Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’ın Defne ilçesinde deprem bölgesindeki incelemelerinin ardından yaptığı açıklamada, “Yıkılan her binayı yeniden yaparak tek bir vatandaşımızı mağdur etmeyecek şekilde bu süreci tamamlayacağız. Allah’ın izniyle bir yıl içinde Hatay ve ilçelerini ayağa kaldırmayı planlıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından incelemelerde bulunmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile birlikte Hatay’ın Defne ilçesini ziyaret etti.
Hatay’ın Defne ilçesinde konteyner sahra hastanesini ziyaretinin ardından vatandaşlara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatını kaybedenler için Fatiha okudu.
Dünyada bu kadar geniş bir alanda, bu kadar büyük yıkıma yol açan deprem sayısının pek az olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye coğrafyasının eşsiz güzellikleri ve cömert imkânları yanında bu tür mihnetleri de yüklenmek mecburiyetinde bulunduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkeyi afetlere hazırlamak için yürüttükleri çalışmaların geçmişteki ihmallerin ve eksiklerin yol açtığı sıkıntılar sebebiyle arzu ettikleri hızda ilerleyemediğini söyledi.
“HATAY’IN YANINDA YER ALMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Millet ve devlet olarak Kahramanmaraş merkezli depremlerden çıkardıkları dersler ışığında bu hazırlıkları daha süratli ve etkin şekilde yürüteceklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatay bu deprem afetinden en çok yıkımı yaşadığımız, en çok can kaybına uğradığımız yerdir. Tarih boyunca insanlığın en gözde yerleşim yerlerinden biri olan Defne’miz de bu afette büyük yara aldı. Kahramanmaraş merkezli afetlerden yaklaşık 2 hafta sonra 20 Şubat’ta Defne merkezde yaşanan 6,5 büyüklüğündeki deprem ilçemizdeki yıkımı daha da artırdı. Depremin ilk günlerindeki kötü hava şartları, hasar gören altyapı, kapanan yollar ve diğer sebeplerle çalışmalar çok büyük zorlukla yürütülebildi. Önümüze çıkan engelleri azim ve kararlılıkla aşarak birkaç gün içinde Hatay’da arama kurtarmadan yardım çalışmalarına kadar tüm faaliyetleri düzene koyduk. Biz de depremin üçüncü günü Hatay’a ilk ziyaretimizi yaparak durumu yerinde gördük ve gereken talimatları verdik. Bugün 3. defa Hatay’ı ziyaret ederek yürütülen çalışmaları adım adım takip ediyoruz. Cumhur İttifakı olarak Sayın Bahçeli ile birlikte tekrar buradayız. Bundan sonra da hem kalbimizle hem gözümüzle hem ziyaretlerimizle Hatay’ın yanında yer almayı sürdüreceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, enkazları kaldırıma ve yeni binaları inşa etme safhasına geldiklerini, yıkılan her binayı yeniden yaparak tek bir vatandaşı mağdur etmeyecek şekilde bu süreci tamamlayacaklarını aktardı.
“BU BÜYÜK AFETİN ŞEHİRLERİMİZDEKİ İZLERİNİ TÜMÜYLE SİLECEĞİZ”
Bir yıl içinde Hatay ve ilçelerini ayağa kaldırmayı planladıklarını, kalıcı konutları yapmaya başlarken gezici ve geçici barınma imkânlarını da ihmal etmediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “İlk etapta çadırlarla bu sıkıntıyı çözme yoluna gittik. Şimdi konteyner kentler kuruyoruz. Ziyaret ettiğimiz sahra hastanemiz de konteyner sistemi ile yapılmıştır. İnşallah kısa bir süre içinde sadece Hatay’da 30 bin konteyneri hizmete alacağız. Kardeş ülke Katar’ın hibe ettiği 10 bin konteynerin büyük bölümünü Hatay’a kuracağız. Bunlardan bir kısmı Antakya’da faaliyete geçti. Amacımız insanlarımıza kalıcı konutları yapılana kadar nispeten daha insani şartlarda barınma imkânını sunmaktır. Şehirlerimizin yeniden inşası ve ihyası için kolları hemen sıvadık. Bir yıl içinde konut ve köy evi olarak 319 bin haneyi inşa ederek insanlarımızın içine taşınmasını sağlayacağız. Sadece Defne’de yapacağımız konut sayısı 26 bin 261’dir. Mevcut tespitlere göre deprem bölgesinde toplam 650 bin konut inşa etmemiz gerekiyor. Allah’ın izniyle bunların hepsini de inşa ve ihya faaliyetlerini yaparak bu büyük afetin şehirlerimizdeki izlerini tümüyle sileceğiz.”
“BİR YIL SONRA KALICI KONUTLARA GEÇMENİZİN SEVİNCİNİ BURADA BERABER YAŞAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaybettikleri insanları geri getiremeyeceklerini ama yıkılan her şeyi daha iyisiyle, daha güvenlisi ve daha gelişmişiyle yerine koymalarının mümkün olduğunu dile getirdi.
İktidarlarının bunu yapmaya muktedir olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar yaşanan birçok depremde ve afette bunu ispatladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlardan yılmıyoruz. Bunu da yine aynı şekilde 1 yıl içinde başaracağız. Bir yıl sonra kalıcı konutlara geçmenizin sevincini burada yine beraber yaşayacağız. Fitne ve fesat içinde olanlara kulak asmayın. Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize halel getirerek bizi deprem yaralarını sarma çabalarımızdan uzaklaştırmak isteyenlere fırsat vermeyin. Unutmayınız, her şey gelir geçer, geride sadece sizlerin ve evlatlarınızın geleceğinin teminatı olan hayatınız, eviniz, işiniz, huzurunuz kalır” diye konuştu.
İskenderun’a kruvaziyer gemisi getirerek depremzedelerin barınmasını sağladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Enerji üretimi yapan 2 ayrı gemiyi yine o bölgeye çektik. Orada sadece kamara sistemi değil aynı zamanda eğitim öğretimi de yine orada yapmak suretiyle onu da hizmete aldık. Bütün mesele bir an önce vatandaşlarımızı şu endişelerinden kurtarıp buralarda yemesi, içmesi, yatması kalkması her şeyiyle o imkânı sağlamış olduk. Şu anda bu süreci de devam ettiriyoruz. İşte bunun için çalışıyor, mücadele ediyoruz. Rabb’im hepimizin yar ve yardımcısı olsun Rabb’im ülkemizi her türlü kazadan, beladan, afetten muhafaza etsin. Biz size inanıyoruz, siz de Cumhur İttifakı’na inanın. Sizleri hiçbir zaman yalnız bırakmadık, bırakmayacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’da Katar-Türkiye Kardeşlik Konteyner Kenti’nde incelemelerde bulunduktan sonra yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 6 Şubat sabahına ardı ardına yaşanılan Kahramanmaraş merkezli depremlerle uyandığını belirterek, binlerce artçı sarsıntıyla etkisi süren depremlerin ülkenin 14 milyon vatandaşının yaşadığı 11 ilde çok büyük can kaybına ve yıkımlara yol açtığını söyledi.
Hatay’ın bu kayıpları en ağır şekilde hisseden şehirlerin başında geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu afette binlerce yıllık tarihiyle nice medeniyetlerin gözde yerleşim yeri olan Antakya’nın çok büyük yaralar aldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yıkılan ve ağır hasar alan binalarının yol açtığı görüntüsüyle gençlik yıllarımızdan beri onlarca defa geldiğimiz Antakya’yı tanımakta doğrusu zorlandık. Depremin ağır kış şartlarının hüküm sürdüğü günlerde meydana gelmesi işleri daha da zorlaştırdı. Buna rağmen devlet ve millet el ele vererek Bakanlıklarımızla, belediyelerimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla, gönüllülerimizle depremzedelerimizin imdadına koştuk. O sabahtan itibaren askerimiz buradaydı, jandarmamız buradaydı, polisimiz buradaydı, gönüllülerimiz buradaydı, hep birlikte el ele verdiler dayanışmayla sivil kurtarma, arama kurtarma ekipleriyle bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürdüler.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şartların en güç olduğu yer olan Hatay’a ulaşmak için gerçekten büyük mücadele verildiğini kaydederek, “Bu tür afetlerde trafik, bütün bunların hakikaten yolların açılarak yoluna konulması öyle zannedildiği gibi kolay değil. Biz bunları Van’da yaşadık, biz bunları Bingöl’de yaşadık, biz bunları ülkemizin diğer yerlerindeki afetlerde yaşadık. Ama bunları yaşamayanlar sadece fitne, fesat, buna benzer şeyleri uydurarak bütün vatandaşların, milletin hafıza kayıtlarına girmeye çalışıyorlar. Hamdolsun kısa sürede zorlukları aşarak, arama kurtarmadan gıda ve giyim yardımına, acil barınma ihtiyacının giderilmesinden kalıcı konutlara kadar tüm çalışmaları yoluna koyduk” diye konuştu.
“10 BİN KONTEYNER PEYDERPEY GELİYOR”
Geçici barınma alanlarının inşasının bu süreçteki en önemli ihtiyaçlardan biri olarak karşılarına çıktığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Evleri yıkılan, hasar gören veya sarsıntılar sebebiyle evlerine giremeyen insanlarımızı dışarıda bırakamazdık. İlk etapta çadırla işe başladık. Geçmişten bugüne şöyle masaya yatırdığımızda çadırda bile kalite neydi, bugün çadırda geldiğimiz kalite ne. Bunu bile yeterli görmüyoruz. İnşallah çadırlarda da bundan sonra çok daha farklı adımlar atacağız. Örneğin, şu anda burada değerlendirdiğimiz NATO’nun göndermiş olduğu çadırlar var, aynı şekilde İsviçre’nin göndermiş olduğu çadırlar var ve bütün bu çadırların kaliteleri çok çok farklı. Şimdi aynısını bizler çok daha kalitelisini inşallah yapacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Konteynerlerde de şu anda bakın, ülkemizde üretilen konteynerler var, aynı şekilde Katar’ın Dünya Kupası’nda kullandığı ve o zaman yaptırdığı konteynerler var ve şu anda bu konteynerleri biz ülkemizde kullanıyoruz. Sağ olsunlar gördük, memnun kaldık. 10 bin konteyner sözü verdiler ve bu 10 bin konteyner peyderpey geliyor. Bini geldi, 4 bini yolda ve bir ay içinde de 10 bine tamamlanacak. Bunlarla da vatandaşlarımız bu geçici konutlarda, geçici iskânda çok daha konforlu bir süreci yaşama fırsatını bulacaklar. Konteyner kentler elektriğiyle, suyuyla, kanalizasyonuyla, yoluyla hizmet birimleriyle âdeta birer şehir altyapısı üzerine inşa ediliyor. Bin konteynerlik yer demek, 5 bin nüfuslu bir ilçe kurmak demektir. 2 ay içinde 100 bin konteyneri faaliyete geçirdiğimizde 500 bin nüfuslu bir şehrin altyapısını da inşa etmiş olacağız. Böylesine büyük bir işin, böylesine kısa bir sürede tamamlanabilmesi dünyada benzeri olmayan bir başarıdır.”
Depremin ilk anından itibaren dünyadaki dostları da Türkiye’nin yanında görmekten memnuniyet duyduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar’ın her zaman olduğu gibi depremde de alicenaplığını göstererek hem ciddi bir maddi yardımda bulunduğunu hem de 10 bin konteyner gönderme sözü verdiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen aylarda Katar’da düzenlenen Dünya Kupası için hazırlanan yüksek standartlı konteynerlerin gemilerle Türkiye’ye getirildiğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: “Bugün burada ilk üç geminin ülkemize getirdiği 715 konteynerle kurduğumuz ilk geçici barınma merkezindeyiz. Sevkiyatlar ulaştıkça böyle onlarca konteyner şehir kurarak, Hataylı kardeşlerimizin hizmetine vereceğiz. Bu arada kalıcı konutların inşasına da başladık. İnşallah bir yıl içinde 244 bin konutun ve 75 bin köy evinin inşasını tamamlayarak acil ihtiyacı gidereceğiz. Geçmişte yaşanan depremlerde, yangınlarda, sellerde nasıl verdiğimiz sözleri tutup insanlarımızı kısa sürede evlerine kavuşturduysak inşallah bunda da aynını yapacağız. Sizlerden bir yıl sabretmenizi istiyorum. Sizlerden bize bir sene müsaade etmenizi bekliyorum. Evi yıkılan veya kullanılamaz hâle gelen hiçbir vatandaşımızın mağduriyetine meydan vermeden herkesi sağlam, güvenli, huzurlu yuvalarına kavuşturacağız. Az önce Sahra Hastanemizi ziyaret ettik ve Sahra Hastanemizin de konforu, her şeyi bizleri ayrıca mutlu etti. Şehirlerimizin yeniden inşası ve ihyasını yaparken sadece barınma değil, ticaretten eğitime ve sağlığa kadar her konuda hizmetlerin kesintisiz sürmesini temin edecek altyapıyı da kuruyoruz, yine bu inşa ve ihya faaliyetlerini, coğrafyamızın tarihî ve kültürel değerlerini koruyarak yürütecek bir planlama içindeyiz. İnşallah bir yıl sonra Antakya’da sizlerle kalıcı konutların tesliminde buluştuğumuzda bu sözlerin hepsinin de hayata geçtiğini beraberce göreceğiz.”
“Filistin Devleti’nin tanınması büyük önem ifade ediyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb ile düzenledikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Barışı ve güvenliği sağlamakla görevli uluslararası teşkilatların etkisiz kaldığı bu ortamda Filistin Devleti’nin tanınması, daha büyük anlam ve önem ifade ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Finlandiya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün yaptıkları görüşmelerde Gazze ve Lübnan’a yönelik İsrail saldırganlığının da gündemlerinin odağında yer aldığını belirterek şunları söyledi: “İsrail’in katliamlarıyla ilgili tavrımızı hem Birleşmiş Milletlerde hem de bugün Meclisimizde açık yüreklilikle dile getirdim. İsrail’in hakka, hukuka aykırı işgal ve ilhak arayışına karşı tavrımız, tüm devletlerin ve uluslararası kuruluşların asli görevidir.”
“HÂLÂ BUNU YAPMAYAN ÜLKELERE FİLİSTİN DEVLETİ’Nİ TANIMA ÇAĞRIMIZI TEKRARLIYORUZ”
“Buradan bir kez daha Gazze’de acil kalıcı ateşkesin sağlanması ve insani yardımların ulaştırılması çağrımızı tekrarlıyorum” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Lübnan halkının ve hükûmetinin de bu süreçte yanında olmamız gerekiyor. Güvenlik Konseyi başta olmak üzere barışı ve güvenliği sağlamakla görevli uluslararası teşkilatların etkisiz kaldığı bu ortamda Filistin Devleti’nin tanınması, daha büyük anlam ve önem ifade ediyor. 7 Ekim’den bu yana dokuz ülke Filistin Devleti’ni tanımıştır. Hâlâ bunu yapmayan ülkelere Filistin Devleti’ni tanıma çağrımızı tekrarlıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, “Birleşmiş Milletler nezdinde Türkiye ve Finlandiya öncülüğünde oluşturulan Arabuluculuk Dostları Grubu, bölgedeki çatışmaların sonlandırılabilmesi adına bir inisiyatif başlatabilir mi?” şeklindeki sorusu üzerine Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb ile bunları da görüştüklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, müşterek atılabilecek adımlar konusunda, her iki ülkenin de ara buluculuk noktasında ne denli başarılı olabileceğini zamanın göstereceğini ifade etti.
İsrail’in ara buluculuğa yaklaşması veya kabulünün söz konusu olmadığının görüldüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Atılacak adımlarla, temennim odur ki, bakanlarımızın yapacağı ön çalışmalarla böyle bir netice alabilirsek bu netice üzerinden inşallah, bu ara buluculuk çalışmalarına devam ederiz” değerlendirmesini yaptı.
Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb da görüşmede Orta Doğu’da devam etmekte olan çatışmalar konusunun da ele alındığını belirterek, “İsrail’in kendisini savunma ve koruma hakkı olduğunu kabul ederken, kendi güvenliğini sağlama hakkı olduğunu kabul ederken, aynı zamanda İsrail’in uluslararası hukuka uyması gerektiğini de düşünüyoruz. Çünkü yaşanan insanlık trajedisi Gazze’de çok fazla. Şimdi de Lübnan’da aynı şeyi görmeye başladık. Dolayısıyla biz de Finlandiya olarak acil bir ateşkes çağrısında bulunduk Lübnan’da. Saldırıların durması çağrısında bulunduk. Biz de iki devletli bir çözümden yanayız. Bunu sağlayacak siyasi süreci destekliyoruz. Şu anda devam etmekte olan bu iki savaş yani hem Filistin’de hem Lübnan’da yaşananlar belki de barışla sonuçlanacak, barışçıl bir çözüme ulaşılacak ama henüz bu noktadan çok uzaktayız diyebilirim.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Finlandiya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Alexander Stubb ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Finlandiya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb, daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM 28. Dönem 3. Yasama Yılı açılışında yaptığı konuşmada, “Kovid-19 salgınıyla başlayan, bölgemizdeki savaşlarla devam eden, asrın felaketinin de etkisiyle sarsılan makro dengeleri hızla iyileştiriyoruz. Türkiye’yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla kaliteli büyütme stratejimizi uygulamaya devam edeceğiz” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 28. Dönem 3. Yasama Yılı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın genel kurulda yaptığı konuşma ile başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
“Asrın felaketi olan 6 Şubat depremlerine ve bölgemizdeki sıcak çatışmalara rağmen, ekonomide belirlediğimiz hedeflerimize kararlılıkla ilerliyoruz. 14-28 Mayıs seçimleri sonrasında uygulamaya başladığımız istikrar ve reform programımız meyvelerini veriyor. Ekonomi programımızda, Meclisimizin de desteği ile son bir yılda önemli mesafe kat ettik. Geçen yıl gündemimizin üst sıralarında yer alan birçok meseleyi geride bıraktık ve bırakıyoruz.
Burada fikir vermesi açısından bazı rakamları sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum. Merkez Bankamızın geçen sene Mayısta 98,5 milyar dolar olan brüt rezervleri, bugün 156 milyar doları aşarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Bugün şunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyoruz. Hamdolsun Türkiye’nin artık rezerv meselesi yoktur.
“KRONİK SORUNUMUZ OLAN CARİ AÇIĞI SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DÜZEYE ÇEKTİK”
Bir diğer kronik sorunumuz olan cari açığı sürdürülebilir bir düzeye çektik. Geçen yıl 57 milyar dolar olan cari açık, gayretlerimiz neticesinde, Temmuzda 20 milyar doların altına indi.
2023’te ihracatımız 256 milyar dolarla rekor kırdı. İhracattaki güçlü performansımız 2024’te de devam ediyor. Yıllık ihracat ağustosta 262 milyar dolarla tarihimizin zirvesine çıktı.
Turizmde, 2023 yılını rekor ziyaretçi sayısı ve geliriyle kapattık. Bu sene 60 milyon turist sayısı, 60 milyar dolar turizm geliri hedefliyoruz; inşallah bu hedefimizi de tutturacağız. Son bir yılda 1 milyon 105 bin ilave istihdam imkânı oluşturduk.
Millî gelirimiz 1 trilyon dolar sınırını geçerek 1 trilyon 119 milyar dolara ulaştı. Böylece, millî gelirde çok kritik bir psikolojik eşiği aşmayı başardık.
2024 yılında kredi notu üç büyük kuruluş tarafından artırılan tek ülke Türkiye oldu. Ekonomimizin temel göstergelerindeki iyileşmeye bağlı olarak ülkemizin risk primi de düşüyor. Bankacılık ve reel sektörümüzün dış borç çevirme oranları yükseldi. Türkiye’yi, daha çok siyasi sebeplerle alındığı gri listeden de çıkardık.
Yine bu süreçte, 6 Şubat depremlerinin Türk ekonomisine getirdiği 104 milyar dolarlık ilave faturaya rağmen mali disiplinden taviz vermedik.
‘Kim ne vaat ediyorsa benden beş fazlası’ siyasetinin seçim meydanlarını esir aldığı 31 Mart sürecinde popülizme asla tevessül etmedik.
Kararlı duruşumuz sayesinde, hamdolsun, enflasyonda kalıcı düşüş trendine girmiş bulunuyoruz. Son üç ayda yıllık enflasyon 23,5 puan geriledi. Gıda enflasyonu da dört yıl sonra ilk kez aylık bazda negatife döndü. Önümüzdeki aylarda enflasyondaki düşüş devam edecek ve milletimiz bu düşüşü çarşıda, pazarda, alışveriş sepetinde, mutfağında daha fazla hissedecek.
Her zaman söylüyorum, bizim bir tane gündemimiz var; o da vatandaşımızın refahını ve alım gücünü kalıcı biçimde artırmaktır. Ne yapıyorsak sadece bunun için yapıyoruz. Hangi özveride bulunuyorsak bunun için bulunuyoruz. Yakın çevremiz istikrara kavuştukça inşallah biz de rahatlayacak, çok daha iyi yerlere geleceğiz.
“ASRIN FELAKETİNİN DE ETKİSİYLE SARSILAN MAKRO DENGELERİ HIZLA İYİLEŞTİRİYORUZ”
Şu hususu büyük bir memnuniyetle vurgulamak isterim, Kovid-19 salgınıyla başlayan, bölgemizdeki savaşlarla devam eden, asrın felaketinin de etkisiyle sarsılan makro dengeleri hızla iyileştiriyoruz. Türkiye’yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla kaliteli büyütme stratejimizi uygulamaya devam edeceğiz.
Her fırsatta ifade ettiğim gibi, ekonomi programımıza katkı sunacak her türlü öneriye açığız. Ancak uyguladığımız programa olan inancı zayıflatmaya dönük söylemleri tasvip etmiyoruz. Kabul edelim ki eleştiri ayrıdır, ekonomik tetikçilik ayrıdır. Türkiye’ye kaybettirerek siyaset yapılmaz, millete faydalı olunmaz. Türkiye’nin ve 85 milyon vatandaşımızın menfaati söz konusu olduğunda siyasi rekabeti bir tarafa bırakmamız gerekiyor. Meclisimizden ve siz saygıdeğer milletvekillerimizden bu konuda azami hassasiyet bekliyor, desteğiniz için şimdiden her birinize teşekkür ediyorum. Deprem bölgemizin süratle ayağa kaldırılmasının gündemimizin ilk sırasında olmayı sürdüreceğini burada tekraren ifade etmek istiyorum. Şartlar ne olursa olsun 6 Şubat gecesi yuvası yıkılan, düzeni bozulan, yakınlarını kaybeden depremzede kardeşlerimizin yanında olacak, yaralarını saracak, inşallah güvenli yuvalarını peyderpey teslim edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi ile ilgili açıklamalarının ardından, Filistin ve Lübnan’da yaşanan gelişmelerle ilgili olarak şunları söyledi:
“İsrail’in Filistin’de, Gazze’de yaklaşık 1 yıldır yürüttüğü terör ve soykırım, bugünlerde maalesef Lübnan’a uzandı. Dün işgal güçleri, Lübnan topraklarına karadan girdiğini duyurdu. İsrail, bir yandan Gazze’de soykırım yaparken, bir yandan Lübnan’a terör saldırıları yaparken, aynı anda bölge ülkelerini de kendi ateşine çekmek için her yola başvuruyor, her türlü provokasyonu deniyor.
Burada iki hususun altını çizmek mecburiyetindeyim; ne yazık ki, bütün bölgeyi ateşe atmayı amaçlayan, Gazze’de, 17 bini çocuk olmak üzere 42 bin insanı katleden, şimdi de Lübnan’da katliama başlayan İsrail, dünyadan gerekli ve yeterli tepkiyi almamaktadır. Bunu, geçen hafta, İsrail saldırganlığının önüne geçmesi gereken Birleşmiş Milletlerin Genel Kurulu’nda da açık ve net şekilde ifade ettim.
“GAZZE, 42 BİN MASUM İNSANIN KATLEDİLDİĞİ BÜYÜK BİR ‘İMHA KAMPINA’ DÖNÜŞMÜŞTÜR”
İsrail devleti, Netanyahu isimli bir Hitler özentisinin idaresinde, sadece son 51 haftada insanlığa karşı tüm suçları pervasızca işlemiştir. Soykırım, katliam, ırkçılık, ayrımcılık, taciz, tecavüz, işkence, etnik temizlik, gazeteci öldürme, ifade özgürlüğünü yok etme, ibadethaneleri, hastaneleri, okulları bombalama dâhil insanlığa karşı işlenebilecek ne kadar suç varsa tamamı defalarca işlenmiştir.
Gözünü kin ve nefret bürümüş bir cinayet şebekesinin elinde Gazze, 42 bin masum insanın katledildiği büyük bir “imha kampına” dönüşmüştür.
Tüm insanlık adına utanç verici bu tabloya rağmen, bazı ülkeler İsrail’e destek vermeye, finansal veya askerî destek sağlamaya devam ediyor. Diğer bazı ülkeler de susmak suretiyle bu insanlık suçuna, bu vahşete maalesef ortak oluyor.
Bu önemli günde şunu bir kez daha açık açık söylemek isterim; ne yaparsa yapsın İsrail er ya da geç durdurulacak. Kendini dev aynasında gören Hitler nasıl durdurulduysa Netanyahu da aynı şekilde durdurulacak. Evlatlarının beyaz kefenlerine sarılan anaların, babaların ahı, bu zalimleri rezil rüsva edecek. Ancak, sadece İsrail’in değil, bugün Batı’dakiler başta olmak üzere devletlerin alnına yapışan o kara leke asırlar boyunca unutulmayacak. Özellikle İslam dünyasının, halkları Müslüman olan yöneticilerin, İsrail’in Filistinlilerden ziyade Müslümanlara yönelik bu terörüne sessiz kalmaları, bir ayıp olarak, bir utanç vesikası olarak asırlarca silinmeden kalacak.
“TÜRKİYE OLARAK HAKKI CESARETLE SÖYLEMEYE, ZALİMLER KARŞISINDA DİMDİK DURMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Bakınız, bugün yüreğim yanarak, içim kan ağlayarak söylüyorum. İsrail’in Gazze halkına yönelik soykırımı başlayalı tam 360 gün oldu. 42 bin kardeşimiz kameralar önünde canlı yayınlarda alçakça şehit edildi. Annelere enkaz altında kalan ciğerparelerinin parçalarını toplattılar. İnsana ve insanlığa dair ne kadar değer varsa hepsini çiğnediler, hepsini ayaklar altına aldılar. Sadece camileri değil, asırlık kiliseleri de bombalarla enkaz yığınına çevirdiler.
Ancak bu süreçte ne uluslararası kuruluşlar ne insan hakları örgütleri ne de 2 milyar Müslümanı temsil eden devletler bir araya gelip, bir ortak tepki göstermedi. Tam 360 gündür bırakınız İsrail’i caydırmayı, bırakınız İsrail’i durdurmayı, müşterek bir tavır dahi sergilenmedi. Hamas’ın defalarca kabul ettiğini açıkladığı ateşkese İsrail’i icbar edecek zorlayıcı hiçbir adım atılmadı.
Oysa herkes biliyor ki, ses çıkartılmadıkça İsrail işgal, istila ve katliam politikasını pervasızca devam ettirecek. Susmak, vahşeti görmezden, duymazdan gelmek hiç kimseyi, hiçbirimizi, bölgedeki hiçbir ülkeyi bu soykırım şebekesinin saldırganlığından kurtaramayacak. Bu tembelliğin, bu ataletin, bu tepkisizliğin, duygusuzluğun sona ermesi için Türkiye olarak hakkı cesaretle söylemeye, hakkı savunmaya, zalimler karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 28. Dönem 3. Yasama Yılı Açılış Toplantısı’na katıldı.
TBMM’ye gelişinde, TBMM Başkanvekili Celal Adan tarafından resmî törenle karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tören kıtasını selamladıktan sonra Genel Kurul Salonu’na geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Basketbol Gelişim Merkezi’nin açılışında yaptığı konuşmada, Barcelona’dan Tokyo’ya Los Angeles’tan Londra’ya spor yatırımlarının şehirleri bir küresel marka hâle getirdiğini ifade ederek, “İçinde bulunduğumuz muazzam eserle İstanbul’umuz hem tarih, kültür ve sanatın hem de sporun başkentlerinden birisi olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Basketbol Gelişim Merkezi’nin açılışına katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasına salondakileri selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, salondaki coşku, sevda ve heyecan için herkese teşekkür ederek, “Bugün sizlerle muhteşem bir spor tesisinin açılışı vesilesiyle bir aradayız. İstanbul’un tarihî ve kültürel zenginliğini sporla buluşturacak bir eseri daha şehrimize kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. Zeytinburnu’nda yükselen Basketbol Gelişim Merkezi sadece bir spor kompleksi değildir. Burası aynı zamanda İstanbul’un dünya spor sahnesinde hak ettiği yere ulaşması için atılan en güçlü adımlardan biridir. Her açıdan göğsümüzü kabartan bu güzel tesisin gençlerimize, basketbol tutkunlarına ve aziz milletimize hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya genelinde öne çıkan şehirlerin kültür ve tarihle birlikte sporla da adlarını duyurduklarını dile getirdi.
Gelişmiş birçok ülkenin spor merkezlerine şehirlerinin prestiji ve geleceği için stratejik yatırımlar olarak baktığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Barcelona’dan Tokyo’ya, Los Angeles’tan Londra’ya, spor yatırımlarının o şehirleri nasıl küresel bir marka hâline getirdiğini hepimiz görüyoruz. İnşallah, bugünden sonra İstanbul da bu şehirler arasında yerini alacaktır” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’YE VE TÜRK BASKETBOLUNA YAKIŞIR BİR TESİS İNŞA EDELİM İSTEDİK”
“Şu an içinde bulunduğumuz muazzam eserle İstanbul’umuz hem tarih, kültür ve sanatın hem de sporun başkentlerinden biri olacaktır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu modern merkezin hizmete girmesiyle Türk basketbolu hedeflerine adeta koşar adım gideceğini belirterek, burada kazanılacak zaferlerin uluslararası platformlarda İstanbul’un ve Türkiye’yi bir spor merkezi olarak tanıtacağına inandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Abdi İpekçi Spor Salonu’nun ev sahipliğini yaptığı nice unutulmaz müsabakayla Türk basketbol tarihine silinmez izler bıraktığının altını çizerek, şunları kaydetti: “Ancak salonun başta depreme dayanıklılık olmak üzere ciddi riskleri vardı. Ayrıca eski salon iyice yıpranmış, yorulmuş ve beklentileri karşılayamaz hâle gelmişti. Bunun üzerine süratle harekete geçtik. Türkiye’ye ve Türk basketboluna yakışır bir tesis inşa edelim istedik. 2021 yılının sonunda stadyumun ihalesini yaparak çalışmaları başlattık. Düzenli basketbol oynayan bir sporsever olarak projenin her aşamasını bizzat takip ettim. Yaklaşık üç senelik yoğun çabaların neticesinde hamdolsun bugün de projeyi gençlerimizin ve basketbol severlerin hizmetine sunuyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada sadece modern spor kompleksi değil aynı zamanda Türk basketboluna yetenek kazandırma merkezi inşa ettiklerini söyledi.
Burada sporcuların oynadıkları maçlarla tarih ve destan yazacağını, milletçe herkesin göğsünü kabartan başarılara imza atacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Basketbol Gelişim Merkezi’nin hem erkek hem de kadın millî takımlarının yanı sıra altyapı takımlarının da yeni evi olacağını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merkezimiz, 10 bin kişilik ana salonu, 1000 kişilik antrenman ve maç salonu, üç adet 500 kişilik altyapı salonlarıyla gerçekten göz dolduruyor. Ayrıca merkezimizde 417 adet otomobil, 25 adet otobüs kapasitesine sahip otopark alanı bulunuyor” diye konuştu.
Sporculara özel tasarlanan oteli, kamp merkezleri ve fitness salonuyla bu tesisin spor merkezinin çok ötesinde imkânlara sahip olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Basketbol Federasyonu’nun da burada hizmet vereceğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Basketbol Gelişim Merkezi’nin bir diğer özelliğinin de sekiz derslikli toplam 200 öğrenci kapasiteli basketbol lisesi olduğunun altını çizerek, genç yetenekleri bu lisede kapsamlı eğitime tabi tutacaklarını bildirdi.
“BASKETBOL GELİŞİM MERKEZİ, İSTANBUL’UN MARKA DEĞERİNİ ARTTIRAN BİR ESER OLDU”
Böylece gençlerin gerçek basketbol yıldızı olarak yetişmelerini sağlayacaklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, basketbol kütüphanesi ve müzesiyle gençlerin ufkunu genişleteceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, merkezin inşasında sıfır atık vizyonuna ve çevre dostu olmasına özen gösterdiklerinin altını çizen Erdoğan, “15 bin metrekaresi peyzaj alanı olmak üzere toplam 150 bin metrekare büyüklüğe sahip Basketbol Gelişim Merkezi her bakımdan İstanbul’umuza yakışan, İstanbul’un marka değerini arttıran bir eser oldu. Tam anlamıyla bir vizyon projesi olan bu muhteşem spor tesisinin Türk basketboluna hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
Merkezin inşasında emeği geçenleri, başta Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) Başkanı Hidayet Türkoğlu ile ekibini ve tüm alın teri olanları canı gönülden tebrik ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu önemli spor kompleksini ülkemize kazandıran Çevre Bakanlığımıza, Gençlik ve Spor Bakanlığımıza, TOKİ Başkanlığımıza, Türkiye Basketbol Federasyonu’na ve yüklenici firmalara şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerden bu imkânı en iyi şekilde değerlendirmelerini beklediğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Merkezimizin açılışını, 37. Erkekler Cumhurbaşkanlığı Kupası’yla yapıyoruz. Birazdan kupa maçına çıkacak, Fenerbahçe Beko ile Anadolu Efes takımlarımıza şimdiden başarılar temenni ediyorum. Her iki takımımızın taraftarlarına ve basketbol tutkunlarına şimdiden keyifli seyirler diliyorum. Sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.”
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, ANADOLU EFES’E ŞAMPİYONLUK KUPASINI VERDİ
Basketbol Gelişim Merkezi’ndeki maçın sona ermesinin ardından sahada düzenlenen kupa törenine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fenerbahçe Beko’yu 83-82’lik skorla mağlup eden Anadolu Efes’e 37. Erkekler Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı verdi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.