Cumhurbaşkanı Erdoğan, EPDK Hizmet Binası ve Yapımı Tamamlanan Enerji Santrallerinin Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Hükûmet olarak gerek ülkemizin artan enerji ihtiyacını gerekse küresel ekonomik görünümü dikkate alarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. 2017 yılında açıkladığımız Millî Enerji ve Maden Politikası, bu süreçte bizlere ve enerji sektörümüze rehberlik ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Hizmet Binası ve Yapımı Tamamlanan Enerji Santrallerinin Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
EPDK’nın kuruluşundan bugüne kadar ortaya koyduğu tablonun gurur vesilesi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurumun enerji piyasalarının serbestleştirilmesi ve düzenlenmesindeki uygulamalarıyla uluslararası düzeyde takip edilen bir yapıya dönüştüğünü belirtti.
Kurumsal kapasitesini güçlendirerek bugünkü seviyesine ulaştırdıkları EPDK’nın en önemli eksikliğinin uzun yıllar kendine layık bir hizmet binasının bulunmaması olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2015 yılındaki 6. Dünya Enerji Düzenleme Forumu’nda bu ihtiyacın giderilmesiyle ilgili talimatları vererek, çalışmaları başlattıklarını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4 yıl gibi bir sürede tamamlanan EPDK yeni hizmet binasının hayırlı olmasını diledi. Yeni binanın ev sahipliği yaptığı kurumu en güzel şekilde temsil eden bir mimariye ve altyapıya sahip olduğunun görüldüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yatay mimari anlayışıyla, insan odaklı bir şekilde inşa edilen, en yüksek seviyede enerji verimliliğini hedefleyen binanın çatısının tamamının güneş enerjisi ve su ısıtma panelleriyle kaplı olduğunu aktardı. Bu panellerin binada kullanılan enerji ve suyun önemli bir bölümünü karşıladığını dile getiren Erdoğan, modern çalışma alanlarının yanı sıra binada kreş, mescit, konferans salonu, fuaye, sergi bölümü, kütüphane ve kapalı otopark gibi her türlü ihtiyacın düşünüldüğünü bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mimarisiyle, konumuyla, yeşil ergonomi anlayışının tezahürü olan altyapısıyla göz dolduran bir eseri daha Türkiye’ye kazandırmanın gururunu yaşadıklarını belirterek, eserin inşasına katkı veren kurumlara ve çalışanlara teşekkür etti.
EPDK’nın, yeni binasında enerji sektöründe oynadığı kritik rolü çok daha başarılı bir şekilde devam ettireceğine inandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün ayrıca özel sektörün Adıyaman, Balıkesir ve Bingöl’de inşa ettiği yenilenebilir enerji santrallerinin de açılışını gerçekleştireceklerini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin çatıda yapılan en büyük güneş enerjisi projesini, çöp gaz elektrik üretim tesisini, Avrupa’nın en büyük birleşik yenilenebilir elektrik üretim santralini bugün resmen hizmete alıyoruz. Enerji sektörümüze güç katacak Adıyaman, Balıkesir ve Bingöl’deki kardeşlerimize istihdam imkânı sunacak bu önemli yatırımların da ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Salgın şartlarına rağmen Türkiye’nin geleceğine ve potansiyeline inanan yatırımcılarımızı canı gönülden tebrik ediyorum” diye konuştu.
Türkiye ekonomisinin son 19 yılda olağanüstü bir iki dönem haricinde yüksek büyüme trendini sürekli devam ettirdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin enerji talebinin, ekonomik büyümesine ve nüfusuna paralel olarak arttığını söyledi.
Elektrik enerjisi tüketiminin sadece bu yıl yüzde 8 seviyesinde arttığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlgili kurumlarımızın yaptığı çalışmalar, elektrik enerjisi talebimizin yılda ortalama yüzde 3,5 oranında artacağını gösteriyor. Ekonomimizin salgın şartlarına rağmen yakaladığı ivmeyi devam ettirmesi durumunda bu oranlar daha da yukarıya çıkacaktır. Hükûmet olarak, gerek ülkemizin artan enerji ihtiyacını gerekse küresel ekonomik görünümü dikkate alarak, çalışmalarımızı yürütüyoruz” bilgisini paylaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında açıkladıkları Millî Enerji ve Maden Politikası’nın, bu süreçte kendilerine ve enerji sektörüne rehberlik ettiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Daha çok yerli, daha çok yenilenebilir şiarıyla sürdürdüğümüz çalışmalarımızın hedefi enerji ihtiyacımızı yerli ve millî imkânlarla sürekli, kaliteli ve uygun fiyatlarla karşılamaktır. Bunun için yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji sepetimizdeki payını devamlı yükseltiyoruz. Rüzgâr ve güneş enerjisinde 2027 yılına kadar 10’ar bin megavatlık ek kurulu güç katkısı hedefliyoruz. Enerji havuzumuza nükleer enerjiyi de ekleyerek üretim portföyümüzü daha da çeşitlendirmeyi ve zenginleştirmeyi arzu ediyoruz.”
Eylül ayındaki Mersin’deki programı kapsamında, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ni de ziyaret ederek, gelinen aşamayı bizzat yerinde gördüğünü anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her biri 1200 megavat güce sahip 4 üniteden oluşan 4 bin 800 megavat kapasiteli olarak planladığımız santralimizle ilgili çalışmalar devam ediyor” sözlerini sarf etti.
Akkuyu Nükleer Santrali’nin ilk ünitesini 2023 yılında devreye almayı planladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Böylece Türkiye’yi dünyada nükleer enerjiyi işleyen ve kullanabilen sınırlı sayıdaki ülkeler arasına dâhil etmiş olacağız. Akkuyu’nun ardından süratle ikinci, hatta üçüncü nükleer güç santralimiz için hazırlıklara başlayacağız. Her ne kadar çevrecilik adına sokakları yakıp yıkanlar, attığımız her adım gibi bunu da eleştirseler de biz nükleer enerjiyi ülkemize kazandırmakta kararlıyız. Dünyanın 32 ülkesinde 443 nükleer güç santrali hâlen faaliyetteyken ‘Türkiye nükleer enerjiye sahip olmasın’ demek ihanet değilse gaflettir. Ülkemizin temiz nükleer enerjiye ulaşma çabalarını dile dolayanların, çevre duyarlılığından ziyade başka gündemlerle hareket ettiği açıktır.
Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığına, Türk milletinin refahına dair yüreğinde zerre kadar hassasiyeti olanın nükleer enerjiye karşı çıkması mümkün değildir. Burada asıl sorgulanması gereken, Türkiye’nin bu adımı neden 20-30 sene evvel atmadığıdır. Dünyanın özellikle 60 yıldan fazla süredir kullandığı bu imkâna bizim bu kadar geç kavuşuyor olmamız ülkemiz adına büyük bir kayıptır. Akkuyu’nun hizmete girmesiyle hem ülkemizin bu eksikliğini giderecek hem de iklim değişikliğiyle mücadelemize önemli bir katkı sağlamış olacağız.”
Yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla istifade etmenin yollarını aradıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu alanda son 19 yılda ciddi mesafe kat edildiğini söyledi.
“AKARSULARDAN, GÜNEŞTEN, RÜZGÂRDAN EN ETKİN ŞEKİLDE FAYDALANMANIN GAYRETİ İÇİNDEYİZ”
Türkiye’nin kendi akarsuları, rüzgârı, güneşi ve jeotermal kaynaklarından elde edilen enerjinin payının yüzde 290 arttığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün yenilenebilir enerji kurulu gücümüz 52 bin 140 megavat değeri ile toplam kurulu gücümüzün yüzde 53’lük kısmını oluşturuyor. Jeotermal enerjisi kurulu gücü bakımından 2020 yılı verilerine göre Avrupa’da birinci, dünyada ise dördüncü sıradayız” diye konuştu.
Türkiye’nin 2020 yılında toplam yenilenebilir kurulu gücünde dünyada 12’nci, Avrupa’da beşinci sırada yer aldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl üretilen elektrik enerjisinin yüzde 57,4’ünün yerli, yüzde 42,5’inin yenilenebilir kaynaklardan elde edildiğini aktararak, şunları kaydetti: “Özel sektörümüzün de yatırımlarıyla, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji sepetimizdeki payını her geçen gün arttırıyoruz. Allah’ın ülkemize bir lütfu olan akarsulardan, güneşten, rüzgârdan en etkin şekilde faydalanmanın gayreti içindeyiz. Bugün rüzgâr türbinleri Türkiye’nin dört bir yanını kuşatırken, rüzgârdan elektrik üretiminde ardı ardına rekor kırıyoruz. Artık vatandaşlarımızın binalarının çatılarına yerli üretim güneş panelleri kurarak kendi enerjisini üretebildiği bir dönemi yaşıyoruz. Ancak sermaye düşmanlığı, anti-emperyalizm, yerli kaynaklarımızdan yararlanma çabalarını engellemeyi çevrecilik zanneden marjinal örgütlerin burada da piyasaya sürüldüğünü görüyoruz. Dünyanın en temiz enerji kaynaklarına karşı çıkmanın çevre ile bir ilgisi olmadığı açıktır. Nasıl ağaç bahanesiyle vizyon projelerimize kastedenlere fırsat vermediysek, çevre diyerek enerji hamlemizi dinamitlemeye çalışanlara da meydanı boş bırakmayacağız. Türkiye düşmanlarına piyonluk yapanlara rağmen, ülkemizin yerli ve yenilenebilir kaynaklarını azami düzeyde kullanmaya devam edeceğiz.”
Etrafı zengin petrol ve doğal gaz kaynakları ile çevrili bir ülke olarak Türkiye’nin son yıllarda arama ve sondaj çalışmalarında bir paradigma değişikliğine gittiğini vurgulayan yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji sepetimizdeki payını her geçen gün arttırıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de çok uzun yıllar boyunca petrol ve doğal gaz arama çalışmalarının genellikle kiralama usulüyle yapıldığını anımsattı.
“TARİHİMİZİN EN BÜYÜK DOĞAL GAZ KEŞFİNE İMZA ATTIK”
Özellikle derin deniz sondajlarında Türkiye’nin tamamen dışa bağımlı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, ciddi kaynak ayrılan, büyük meblağlar harcanan bu çalışmalardan yakın tarihe kadar olumlu bir sonuç çıkmadığını söyledi.
Daha önce kiralama veya benzeri yöntemlerle yürütülen bu faaliyetleri millî imkânlarla sürdürmeye karar verdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönemki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile halefi Fatih Dönmez’in alınan bu kararı titizlikle hayata geçirdiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç sondaj ve iki sismik araştırma gemisinin Türkiye’nin filosuna dâhil edildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti: “Sahip olduğumuz filoyla 2018 yılından bu yana 14 derin deniz kuyusu açtık. Akdeniz ve Karadeniz’deki iki ve üç boyutlu sismik aramalarımızı ne yaptık? Altı yedi katına çıkarttık. Karalama kampanyalarına ve gizli-açık sabotajlara rağmen, sabırla yürütülen bu çalışmalar neticesinde hamdolsun geçen sene Karadeniz’de tarihimizin en büyük doğal gaz keşfine imza attık. Toplam 540 milyar metreküplük bu keşifle Türkiye artık farklı bir lige yükselmiştir. Ülkemizi ve hükümetimizi hedef alan çirkin saldırıların sebeplerinden birisi de kendi kaynaklarımızı milletimizin istifadesine sunma kararlığımızdır. Tilki yetişemediği üzüme ne dermiş? Koruk dermiş. Şimdi muhalefet, anası ile yavrusuyla hepsi de ne diyor? Koruk. İsteseniz de istemeseniz de sondaj gemilerini de artıracağız, sismik araştırmaları da artıracağız ve Karadeniz’de de Akdeniz’de de nerede ne var ne yok bunları bulup çıkartacağız.”
“Nasıl savunma sanayii alanında yapılan hamleler, Türkiye’yi pazar olarak görenleri rahatsız ediyorsa, enerji konusunda attığımız adımlar da bazı çevreleri rahatsız etmektedir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğal gaz keşfinin ardından medyada ve sosyal medyada yazılanları hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kanal kanal gezerek ne dediler? ‘Keşfettiler ama çıkaramazlar.’ diyen gafillerden, ‘gazın ekonomik fayda sağlamayacağını’ iddia eden sözde ekonomistlere kadar bir sürü saçmalığa şahit olduk. Milletin mutluluğunu paylaşmak yerine günlerce sükût orucu tutan siyasetçileri, parti genel başkanlarını gördük. Türkiye’nin başarısını yabancılar dahi takdir ederken, içimizdeki bu gafiller ağızlarını her açtıklarında keşfi önemsizleştirmek için adeta seferber oldular. İçlerindeki nefreti ortaya seren hezeyanlarla milletin sevincine gölge düşürmeye çalıştılar. Oysaki bu keşfin ülkemiz için taşıdığı anlam izahtan varestedir. Karadeniz’deki gazın devreye girmesi, Türkiye’yi rahatlatacak, doğal gaz tedarikinde elini güçlendirecek, ekonomimizdeki çarpan etkisi artacaktır. İnşallah gazı çıkardığımız anda biz, bu gazı kiminle paylaşacağız? Tabii ki halkımızla paylaşacağız. Varsın anası, yavrusu düşünsün. Biz, devlet olarak görevimizi yapacağız. Ayrıca ülkemizin derin denizlerde arama, sondaj ve üretim kabiliyetleri üst bir noktaya ulaşacaktır. Bu gemilerimiz oralarda da kiralama olarak görev yapacaktır.”
“KARADENİZ GAZININ 2023’TE KULLANIMA HAZIR HÂLE GETİRİLMESİ İÇİN YOĞUN BİR ŞEKİLDE ÇALIŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadeniz gazının ilk fazının 2023’te kullanıma hazır hâle getirilmesi için yoğun bir şekilde çalıştıklarını bildirdi. “Çok daha güçlü, bağımsızlığını daha da perçinlemiş bir ülke olarak Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutlamayı arzu ediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “2002’den beri verdiğimiz zorlu ve kutlu mücadeleyi, aziz milletimizi asırlık bir hayaline daha kavuşturarak inşallah taçlandırmak istiyoruz. Bu süreçte hükûmetimiz, resmî kurumlarımızla beraber özel sektörümüze de elbette ağır sorumluluklar düşüyor. Türkiye’nin her alanda olduğu gibi enerjide de tarihî başarılara imza atmasının gerisinde özel sektörümüzün dinamizmi ve cesareti var. Özel sektörümüz 200 milyar doların üzerinde sabit sermaye yatırımıyla hem ülkemizin gücüne güç kattı hem de istihdam seferberliğimiz ve arz güvenliğimizde öncü rol oynadı. Biz de özel sektörümüzü teşvik ederek, sıkıntılarını çözerek, onlara gereken her türlü desteği verdik.”
Koronavirüs salgını sürecinde yaşananların, son 19 yılda atılan bu adımların ne kadar doğru, ne kadar isabetli olduğunu gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kaptanın hüneri dalgalı denizde belli olur. Buradan hareketle Türkiye, salgının yol açtığı zorlukları en hızlı atlatan ülkelerden biri olmuştur” dedi.
Ana muhalefet ve diğer muhalefet partilerinin şehir hastanelerinden rahatsızlık duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Eğer bu şehir hastanelerimiz, hastanelerimiz olmamış olsaydı biz bu Koronavirüsle nasıl savaşacaktık, nasıl bu mücadeleyi verecektik? Şimdi ise bu hastanelere gidenler memnuniyetlerini ifade etmekle kalmıyorlar, şimdi yeni bir şey daha uydurdular. Ne diyorlar? ‘Hastane var da doktor yok.’ Elinize dilinize dursun. Nerede doktor yok, hepsi de var. Dün 40 bin personel daha ilave etme kararını Kabine Toplantımızda aldık ve açıkladık. Bundan sonra da erken vakitli ve etkili tedbirler alarak proaktif bir anlayışla çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”
“2023’E GİDEN SÜREÇTE ÖZEL SEKTÖRÜMÜZLE TAM BİR DAYANIŞMA İÇERİSİNDE HAREKET EDECEĞİMİZE İNANIYORUM”
Salgının olumsuz küresel etkileri sebebiyle vatandaşların sırtına binen yükü hafifletirken iş dünyasına da destek olacak projeleri hayata geçireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Dün Kabine Toplantımız sonrasında alınan kararları ve salgın sürecinde enerji başlığında milletimize verdiğimiz desteklerin icmalini paylaştık. Türkiye’ye ve millete dair hiçbir hedefi, ideali olmayan felaket çağrıcılarına prim vermeden yolumuza hep beraber kararlılıkla devam edeceğiz. Son 19 yıldır olduğu gibi 2023’e giden süreçte de özel sektörümüzle tam bir dayanışma içerisinde hareket edeceğimize inanıyorum. Sizlerden, Türkiye’ye güvenmenizi, Türkiye’nin aydınlık yarınlarına yatırım yapmayı sürdürmenizi bekliyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun yeni hizmet binası ile enerji santrallerinin hayırlı olmasını dileyerek bu eserlerin Türkiye’ye kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda Adıyaman, Bingöl ve Balıkesir’deki tesislerin açılışına canlı bağlantı ile katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Son 3 yılda izlediğimiz aktif diplomasi dikkate alındığında, Rusya ile Ukrayna ve Amerika arasında önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, baş başa ve heyetler arası görüşmeleri ile anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Konuşmasına dördüncü yılına girecek Rusya-Ukrayna Savaşı’nda hayatını kaybedenler için Ukrayna halkına taziyelerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zelenskiy’nin ziyaretinin, Ukrayna’daki savaşın temel dinamiklerinde önemli değişimlere aday olunan bir dönemde gerçekleştiğini söyledi.
Türkiye’nin, “Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmayacağı” anlayışıyla savaşın ilk gününden bu yana taraftar arasında müzakere edilmiş bir barışın tesisi için yoğun çaba sarf ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu doğrultuda Mart 2022’de İstanbul’da iki ülke arasında doğrudan müzakerelere ev sahipliği yaptık. Taraflarla yürüttüğümüz temaslar neticesinde Karadeniz Tahıl Girişimi’ni hayata geçirdik. Son üç yılda Rusya ve Ukrayna ile her seviyede doğrudan girişimlerde bulunduk. Tüm bu çabalarımızda her iki taraf içinde güvenilir bir arabulucu olmaya, samimi olarak gayret gösterdik, somut neticeleri aldık” ifadelerini kullandı.
“MÜZAKERE SÜRECİNİN KALICI BİR BARIŞLA SONUÇLANDIRILMASI İÇİN HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERECEĞİZ”
Gelinen aşamada ABD Başkanı Donald Trump’ın, savaşın müzakereler yoluyla ve süratle sonlandırılması için başlattığı diplomatik girişimin, Türkiye’nin son üç yıldır izlediği politikayla da örtüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Haddizatında, İstanbul Müzakereleri taraftar arasında mutabakata en fazla yaklaşılan platform olması ile önemli bir referans noktası teşkil ediyor. Son 3 yılda izlediğimiz aktif diplomasi dikkate alındığında Rusya ile Ukrayna ve Amerika arasında önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır. Sayın Zelenskiy ile görüşmemde Türkiye’nin, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bağımsızlığını olan kuvvetli desteğini ifade ettim. Aynı zamanda müzakere sürecinin kalıcı bir barışla sonuçlandırılması için her türlü desteği vereceğimizin altını çizdim. Çok sayıda masumun ölümüne ve muazzam bir yıkama neden olan bu savaş, artık sona ermelidir.
Karadeniz’de ticari seyrüsefer emniyetini hedefleyen bir düzenlemenin hayata geçirilmesi için ülkemizin çalışmayı sürdüreceğini de belirttim. Karadeniz’de hayata geçirilebilecek böyle bir düzenlemenin müzakerelere giden süreçte önemli bir güven artırıcı tedbir işlevi göreceğine inanıyoruz. Sayın Zelenskiy ile gündemimizde, Ukrayna ile stratejik ortaklık ilişkilerimiz kapsamındaki konu başlıkları önemli yer tuttu. Ticari ilişkilerimizin daha da güçlendirilmesi için önümüzdeki dönemde atabileceğimiz adımları masaya yatırdık. Savaşın getirdiği tüm zorluklara rağmen ikili ticaretimizde tespit ettiğimiz 10 milyar dolar hedefine emin adımlarla yürümek istiyoruz.”
“İLİŞKİLERİMİZİN DAHA DA ÜST SEVİYELERE ÇIKACAĞINA İNANIYORUM”
Zelenskiy’e, Türk şirketlerinin savaşın yol açtığı tahribatın giderilmesi ve yeniden imar konusunda Ukrayna’ya destek vermeye istekli olduklarını aktardığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ukrayna’da barışın tesisi ile birlikte önümüzdeki dönemde ilişkilerimizin stratejik ortaklığımıza yaraşır düzeyde daha da üst seviyelere çıkacağına tüm samimiyetimle inanıyorum. Sözlerime son verirken Ukrayna’nın toprak bütünlüğü için özellikle mücadele veren Kırım Tatarı soydaşlarımızın hakları konusunda değerli dostum Zelenskiy’nin attığı cesur adımları takdirle karşıladığım belirtmek istiyor, ilave adımların geleceğini de temenni ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“UKRAYNA’NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ BİZİM OLMAZSA OLMAZIMIZDIR”
Ukraynalı bir gazetecinin barış görüşmelerine vurgu yaparak, Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne ilişkin sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, egemenliği bizler için çok çok önemli ve toprak bütünlüğüne, egemenliğine Türkiye’nin saygısını her yerde anlattık. Bütün uluslararası toplantılarda bu konuyu daima işledik, işlemeye devam ediyoruz. Bundan sonraki süreçte de özellikle Ukrayna’nın toprak bütünlüğü bizim olmazsa olmazımızdır. Egemenliği aynı şekilde bizim olmazsa olmazımızdır. Temennimiz odur ki barışın kaybedeni olmaz. Dolayısıyla barışın bir an önce sağlanmasını temin etmektir. Bu konuda değerli dostum, o da zaten barıştan yana olduğunu açık net olarak bizlere ifade ediyor. Temennim odur ki gerek Dışişleri Bakanımın muhatabıyla yaptığı görüşmelerde gerek şahsımın Sayın Putin ile yaptığı görüşmelerde bu barışla ilgili yolculuğu, yolu kat ederiz, temin ederiz ve bunun için adımları da atarız.”
Türkiye’nin gelecek süreçte Rusya-Ukrayna barışına katkı için adım atıp atmayacağına ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Adil bir barışın mümkün olması için şüphesiz ki güçlü olduğunu bildiğimiz ülkelerin barıştan yana tavrını ortaya koyması lazım. Az önce de ifade ettiğim gibi barışın kaybedeni olmaz. Şu anda tüm dünya Rusya-Ukrayna arasındaki bu savaşta artık barışı bekliyor. Bir an önce barış temin edilsin. Çünkü bunca esir var, bunun yanında bunca insan, yüz binlerce insan burada öldü, öldürüldü. ‘Artık bu ölüme de son verilsin’ deniyor. Şimdi bizler en yakın komşuları olarak Türkiye biz, bir an önce barışın teminiyle alakalı gerek şahsım gerek Dışişleri Bakanım bizler muhataplarımızla bir an önce barışın temini için adım atalım istiyoruz.
Tahıl Koridoru’nun kurulmasını isteyişimizin sebebi bu olmuştur ve tahıl koridorunda da iyi bir netice aldık ama maalesef devamını sağlayamadık. 30 bin ton tahıl malum gönderildi biz aracı olduk. Bundan sonraki süreçte de bunun devamını istiyoruz. Bu arada tabii ben huzurlarınızda Sayın Zelenskiy’e bir teşekkürü ifade etmek istiyorum. O da Suriye’ye tahıl gönderme noktasında, bize gönderdikleri tahıl, biz de bu tahılı malum değirmenlerimizde una çevirmek suretiyle Suriye’ye ulaştırdık, ulaştırıyoruz. Bu da tabii Suriye’deki yönetimi ciddi manada mutlu etti, memnun etti. Ben de huzurlarınızda Suriye halkı adına kendilerine teşekkür ediyorum. Çünkü böyle zor bir zamanda Suriye’nin böyle bir imkânı aracılığımızla özellikle de Ukrayna’dan elde etmiş olması bu da insani ve vicdani bir görevdir.”
UKRAYNA DEVLET BAŞKANI ZELENSKİY: “TÜRKİYE, UKRAYNA’NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VE EGEMENLİĞİ KONULARINDA ÇOK İLKELİ BİR TUTUM SERGİLEDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yaptıkları görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Rusya-Ukrayna savaşının zor zamanlarında Türkiye’den destek gördükleri için teşekkür ederek “Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği konularında çok ilkeli bir tutum sergiledi. Bu, bize göre küresel önem taşıyor” diye konuştu.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, görüşmelerde Ukraynalı esirlerin durumunun da görüşüldüğüne işaret ederek “Türkiye gerek askerlerimizin gerek sivillerimizin serbest bırakılması için kolaylıklar sağladı” dedi.
İKİ ÜLKE ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy huzurunda, Türkiye ile Ukrayna arasında iki anlaşma imzalandı.
Bu kapsamda iki ülke arasındaki “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Anlaşması”na Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha imza attı.
“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Ukrayna Kültür ve Stratejik İletişim Bakanlığı Arasında Medya ve İletişim Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”nı da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha imzaladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde törenle karşıladı.
Türkiye ve Ukrayna bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren ve heyetlerini takdim eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi’ndeki Halkbank Genel Müdürlüğünde düzenlenen, “Halkbank Üreten Kadınlar Yarışması Ödül Töreni”ne katıldı.
Emine Erdoğan, törende yaptığı konuşmasında, parlak fikirleri ve kadın aklının incelikleriyle salonu dolduran kadınlarla birlikte olmaktan onur duyduğunu belirtti.
Yarışmanın kadın girişimciliğini desteklemede bir marka hâline geldiğini kaydeden Emine Erdoğan, “Halkbank, başarı yolunu kadınlarla yan yana yürüyor. Eğitimden finansmana, onlara her alanda omuz veriyor. Ortaya koydukları vizyonun, ödüllerle taçlanarak, uluslararası bir takdir kazanmasından da ayrıca iftihar ediyoruz” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE, KADINLARIN HER DÖNEMDE, SOSYAL VE KAMUSAL ALANDA VARLIK GÖSTERDİĞİ ÇOK ÖZEL BİR TARİHE SAHİPTİR”
Emine Erdoğan, dünyanın kabuk değiştirdiği dönemlerinin bulunduğunu, içinde yaşanılan çağın da böyle bir değişim ve dönüşüm çağı olduğunu anımsatarak, “Yeni bir gelecek yazılıyor ve ülkeler, insanlığın ortak geleceğini tasarlamak için yarışıyorlar. Bu yarışta, kadınların, ekonomik kalkınmada önemli aktörler olduğu ülkeler, ipi göğüslüyorlar. Türkiye, kadınların her dönemde, sosyal ve kamusal alanda varlık gösterdiği çok özel bir tarihe sahiptir. Türk kadınının girişimci ruhunun kökleri, 13. yüzyıla kadar uzanır. Anadolu’da kadınlar, teşkilatlanmış, sosyal ve ekonomik hayata katılmış, ‘dünya kadın tarihinin’ parlayan yıldızları olmuşlardır” diye konuştu.
Kadınların hak arayışlarında, vatan savunmasında, toplumsal yaraları sarmada hep ön saflarda yer aldığını dile getiren Emine Erdoğan, “Biz, kadınlarımızın nasıl emsalsiz bir güç olduğunun farkında olan ve bu gerçeğe hürmet eden bir ülkeyiz. Ekonomiden sanayiye, spordan sanata, siyasetten akademiye, geldiğimiz her noktada kadınlarımızın alın teri var. Hükûmetimiz, ilk günden bu yana, kadınların her alanda yücelmesi için örnek politikalar geliştirmiştir. Kadın istihdamının artmasını teşvik etmiştir. TÜİK verilerine göre, 2014 yılında yüzde 26’larda olan kadın istihdam oranı, 2024 Aralık ayı itibarıyla, yüzde 31,6’ya yükselmiştir. 2028 yılında, bu oranı yüzde 36,2’ye yükseltmeyi hedefliyoruz. İnşallah bu hedefi hep birlikte başaracağız” sözlerini sarf etti.
Emine Erdoğan, kadın istihdamını artık kadın liderliğiyle birlikte düşünmek zorunda olduklarını, bugün dünyanın kadın liderliğinin önemini tartıştığını, bu konu üzerine araştırmalar yaptığını söyledi.
“KADIN GİRİŞİMCİLERİMİZİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ NE KADAR KALDIRIRSAK BÖLGESEL KALKINMADA O KADAR YOL ALIRIZ”
Liderliğin dönüştürücü bir güç olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bir liderin vizyonu, kılcal damarlar gibi, etki alanındaki her şeye nüfuz eder. Kadın liderliğinin, tüm dünyanın acil ihtiyacı olan, belli başlı karakteristik özellikleri vardır. Araştırmalar gösteriyor ki kadın liderlerin soyut becerileri çok yüksek. İletişimde çok başarılılar, iş birliğine büyük önem veriyorlar. Barışçıl bir yönetim anlayışına sahipler ve çevre konularına karşı daha hassaslar. Yani, hangi alanda çalışırlarsa çalışsınlar, bulundukları sektöre iyileştirici bir etki yapıyorlar. İşte bu, kadın etkinliğidir. Bildiğiniz gibi, kadın liderliğinin özünde girişimcilik vardır. Girişimci dediğimizde aklımıza, zekâsı ve sezgileriyle öne çıkan insanlar geliyor. Onlar, mevcut bir eksiği görüyor, gereksinimleri belirliyor ve hayata yenilik katıyorlar. Ülkemiz, tüm bölgeleriyle, girişimcilik için son derece zengin bir potansiyel barındırıyor. Bilhassa, yerel kapasite ve birikimin, küresel rekabette kullanılması için, kadın girişimcilerin önemli yerel aktörler olduğunu unutmayalım. Kadın girişimcilerimizin önündeki engelleri ne kadar kaldırırsak bölgesel kalkınmada o kadar yol alırız. Bize düşen, hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nın tarihini yazarken, kalemimizi, bu bilgi ve birikimin mürekkebiyle doldurmaktır.”
“İŞ VE AİLE, KADINLARIN ARASINDA SEÇİM YAPMASI GEREKEN BİR YOL AYRIMI OLMAMALI”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan ettiğini hatırlatan Emine Erdoğan, “Aile, toplumumuzun ruhu ve lokomotifidir. Dirayetli, ferasetli ve kuvvetli bir toplum oluşumuzun temelinde, sağlam kökleri olan aile müessesemiz vardır. ‘Aile Yılı’nın, iş dünyası için de önemli bir hatırlatıcı olmasını temenni ediyorum. Ne yazık ki kadınların bazen, iş ve aile sorumluluklarına yetişmek için çırpındıklarını görüyoruz. Bu durum, kadınlarda strese, kendine güvensizliğe, hiçbir şeye yetememe duygusuna, mutsuzluğa ve depresyona neden olabiliyor. Hayat kaliteleri düştüğü gibi, zihinsel ve manevi yorgunluk yaşıyorlar. Daha büyük ölçekte, aile ve toplum hayatı olumsuz etkileniyor. İş ve aile, kadınların arasında seçim yapması gereken bir yol ayrımı olmamalı. Bu çatışmayı ortadan kaldıracak, aile hayatını muhafaza edecek uygulamaların sayısını, mutlaka artırmalıyız” görüşünü paylaştı.
Dünyanın her yerinde kadınların erkekler için tasarlanmış, rekabetçi bir iş ortamında tutunabilmek için zorlu mücadeleler verdiğini dile getiren Emine Erdoğan, oysa hükûmetin bu konuda önemli ve iyileştirici adımlar attığını, kadınların, kadın kimliklerini koruyabildikleri çalışma hayatının, ne kadar önemli olduğunun altını çizdiğini belirtti.
“TEKNOLOJİK İMKÂNLARI, KADINLARIN İŞ HAYATINA KATILIMINI KOLAYLAŞTIRMADA MUTLAKA KULLANMALIYIZ”
Emine Erdoğan, cinsiyet adaletine vurgu yapılıp kadınların lehine birçok uygulamanın hayata geçtiğini belirterek, şunları kaydetti: “Burada hepsini tek tek saymak, elbette mümkün değil. Ancak, süt izinleri, kreş desteği, yarı zamanlı çalışma gibi düzenlemelerin ortak amacı, iş ve aile hayatı arasında bir ahenk yaratmaktır. Umarım bu örnekler, tüm sektörlerde yaygınlaşır. İş yerlerinin, kültürel kodlarımızı temel alan çalışma modelleri oluşturması, kadınların önündeki engelleri kaldırmada kuşkusuz çok önemli. Bununla beraber, dünyanın, bilgi ve iletişim teknolojilerinde geldiği ileri seviyeyi de, bir fırsat olarak görmeliyiz. Fiziksel mekân şartını ortadan kaldıran teknolojik imkânları, kadınların iş hayatına katılımını kolaylaştırmada mutlaka kullanmalıyız. Unutmayalım ki Türkiye, kendi reçetelerini yazabilen, kendi formüllerini ve çözümlerini geliştirebilen, güçlü bir ülkedir.”
Değerli projeleriyle yarışmaya katılan katılımcılara özel olarak teşekkür eden Emine Erdoğan, “Sizler, bilgi ve becerilerinizle hepimizi heyecanlandırdınız. İyilik dolu fikirlerinizle, kadın potansiyelinin zirvelerini gösterdiniz. Kadınların insani ilerlemeye olan büyük katkısını bir kez daha ispat ettiniz. Benim için hepiniz birer kazanansınız. Lütfen, tecrübelerinizi sizinle aynı yolda yürümek isteyen tüm kadınlara ve gençlere aktarın. Çünkü dünyanın problem alanları, kadınların getireceği yeni çözümleri bekliyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile birlikte, kadınları merkezine alan ortak projelerin sayısının da artmasını dilediğimi belirtmek istiyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Törene, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Cumhuriyet tarihinin ilk kadın generali Tuğgeneral Özlem Yılmaz, Alev Alatlı’nın kızı Funda Aktan, jüri üyeleri, yarışmacılar ve davetliler de katıldı.
Törende, “Yılın Üreten Kadın Girişimcisi Kategorisi”nde Zahide Arı, “Yükselen Yıldız Kategorisi”nde Nurdeniz Erdoğan, “Teknoloji Tabanlı Kadın Girişim Kategorisi”nde Işıl Melisa Işık, “Sıfır Atık Kategorisi”nde Zeynep Balca Yılmaz ile “Kadın Kooperatifi Kategorisi”nde Ümmühan Keskin ödülünü Emine Erdoğan’ın elinden aldı.
Emine Erdoğan, “Alev Alatlı Özel Ödülü” kazananı Gönül Paksoy’a da ödülünü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ile birlikte verdi.
Arslan tarafından Emine Erdoğan’a zeytin ağacı hediye edilmesinin ardından tören, aile fotoğrafının çektirilmesiyle sona erdi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’yi küresel bir çekim merkezi haline getirmeyi sürdürülebilir kalkınmanın temeli olarak addettiklerini söyleyerek, “Dünyanın her yerinden parlak zihinlerin, yenilikçi fikirlerini bu topraklarda geliştirerek önemli ve kritik girişimlere dönüştürmesine imkân sağlayacak Türkiye Tech Visa Programı’nı ilan ettik. Programın ilk 5 ayında Dünyanın dört bir yanından 214 teknoloji girişimi Türkiye’ye taşınmak için başvuru yaptı.” dedi.
TÜBİTAK’ta Türkiye için kritik pek çok projeyi hayata geçirdiklerini belirten Bakan Kacır “Ülkemizin kritik projelerinde görev almak üzere TÜBİTAK çatısı altında 737 yeni çalışma arkadaşımıza yönelik ilana çıkmış durumdayız. TEKNOFEST kuşağını, Türk Gençliğini TÜBİTAK’ta bizlerle birlikte alın teri, akıl teri dökmeye bu vesileyle davet ediyorum.” diye konuştu.
Bakan Kacır, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi tarafından düzenlenen ve bu yıl “Yeteneğe Dayalı Kalkınma” temasıyla gerçekleşen 3. İstanbul İnsan Kaynakları Forumu’na katıldı. Kacır, burada yaptığı konuşmada tarih boyunca ekonomik ve toplumsal kalkınmanın temelleri, her dönemin hâkim dinamiklerine göre şekillendiğini söyledi. Tarım çağında, bir milletin zenginliğini belirleyen en önemli unsurun; sahip olduğu verimli topraklar ve su kaynaklarına erişim olduğunu belirten Kacır, Sanayi Devrimi ile birlikte bu paradigmanın kökten değiştiğini söyledi. Bilgi çağıyla birlikte fiziksel varlıklardan ziyade bilgi, teknoloji ve inovasyonun ekonomik gücün merkezine yerleştiğini kaydeden Kacır konuşmasında şunları söyledi:
YENİ ÇAĞIN GERÇEĞİ: Bir zamanlar tarımsal üretime, sanayi gücüne ve yeraltı zenginliklerine dayalı olan büyüme modelleri, yerini bilgi ekonomisine, inovasyona ve yetenek gelişimine bıraktı. Yeni çağın gerçeği şudur: Yetenek, en kıymetli sermaye; inovasyon ise sürdürülebilir büyümenin lokomotifidir.
İTİCİ GÜÇ: Türkiye olarak nüfusumuzun ortanca yaşı bugün 34 düzeyinde. Yani pek çok gelişmiş ülkeye kıyasla 10-15 yaş daha genç ve dinamik bir nüfusa sahibiz. Biz, bu demografik avantajı yalnızca bir istatistik olarak değil, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma hedefimizin en güçlü itici gücü olarak addediyoruz.
ADIMLARIN ODAĞI: Milli Teknoloji Hamlemiz doğrultusunda, daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye için attığımız adımların odağına her daim insan kaynağımızı koyuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, son 22 yılda üniversitelerden teknoparklara, Ar-Ge merkezlerinden girişimcilik destek programlarına kadar geniş bir yelpazede insan kaynağımızın niteliğini artırmaya yönelik pek çok adım attık.
BÜYÜK ATILIMLAR: Nitelikli insan kaynağımızı destekleyerek; kendi eğitim uçaklarını, helikopterlerini, deniz platformlarını, kara araçlarını, uydularını geliştirebilen, üretebilen, büyük atılımlara imzasını atan bir ülke konumuna yükseldik. Girişimcilerimizin, mühendislerimizin ve genç zihinlerin hak ettiği değeri bulması ile bugün insansız hava aracı üretiminde dünya birincisiyiz. Yerli ve millî otomobilimiz Togg; elektrikli, bağlantılı ve akıllı araç olarak yollarda.
TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜMÜN ÖNCÜSÜ: Artık imkânsız zannedileni Türkiye’nin girişimcileri başarıyor, Türkiye’nin mühendisleri hayalleri gerçeğe dönüştürüyor. Elde ettiğimiz bu tarihi kazanımları devam ettirmek ve gençlerimizin potansiyelini ortaya çıkarmak için hep birlikte gayretlerimizi sürdürüyoruz. Biliyoruz ki; günümüz dünyasında teknolojik dönüşümün öncüsü ve lideri esasen gençlerdir.
TEKNOFEST KUŞAĞI: Her TEKNOFEST’te Gençlerimizin Nuri Demirağların, Vecihi Hürkuşların, Şakir Zümrelerin, Nuri Killigillerin akamete uğramış serüvenlerini tamamlama kararlılığına tekrar tekrar şahit oluyoruz. Ne mutlu ki Millî Teknoloji Hamlesi’ni omuzlayan, bu ülkeyi daha ileriye taşıma derdinde olan azimli, birikimli, çalışkan TEKNOFEST kuşağı var.
DENEYAP ATÖLYELERİ: 81 şehrimizde kurduğumuz Deneyap Teknoloji Atölyelerimizde 35 binden fazla gençlerimizi bilim ve teknoloji dünyasıyla 11 yaşından itibaren buluşturuyoruz. “Sektör Kampüste” programımız ile üniversite öğrencilerine, sektör profesyonelleri tarafından güncel ve sahadan içeriklerle hazırlanarak zenginleştirilmiş dersler alma imkanı sağlıyoruz. Milli Teknoloji Uzmanlık Programlarımızla da teknoloji geliştirme ve katma değerli üretim altyapımızın ihtiyaç duyduğu alanlarda gençlerimizi geleceğin yetkinlikleriyle buluşturuyoruz.
MİLLİ TEKNOLOJİ STAJ PROGRAMI: Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi ile yakın iş birliği içinde yürüttüğümüz Milli Teknoloji Staj Programımızla da gençlerimize sanayi ve teknoloji ekosistemimizin öncü firmalarında staj yapma imkanı tanıyoruz. Ar-Ge teşviklerimizden teknopark uygulamalarımıza, TÜBİTAK desteklerinden KOSGEB programlarına ve girişim sermayesi fonlarına pek çok uygulama ve düzenleme ile gençlerimizin girişimci ruhunu besleyerek, girişimciliği kariyer yolculuğunda bir alternatif haline getiriyoruz.
GELECEĞİN DÜNYASI: Gençlerimizin doğru yetkinliklerle buluşması kadar önem verdiğimiz bir diğer başlık ise kuşkusuz mevcut iş gücümüzü geleceğin dünyasına güçlü şekilde hazırlamak. Özellikle başta yapay zekâ olmak üzere yıkıcı teknolojilerin çok boyutlu etkileri; yetkinlik dönüşümünün bizler için tercihten öte zorunluluk olduğunu gösteriyor.
YENİ İSTİHDAM ALANLARI: Araştırmalar ülkemizde halihazırda 7 milyon kişinin yürüttüğü işlerin 2030 yılına kadar yeni nesil teknolojilerin etkisiyle ya tamamen ortadan kalkabileceği ya da farklı niteliklere sahip rollere dönüşeceğini gösteriyor. Ancak gelişen teknolojilere doğru bir bakış açısıyla yaklaşırsak, bünyesinde 9 milyon kişiyi barındıracak yeni iş modelleri oluşturma imkanına sahibiz. Özellikle teknolojiyle ilgili alanlarda ortaya çıkacak fırsatları da doğru değerlendirdiğimiz takdirde mevcuttan en az 2 milyon ilave istihdam oluşturmamız mümkün.
BÜTÜNCÜL KALKINMA: Sanayimizin dijital dönüşümüne rehberlik eden model fabrikalarımızın sayısını 10’a ulaştırdık. Kocaeli, Denizli, Malatya, Tekirdağ, Sakarya ve Trabzon’da açılışını gerçekleştireceğimiz yeni merkezlerle bu sayıyı 16’e çıkaracağız. Ülke sathına yayılan, bütüncül bir kalkınmayı tüm sektörlerde topyekûn şekilde hayata geçirmeyi sürdüreceğiz.
TECH VİSA PROGRAMI: Tarihimizden aldığımız ilhamla, Türkiye’yi küresel bir çekim merkezi haline getirmeyi sürdürülebilir kalkınmanın temeli addediyoruz. Dünyanın her yerinden parlak zihinlerin, yenilikçi fikirlerini bu topraklarda geliştirerek önemli ve kritik girişimlere dönüştürmesine imkân sağlayacak Türkiye Tech Visa Programı’nı ilan ettik. Programın ilk 5 ayında Dünyanın dört bir yanından 214 teknoloji girişimi Türkiye’ye taşınmak için başvuru yaptı.
LİDER ARAŞTIRMACILAR PROGRAMI: Uluslararası Lider Araştırmacılar Programımız ile; alanlarında dünyanın en iyi merkezlerinde deneyim kazanmış yetkin araştırmacıların ülkemize gelmelerini teşvik ediyor, bilimsel ve teknolojik çalışmaların bu topraklardan yükselmesini sağlıyoruz. Bugüne kadar program kapsamında, 57’si diğer ülke olmak üzere toplam 253 araştırmacıya, çalışmalarını ülkemizde sürdürmeleri için destek sağladık. Bizler, potansiyelini harekete geçirmeyi bekleyen tüm girişimcilerimize fırsat ve imkan kapılarını sonuna kadar açmaya devam edeceğiz.
GENÇLERE TÜBİTAK DAVETİ: TÜBİTAK’ta Türkiye için kritik pek çok projeyi hayata geçiriyoruz. Bugün itibariyle uzay teknolojilerinden savunma sanayine, yapay zekadan raylı sistem teknolojilerine, ülkemizin kritik projelerinde görev almak üzere TÜBİTAK çatısı altında 737 yeni çalışma arkadaşımıza yönelik ilana çıkmış durumdayız. TEKNOFEST kuşağını, Türk Gençliğini TÜBİTAK’ta bizlerle birlikte alın teri, akıl teri dökmeye bu vesileyle davet ediyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslamabad’da Pakistan Başbakanı Şerif ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Türkiye ve Pakistan, kadim ve sarsılmaz kardeşlik hukukuyla birbirine bağlı iki büyük ülkedir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmî temaslarda bulunmak üzere ziyaret ettiği Pakistan’ın başkenti İslamabad’da, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile baş başa, heyetler arası görüşmeleri ve anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında ikinci evi olarak gördüğü Pakistan’ı ziyaret etmekten bahtiyarlık duyduğunu söyledi.
Türkiye ve Pakistan’ın kadim ve sarsılmaz kardeşlik hukukuyla birbirine bağlı iki büyük ülke olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu topraklarda yaşayan Müslümanların Çanakkale ve İstiklal Harbi’mize verdiği destek Pakistan’ın kurucuları Kaid-i Azam Muhammed Ali Cinnah ve Allame Muhammed İkbal’in Cumhuriyeti’mizden ilham almaları müstesna ilişkilerimizin en çarpıcı örnekleridir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari’nin büyük dedesi Han Bahadır Hasan Ali Efendi, Peşaverli Abdurrahman Bey, Muhammed Ali ve kardeşi Mevlana Şevket Ali’nin bugün de rahmetle yâd ettikleri ortak kahramanlarından olduklarını dile getirdi.
“TİCARET HACMİMİZİ 5 MİLYAR DOLAR HEDEFİNE ULAŞTIRMADA HEMFİKİRİZ”
Pakistan’ın millî şairi Muhammed İkbal’in Çanakkale Zaferi’ne dair mısralarının herkesin hafızalarında olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti “Bu eşsiz tarihî ve beşerî bağlarımızın ışığında 2009 yılında tesis ettiğimiz Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi bugün dayanışmamızı kurumsallaştıran en üst düzey mekanizmadır. Konseyimizin 7’nci toplantısını biraz önce tamamladık. Toplantımızda münasebetlerimizi daha da güçlendirme noktasında mutabık kaldık. Bu çerçevede ticaret, su kaynakları, tarım, enerji, kültür, aile ve sosyal hizmetler, bilim, bankacılık, eğitim, savunma ve sağlık alanlarında 24 belge imzalandı. Konsey toplantısı öncesinde kardeşim Şahbaz Şerif ile yaptığımız görüşmede ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel ve küresel gelişmeleri etraflıca değerlendirdik. Cumhurbaşkanı Sayın Asıf Ali Zerdari ile birazdan yapacağımız görüşmede de ortak gündemimizde öne çıkan konuları istişare edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı sektörlerden iş insanlarının katılımıyla bir iş forumu düzenlediklerini söyleyerek, “Ekonomik iş birliğinin lokomotifi olan yatırımcılarımızı Pakistan’da daha fazla faaliyette bulunmaya teşvik ediyoruz. Sayın Başbakan ile ticaret hacmimizi 5 milyar dolar hedefine ulaştırmak üzere çalışmalarımızı artırmada hemfikiriz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan’la ticaret hacminin 5 milyar dolar hedefine ulaşması amacıyla ilk aşamada mevcut mal ticareti anlaşmasının kapsamını genişletmeyi değerlendirdiklerini söyledi.
“TÜRKİYE VE PAKİSTAN ARASINDAKİ MÜSTESNA İLİŞKİLERİN BİR DİĞER GÖSTERGESİ EN ZOR ZAMANLARDAKİ DAYANIŞMAMIZDIR”
Askerî diyaloğun ve savunma sanayii iş birliğinin, ticaret ve yatırım ilişkilerini çarpan etkisiyle büyüttüğünü gördüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, tedarik, satış ve ortak üretim dâhil olmak üzere Pakistan’da yürütülen projeleri ilerletme iradesini teyit ettiklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve Pakistan arasındaki müstesna ilişkilerin bir diğer göstergesinin zor zamanlardaki dayanışma olduğunu ve “Asrın Felaketi” olarak anılan 6 Şubat depremlerinin hemen akabinde Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’in deprem bölgesini ziyaret eden ilk lider olduğunu anımsatarak, “Cumhurbaşkanından sokaktaki vatandaşa kadar her düzeyde sunulan taziye ve destek mesajları Pakistanlı kardeşlerimizin milletimizle gönül bağının en halisane örnekleriydi. Hiçbir zaman unutmayacağımız bu dayanışma için Pakistan halkına bir kez daha en kalbi şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
“TERÖRÜN HER TÜRLÜSÜYLE MÜCADELESİNDE PAKİSTAN’A OLAN DESTEĞİMİZİ VURGULUYORUZ”
Pakistan’ın terörle ve bölgesel istikrara yönelik tehditlerle mücadelesindeki büyük fedakârlıklarını takdir ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Terörün her türlüsüyle mücadelesinde Pakistan’a olan desteğimizi tekrar vurguluyoruz. Pakistan’da yaşanan terör saldırılarında şehit düşen askerler ile hayatını kaybeden Pakistanlı kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Biz de YPG, PKK, DEAŞ ve FETÖ dâhil terörün her türüyle mücadelemizde Pakistan’ın güçlü desteğini hissediyoruz. FETÖ’nün Pakistan’da terör örgütü olarak ilanı gibi bu örgüte ait okulların Maarif Vakfı’na devredilmesi terörle mücadelede ortak kararlılığımızın en anlamlı çıktılarıdır. Türkiye Bursları, Yunus Emre Enstitümüz ve Maarif Vakfımız vasıtasıyla ülkelerimiz arasındaki dostluğun genç kuşaklarımıza aktarılması için çabalarımızı sürdüreceğiz.”
“PAKİSTAN’IN KIBRIS TÜRKÜ’NÜN HAKLI DAVASINA OLAN DESTEĞİ BİZİM İÇİN SON DERECE ANLAMLIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ve Türk halkının dün olduğu gibi bugün de Keşmirlilerle dayanışma içinde olduğunu kaydederek, “Türkiye olarak Keşmir sorununun diyalog yoluyla Birleşmiş Milletler kararları temelinde ve Keşmirli kardeşlerimizin beklentileri gözetilerek çözülmesine olan desteğimiz bakidir. Pakistan’ın Kıbrıs Türkü’nün haklı davasına olan desteği bizim için son derece anlamlıdır” ifadesini kullandı.
Pakistan’ın Filistin meselesindeki dirayetli duruşunu takdirle karşıladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan ile gerek Birleşmiş Milletler gerek İslam İşbirliği Teşkilatı ve diğer platformlarda Filistinlilerin haklı davalarına gereken desteği vermenin gayretinde olduklarını dile getirdi.
“BAĞIMSIZ VE EGEMEN FİLİSTİN DEVLETİ TESİS EDİLMESİ İÇİN SABIRLA MÜCADELE EDECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları söyledi: “Bilhassa Gazzeli kardeşlerimizi vatanlarından koparma gibi hukuk ve vicdan dışı tekliflerin olduğu bir dönemde bu kararlı tavrımızı güçlendirmemiz gerektiğine inanıyoruz. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen Filistin Devleti tesis edilmesi için sabırla mücadele edeceğiz. Şahsıma ve heyetime gösterilen misafirperverlik için kardeşim Şahbaz Şerif ve Cumhurbaşkanı Sayın Asıf Ali Zerdari nezdinde tüm Pakistan makamlarına ve Pakistan halkına teşekkür ediyorum. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantımızın ve imzaladığımız anlaşmaların ülkelerimize ve bölgemize hayırlı olmasını temenni ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan Başbakanı Şerif ve Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari’ye teslim edeceği, yerli elektrikli otomobil Togg’un, Türkiye ve Pakistan dayanışmasının nişanelerinden biri olmasını ümit ettiğini sözlerine ekledi.
PAKİSTAN BAŞBAKANI ŞERİF: “TÜRKİYE, DÜNYA ÇAPINDA EN HIZLI BÜYÜYEN ÜLKELERİN BAŞINDA GELMEKTE”
Pakistan Başbakanı Şerif de konuşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve heyetini, Pakistan’da ağırlamaktan mutluluk duyduğunu vurgulayarak, “Türkiye ile Pakistan öyle iki ülke ki, aralarında eşi benzeri olmayan bir ilişki vardır. Bu ikili ilişki, Pakistan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra tesis edilmiş bir ilişki olmakla kalmadı. Tam tersine, yüzyıllar öncesine dayanan büyük bir dostluk ve büyük bir kardeşlik ilişkisi gelişmiş bulunmaktaydı” ifadelerini kullandı.
İki ülkenin her zorlukta birbirinin yanında olduğunu belirten Pakistan Başbakanı Şerif, “Depremlerde, sellerde, doğal afetlerde her zaman Türkiye’yi yanımızda bulduk” dedi.
Pakistan Başbakanı Şerif, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok önemli bir lider olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Sizin vizyonunuz, sizin açıklığınız ve dürüstlüğünüz, Türkiye’yi tam anlamıyla geçtiğimiz yıllar içerisinde dönüştürdü. Türkiye hâlihazırda dünya çapında en hızlı büyüyen, en fazla büyüyen ülkelerin başında gelmekte. Siz her anlamda liderlik yaptınız, ülkenizin dönüşümünde ama her fırsatta, elinize geçen her koşulda Müslüman halkların, özellikle mazlumların haklarını savunmaya devam ettiniz. Bu Filistin halkı olsun, Gazze ya da Keşmirliler olsun. Her zaman sizin söylediklerinizi, Müslüman dünyası çok yakından, çok büyük bir dikkatle dinledi ama aynı zamanda siz mazlumların hakkını savunurken, sessinizi yükselttiğinizde bütün dünya sizi net bir şekilde duydu.”
TÜRKİYE VE PAKİSTAN ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Pakistan Başbakanı Şerif, iki ülke arasında kabul edilen “Stratejik Ortaklığın Derinleştirilmesi, Çeşitlendirilmesi ve Kurumsallaştırılması” başlıklı ortak bildiriyi imzaladı.
Ortak bildirinin imzalanması sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Pakistan Başbakan Şerif huzurunda, iki ülke arasında çeşitli alanlarda 24 iş birliği anlaşması imzalandı.
Bu kapsamda iki ülke arasındaki “Askerî ve Sivil Personelin Sosyal ve Kültürel Amaçlı Mübadelesine İlişkin Protokol”, “Hava Kuvvetleri Elektronik Harp İşbirliğine İlişkin Mutabakat Muhtırası” ve Askerî Sağlık Alanında Eğitim ve İşbirliği Protokolü”, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ile Pakistan Savunma Bakanı Khawaja M. Asıf tarafından imzalandı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile Pakistan Enerji Bakanı Sardar Awais AhmedKhan Leghari, “Hidrokarbonlar Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Değiştirilmesine İlişkin Protokol” ile “Enerji Dönüşümü Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı” ve “Madencilik Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”nı imzaladı.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile Pakistan Ticaret Bakanı Jam Kamal Khan, “Mal Ticareti Anlaşmasının Geliştirilmesine İlişkin Ortak Deklarasyon” ile “Menşe Belgelerinin Onaylanmasının Dijitalleştirilmesine İlişkin Mutabakat Zaptı”na imza attı.
“Su Alanında İşbirliği Anlaşması” ile “Tohumculuk Konusunda İşbirliği Anlaşması”, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile Pakistan Ulusal Gıda Güvenliği ve Araştırma Bakanı Rana Tanveer Hussain tarafından imza altına alındı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Pakistan Bilim ve Teknoloji Bakanı Dr. Khalid Maqbool Siddiqui, “Yasal Metroloji Altyapısının Kurulmasına İlişkin Mutabakat Zaptı” ile “TÜBİTAK ile Pakistan Ulusal Tekstil Üniversitesi Arasında Teknik Yardım ve Pakistan–Türkiye Tekstil Teknoloji Merkezi’nin Geliştirilmesi için Mutabakat Zaptı”na imza attı.
Türk Eximbank ile Pakistan Eximbank arasındaki Mutabakat Zaptına Dair Beyan, Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile Pakistan Maliye Bakanı Muhammad Aurangzeb tarafından imzalandı.
“Sınai Mülkiyet Alanında İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptı”nı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Pakistan Ticaret Bakanı Jam Kamal Khan imzaladı.
“Din Hizmetleri ve Din Eğitimi Alanlarında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptı”, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ile Pakistan Din İşleri ve Dinlerarası Uyum Bakanı Chaudhry Salik Hussain tarafından imzalandı.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile Pakistan Bilim ve Teknoloji Bakanı Dr. Khalid Maqbool Siddiqui, “Helal Ticaret Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptı”na imza attı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile Pakistan Devlet Bankası Arasında İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptı’nı, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Pakistan Maliye Bakanı Muhammad Aurangzeb imzaladı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile Pakistan Enformasyon ve Yayıncılık Bakanı Ataullah Tarar, “Halkla İlişkiler ve İletişim Alanlarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı” ile “Medya ve İletişim Alanlarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”na imza attı.
“Sağlık ve Eczacılık Alanlarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Pakistan Ulusal Gıda Güvenliği ve Araştırma Bakanı Rana Tanveer Hussain tarafından imza altına alındı.
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) ile Pakistan Denizcilik Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (NRDI) Arasında Mutabakat Zaptı’nı, TUSAŞ Genel Müdürü Dr. Mehmet Demiroğlu ve NRDI Genel Müdürü Javed Iqbal imzaladı.
Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün ve Pakistan Savunma Üretimi Bakanı Khawaja M. Asıf, Savunma Sanayii Başkanlığı ile Pakistan Savunma Üretimi Bakanlığı arasındaki Mutabakat Zaptı’na imza attı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Pakistan Enformasyon ve Yayıncılık Bakanı Ataullah Tarar, “Görsel-İşitsel Hizmetler Ortak Yapım Anlaşması” ile “Kültürel İşbirliği Anlaşması”nı imzaladı.
İmza töreninde ayrıca, Türkiye-Pakistan İş Forumu’na ilişkin iki mutabakat zaptı da imzalandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkedeki temasları kapsamında Pakistan Başbakanı Şerif ile birlikte Pakistan Cumhurbaşkanı Zerdari’nin verdiği resmî devlet yemeğine katıldı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.