Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST Karadeniz 2022’de yaptığı konuşmada, “Bugün silahlı insansız hava araçlarımız dünyanın 30’dan fazla ülkesinde ülkemizi gururla temsil ediyor. Artık bu araçlara entegre edilen hemen her tür cihazın ve mühimmatın üretimini de kendimiz yapıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Samsun Çarşamba Havalimanı’nda TEKNOFEST Karadeniz 2022’ye katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin millî teknoloji hamlesinin parlayan yıldızı hâline gelen TEKNOFEST’in tüm katılımcılarına, ziyaretçilerine şükranlarını sundu.
Ülkeye böylesine iftihar verici bir markayı kazandıran T3 Vakfı ile onunla birlikte yol yürüyen tüm kurumları tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk kıvılcımını İstanbul’da bir avuç gencin yaktığı bu ateşin artık tüm Anadolu’yu hatta tüm bölgeyi kuşattığını söyledi.
“TÜRKİYE’NİN GERÇEĞİ DE İHTİYACI DA TENOFEST KUŞAĞIDIR”
Bu yıl beşincisi düzenlenen dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivalinin kapsama alanının artık sınırlar dışına taştığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen mayıs ayında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen TEKNOFEST’i gururla takip ettiğini aktardı.
Karşısında muhteşem bir tablo gördüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “TEKNOFEST, farklı bir gençlik. TEKNOFEST, şu anda tüm gücüyle ülkemizin geleceğine farklı bir ufuk çizgisi. TEKNOFEST’in ilkinin yapıldığı 2018’de günlük katılımcı sayısı, 550 bin gibi, bu tür bir etkinliğe göre fevkalade iyi bir sayı olarak gerçekleşmişti. Bugüne geldiğimizde sadece yarışmacı başvurusu 600 bine ulaşan bir TEKNOFEST yaşıyoruz. TEKNOFEST KARADENİZ ülkemizin 81 vilayetinden ve 107 ayrı ülkeden katılan 154 bin takım bünyesindeki 600 bin gencimizin 40 ayrı dalda yarıştığı bir şölene dönüştü. Bir teknoloji etkinliğinin, özellikle gençlerimiz tarafından bu derece benimsenmesi gerçek anlamda bir zihni dönüşümdür. Bazıları, gençlerimizi harflerle kuşaklara ayırarak umutsuzluk ateşi yakmaya çalışırken asıl gerçek işte burada karşımızda duruyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin gerçeğinin de ihtiyacının da TEKNOFEST kuşağı olduğunu dile getirdi.
“Her kim bu gençliğe bakıp ülkesinin ve milletinin aydınlık geleceğini değil de başka şeyler görüyorsa dönüp kendi zihnini, gönlünü sorgulasın” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bu gençlik bir asır önce Çanakkale’de yedi düveli dize getirmişti. Bu gençlik bir asır önce Millî Mücadele’yi zafere ulaştırmış, düşmanı denize dökmüştü. Bu gençlik Cumhuriyet tarihi boyunca hep demokrasinin, kalkınmanın, istiklalinin ve istikbalinin yanında yer alarak ülkesini yüceltmiştir. Bu gençlik 20 yıldır verdiğimiz her mücadelede bizim de yanımızda yer almış, en büyük güç ve moral kaynağımız olmuştur. Bu gençliğin sadece 15 Temmuz gecesi yazdığı destan bile başlı başına bir efsanedir, bir başarı hikâyesidir. Şimdi bu gençliği burada, TEKNOFEST Karadeniz’de görüyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye kendi teknolojilerini geliştirmek, kendi savunma sanayi ürünlerini tasarlayıp üretmek için yola çıktığında gençlere güvendiklerini aktardı.
“TÜM DÜNYANIN HAYRANLIKLA İZLEDİĞİ BİR YERE GELDİK”
Birilerinin ise hep yaptıkları gibi gençleri küçümseyerek, gençlerin gönül dünyalarını karartarak, zihin dünyalarını karıştırarak bozgunculuk peşinde olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Zaman bizim haklı olduğumuzu göstermiştir. Dün Nuri Demirağ’a, Nuri Killigil’e, Vecihi Hürkuş’a, Şakir Zümre’ye yaptıkları eziyetleri bugünkü gençlerimize yapmalarına izin vermedik, vermeyeceğiz. Biz insanımıza güvendik, insanımıza dayandık. Akif, ‘Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete ram ol. Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.’ diyor. İnsanımıza yol açtık, imkân verdik ve hamdolsun sonuçta tüm dünyanın hayranlıkla izlediği bir yere geldik. Atalarımızın ‘Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner.’ diye bir sözü var. Dün bize parasıyla savunma sanayi teknolojisi ürünü vermeyen ülkelere artık ihracat yapar hâle geldik. Başbakan olduğumuz zaman değil seçimi kazandığımız zaman Bush, ABD’nin başkanıydı. Ziyarete gittim. Başbakan değilim. ‘Hani bize İHA verecektiniz, ne oldu İHA’lar, terörle mücadele ediyoruz’ dedim. Condoleezza Rice’ı çağırdı, ‘Türkiye’ye hâlâ İHA vermediniz mi?’ dedi. ‘Evet’ dedi. ‘Hemen süratle Türkiye’ye İHA’ları vereceksiniz’ dedi. Bize o zaman 48 saatte İHA’ları verdiler fakat bizim bu görüşmemizden sonra rahmetli Özdemir Bayraktar ağabeyimiz de çocuklarıyla beraber adımı attı ve Bayraktar İHA’ları üretmeye başladılar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, silahlı insansız hava araçlarının dünyanın 30’dan fazla ülkesinde Türkiye’yi gururla temsil ettiğine, bu araçlara entegre edilen hemen her tür cihazın ve mühimmatın üretiminin de yerli olarak yapıldığına dikkati çekti.
“Samsun’da ilk defa sizlerin takdirine sunulan Kızılelma insansız savaş uçağımız dünya harp tarihinde oyun değiştirici hamle olarak görülmektedir” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın her yerinde teknolojik atılımların öncüsünün savunma sanayi olduğunu bu amaçla geliştirilen ürünlerin kısa sürede hayatın diğer alanlarına da teşmil edildiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insansız hava araçlarının savunma sanayinin yanında lojistikten tarıma kadar birçok farklı mecrada kullanılmaya başladığına işaret ederek, şunları aktardı: “TEKNOFEST alanında coşkuyla birlikte olduğumuz her bir gencimizin gözünde, ülkemizi teknolojinin gücü üzerinde yükseltme iradesinin, azminin, dirayetinin ışığı parlıyor. Burada günümüzün Cezerisi, Harizmisi, İbni Sinası, Mimar Sinanı, Ali Kuşçusu, Hezarfen Ahmet Çelebisi, Katip Çelebisi olmak için can atan gençlerin yürek çarpıntısını duyuyorum.”
“YÜZDE 80 YERLİ VE MİLLÎ SAVUNMA SANAYİNE SAHİBİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye son 20 yılda asırlık eser ve hizmetler kazandırdıklarının altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Göreve geldiğimizde yüzde 20 yerli-millî, bu kadardı. Ama şimdi yüzde 80 yerli ve millî savunma sanayine sahibiz. 2023 hedeflerimizi hayata geçirdik. Gençler sizler de inşallah Türkiye’yi 2053, 2071 vizyonuyla çok daha ilerilere taşıyacaksınız. Rabbime bana böyle bir gençlikle yol yürüme, böyle bir gençlikle gönül ve fikir birliği yapma imkânını verdiği için hamdediyorum. Sevgili gençler, sizlerin her birini teknoloji elçilerimiz olarak görüyorum. Elbette ülkemizde zehir gibi çalışan beyinleri ve yerinde duramayan enerjileriyle henüz kendilerine ulaşamadığımız gençlerimiz var. İnşallah her yıl zemini daha da genişleyen, kapsamı artan, etkinliği yükselen TEKNOFEST sayesinde onları da bu şölene dâhil edeceğiz. Türkiye’ye yakışan 600 bin değil, 1 milyon, 2 milyon, 3 milyon yarışmacılı teknoloji festivalleridir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerin böyle bir potansiyelinin bulunduğunu ve bunu yapabileceklerine inandığını vurgulayarak şu değerlendirmede bulundu: “Bunun yanında festivalimizi kendi evlatlarımızla birlikte dünyanın dört bir yanından katılımlarla da zenginleştirmeliyiz. Özellikle Türk dünyasının birikimini ülkemizde toplayan bir cazibe merkezi hâline gelmeliyiz. ‘Bir fikrim var’ diyen gençlerin bunu gerçekleştirmek için yurt dışına gitmeyi düşündüğü değil diğer ülkelerdeki gençlerin ülkemize akın ettiği bir teknoloji iklimi inşa etmeliyiz.”
“HER BAKIMDAN GÜÇLÜ OLMAK MECBURİYETİNDEYİZ”
Bunun ilk adımlarının atıldığını, ilk kozalarının örüldüğünü ve ilk çiçeklerinin boy göstermeye başladığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tabii bunun için öncelikle ülkemizde huzuru, istikrarı, güveni, barışı, gelişmeyi, kalkınmayı, demokrasiyi güçlü tutmamız gerekiyor. Maalesef bölgemiz başta olmak üzere dünyada haksızlık ve adaletsizlik yanında krizlerin, çatışmaların, yıkımların, sefaletin hâkim olduğu pek çok yer var. Güneyimizden kuzeyimize, doğumuzdan batımıza coğrafyamızın her yerinde bu can yakıcı hadiselerin yaşandığı pek çok yeri sayabiliriz. Türkiye, tarihinden, birliğinden, beraberliğinden, kardeşliğinden aldığı güçle bu ateş çemberinden kendini bir istikrar ve huzur sembolü olarak ayrıştırmaktadır. Ben milletimle gurur duyuyorum. Ülkemizin böyle bir coğrafyada, böyle bir tarihi miras üzerinde, böyle bir devlet geleneği etrafında zayıf olmak, zayıf kalmak gibi bir şansı yoktur. Biz, siyasi, ekonomik, teknolojik, diplomatik, askerî, sosyal, kültürel her bakımdan güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde emin olun, bizi Suriye’den de Ukrayna’dan da Bosna’dan da beter ederler.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma her alanda eksiklikleri hızla gidermeye çalıştıklarını, demokratik reformlarla siyasi altyapıyı, sosyal bünyeyi, kurumsal yapıyı güçlendirmek için mücadele ettiklerini belirtti.
Millî Teknoloji Hamlesi’ni bunun için baş tacı ettiklerini, bunun için yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyümede ısrar ettiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bakın son çeyrekte 7,6 büyüdük, Türkiye, şu anda büyümede ikinci sırada. Hani diyorlar ya ‘Çılgın Türkler’, evet yanılmadınız, çılgın Türkler büyüyerek yoluna devam ediyor. Bunun için ülkemizi küresel krizlerden ayrıştırarak kendi hedeflerimizden kopmamakta ısrar ediyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için ülkenin ve milletin geleceği gençlere her türlü desteği verdiklerine dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Bayraktar’la, Anka’yla, Akıncı’yla, Aksungur’la, Atak’la, Hürkuş’la, Gökbey’le, Millî Muharip Uçak projesi ve daha nice teknolojiye dayalı atılımla gurur duymamızın sebebi savaşa olan hevesimiz değil, ülkemizi güçlü tutma mecburiyetimizdir. Yerli otomobilimizi, bilgisayarımızı, çipimizi, uçağımızı, gemimizi, uydumuzu, elektronik sistemlerimizi üretme konusundaki gayretimizin sebebi, bunları edinmekteki zorluğumuzdan ziyade, ambargo gibi mihnetlere maruz kalmama kararımızdır.”
“EN BÜYÜK GÜVENCEMİZ VE UMUDUMUZ TEKNOFEST KUŞAĞIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, millî mücadele zafere ulaşıp Cumhuriyet kurulduğunda orduyu güçlendirmek için savaş uçağı ihtiyacının ortaya çıktığını anlattı.
Bunun için şehirlerin kendi içlerinde kampanya düzenleyip, orduya isimlerini taşıyacak birer uçak almaya çalıştığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu çerçevede bağışta bulunması için Nuri Demirağ’a da gidiliyor. Nuri Demirağ, kendisinden bağış isteyenlere, ‘madem milletimiz tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bunu başkalarının lütfuna bırakamayız. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim’ diyor. Nuri Demirağ’ın sahip olduğu vizyon o dönemin yöneticilerinde olmadığı için maalesef bu teşebbüs acı bir şekilde sonuçlanıyor. İşte Hürkuş’un ilk örneği olduğu kendi uçağımızı yapmak için 70 yıl beklemek zorunda kaldık. Bir daha böyle durumlara düşmemek için en büyük güvencemiz ve umudumuz TEKNOFEST kuşağıdır, Ne Z kuşağı ne Y kuşağı TEKNOFEST kuşağı” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, birilerinin “bütün bunlar eskiden niye yapılmamış da bugün gündeme geliyor” diye soracaklarını belirterek şöyle konuştu: “Bu soruyu aslında eski Türkiye’nin aktörlerine, eski Türkiye vaadiyle yeniden ülkenin yönetimine talip olanlara yöneltmek lazım. Gerçekten de Türkiye, tüm bu teknolojik atılımları hadi daha öncesini bir kenara bıraktım, son 60-70 yılda niye yapmadı acaba? Ülkemizin bu dönemine baktığımızda cevap kendiliğinden ortaya çıkıyor. Gençlerimizi kimi zaman sağcı-solcu diyerek, kimi zaman Sünni-Alevi diyerek, kimi zaman Türk-Kürt diyerek, kimi zaman şucu-bucu diyerek birbirlerine kırdırtanların böyle bir derdi olması mümkün mü? Bugün hâlâ aynı kirli oyunların tahrikini yapanların aynı sinsi tuzakları önümüze döşeyenlerin böyle bir gündemi olması mümkün mü?”
26 Ağustos’ta Malazgirt’te olunduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geldik Fatih ve Cumhuriyetimizin kuruluşuyla Gazi Mustafa Kemal’e ve şimdi onunla beraber bizler de bu yolda yürüyoruz. Bizim niyetimiz de gayretimiz de başarımız da yaptıklarımız da ortadadır. Laf ola beri gele yok. Bizim işimiz var, bizim yapacaklarımız var. İnsanlarımızı birbirine düşman etmekten, yalanla, iftirayla, çarpıtmayla vakit öğütmekten, pişkince ortada gezmekten başka numarası olmayanlar, bu dediklerimizi anlayamazlar. Ecdadın dediği gibi, Kamil odur ki koya dünyada eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser” diye konuştu.
Eserleriyle milletin ve gençlerin karşısında olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eseri olmayanların takdirini de sizlere bırakıyoruz” dedi.
Bir zamanlar Amerika’dan Avrupa’ya, Rusya’dan Japonya’ya, hatta Hindistan’dan Brezilya’ya kadar nice ülkelerin harıl harıl çalışıp, teknoloji üretirken Türkiye’dekilerin vesayet ve darbe bataklığında çırpındığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onlar gençlerini teknolojiyle, bilimle, erdemle yoğurarak yetiştirirken bizdekiler, üniversite kapılarında benim başörtülü kızlarımı, bacılarımı üniversiteye almamakla uğraştılar. Gelişmiş ülkeler, dünyanın dört bir yanından gelen insanları kalkınma atılımlarının desteği hâline dönüştürürken, bizimkiler henüz kendi vatandaşlarına bile asgari insani şartları sağlamayı başaramıyordu” ifadelerini kullandı.
“VAKTİ SAATİ GELDİĞİNDE GEREĞİNİ YAPARIZ”
Tüm bu yaşananlarda siyasetçisinden bürokratlarına, iş insanından akademisyene herkesin payı ve sorumluluğu olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “En son FETÖ ihanet çetesinin yaptığı alçaklıkların ortaya dökülmesi bile tek başına Türkiye’nin nelere rağmen bugünlere geldiğinin ispatıdır. Bu FETÖ değil mi ya, başörtü için ‘teferruattır’ diyen, yazıklar olsun. ‘Hoca’ diye geçin ama başörtüsüne ‘teferruattır’ de. Şimdi nerede? Pensilvanya’da. Kimin beslemesi? Amerika’nın. Kimin dost, kimin de karşımızda olduğunu iyi bilmemiz lazım. Şu anda bu Amerika, Dedeağaç’a, Yunanistan’a silahları gönderiyor mu? Uçakları gönderiyor mu? Oradan S-300’lerle bizi tehdide kalkışıyor mu? Ey Yunan, bak tarihe bak, tarihe dön, çok daha fazla ileri gidersen bunun bedeli ağır olur, ağır. Yunanistan’a bizim tek cümlemiz var, İzmir’i unutma.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı Türkiye’nin şimdi kimi alanlarda dünyanın en gelişmiş ülkelerinin de üzerine çıkan başarılarıyla kendini kabul ettirdiğine dikkati çekerek, “Adaları işgal etmeniz falan bizi bağlamaz, vakti saati geldiğinde gereğini yaparız. Hani diyoruz ya, bir gece ansızın gelebiliriz. Dün ülkemizin ayağına prangalar takarak, ilerlemesini engelleyenlerin, bir yerlere fırsat kollayarak, beklediğinden emin olun” dedi.
Hep birlikte bunlara fırsat vermeyeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vereceğimiz mücadele zorlu olacaktır, fedakârlık gerektirecektir, bedel ödettirecektir ama sonunda ortaya çıkacak başarının getireceği huzurun, mutluluğun, refahın tarifi mümkün değildir” değerlendirmesini yaptı.
“ONLARIN HAYALLERİNİN ULAŞAMADIĞI YERE BİZİM İCRAATIMIZ ULAŞIR”
Bu mücadelenin somut örneğinin TEKNOFEST’i düzenleyen “Bayraktar kardeşler” olarak karşılarında durduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “İnsansız hava araçlarını geliştirirken hangi engellerle karşılaştıklarını, hangi ihanetlere şahit olduklarını, hangi sabotajlara maruz kaldıklarını en iyi onlar biliyor ve ben biliyorum. Yeri geldi kendilerine pist verilmedi, pist. Yeri geldi uçuşları yasaklandı, yeri geldi tehdit edildiler ama yılmadılar, çalıştılar, çabaladılar ve sonuçta ortaya bir dünya markası çıkardılar. Keban Barajı inşa edilirken birileri ‘kurbağalara göl yapıyorsunuz’ diyerek kendilerince projeye takoz olmaya çalışmışlardı. Bunların kim olduğunu biliyorsunuz, söylememe gerek var mı? Ama buraya da gelmiş. Vatan Caddesi inşa edilirken birileri ‘Buraya uçak mı indireceksiniz?’ diyerek, vizyonsuzluklarını sergilemişlerdi. Boğaz köprülerinin her birinin inşası sırasında birileri, engel olmak için ellerinden geleni yapmışlardı. İşte birinci köprüde, ikinci köprüde, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde…Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yaptırmamak için neler yapmadılar ki? Açık açık söyledim, ‘boşuna uğraşıyorsunuz. Biz Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yapacağız, bitireceğiz’ dedik ve bitirdik.”
Çanakkale 18 Mart Köprüsü’nde de aynısının yapıldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne oldu, yaptık mı, yaptık. Engelleyemediler, engelleyemeyecekler. Çünkü onların hayallerinin ulaşamadığı yere bizim icraatımız ulaşır. Eğer bunlara takılıp kalsaydık, ülkede tuğla üstüne tuğla koyamaz, milletimizi hakkı olan hizmetlerin hiçbirine kavuşturamazdık. Sizler de verdiğimiz tüm desteklere ve inşa ettiğimiz girişimci dostu iklime rağmen belki farklı alanlarda öngöremediğimiz engellerle karşılaşabilirsiniz. Sakın ha mücadeleden vazgeçmeyin, sakın ha azminizi kaybetmeyin, sakın ha teslim olmayın” diye konuştu.
Kendi hayatındaki mücadelesini anlatırken de sık sık “Sabreden zafere ulaşır” sözünü tekrarladığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Unutmayın Cumhurbaşkanınız olarak daima yanınızdayım. Gencim, gençlerle beraberim. Allah ömür verdikçe de hep yanınızda olacağım. Bakanlıklarımızla kurumlarımızla okullarımızla T3 Vakfı gibi sivil toplum kuruluşlarımızla özel sektörümüzle ailelerimizle el ele vererek, bu mücadeleyi zafere ulaştıracağız. ‘Başarının sahibi çoktur, başarısızlık öksüzdür’ bu sözü unutmayın. Biz her hâl ve şart altında sizin yanınızda olmayı sürdüreceğiz. Karadeniz’deki doğal gazı keşfederken ‘her arayan bulamaz ama unutmayın bulanlar, arayanlardır’ sözünü unutmayın. Aynı şeyi teknoloji geliştirme peşinde koşan sizler için de söylüyorum, her deneyen netice alamayabilir ama neticeye ulaşanlar, denemekten vazgeçmeyenlerdir. Rabbim zihnimizi açık, işinizi kolay, gücünüzü kavi, bahtınızı açık kılsın.”
TEKNOFEST Karadeniz’in düzenlenmesinde emeği geçen ve katılan tüm takımları tebrik eden Erdoğan, ziyaretleriyle gençlere destek olan vatandaşlara da teşekkürlerini iletti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandaki gençlerle, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız” sözlerini tekrarladı.
Konuşması öncesinde TEKNOFEST’in paydaşları ile hatıra fotoğrafı çektiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra TEKNOFEST’te ödül almaya hak kazanan takımlara ödüllerini verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Bayraktar Kızılelma ve Hürkuş uçaklarını imzaladı, uçakların önünde poz verdi. Selçuk Bayraktar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a TEKNOFEST logosunu hediye olarak takdim etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST 2024’te yaptığı konuşmada, “Teknolojiyi sadece kullanan değil; tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adana Şakirpaşa Havalimanı’nda düzenlenen TEKNOFEST 2024’e katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.
Konuşmasına Adanalıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Ağustos’ta Adana’ya gelerek muhteşem bir projenin açılışını yaptıklarını, Adana ile Mersin’in de gurur kaynağı olan Uluslararası Çukurova Havalimanı’nı tüm bölgenin hizmetine sunduklarını hatırlattı.
Şimdi de dünyanın en büyük Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali için Adana’da olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her yıl milyonlarca vatandaşımızın akın ettiği, gençlerimizin heyecanla beklediği TEKNOFEST Adana’ya hepiniz hoş geldiniz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Adana’nın gençlerin coşkusuyla bir başka güzel olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: “Gözlerinin ışıltısında aydınlık yarınlarımızın müjdesi olan siz gençlerimizle Adana ve Şakirpaşa bugün çok farklı. Bugün burada sadece millî teknoloji hamlemizin göz kamaştıran ürünleri yok. Burada aynı zamanda Türkiye Yüzyılı’nın mimarı olacak genç yüreklerimiz, parlak zihinlerimiz var. Burada yarının Hezarfen Ahmet Çelebileri, Cezerileri, Ferganileri, Ali Kuşçuları, Aziz Sancarları var. Burada aşkın diliyle, barışın diliyle, ilmin, teknolojinin, bilimin diliyle konuşan, ufku açık yüz binlerce gencimiz var. Sizlerin vasıtasıyla bilime, araştırmaya, teknolojiye, keşfetmeye özellikle meraklı ülkemizin tüm gençlerini bir kez daha sevgiyle selamlıyorum. Kalplerimizi tekrar buluşturan Rabbime hamdediyorum.
Biz, Çukurova Havalimanı’nı açtığımızda birileri Şakirpaşa ile ilgili yoğun bir algı çalışması yürüttüler. Akla, vicdana, siyasi ahlaka sığmayan bir sürü iddiayı gündeme taşıdılar. Peki, ne oldu? İddialarının hiçbir geçerliliğinin olmadığı bugün bir kez daha ortaya çıktı. Şakirpaşa kapandı mı? Şakirpaşa açık mı? Buyurun biz de bugün Şakirpaşa’ya indik. Ve şimdi Şakirpaşa’da bir TEKNOFEST fuarını şu anda gümbür gümbür buradan dünyaya haykırıyoruz. Algı operasyonlarından etkilenip Şakirpaşa ne olacak diye endişelenen Adanalı gençlerimize sesleniyorum, siz, birilerine bakıp da asla endişe etmeyin. Şakirpaşa eskisinden daha mühim, daha hayati görevler icra edecek. Millî teknoloji hamlemizin simgesi olan TEKNOFEST sadece bir başlangıç. İnşallah burayı tarihine, misyonuna ve önemine uygun şekilde çok etkin bir şekilde kullanmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST 2024’ün Adana’ya, Türkiye’ye, millete ve özellikle gözleri parlayan gençlere hayırlı, uğurlu olmasını diledi.
Gençlere özgüven aşılayan, umudu ve başarmayı öğreten bu güzide festivalin düzenlenmesinde emeği geçen Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfını, sponsorlar ve iştirakçiler ile güvenlik görevlisinden gönüllülere herkesi tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendilerine tek tek teşekkür ediyorum. En büyük teşekkürü de sizler gibi pırıl pırıl evlatlar yetiştiren, vatanına, milletine, devletine, tüm gücüyle hizmet edecek böyle parlak gençler büyüten anne-babalarımıza ediyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldıkları yarışmalarda ödül alan tüm gençleri, takımları kutlayarak, şunları ifade etti: “İsmini yaşattığımız eski Adana Valilerinden, Adana nehirlerini ıslahıyla ve tarıma verdiği destekle bilinen Şakir Paşa’yı da rahmetle anıyorum. Yiğidin sevdiği güzel olunca, ömrü arkasından sökülür gidermiş. Öyle demişler sevgili gençler. İşte bizim gönlümüzde de buraların, Çukurova’nın çok ayrı bir yeri var. İlk fetihlerden Kuvayı Millîye’ye ve günümüze kadar devletine, milletine, hakka ve hakikate sahip çıkan Adana’nın kalbimizde farklı bir yeri var. Toroslar’ın çocukları, Çukurova’nın evlatları, Yemen’den Galiçya’ya, Sarıkamış’tan Çanakkale’ye, coğrafyamızın dört bir yanında hilal uğruna, bekamız uğruna ve sevdamız için şehit düştüler. Bugün başı dik, alnı ak, huzur içinde yaşıyorsak, gölge olarak sadece ay yıldızlı al bayrağımızın gölgesini tanıyorsak, ölümden korkmayan o aziz şehitlerimiz sayesindedir. Bu vesileyle Adana’nın verdiği şehitleri, tüm şehitlerimizle birlikte rahmetle, minnetle yâd ediyorum. Ruhları şad olsun. Rabbim, hepsinden razı olsun.”
Geleceği inşa etmenin, yarınları hayal etmekle başlayacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin teknoloji serüveninin geçmiş yıllarda bugünü düşünerek hayal eden, dert ve ideal sahibi şahsiyetlerin emekleriyle şekillendiğini söyledi.
“SON 22 YILDA ELDE ETTİĞİMİZ HİÇBİR KAZANIM, BİZE ALTIN TEPSİDE SUNULMADI”
Biruni, Uluğ Bey, Cabir bin Hayyan, Harezmi, Piri Reis ve daha nice büyüğün bu uğurda fikir ve yürek teri döktüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vecihi Hürkuş, Nuri Killigil ve Necmettin Erbakan’ın hayallerini gerçekleştirmek pahasına bedeller ödediğini, hayalperestlikle suçlanmaktan şüpheli ölümlere kadar pek çok badireyle karşılaştığını hatırlattı.
Onların inandıkları yolda yürümekten hiçbir zaman vazgeçmediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şunu bilmenizi isterim, bugün hepimizi gururlandıran TEKNOFEST’e ulaşmak, buradaki ileri teknoloji ürünlerini yapmak asla kolay değildi. Bilhassa son 22 yılda elde ettiğimiz hiçbir kazanım, bize altın tepside sunulmadı. Zorluklarla karşılaştık, engellerle buluştuk, sabotajlara maruz bırakıldık. İçeriden ve dışarıdan ihanetlere uğradık. Haksızlıkların, çifte standartların her türünü gördük, yaşadık. Neyi başardıysak, bileğimizin gücüyle başardık. Alnımızın teriyle başardık. Yüreğimizi, gerektiğinde canımızı ortaya koyarak başardık. Dün bize parasıyla, savunma sanayii teknolojisi ürünü vermeyen ülkelere artık ihracat yapar hâle geldik.”
Kendilerinden öncekilerin zor zamanlarda verdikleri asil mücadeleye dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de onların açtığı yolda sarsılmadan, yıkılmadan cesaretle yürüdük. O mücadele adamlarından büyük ve güçlü Türkiye için canını dişine takanlardan birisi de merhum Özdemir Bayraktar’dı” dedi.
Özdemir Bayraktar’ın insansız hava araçlarında çığır açan bir isim ve millî teknoloji hamlesinin mihmandarlarından olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BAYKAR’ın bugün hayata geçirdiği pek çok projenin de fikir babasıydı. Kararlıydı, azimliydi, cesurdu. Yılmadı ve yıldırmadan da yoluna devam etti. Kendi ifadesiyle, durumdan vazife çıkaran idealist bir insandı. Bugün İHA ve SİHA’larımız 50’den fazla ülkede Türk savunma sanayini gururla temsil ediyorsa bu başarıda Özdemir ağabeyin çok büyük payı vardır. Kendisine bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun. İnşallah sizler bu mücadeleyi çok daha iyi seviyelere taşıyacaksınız” diye konuştu.
Gençlerin kendilerinin eksiklerini telafi edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Unutmayın, sizler Türkiye’nin umudusunuz, sizler Türkiye’nin istikbali, Türkiye’nin aydınlık yarınlarısınız. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak sizlerden isteğim hayallerinizin peşinden gitmeyi asla bırakmamanızdır. Karşılaştığınız zorluklara aldırmadan sabırla, inançla hedeflerinize doğru yürümekten asla vazgeçmeyin. ‘Yapamazsınız, başaramazsınız’ diyen zihni köleleştirilmiş, iradesi esir alınmış felaket tellallarına kulak asmayın. Unutmayın sabır acıdır, zordur, çetindir ama meyvesi daima tatlıdır. İnancın ve azmin elinden Allah’ın izniyle hiçbir şey kurtulamaz. Sevgili gençler, tüm bunları şu gerçeğin farkında olarak söylüyorum, Türkiye artık eski Türkiye değil, Türkiye 22 yıl öncesinin Türkiye’si asla değil. Ekonomide, savunmada, eğitimde, teknoloji altyapısında 22 yıl öncesi ile kıyas dahi edilemeyecek bir Türkiye’de yaşıyoruz, yaşıyorsunuz.”
“İNSANSIZ HAVA ARAÇLARINDA DÜNYANIN İLK ÜÇ ÜLKESİ ARASINDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 22 yılda gençlerle hayalleri arasına girebilecek birçok engeli kaldırdıklarını belirterek, “Millî gelirde tarihimizde ilk kez 1,1 trilyon dolar sınırını aştık, nereden nereye. Savunma sanayinde yerli ve millî üretimin payını yüzde 80’lere çıkardık. İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk üç ülkesi arasındayız” bilgisini verdi.
Araştırma Geliştirme Merkezi sayısını da sıfırdan 1328’e çıkarttıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Buralarda 66 bin 250 projeyi tamamladık, 14 bin 634 proje ise devam ediyor. 22 yıl önce sadece 2 teknopark vardı, bugün 104 teknoparkımız var. Tasarım merkezimiz yokken bugün 332 tane tasarım merkezine sahibiz. Buralarda da 13 bin 101 proje tamamlandı, 2 bin 262 proje devam ediyor. Daha bunlar gibi saymaya kalksak saatler alacak güçlü bir altyapıyı son 22 yıl içerisinde ülkemize kazandırdık.”
Merkezinde gençlerin olduğu 21. yüzyıl Türkiye’sini ilim ve teknolojiyle inşa etmenin gayreti içerisinde olduklarını da vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni, büyük ve güçlü Türkiye’yi yansıtan en önemli tablonun bu sene 10’uncusu düzenlenen TEKNOFEST olduğunu söyledi.
Her geçen yıl katılımcı sayısı artan, ziyaretçi rekorları kıran TEKNOFEST’in geniş yelpazedeki yarışmalarıyla teknoloji ekosistemine ışık tuttuğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TEKNOFEST dışa bağımlılığın, montajcılığın, başkalarına muhtaç yaşamanın ülkemizin kaderi olmadığını bizlere çok net bir biçimde gösteriyor. TEKNOFEST, unutmayın gençler, bir gençlik destanıdır, TEKNOFEST bir teknoloji devrimidir. TEKNOFEST, bereketli Anadolu topraklarında filizlenen idealist gençlerin güçlü sesidir” diye konuştu.
2018’den bu yana TEKNOFEST’in dalga dalga büyüdüğüne hep beraber şahitlik ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “2018’de, 14 farklı kategoride toplam 4 bin 333 takım ve 20 bin yarışmacıyla başlamıştık. Geçen sene İstanbul, Ankara ve İzmir’de 41 farklı kategoride 333 binden fazla takım, 1 milyondan fazla yarışmacıyla, 4,5 milyon ziyaretçiye ulaştık, Allah’a hamdolsun. TEKNOFEST Adana’ya ise 50 farklı kategoride, 790 binden fazla takım, 1 milyon 650 binden fazla yarışmacı başvurdu. Ziyaretçi bakımından da yeni bir rekora imza atacağımıza inanıyorum. Adana ve Mersin başta olmak üzere Akdeniz bölgesindeki tüm gençlerimizi, tüm çocuklarımızı, Şakirpaşa’ya davet ediyorum.”
“GERİLİM, ÇATIŞMA VE SAVAŞLAR COĞRAFYAMIZI İÇTEN İÇE ÇÖKERTİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede son yılların en sancılı günleri yaşandığına işaret ederek, “Gerilim, çatışma ve savaşlar coğrafyamızı içten içe çökertiyor. Gazze ve Lübnan’daki katliamları millet olarak, insanlık olarak içimiz kan ağlayarak takip ediyoruz” dedi.
Gazze’ye yönelik İsrail saldırıları başlayalı neredeyse bir yıl olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çoğu çocuk ve kadın 50 bin kişinin vahşice siyonist İsrail tarafından katledildiğini söyledi.
Saldırılarda 100 bine yakın insanın da yaralandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Şehirler birer enkaz yığınına döndü. İsrail, Hamas bahanesiyle önce Gazze’yi işgal etti, şimdi de Hizbullah bahanesiyle Lübnan’da kan döküyor. Filistin’in seçilmiş son başbakanı İsmail Heniyye’yi Tahran’da şehit ettikten sonra, geçtiğimiz günlerde de Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı katlettiler. İsrail saldırılarında can veren Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.”
“GAZZE, BATI ŞERİA VE LÜBNAN İLE SINIRLI KALMAYACAK SİNSİ BİR PLAN UYGULAMAYA KONULMUŞTUR”
Uluslararası hukukun tamamen rafa kaldırılmış durumda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgede ateşkese, barışa ve huzura her yaklaşıldığında, İsrail hükümeti bu süreci dinamitleyecek bir provokasyona imza atıyor. Ateşi tüm bölgeye yaymak, coğrafyamızı kana ve gözyaşına boğmak için her yola başvuruyorlar” ifadesini kullandı.
İsrail’in, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’i “istenmeyen kişi” ilan etmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Utanmadan, sıkılmadan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’e, özellikle kalkıyor ‘Birleşmiş Milletler’e gelemez’ diye meydan okuyor. Şu hâle bak, şimdi 196 ülke, herhalde Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine sahip çıkacaktır. Sen kim oluyorsun da burada Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne yönelik, Birleşmiş Milletler’e gelemeyeceğine dair ferman gönderiyorsun? Kundaktaki bebekleri dahi öldürmekten zevk alan bir cinnet hâliyle karşı karşıyayız. Tüm bu gerçeklere rağmen ne yazık ki Batılı güçler, bu katliam şebekesine silah, mühimmat, istihbarat ve diplomatik destek vermeyi sürdürüyor. Gazze’ye ve Lübnan’a yağan binlerce tonluk bombaların nereden geldiği, nerede üretildiği, kimler tarafından tedarik edildiği bellidir. Kimse kusura bakmasın ama dökülen her damla kana bombaları atanlar kadar o bombaları temin edenler de aynı derece ortaktır. Burada şunu çok açık ifade etmek durumundayım, bölgemizde sadece Gazze, Batı Şeria ve Lübnan ile sınırlı kalmayacak sinsi bir plan uygulamaya konulmuştur. Bu planın nihai hedefinin neresi olduğunu görmek ve anlamak için kâhin olmaya gerek yoktur.”
“İSRAİL YÖNETİMİ YAPTIĞI HER AÇIKLAMAYLA ASIL NİYETLERİNİ ORTAYA KOYUYOR”
Tarih bilen, dinler tarihi bilen, siyaset ve diplomasi bilen herkesin meselenin Kudüs, Mescid-i Aksa ve “vadedilmiş topraklar” hezeyanı ile bağlantısını kolayca idrak edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz hepimiz arz-ı mevudun ne olduğunu gayet iyi biliriz. Vaat edilmiş toprakların ne olduğunu gayet iyi biliriz. 30 kilometre mesafede adeta Türkiye’ye meydan okuma yarışına giriyorlar. Bunları biz gayet iyi biliriz. Mevcut İsrail yönetimi yaptığı her açıklamayla, paylaştığı her haritayla asıl niyetlerini ortaya koyuyor” dedi.
Türkiye’nin sahadaki gelişmeleri anbean takip ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin komşular ve bölgedeki tüm kardeş ülkelerle işbirliğini ileriye taşıdığını ifade etti.
Zalimler karşısında insanlık cephesini güçlendirmenin gayretinde olduklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Savunma sanayii alanında dışa bağımlılığımızı en aza indirmeye çalışıyor, yerli ve millî üretimi çok güçlü biçimde destekliyoruz. Devlet destekli siber saldırılara ve dijital terör eylemlerine karşı mukavemetimizi sürekli güçlendiriyoruz. Elektronik harp ve millî yazılım konusu zaten gündemimizin üst sırasında yer alıyor. Teknolojiyi sadece kullanan değil tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz. Tanktan zırhlı araçlara, savaş gemisinden denizaltına, uçaktan helikoptere, silahlı ve silahsız insansız hava araçlarından hava savunma sistemlerine kadar çok geniş bir alanda hamdolsun son derece güçlüyüz. İnşallah çok daha iyi yerlerde olacağız. TB2’lerle yakaladığımız, Akıncı ile sürdürdüğümüz ivmeyi savaş uçağımız Kızıl Elma ile çok farklı bir seviyeye taşıyacağız. Şu hakikati lütfen aklınızdan çıkarmayın, Adanalı kardeşlerim ‘Elle gelen öğün olmaz o da arasan bulunmaz.’ atasözünü çok iyi bilir. Biz de savunma sanayii alanı başta olmak üzere dışa bağımlılığın acısını çok iyi bilen bir ülkeyiz. Bize takılan çelmeleri, müttefiklerimizin uyguladığı gizli-açık ambargoları unutmadık.”
Teknolojinin sadece kalkınma ve refah değil bağımsızlık, güvenlik ve egemenlik manasına da geldiğini defalarca tecrübe ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bayraktar’la, ANKA’yla, Akıncı’yla, Aksungur’la, Kızılelma’yla, Atak’la, Hürkuş’la, Hürjet’le, Gökbey’le, Kaan’la, Anadolu’yla, Altay’la ve ülkemizin caydırıcılığını artıran daha nice savunma kabiliyetlerimizle iftihar etmenin sebebi işte budur” dedi.
Türkiye’nin her zaman sulhu sükûnun tarafında olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm bunları da savaş heveslisi olduğumuz için değil, vatanımızı ve vatandaşlarımızı kem gözlerden layıkıyla korumak için yapıyoruz. Bölgemizin içinde bulunduğu cinnet hâli karşısında bugüne kadar olduğu gibi yine mazlumların yanında, adaletin safında yer alacağız” ifadesini kullandı.
“Coğrafyamızın yeni bir Sykes-Picot taksimiyle tekrar lime lime edilmesine göz yummayacağız.” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hedefleri yakalamada en büyük güç kaynağının gençler olduğunu söyledi. “Yerli ve millî olsun” diyerek çırpınan gençler oldukça vatanın daima güvende olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mavi Vatan’da, Gök Vatan’da sizlerin sesi, sizlerin nefesi her daim duyulacak. Size güveniyor, inanıyor ve hepinizle iftihar ediyorum. Sizlerle yol yürümekten, sizlere yoldaşlık etmekten onur duyuyorum. ‘Ülkem, milletim, insanlık için ne yapabilirim’ diye gayret eden, düşünen ve hayallerinin peşinden ayrılmayan siz gençleri yetiştiren ailelerinize de teşekkür ediyorum” dedi.
TEKNOFEST logolu montla platforma çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, festival paydaşlarıyla fotoğraf çektirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra TEKNOFEST Girişim Yarışması’nda dereceye giren gençlere ödüllerini verdi. TEKNOFEST Yönetim Kurulu ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra T3 Vakfı Yönetim Kurulu ile TEKNOFEST pozu vererek fotoğraf çektirdi.
“Filistin Devleti’nin tanınması büyük önem ifade ediyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb ile düzenledikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Barışı ve güvenliği sağlamakla görevli uluslararası teşkilatların etkisiz kaldığı bu ortamda Filistin Devleti’nin tanınması, daha büyük anlam ve önem ifade ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Finlandiya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün yaptıkları görüşmelerde Gazze ve Lübnan’a yönelik İsrail saldırganlığının da gündemlerinin odağında yer aldığını belirterek şunları söyledi: “İsrail’in katliamlarıyla ilgili tavrımızı hem Birleşmiş Milletlerde hem de bugün Meclisimizde açık yüreklilikle dile getirdim. İsrail’in hakka, hukuka aykırı işgal ve ilhak arayışına karşı tavrımız, tüm devletlerin ve uluslararası kuruluşların asli görevidir.”
“HÂLÂ BUNU YAPMAYAN ÜLKELERE FİLİSTİN DEVLETİ’Nİ TANIMA ÇAĞRIMIZI TEKRARLIYORUZ”
“Buradan bir kez daha Gazze’de acil kalıcı ateşkesin sağlanması ve insani yardımların ulaştırılması çağrımızı tekrarlıyorum” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Lübnan halkının ve hükûmetinin de bu süreçte yanında olmamız gerekiyor. Güvenlik Konseyi başta olmak üzere barışı ve güvenliği sağlamakla görevli uluslararası teşkilatların etkisiz kaldığı bu ortamda Filistin Devleti’nin tanınması, daha büyük anlam ve önem ifade ediyor. 7 Ekim’den bu yana dokuz ülke Filistin Devleti’ni tanımıştır. Hâlâ bunu yapmayan ülkelere Filistin Devleti’ni tanıma çağrımızı tekrarlıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, “Birleşmiş Milletler nezdinde Türkiye ve Finlandiya öncülüğünde oluşturulan Arabuluculuk Dostları Grubu, bölgedeki çatışmaların sonlandırılabilmesi adına bir inisiyatif başlatabilir mi?” şeklindeki sorusu üzerine Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb ile bunları da görüştüklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, müşterek atılabilecek adımlar konusunda, her iki ülkenin de ara buluculuk noktasında ne denli başarılı olabileceğini zamanın göstereceğini ifade etti.
İsrail’in ara buluculuğa yaklaşması veya kabulünün söz konusu olmadığının görüldüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Atılacak adımlarla, temennim odur ki, bakanlarımızın yapacağı ön çalışmalarla böyle bir netice alabilirsek bu netice üzerinden inşallah, bu ara buluculuk çalışmalarına devam ederiz” değerlendirmesini yaptı.
Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb da görüşmede Orta Doğu’da devam etmekte olan çatışmalar konusunun da ele alındığını belirterek, “İsrail’in kendisini savunma ve koruma hakkı olduğunu kabul ederken, kendi güvenliğini sağlama hakkı olduğunu kabul ederken, aynı zamanda İsrail’in uluslararası hukuka uyması gerektiğini de düşünüyoruz. Çünkü yaşanan insanlık trajedisi Gazze’de çok fazla. Şimdi de Lübnan’da aynı şeyi görmeye başladık. Dolayısıyla biz de Finlandiya olarak acil bir ateşkes çağrısında bulunduk Lübnan’da. Saldırıların durması çağrısında bulunduk. Biz de iki devletli bir çözümden yanayız. Bunu sağlayacak siyasi süreci destekliyoruz. Şu anda devam etmekte olan bu iki savaş yani hem Filistin’de hem Lübnan’da yaşananlar belki de barışla sonuçlanacak, barışçıl bir çözüme ulaşılacak ama henüz bu noktadan çok uzaktayız diyebilirim.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Finlandiya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Alexander Stubb ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Finlandiya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb, daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM 28. Dönem 3. Yasama Yılı açılışında yaptığı konuşmada, “Kovid-19 salgınıyla başlayan, bölgemizdeki savaşlarla devam eden, asrın felaketinin de etkisiyle sarsılan makro dengeleri hızla iyileştiriyoruz. Türkiye’yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla kaliteli büyütme stratejimizi uygulamaya devam edeceğiz” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 28. Dönem 3. Yasama Yılı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın genel kurulda yaptığı konuşma ile başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
“Asrın felaketi olan 6 Şubat depremlerine ve bölgemizdeki sıcak çatışmalara rağmen, ekonomide belirlediğimiz hedeflerimize kararlılıkla ilerliyoruz. 14-28 Mayıs seçimleri sonrasında uygulamaya başladığımız istikrar ve reform programımız meyvelerini veriyor. Ekonomi programımızda, Meclisimizin de desteği ile son bir yılda önemli mesafe kat ettik. Geçen yıl gündemimizin üst sıralarında yer alan birçok meseleyi geride bıraktık ve bırakıyoruz.
Burada fikir vermesi açısından bazı rakamları sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum. Merkez Bankamızın geçen sene Mayısta 98,5 milyar dolar olan brüt rezervleri, bugün 156 milyar doları aşarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Bugün şunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyoruz. Hamdolsun Türkiye’nin artık rezerv meselesi yoktur.
“KRONİK SORUNUMUZ OLAN CARİ AÇIĞI SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DÜZEYE ÇEKTİK”
Bir diğer kronik sorunumuz olan cari açığı sürdürülebilir bir düzeye çektik. Geçen yıl 57 milyar dolar olan cari açık, gayretlerimiz neticesinde, Temmuzda 20 milyar doların altına indi.
2023’te ihracatımız 256 milyar dolarla rekor kırdı. İhracattaki güçlü performansımız 2024’te de devam ediyor. Yıllık ihracat ağustosta 262 milyar dolarla tarihimizin zirvesine çıktı.
Turizmde, 2023 yılını rekor ziyaretçi sayısı ve geliriyle kapattık. Bu sene 60 milyon turist sayısı, 60 milyar dolar turizm geliri hedefliyoruz; inşallah bu hedefimizi de tutturacağız. Son bir yılda 1 milyon 105 bin ilave istihdam imkânı oluşturduk.
Millî gelirimiz 1 trilyon dolar sınırını geçerek 1 trilyon 119 milyar dolara ulaştı. Böylece, millî gelirde çok kritik bir psikolojik eşiği aşmayı başardık.
2024 yılında kredi notu üç büyük kuruluş tarafından artırılan tek ülke Türkiye oldu. Ekonomimizin temel göstergelerindeki iyileşmeye bağlı olarak ülkemizin risk primi de düşüyor. Bankacılık ve reel sektörümüzün dış borç çevirme oranları yükseldi. Türkiye’yi, daha çok siyasi sebeplerle alındığı gri listeden de çıkardık.
Yine bu süreçte, 6 Şubat depremlerinin Türk ekonomisine getirdiği 104 milyar dolarlık ilave faturaya rağmen mali disiplinden taviz vermedik.
‘Kim ne vaat ediyorsa benden beş fazlası’ siyasetinin seçim meydanlarını esir aldığı 31 Mart sürecinde popülizme asla tevessül etmedik.
Kararlı duruşumuz sayesinde, hamdolsun, enflasyonda kalıcı düşüş trendine girmiş bulunuyoruz. Son üç ayda yıllık enflasyon 23,5 puan geriledi. Gıda enflasyonu da dört yıl sonra ilk kez aylık bazda negatife döndü. Önümüzdeki aylarda enflasyondaki düşüş devam edecek ve milletimiz bu düşüşü çarşıda, pazarda, alışveriş sepetinde, mutfağında daha fazla hissedecek.
Her zaman söylüyorum, bizim bir tane gündemimiz var; o da vatandaşımızın refahını ve alım gücünü kalıcı biçimde artırmaktır. Ne yapıyorsak sadece bunun için yapıyoruz. Hangi özveride bulunuyorsak bunun için bulunuyoruz. Yakın çevremiz istikrara kavuştukça inşallah biz de rahatlayacak, çok daha iyi yerlere geleceğiz.
“ASRIN FELAKETİNİN DE ETKİSİYLE SARSILAN MAKRO DENGELERİ HIZLA İYİLEŞTİRİYORUZ”
Şu hususu büyük bir memnuniyetle vurgulamak isterim, Kovid-19 salgınıyla başlayan, bölgemizdeki savaşlarla devam eden, asrın felaketinin de etkisiyle sarsılan makro dengeleri hızla iyileştiriyoruz. Türkiye’yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla kaliteli büyütme stratejimizi uygulamaya devam edeceğiz.
Her fırsatta ifade ettiğim gibi, ekonomi programımıza katkı sunacak her türlü öneriye açığız. Ancak uyguladığımız programa olan inancı zayıflatmaya dönük söylemleri tasvip etmiyoruz. Kabul edelim ki eleştiri ayrıdır, ekonomik tetikçilik ayrıdır. Türkiye’ye kaybettirerek siyaset yapılmaz, millete faydalı olunmaz. Türkiye’nin ve 85 milyon vatandaşımızın menfaati söz konusu olduğunda siyasi rekabeti bir tarafa bırakmamız gerekiyor. Meclisimizden ve siz saygıdeğer milletvekillerimizden bu konuda azami hassasiyet bekliyor, desteğiniz için şimdiden her birinize teşekkür ediyorum. Deprem bölgemizin süratle ayağa kaldırılmasının gündemimizin ilk sırasında olmayı sürdüreceğini burada tekraren ifade etmek istiyorum. Şartlar ne olursa olsun 6 Şubat gecesi yuvası yıkılan, düzeni bozulan, yakınlarını kaybeden depremzede kardeşlerimizin yanında olacak, yaralarını saracak, inşallah güvenli yuvalarını peyderpey teslim edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi ile ilgili açıklamalarının ardından, Filistin ve Lübnan’da yaşanan gelişmelerle ilgili olarak şunları söyledi:
“İsrail’in Filistin’de, Gazze’de yaklaşık 1 yıldır yürüttüğü terör ve soykırım, bugünlerde maalesef Lübnan’a uzandı. Dün işgal güçleri, Lübnan topraklarına karadan girdiğini duyurdu. İsrail, bir yandan Gazze’de soykırım yaparken, bir yandan Lübnan’a terör saldırıları yaparken, aynı anda bölge ülkelerini de kendi ateşine çekmek için her yola başvuruyor, her türlü provokasyonu deniyor.
Burada iki hususun altını çizmek mecburiyetindeyim; ne yazık ki, bütün bölgeyi ateşe atmayı amaçlayan, Gazze’de, 17 bini çocuk olmak üzere 42 bin insanı katleden, şimdi de Lübnan’da katliama başlayan İsrail, dünyadan gerekli ve yeterli tepkiyi almamaktadır. Bunu, geçen hafta, İsrail saldırganlığının önüne geçmesi gereken Birleşmiş Milletlerin Genel Kurulu’nda da açık ve net şekilde ifade ettim.
“GAZZE, 42 BİN MASUM İNSANIN KATLEDİLDİĞİ BÜYÜK BİR ‘İMHA KAMPINA’ DÖNÜŞMÜŞTÜR”
İsrail devleti, Netanyahu isimli bir Hitler özentisinin idaresinde, sadece son 51 haftada insanlığa karşı tüm suçları pervasızca işlemiştir. Soykırım, katliam, ırkçılık, ayrımcılık, taciz, tecavüz, işkence, etnik temizlik, gazeteci öldürme, ifade özgürlüğünü yok etme, ibadethaneleri, hastaneleri, okulları bombalama dâhil insanlığa karşı işlenebilecek ne kadar suç varsa tamamı defalarca işlenmiştir.
Gözünü kin ve nefret bürümüş bir cinayet şebekesinin elinde Gazze, 42 bin masum insanın katledildiği büyük bir “imha kampına” dönüşmüştür.
Tüm insanlık adına utanç verici bu tabloya rağmen, bazı ülkeler İsrail’e destek vermeye, finansal veya askerî destek sağlamaya devam ediyor. Diğer bazı ülkeler de susmak suretiyle bu insanlık suçuna, bu vahşete maalesef ortak oluyor.
Bu önemli günde şunu bir kez daha açık açık söylemek isterim; ne yaparsa yapsın İsrail er ya da geç durdurulacak. Kendini dev aynasında gören Hitler nasıl durdurulduysa Netanyahu da aynı şekilde durdurulacak. Evlatlarının beyaz kefenlerine sarılan anaların, babaların ahı, bu zalimleri rezil rüsva edecek. Ancak, sadece İsrail’in değil, bugün Batı’dakiler başta olmak üzere devletlerin alnına yapışan o kara leke asırlar boyunca unutulmayacak. Özellikle İslam dünyasının, halkları Müslüman olan yöneticilerin, İsrail’in Filistinlilerden ziyade Müslümanlara yönelik bu terörüne sessiz kalmaları, bir ayıp olarak, bir utanç vesikası olarak asırlarca silinmeden kalacak.
“TÜRKİYE OLARAK HAKKI CESARETLE SÖYLEMEYE, ZALİMLER KARŞISINDA DİMDİK DURMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Bakınız, bugün yüreğim yanarak, içim kan ağlayarak söylüyorum. İsrail’in Gazze halkına yönelik soykırımı başlayalı tam 360 gün oldu. 42 bin kardeşimiz kameralar önünde canlı yayınlarda alçakça şehit edildi. Annelere enkaz altında kalan ciğerparelerinin parçalarını toplattılar. İnsana ve insanlığa dair ne kadar değer varsa hepsini çiğnediler, hepsini ayaklar altına aldılar. Sadece camileri değil, asırlık kiliseleri de bombalarla enkaz yığınına çevirdiler.
Ancak bu süreçte ne uluslararası kuruluşlar ne insan hakları örgütleri ne de 2 milyar Müslümanı temsil eden devletler bir araya gelip, bir ortak tepki göstermedi. Tam 360 gündür bırakınız İsrail’i caydırmayı, bırakınız İsrail’i durdurmayı, müşterek bir tavır dahi sergilenmedi. Hamas’ın defalarca kabul ettiğini açıkladığı ateşkese İsrail’i icbar edecek zorlayıcı hiçbir adım atılmadı.
Oysa herkes biliyor ki, ses çıkartılmadıkça İsrail işgal, istila ve katliam politikasını pervasızca devam ettirecek. Susmak, vahşeti görmezden, duymazdan gelmek hiç kimseyi, hiçbirimizi, bölgedeki hiçbir ülkeyi bu soykırım şebekesinin saldırganlığından kurtaramayacak. Bu tembelliğin, bu ataletin, bu tepkisizliğin, duygusuzluğun sona ermesi için Türkiye olarak hakkı cesaretle söylemeye, hakkı savunmaya, zalimler karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 28. Dönem 3. Yasama Yılı Açılış Toplantısı’na katıldı.
TBMM’ye gelişinde, TBMM Başkanvekili Celal Adan tarafından resmî törenle karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tören kıtasını selamladıktan sonra Genel Kurul Salonu’na geçti.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.