Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, farklı kademelerinde görev yapan sağlık çalışanlarıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki iftar yemeğinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen iftar programında, sağlık çalışanlarıyla bir araya geldi.
Katılımcıları selamlayan ve Ramazan-ı şeriflerini tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sayıları 1 milyon 300 bini bulan sağlık ordusunun mensuplarına şükranlarını sundu. Yurt içinde ve yurt dışında insanlara sağlık hizmeti sunmak için fedakârca çalışan ve çaba gösteren tüm sağlık çalışanlarına selamlarını da ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkçıların, son iki yıla damgasını vuran Koronavirüs sürecinde, meşakkatli ve son derece sancılı günler geçirdiklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Haftalarca evlerine gidemeyen, çocuklarının yüzünü göremeyen, sevdikleriyle ancak telefon ekranından hasret gideren kardeşlerimiz oldu. Yine bu salgın döneminde Murat Dilmener, Cemil Taşçıoğlu ve Feriha Öz gibi saygın hocalarımızın da aralarında yer aldığı pek çok bilim insanımızı, ülkemizin yetiştirdiği değerlerimizi kaybettik. Vazife esnasında vefat edenler başta olmak üzere dar-ı bekaya uğurladığımız tüm kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum” diye konuştu.
Milletin, sağlık çalışanlarının bu zorlu süreçteki mücadelelerini ve gösterdikleri fedakârlıklarını asla unutmayacağını ve daima şükranla, minnetle yâd edeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgının, Kanuni Sultan Süleyman’ın, “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” sözündeki derin hikmeti, dünyada sağlıktan daha büyük mutluluk olamayacağı gerçeğini bir kez daha gösterdiğini vurguladı.
“ŞEHİR HASTANELERİMİZ KİTLESEL HASTALIKLARLA MÜCADELEDE DÜNYADA ÖRNEK ALINAN KURUMLAR HÂLİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR”
Sürecin, kaliteli, yaygın ve erişilebilir sağlık hizmetleriyle güçlü sağlık altyapısına sahip olmanın ehemmiyetini tekrar hatırlattığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Allah’a hamdolsun, son 20 yılda sağlığa yaptığımız yatırımların karşılığını geride bıraktığımız iki yılda katbekat fazlasıyla alma imkânı bulduk. Ülkemizin farklı şehirlerinde açtığımız toplam 25 bin 298 yataklı 19 şehir hastanemiz insan hayatının söz konusu olduğu bu kritik dönemde çok önemli roller üstlendi. Muhalefetin engellemek için gece gündüz uğraştığı bu modern tesisler salgın tarzı kitlesel hastalıklarla mücadelede dünyada örnek alınan kurumlar hâline dönüşmüştür” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, rekor sürelerde inşasını tamamlayıp hizmete sundukları 1008’er yataklı iki acil durum hastanesiyle de bu alanda yeni bir çığır açtıklarını belirterek, “Sadece salgın döneminde 16 bin 159 yataklı sağlık tesisinin inşaatını tamamlayıp devreye alarak büyük bir başarıya imza attık. ‘İsraf’ denilen, ‘ne gerek var’ diye eleştirilen sağlık projelerimizin tamamı bu süreçte 10 binlerce vatandaşımızın hayatının kurtulmasına vesile oldu” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin, salgın döneminde aşıya ilk ulaşan sayılı ülkeler arasında yer aldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece aşı teminiyle yetinmedik aynı zamanda kendi yerli aşımızı süratle geliştirerek dünyadaki konumumuzu daha da perçinledik. Yerli aşımız TURKOVAC bugün kendi vatandaşımız yanında dünyanın farklı köşelerindeki milyonlarca insana da şifa kaynağı oluyor. Kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz Türkiye Aşı Enstitüsü ve Klinik Araştırmaları Merkezimizle, yani yeni hıfzıssıhhamızla bu alanda nitelikli çalışmalar yürütüyoruz. Tüm dünyayı derinden sarsan salgına karşı son iki yıldır başarıyla yürüttüğümüz mücadeleyi inşallah zaferle taçlandırmakta kararlıyız” değerlendirmesinde bulundu.
Sağlık sisteminin gücü, aldıkları tedbirlerin etkinliği ve yaygın aşılama kampanyasının da pozitif etkisiyle vaka, hastaneye yatış ve vefat sayılarında ciddi düşüş yaşandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bilim insanları mevcut tablonun pandemiden ziyade bir endemi olarak tanımlanmasının daha uygun olacağını ifade ediyor. İnşallah önümüzdeki günlerde bu gerçekler temelinde kapsamlı bir durum değerlendirmesi yapacak, Bilim Kurulumuzun da tavsiyeleri doğrultusunda alınan kararları milletimizle paylaşacağız. Salgın şartlarının hafiflemesiyle birlikte ameliyatlardan tetkik ve tahlillere, görüntülemeden standart poliklinik hizmetlerine kadar hastanelerimizdeki hizmetlerin de tekrar rayına girdiğini görüyoruz. Salgın ülkemizin gündeminden çıktıkça sağlık hizmetleriyle ilgili vatandaşlarımızdan gelen serzenişler zamanla daha da azalacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanların, sorunsuz ve kesintisiz bir şekilde sağlık hizmetine ulaşması için her türlü çabayı göstermeye devam edeceklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Elbette modern hastaneler, en yeni teknolojiye sahip cihazlar sağlık hizmetlerinin sunumunda önemlidir, vazgeçilmezdir ancak doğrudan insanla ve insan hayatıyla ilgili her alanda olduğu gibi sağlıkta da asli unsur sağlık personelidir. Devletimizin sağlıkta yaptığı yatırımları, sağladığı teşvik ve destekleri vatandaşlarımıza hissettirecek olanlar doktoru, hemşiresi, hasta bakıcısı, laborantı, teknikeri, temizlik görevlisiyle sağlık çalışanlarımızın tamamıdır. Bunun için sağlık personelimizin vazifelerini huzuru kalple, herhangi bir endişe taşımadan yerine getirebilmelerine büyük önem veriyoruz. Yapacağımız hiçbir şey, söyleyeceğimiz hiçbir söz size olan şükran duygularımızı ifade etmeye kâfi gelmez.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı’nda paylaştıkları sağlıkta şiddetin engellenmesi ve mali iyileştirmeler başta olmak üzere tüm müjdelerle ilgili çalışmaların devam ettiğini söyledi.
14 Mart’ta sağlık çalışanlarına yönelik beş müjde verdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlk müjdemiz, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin, bu tür suçların katalog suç kapsamına alınarak önüne geçilmesine yönelik bir yasal düzenlemeydi. Komisyon aşaması biten bu teklif inşallah bayramdan sonra Genel Kurul’a gelerek, milletvekillerimizin takdiriyle kanunlaşacaktır” diye konuştu.
İkinci müjdenin Mesleki Sorumluluk Kurulu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu düzenlemeyle, mesleki faaliyetleri sebebiyle doktorlara açılacak tazminat davalarının önce Sağlık Bakanlığı bünyesindeki bir kurulda değerlendirilmesini sağlayacak yeni bir mekanizma oluşturuluyor. Yeni düzenleme, şayet doktorun kasıtlı ihmaline dayanmayan bir tazminat kararı söz konusuysa, vatandaşımızın mağdur olmaması için bunu da devletin üstlenmesini öngörüyor. Şiddetle aynı kanun teklifi kapsamındaki bu düzenleme de inşallah bayram sonrası Genel Kurul gündemine gelecek.
Üçüncü müjdemiz, sağlık çalışanlarının mali haklarıyla ilgili iyileştirmelerdi. İlgili bakanlıklarımız ve kurumlarımız oldukça kapsamlı hazırlık gerektiren mali iyileştirmeler konusunu çalışıyor. İnşallah en kısa sürede neticesini sizlerle paylaşacağız. Sabit ek ödemeleri bordroya yansıtılacak sağlık çalışanlarımızın bu sebeple herhangi bir hak kaybına uğramamaları da temin edilecektir.
Dördüncü müjdemiz, lisans mezunu hemşirelerimizin 3600 ek gösterge kapsamına alınması başta olmak üzere mali iyileştirmelerin emekliliğe de yansıması konusuydu. Sağlık çalışanları dışında da önemli bir kesimi ilgilendiren 3600 ek gösterge meselesini yıl bitmeden neticelendirmekte kararlı olduğumuzun altını burada bir kez daha çizmek istiyorum.
Beşinci müjdemiz, aile hekimlerimizin ücretlerinde artış yapılmasıydı. Bu hususta da bakanlıklarımızın ve kurumlarımızın çalışmaları yakında bitiyor. Böylece sağlık çalışanlarımız bu yaz aylarından itibaren her bakımdan daha huzurlu ve daha rahat şekilde hayatlarını sürdürebilecekler.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, verdikleri sözlerin her birini yakından takip ederek, mutlaka neticelenmesini temin edeceklerini vurguladı.
Türkiye’deki her kesim gibi sağlıkçıların da çalışma ortamlarını iyileştirecek, refah seviyelerini yükseltecek, geleceğe umutla bakmalarını sağlayacak adımlar atmanın en başta gelen sorumlulukları olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Hekimlerimizin ve diğer sağlık çalışanlarımızın her meselesini kendi meselemiz, her kazancını kendi kazancımız görerek, samimiyetle çaba harcadığımızdan emin olunuz. Biz bugüne kadar ne muhalefet gibi popülizme tevessül ederek afaki söylemlere sarıldık ne de insanımızın sıkıntı yaşamasına seyirci kaldık. Günü kurtarmaktan ziyade 85 milyonun tamamının istikbalini garanti altına almayı hedefledik. Bugün de aynısını yapıyoruz. Küresel ekonominin durumunu da göz önüne alarak, hep birlikte Türkiye’yi bu fırtınalı denizden, sahili selamete çıkarmanın mücadelesini veriyoruz.
Temel hizmetlerin en başında gelen sağlık alanında başarılı olmadan diğer hiçbir konuda kat ettiğimiz mesafenin önemi olmadığına inanıyorum. Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasında en çok sizlerin desteğine ihtiyaç duyuyor, en çok sizlere güveniyoruz. Tüm kamu personelinin neredeyse üçte birini oluşturan sağlıkçılarımıza ‘ordu’ derken lafın gelişi söylemiyoruz. Ülkemizin dört bir yanında günün 24 saati vazife başında olan ve sayıları 1,3 milyon kişiye ulaşan sağlık çalışanlarımızın verdiği güvenle, hayatın diğer alanlarına dört elle sarılıyoruz. Sağlık sistemimizin taşıyıcı sütunları olarak gördüğüm siz kardeşlerimizin de tıpkı salgın döneminde olduğu gibi canla başla milletimize hizmet etmeyi sürdürdüğünüzden şüphe duymuyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ile Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde akşam yemeğinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda düzenlenen TRT 47. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasına salondakileri selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışından gelen misafir çocuklara Türkiye’de bulunmaları ve sevinçlere ortak oldukları için teşekkür etti.
Program öncesi İstanbul’da ve Marmara Bölgesi’nde depremlerin meydana geldiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kısa bir süre önce İstanbul’da ve Marmara Bölgemizde 6,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İstanbullu kardeşlerim başta olmak üzere depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza buradan geçmiş olsun dileklerimizi gönderiyoruz. AFAD ve Sağlık Bakanlığımız başta olmak üzere devletimizin tüm birimleri şu an teyakkuz halinde. Arama-tarama çalışmalarımız hassasiyetle devam ediyor. Biz de süreci çok yakından takip ediyoruz. Buraya gelmeden önce bakan arkadaşlarımızın yanı sıra AFAD Başkanımız ve İstanbul Valimizden en güncel bilgileri aldım. Elhamdülillah, şimdilik sıkıntılı bir durum görünmüyor. Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü musibetten, afetten, kazadan, beladan, muhafaza eylesin diyorum.”
Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanındaki tüm çocukların 23 Nisan Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu bayramı sizlere armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm devlet büyüklerimizi, şehit ve gazilerimizi şükranla yâd ediyorum” ifadesini kullandı.
TRT’nin bir yandan sorumlu yayın ve habercilik anlayışıyla başarılarına her gün yenisini eklerken, diğer yandan böylesine güzel ve anlamlı etkinliklerle kalpleri buluşturmaya devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1979’dan bu yana her sene düzenlenen uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği, TRT’mizin yüz akı işlerinden bir diğerini teşkil ediyor” dedi.
“KARDEŞLİĞİ NE KADAR YÜCELTİRSENİZ, DÜNYAMIZ O DERECE YAŞANILIR HÂLE GELECEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 120 farklı ülkeden 130 binden fazla çocuğun Türkiye’deki bu etkinliklerde misafir edildiğini anımsatarak, şunları kaydetti:
“Şenliklerin 47’ncisini ‘Hayat çocuklar gülünce güzel’ temasıyla gerçekleştiriyoruz. 30 ülkeden 600 gül yüzlü evladımızı külliyemizde ağırlayarak onların coşkusuna, mutluluğuna, enerjisine biz de ortak oluyoruz. Bugün burada yaşadığınız sevincin hiç azalmamasını, hayatınız boyunca yüzünüzden tebessümlerin asla eksik olmamasını temenni ediyorum. İnançlarımız, dillerimiz ve kültürlerimiz farklı olsa da hepimiz büyük insanlık ailesinin fertleriyiz. Hepimiz Hazreti Adem ile Hazreti Havva’nın çocuklarıyız. Siz çocuklar, kardeşliği ne kadar yüceltirseniz, unutmayınız dünyamız o derece yaşanılır hâle gelecektir.
Kalplerinizdeki sevgiyle, yüreklerinizdeki umutla, birbirinize duyduğunuz o tertemiz güvenle barışı ve huzuru sizler tesis edeceksiniz. Kötülere ve kötülüklere rağmen bu dünyayı sizler güzelleştireceksiniz. Kısacası bizim uğruna bedeller ödeyerek çetin mücadeleler neticesinde belli bir aşamaya getirdiğimiz hayallerin geri kalanını gerçeğe sizler dönüştüreceksiniz. Sizlere güveniyoruz, sizlere inanıyoruz. Hayat yolculuğunuzda hepinize şimdiden başarılar diliyor, her birinizi o ışık saçan gözlerinizden öpüyorum.”
Organizasyonun düzenlenmesinde emeği geçen TRT ailesine de teşekkürlerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocuklardan aileleri ve arkadaşlarına Türkiye’den kucak dolusu selam götürmelerini istedi.
23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nin açıldığı ve Türk Milletinin egemenliğini ilan ettiği tarihtir.
Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz’ Mustafa Kemal Atatürk.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1924’te 23 Nisan gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929 tarihinde Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiş ve bu tarihten itibaren 23 Nisan yurt sathında Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır. Çocuklara armağan edilen tek evrensel bayram olma özelliği taşıyan 23 Nisan, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin onlara güveninin göstergesidir. Atatürk, dünya tarihinde çocuklara bayram armağan eden tek liderdir.
UNESCO’nun 1979 yılını “Dünya Çocuk Yılı” olarak ilan etmesiyle, bu bayram dünya çocuklarıyla bir arada, büyük bir coşku ve heyecanla kutlanmaktadır. Dünya barışı adına, geleceğin büyükleri ve yöneticileri olan çocukların bu gün vesilesiyle bir araya gelmeleri, çocukça bir masumiyetle birbirleriyle kucaklaşmaları bizim için gurur kaynağı olmuştur.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, gelecek nesillere verdiği önemi şu sözleriyle ifade etmektedir; “Küçük hanımlar, Küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.” Sözleriyle çocuklarımızın geleceğin umudu ve mimarı olduklarını belirtmiştir.
“Çocuklar bu ülkenin temeli, yarının umududur. Onlara göstereceğimiz sevgi, geleceğe yapılmış en değerli yatırımdır.” 23 Nisan bayramınız kutlu olsun!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A Hizmete Alma Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranıyla 84 yerli ekipman kullanarak geliştirdiğimiz TÜRKSAT 6A ile birlikte Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜRKSAT Gölbaşı Yerleşkesi’nde düzenlenen TÜRKSAT 6A Hizmete Alma Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A’nın, 9 Temmuz 2024’te uzaya fırlatıldığını, ilk test yayınının ise 17 Şubat’ta yapıldığını belirtti.
Tüm süreçlerin sorunsuz ve sıkıntısız bir şekilde tamamlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A’nın ülke ve millet için hayırlı olmasını diledi.
Tasarımından üretimine, nakliyesinden uzaya fırlatılmasına, yörüngeye oturtulmasından test aşamasına kadar projenin başarıyla ilerletilmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, projeye destek olan ve uzay sanayisine gönül vermiş tüm personeli tebrik etti.
En az 15 yıl hizmet verecek TÜRKSAT 6A ile birlikte TÜRKSAT’ın işlettiği haberleşme uydularının sayısının altıya, uzaydaki uyduların toplam mevcudunun da 10’a yükseldiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yer sabit özelliği taşıyan yeni haberleşme uydusunun televizyon yayıncılığı başta olmak üzere acil durum haberleşmesi hizmetlerini de geniş bir kapsama alanında sunacağını söyledi.
Kesintisiz televizyon yayıncılığı açısından kritik önem taşıyan TÜRKSAT 6A ile televizyon yayını yapılan uyduların artık yedeklenebileceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzay iletişim ve haberleşme sektörleri için atılmış çok büyük bir adım olan TÜRKSAT 6A uydusunun ülke ve millet için hayır getirmesini temenni etti.
Özellikle haberleşme uyduları gibi teknolojilerin dışa bağımlı olmadan üretilmesinin millî güvenlik açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranıyla 84 yerli ekipman kullanarak geliştirdiğimiz TÜRKSAT 6A ile birlikte Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi. Yeni haberleşme uydumuz, yerli ve millî teknoloji üretme hedefimiz doğrultusunda 20 yıla yayılan titiz, yoğun ve meşakkatli bir çalışmanın ürünüdür.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu noktaya gelmenin kolay olmadığını belirterek, hayata geçirilen teknoloji transfer programıyla 3A, 4A ve 4B uydularının üretiminde TÜRKSAT mühendislerinin de yer almasını sağladıklarını anımsattı.
Devamında 5A ve 5B uydularının yapımında 12 mühendisi tasarım, üretim ve test başlıkları süreçlerine doğrudan dâhil ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllara sâri bu çalışmalar ve tecrübelerle uzay teknolojileri alanında pek çok kritik eşiğin aşıldığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece en yüksek yerlilik oranına sahip TÜRKSAT 6A uydusunu üretme imkân, yetenek ve tecrübesine sahip olunduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yapamayız’ diyenlere inat, ‘Biz yaparız, hatta daha iyisini yaparız’ dedik. Karamsarlık aşılayanlara, kendi ülkesinden, kendi milletinden umudunu kesenlere asla kulak asmadık. Yani yılmadan, yorulmadan, inanç, sabır ve azimle çalışarak bugünlere kadar hamdolsun alnımızın akıyla geldik. Bugünkü başarı, lafa her başladıklarında ‘Bizden bir şey olmaz’ diyerek gençlere umutsuzluk aşılayan eşik zihniyete indirilmiş ağır bir darbedir” diye konuştu.
Mühendislere ve Türkiye’nin uzaydaki varlığına güç katanlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 yıldır olduğu gibi önce hayalleri hedeflere sonra da hedefleri gerçeklere dönüştürmeye devam edeceklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli ve millî haberleşme uydusu ile TÜRKSAT’ın hizmet verdiği alanın, Hindistan, Tayland, Malezya ve Endonezya’yı da kapsayacak şekilde daha da genişleyeceğini belirterek, “Uydularımızın dünya genelinde ulaştığı nüfus 3,5 milyardan 5 milyara yükselecek” ifadelerini kullandı.
Teknoloji transferi ve tecrübe kazanımı sayesinde Türkiye’nin artık uydu ve bileşenlerinin tasarım ve üretiminde önemli bir pazar payına sahip olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, devrim niteliğindeki bu projeyle, yerli ve millî bir haberleşme uydusu platformuna sahip olunduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana paydaşların yanı sıra alt yüklenicilerle birlikte uydu üretim ekosistemi kurarak, birçok kurum ve kuruluşun uzay sanayisine katkı vermesini sağladıklarını kaydederek, şöyle konuştu: “Tüm aşamalarda aktif roller üstlenen onlarca mühendis ve personelimizle birlikte uydu ve uzay teknolojileri için insan kaynağı yetiştirmiş olduk. Proje paydaşlarının geliştirdiği ekipmanlarla uluslararası ölçekte rekabet edebilme düzeyine eriştik. İhracat kapasitemizi daha da güçlendirdik. SpaceX ile ortak çalışmalar yürütme yanında fırlatma süreci de TÜRKSAT tarafından yönetildi. Dünya nüfusunun yüzde 60’ından fazlasını yani 5 milyarlık bir nüfusu ihtiva eden kapsama alanıyla uzay çalışmaları ve uydu yayıncılığında parmakla gösterilen ülkeler arasına girdik.”
Elde edilen bu kazanım ve etkinliklerle millî uydu markası oluşturma ve millî uzay şirketi kurulması noktasında önemli bir fırsatın yakalandığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelecekteki ay ve derin uzay görevleri, haberleşme uyduları ve takım uydu projelerinin hayata geçirilmesinde de yine bu birikimden istifade edeceğiz” dedi.
Çıtayı sürekli yukarıya çıkartarak hedeflere ulaşacaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyadaki gelişmelere baktığımızda şu gerçeği hepimiz görmekteyiz, Türkiye’nin önünde tarihi bir fırsat penceresi açılmaktadır. Küresel sistemde hak ettiğimiz yere gelmeye çok yakınız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiç kimsenin bu fırsatı heba etmesine izin veremeyeceklerini vurgulayarak, daha önce dünyada benzer değişimler olurken, Türkiye’nin kendi iç çekişmeleriyle meşgul olduğunu anımsattı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilimsel ve teknolojik ilerlemeler yaşanırken biz millet olarak enerjimizi gereksiz, faydasız, boş tartışmalarla harcadık. Türkiye’nin dışarıyla ilgilenmemesi için her şey yapıldı, her şey denendi. Mezhep, köken, görüş farklılıkları üzerinden bizi iç meselelerimizle meşgul ederek, Türkiye’yi küresel rekabette minder dışına itmeyi başardılar. Bizimle aynı ligde olan ülkeler, teknolojide birbirleriyle kıran kırana bir yarış içindeyken, hatırlayın bu ülkenin gündemi, başörtüsüydü, sakaldı, sarıktı, çarşaftı, irtica idi, yeşil sermayeydi. Kendilerine bir iç düşman ürettiler ve Türkiye’yi o iç düşmanla oyaladılar. Peki, sonuçta ne oldu? Türkiye kaybetti, millet kaybetti. Eller koşar adım ilerlerken, biz yıllarca yerimizde saydık. Rakiplerimizle aramızdaki mesafenin açılmasına engel olamadık. Ekonomide, demokraside, dış politikada, toplumsal barış ve huzurda çok ağır faturalar ödemek zorunda kaldık.”
“TÜRKİYE’NİN İSMİ, BÖLGESİNİN BİR KUTUP BAŞI OLARAK HER PLATFORMDA DAHA FAZLA ZİKREDİLİYOR”
Bugün de dünyanın büyük bir dönüşümün arifesinde olduğunu, gümrük tarifeleri restleşmeleri ile küresel ticaretin kurallarının kökten değiştiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut krizlerin çözülemediği gibi her gün yeni bir gerilime uyanıldığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası sistemin, Gazze’deki soykırımla birlikte itibarını iyice kaybettiğine işaret ederek, şunları kaydetti: “Batı dünyası ve kurumları eski etkinliğini tamamen yitirmiş durumda. Yapay zekâ teknolojilerinin nereye varacağını kimse kestiremiyor. Yani eski sistem hızla yıkılırken, yerine ne konacağını tam olarak kimse kestiremiyor. Türkiye’nin ismi, bölgesinin bir kutup başı olarak her platformda daha fazla zikrediliyor. Ama böylesi kritik bir dönemde bakıyorsunuz, ana muhalefet partisi eliyle Türkiye tekrar tartışmaların, eski kavgaların içine çekilmek isteniyor. Ülkemize geçmişte bedel ödetmiş bayat senaryolar yine bu çevrelerin figüranlığında tekrar tedavüle konulmaya çalışılıyor. Sokaklarımızın terörize edilmesinden, Türkiye’nin Batıya ve batılı medya kuruluşlarına pervasızca şikâyet edilmesine, üniversite ve lise gençliğinin kışkırtılmasından, boykot çağrılarıyla ülke ekonomisine zarar verilmesine kadar tüm tuşlara aynı anda basılıyor.
Son olarak gerilim ve istismar siyasetlerine Gazze soykırımını alet ettiler. 50 bin masum katledilirken, ‘bize ne Filistin’den’ diyerek tam 18 aydır sustukları, topraklarını savunan Filistinli direnişçilere ‘terörist’ iftirası attıkları bir insani trajediden siyasi rant sağlamaya çalıştılar. Şunu açık ve net söylemek isterim, oyuncular değişmiş olsa da oynanan oyunun aynı olduğunu biz biliyoruz. Milletimiz de ne yapılmaya çalışıldığının gayet farkında. Dolayısıyla ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, arzu ettikleri kaos ve kargaşa ortamını bir türlü oluşturamıyorlar. Hükûmet olarak biz de hizmet ve eser siyasetimizden kopmayarak onların tuzağına düşmüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Türkiye’nin en stratejik projelerinden biri olan Silvan Sulama Tüneli’nin kazılarına başlayarak neticeyi aldıklarını anımsattı.
“TARİHÎ BİR BAŞARI HİKÂYESİNE ŞAHİTLİK EDİYORUZ”
Yine geçen hafta İstanbul Havalimanı’nda eş zamanlı üçlü bağımsız pist dönemini başlattıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Amerika’dan sonra bu uygulamayı hayata geçiren ikinci ülke olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin “oraya uçak inmez” dediği havalimanına artık aynı anda üç uçağın inip kalktığına dikkati çekerek, “Bugün de hamdolsun TÜRKSAT 6A’yı devreye alıyoruz. Bundan 31 yıl önce TÜRKSAT 1B uydusu ile başlayan uzay maceramızı çok daha yüksek bir düzeye eriştirmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. İnançla, azimle, emekle her cümlesi bilgi, tecrübe ve alın teriyle yazılmış tarihî bir başarı hikâyesine hep birlikte şahitlik ediyoruz.”
Projede yer alan kurumlarla, mühendislerle, çalışanlarla ne kadar iftihar edilse az olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bütün bunlar, inşa edilmekte olan Türkiye Yüzyılı’nın müjdeleridir. Allah’ın izniyle çok daha iyi yerlerde olacağız. Gençlerimize güçlü, müreffeh ve itibarlı bir Türkiye teslim edeceğiz. Milletimizin desteğiyle çıktığımız bu yolda Rabbim hepimize yardımcı olsun. Bizi daha nice başarılara ulaştırsın diyorum. Bu vesileyle 15 Temmuz hain darbe girişiminde FETÖ’cü teröristler tarafından burada şehit edilen Ahmet Özsoy ve Ali Karslı kardeşlerime Rabbimden rahmet niyaz ediyorum. İlk yerli ve millî haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6A’nın bir kez daha ülkemiz ve milletimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Projede emeği, katkısı, alın teri ve fikir teri olan tüm kardeşlerimi kutluyorum.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.