Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mardin’de gerçekleştirilen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, “2023 hedeflerimize sıkı sıkıya sarılıyoruz, Türkiye Yüzyılı’yla vizyonumuzu genişletiyoruz. Her küresel krizle birlikte, dünyadaki siyasi ve ekonomik dengeler biraz daha yerinden oynarken, Türkiye parlayan yıldızıyla gücüne güç katıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mardin 15 Temmuz Demokrasi ve Şehitler Meydanı’nda düzenlenen toplu açılış törenine katılarak, bir konuşma gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki konuşmasına, kendisini coşkuyla karşılayan vatandaşlara teşekkür ederek başladı. “Havalimanından buraya gelene kadar cadde boyu Mardinli kardeşlerimle hakikaten çok farklı bir buluşmayı gerçekleştirdik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, törene katılanların resmî rakamını sorduğunda ise “75 bin kişi meydanda.” yanıtını aldığını aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu bir sevginin, bu bir dayanışmanın, bu bir 2023’e yürüyüşün coşkulu adımıdır. O güzel Mardin türküsünden ilhamla diyorum ki ‘Hasretinden dağlar çökse başıma, yine söz söyletmem Mardin’e, aşkıma. Çekilin başımdan Allah aşkına, ben sevdim Mardin’i bundan kime ne?’ Biz tarihin, kültürün, medeniyetlerin şehri Mardin’i de tüm insani zenginlikleriyle, özellikle Mardinli kardeşlerimi de Allah için seviyoruz.”
Birilerinin kardeşliğin şehri Mardin’i sahip olduğu güzelliklerden kopartmak için çok uğraştıklarını, her türlü fitneyi, her türlü fesadı, her türlü baskıyı, zulmü denediklerini ama Mardin’in kim olduğunu asla unutmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Biz de Mardin’i hiçbir zaman unutmadık. Hep kalbimizde yaşattık. Hep bağrımıza bastık. Bununla kalmadık şehrimize getirdiğimiz eserler ve hizmetlerle Mardin’i kalkındırdık, geliştirdik, büyüttük, güçlendirdik. Terör belasından kurtuldukça, potansiyelini harekete geçirdikçe, Mardin’in de bu altyapının hakkını vermeye başladığını görmekten memnuniyet duyuyoruz. Tabii bu süreçte neler yaşadığımızı en iyi sizler biliyorsunuz.”
AÇILIŞI GERÇEKLEŞTİRİLEN TESİSLER
Bugün, Mardinli vatandaşlarla hasret gidermenin yanında Mardin’e kazandırdıkları toplam yatırım bedeli 8,5 milyar liraya, güncel bedeli 17,5 milyar liraya ulaşan yüzlerce eser ve hizmetin resmî açılışını da yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Eğitimde, ana sınıfından liseye kadar her seviyede, yapımı tamamlanan okulları, spor salonlarını, pansiyonlarını, çevre düzenlemeleriyle resmen hizmete açıyoruz. Artuklu Üniversitemizin derslik binaları ve çevre düzenlemesi yatırımlarının açılışını da buradan gerçekleştiriyoruz. Gençlik ve sporda mahallelerimize yaptığımız futbol sahalarını, yarı olimpik yüzme havuzunu, öğrenci yurtlarını, spor salonları ve sahamızın bakım onarım çalışmalarının açılışını yapıyoruz.
Ulaştırmanın toplamda 1,5 milyar liralık yatırımla hayata geçirdiğimiz Midyat Şehir Geçişi ve Bağlantı Yolları ile Midyat Nusaybin Yolu’nu, Kızıltepe Köprülü Kavşağı’nı, Derik Şehir Geçişi ve Kızıltepe Yolu’nu, Mardin Devlet Hastanesi Kavşağı’nı, ayrıca şehir genelinde tamamlanan çok sayıda yol projesini bugün hizmete açıyoruz. Mardin-Savur Yolu’nu da inşallah en kısa sürede yapıyoruz.”
“PETROL ARAMA ÇALIŞMALARINI HIZLANDIRDIK”
Devlet Su İşleri tarafından 1 milyar 100 milyon liralık yatırımla tamamlanan Derik Ovası Sulaması’nı da bugün resmen hizmete sunacaklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu projeyle 14 köye yayılan 91 bin hektarın üzerinde araziyi cazibeli kanal sayesinde herhangi bir enerji gideri olmadan suyun bereketiyle buluşturduklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece suyla buluşan arazilerin yılda iki defa ekilebileceğini, dört kat fazla zirai gelir sağlayabileceğini ve 9 bin kişiye ilave istihdam oluşturacağını kaydetti.
Mardin ve ilçelerinde 1 milyar 108 milyon liralık yatırım tutarıyla ve güncel rakamla 3 milyarı aşkın bedelle hayata geçirilen yüzlerce enerji tesisinin açılışını da yapacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Çeşitli kurumlarımıza ait hizmet binalarını, Diyanet İşleri Başkanlığımızca şehrimize kazandırılan camileri, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın yaptığı kütüphaneyle kültür projelerini de buradan hizmete açıyoruz. Ülkemizin dört bir yanında Mardin’de de olduğu gibi petrol arama çalışmalarını hızlandırdık. Bugün üç petrol kuyumuzun açılışını yapıyoruz. Mardin’imizdeki doğal gaz altyapısını genişlettik. Ömerli, Dargeçit, Midyat, Savur ve Mazıdağı ilçelerimize getirilen doğal gaz hatlarının açılışını buradan gerçekleştiriyoruz.
“MARDİN’İ, 48 MİLYAR LİRALIK KAMU YATIRIMLARIYLA HER ALANDA DESTEKLEDİK, GELİŞTİRDİK”
Mardin Büyükşehir Belediyemiz, güncel bedeliyle 2 milyar liraya yakın bir yatırımla yüzlerce altyapı ve üst yapı projesini tamamladı. Aynı şekilde Artuklu, Dargeçit, Derik, Kızıltepe, Mazıdağı, Midyat, Nusaybin, Ömerli, Savur, Yeşilli belediyelerimiz de kendi sorumluluk alanlarında çok sayıda projeyi bitirdi. Tüm bu belediye yatırımlarının, resmî açılışını da buradan yapıyoruz.”
Mardin Organize Sanayi Bölgesi’nde güncel tutarıyla yaklaşık 3 milyar lirayı bulan yatırımla faaliyete geçen 16 ayrı fabrikanın, şehirde açılan üç ayrı otelin resmî açılışını da gerçekleştireceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın çeşitli birimlerinin destekleriyle faaliyete geçen çok sayıda işletme ve tesisi de törenle bugün hizmete açacaklarını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm bu eser ve hizmetlerin Mardin’e, Mardinli kardeşlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu yatırımların şehrimize kazandırılmasında katkısı bulunan bakanlıklarımızı, kurumlarımızı, belediyelerimizi, özel sektörümüzü, hayırseverlerimizi tebrik ediyorum. Sadece bu kadar da değil geçtiğimiz 20 yılda Mardin’i, yaptığımız 48 milyar liralık kamu yatırımlarıyla her alanda destekledik, geliştirdik” ifadelerini kullandı.
Mardin’e eğitimde 5 bin 764 adet yeni derslik inşa ettiklerini ve Artuklu Üniversitesi’ni kurduklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlik ve sporda 4 bin 205 kişi kapasiteli yükseköğrenim yurt binaları açtıklarını ve 40 spor tesisi kazandırdıklarını söyledi.
Mardinli ihtiyaç sahibi vatandaşlara toplamda 8,5 milyar lira tutarında kaynak aktardıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sağlıkta 1124 yataklı 14 hastaneyle birlikte 36 sağlık tesisi inşa edip hizmetinize sunduk. Çevre ve şehircilikte, TOKİ eliyle toplam 8 bin 907 konutun inşasını tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik, 690 konutun yapımı devam ediyor. Ayrıca son kampanyamızda Mardin’de 2 bin 550 konut da inşa edecek, vatandaşlarımıza 17 bin 500 altyapısı hazır müstakil ve müşterek arsa vereceğiz. Ulaştırmada Mardin’i kaç kilometreden aldık biliyor musunuz? 29 kilometreden devraldık ve bölünmüş yol uzunluğunu toplamda 272 kilometreye çıkardık. Karaman-Adana-Gaziantep Hızlı Tren Projemizi, inşallah Mardin’e kadar uzatıyoruz.
Şimdi Mardin Havalimanı’na 3 milyon yolcu kapasiteli yeni bir terminal binası yaptık. Bugün gönlümden şöyle bir şey geçti, ‘Mardin Havalimanı’nın adını Mardin Aziz Sancar Havalimanı olarak değiştirelim’ dedik. Mardin’in medarıiftiharı, Nobel ödüllü Profesör Doktor Aziz Sancar Hocamızın adı bundan sonra Mardin’e girerken Mardin Havalimanı’nın gönderinde de görülecek; Mardin Profesör Doktor Aziz Sancar Havalimanı.”
“2023 SEÇİMLERİNİN ARDINDAN TÜRKİYE’Yİ DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİ ARASINA YÜKSELTECEĞİZ”
Tarım ve ormanda Dicle Nehri üzerindeki en büyük eser, Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali’ni hizmete aldıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devreye giren sulama tesisleriyle 323 bin dekar arazinin sulanmasını sağladıklarını söyledi.
Mardinli çiftçilere toplamda 3,2 milyar lira tutarında tarımsal destek verdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanayi ve teknolojide iki yeni organize sanayi bölgesi ve bir endüstri bölgesi kurduklarını ve gelecek dönemde Mardin’i çok daha büyük eserlerle buluşturmayı sürdüreceklerini ifade etti.
Türkiye Yüzyılı’nı vatandaşlarla birlikte inşa edeceklerini ve 2023 seçimlerinin ardından Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına yükselteceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandakilere, “Buna var mıyız? Buna hazır mıyız? 2023’te sandıklardan gümbür gümbür geliyor muyuz?” diye seslendi. Alandakilerin cevabı üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşlara inandığını ve güvendiğini belirtti.
“ONLAR YIKTI, BİZ YENİDEN, DAHA İYİSİYLE YAPTIK”
Türkiye’nin de Mardin’in de bugünlere nasıl geldiğinin en yakın şahidinin vatandaşlar olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yıllarca bu şehir, terör örgütünün üzerine topladığı kara bulutları dağıtmak için ne mücadeleler verdi. Bu uğurda nice yıllar yitirdik, nice acılar yaşadık, nice yıkımlara maruz kaldık, nice bedeller ödedik. Hatırlayın, daha 7 yıl önce çukur eylemleriyle Mardin’in ilçelerini yakıp yıktılar. Mardin’e bu yıkımı yaşatanların derdi asla sizler değildiniz. Türkiye’yi çukura itmek için masum insanları kalkan yapanların derdi asla bu ülke de bu millet de değildi. Onlar yıktı, biz yeniden daha iyisiyle yaptık. Benim Kürt kardeşlerime çok çektirdiler. Hem ‘Kürt’üz’ dediler hem Kürt kardeşlerimi vurdular, çukurlara gömdüler. Arap’ıyla Kürdüyle maalesef Ezidisiyle Yezidisiyle bütün mabetlere varıncaya kadar yıktılar.
Terör örgütünün Nusaybin’de Dargeçit’te, Derik’te tahrip ettiği caddeleri, sokakları, binaları yeni baştan biz inşa ettik. Derik’te kaymakamımızı bunlar şehit etti. Günahı neydi? Sadece Derik’e hizmet etmekti. Terör örgütünün, kaynaklarını yağmaladığı belediyelerimizi yeniden sizlere hizmet edecek hâle biz getirdik. Ağızlarından özgürlüğü düşürmeyenlerin, Kürdüyle Arabıyla Türküyle sizleri esir etmesinin önüne biz geçtik. Lafa gelince kardeşlikten dem vuranların, Müslümanıyla Süryanisiyle Ezidisiyle sizleri birbirine düşürme planını biz bozduk.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geleceklerini, bu milletin, bu coğrafyanın, sizlerin binlerce yıllık kardeşliğinde değil, binlerce kilometre öteden aldıkları emirlerde arayanların nasıl bir felakete yol açtıklarını görüyorsunuz. Bu topraklarda yaşayan insanların kanları üzerinde kendilerine saltanat düzeni kurma peşinde olanların sergiledikleri kepazeliklerin her gün bir yenisi ortaya saçılıyor” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildiğini anımsatarak şunları kaydetti: “Cumhur İttifakı 325 oyla muhalefeti duman etti. Bu milletin evlatlarının canlarına göz dikerken kendi evlatlarını güven ve şatafat içinde yaşatanların mide bulandırıcı riyakârlıklarını anlatmaya gerek bile duymuyorum. Aslında bunlara en güzel cevabı evlatlarını terör örgütünün pençesinden kurtarmak isteyen Diyarbakır Anneleri verdi. Bay Kemal, altı yaşındaki çocuğunu konuşuyorsun. Bizim ciğerimiz yanıyor, o bir felaket, ayrı bir konu. 10-14 yaşında Kandil’e kaçırılan o yavrular için bugüne kadar bir kelime ettin mi? O terör örgütlerinin taciz ettiği o yavrularla ilgili bir cümle kullandın mı? Diyarbakır Annelerini ziyaret ettin mi? Onlarla helalleştin mi? Ah cambaz ah. Ne diyor? ‘Helalleşmeye geldim.’ Nereye? Eğer helalleşmeye gideceksen Diyarbakır’a git, Diyarbakır’a. Oradaki annelerle helalleş.
Ama sen kiminle dirsek temasındasın? HDP’yle. HDP ne iş yapıyor? Kandil ile beraber iş tutuyor. Kandil’e karşı senin ciğerin yok, ciğerin. Bir laf edemezsin. Azimle inançla dirayetle yürüttükleri mücadeleyle evlatlarını birer birer terör örgütünden kurtaran Diyarbakır Annelerini ben Mardin’in bu muhteşem meydanından selamlıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütünü, Türkiye’nin sınırları içinde bitirdikçe ve sınırlarından uzaklaştırdıkça artık annelerin evlatlarının acı haberini değil, sadece okulundan, düğününden, iş yerinden gelecek güzel haberleri bekleyeceğini ifade ederek, “Eli silahlı teröristlerin tepesini nasıl ezdiysek, bunların siyasetçi görünümlü uzantılarının da nefeslerini demokrasiyi, hak ve özgürlükleri genişleterek sizlerle gönül bağımızı güçlendirerek keseceğiz” dedi.
“TÜRKİYE YÜZYILI, UMUDUN, SEVİNCİN, HEYECANIN DA YÜZYILI OLACAKTIR”
Türkiye Yüzyılı’nın, aynı zamanda Mardin’den başlayarak bu bölgede eserle hizmetle, yatırımla, güvenlikle, refahla yükselecek umudun, sevincin, heyecanın yüzyılı olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Hep birlikte ülkemize dört elle sarılarak ortak geleceğimizi birlikte inşa edeceğiz. Bunun için demokrasimizin eksikleri varsa onları tamamlayacağız. Bunun için eser ve hizmet altyapımızın eksikleri varsa onları gidereceğiz. Bunun için kardeşliğimizi güçlendirmenin önünde engeller varsa onları kaldıracağız. Bunun için coğrafyamızdaki bin yıllık dayanışmamızı tahkim edecek, aramıza kimseyi sokmadan işimize bakacağız. Biz işte bunun için ne diyoruz? ‘Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ diyoruz. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. İşte bunun için 2023 hedeflerimize sıkı sıkıya sarılıyoruz. Türkiye Yüzyılı’yla vizyonumuzu genişletiyoruz.”
Her küresel krizle dünyadaki siyasi ve ekonomik dengeler biraz daha yerinden oynarken Türkiye’nin parlayan yıldızıyla gücüne güç kattığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Trakya’da yeraltı doğal gaz terminalinin açılışını yaptıklarını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne kadar? 4 milyar 600 milyon metreküp. Onlar sağda solda dedikodu yapıyor. Biz ise iş yapıyoruz, iş. Daha düne kadar bize dudak bükerek bakanlar bugün pek çok konuda desteğimize ihtiyaç duyuyor” diye konuştu.
Türkiye’ye 20 yılda kazandırdıkları asırlık eser ve hizmetlerle demokrasi ile kalkınma atılımlarını sürekli daha yukarıya taşıdıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mardin’e bugünkü açılış töreniyle ve hükûmetleri döneminde kazandırdıkları yatırımları aktardığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun. Türkiye 81 vilayeti ile aynı heyecanı yaşıyor. Uzunca bir süredir bu konuda bizimle aşık atacak kimse olmadığı için artık projelerimizi kendi içinde yarıştırıyoruz. Türkiye Yüzyılı’yla çıtayı iyice yukarıya taşıdık” dedi.
Alandakilere, “Şimdi sizlerden öyle bir ses vermenizi istiyorum ki, doğuya, batıya, kuzeyden güneye değil, ülkemizde, dünyada duymayan kimse kalmasın.” diye seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları sordu: “Mardin, Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa etmeye hazır mıyız? Mardin 2023’te güvenli, huzurlu, müreffeh Türkiye’nin yolunu bir kez daha açmaya hazır mıyız? Mardin, evlatlarımıza bırakacağımız en değerli miras olan 2053 vizyonuna sahip çıkmaya hazır mıyız? Mardin, ülkemizle birlikte bölgemizdeki tüm kardeşlerimizi huzura kavuşturmaya hazır mıyız? Mardin, dışarıda Türkiye düşmanlarının içeride onların maşalarının heveslerini bir kez daha kursaklarında bırakmaya hazır mıyız? Allah sizlerden razı olsun. Sizlerin bu gücü, sevgisi, coşkusu, kararlılığı bizimle olduğu müddetçe Allah’ın izniyle aşamayacağımız engel, ulaşamayacağımız hedef yoktur.”
“HENÜZ BİTEN BİR YARGI SÜRECİ, GELEN BİR YASAK YOK”
Kim ne derse desin kendi gündemlerinde eser, hizmet ve yatırım olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Muhalefette ne var, tam takır. Yaklaşık yarım asırlık siyasi hayatımızın her gününü bu gündemle, bu mücadeleyle geçirdik. Vesayetin karşısına dikilirken de darbecilere meydan okurken de, küresel siyasi ve ekonomik tetikçilere eyvallah etmezken de sadece Allah’a güvendik, sadece millete yaslandık. Gücümüzü sizden aldık” diye konuştu.
Attıkları her adımda, hayata geçirdikleri her projede samimi olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çünkü arkamızda siz vardınız, millete güveniyorduk. Eksiklerimiz olabilir, vardı, hatalarımız da belki vardı ama biz bunların hepsini elhamdülillah telafi ettik, aştık. Yaptıklarımız veya yapmadıklarımızla ülkemize, milletimize zarar vermedik. Karşımızda da hep eser ve hizmet siyasetinde yarışabileceğimiz rakipler görmek istedik. Eskiden bu kıratta rakiplerle karşılaştığımız oluyordu. Maalesef uzunca bir süredir tek parti faşizmi artığı bir zihniyetin temsilcileri durumundaki tiplerle muhatabız. Ülkeye ve millete hizmet adına, köken ve mezhep istismarı dışında hiçbir müktesepleri olmayan bu karikatür tiplerin tek malzemesi yalan, iftira, çarpıtmadır.
Şimdi son günlerde bir mahkeme kararı üzerinden kopartılan fırtınanın gerisinde de aynı faşist zihniyet var. Aslında bu tartışmanın ne bizimle ne şahsımla ne milletimizle bir ilgisi yok. Çünkü konu bir şahsın, hâkimlere hakaret ettiği iddiasıyla aldığı mahkûmiyet kararından ibarettir. Ortada ne bir siyasi tartışma ne bir fikir kavgası ne bir hizmet mücadelesi mevcuttur. Mahkeme kararının açıklanmasının ardından söylenenlere, yazılıp, çizilenlere baktığımızda bir taraftan gülüyor, bir taraftan üzülüyoruz. Yalan yanlış bir sürü lafın, nasıl iddialı ve emin bir şekilde ifade edildiğini gördükçe gülüyoruz. Birilerinin kendi iç kavgalarını, Bizansvari taht oyunlarını bizim üzerimizden yürütmenin peşinden koştuğunu gördükçe de üzülüyoruz.”
Karşılarındaki tablonun gayet net olduğunu da belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa’nın 138’inci maddesine göre hâkimlerin görevlerini bağımsız olarak, kanuna ve hukuka uygun şekilde yaptıklarını dile getirdi.
“BİZİM, SİYASETİN MEŞRU YÖNTEMLERLE YAPILMASINA OLAN BAĞLILIĞIMIZI KİMSE SORGULAYAMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her zaman söylediğimiz gibi mahkemelerin verdiği her kararları beğenmek mecburiyetinde değiliz. Bizim de eleştirdiğimiz, hem de en sert şekilde eleştirdiğimiz pek çok mahkeme kararı da olmuştur. Ama bu kimseye, hâkimlere hakaret etme, mahkeme kararlarını tanımama hakkı vermez” diye konuştu.
“Bizim demokrasiye, siyasetin meşru yöntemlerle yapılmasına olan bağlılığımızı kimse sorgulayamaz” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatlarının yasaklarla mücadeleyle geçtiğini ve çözümü daima millette bulduklarını bildirdi.
Bugün de yaklaşan seçimler için kendilerine milletin önünde projelerini yarıştırabilecekleri bir rakip aradıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Cumhur İttifakı olarak aylardır bunun çağrısını yapıyoruz, buna karşılık kendilerine ‘altılı masa’ diyen ama yanındaki, yöresindekilerle kaç tane oldukları belirsiz olan muhalefet cenahı, karşımıza bir isim çıkaramadı. Masadaki herkesin kafasında bir başka hesabın, bir başka niyetin olduğu cümle âlemin malumudur. Şimdi birileri bir mahkeme kararını bahane ederek masanın içindeki hesaplaşmayı bizim üzerimizden kendi lehine çevirmeye çalışıyor. Bunun adı tek parti faşizmi ama biz bunu yutmayız. Bu tek parti faşizmi artığı zihniyetin, milletimizi kendinden tiksindiren riyakârlığı tam olarak işte budur.
Mertçe ortaya çıkıp mücadele etmek yerine hep başkalarının sırtından iktidar rüyası görme hastalığından bir türlü kurtulamadılar. Dün darbeciler, vesayetçiler üzerinden millî iradenin arkasından dolanıyorlardı, bugün suni gündemler üzerinden aynı hesabı yapıyorlar. Hâlbuki ortada henüz biten bir yargı süreci de gelen bir yasak da yok. Daha bu karar önce istinafa ardından Yargıtay’a gidecek. Eğer mahkemenin verdiği kararın eksiği varsa, hatası varsa zaten oralarda gerekli düzenlemeler yapılabilir. Buradaki asıl çarpıklık yargıyla ilgili bir sürecin altılı masanın kendi içindeki siyasi çekişmelerinin mezesi hâline getirilmeye çalışılmasıdır. Bizi de aynı oyuna alet etmeye kalkıyorlar. Kusura bakmasınlar. Biz bu oyunun içerisinde yer almadık, yer almayacağız. Şimdi ben Mardin’den bir kez daha tekrarlıyorum, bizim için Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı önemli değil. Cumhur İttifakı adayını açıklamış, meydanlarda işte ortada, gümbür gümbür sözünü söylüyor. Avara kasnak gibi toplanıp dağılmaktan başka iş yapmayan altılı masa ve ortakları, birbirine çalım atmakla uğraşacaklarına yürekleri yetiyorsa çıkıp adaylarını ilan etsinler. Ahmet, Mehmet, Ali, Veli, Ayşe, Fatma fark etmez, yeter ki çıksınlar, çamura yatmadan ‘Bizim adayımız şudur’ deme cesaretini göstersinler. Biz de meydanda kiminle kapışacağımızı, kiminle vizyon yarıştıracağımızı, kiminle program, proje rekabetine gireceğimizi bilelim. Ne 2014 ne 2018 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde karşımıza çıkardıkları adaylar böyle bir hava oluşturabildi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından yapımı tamamlanan yatırımların açılışına geçildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, meydandan telekonferans yöntemiyle bağlandığı Midyat’taki Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ve vatandaşlarla Midyat Şehir Geçişi ve Bağlantı Yolları ile Midyat-Nusaybin Yolu’nun açılışını gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mardin’in Ömerli ve Dargeçit ilçelerine doğal gaz verme töreni için Ömerli’deki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ve ilçelerin protokolüyle “Mardin Derik Ovası Sulaması” için ise Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider’e ve beraberindekilere bağlanarak, buradaki yatırımları hizmete açtı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca Artuklu İlçe Jandarma Komutanlığı hizmet binasının açılışını da telekonferansla bağlandığı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve beraberindekilerle gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra yapımı tamamlanan eser ve projelerin toplu açılışını kurdele keserek yaptı.
MARDİN VALİLİĞİ’Nİ ZİYARET
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mardin’deki programı kapsamında Mardin Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mahmut Demirtaş’ı ziyaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Mardin İl Başkanlığı’nın yeni binasının açılışını da yaptı.
Açılışta, “Partimizin Mardin il hizmet binasının, yeni hizmet alanının tüm Mardin’imize, Mardinli kardeşlerime hayırlı olmasını temenni ediyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra parti binasına geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Ege’yi barış ve iş birliği denizi hâline getirelim istiyoruz. Türkiye ve Yunanistan olarak atacağımız ortak adımlarla dünyaya örnek olalım arzusundayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin beşinci toplantısı kapsamında resmî ziyarette bulunduğu Atina’da, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile baş başa ve heyetler arası görüşmenin ardından ortak basın toplantısı gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan’ı son olarak 2017’de ziyaret ettiğini, bu ziyaretin 65 yıl aradan sonra Türkiye’den Yunanistan’a devlet başkanı düzeyinde yapılan ilk ziyaret olduğunu hatırlattı.
Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin beşinci toplantısı dolayısıyla tekrar Atina’da bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunan makamlarına teşekkür etti.
“TİCARET HACMİMİZİN 10 MİLYAR DOLARA ÇIKARILMASINDA MUTABIK KALDIK”
Türkiye-Yunanistan münasebetlerinde mevcut olumlu ivmeyi daha da geliştirmek istediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyimizin beşinci toplantısını yedi yılın ardından bugün gerçekleştiriyor olmamız, bu niyetimizin bir göstergesidir. Bir sonraki toplantı için bu kadar ara vermeyeceğimizi ve kuruluş bildirgesinde ifade olunduğu üzere yılda en az bir kez bu buluşmayı gerçekleştirmenin her iki ülke için de hayırlı olacağını düşünüyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu ve Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile faydalı görüşmeler yaptıklarını dile getirerek, şunları kaydetti: “Sayın Başbakanla ikili görüşmemizde iş birliğimizi geliştirmek maksadıyla atılabilecek adımları ele aldık. Üst düzey temasların devamı çerçevesinde aramızdaki diyalog kanallarının her seviyede açık tutulmasının önemini vurguladık. Başbakanlığım döneminde teşkil edilen Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi mekanizmasının, ilişkilerimizin olumlu gündem temelinde ilerletilmesine katkı sağladığının altını çizdim. Dostane ilişkiler ve iyi komşuluk hakkında Atina Bildirgesi ile ilişkilerimizi geliştirme yönündeki irademizi en üst seviyede teyit etmiş olduk. 2021 yılında oluşturulan Ortak Eylem Planı çerçevesindeki çalışmaların somut neticelerini görmekten ayrıca memnuniyet duyuyoruz. Sayın Başbakan ile görüşmemizde şu an itibarıyla yaklaşık beş milyar dolar civarında olan ticaret hacmimizin 10 milyar dolara çıkarılmasında mutabık kaldık. İpsala-Kipi Sınır Kapısı’nda ikinci köprü inşası gibi ulaştırma projelerinin önemine işaret ettik.”
“AZINLIKLARIN HUZUR VE REFAHININ ARTMASI, İLİŞKİLERİMİZİ OLUMLU YÖNDE ETKİLEYECEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan gerek turizm gerek kültürel alanda ilişkileri geliştirmek istediklerini vurgulayarak, “Sayın Başbakan ile görüşmelerimizde Ege ve Doğu Akdeniz’deki tutumlarımız hakkında görüş alışverişinde bulunduk ve dışişleri bakanlarımızın bu konudaki çalışmaları, kararlı bir şekilde ele almalarını istedik. Mevcut sorunlarımızı yapıcı diyalog, iyi komşuluk ve uluslararası hukuk çerçevesinde müşterek çabalarla çözüme kavuşturmak samimi temennimizdir” diye konuştu.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile terörle mücadele alanındaki iş birliğinin nasıl geliştirilebileceğini de ele aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu minvalde beklentilerimizi bir kez daha dile getirdik. Özellikle Lavrion Kampı’nın kapatılmasını memnuniyetle karşıladık. Yunanistan’da teröristlere barınma imkânı sağlayan benzeri kampların oluşmaması için dikkatli olunması gerektiğinin altını çizdim. Yunanistan’daki Türk azınlığı ve ülkemizdeki Rum azınlığı, beşeri ve kültürel zenginliğimizin yapı taşlarıdır. Azınlıkların huzur ve refahının artması, ilişkilerimizi olumlu yönde etkileyecektir. Batı Trakya Türk azınlığının durumunda uluslararası hukukun gerektirdiği iyileştirmelerin yapılması yönündeki beklentilerimizi ifade ettik. Kıbrıs meselesinin, adadaki gerçekler temelinde, adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulması, tüm bölgenin yararına olacaktır.”
“ULUSLARARASI TOPLUM, İŞLENMEKTE OLAN SAVAŞ SUÇLARI KARŞISINDA SESSİZ KALMAMALIDIR”
Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile ikili ilişkilerin yanı sıra mevcut bölgesel ve küresel gelişmeler hakkında da fikir alışverişinde bulunduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, Gazze başta olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarında yaşanan dramı ele aldıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin en başından beri sivillerin hedef alınmasını hiçbir şekilde tasvip etmediğini dile getirdiğini hatırlatarak, şu görüşleri paylaştı: “Yaşananların, Gazze halkının toplu şekilde cezalandırılmasına dönüşmesi, çoğunluğu çocuk ve kadın 17 bin masum Filistinli sivilin katledilmesi, vicdanları yaralamaktadır. Uluslararası toplum, işlenmekte olan insanlık ve savaş suçları karşısında sessiz kalmamalıdır. Kalıcı ateşkesin bir an evvel tesisi, insani yardımların engelsiz akışının temini, hepimizin önceliği olmalıdır. Son gelişmelerle birlikte 1967 sınırlarında bağımsız, egemen, toprak bütünlüğü haiz Filistin devletinin tesisinin artık kaçınılmaz olduğunu bir kez daha gördük. Türkiye olarak adil bir barışın uygulanması noktasında garantör olarak sorumluluk almaya hazır olduğumuzu açıkladık. Gazze’de had safhadaki insani yardım ihtiyacı bağlamında ilk günden beri yardımlarımızı hızla sürdürüyoruz. Uluslararası toplumun da yardımların devamı noktasında gerekli hassasiyeti göstereceğine inanıyorum.”
“ARAMIZDA ÇÖZÜLEMEYECEK HİÇBİR SORUN YOK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Yunanistan’ın aynı denizi, aynı coğrafyayı, aynı iklimi, hatta birçok alanda aynı kültürü paylaşan iki komşu ülke olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu: “İki kardeş arasında dahi anlaşmazlıklar olabilirken, iki komşu arasında görüş ayrılıklarının yaşanması gayet doğaldır. Mesele bunları çözme iradesidir. Biz, Ege’yi bir barış ve iş birliği denizi hâline getirelim istiyoruz. Türkiye-Yunanistan olarak atacağımız ortak adımlarla tüm dünyaya örnek olalım arzusundayız. Açık söylüyorum, bizim aramızda çözülemeyecek kadar hiçbir sorun yok. Yeter ki hüsnüniyetle hareket edelim, büyük resme odaklanalım, denizi geçip derede boğulanlardan olmayalım. Değerli Kiryakos’un da bizimle aynı kanaati paylaştığını görmekten ayrıca büyük bir memnuniyet duyuyorum.”
Yunanistan Başbakanı Miçotakis’e nazik ev sahipliği için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görüşmelerimizin ülkelerimiz ve halklarımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Önümüzdeki toplantı için Ankara’da kendilerini misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyacağımızı da ifade etmek istiyorum” dedi.
YUNANİSTAN BAŞBAKANI MİÇOTAKİS: “SINIRDAŞ OLAN İKİ ÜLKE YAN YANA VE BERABER HAREKET ETMEK ZORUNDADIR”
Yunanistan Başbakanı Miçotakis de konuşmasında, bu yıl iki ülkede de doğal afetlerin yaşandığını, geniş kapsamda ise çatışmalar ve savaşların ülkeler için birçok sorun teşkil ettiğini belirtti.
Doğu Akdeniz’de güvenlik ve barışı tehdit eden durumların yaşandığını hatırlatan Yunanistan Başbakanı Miçotakis, “İki ülkenin çok iyi bir şekilde bir arada, çok sakin bir ortamda ilişkilerini devam ettirmesi çok önemli. Her bir tarafın yaşadığı sorumlara çözüm yaratabilmek çok önem arz ediyor” diye konuştu.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis, hem Yunanistan’da hem de Türkiye’de bu ortak yaklaşıma katılmayan birçok kesimin mevcut olduğunu vurgulayarak, “Ancak, sınırdaş olan iki ülke yan yana ve beraber hareket etmek zorundadır. İkimiz de daha sakin sularda, güzel bir esintiyle ilerleyen geminin kaptanı olarak güzel bir gelecek yaratmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis, “Yunanistan ve Türkiye barış içinde yaşamaya mecburlar. Anlaşmazlıklarını ortaya koyacak samimi şekilde görüşecek ve sürekli çözüm arayacaklar. Bu fikir ayrılıklarında yakınlaşma olmasa da gerginlik de oluşmamalı” dedi.
Son altı ayda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile üçüncü kez bir araya geldiklerine dikkati çeken Yunanistan Başbakanı Miçotakis, bugünkü Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) toplantısının da bu ortak çabaların bir devamı olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bölgesel gelişmeleri ele aldıklarını aktaran Yunanistan Başbakanı Miçotakis, her türlü şiddet, radikalizm ve terörizmin kınanması gerektiğini ifade etti.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis, Kıbrıs meselesinde de iki ülke arasında fikir ayrılığı olduğuna işaret ederek, Yunanistan için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları dışında bir çözüm olmadığını, taraflar arasında diyaloğun yeniden başlaması gerektiğini savundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Miçotakis, ortak basın toplantısının ardından çalışma yemeğinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin beşinci toplantısı vesilesiyle bulunduğu Atina’da Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’i kabul etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin beşinci toplantısı kapsamında resmî ziyarette bulunduğu Yunanistan’da, Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu tarafından resmî törenle karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Cumhurbaşkanı Sakelaropulu ile görüşmeye geçmeden önce yaptığı konuşmada, altı yıl aradan sonra Atina’da bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.
“HEDEFİMİZ, İKİ ÜLKE ARASINDAKİ TİCARET HACMİNİ 10 MİLYAR DOLARA ÇIKARMAK”
“5. Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantımızın Türkiye ve Yunanistan arasında yeni bir dönemin güçlenerek devamına vesile olacağına inanıyorum” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bugün geniş bir bakanlar heyetiyle buradayız. Bakanlarımız birbirleriyle, muhataplarıyla gayet anlamlı görüşmeler yapacaklar. Tabii hedef aramızdaki 5,5 milyar dolarlık ticaret hacmini 10 milyar dolara çıkarmak. Bu konuda hangi alanlarda ne gibi adımlar atabiliriz bunları görüşeceğiz. Aramızdaki ön hazırlıkları tüm bakan arkadaşlarımız yapmış vaziyetteler. Bunlarla birlikte imzaları atıp yola çok daha anlamlı, güvenli bir şekilde devam edeceğiz. Bardağın dolu tarafıyla konuşmak öyle zannediyorum ki gelecek için çok daha hayırlı olacaktır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin Beşinci Toplantısı vesilesiyle gittiği Yunanistan’ın başkenti Atina’ya ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Atina Elefterios Venizelos Uluslararası Havalimanı’nda, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis, Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Çağatay Erciyes ve diğer ilgililer karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu da Atina’ya ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Kentsel dönüşüm konusu Türkiye için tartışmasız bir beka meselesidir. Hepsinden önemlisi bu konu siyaset üstü, siyasi partiler üstü bir konudur” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bölgemizin huzur ve esenliği için hükûmet olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Son kabinemizden bu yana özellikle dış politikada gerçekten yoğun bir gündemi geride bıraktık.
Kuzey Afrika’daki en önemli ticari ortaklarımızdan Cezayir ziyaretimiz, enerji ve müteahhitlik sektörleri başta olmak üzere ekonomik ilişkilerimiz açısından oldukça başarılı geçti. Ziyaretimizi Cezayir’le aramızdaki konsey mekanizmasına stratejik boyut eklemek suretiyle adeta taçlandırdık. Cezayir, Filistin davasının önde gelen savunucuları arasında yer alıyor. Cumhurbaşkanı kardeşim Tebbun’la görüşmemizde iki kardeş ülke olarak Gazze’ye ve Filistin davasına güçlü desteğimizi teyit ettik.
Çevrimiçi olarak düzenlenen G-20 Liderler Zirvesinde küresel ekonomideki son gelişmeleri gözden geçirme imkânı bulduk.
Geçtiğimiz hafta yaptığımız grup toplantımızda hem ülkemizin güncel siyasetine dair konuları, hem de partimizin mahalli idareler seçimleriyle ilgili hazırlıklarını değerlendirdik. Yaklaşık beş yıldır tam anlamıyla bir Fetret Devri yaşanan muhalefetin yönetimindeki belediyeleri, inşallah merkezinde hizmet, eser ve yatırımın olduğu gerçek belediyecilikle yeniden buluşturacağız.
“TERÖRÜ KAYNAĞINDA YOK ETME STRATEJİMİZİ BAŞARIYLA UYGULUYORUZ”
Millî Güvenlik Kurulumuzun kasım ayı toplantısında terörle mücadeleden bölgemizdeki gelişmelere kadar pek çok konuyu ele aldık. Terörü kaynağında yok etme stratejimizi başarıyla uyguluyoruz. Suriye’nin kuzeyinde teröristlerden temizlediğimiz bölgelerde huzur ve güven iklimi hâkim. Tel Rıfat başta olmak üzere teröristlerin kümelendiği sınırımıza yakın alanları da inşallah eninde sonunda güvenli hâle getireceğiz.
Irak sahasında devam eden Pençe harekâtlarımızla bölücü terör örgütünü sınırlarımızdan uzaklaştırdık. Havadan ve karadan gerçekleştirdiğimiz nokta operasyonlarımızla teröristlerin üzerindeki baskıyı sürekli artırıyoruz. Sınırlarımız içinde bölücü örgütü bitme noktasına getirdik. Bundan 40 sene önce milletimizin başına musallat edilen terör belasından Türkiye’yi tamamen kurtarmakta kararlıyız.
Buradan bir kez daha terör örgütü eliyle ülkemizi sıkıştırmaya çalışanlara sesleniyorum, Türkiye’nin güneyinde, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde bir terör yapılanmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Operasyonlarımız neticesinde bitkisel hayata giren bölü terör örgütünü canlandırma, yeniden palazlandırma çabalarının farkındayız. Kimin ne yaptığını, kimin kiminle iş tuttuğunu çok iyi biliyoruz. Daha önce yaptığımız gibi, bir gece ansızın gelerek tüm bu senaryoları yırtıp atmaktan çekinmeyiz.
Bu vesileyle, sınırlarımız içinde ve dışında cansiperane bir şekilde görev yapan kahraman güvenlik güçlerimize Rabbimden muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, yarılarımıza acil şifalar diliyorum.
Türkiye’nin sınırlarında ve ötesinde yürüttüğü harekâtların stratejini hâlâ anlayamayanlara veya anladığı hâlde hazmedemeyenlere şu kelamıkibarı hatırlatmak isterim: ‘Kimi kuyu kazar her gelen içsin diye, kimi kuyu kazar her gelen düşsün diye’ Biz, ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için her geçen içsin diye barış, huzur, dostluk, kardeşlik, güven, refah kuyuları kazıyor, herkesin hizmetine sunuyoruz. Kendi akıllarınca bize, ama aslında ülkemize ve milletimize kuyu kazanları da kendi kibirleriyle, hasetleriyle, husumetleriyle, kirli hesaplarıyla baş başa bırakıyoruz.
“İKLİM KRİZİ, KONTROLSÜZ BÜYÜMENİN, AŞIRI TÜKETİM HIRSININ BİR SONUCUDUR”
İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine giderek daha fazla maruz kalıyoruz. Akdeniz çanağında yer alan Türkiye, aynı coğrafyayı paylaştığı diğer ülkelerle birlikte iklim krizinin can yakıcı sonuçlarını en çok hisseden, bundan en çok mağdur olan devletlerin başında gelmektedir. İklim krizi gerçeğiyle ne kadar erken yüzleşirsek, ülkemize yansımalarını da o derece hızlı kontrol altına alabiliriz.
İklim değişikliğinden bahsederken burada şu noktanın asla gözden kaçırılmaması gerekiyor: Bugün sekiz milyar insanın hayatını etkileyen bu krizin asıl müsebbipleri, gelişmiş, zengin, müreffeh Batılı ülkelerdir. İklim krizi, kontrolsüz büyümenin, aşırı tüketim hırsının bir sonucudur. Tabiatı bir emanet olarak değil de sömürülmesi gereken bir meta olarak gören zihniyet, son iki asırda dünyamıza çok büyük zarar vermiştir. Bu zihniyette köklü bir değişim olmadan iklim krizinin önüne geçemeyiz; Türkiye olarak her platformda bu gerçeği dile getiriyoruz.
Bir başka hakikat, iklim değişikliğiyle mücadelenin yeni adaletsizliklere, yeni sömürü düzenine yol açmamasıdır. Dünyayı en çok kirleten ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelede mali açıdan daha fazla yük almaları kaçınılmazdı. Biz, insanlığa ve gelecek nesillere karşı mesuliyetimizin bir gereği olarak iklim değişikliği meselesinde elimizi taşın altına koyuyoruz. Sera gazı emisyonunda tarihi sorumluluğumuz eser miktarda olmasına rağmen, insanlığın ortak geleceğine katkıda bulunmak adına kendi imkânlarımızla çok önemli adımlar atıyoruz. Bu çerçevede ilan ettiğimiz net sıfır emisyon hedefine 2023 yılında ulaşmayı öngörüyoruz.
Dubai’de düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi’nde tüm bu konuları artısı ve eksisiyle çok net biçimde ifade ettik. Zirve’de ayrıca Gazze’de yaşanan insanlık dramını gündeme taşıdık.
“KOMŞULARIMIZDAN BAŞLAYARAK BÖLGE ÜLKELERİYLE İŞ BİRLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRECEĞİZ”
Dün ve önceki gün gerçekleştirdiğimiz Doha ziyaretimiz ise, hem Katar’la ikili ilişkilerimiz, hem de Körfez İş Birliği Konseyi’yle münasebetlerimiz bakımından oldukça önemliydi.
2014 yılında kurduğumuz Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komitesi’nin 9. toplantısını başarıyla icra ettik. Komite toplantıları sırasında farklı alanlarda 12 belge imzaladık. Ziyaretimizin ikinci gününde Dönem Başkanı Katar’ın onur konuğu olarak Körfez İş Birliği Konseyi 44. Zirvesi’ne iştirak ettik. Konsey üyesi ülkelerle son 20 yılda 20 milyar dolardan fazla yükselişle 23 milyar dolara çıkarttığımız ticaret hacmimizi daha da artıracağız.
Yarın Yunanistan’a gidiyoruz, ardından 18 Aralık’ta Macaristan’a bir ziyaret gerçekleştireceğiz. Karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar temelinde komşularımızdan başlayarak bölge ülkeleriyle iş birliğimizi güçlendireceğiz.
Ülkemizin uluslararası platformlar ile ikili ilişkilerinde siyasi, diplomatik ve ekonomik alanda kat ettiği her mesafe, bizi Türkiye Yüzyılı’na bir adım daha yaklaştırmaktadır. Bu anlayışla, hem içeride hem de küresel düzeyde belirlediğimiz hedeflerimize doğru yürüyüşümüzü kararlılıkla sürdürüyoruz. Hiçbir geçici sıkıntının, hiçbir sinsi çelmenin, hiçbir karanlık projenin bizi yolumuzdan alıkoymasına müsaade etmeyeceğiz. Hamdolsun, milletimiz bu hakikati görüyoruz.
İhtiyaç duyduğumuz her durumda bizim yanımızda yer alarak Türkiye Yüzyılı vizyonumuza omuz veren her bir vatandaşımıza şükranlarımı sunuyorum.
“ENFLASYONU KONTROL ALTINA ALIYORUZ”
Allah’ın izniyle insanımızı günlük hayatında sıkıntıya sokan meseleleri de birer birer çözüme kavuşturarak üstümüze serpilmeye çalışılan karamsarlık havasını darmadağın ediyoruz. En zoru geride kaldı, inşallah bundan sonra hep birlikte sürekli daha iyiye doğru gideceğiz. Enflasyonu yavaş yavaş kontrol altına alıyoruz. Hiçbir ekonomik mantıki ve ahlaki temeli olmayan fiyatlandırma davranışları, yerini rasyonel fiyatlamalara bırakmaya başladı. Salgın ve küresel krizlerle sarsılan makro finansal istikrarı güçlendirecek adımları kararlılıkla atıyoruz.
Üretim, istihdam, ihracat ve büyüme tarafındaki olumlu tablo yeni rekorlarla sürüyor. Yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 5,9 oranında büyüyerek OECD ülkeleri arasında en iyi performansı gösteren ülke olduk. Böylece 13 çeyrektir süren kesintisiz büyüme trendimizi 14’e çıkardık. 2023’ün ilk 9 aylık döneminde ekonomimiz yüzde 4,6’lık büyüme kaydetti. Kaliteli ve sürdürülebilir büyüme hedefimizden en küçük bir sapma yoktur. Yılın ilk 11 ayındaki ihracatımız 234 milyar doları buldu. Son verilere göre, istihdam 32 milyona ulaştı, işsizlik oranı ise yüzde 9,2’lere geriledi.
Çalışan emeklilerimizde serzenişlere sebep olan sıkıntıyı da gideriyoruz. Meclisimizin onayından sonra ilk düzenlemeden istifade edemeyen 4 milyon 689 bin emeklimizin hesabına bir defaya mahsus beş bin liralarını suretle yatıracağız.
Aile ve Gençlik Fonu’nun kuruluşuyla ilgili yasal süreç tamamlandı. Üniversiteli gençlerimize seçim öncesi verdiğimiz ücretsiz internet ve indirimli teknoloji desteği sözümüzü tuttuk.
İhtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yönelik doğal gaz tüketim desteğini düzenli sosyal yardım programlarımıza dâhil ettik. Yıllık 900 ila 2500 lira arasında olan toplam 8 aylık ödeme miktarını 1500 ila 3500 liraya yükselttik. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarımıza her ay aktardığımız kaynak tutarı da 450 milyon liradan 850 milyon liraya çıktı.
Daha 10 ay evvel yaşadığımız ve ülkemiz ekonomisine 104 milyar dolar ilave yük getiren deprem felaketine rağmen hiçbir insanımızı, 85 milyonun hiçbir ferdini ihmal etmiyoruz.
“YILBAŞINDA ÇALIŞANLARIMIZIN ÜCRETLERİNDE BİR ARTIŞ YAPILACAK”
Yılbaşında çalışanlarımızın ücretlerinde hem genel ekonomik dengeyi sarsmayacak, hem de onların kayıplarını telafi edecek bir artış yapılacak. Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarına 11 Aralık’ta başlanıyor. İşçilerimizin onayını alacak, işverenlerimizi de yormayacak ve istihdama zarar vermeyecek bir asgari ücret seviyesi hedefiyle bu süreç yönetilecek.
Önümüzdeki yılı dengeleri yeniden sağlamlaştırma, bir sonraki yıldan itibaren olan dönemi ise atılım süreci olarak görüyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda bıkmadan, usanmadan, durmadan mücadele etmeyi, yürümeyi, adım-adım hedeflerimize ulaşmayı sürdüreceğiz. Yeter ki 85 milyon olarak birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, huzurumuza, mücadele azmimize sıkı sahip çıkalım, aramızda fitne fesat sokulmasına izin vermeyelim, gerisi sadece sabır ve vakit işidir. İnşallah 2028’i siyasi, ekonomik, beşeri ve askerî bakımdan bölgesinin ve dünyanın sayılı güçleri arasına girmiş bir ülke olarak karşılayacağız.
“GAZZE HALKINA UYGULANAN ZULME KARŞI ÇIKMAK İÇİN SADECE İNSAN OLMAK YETERLİDİR”
Türkiye, dünyanın neresinde bir mazlum ve mağdur var ise, inancına, rengine, kimliğine bakmadan onun yanında olmayı ilke edinmiş bir devlettir. Bu bizim medeniyetimizden, tarihimizden, kültürümüzden, ecdadımızdan tevarüs ettiğimiz bir haslettir. Gerektiğinde bedel ödeme pahasına şahit olduğumuz kötülükleri yapabiliyorsak, elimizle düzeltmenin, mümkün değilse dilimizle anlatmanın, ona da mani varsa kalbimizle buz etmenin gayreti içinde olduk. Bu da imanın en zayıf derecesidir. Sadece son 70 yılımıza baktığımızda dahi bu yaklaşımın pek çok örneğini görebiliyoruz. Kore’ye bu hissiyatla gidip kan döktük, can verdik. Kıbrıs’taki soydaşlarımızı kurtarmak için bu hassasiyetle Barış Harekâtı gerçekleştirdik. Irak’ta, Suriye’de, Ukrayna’da ve daha pek çok yerde başı dara düşen insanlara kapımızı bu anlayışla açtık. İslam dünyasından, Türk coğrafyalarından, Afrika’dan, Güney Asya’dan sayısız insana bu vizyonla sahip çıktık. Karabağ’ın işgaline, Türkistan’daki zulme, Keşmir ve Arakan’daki haksızlıklara bu düşünceyle rıza göstermedik. Balkanlar’dan Kuzey Afrika’ya gönül coğrafyamızın her köşesine hep bu şekilde baktık. Bugün aynı onurlu duruşu Gazze’ye yönelik barbarlık karşısında Filistin halkının yanında yer alarak sergiliyoruz.
Tevfik Fikret’in, ‘Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa, hakkın da görülmez kolu, dönmez yüzü vardır’ dizelerinde ifade ettiği gibi, bizim safımız yalnızca bükülmez kolu, dönmez yüzüyle hakkın yanı olabilir. Üstelik Gazze’de öldürülen binlerce çocuğun, kadının, yaşlının, masumun yanında yer almak için öyle çok derin, felsefi gerekçeler aramaya gerek de yoktur. Tolstoy’un ‘Bir insan acı duyuyorsa canlıdır, başkasının acısını duyuyorsa insandır’ sözünde işaret ettiği gibi, Gazze halkına uygulanan zulme karşı çıkmak için sadece insan olmak yeterlidir. İsrail, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Filistin coğrafyasında uyguladığı her zulmün hesabını elbette verecektir, bundan kaçış yok. Netanyahu nereye kaçar bilemiyorum. Mülteci kamplarında uyguladığı katliamlar ve Gazze’de 7 Ekim’den bu yana işlediği savaş suçları, bu ülkeyi yönetenlerin yakın gelecekteki yargılanmalarında ayrı bir yere sahip olacaktır.
“İSRAİLLİ YÖNETİCİLER ER YA DA GEÇ İNSANLIK MAHKEMESİNDE YARGILANACAK”
Türkiye, kendisi gibi düşünen devletler ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte bu meseleyi her platformda gündeme getirecek, takip edecek ve somut sonuçlara ulaşmasını sağlamak için sonuna kadar çalışacaktır. Evet, İsrailli yöneticiler er ya da geç insanlık mahkemesinde yargılanacak, hak ettikleri cezaları çekecek, tarihin çöplüğündeki yerlerini alacaklardır. Daha önemlisi, Netanyahu yönetimine bu cüreti veren, işlediği insanlık suçlarının üzerini örten Batılı ülkeler de aynı akıbeti paylaşacaklardır. Şayet Amerika ve Avrupa ülkeleri İsrail’e sınırsız siyasi, askerî ve ekonomik destek vermemiş olsa, bu terör devletinin yöneticiler böylesine pervasız ve acımasız hareket edemezdi. Esasen Batının tarihi bu bakımdan oldukça karanlıktır, oldukça çirkindir, oldukça vahşi, gaddarlık örnekleriyle doludur. Biz bunların niyetini Bosna’dan, Makedonya’dan, Yunanistan ve Bulgaristan’dan, Çanakkale’den, Ermenistan’dan, Filistin’den, Irak’tan, Suriye’den, oralardaki vahşetlerinden ve sinsi oyunlarından biliriz. Dünyayı asırlardır Batı değerleri safsatasıyla oyalayanlar, sadece kendi güvenlik ve refahları dışında hiçbir değerleri olmadığını defalarca ispatlamışlardır. Esasen Batının ‘değerlerim’ diye sunduğu inanç, felsefe, hukuk ve bilim unsurlarının tamamı başka coğrafyalara ve toplumlara aittir. Batının inancı, Kudüs Nasıra, bu felsefe, Ege ve Batı Anadolu, hukuki itibariyle Akdeniz ve Roman, bilimi Endülüs ve doğu dünyası kökenlidir. Sadece barbarlık, gerçek anlamda Batıya ait bir vasıftır. Haçlı Seferlerinde 4 milyon, sömürgelerinde 50 milyon, birinci ve ikinci dünya savaşlarında 70 milyon insanı katleden Batı, hep bu vasfını sergiliyordu.
Gazze’deki vahşete ortak olan Batı, çalıp çırptığı tüm değerleri bir kenara bırakıp yine sadece mayasındaki barbarlık dürtüsüyle hareket etmektedir. İsrail’e en küçük bir söz söyletmeyip Gazze’de yapılanları dile getirenlerin üzerine hoyratça giden Batı yönetimleri, bireysel düzlemde insan olma, kurumsal düzlemde devlet olma özelliklerini kaybetmişlerdir. Aynı şekilde, Birleşmiş Milletler ve onun en önemli organı olan Güvenlik Konseyi gibi kurumlar da bu zulüm karşısında sergiledikleri acizlikle insanlığın ortak çatısı olma hürriyetlerinden iyice uzaklaşmışlardır. Genel Sekreter Sayın Guterres’in samimi çabaları, Güvenlik Konseyi’nin kimi daimi üyeleri tarafından engellenmiştir. Biz yıllardır ‘dünya beşten büyüktür’ diye haykırırken işte bu gerçeklere işaret, bu haksızlıklara isyan ediyorduk. Buradan açıkça söylüyorum; Batının etekleri altına saklanan İsrail yönetimi, zulmünü ne kadar tırmandırırsa sonuçta ödeyeceği bedeller de o kadar ağır olacaktır. Masum çocukları, kadınları, yaşlıları, silahsız ve çaresiz insanları dünyanın en modern savaş araçlarıyla öldürmek, sadece İsrail yöneticileri gibi korkaklara mahsus bir zavallılıktır. Gazze’deki bir avuç sivil karşısında yüreği de, bacağı da titreyen İsrail’in gerçek bir orduyla, gerçek bir güçle karşı karşıya geldiğinde paramparça olacağı muhakkaktır. İsrail yönetiminin böyle bir acı akıbete gerek kalmadan bir an önce aklını başına toplamasını ümit ediyoruz. Bölgeye huzur gelmesinin tek yolunun 1967 sınırlarında Doğu Kudüs’ün Başkenti olduğu coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kuruluşundan geçtiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.
“GÜVENLİ ŞEHİRLER İÇİN TEK ÇARE KENTSEL DÖNÜŞÜMDÜR”
Geçtiğimiz günlerde Marmara Bölgesinde yaşanan 5,1 büyüklüğündeki nispeten hafif sarsıntı, bizlere deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini bir kez daha hatırlattı. Bilindiği gibi Türkiye, Alpler’den Himalaya’lara uzanan kuşak içerisinde en fazla deprem riski taşıyan beşinci ülkedir. Topraklarımızın yüzde 66’sı, nüfusumuzun yüzde 71’i deprem açısından riskli alanlarda yer alıyor. Ülkemizde son bir asırda altı ve üzeri büyüklükte 231 deprem meydana geldi. Bu afetlerde 130 binden fazla canımızı toprağa verdik. Son olarak 6 Şubat depremlerinde 50 binden fazla insanımız yıkıntıların altında kalarak hayatını kaybetti. Rabbim, deprem şehitlerimize rahmet eylesin. Onları cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin diyorum.
Bu coğrafyada yaşamak demek, deprem gerçeğiyle yüzleşmek, karşımızdaki tehlikeyi kabullenmek ve ona göre hareket etmek demektir. Önümüzdeki tablonun bize gösterdiği tek çözüm yolu, depreme dayanıklı binalar yapmaktır, yani kentsel dönüşüm dediğimiz bu adımı atmak ve bu adımı attık. Maalesef ülkemiz uzunca bir süre bu toprakların hakkını vermek yerine, hakkına giren bir anlayışla yönetildiği için diğer pek çok husus gibi deprem tehlikesi de göz ardı edilmiştir. Büyük yıkıma yol açan 1999 felaketi, bu meselenin yeniden ve güçlü bir şekilde gündeme gelmesine, standartların yeniden belirlenmesine vesile oldu. Biz de bu süreci daha ileriye taşıyarak 2012 yılında tarihimizde ilk defa kentsel dönüşüm yasasını çıkarttık. Yapı Denetim Kanunu başta olmak üzere konuyla ilgili mevzuatı güncelledik, geliştirdik. Kentsel dönüşüm yasasının çıktığı tarihten bugüne kadar hayata geçen projelerde Türkiye genelinde 480 milyar liralık yatırımla 2 milyon 200 bin bağımsız bölümün dönüşümünü tamamladık. Hâlihazırda ülke genelinde yaklaşık 400 bin bağımsız bölümün dönüşüm süreci devam ediyor. Türkiye’de yaklaşık 31 milyon konut ve 5 milyon ticari alandan oluşan 36 milyon bağımsız bölüm var. Bunların 6 milyonu deprem riski altındadır. Üstelik bunların yaklaşık yarısının da acilen dönüşmesi gerekiyor. Dolayısıyla, güvenli şehirler için tek çare kentsel dönüşümdür. Kentsel dönüşümün ne kadar önemli olduğunun en son ve somut örneği 6 Şubat depremleridir. Bu hakikati görmezden gelmek, ertelemek, siyasi çıkarlar için istismarına yeltenmek çok açık ve net söylüyorum, ülkemize ihanet etmek demektir. Kentsel dönüşüm konusu Türkiye için tartışmasız bir beka meselesidir. Hepsinden önemlisi bu konu siyaset üstü, siyasi partiler üstü bir konudur.^
“TOKİ VASITASIYLA 1,3 MİLYON KONUTU HAK SAHİPLERİNE TESLİM ETTİK”
Hazreti Mevlana, ‘akıl sonradan ah çekmek için değil, düşünüp tedbir almak içindir’ der. İnancımızda da tedbir tevekkülden önce gelir. Hükûmet olarak kentsel dönüşüm konusuna ilk günden beri hep bu zaviyeden baktık. Vatandaşlarımızı gecekondu denilen sağlıksız yapılarla birlikte depreme dayanaksız yüksek katlı binalardan da kurtararak onları modern, güvenilir, dayanıklı yuvalara kavuşturmayı hedefledik. Zemin artı üç olsun, zemin artı dört olsun, bilemediniz zemin artı beş olsun dedik. Ve o günden bugüne inşaatlarımızı bu şekilde yapıyoruz. TOKİ Başkanlığımız bu sürecin öncüsü olarak gerçekten kritik bir rol üstlendi. Maruz kaldığı onca haksız, insafsız eleştirilere rağmen TOKİ vasıtasıyla şimdiye kadar 1,3 milyon konutu tamamladık, hak sahiplerine teslim ettik. Ancak üzülerek ifade etmek isterim ki attığımız her adımda tamamen ideolojik saiklerle hareket eden bir kesimi karşımızda bulduk. Akla hayale gelmedik bahanelerle ve hatta iftiraya varan kampanyalarla projelerimize sürekli takoz oldular. Ne kendileri bir iş yaptılar ne de bizim bu meseleyi çözmemizi istediler. Kanundaki boşlukları kullanarak yalan ve yanlış bilgilerle insanımızın aklını bulandırarak kentsel dönüşüm projelerimizi sabote ettiler. Maalesef bunun acısını depremin yıktığı birçok şehrimizde yaşadık. Vatandaşlarımızın canları ve mallarıyla bir daha böyle bedeller ödememesi için kentsel dönüşüm çalışmalarımızı bir üst seviyeye çıkarma kararı aldık. Bu amaçla geçtiğimiz Eylül ayında çok geniş bir katılımla Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm Şûrası düzenledik. Şûrada ortaya çıkan teklifler Şûranın en güzel neticesi de oydu, diğer çalışmalar ışığında yeni bir kentsel dönüşüm yasası hazırladık. Kanun teklifimiz geçtiğimiz aybaşında Meclisimizden onay aldı ve yürürlüğe girdi.
Yeni kentsel dönüşüm mevzuatının yürürlüğe girmesiyle birlikte muhalefet ve malum çevreler daha önce yaptıkları gibi hemen tezvirata başladı. Vatandaşın malına el konulacak, bu iftiradan başlayarak rantsal dönüşüm bühtanına kadar sayısız yalanı tedavüle soktular. Oysa kanunda ne böyle bir ifade var, ne de böyle bir durum söz konusu değildi. Düzenlemenin tek bir gayesi vardır o da kentsel dönüşüm sürecindeki engelleri ortadan kaldırmak ve dönüşüm sürecini hızlandırmaktır.
“BİNALARIN KENTSEL DÖNÜŞÜME DÂHİL EDİLMESİ SALT ÇOĞUNLUĞA BAĞLANDI”
Yeni kanunla kentsel dönüşüm konusunda yapılan değişiklikler şunlardır: Daha önce çok daha yüksek çoğunluk gerektiren çok sayıda bağımsız birime sahip binaların kentsel dönüşüme dâhil edilmesi salt çoğunluğa bağlandı. Yani bir binada oturanların yüzde 50’sinden 1 fazlası onay verdiği zaman kentsel dönüşüm ve inşaat ruhsatı alınabilmesi mümkün hâle getirildi. İmar planlarının ilan-askı ve itiraz süreçleri kısaltıldı. Tebligatların yapıların kapısına asılabilmesi, elektronik devlet üzerinden bildirilebilmesi ve muhtarlıklarda ilan edilebilmesiyle süreç hızlandırıldı.
Deprem riskinin en çok hissedildiği yerlerin başında gelen İstanbul’daki kentsel dönüşüm projeleri için yarısı bizden kampanyasının uygulanabilmesi amacıyla yasaya mali yardım hükmü de eklendi. Diğer şehirlerimizin her biri için de oranın şartlarına, ihtiyaçlarına, beklentilerine uygun özgün modeller geliştirilmesine imkân tanındı. Anlaşmazlıkların çözümü için arabuluculuk sisteminin devreye alınmasından, ihtisas mahkemelerine kadar çeşitli mekanizmalar getirildi. Dönüşüm alanlarında imar planlarının yeni kurulan Kentsel Dönüşüm Başkanlığınca onaylanması zorunluluğu getirilerek istismarların ve gecikmelerin önüne geçilmesi hedeflendi. Hak sahibinin borcunu ödeyememesi hâlinde dönüşen konut borcu nispetinde Hazine’ye teshil edilmesi ve yine hak sahibine ömür boyu ücretsiz tahsisine imkân verildi.
Yerleşime uygun olmayan bütün bu alanların riskli alan olarak belirlenmesi ve bu alanlarda yapılaşmaya izin verilmemesi temin edildi. Kentsel dönüşüm projelerine kamu desteği için kaynak sağlayacak yöntemler geliştirildi. Yapılan tüm bu düzenlemelerin amacı kentsel dönüşümü hızlandırarak milletin ve şehirlerimizin can ve mal güvenliğini sağlamaktır.
Küçük çıkar kavgalarıyla veya kaygılarıyla kentsel dönüşüm projelerinin geciktirilmesinin önüne geçilebilmesi ancak bu şekilde mümkündür. Yeni kanunla getirilen düzenlemelerde herhangi bir rant sağlama amacı veya hak sahiplerinin başka bir bölgeye gönderilmesi söz konusu değildir. Kim bunun aksini iddia ediyorsa, müfteridir, yalancıdır, bu milletin iyiliğini istemiyor demektir.
“2024 YILI BÜTÇEMİZDE DEPREMZEDE ŞEHİRLERİMİZİN YENİDEN İNŞASINA 1 TRİLYON LİRA KAYNAK AYIRDIK”
Dönüşüm çalışmalarında Pazartesi günü 5.1 büyüklüğünde bir depremle sarsılan Marmara Bölgemize daha fazla özel önem vermemiz elbette sebepsiz değildir. Süreci diğer şehirlerimizde yönetmek ve hızlandırmak nispeten daha kolaydır. Ancak, İstanbul’un da içinde yer aldığı Marmara Bölgemizde yaşanacak bir felaketin, Allah korusun, tüm Türkiye’ye ağır maliyeti olacaktır; bu gerçek karşımızdayken başka türlü hareket edemeyiz. Amacımız, İstanbul’da her yıl 350 bin konut inşa ederek 5 yıl içinde acil dönüşüm gerektiren tüm binaları yenilemektir.
Tabi bu arada 6 Şubat depremlerinde yıkılan şehirlerimizi ayağa kaldırmaya yönelik çalışmalarımızda en küçük bir aksaklığa, en küçük bir ihmale izin vermiyoruz, vermeyeceğiz. İnşasına başlanan 250 bin bağımsız bölümden 46 binini yılbaşından önce hak sahiplerine teslim edeceğiz, takip eden aylarda da biten konutların teslimini sürdüreceğiz.
Vatandaşlarımızdan gelen taleplere, bütün bunlara kulak vererek yerinde dönüşümü kolaylaştıracak hibe ve kredi desteklerini içeren yeni modelleri de devreye aldık. Yerinde dönüşüm projelerine başvuru sayısı 247 bini buldu. Sadece bölgedeki altyapı çalışmaları için 40 milyar liralık kaynağı ilgili kurumlarımızın kullanımına tahsis ettik. 2024 yılı bütçemizde depremzede şehirlerimizin yeniden inşasına 1 trilyon lira kaynak ayırdık. Deprem bölgesindeki şehirlerimizde sadece konut yapmakla kalmıyor, bu şehirlere kimliğini veren ticari alanları ve kültürel yapıları da yeniden ayağa kaldırıyoruz.
Ayrıca, bu şehirlerimizin meydanlarını, kent merkezlerini ve önemli ana caddelerini yine Hükûmet olarak biz yapıyoruz.
“81 VİLAYETİMİZİN TAMAMINDA PROJELERİMİZ DEVAM EDİYOR”
Aynı şekilde depremde zarar gören yollar ve ulaştırma yatırımlarıyla ilgili sorunları da yine biz giderdik, biz gideriyoruz. Deprem bölgesinde şu an yapım süreci devam eden yeni yolların toplam uzunluğu 180 kilometreyi buluyor. Deprem şehirlerimiz başta olmak üzere 81 vilayetimizin tamamındaki yol, otoyol, köprü, tünel, viyadük ve metro projelerimiz de devam ediyor.
Hava ve demir yolu ulaşımında açılışa hazır devasa yatırımlarımız var. Önümüzdeki dönemde yapımı tamamlanan ulaştırma projelerimizin resmî açılışlarını peyderpey inşallah yapmaya devam edeceğiz.
Hiç kimsenin ülkemizi depreme hazırlamadaki en önemli aracımız olan kentsel dönüşüm projelerini dinamitlemesine, yavaşlatmasına, sulandırmasına izin vermeyeceğiz.
Milletimizin de siyasi istismarcılara kulak asmayacağına inanıyorum. Bu konuda bize destek veren herkese şükranlarımı özellikle sunuyorum.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.