’ İşte o iman, o kararlılık, 40 yıllık hain planları bir gecede yerle bir etti. 15 Temmuz, milletimizin yeniden diriliş destanıdır. Bu destan, ‘Zaferin adı Türkiye’ diye yazılmıştır!” dedi.

68 Gün Boyunca 90 Bin Kilometre Yol Kat Edecek

Bu destanı yaşatmak, o geceki ruhu yeniden hissettirmek için, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve TCDD Taşımacılık Genel Müdürlüğü eliyle giydirilen 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Treni’ni uğurladıklarını belirten Bakan Uraloğlu, trenin 68 gün boyunca, Ankara-İstanbul, Ankara-Konya, Ankara-Eskişehir, Konya-İstanbul, Eskişehir-İstanbul ve Ankara-Karaman hatlarında, tam 90 bin kilometre yol kat edeceğini söyledi. Uraloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“100 binden fazla yolcuyu taşıyarak, geçtiği her istasyonda, her şehirde, her yürekte 15 Temmuz’un ruhunu yeniden canlandıracak. Bu tren, sadece yolcu taşımayacak; aynı zamanda birliği, dirliği, vatan sevgisini ve millet iradesini taşıyacak.”

Güzergâhında; Ankara, Eskişehir, Konya, Karaman, Bilecik, İzmit ve İstanbul’da milyonlarca vatandaşın, trenin üzerindeki mesajlarla o kahramanlık destanını bir kez daha yâd edeceğini dile getiren Bakan Uraloğlu, “Trenlerimizde gösterilecek videolar ve asılacak afişler, bu büyük zaferi ve alınacak dersleri nesilden nesle aktaracak.” açıklamasında bulundu.

“Milletimizin Yolunu Açmanın Gururunu Yaşıyoruz”

15 Temmuz’un, ikinci Kurtuluş Savaşı olduğunu söyleyen Bakan Uraloğlu, o gece, milletin bir kahramanlık destanı yazarak; 251 vatan evladının şehadet şerbeti içtiğini 2 bin 740 gazinin ise bu büyük zaferin simgesi olduğunu kaydett. Bakan Uraloğlu, “Onlar, bu vatanın istiklalini, çocuklarımızın geleceğini, milletimizin onurunu korudu. Bizler de demiryollarımızın 168 yıllık köklü mirasıyla bu aziz vatanın her karışına hizmet etmenin, milletimizin yolunu açmanın gururunu yaşıyoruz.” ifadelerini kullandı.

15 Temmuz’un adsız kahramanlarını, vatan için can veren tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anan ve gazilere şükranlarını sunan Uraloğlu, “Cenab-ı Allah bu millete bir daha böyle acılar yaşatmasın. Birliğimiz, dirliğimiz, kardeşliğimiz daim olsun. ‘Zaferin Adı Türkiye!’ diyerek, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Trenimizin yolunun açık olmasını diliyor, tüm yolcularımıza hayırlı yolculuklar diliyorum. Yolumuz ve bahtımız açık olsun.” dedi.

GENÇ GAZETECİLER TÜRKİYE

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

“Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor”

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, terör örgütünün silah bırakmasıyla ilgili olarak, “Bugün Malazgirt ruhu, Kudüs İttifakı, Kurtuluş Savaşı’nın nüvesi yeniden şekilleniyor. Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor”

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam’da gerçekleştirilen AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’na katıldı.

İstişare toplantısının ülke, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 81 vilayet ve 922 ilçenin her birinde AK Parti’nin büyümesi, güçlenmesi, zirvedeki yerini koruması için aşkla koşturan tüm dava ve yol arkadaşlarına selamlarını gönderdi.

Yurt dışında hareketlerini gururla temsil eden mensup ve gönüldaşlarına saygılarını gönderen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye Yüzyılı’nı kutlu bir şafak bilen tüm kardeşlerimi, partimizin emektarlarını, kadın ve gençlik kollarımızı, genel merkezinden mahalle temsilcisine kadar her kademede fedakârca görev yapan tüm yol ve dava arkadaşlarımı buradan hürmetle selamlıyor, bu davaya gönül vermiş, bu dava için yüreğini ortaya koymuş her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Rabbim, muhabbetimizi daim eylesin.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dava ve yol arkadaşı, aynı zamanda danışmanı Yiğit Bulut’u dün Hakka uğurladıklarını anımsattı. Bulut’un, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde ikindi namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’na defnedileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Kızılcahamam’daki bu istişare toplantımız vesilesiyle merasime katılamıyoruz ama teşkilatımız orada bu merasime katılacaklar. Ağır bir rahatsızlık geçirdi. O rahatsızlık sebebiyle kendisini hastanede ziyaret ettiğimde gerçekten çok çok ağır durumdaydı ama biz hep şunu söylüyoruz: Kaderin üstünde bir kader var. Temkinli olduğunu, teslimiyet içerisinde olduğunu gördüm. Rabbim taksiratını hasenata tebdil eylesin, mekânı cennet olsun inşallah.”

Hizmeti yolculukları esnasında aralarından ayrılanlara Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Malumunuz, altı gün önce 12 vatan evladını, 12 kahramanı şehit verdik. Milletçe yüreğimiz dağlandı. Pençe-Kilit bölgesindeki arama faaliyetleri esnasında metan gazına maruz kalarak şehit olan Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize sabrıcemil diliyorum. Onlar Rabbimiz indinde nübüvvetten sonra en büyük paye olan şehitlik makamıyla şereflendiler. Ebedi dirlik müjdesine inşallah nail olurlar. Hepsinden Allah razı olsun. Mevla rahmetiyle onları kuşatsın. Mekânları inşallah cennet olsun.”

SREBRENİTSA SOYKIRIMI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönem insanlık tarihinin en utanç verici hadiselerinden biri olan Srebrenitsa Soykırımı’nın 30. yıl dönümü olduğunu anımsattı.

“Boşnak kardeşlerimizin 30 yıl önce yaşadığı o tarifsiz acıyı milletçe dün olduğu gibi bugün de paylaşıyor, yüreğimizde hissediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Ortaya çıkarılan her toplu mezar, ebedi istirahatgâhına uğurladığımız her şehit, 30 yıl öncesinin şehitleri olarak o kara günleri bizlere tekrar hatırlatıyor. Türkiye olarak bir daha benzer acıların yaşanmaması için her şart altında, ihtiyaç duydukları her anda Bosna Hersek’in ve Boşnak kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Vefatından önce merhum Aliya’ya verdiğimiz söze bugüne kadar sadık kaldık, inşallah bundan sonra da emanetine halel getirmeyeceğiz.

Ziyaret ettiğimde ‘Bu topraklar size emanet. Burası Evlad-ı Fatihan. Evlad-ı Fatihan olarak bu insanlara siz sahip çıkacaksınız’ demişti. O gün, bugün bu görevimizi yerine getiriyoruz. Partimizin bu anlamlı toplantısı vesilesiyle Batı’nın gözleri önünde alçakça katledilen 8 bin 372 şehidimizi bir kez daha rahmetle anıyorum. Yine buradan, tıpkı Boşnak kardeşlerimiz gibi medeni dünyanın gözleri önünde tam 22 aydır soykırıma uğrayan mazlum Gazze halkına da dualarımızı gönderiyor, zulme ve işgale karşı yürüttükleri onurlu mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu ve olacağımızı tekrar ifade ediyoruz.”

Türk siyasetinde bir marka hâline gelen istişare toplantılarının 32’ncisini gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıyı, “Milletin Gücüyle Sınırları Aşan Liderlik” temasıyla yaptıklarını söyledi.

Bugün ve yarın düzenleyecekleri oturumlarda güvenlikten kalkınmaya, ekonomiden siyasete farklı başlıklarda istişareler yapılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkenin, milletin ve dünyanın gündemini meşgul eden konuların yanı sıra partimiz ve geleceğimiz açısından önemi haiz hususları da iki gün boyunca mütalaa edeceğiz. İstişare toplantılarımızın ayırt edici özelliği, ortak akla vesile olmasıdır. Katılımcı tüm arkadaşlarımız, samimiyetin ve muhabbetin egemen olduğu demokratik bir ortamda görüşlerini sunacak, fikirlerini dile getirecek, tenkit ve tekliflerini hazirunla paylaşacak, böylece hakikatin ışığı doğacak” ifadelerini kullandı.

AK Parti’nin istişare kültürünün kurumsallaştığı bir siyasi hareket olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kuruluşundan itibaren işlerin hep ortak akılla, meşveretle, milletin sözüne kulak vererek, millete danışarak yürütüldüğünü dile getirdi.

“MİLLETE EN GÜZEL ŞEKİLDE HİZMET ETMENİN GAYRETİNDE OLDUK”

Erdoğan, “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin” emrini kendilerine rehber edindiklerine işaret ederek, şunları kaydetti: “Her zaman daha iyinin, daha etkin ve verimli çalışmanın, millete en güzel şekilde hizmet etmenin gayretinde olduk. Farklı fikirleri zenginlik bildik. Yapıcı eleştiriyi, yolumuzu aydınlatan bir fener olarak gördük. Şurası bir gerçek ki istişare sadece ortak akla vesile olmaz. Aynı zamanda bereketi artırır, basireti derinleştirir, feraseti kuvvetlendirir, ufku genişletir, kadrolar arasındaki uhuvvet ve dayanışmayı daha da güçlendirir. 32’nci toplantımızı da yine bu anlayışla icra ediyoruz. İstişare toplantımız, daha öncekiler gibi yine partimize ayna tuttuğumuz, kendimizi sigaya çektiğimiz, ülke siyasetine dair tüm meselelerin hassas ayarda fotoğrafını çektiğimiz bir zemin işlevi görecektir. Sizlerden gönlünüzden ve zihninizden geçenleri bizimle açık yüreklilikle paylaşmanızı özellikle rica ediyorum. Şimdiden bütün katılımcı kardeşlerime değerli fikirleri, önerileri ve yapıcı eleştirileri için teşekkür ediyorum.”

“ŞEHİTLERİMİZ, HER ZAMAN BAŞIMIZIN TACI OLACAK”

Bundan 41 yıl önce 14 Ağustos 1984’te Siirt’in Eruh ve Hakkâri’nin Şemdinli ilçelerinde bölücü terör örgütünün ilk eylemini yaptığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu terör saldırısında iki askerimizi şehit verdik, dodkuz sivil vatandaşımız da yaralandı. Bu tarihten itibaren bölücü örgüt, güvenlik güçlerimize ve sivillere yönelik saldırılar düzenledi. 10 bine yakın güvenlik görevlimizi terörle mücadelede şehit verdik. 50 bine yakın vatandaşımız yine terör olaylarında hayatını kaybetti. Öncelikle şehitlerimize, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Onları unutmadık, unutmayacağız. Vatanımız inşallah ebediyen var olacak, ay yıldızlı bayrağımız inşallah ebediyen semalarımızda özgürce dalgalanacak. Vatan toprağını kanıyla sulayan, ay yıldızlı bayrağımızı al kanlarıyla boyayan şehitlerimiz, her zaman başımızın tacı olacak.”

“HUKUK VE MEŞRUİYET DIŞI MÜCADELE YÖNTEMLER, TERÖRÜ KÖRÜKLEDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1984’teki ilk eyleminden sonra terörün Türkiye’de her geçen gün tırmandığına dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: “O günden sonra nice hükûmetler geldi. Her biri ‘terörün kökünü’ kazıyacağını söyledi ama terör ne topraklarımızda ne de üs edindiği başka ülke topraklarında bitirilemedi. Bunda elbette devletin bazı yanlış uygulamalarının da payı vardı. Beyaz Toroslar, faili meçhuller, Diyarbakır Cezaevi bunlardan biriydi. Yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan insanlar, evladıyla cezaevinde Kürtçe konuşamayan analar işte bu yanlış uygulamalardan biriydi. Hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemleri, terörü bitirmek yerine tam tersine körükledi, büyüttü, terör örgütüne istismar edeceği elverişli bir zemin sundu.”

Hataların bedelinin hep beraber ödendiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece güvenlik güçlerimizi şehit vermekle kalmadık, sadece siviller hayatını kaybetmedi, Türkiye bu terör saldırılarıyla istikrarsız hâle geldi. Ekonomide 2 trilyon doları bulan bir faturayla karşılaştık. Her şeyden önemlisi terör örgütü ülkemizin huzuruna, dirliğine, birliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine çok ağır hasarlar verdi” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra göreve geldiklerinde terör meselesini çok boyutlu ele aldıklarını belirterek, şunları kaydetti: “Bir yandan terörle mücadele ederken bir yandan da teröre bahane oluşturan bataklığı kurutmanın mücadelesini verdik. Terör örgütünün, Kürt kardeşlerimizi tuzağa düşürmesini, devletten ve milletten uzaklaştırmasını önlemek için tedbirler aldık. Birlikte yaşamanın, kardeşliğin hukukunu yerine getirmek için tarihi nitelikte adımlar attık. İçeride demokrasi ve insan hakları konusunda ‘sessiz devrim’ niteliğinde reformlar yaparken, dışarıda çok yoğun diplomasi trafiği yürüttük. Bütün bunlarla birlikte savunma sanayimizi geliştirdik, dışa bağımlı kalmadan terörle mücadele silahlarımızı ürettik. Sınır ötesi operasyonlarla sınırlarımızı tam kontrol altına aldık. 15 Temmuz o hain darbe girişiminin ardından FETÖ’yü başta silahlı kuvvetlerimiz ve emniyetimiz olmak üzere tüm kurumlarımızdan temizledik. Böylece terörle mücadeledeki ihaneti ortadan kaldırdık. Son yıllarda terör örgütünün eylem kabiliyetini hemen, tamamen kırdık. Terör eylemlerinin resmi ya da sivillere zarar vermesinin önüne geçtik. Irak sahasındaki harekâtlarımız ve Suriye’de gerçekleşen 8 Aralık devrimi, terörle mücadelede elimizi daha da güçlendirdi.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ittifak ortakları, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tarihî çağrısıyla “Terörsüz Türkiye” projesini gerçekleştirmek için bir dizi adım attıklarını söyledi.

“TERÖRSÜZ TÜRKİYE PROJESİ; BİR MÜZAKERENİN, BİR PAZARLIĞIN, BİR AL VER SÜRECİNİN NETİCESİ DEĞİL”

Güvenlik birimlerinin, tam bir koordinasyon içinde çalıştığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin önünde açılan bu fırsat penceresini değerlendirmek için çok hassas, çok temkinli bir süreç yönettiklerini belirtti.

Terör örgütü PKK’nın, İmralı’nın çağrısıyla kongresini topladığını ve kendisini feshettiğini açıkladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dün de örgüt aldığı kararı hayata geçirdiğini, özellikle de bir merasim yaparak silahlarını bıraktı. Dün itibarıyla 47 yıllık terör belası inşallah sona erme sürecine girmiştir. Türkiye uzun, acılı, sancılı, gözyaşlarıyla dolu bir sayfayı dün itibarıyla kapatmaya başlamıştır. Bugün unutmayalım, yeni bir gündür. Bugün tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün büyük Türkiye’nin, güçlü Türkiye’nin, Türkiye Yüzyılı’nın kapılarını ardına kadar aralanmıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütünün 1984’teki ilk eylemi sonrasında, Türkiye’nin terörü bitirmek için her yola ve yönteme başvurduğunu belirterek şunları kaydetti: “Dünyadaki örneklerine bakılarak terörü bitirmek için silahlı mücadelenin ötesinde formüller denenmiştir. Ancak hiçbirinde başarı sağlanamamıştır. Son dönemde takip ettiğimiz Terörsüz Türkiye Projesi; bir müzakerenin, bir pazarlığın, bir al ver sürecinin neticesi değildir. Onun için başından beri çok dikkatliydik. Bugün daha da dikkatliyiz. Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ediyoruz. Ancak herkes şundan emin olsun; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onurunu gururunu çiğnetmeyiz. Türkiye’nin başını öne asla eğdirmeyiz. ‘Terörsüz Türkiye’ projemizi de işte bu anlayışla izliyoruz. En başta bütün Türkiye’nin şunu bilmesini isterim; İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve kadrosunun milliyetçiliğini, vatanseverliğini, Türkiye aşkını sorgulamak, takdir edersiniz ki, hiç kimsenin haddi değildir. Aynı şekilde şahsımın ve burada olanlarla ve olmayanlarla birlikte AK kadronun milliyetçiliğini, vatanseverliğini ve Türkiye aşkını da hiç kimse sorgulayamaz. Bu kimsenin haddi de değildir, hakkı da değildir.”

“NE YAPIYORSAK TÜRKİYE İÇİN YAPIYORUZ”

MHP Genel Başkanı Bahçeli ve kadrosu ile beraber “Terörsüz Türkiye” için canlarını, kanlarını, bütün tecrübelerini, hayatlarını ortaya koyduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hayrına olmayan hiçbir işin içinde olmadıklarını söyledi.

Bugün de anlayışlarının, politikalarının, istikametlerinin ve çabalarının sadece Türkiye’nin hayrına olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin hayrına olan her girişimde bizi en önde göreceksiniz. Türkiye’nin hayrına olmayan her girişimde de bizi o girişimin tam karşısında yine en önde görürsünüz. Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Hiç kimse korkmasın, tedirgin olmasın, endişeye kapılmasın. Kimsenin zihninde soru işareti oluşmasın. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz. Ne yapıyorsak milletimiz için yapıyoruz. İstiklalimiz için yapıyoruz. İstikbalimiz için yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bugün bazı gerçekleri açıkça konuşmak mecburiyetinde olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörün daha en başından itibaren karşıtlarıyla bir sektör, bir ekosistem oluşturduğunu söyledi.

Terör eylemlerinden, terör tarafındakilerin nemalandığı kadar, terör karşıtı gibi görünenlerin de nemalandığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Milleti istismar ettiler, istikrarsızlığı körüklediler. Terör saldırılarından kendi kirli emellerine rant devşirmeye yeltendiler. İşte onlar bugünlerde kendilerini belli ediyorlar. Terörün bitiyor olması en çok onları rahatsız ediyor. Çünkü rant kapıları kapanıyor. Çünkü çıkarları zedeleniyor. Çünkü tezgâhları bozuluyor. Çünkü ellerindeki oyuncağı kaybediyorlar. Ortalığı bulandırmak için, zihinleri karartmak için yoğun bir gayret içindeler. Milletim işte bunları görsün, milletim bunları gördükçe çok daha güçleneceğimizi unutmasınlar. ‘Milliyetçiyiz’ diyorlar değil mi?. ‘Vatanseveriz’ diyorlar. Terör bitiyor, sevinsenize ama sevinemiyorlar. Niyet okuyarak, hayaller kurarak, komplo teorileri üreterek, korku yayarak, açıkça yalan söyleyerek, milletin sevincini gölgelemeye, yeşeren umutlarını kırmaya çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar terör bitecek, göreceksiniz hepsi işsiz kalacak.”

“TÜRKİYE KAZANMIŞTIR, MİLLETİM KAZANMIŞTIR”

Terör biterken terör istismarının da bittiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimin bu sahte kahramanları görmesi de bugün artık en büyük arzumuzdur. Kimsenin zihninde soru işareti olmasın. Hükûmet olarak, AK Parti kadroları olarak son 23 yıldaki mücadelemiz, içerideki ve dışarıdaki baskılarımız, gayretlerimiz neticelenme yoluna girmiştir. Türkiye kazanmıştır, milletim kazanmıştır. Türk, Kürt, Arap 86 milyon her bir vatandaşımız kazanmıştır” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birliğimize, bütünlüğümüze, vatanımıza, devletimize, milletimize, huzurumuza, devletimizin onur ve gururuna kasteden, kastedecek hiçbir girişimin içinde olmayız, böyle girişimlere asla ve asla müsaade etmeyiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti dimdik ayaktadır ve hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugün, düne göre çok daha kudretlidir, azametlidir, gururludur, onurludur ve en önemlisi istikbali için düne göre çok daha umutludur. Hamdolsun 41 yıllık parantez kapanmaktadır. Milletimizin fertleri arasına örülen terör duvarı yıkılmaktadır. Bırakınız tedirgin olmayı, aziz milletimizin her bir ferdi bu tablodan dolayı sevinmeli, bayram etmeli, Türkiye’nin her sokağı, caddesi, her hanesi ay yıldızlı bayrağımızla donatılmalıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türklerin tarih sahnesine dün çıkmış bir millet olmadığına, İskitler ve Sakalar isimleriyle milattan önce 8. yüzyıldan bugüne tarih sahnesinde var olduklarına dikkati çekti.

Türklerin, 751 yılında Talas Savaşı’nda kitleler hâlinde İslam’la tanıştığını, Müslümanlıkla müşerref olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O günden itibaren Türk deyince Müslüman, Müslüman deyince de en çok Türk akla gelir. Mekke-i Mükerreme’den, Medine-i Münevvere’den sonra Semerkant, Buhara, Rey, Merv, İsfahan, Tebriz, Herat, Diyarbakır, Konya, Bursa, İstanbul, Ankara ve daha nicesi Türklerin ve Müslümanların medeniyet, ilim, sanat, devlet merkezi oldular” diye konuştu.

Selçuklu ordularının Bağdat, Şam ve Malazgirt’e ulaşırken orada Kürt ve Arap kardeşleriyle kaynaştıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Malazgirt Zaferi, Kudüs’ün Fethi, İstanbul’un Fethi, Çanakkale savunması, İstiklal Savaşı, Türk, Kürt, Arap ve daha nice Müslüman halkın ortak savaşları, zaferleridir. Binbir Gece Masalları’nın Bağdat’ını Türk, Kürt ve Arap inşa etmiştir. Kudüs’ü Selahaddin Eyyubi’nin komutasında Türk, Kürt, Arap fethetmiştir. Şam bizim ortak şehrimizdir. Diyarbakır bizim ortak şehrimizdir. Mardin, Musul, Kerkük, Süleymaniye, Erbil, Halep, Hatay, İstanbul, Ankara bizim ortak şehrimizdir” ifadelerini kullandı.

Türkler, Kürtler ve Arapların ittifak yaptığında atlarının rüzgârının Çin denizinden Adriyatik’e serin esintiler yaydığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Atlarımızın şahlanışından coğrafyaya huzur yayıldı. Kılıç şakırtıları bu bölgeye barış getirdi. Kılıçlarımızı gerektiğinde kınından çıkarıp omuz omuza savaştık. Gerektiğinde hançerlerimizle bir dilim ekmeği üçe böldük. Gerektiğinde kılıçlarımızı, hançerlerimizi kınına koyduk. Kalemlerimizi çıkardık. Yeryüzüne, gökyüzüne birbirimizin yüreğine La İlahe İllallah Muhammedün Resulullah hattını hep beraber kazıdık. İttifak yaptığımızda atlarımızın, kılıçlarımızın, kalkanlarımızın, naralarımızın, tekbirlerimizin önünde hiç kimse duramadı. İttifak yaptığımızda medeniyetimizle, sanatımızla, ilmimizle, refah seviyemizde hiç kimse yarışamadı. Türk, Kürt, Arap eğer bir aradaysa, birse, beraberse işte o zaman Türk vardır, Kürt vardır, Arap vardır. Ayrıştıklarında, bölündüklerinde, uzaklaştıklarında ise mağlubiyet, hezimet, hüzün vardır. Moğol orduları acımasızca İslam beldelerini yıktı. Çünkü Türk, Kürt, Arap ayrışmıştı. Haçlılar İslam beldelerine saldırdı. Çünkü Türk, Kürt, Arap birbirinden kopmuştu. Birinci Dünya Savaş’ını kaybettik, aramıza sınırlar çizildi, duvarlar örüldü. Kudüs’ü yitirdik çünkü tefrika vardı. Ne zaman ayrıldık, kaybettik, yenildik. Ne zaman ittifak yaptık, o zaman tarihe istikamet çizdik. Bugün Gazze’de, Filistin’de tarihin en acımasız, en vahşi, en barbar soykırımı icra ediliyor. Neden? Çünkü Türk, Kürt, Arap tarih boyunca olduğu gibi bir araya gelip ittifak kuramıyor.”

“BUGÜN TÜRK İLE KÜRT ARALARINDA ENGEL OLMAKSIZIN TEKRAR MUHABBETLE KUCAKLAŞIYOR”

Terörün nihai amacının Türkiye’yi bölmek olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi bölmeye kimsenin gücü yetmez. Ama bizi oyaladılar, bize zaman kaybettirdiler, ekonomik kayıp verdirdiler, enerjimizi harcadılar. En çok da Türk ile Kürt’ün arasına nifak sokmaya çalıştılar. 41 yılda kim kazandı? Terör baronları, terör sektörü, kandan beslenenler kazandı. Türk, Kürt, Arap üzerine kirli hesapları olanlar kazandı. İşte bugün bu kirli oyunu, bu kirli tezgâhı, bu nifak hareketini bozuyor, alt üst ediyoruz. Tarih tekerrür ediyor. Bugün Türk ile Kürt aralarında engel olmaksızın tekrar muhabbetle kucaklaşıyor. Bugün Malazgirt ruhu, Kudüs İttifakı, İstiklal Savaşı’nın nüvesi yeniden şekilleniyor. Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor. Şimdi oturup konuşacağız. Silahlarla, şiddetle değil, kavga için değil, muhabbet, kardeşlik için, aradaki terör engelini kaldırarak yüz yüze, gönül gönüle konuşacağız.” dedi.

Her meseleyi konuşarak çözeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu ülkenin her bir vatandaşı ister Türk, ister Kürt, ister Arap, ister Sünni, ister Alevi, sağcı, solcu, zengin, fakir her bir vatandaşı devlet karşısında birinci sınıf vatandaştır. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin ortak yuvası, çatısıdır. 86 milyon biriz, beraberiz, ezelden ebediyete kadar kardeşiz. Tüm farklılıklarımıza rağmen hep birlikte Türkiye’yiz. 23 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Ve inşallah Türkiye bu mücadeleyi taçlandırıyor. Kürt kardeşim meselen mi var? Arada silah, şiddet, terör olmadan oturup konuşacağız. Alevi kardeşim sorunun mu var? Diyalogla çözeceğiz. İnanın soframıza bereket gelecek. Geniş Türkiye hanemize huzur gelecek. O bereketle, huzurla her engeli aşacak, geleceğe yürüyeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayalım gönüller bir olunca sınırlar ortadan kalkar. İşte ilk adım olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir komisyon kuracak, sürecin yasal ihtiyaçlarını Meclis çatısı altında konuşmaya başlayacağız. Altını çizerek söylüyorum, Cumhur İttifakı olarak AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM heyetiyle de birlikte bu süreci evelallah pişirerek geleceğe taşıyacağız” ifadelerini kullandı.

DEM Parti heyetinin dün TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’la görüştüğünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazi Meclisimizin sürece sunacağı güçlü katkının yürütülen çalışmalar açısından kritik önemde olduğu kanaatindeyiz. İşte bu süreçte rahmetli Sırrı Süreyya kardeşimizle, ardından Pervin Buldan Hanımefendi’yle ve Mithat Sancar’la bu hafta bir araya geldik, oturduk, konuştuk. Beraber, birlikte bu yürüyüş için neler yapabiliriz bunları konuştuk. Demek oluyormuş, daha güzel şeyler olacak” değerlendirmesinde bulundu.

“SURİYE’DEKİ KÜRT KARDEŞİMİN DE HUZUR, EMNİYET İÇİNDE YAŞAMASI OLMAZSA OLMAZIMIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mümkün olan en geniş katılımla, yapıcı ve kolaylaştırıcı bir yaklaşımla Meclis’in de bu hayırlı süreci desteklemesini temenni ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Burada şunu da tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum; sadece Kürt vatandaşlarımızın değil, Irak ve Suriye’deki Kürt kardeşimin meselesi de unutmayın bizim meselemizdir. Onlarla da bu süreci görüşüyoruz, konuşuyoruz ve onlar da çok mutlu. Türkiye’deki bu gelişmeler, hele hele dünkü atılan adımlar Irak’ta çok farklı sesler meydana getirdi. Suriye’deki Kürt kardeşimin de huzur, barış ve emniyet içinde yaşaması bizim olmazsa olmazımızdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın aynı zamanda Suriye Özel Temsilcisi de olduğuna dikkati çekerek, “Onlar da Suriye’de görüşmeler, toplantılar yaptılar ve oradan verilen mesajlar da gerçekten çok çok olumluydu, bizler için de sevindiriciydi” dedi.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, ESKİSİNDEN ÇOK DAHA GÜÇLÜ OLACAK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir iklimin süratle oluşması için yeni Suriye hükûmeti ile ve uluslararası ortaklarıyla çalışmayı sürdürdüklerini bildirdi.

Orada da terör defterinin kapanacağına, kardeşliğin, birlik, beraberlik ve bütünlüğün kazanacağına yürekten inandıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, DEM, biz en azından üçlü olarak bu yola beraber yürümeye kararı verdik. Derdimiz var, dertliyiz, derdimiz olduğuna göre, dertli olduğumuza göre, el ele verdiğimize göre Allah’ın izniyle biz bu engelleri aşarız. Şunu herkes bilsin ki artık yumrukları sıkmaya gerek yok. Musaffa edeceğiz, kucaklaşacağız, konuşacağız, birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz” diye konuştu.

El ele, gönül gönüle Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Terörün bitmesiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, unutmayın eskisinden çok daha güçlü, çok daha özgüvenli olacaktır. Enerjimizi artık asli işimize vereceğiz. Kaynaklarımızı terörle mücadele için değil, kalkınma için refah için müreffeh ve muzaffer bir Türkiye için seferber edeceğiz. Türkiye kardeşlikle büyüyecek, Türkiye demokrasiyle güçlenecek, Türkiye istikrar ve güven içinde geleceğe yürüyecek. Göreceksiniz çok farklı bir Türkiye’ye en yakın zamanda kavuşacağız. Şunun altını çizerek tekrar söylüyorum; biz bir adım atana her türlü kolaylığı sağlarız. Unutmayın çıkış yolu arayana kapıyı ardına kadar açarız ama sular tersine akarsa da gereğini yaparız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimsenin tedirgin olmaması gerektiğinin altını çizerek, “Türk düne göre çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür. Kürt, Arap düne göre çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür. Acıları aşmak biliyorum kolay olmayacak, acı hatıraları geride bırakmak elbette kolay olmayacak. Kayıplarımız şüphesiz geri gelmeyecek ama gençlerimiz hayatlarının baharında aramızdan Allah’ın izniyle bir daha ayrılmayacak. İnşallah annelerimiz gözyaşı dökmeyecek, evlat acısı yaşamayacak” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, badireler atlattıklarına, tuzakları aşıp bugünlere geldiklerini belirterek, şunları kaydetti: “Yaralarımızı sarar, yolumuza çok daha güçlü, çok daha kararlı devam ederiz. Ülke ve millet olarak bu özgüvene, bu iradeye ziyadesiyle sahibiz. Hiç kimseyi incitmeden, üzmeden, kırmadan sürecin hassasiyetine uygun şekilde işin süratle nihayete ermesi için kolaylaştırıcı olacağız, silah teslimini kurulan mekanizma vasıtasıyla titizlikle takip edeceğiz. Şehit anaları, şehit babaları ellerinizden öpüyorum, hiç kimse şehitlerimizin aziz hatırasına el uzatamaz onların mirasına leke süremez. Evet, müsterih olun, gelinen nokta ile şehitlerimizin gayesi menzilini bulmuş olacak. Gazi kardeşlerim müsterih olun, gelinen nokta ile fedakârlığınız taçlanacak. Türkiye’yi buraya şehitlerimiz taşıdı, gazilerimiz taşıdı, her birine minnettarız ve onların hatırasını asla çiğnetmeyeceğiz.”

Bugün söylenmesi gerekeni Mehmet Akif Ersoy’un 104 yıl önce müjdelediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Marşı’nın “Dalgalan sende şafaklar gibi ey şanlı hilal, olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal. Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet, hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal” dizelerini okudu.

“Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bugünleri görmemize vesile olan kahraman ordumuzun kahraman mensuplarına, polis, jandarma, sahil güvenlik birimlerimize, teröre karşı en ön safta mücadele eden güvenlik korucularımıza, Millî İstihbarat Teşkilatımızın isimsiz kahramanlarına, muhterem gazilerimize ve şehitlerimizin değerli yakınlarına, yarım asırdır yaşadığı onca acıya rağmen bu topraklardaki ebedi kardeşliğine leke sürdürmeyen aziz milletime bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.

İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye, sağduyulu bir üslupla süreci sahiplenen DEM Parti heyetine ve özellikle merhum Sırrı Süreyya Önder’e, farklı kulvarda olsak da millî meselelerde millî duruş sergileme basiretini gösteren siyasi partilere ve aktörlere, sorumlu yayıncılık çizgisiyle sürece destek olan basın kuruluşlarımıza ve gazetecilere, ayrıca isimleri bizde mahfuz diğer arkadaşlarımıza bugün bir kere daha kalpten teşekkür ediyorum. Güvenlik birimlerimizin çalışmalarına destek olan Irak merkezi hükûmeti ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne de buradan teşekkürlerimi iletiyorum.”

GENÇ GAZETECİLER TÜRKİYE

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı anigif-genc-gazeteciler.gif

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kamu Başdenetçisi Akarca’yı kabul etti

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Başdenetçisi Mehmet Akarca ve beraberindeki heyeti Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti.

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli’yi kabul etti

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti.

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

Adalet Bakanı Tunç açıkladı! Avukatlara 6 ay ödemesiz kredi müjdesi

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, genç avukatlara kendi bürolarını kurabilmeleri için 6 ay ödemesiz, sabit ve değişken faizli alternatifleri içeren kredi desteği sağlanacağını dile getirerek, “Son 23 yılda tabii avukatlarımızla ilgili olarak yapılan savunma hakkını güçlendirmeye yönelik çok önemli çalışmaları gerçekleştirdik.” dedi.

Bakan Yılmaz Tunç, Ankara Hakimevi’nde, Türkiye Barolar Birliği, Vakıfbank ve Kredi Garanti Fonu desteğiyle düzenlenen “Avukatların Büro Kurma Giderlerinin Karşılanması İçin Finansman Desteği Sağlanmasına Dair İşbirliği Protokolü İmza Töreni”nde konuştu. Yargının üç sac ayağından birinin avukatlar olduğunu dile getiren Bakan Tunç, avukatların olmaması durumunda savunma hakkından, bağımsız ve tarafsız yargıdan bahsedilemeyeceğini söyledi.

İşbirliği protokolü için paydaşlarla kapsamlı istişareler gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Tunç, şöyle devam etti:

“Bugün imzalanacak protokolle 6 ay ödemesiz dönemli kredi seçeneklerinden, sabit ve değişken faizli alternatiflerden, piyasadaki faiz oranlarının altında ve teminatsız kredi koşullarından yararlanabilme imkanını bulacak genç meslektaşlarımız. İlk 5 yıl için bunlar belirlendi. 5 yıllık kıdeme sahip avukatlarımız yararlanabilecek. Ancak deprem bölgesinde böyle bir yaş sınırlaması yok. Deprem bölgesinden başvuran tüm meslektaşlarımız bundan faydalanabilecekler. Dolayısıyla orada herhangi bir sınırlama yok. Onlara pozitif ayrımcılık yapmak durumundayız.”

Bakan Tunç, destek paketinin ilk başta 3 milyar lira olarak belirlendiğini, talep doğrultusunda miktarın 5 milyar liraya yükseltildiğini bildirdi. Bakan Yılmaz Tunç, “Son 23 yılda tabii avukatlarımızla ilgili olarak yapılan savunma hakkını güçlendirmeye yönelik çok önemli çalışmaları gerçekleştirdik.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuyla paylaşılan Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde önemli hedeflerin bulunduğunu belirten Bakan Yılmaz Tunç, “Ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılmasına, adalete erişimi kolaylaştırmaya yönelik önemli hedefler var. Hukuk ve idari yargı süreçlerinin etkinliğinin artırılması ve insan kaynakları kapasitesinin güçlendirilmesiyle ilgili hedefler var.” dedi.

Avukatlık Kanunu’nun günün ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi gerektiğini dile getiren Adalet Bakanı Tunç, savunma makamını güçlendirecek adımları atacaklarını söyledi.

Bakan Tunç, kamu avukatlarının çalışma esaslarına ve özlük haklarına yönelik talepleri de değerlendireceklerine işaret ederek, “Zorunlu müdafilik ve vekillik ile diğer avukatlık hizmetlerinden alınan vergilerin azaltılmasıyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığı’mız ile görüşmelerimiz devam edecek. Zorunlu müdafi ve vekillere yapılacak ödemelere ilişkin ilgili yönetmelik ve tarifede yer alan hükümlerin, verilen hizmetin niteliği gözetilerek yeniden ele alınması lazım. Bağlı çalışan avukatlar için mesleğin niteliğine uygun bir ücret rejiminin oluşturulması gibi önemli hususlar Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde yer aldı.” diye konuştu.

PROTOKOL İMZALANDI

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan da protokolle genç avukatların büro kurarken finansal olarak desteklenmesini, bu yolla vatandaşların adalete erişiminin kolaylaştırılmasını amaçladıklarını bildirdi. Büro kuracak avukatlara destek sağlanmasına ilişkin yasal düzenlemenin 2023’te yürürlüğe girdiğini anımsatan Sağkan, protokolle deprem bölgesindeki avukatlara da destek sağlanacağını ifade etti.

Konuşmaların ardından Bakan Tunç, TBB Başkanı Sağkan, Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih ile Kredi Garanti Fonu Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Başkanı Erdoğan Özegen işbirliği protokolünü imzaladı.

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

DAHA FAZLA HABER
GÜÇLÜ TÜRKİYE YENİ NESİL MEDYA

HABER BURADA

Bürokrat11 saat önce

15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE MİLLİ BİRLİK TRENİ BİR KEZ DAHA RAYLARDA

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Zaferin Adı Türkiye” temalı “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” Treni’nin 68 gün...

Bürokrat3 gün önce

“Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, terör örgütünün silah bırakmasıyla ilgili olarak, “Bugün Malazgirt ruhu,...

Bürokrat3 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kamu Başdenetçisi Akarca’yı kabul etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Başdenetçisi Mehmet Akarca ve beraberindeki heyeti Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. GENÇ GAZETECİLER...

Bürokrat4 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli’yi kabul etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. GENÇ GAZETECİLER ANKARA

Bürokrat4 gün önce

Adalet Bakanı Tunç açıkladı! Avukatlara 6 ay ödemesiz kredi müjdesi

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, genç avukatlara kendi bürolarını kurabilmeleri için 6 ay ödemesiz, sabit ve değişken faizli alternatifleri içeren kredi...

Bürokrat7 gün önce

Marka & Patent çetesi | Devletin imkanlarını kullanıp Milletimize TUZAK kuruyorlar FETÖ’cülere Kimler yardım ediyor?

FETÖ’nün bilişim militanları | İnsanlara kumpas kurarak adli sicil kayıtlarını kirletmek için her türlü yolsuzlukları yapıyorlar sınır tanımıyorlar

Bürokrat1 hafta önce

VATAN SİZE MİNNETTAR

“Pençe-Kilit Harekatı bölgesinden gelen acı haberler yüreğimizi dağladı. Görev sırasında metan gazından etkilenerek şehit olan kahraman evlatlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine...

Bürokrat1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın 17. Zirvesi’ne katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan’ın Hankendi şehrinde gerçekleştirilen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın 17. Zirvesi’ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hankedi Kongre Merkezi’ne gelişinde...

Bürokrat2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Azerbaycan’da

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın (EİT) 17. Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Azerbaycan’ın Fuzuli şehrine ulaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Fuzuli...

Dünya2 hafta önce

Emine Erdoğan, Papa 14. Leo ile görüştü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Papalık Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde gerçekleşecek “Kardeşlik Temelli Ekonomi: Etik Çoktaraflılık” başlıklı etkinlikte konuşmak...

GÜÇLÜ TÜRKİYE YENİ NESİL MEDYA
Mart 2022
P S Ç P C C P
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031  
GÜÇLÜ TÜRKİYE YENİ NESİL MEDYA

GENÇ BÜROKRAT

seers cmp badge