Connect with us

Bürokrat

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TEKNOFEST, kendi alanında bir markaya dönüştü”

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali’nde yaptığı konuşmada, “İlkini 2018 yılında düzenlediğimiz TEKNOFEST, hamdolsun, artık kendi alanında bir markaya dönüştü” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST 2023’ü ziyaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, TEKNOFEST’in bu yıl bir başka güzel olduğunu, ülkenin 81 ilindeki genç yüreklere selamlarını gönderdiğini söyledi.

Dünyanın bir numaralı havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST’te katılımcılarla beraber olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımlarından dolayı Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e, eşi Mihriban Aliyeva’ya ve Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’ye teşekkür etti.

Şöhreti, ülkenin sınırlarının da ötesine taşıyan TEKNOFEST’in yedincisinin düzenlendiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilki 2018 yılında düzenlenen TEKNOFEST’in bir markaya dönüştüğünü vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, teknolojiye, savunma sanayiine ve bilime meraklı gençlerle bir araya geldiklerini belirterek, şöyle devam etti: “Bu yılki teknoloji bayramımızı önce İstanbul’da, ardından da inşallah Ankara’da yaşıyoruz. Millî teknoloji hamlemizin somut örneklerinin sergilendiği TEKNOFEST’in ülkemize, milletimize ve siz gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bizlere bu gurur tablosunu yaşatan T3 Vakfına, bakanlıklarımıza, tüm paydaş kurum ve kuruluşlarımıza teşekkür ediyorum. Yarışmaya katılan, dereceye giren projeleriyle fikirleriyle önümüzde yeni ufuklar açan tüm kardeşlerimizi canı gönülden tebrik ediyorum.”

“BU YIL 81 İL VE 96 ÜLKEDEN 333 BİN TAKIM VE 1 MİLYON YARIŞMACI BAŞVURUSUNA ULAŞTIK”

TEKNOFEST’e başvuran takım sayısının her sene katlanarak arttığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu etkinliğe 2018’de 4 bin 333 başvuruyla bismillah demiştik. Bu yıl 81 il ve 96 ülkeden 333 bin takım ve 1 milyon yarışmacı başvurusuna ulaştık. Yarışma kategori sayısı da 14’ten 41 ana ve 102 alt kategoriye çıktı. Katılımların artmasıyla birlikte ödül ve teşviklerimizin meblağı da yükseldi. Toplam 4 milyon lira ödül ve destek rakamıyla başlayan süreç, 44 milyon lirayı buldu. Rekorların ve ilklerin festivali olan TEKNOFEST’in önümüzdeki dönemde başarı çıtasını daha da yukarı çıkaracağına inanıyorum.”

TEKNOFEST 2023’ü ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yapacağı konuşma öncesi yanında bulunan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in 6 Şubat depremlerinin ardından Türkiye’yi hiç yalnız bırakmadığını, Azerbaycan arama kurtarma ekiplerinin kendileriyle beraber olduğunu, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in Kahramanmaraş’a bin kalıcı konut sözü verdiğini söyledi.

HAYDAR ALİYEV İLKOKULU TEMEL ATMA TÖRENİ

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in okuluyla camisiyle yurduyla birçok konutla beraber deprem bölgesinde âdeta bir Azerbaycan şehri inşa etmeye karar verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aliyev’le birlikte 24 derslikli Haydar Aliyev İlkokulu Temel Atma Töreni’ne canlı bağlantıyla katıldı.

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci ile yapılan bağlantının ardından butona basılarak okulun temeli atıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in kendisine okulun bir yıl sürede bitmesi gerektiğini söylediğini belirtmesi üzerine, Tarım ve Orman Bakanı Kirişci de okulun belirtilen sürede biteceğini kaydetti.

Temel atma törenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’e Haydar Aliyev’in yüzüncü yıl doğumunun anı pulunu hediye etti.

6 Şubat depremleri sonrasında milletin imdadına koşan T3 Vakfı ile Baykar şirketini tebrik ederek, Baykar’ın “asrın felaketi” karşısında sergilediği örnek duruşla bu milletin öz evladı olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu vurguladı.

T3 Vakfı ve TEKNOFEST gönüllüsü gençlerin birçok kez bölgeye giderek depremzedelerin kara günlerinde yanlarında olduklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, fedakârlıkları ve gayretleri dolayısıyla gençleri kutladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kahramanmaraş’ta temelini az önce beraber attıkları deprem konutları için Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’e de teşekkür ederek, Azerbaycan makamları ve halkının bu süreçte dostluğun ve kardeşliğin ne demek olduğunu gösterdiklerini ifade etti.

“TÜRKİYE’DE BİR TEKNOLOJİ EKOSİSTEMİ İNŞA ETMEK İÇİN GERÇEKTEN ÇOK ÇABA HARCADIK”

Bir siyasetçi için en büyük mutluluk kaynağının verdiği emeklerin boşa gitmediğini bizzat kendi gözleriyle görmesi olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz Türkiye’de bir teknoloji ekosistemi inşa etmek için gerçekten çok çaba harcadık. Gençlerimizin hayallerinin peşinden korkusuzca gidebileceği bir iklimi ülkemizde kurmak için de çok mücadele verdik. İşte bugün, yıllar önce diktiğimiz fidanların kök saldığını, serpildiğini ve meyveye durduğunu görmenin bahtiyarlığı içindeyim. Rabb’ime TEKNOFEST gençliğinin dalga dalga büyüyen şu coşkusuna şahit olmayı bizlere nasip ettiği için hamdediyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere şöyle seslendi: “Gençler, bugün burada sadece Türkiye Yüzyılı’nın mimarları yok. Burada aynı zamanda geleceğin Hezarfen Ahmedi Çelebileri, istikbalin Uluğ Beyleri, Ferganileri, Birunileri, Ali Kuşçuları var. Burada, hayalleri yarım kalan Vecihi Hürkuşlar, Nuri Demirağlar, Nuri Killigiller, Şakir Zümreler var. Burada okuyan, araştıran, ülkesi ve vatanı için yüreği çarpan, yarının bilim adamları, mühendisleri, münevverleri, girişimcileri var. Aynı zamanda, burada çok değerli dünürüm, rahmetli Özdemir Bayraktarları var. Ve varisleri değerli Canan yengem (Bayraktar) var. O da bu işin bütün muhasebatını bizzat tutmuş bir anne, bir eş, böyle bu işi yürüttüler. Öbür tarafta kardeşlerin bu işe sahip çıkışları, onlar da bunun için ayrı bir dinamizm oldu. Rabb’im hepinizin yolunu, ufkunu ve bahtını açık etsin diyorum.”

“YATIRIMLARIMIZLA ÜLKEMİZİ BÖLGESİNİN PARLAYAN YILDIZI HÂLİNE GETİRDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de geri kalmışlığın prangalarını parçaladıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Büyük ve güçlü Türkiye’nin altyapısını biz kurduk. Gençlerimize, ‘Ben de yapabilirim.’ öz güvenini biz kazandırdık. Dışa bağımlılığın, montajcılığın, sürekli başkalarına muhtaç yaşamanın milletimizin kaderi olmadığını biz gösterdik. Kendi vatandaşlarıyla birlikte tüm mazlum ve mağdurların umudu olan bir Türkiye’nin temellerini attık. Yatırımlarımızla ülkemizi bölgesinin parlayan yıldızı hâline biz getirdik. İnşallah Türkiye Yüzyılı’nı da sizler inşa edeceksiniz. Gençler unutmayın, biz artık sizin zamanınızın misafiri durumundayız. Dünyanın devler ligine bu ülkeyi sizler taşıyacaksınız. Tam bağımsızlık hayalimizi gerçeğe sizler dönüştüreceksiniz. Bin yıldır elden ele, nesilden nesile geçen o kutlu sancağı inşallah burca sizler dikeceksiniz. Bu ülkenin gençleri olarak davamızı sizler omuzlayacak, bayrağı evlatlarınıza sizler teslim edeceksiniz. Şehitlerimizin uğruna can verdiği değerleri inşallah sizler ihya edeceksiniz. Fatih’in, Yavuz’un, Kanuni’nin, Sultan Abdülhamid’in, Çanakkale’de toprağa düşen kınalı kuzuların ruhlarını Gazi Mustafa Kemal’le birlikte sizler şad edeceksiniz. Bacımızın örtüsüne uzanan kirli ellere dünyayı dar eden İstiklal Harbi kahramanlarımızın açtığı yolda sizler yürüyeceksiniz.”

Sözünü ettiği gençliği karşısında şu anda gördüğünü anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu meydanda 40 yıllık mücadelemizin zafer muştusunu görüyorum. Burada yarınların uzay yolcularını, mucitlerini, pilotlarını, mühendislerini, fizikçilerini görüyorum. Aziz Sancar’ın izinden giderek, Türkiye’ye yeni Nobeller kazandıracak yeni bilim insanlarını görüyorum. Bugün burada, ülkemizi gönül huzuruyla ellerine teslim edeceğimiz pırlanta gibi bir gençlik görüyorum. Fedakârlıklarımızın, emeklerimizin, ilmek ilmek dokunan zorlu bir sürecin başarıya ulaştığının müjdesini görmenin bahtiyarlığını yaşıyorum.”

“TCG ANADOLU SON HAFTAYI İZMİR’DE GEÇİRECEK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, her birinin ardında mühendislerin, teknisyenlerin alın teri, emeği ve azmi olan yüksek teknolojiye dayalı projelerini birer birer hayata geçirdiklerini aktararak, şunları kaydetti: “Sadece son aylarda yaşadığımız gelişmeleri sizler de gördünüz. Az önce değerli kardeşim de (Aliyev) ifade etti; Kızılelma havalandı, Togg satışa sunuldu. İşte Kızılelma, hemen karşımızda duruyor. Akıncı burada. TCG Anadolu gemimiz Deniz Kuvvetlerine teslim edildi ve TCG Anadolu son haftayı da inşallah İzmir’de geçirecek. Çok anlamlıdır, ne demek istediğimi anlıyorsunuz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ana kadar TCG Anadolu’yu 100 bine yakın vatandaşın ziyaret ettiğini, sayının belki de bunu aştığını söyledi.

Karadeniz doğal gazının hizmete alındığını, bunu bile hazmedemeyenlerin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimlerin hazmedemediğini anlıyorsunuz. Biraz çalışın da sizin de olsun” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Muharip Uçak’ın piste çıktığını, İMECE uydusunun uzaya gönderildiğini, Gökbey helikopterinin millî motorla yükseldiğini, Altay Tankı’nın testler için orduya teslim edildiğini, Hürjet ve ATAK-2’nin uçtuğunu hatırlatarak, TEKNOFEST’in tüm bunların sembolü olduğunun altını çizdi.

Türkiye’nin bu etkinlikle oluşturduğu sinerjinin birilerini çok ciddi bir biçimde rahatsız etmeye başladığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Gümbür gümbür gelen TEKNOFEST gençliği şimdiden ülkemizdeki kimi çevrelerin adeta kâbusu oldu. Son günlerde yaptıkları skandal açıklamalarla karınlarında büyüttükleri kini ve nefreti ortaya koyuyorlar. Biri çıkıyor, iktidara gelmeleri hâlinde Türkiye’nin savunma projelerine dokunmaktan bahsediyor. Diğeri çıkıyor, İHA ve SİHA’ların maketten yapıldıklarını iddia ediyor. Bir başkası çıkıyor, ‘TCG Anadolu’nun iki bombalık ömrü var.’ diyor. Bir diğeri çıkıyor, Türkiye’nin en gözde projelerinin sembol yerini Amerikan şirketlerine peşkeş çekmekten söz ediyor. Ne yapsalar ne etseler boş. Türkiye’nin savunma sanayi hamlelerinden, ülkemizin ihracat rekorları kıran şirketlerinden duydukları rahatsızlıkları gizlemeye ne süslü cümleleri ne buram buram riya kokan sırıtmaları yetiyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millet İttifakı’na işaret ederek, “Biliyorsunuz artık koalisyon masası bayağı arttı. Önce 6’lı dediler, sonra 7’li oldu, daha sonra 9’lu oldu. Şimdi 9’lu bir koalisyon masası var. Ne yapsanız boş, buradan bir şey çıkmaz. Geçmişte bu koalisyonları çok gördük. 3 ay bu ülkede hükûmetler oldu, 6 ay hükûmetler oldu. 9 ay, 1 sene hükûmetler oldu. İşte özellikle başkanlık sisteminin bu ülkeye sağladığı ne? Bu kazanç. Bu koalisyonlardan ülke kurtuldu. Yola çıktık mı, gümbür gümbür gittik ve bugünlere geldik” değerlendirmesinde bulundu.

“ARAŞTIRMA GELİŞTİRME MERKEZLERİMİZ İLE 316 TASARIM MERKEZİMİZ HARIL HARIL ÇALIŞIYOR”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sosyal medyadan Atatürk Havalimanı’yla ilgili yayınladığı videoyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “9’lu koalisyonun adayı, bir gece yarısı yayınladığı video ile yine ipe sapa gelmez bir sürü şey söylüyor. FETÖ’cülerle hamburger yemek için gittiği Amerika’da kendisine verilen talimatları tek tek ifşa etmeye başladı. Millî teknoloji projelerinin sergilendiği TEKNOFEST’e ev sahipliği yapan şu havalimanımızı Amerikalı bir şirkete vermeyi taahhüt etti. Ülkemize, milletimize ve ordumuza hizmet eden yerli, millî şirketler varken, Amerikan firmalarının reklam ajanslığına soyunmanın adı mandacılıktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bay bay Kemal, senin o görüştüğün kişiler benimle görüştü ve Türkiye’de böyle bir yatırım yapma arzularının olduğunu söylediler. ‘Buyurun gelin.’ dedim. Bizim kapımız yeter ki yatırımcı olsun herkese açık, hiçbir mani yok. O gün bugündür bir daha biz görmedik. Türkiye’de yatırım yapmak yürek ister yürek ve bir de Türkiye’de güvenilir iktidarın olduğunu görmeyi gerektirir. Savunma sanayiinde tam bağımsız Türkiye hedefini baltalamaya çalışanların bir asır önce İstiklal Harbi’mize karşı çıkan İngiliz ve Amerikan Muhipleri Cemiyetleri’nden hiçbir farkı yoktur. Kılıçdaroğlu ve yandaşlarının yönetiminde Gazi’nin partisi, Amerikan Muhipleri Cemiyeti’ne dönüşmüştür.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Atatürk Havalimanı’nda uzay çalışmaları yapılacağından söz ettiğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer bununla uydu fırlatma merkezini kastediyorsa, böyle tesisler yerleşim yerlerinden çok uzaklara deniz kıyılarına ve çöllere kurulur Bay Bay Kemal. Bunun sebebi, Allah göstermesin herhangi bir aksilik durumunda kimsenin zarar görmemesidir. 16 milyon insanın yaşadığı bir metropolün tam göbeğinde böyle bir yer düşünmek bile başlı başına bir felakettir. Dersini iyi çalışmamış, her zamanki gibi. Yok, eğer burada teknoloji geliştirme çalışmaları yapılacağını kastediyorsa, hamdolsun İstanbul’da ve ülkemizin dört bir yanında bunun için yüzlerce yer kurduk. Teknokentlerimizin her birinden dünya çapında başarılara imza atan girişimler, şirketler çıkıyor. Sayılarını bin 249’a çıkardığımız araştırma geliştirme merkezlerimiz ile 316 tasarım merkezimiz de hamdolsun harıl harıl çalışıyor. Anlaşılan Bay Bay Kemal’i, Amerika seyahatinde yine birileri işletmiş, kandırmış. ‘Uzay, mekik, Mars’ diyerek absürt bir projeyi buna yutturmuşlar. Neyse en azından Boğaz Köprüsü’nü kendisine satmaya kalkmamışlar. Önüne konulanı okumaktan, kulağına fısıldananı tekrarlamaktan başka meziyeti olmayan birisi için bu kadar nefes tüketmek bile israftır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazi Mustafa Kemal’in hatırasına hürmeten CHP’yi, özellikle de CHP’ye oy vermeyi düşünen vatandaşlarımıza Allah’tan sabır diliyorum. Kendilerine cumhurbaşkanı adayı diye bu kişinin dayatıldığı diğer partilere gönül vermiş insanlarımıza da ‘Allah sabır versin.’ diyorum. En büyük sabrı da bir seçim dönemi çeşitli mecralardan sürekli kendisine maruz kalacakları için siz gençlerimize diliyorum” ifadelerini kullandı.

“CUMHURİYETİMİZİN YENİ ASRI İÇİN HAYAL ETTİĞİMİZ PROJELERİ HIZLANDIRACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere şöyle seslendi: “İnşallah gençler 14 Mayıs’ta tüm bu utanç sahnelerine son vermeye hazır mısınız? Seçimlerin ardından tüm vaktimizi ve enerjimizi Türkiye Yüzyılı’nın süratle inşasına ayırmaya hazır mıyız? Cumhuriyetimizin yeni asrı için hayal ettiğimiz, yıllardır hazırlığını yaptığımız projeleri hızlandıracağız. Gençlerimize teslim edeceğimiz Türkiye’nin artık son dokunuşlarını yapacak, eksiklerini tamamlayacağız. Amacımız, ‘Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş meğer.’ diyerek yola devam. Büyük ve güçlü Türkiye mirasını sizlere emanet edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her zaman söylediği bir hususu burada gençlerin huzurunda tekrarlamak istediğini belirterek, bu ülkede 21 yıldır sadece eser ve hizmet siyaseti yaptıklarını kaydetti.

“YOLUMUZA YENİ MÜJDELER VE YENİ BAŞARILARLA DEVAM EDECEĞİZ”

Bunun en büyük ispatının da sadece son birkaç ayda açılışını yaptıkları yatırımlar, müjdesini verdikleri hizmetler olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz müjde açıkladıkça birileri bozuluyor, kızıyor, âdeta karalar bağlıyor. Şimdi de çıkmış Giresun’daki kardeşlerime ne diyor biliyor musunuz? ‘Fındığın fiyatını 4 dolar artıracağım.’ diyor. İnandınız mı? Hayatın yalan. Siz neyi söz verdiniz de yerine getirdiniz? İstanbul’da su fiyatlarını ne yapacaklardı? İndireceklerdi. Ne oldu? Otobüs fiyatlarını ne yapacaklardı? İndireceklerdi. Ne yaptılar? Ankara öyle, İzmir öyle. Hayatları yalan” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi daha ileri gidip “Sizin müjdenizle bir türlü bitmedi” diyenlerin çıktığını belirterek, “Bizim yanımızda TEKNOFEST kuşağı oldukça Allah’ın izniyle bu ülkede müjdeler hiçbir zaman bitmeyecek. Yolumuza yeni müjdeler ve yeni başarılarla devam edeceğiz” dedi.

“UZAY YOLCUMUZUN UZAYLA BULUŞMA ZAMANI 2023 YILININ SON ÇEYREĞİ OLARAK PLANLANIYOR”

Bundan 2 sene önce küresel uzay yarışında ülkeyi üst liglere taşıyacak Millî Uzay Programı’nı kamuoyuna açıkladıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün bu hayalleri gerçeğe dönüştürme yolunda önemli bir adım daha atıyoruz. Mayıs ayında başlattığımız süreçte bir asil, bir yedek olmak üzere 2 uzay yolcumuzu belirledik. Öncelikle uzay yolcusu olmak üzere başvuruda bulunan binlerce vatandaşımıza teşekkür ediyoruz. Binlerce talipli arasından uzay yolcusu olma hakkını kazanan arkadaşlarımızı da tebrik ediyoruz. Türkiye’nin insanlı ilk uzay görevine çıkacak arkadaşımız Uluslararası Uzay İstasyonu’nda 14 gün kalacak. Uzay yolcumuz bu görevde ülkemizin kıymetli üniversite ve araştırma kurumlarının hazırladığı 13 farklı deney gerçekleştirecek. Yedek adayımız da bir yörünge altı uçuşu gerçekleştirerek eğitimini pekiştirecek. Uzay yolcumuzun uzayla buluşma zamanı 2023 yılının son çeyreği olarak planlanıyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin gücünün ve kararlılığının sembolü olacak bayrağı, uzayda gururla taşıyacak uzay yolcularını tanıma vaktinin de geldiğini belirtti.

Tanıtım filminin izlenmesinin ardından konuşmasına devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası Uzay İstasyonu’na gidecek Alper Gezeravcı kardeşimiz Hava Kuvvetleri Komutanlığımızda önemli başarılara imza atmış kahraman bir Türk pilotumuz. Yedek olarak seçilen Tuva Cihangir Atasever kardeşimiz de Roketsan’da uzay fırlatma sistemleri alanında çalışan bir sistem mühendisimiz. Her iki kardeşimizin görevlerini en güzel şekilde yerine getireceklerinden hiçbir şüphe duymuyorum. Rabb’imden kendilerine muvaffakiyetler niyaz ediyorum” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST yarışmalarında dereceye giren gençleri tebrik ederek, TEKNOFEST’in kurulmasında, bugünlere gelmesinde, icrasında emeği geçen, katkısı olanlara da şükranlarını sunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in direksiyonunun başına geçtiği Anadolu kırmızısı rengindeki Togg ile Atatürk Havalimanı apronundan TEKNOFEST’in düzenlendiği alana doğru ilerledi.

Togg’da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in eşi Mihriban Aliyeva da yer aldı.

Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile TEKNOFEST paydaşları, TEKNOFEST pozu vererek fotoğraf çektirdi.

UZAY YOLCULARINA TÜRK BAYRAKLARI TESLİM EDİLDİ

Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzaya gidecek Alper Gezeravcı ve Tuva Cihangir Atasever’e, uzaya götürecekleri Türk bayraklarını teslim etti. Bayrakları alan Gezeravcı ve Atasever de peçlerini çıkararak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a takdim etti.

Türkiye’nin ilk insansız savaş uçağı Bayraktar Kızılelma da İstanbul semalarına yükselerek, TEKNOFEST’te dereceye giren gençleri kutlamak için Atatürk Havalimanı üzerinden geçiş yaptı.

Programın sonunda Selçuk Bayraktar tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve Libya Başbakanı Dibeybe’ye hediye takdim edilerek hatıra fotoğrafı çektirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, TEKNOFEST 2023’te katıldıkları programın ardından Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir araya geldi.

Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve eşi Mihriban Aliyeva toplu fotoğraf da çektirdi.

Bürokrat

“Ege’yi barış ve iş birliği denizi hâline getirelim istiyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan Yunanistan Atina

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Ege’yi barış ve iş birliği denizi hâline getirelim istiyoruz. Türkiye ve Yunanistan olarak atacağımız ortak adımlarla dünyaya örnek olalım arzusundayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin beşinci toplantısı kapsamında resmî ziyarette bulunduğu Atina’da, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile baş başa ve heyetler arası görüşmenin ardından ortak basın toplantısı gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan’ı son olarak 2017’de ziyaret ettiğini, bu ziyaretin 65 yıl aradan sonra Türkiye’den Yunanistan’a devlet başkanı düzeyinde yapılan ilk ziyaret olduğunu hatırlattı.

Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin beşinci toplantısı dolayısıyla tekrar Atina’da bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunan makamlarına teşekkür etti.

“TİCARET HACMİMİZİN 10 MİLYAR DOLARA ÇIKARILMASINDA MUTABIK KALDIK”

Türkiye-Yunanistan münasebetlerinde mevcut olumlu ivmeyi daha da geliştirmek istediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyimizin beşinci toplantısını yedi yılın ardından bugün gerçekleştiriyor olmamız, bu niyetimizin bir göstergesidir. Bir sonraki toplantı için bu kadar ara vermeyeceğimizi ve kuruluş bildirgesinde ifade olunduğu üzere yılda en az bir kez bu buluşmayı gerçekleştirmenin her iki ülke için de hayırlı olacağını düşünüyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu ve Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile faydalı görüşmeler yaptıklarını dile getirerek, şunları kaydetti: “Sayın Başbakanla ikili görüşmemizde iş birliğimizi geliştirmek maksadıyla atılabilecek adımları ele aldık. Üst düzey temasların devamı çerçevesinde aramızdaki diyalog kanallarının her seviyede açık tutulmasının önemini vurguladık. Başbakanlığım döneminde teşkil edilen Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi mekanizmasının, ilişkilerimizin olumlu gündem temelinde ilerletilmesine katkı sağladığının altını çizdim. Dostane ilişkiler ve iyi komşuluk hakkında Atina Bildirgesi ile ilişkilerimizi geliştirme yönündeki irademizi en üst seviyede teyit etmiş olduk. 2021 yılında oluşturulan Ortak Eylem Planı çerçevesindeki çalışmaların somut neticelerini görmekten ayrıca memnuniyet duyuyoruz. Sayın Başbakan ile görüşmemizde şu an itibarıyla yaklaşık beş milyar dolar civarında olan ticaret hacmimizin 10 milyar dolara çıkarılmasında mutabık kaldık. İpsala-Kipi Sınır Kapısı’nda ikinci köprü inşası gibi ulaştırma projelerinin önemine işaret ettik.”

“AZINLIKLARIN HUZUR VE REFAHININ ARTMASI, İLİŞKİLERİMİZİ OLUMLU YÖNDE ETKİLEYECEKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan gerek turizm gerek kültürel alanda ilişkileri geliştirmek istediklerini vurgulayarak, “Sayın Başbakan ile görüşmelerimizde Ege ve Doğu Akdeniz’deki tutumlarımız hakkında görüş alışverişinde bulunduk ve dışişleri bakanlarımızın bu konudaki çalışmaları, kararlı bir şekilde ele almalarını istedik. Mevcut sorunlarımızı yapıcı diyalog, iyi komşuluk ve uluslararası hukuk çerçevesinde müşterek çabalarla çözüme kavuşturmak samimi temennimizdir” diye konuştu.

Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile terörle mücadele alanındaki iş birliğinin nasıl geliştirilebileceğini de ele aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu minvalde beklentilerimizi bir kez daha dile getirdik. Özellikle Lavrion Kampı’nın kapatılmasını memnuniyetle karşıladık. Yunanistan’da teröristlere barınma imkânı sağlayan benzeri kampların oluşmaması için dikkatli olunması gerektiğinin altını çizdim. Yunanistan’daki Türk azınlığı ve ülkemizdeki Rum azınlığı, beşeri ve kültürel zenginliğimizin yapı taşlarıdır. Azınlıkların huzur ve refahının artması, ilişkilerimizi olumlu yönde etkileyecektir. Batı Trakya Türk azınlığının durumunda uluslararası hukukun gerektirdiği iyileştirmelerin yapılması yönündeki beklentilerimizi ifade ettik. Kıbrıs meselesinin, adadaki gerçekler temelinde, adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulması, tüm bölgenin yararına olacaktır.”

“ULUSLARARASI TOPLUM, İŞLENMEKTE OLAN SAVAŞ SUÇLARI KARŞISINDA SESSİZ KALMAMALIDIR”

Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile ikili ilişkilerin yanı sıra mevcut bölgesel ve küresel gelişmeler hakkında da fikir alışverişinde bulunduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, Gazze başta olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarında yaşanan dramı ele aldıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin en başından beri sivillerin hedef alınmasını hiçbir şekilde tasvip etmediğini dile getirdiğini hatırlatarak, şu görüşleri paylaştı: “Yaşananların, Gazze halkının toplu şekilde cezalandırılmasına dönüşmesi, çoğunluğu çocuk ve kadın 17 bin masum Filistinli sivilin katledilmesi, vicdanları yaralamaktadır. Uluslararası toplum, işlenmekte olan insanlık ve savaş suçları karşısında sessiz kalmamalıdır. Kalıcı ateşkesin bir an evvel tesisi, insani yardımların engelsiz akışının temini, hepimizin önceliği olmalıdır. Son gelişmelerle birlikte 1967 sınırlarında bağımsız, egemen, toprak bütünlüğü haiz Filistin devletinin tesisinin artık kaçınılmaz olduğunu bir kez daha gördük. Türkiye olarak adil bir barışın uygulanması noktasında garantör olarak sorumluluk almaya hazır olduğumuzu açıkladık. Gazze’de had safhadaki insani yardım ihtiyacı bağlamında ilk günden beri yardımlarımızı hızla sürdürüyoruz. Uluslararası toplumun da yardımların devamı noktasında gerekli hassasiyeti göstereceğine inanıyorum.”

“ARAMIZDA ÇÖZÜLEMEYECEK HİÇBİR SORUN YOK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Yunanistan’ın aynı denizi, aynı coğrafyayı, aynı iklimi, hatta birçok alanda aynı kültürü paylaşan iki komşu ülke olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu: “İki kardeş arasında dahi anlaşmazlıklar olabilirken, iki komşu arasında görüş ayrılıklarının yaşanması gayet doğaldır. Mesele bunları çözme iradesidir. Biz, Ege’yi bir barış ve iş birliği denizi hâline getirelim istiyoruz. Türkiye-Yunanistan olarak atacağımız ortak adımlarla tüm dünyaya örnek olalım arzusundayız. Açık söylüyorum, bizim aramızda çözülemeyecek kadar hiçbir sorun yok. Yeter ki hüsnüniyetle hareket edelim, büyük resme odaklanalım, denizi geçip derede boğulanlardan olmayalım. Değerli Kiryakos’un da bizimle aynı kanaati paylaştığını görmekten ayrıca büyük bir memnuniyet duyuyorum.”

Yunanistan Başbakanı Miçotakis’e nazik ev sahipliği için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görüşmelerimizin ülkelerimiz ve halklarımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Önümüzdeki toplantı için Ankara’da kendilerini misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyacağımızı da ifade etmek istiyorum” dedi.

YUNANİSTAN BAŞBAKANI MİÇOTAKİS: “SINIRDAŞ OLAN İKİ ÜLKE YAN YANA VE BERABER HAREKET ETMEK ZORUNDADIR”

Yunanistan Başbakanı Miçotakis de konuşmasında, bu yıl iki ülkede de doğal afetlerin yaşandığını, geniş kapsamda ise çatışmalar ve savaşların ülkeler için birçok sorun teşkil ettiğini belirtti.

Doğu Akdeniz’de güvenlik ve barışı tehdit eden durumların yaşandığını hatırlatan Yunanistan Başbakanı Miçotakis, “İki ülkenin çok iyi bir şekilde bir arada, çok sakin bir ortamda ilişkilerini devam ettirmesi çok önemli. Her bir tarafın yaşadığı sorumlara çözüm yaratabilmek çok önem arz ediyor” diye konuştu.

Yunanistan Başbakanı Miçotakis, hem Yunanistan’da hem de Türkiye’de bu ortak yaklaşıma katılmayan birçok kesimin mevcut olduğunu vurgulayarak, “Ancak, sınırdaş olan iki ülke yan yana ve beraber hareket etmek zorundadır. İkimiz de daha sakin sularda, güzel bir esintiyle ilerleyen geminin kaptanı olarak güzel bir gelecek yaratmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

Yunanistan Başbakanı Miçotakis, “Yunanistan ve Türkiye barış içinde yaşamaya mecburlar. Anlaşmazlıklarını ortaya koyacak samimi şekilde görüşecek ve sürekli çözüm arayacaklar. Bu fikir ayrılıklarında yakınlaşma olmasa da gerginlik de oluşmamalı” dedi.

Son altı ayda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile üçüncü kez bir araya geldiklerine dikkati çeken Yunanistan Başbakanı Miçotakis, bugünkü Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) toplantısının da bu ortak çabaların bir devamı olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bölgesel gelişmeleri ele aldıklarını aktaran Yunanistan Başbakanı Miçotakis, her türlü şiddet, radikalizm ve terörizmin kınanması gerektiğini ifade etti.

Yunanistan Başbakanı Miçotakis, Kıbrıs meselesinde de iki ülke arasında fikir ayrılığı olduğuna işaret ederek, Yunanistan için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları dışında bir çözüm olmadığını, taraflar arasında diyaloğun yeniden başlaması gerektiğini savundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Miçotakis, ortak basın toplantısının ardından çalışma yemeğinde bir araya geldi.

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile görüştü

Cumhurbaşkanı Erdoğan Yunanistan Atina

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin beşinci toplantısı vesilesiyle bulunduğu Atina’da Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’i kabul etti.

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Cumhurbaşkanı Sakelaropulu ile bir araya geldi

Cumhurbaşkanı Erdoğan Yunanistan Atina

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin beşinci toplantısı kapsamında resmî ziyarette bulunduğu Yunanistan’da, Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu tarafından resmî törenle karşılandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Cumhurbaşkanı Sakelaropulu ile görüşmeye geçmeden önce yaptığı konuşmada, altı yıl aradan sonra Atina’da bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.

“HEDEFİMİZ, İKİ ÜLKE ARASINDAKİ TİCARET HACMİNİ 10 MİLYAR DOLARA ÇIKARMAK”

“5. Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantımızın Türkiye ve Yunanistan arasında yeni bir dönemin güçlenerek devamına vesile olacağına inanıyorum” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bugün geniş bir bakanlar heyetiyle buradayız. Bakanlarımız birbirleriyle, muhataplarıyla gayet anlamlı görüşmeler yapacaklar. Tabii hedef aramızdaki 5,5 milyar dolarlık ticaret hacmini 10 milyar dolara çıkarmak. Bu konuda hangi alanlarda ne gibi adımlar atabiliriz bunları görüşeceğiz. Aramızdaki ön hazırlıkları tüm bakan arkadaşlarımız yapmış vaziyetteler. Bunlarla birlikte imzaları atıp yola çok daha anlamlı, güvenli bir şekilde devam edeceğiz. Bardağın dolu tarafıyla konuşmak öyle zannediyorum ki gelecek için çok daha hayırlı olacaktır.”

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

Cumhurbaşkanı Erdoğan Yunanistan’da

Cumhurbaşkanı Erdoğan Yunanistan Atina

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin Beşinci Toplantısı vesilesiyle gittiği Yunanistan’ın başkenti Atina’ya ulaştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Atina Elefterios Venizelos Uluslararası Havalimanı’nda, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis, Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Çağatay Erciyes ve diğer ilgililer karşıladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu da Atina’ya ulaştı.

DAHA FAZLA HABER

Bürokrat

“Kentsel dönüşüm konusu Türkiye için tartışmasız bir beka meselesidir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı

Genç Gazeteciler

HABER BURADA

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Kentsel dönüşüm konusu Türkiye için tartışmasız bir beka meselesidir. Hepsinden önemlisi bu konu siyaset üstü, siyasi partiler üstü bir konudur” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bölgemizin huzur ve esenliği için hükûmet olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Son kabinemizden bu yana özellikle dış politikada gerçekten yoğun bir gündemi geride bıraktık.

Kuzey Afrika’daki en önemli ticari ortaklarımızdan Cezayir ziyaretimiz, enerji ve müteahhitlik sektörleri başta olmak üzere ekonomik ilişkilerimiz açısından oldukça başarılı geçti. Ziyaretimizi Cezayir’le aramızdaki konsey mekanizmasına stratejik boyut eklemek suretiyle adeta taçlandırdık. Cezayir, Filistin davasının önde gelen savunucuları arasında yer alıyor. Cumhurbaşkanı kardeşim Tebbun’la görüşmemizde iki kardeş ülke olarak Gazze’ye ve Filistin davasına güçlü desteğimizi teyit ettik.

Çevrimiçi olarak düzenlenen G-20 Liderler Zirvesinde küresel ekonomideki son gelişmeleri gözden geçirme imkânı bulduk.

Geçtiğimiz hafta yaptığımız grup toplantımızda hem ülkemizin güncel siyasetine dair konuları, hem de partimizin mahalli idareler seçimleriyle ilgili hazırlıklarını değerlendirdik. Yaklaşık beş yıldır tam anlamıyla bir Fetret Devri yaşanan muhalefetin yönetimindeki belediyeleri, inşallah merkezinde hizmet, eser ve yatırımın olduğu gerçek belediyecilikle yeniden buluşturacağız.

“TERÖRÜ KAYNAĞINDA YOK ETME STRATEJİMİZİ BAŞARIYLA UYGULUYORUZ”

Millî Güvenlik Kurulumuzun kasım ayı toplantısında terörle mücadeleden bölgemizdeki gelişmelere kadar pek çok konuyu ele aldık. Terörü kaynağında yok etme stratejimizi başarıyla uyguluyoruz. Suriye’nin kuzeyinde teröristlerden temizlediğimiz bölgelerde huzur ve güven iklimi hâkim. Tel Rıfat başta olmak üzere teröristlerin kümelendiği sınırımıza yakın alanları da inşallah eninde sonunda güvenli hâle getireceğiz.

Irak sahasında devam eden Pençe harekâtlarımızla bölücü terör örgütünü sınırlarımızdan uzaklaştırdık. Havadan ve karadan gerçekleştirdiğimiz nokta operasyonlarımızla teröristlerin üzerindeki baskıyı sürekli artırıyoruz. Sınırlarımız içinde bölücü örgütü bitme noktasına getirdik. Bundan 40 sene önce milletimizin başına musallat edilen terör belasından Türkiye’yi tamamen kurtarmakta kararlıyız.

Buradan bir kez daha terör örgütü eliyle ülkemizi sıkıştırmaya çalışanlara sesleniyorum, Türkiye’nin güneyinde, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde bir terör yapılanmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Operasyonlarımız neticesinde bitkisel hayata giren bölü terör örgütünü canlandırma, yeniden palazlandırma çabalarının farkındayız. Kimin ne yaptığını, kimin kiminle iş tuttuğunu çok iyi biliyoruz. Daha önce yaptığımız gibi, bir gece ansızın gelerek tüm bu senaryoları yırtıp atmaktan çekinmeyiz.

Bu vesileyle, sınırlarımız içinde ve dışında cansiperane bir şekilde görev yapan kahraman güvenlik güçlerimize Rabbimden muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, yarılarımıza acil şifalar diliyorum.

Türkiye’nin sınırlarında ve ötesinde yürüttüğü harekâtların stratejini hâlâ anlayamayanlara veya anladığı hâlde hazmedemeyenlere şu kelamıkibarı hatırlatmak isterim: ‘Kimi kuyu kazar her gelen içsin diye, kimi kuyu kazar her gelen düşsün diye’ Biz, ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için her geçen içsin diye barış, huzur, dostluk, kardeşlik, güven, refah kuyuları kazıyor, herkesin hizmetine sunuyoruz. Kendi akıllarınca bize, ama aslında ülkemize ve milletimize kuyu kazanları da kendi kibirleriyle, hasetleriyle, husumetleriyle, kirli hesaplarıyla baş başa bırakıyoruz.

“İKLİM KRİZİ, KONTROLSÜZ BÜYÜMENİN, AŞIRI TÜKETİM HIRSININ BİR SONUCUDUR”

İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine giderek daha fazla maruz kalıyoruz. Akdeniz çanağında yer alan Türkiye, aynı coğrafyayı paylaştığı diğer ülkelerle birlikte iklim krizinin can yakıcı sonuçlarını en çok hisseden, bundan en çok mağdur olan devletlerin başında gelmektedir. İklim krizi gerçeğiyle ne kadar erken yüzleşirsek, ülkemize yansımalarını da o derece hızlı kontrol altına alabiliriz.

İklim değişikliğinden bahsederken burada şu noktanın asla gözden kaçırılmaması gerekiyor: Bugün sekiz milyar insanın hayatını etkileyen bu krizin asıl müsebbipleri, gelişmiş, zengin, müreffeh Batılı ülkelerdir. İklim krizi, kontrolsüz büyümenin, aşırı tüketim hırsının bir sonucudur. Tabiatı bir emanet olarak değil de sömürülmesi gereken bir meta olarak gören zihniyet, son iki asırda dünyamıza çok büyük zarar vermiştir. Bu zihniyette köklü bir değişim olmadan iklim krizinin önüne geçemeyiz; Türkiye olarak her platformda bu gerçeği dile getiriyoruz.

Bir başka hakikat, iklim değişikliğiyle mücadelenin yeni adaletsizliklere, yeni sömürü düzenine yol açmamasıdır. Dünyayı en çok kirleten ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelede mali açıdan daha fazla yük almaları kaçınılmazdı. Biz, insanlığa ve gelecek nesillere karşı mesuliyetimizin bir gereği olarak iklim değişikliği meselesinde elimizi taşın altına koyuyoruz. Sera gazı emisyonunda tarihi sorumluluğumuz eser miktarda olmasına rağmen, insanlığın ortak geleceğine katkıda bulunmak adına kendi imkânlarımızla çok önemli adımlar atıyoruz. Bu çerçevede ilan ettiğimiz net sıfır emisyon hedefine 2023 yılında ulaşmayı öngörüyoruz.

Dubai’de düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi’nde tüm bu konuları artısı ve eksisiyle çok net biçimde ifade ettik. Zirve’de ayrıca Gazze’de yaşanan insanlık dramını gündeme taşıdık.

“KOMŞULARIMIZDAN BAŞLAYARAK BÖLGE ÜLKELERİYLE İŞ BİRLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRECEĞİZ”

Dün ve önceki gün gerçekleştirdiğimiz Doha ziyaretimiz ise, hem Katar’la ikili ilişkilerimiz, hem de Körfez İş Birliği Konseyi’yle münasebetlerimiz bakımından oldukça önemliydi.

2014 yılında kurduğumuz Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komitesi’nin 9. toplantısını başarıyla icra ettik. Komite toplantıları sırasında farklı alanlarda 12 belge imzaladık. Ziyaretimizin ikinci gününde Dönem Başkanı Katar’ın onur konuğu olarak Körfez İş Birliği Konseyi 44. Zirvesi’ne iştirak ettik. Konsey üyesi ülkelerle son 20 yılda 20 milyar dolardan fazla yükselişle 23 milyar dolara çıkarttığımız ticaret hacmimizi daha da artıracağız.

Yarın Yunanistan’a gidiyoruz, ardından 18 Aralık’ta Macaristan’a bir ziyaret gerçekleştireceğiz. Karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar temelinde komşularımızdan başlayarak bölge ülkeleriyle iş birliğimizi güçlendireceğiz.

Ülkemizin uluslararası platformlar ile ikili ilişkilerinde siyasi, diplomatik ve ekonomik alanda kat ettiği her mesafe, bizi Türkiye Yüzyılı’na bir adım daha yaklaştırmaktadır. Bu anlayışla, hem içeride hem de küresel düzeyde belirlediğimiz hedeflerimize doğru yürüyüşümüzü kararlılıkla sürdürüyoruz. Hiçbir geçici sıkıntının, hiçbir sinsi çelmenin, hiçbir karanlık projenin bizi yolumuzdan alıkoymasına müsaade etmeyeceğiz. Hamdolsun, milletimiz bu hakikati görüyoruz.

İhtiyaç duyduğumuz her durumda bizim yanımızda yer alarak Türkiye Yüzyılı vizyonumuza omuz veren her bir vatandaşımıza şükranlarımı sunuyorum.

“ENFLASYONU KONTROL ALTINA ALIYORUZ”

Allah’ın izniyle insanımızı günlük hayatında sıkıntıya sokan meseleleri de birer birer çözüme kavuşturarak üstümüze serpilmeye çalışılan karamsarlık havasını darmadağın ediyoruz. En zoru geride kaldı, inşallah bundan sonra hep birlikte sürekli daha iyiye doğru gideceğiz. Enflasyonu yavaş yavaş kontrol altına alıyoruz. Hiçbir ekonomik mantıki ve ahlaki temeli olmayan fiyatlandırma davranışları, yerini rasyonel fiyatlamalara bırakmaya başladı. Salgın ve küresel krizlerle sarsılan makro finansal istikrarı güçlendirecek adımları kararlılıkla atıyoruz.

Üretim, istihdam, ihracat ve büyüme tarafındaki olumlu tablo yeni rekorlarla sürüyor. Yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 5,9 oranında büyüyerek OECD ülkeleri arasında en iyi performansı gösteren ülke olduk. Böylece 13 çeyrektir süren kesintisiz büyüme trendimizi 14’e çıkardık. 2023’ün ilk 9 aylık döneminde ekonomimiz yüzde 4,6’lık büyüme kaydetti. Kaliteli ve sürdürülebilir büyüme hedefimizden en küçük bir sapma yoktur. Yılın ilk 11 ayındaki ihracatımız 234 milyar doları buldu. Son verilere göre, istihdam 32 milyona ulaştı, işsizlik oranı ise yüzde 9,2’lere geriledi.

Çalışan emeklilerimizde serzenişlere sebep olan sıkıntıyı da gideriyoruz. Meclisimizin onayından sonra ilk düzenlemeden istifade edemeyen 4 milyon 689 bin emeklimizin hesabına bir defaya mahsus beş bin liralarını suretle yatıracağız.

Aile ve Gençlik Fonu’nun kuruluşuyla ilgili yasal süreç tamamlandı. Üniversiteli gençlerimize seçim öncesi verdiğimiz ücretsiz internet ve indirimli teknoloji desteği sözümüzü tuttuk.

İhtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yönelik doğal gaz tüketim desteğini düzenli sosyal yardım programlarımıza dâhil ettik. Yıllık 900 ila 2500 lira arasında olan toplam 8 aylık ödeme miktarını 1500 ila 3500 liraya yükselttik. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarımıza her ay aktardığımız kaynak tutarı da 450 milyon liradan 850 milyon liraya çıktı.

Daha 10 ay evvel yaşadığımız ve ülkemiz ekonomisine 104 milyar dolar ilave yük getiren deprem felaketine rağmen hiçbir insanımızı, 85 milyonun hiçbir ferdini ihmal etmiyoruz.

“YILBAŞINDA ÇALIŞANLARIMIZIN ÜCRETLERİNDE BİR ARTIŞ YAPILACAK”

Yılbaşında çalışanlarımızın ücretlerinde hem genel ekonomik dengeyi sarsmayacak, hem de onların kayıplarını telafi edecek bir artış yapılacak. Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarına 11 Aralık’ta başlanıyor. İşçilerimizin onayını alacak, işverenlerimizi de yormayacak ve istihdama zarar vermeyecek bir asgari ücret seviyesi hedefiyle bu süreç yönetilecek.

Önümüzdeki yılı dengeleri yeniden sağlamlaştırma, bir sonraki yıldan itibaren olan dönemi ise atılım süreci olarak görüyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda bıkmadan, usanmadan, durmadan mücadele etmeyi, yürümeyi, adım-adım hedeflerimize ulaşmayı sürdüreceğiz. Yeter ki 85 milyon olarak birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, huzurumuza, mücadele azmimize sıkı sahip çıkalım, aramızda fitne fesat sokulmasına izin vermeyelim, gerisi sadece sabır ve vakit işidir. İnşallah 2028’i siyasi, ekonomik, beşeri ve askerî bakımdan bölgesinin ve dünyanın sayılı güçleri arasına girmiş bir ülke olarak karşılayacağız.

“GAZZE HALKINA UYGULANAN ZULME KARŞI ÇIKMAK İÇİN SADECE İNSAN OLMAK YETERLİDİR”

Türkiye, dünyanın neresinde bir mazlum ve mağdur var ise, inancına, rengine, kimliğine bakmadan onun yanında olmayı ilke edinmiş bir devlettir. Bu bizim medeniyetimizden, tarihimizden, kültürümüzden, ecdadımızdan tevarüs ettiğimiz bir haslettir. Gerektiğinde bedel ödeme pahasına şahit olduğumuz kötülükleri yapabiliyorsak, elimizle düzeltmenin, mümkün değilse dilimizle anlatmanın, ona da mani varsa kalbimizle buz etmenin gayreti içinde olduk. Bu da imanın en zayıf derecesidir. Sadece son 70 yılımıza baktığımızda dahi bu yaklaşımın pek çok örneğini görebiliyoruz. Kore’ye bu hissiyatla gidip kan döktük, can verdik. Kıbrıs’taki soydaşlarımızı kurtarmak için bu hassasiyetle Barış Harekâtı gerçekleştirdik. Irak’ta, Suriye’de, Ukrayna’da ve daha pek çok yerde başı dara düşen insanlara kapımızı bu anlayışla açtık. İslam dünyasından, Türk coğrafyalarından, Afrika’dan, Güney Asya’dan sayısız insana bu vizyonla sahip çıktık. Karabağ’ın işgaline, Türkistan’daki zulme, Keşmir ve Arakan’daki haksızlıklara bu düşünceyle rıza göstermedik. Balkanlar’dan Kuzey Afrika’ya gönül coğrafyamızın her köşesine hep bu şekilde baktık. Bugün aynı onurlu duruşu Gazze’ye yönelik barbarlık karşısında Filistin halkının yanında yer alarak sergiliyoruz.

Tevfik Fikret’in, ‘Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa, hakkın da görülmez kolu, dönmez yüzü vardır’ dizelerinde ifade ettiği gibi, bizim safımız yalnızca bükülmez kolu, dönmez yüzüyle hakkın yanı olabilir. Üstelik Gazze’de öldürülen binlerce çocuğun, kadının, yaşlının, masumun yanında yer almak için öyle çok derin, felsefi gerekçeler aramaya gerek de yoktur. Tolstoy’un ‘Bir insan acı duyuyorsa canlıdır, başkasının acısını duyuyorsa insandır’ sözünde işaret ettiği gibi, Gazze halkına uygulanan zulme karşı çıkmak için sadece insan olmak yeterlidir. İsrail, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Filistin coğrafyasında uyguladığı her zulmün hesabını elbette verecektir, bundan kaçış yok. Netanyahu nereye kaçar bilemiyorum. Mülteci kamplarında uyguladığı katliamlar ve Gazze’de 7 Ekim’den bu yana işlediği savaş suçları, bu ülkeyi yönetenlerin yakın gelecekteki yargılanmalarında ayrı bir yere sahip olacaktır.

“İSRAİLLİ YÖNETİCİLER ER YA DA GEÇ İNSANLIK MAHKEMESİNDE YARGILANACAK”

Türkiye, kendisi gibi düşünen devletler ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte bu meseleyi her platformda gündeme getirecek, takip edecek ve somut sonuçlara ulaşmasını sağlamak için sonuna kadar çalışacaktır. Evet, İsrailli yöneticiler er ya da geç insanlık mahkemesinde yargılanacak, hak ettikleri cezaları çekecek, tarihin çöplüğündeki yerlerini alacaklardır. Daha önemlisi, Netanyahu yönetimine bu cüreti veren, işlediği insanlık suçlarının üzerini örten Batılı ülkeler de aynı akıbeti paylaşacaklardır. Şayet Amerika ve Avrupa ülkeleri İsrail’e sınırsız siyasi, askerî ve ekonomik destek vermemiş olsa, bu terör devletinin yöneticiler böylesine pervasız ve acımasız hareket edemezdi. Esasen Batının tarihi bu bakımdan oldukça karanlıktır, oldukça çirkindir, oldukça vahşi, gaddarlık örnekleriyle doludur. Biz bunların niyetini Bosna’dan, Makedonya’dan, Yunanistan ve Bulgaristan’dan, Çanakkale’den, Ermenistan’dan, Filistin’den, Irak’tan, Suriye’den, oralardaki vahşetlerinden ve sinsi oyunlarından biliriz. Dünyayı asırlardır Batı değerleri safsatasıyla oyalayanlar, sadece kendi güvenlik ve refahları dışında hiçbir değerleri olmadığını defalarca ispatlamışlardır. Esasen Batının ‘değerlerim’ diye sunduğu inanç, felsefe, hukuk ve bilim unsurlarının tamamı başka coğrafyalara ve toplumlara aittir. Batının inancı, Kudüs Nasıra, bu felsefe, Ege ve Batı Anadolu, hukuki itibariyle Akdeniz ve Roman, bilimi Endülüs ve doğu dünyası kökenlidir. Sadece barbarlık, gerçek anlamda Batıya ait bir vasıftır. Haçlı Seferlerinde 4 milyon, sömürgelerinde 50 milyon, birinci ve ikinci dünya savaşlarında 70 milyon insanı katleden Batı, hep bu vasfını sergiliyordu.

Gazze’deki vahşete ortak olan Batı, çalıp çırptığı tüm değerleri bir kenara bırakıp yine sadece mayasındaki barbarlık dürtüsüyle hareket etmektedir. İsrail’e en küçük bir söz söyletmeyip Gazze’de yapılanları dile getirenlerin üzerine hoyratça giden Batı yönetimleri, bireysel düzlemde insan olma, kurumsal düzlemde devlet olma özelliklerini kaybetmişlerdir. Aynı şekilde, Birleşmiş Milletler ve onun en önemli organı olan Güvenlik Konseyi gibi kurumlar da bu zulüm karşısında sergiledikleri acizlikle insanlığın ortak çatısı olma hürriyetlerinden iyice uzaklaşmışlardır. Genel Sekreter Sayın Guterres’in samimi çabaları, Güvenlik Konseyi’nin kimi daimi üyeleri tarafından engellenmiştir. Biz yıllardır ‘dünya beşten büyüktür’ diye haykırırken işte bu gerçeklere işaret, bu haksızlıklara isyan ediyorduk. Buradan açıkça söylüyorum; Batının etekleri altına saklanan İsrail yönetimi, zulmünü ne kadar tırmandırırsa sonuçta ödeyeceği bedeller de o kadar ağır olacaktır. Masum çocukları, kadınları, yaşlıları, silahsız ve çaresiz insanları dünyanın en modern savaş araçlarıyla öldürmek, sadece İsrail yöneticileri gibi korkaklara mahsus bir zavallılıktır. Gazze’deki bir avuç sivil karşısında yüreği de, bacağı da titreyen İsrail’in gerçek bir orduyla, gerçek bir güçle karşı karşıya geldiğinde paramparça olacağı muhakkaktır. İsrail yönetiminin böyle bir acı akıbete gerek kalmadan bir an önce aklını başına toplamasını ümit ediyoruz. Bölgeye huzur gelmesinin tek yolunun 1967 sınırlarında Doğu Kudüs’ün Başkenti olduğu coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kuruluşundan geçtiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.

“GÜVENLİ ŞEHİRLER İÇİN TEK ÇARE KENTSEL DÖNÜŞÜMDÜR”

Geçtiğimiz günlerde Marmara Bölgesinde yaşanan 5,1 büyüklüğündeki nispeten hafif sarsıntı, bizlere deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini bir kez daha hatırlattı. Bilindiği gibi Türkiye, Alpler’den Himalaya’lara uzanan kuşak içerisinde en fazla deprem riski taşıyan beşinci ülkedir. Topraklarımızın yüzde 66’sı, nüfusumuzun yüzde 71’i deprem açısından riskli alanlarda yer alıyor. Ülkemizde son bir asırda altı ve üzeri büyüklükte 231 deprem meydana geldi. Bu afetlerde 130 binden fazla canımızı toprağa verdik. Son olarak 6 Şubat depremlerinde 50 binden fazla insanımız yıkıntıların altında kalarak hayatını kaybetti. Rabbim, deprem şehitlerimize rahmet eylesin. Onları cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin diyorum.

Bu coğrafyada yaşamak demek, deprem gerçeğiyle yüzleşmek, karşımızdaki tehlikeyi kabullenmek ve ona göre hareket etmek demektir. Önümüzdeki tablonun bize gösterdiği tek çözüm yolu, depreme dayanıklı binalar yapmaktır, yani kentsel dönüşüm dediğimiz bu adımı atmak ve bu adımı attık. Maalesef ülkemiz uzunca bir süre bu toprakların hakkını vermek yerine, hakkına giren bir anlayışla yönetildiği için diğer pek çok husus gibi deprem tehlikesi de göz ardı edilmiştir. Büyük yıkıma yol açan 1999 felaketi, bu meselenin yeniden ve güçlü bir şekilde gündeme gelmesine, standartların yeniden belirlenmesine vesile oldu. Biz de bu süreci daha ileriye taşıyarak 2012 yılında tarihimizde ilk defa kentsel dönüşüm yasasını çıkarttık. Yapı Denetim Kanunu başta olmak üzere konuyla ilgili mevzuatı güncelledik, geliştirdik. Kentsel dönüşüm yasasının çıktığı tarihten bugüne kadar hayata geçen projelerde Türkiye genelinde 480 milyar liralık yatırımla 2 milyon 200 bin bağımsız bölümün dönüşümünü tamamladık. Hâlihazırda ülke genelinde yaklaşık 400 bin bağımsız bölümün dönüşüm süreci devam ediyor. Türkiye’de yaklaşık 31 milyon konut ve 5 milyon ticari alandan oluşan 36 milyon bağımsız bölüm var. Bunların 6 milyonu deprem riski altındadır. Üstelik bunların yaklaşık yarısının da acilen dönüşmesi gerekiyor. Dolayısıyla, güvenli şehirler için tek çare kentsel dönüşümdür. Kentsel dönüşümün ne kadar önemli olduğunun en son ve somut örneği 6 Şubat depremleridir. Bu hakikati görmezden gelmek, ertelemek, siyasi çıkarlar için istismarına yeltenmek çok açık ve net söylüyorum, ülkemize ihanet etmek demektir. Kentsel dönüşüm konusu Türkiye için tartışmasız bir beka meselesidir. Hepsinden önemlisi bu konu siyaset üstü, siyasi partiler üstü bir konudur.^

“TOKİ VASITASIYLA 1,3 MİLYON KONUTU HAK SAHİPLERİNE TESLİM ETTİK”

Hazreti Mevlana, ‘akıl sonradan ah çekmek için değil, düşünüp tedbir almak içindir’ der. İnancımızda da tedbir tevekkülden önce gelir. Hükûmet olarak kentsel dönüşüm konusuna ilk günden beri hep bu zaviyeden baktık. Vatandaşlarımızı gecekondu denilen sağlıksız yapılarla birlikte depreme dayanaksız yüksek katlı binalardan da kurtararak onları modern, güvenilir, dayanıklı yuvalara kavuşturmayı hedefledik. Zemin artı üç olsun, zemin artı dört olsun, bilemediniz zemin artı beş olsun dedik. Ve o günden bugüne inşaatlarımızı bu şekilde yapıyoruz. TOKİ Başkanlığımız bu sürecin öncüsü olarak gerçekten kritik bir rol üstlendi. Maruz kaldığı onca haksız, insafsız eleştirilere rağmen TOKİ vasıtasıyla şimdiye kadar 1,3 milyon konutu tamamladık, hak sahiplerine teslim ettik. Ancak üzülerek ifade etmek isterim ki attığımız her adımda tamamen ideolojik saiklerle hareket eden bir kesimi karşımızda bulduk. Akla hayale gelmedik bahanelerle ve hatta iftiraya varan kampanyalarla projelerimize sürekli takoz oldular. Ne kendileri bir iş yaptılar ne de bizim bu meseleyi çözmemizi istediler. Kanundaki boşlukları kullanarak yalan ve yanlış bilgilerle insanımızın aklını bulandırarak kentsel dönüşüm projelerimizi sabote ettiler. Maalesef bunun acısını depremin yıktığı birçok şehrimizde yaşadık. Vatandaşlarımızın canları ve mallarıyla bir daha böyle bedeller ödememesi için kentsel dönüşüm çalışmalarımızı bir üst seviyeye çıkarma kararı aldık. Bu amaçla geçtiğimiz Eylül ayında çok geniş bir katılımla Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm Şûrası düzenledik. Şûrada ortaya çıkan teklifler Şûranın en güzel neticesi de oydu, diğer çalışmalar ışığında yeni bir kentsel dönüşüm yasası hazırladık. Kanun teklifimiz geçtiğimiz aybaşında Meclisimizden onay aldı ve yürürlüğe girdi.

Yeni kentsel dönüşüm mevzuatının yürürlüğe girmesiyle birlikte muhalefet ve malum çevreler daha önce yaptıkları gibi hemen tezvirata başladı. Vatandaşın malına el konulacak, bu iftiradan başlayarak rantsal dönüşüm bühtanına kadar sayısız yalanı tedavüle soktular. Oysa kanunda ne böyle bir ifade var, ne de böyle bir durum söz konusu değildi. Düzenlemenin tek bir gayesi vardır o da kentsel dönüşüm sürecindeki engelleri ortadan kaldırmak ve dönüşüm sürecini hızlandırmaktır.

“BİNALARIN KENTSEL DÖNÜŞÜME DÂHİL EDİLMESİ SALT ÇOĞUNLUĞA BAĞLANDI”

Yeni kanunla kentsel dönüşüm konusunda yapılan değişiklikler şunlardır: Daha önce çok daha yüksek çoğunluk gerektiren çok sayıda bağımsız birime sahip binaların kentsel dönüşüme dâhil edilmesi salt çoğunluğa bağlandı. Yani bir binada oturanların yüzde 50’sinden 1 fazlası onay verdiği zaman kentsel dönüşüm ve inşaat ruhsatı alınabilmesi mümkün hâle getirildi. İmar planlarının ilan-askı ve itiraz süreçleri kısaltıldı. Tebligatların yapıların kapısına asılabilmesi, elektronik devlet üzerinden bildirilebilmesi ve muhtarlıklarda ilan edilebilmesiyle süreç hızlandırıldı.

Deprem riskinin en çok hissedildiği yerlerin başında gelen İstanbul’daki kentsel dönüşüm projeleri için yarısı bizden kampanyasının uygulanabilmesi amacıyla yasaya mali yardım hükmü de eklendi. Diğer şehirlerimizin her biri için de oranın şartlarına, ihtiyaçlarına, beklentilerine uygun özgün modeller geliştirilmesine imkân tanındı. Anlaşmazlıkların çözümü için arabuluculuk sisteminin devreye alınmasından, ihtisas mahkemelerine kadar çeşitli mekanizmalar getirildi. Dönüşüm alanlarında imar planlarının yeni kurulan Kentsel Dönüşüm Başkanlığınca onaylanması zorunluluğu getirilerek istismarların ve gecikmelerin önüne geçilmesi hedeflendi. Hak sahibinin borcunu ödeyememesi hâlinde dönüşen konut borcu nispetinde Hazine’ye teshil edilmesi ve yine hak sahibine ömür boyu ücretsiz tahsisine imkân verildi.

Yerleşime uygun olmayan bütün bu alanların riskli alan olarak belirlenmesi ve bu alanlarda yapılaşmaya izin verilmemesi temin edildi. Kentsel dönüşüm projelerine kamu desteği için kaynak sağlayacak yöntemler geliştirildi. Yapılan tüm bu düzenlemelerin amacı kentsel dönüşümü hızlandırarak milletin ve şehirlerimizin can ve mal güvenliğini sağlamaktır.

Küçük çıkar kavgalarıyla veya kaygılarıyla kentsel dönüşüm projelerinin geciktirilmesinin önüne geçilebilmesi ancak bu şekilde mümkündür. Yeni kanunla getirilen düzenlemelerde herhangi bir rant sağlama amacı veya hak sahiplerinin başka bir bölgeye gönderilmesi söz konusu değildir. Kim bunun aksini iddia ediyorsa, müfteridir, yalancıdır, bu milletin iyiliğini istemiyor demektir.

“2024 YILI BÜTÇEMİZDE DEPREMZEDE ŞEHİRLERİMİZİN YENİDEN İNŞASINA 1 TRİLYON LİRA KAYNAK AYIRDIK”

Dönüşüm çalışmalarında Pazartesi günü 5.1 büyüklüğünde bir depremle sarsılan Marmara Bölgemize daha fazla özel önem vermemiz elbette sebepsiz değildir. Süreci diğer şehirlerimizde yönetmek ve hızlandırmak nispeten daha kolaydır. Ancak, İstanbul’un da içinde yer aldığı Marmara Bölgemizde yaşanacak bir felaketin, Allah korusun, tüm Türkiye’ye ağır maliyeti olacaktır; bu gerçek karşımızdayken başka türlü hareket edemeyiz. Amacımız, İstanbul’da her yıl 350 bin konut inşa ederek 5 yıl içinde acil dönüşüm gerektiren tüm binaları yenilemektir.

Tabi bu arada 6 Şubat depremlerinde yıkılan şehirlerimizi ayağa kaldırmaya yönelik çalışmalarımızda en küçük bir aksaklığa, en küçük bir ihmale izin vermiyoruz, vermeyeceğiz. İnşasına başlanan 250 bin bağımsız bölümden 46 binini yılbaşından önce hak sahiplerine teslim edeceğiz, takip eden aylarda da biten konutların teslimini sürdüreceğiz.

Vatandaşlarımızdan gelen taleplere, bütün bunlara kulak vererek yerinde dönüşümü kolaylaştıracak hibe ve kredi desteklerini içeren yeni modelleri de devreye aldık. Yerinde dönüşüm projelerine başvuru sayısı 247 bini buldu. Sadece bölgedeki altyapı çalışmaları için 40 milyar liralık kaynağı ilgili kurumlarımızın kullanımına tahsis ettik. 2024 yılı bütçemizde depremzede şehirlerimizin yeniden inşasına 1 trilyon lira kaynak ayırdık. Deprem bölgesindeki şehirlerimizde sadece konut yapmakla kalmıyor, bu şehirlere kimliğini veren ticari alanları ve kültürel yapıları da yeniden ayağa kaldırıyoruz.

Ayrıca, bu şehirlerimizin meydanlarını, kent merkezlerini ve önemli ana caddelerini yine Hükûmet olarak biz yapıyoruz.

“81 VİLAYETİMİZİN TAMAMINDA PROJELERİMİZ DEVAM EDİYOR”

Aynı şekilde depremde zarar gören yollar ve ulaştırma yatırımlarıyla ilgili sorunları da yine biz giderdik, biz gideriyoruz. Deprem bölgesinde şu an yapım süreci devam eden yeni yolların toplam uzunluğu 180 kilometreyi buluyor. Deprem şehirlerimiz başta olmak üzere 81 vilayetimizin tamamındaki yol, otoyol, köprü, tünel, viyadük ve metro projelerimiz de devam ediyor.

Hava ve demir yolu ulaşımında açılışa hazır devasa yatırımlarımız var. Önümüzdeki dönemde yapımı tamamlanan ulaştırma projelerimizin resmî açılışlarını peyderpey inşallah yapmaya devam edeceğiz.

Hiç kimsenin ülkemizi depreme hazırlamadaki en önemli aracımız olan kentsel dönüşüm projelerini dinamitlemesine, yavaşlatmasına, sulandırmasına izin vermeyeceğiz.

Milletimizin de siyasi istismarcılara kulak asmayacağına inanıyorum. Bu konuda bize destek veren herkese şükranlarımı özellikle sunuyorum.

Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.”

DAHA FAZLA HABER
REKLAMLAR

HABER BURADA

Nisan 2023
P S Ç P C C P
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
REKLAMLAR

GENÇ BÜROKRAT

seers cmp badge