Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kentsel Dönüşüm Projeleri Anahtar Teslim ve Temel Atma Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye her alanda attığımız adımlarla, hem insanımızın hayat kalitesini yükseltiyor, hem yatırımla, istihdamla, üretimle ülkemizi büyütüyoruz. Depreminden yangınına, selinden heyelanına pek çok afet riskiyle karşı karşıya olan ülkemizde, altyapısı ve konutlarıyla hızlı bir dönüşüm gerçekleştiriyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Gaziosmanpaşa Meydanı’nda düzenlenen Kentsel Dönüşüm Projeleri Anahtar Teslim ve Temel Atma Töreni’ne katıldı.
Vatandaşların Ramazan Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün bayram namazını uzun bir aranın ardından geçen yıllarda yeniden ibadete açtıkları Ayasofya’da kıldıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cuma namazını da beş yıllık restorasyon çalışmaları biten İstanbul’un bir diğer sembol eseri Sultanahmet Camii’nde eda ettiklerini dile getirdi.
Şimdi de İstanbul için tarihi bir adımın sevincini beraberce yaşamak üzere Gaziosmanpaşa’da bir arada olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gaziosmanpaşa deyip geçmeyin, Gaziosmanpaşa’daki kışlayı İstanbul’un en büyük kütüphanesine dönüştürdük mü? Nasıl buldunuz? Güzel olmuş mu? 7/24 açık” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Filyos’ta Karadeniz gazının devreye alınması münasebetiyle doğal gazın konutlarda ilk bir ay tamamen, bir yıl boyunca da mutfak ve su ısıtma amaçlı kısmının ücretsiz olacağının müjdesini milletle paylaşıp erken bir bayram yaşadıklarını belirterek, iftarı da orada yaptıklarını kaydetti.
“BİZİM GÜNDEMİMİZDE BU ÜLKEYE VE MİLLETE DAİR HER ŞEY VAR”
Bugün ise, kentsel dönüşüm müjdeleri ile adeta iki bayramı bir arada yaşayacaklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu yedili masa Karadeniz gazı için ne diyordu? ‘Hani nerede?’ Öyle diyorlar mıydı? Bu ‘Bebecan’ diye birisi var. O ne diyordu? ‘Hani nerede?’ Yahu Türkiye’nin bir ucundan, bir ucuna burada denizin altına doğal gaz boruları yerleştirildi. Ya bunu da görmedin mi? Doğal gaz ne zamandan beri Filyos’ta yanıyor. Görmedin mi? Bunların gözleri var görmez, kulakları var duymaz. Kalpleri var mühürlü. Ya bunlara biz nasıl oldu da bu masaları teslim ettik? Birisini nasıl başbakan yaptık? Birisini nasıl oldu da devlet bakanı yaptık? Bizden istifa ederken geldi bize neler neler neler söyledi. Öbürü veda konuşmasını yaparken neler neler neler söyledi. Değerli kardeşlerim aynen dediğim gibi. Ama asıl bunlara ihanetlerinin bedelini 14 Mayıs’ta ödetmeye hazır mıyız, bunları siyasi mevta olarak gömmeye hazır mıyız? Öyleyse yapmamız gereken ne? Ana kademe çok çalışacağız. Kadın kolları çok çalışacağız. Gençler çok çalışacağız. Durmak yok.”
“Deprem bölgesinde inşa edilen köy konutlarının teslimiyle oradaki kardeşlerimizle iki bayramı bir arada kutlayacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından Gaziantep’te vatandaşlarla bir araya geleceğini bildirdi.
Eser ve hizmet şölenleriyle millete yaşattıkları bayramları ilerleyen günlerde de sürdüreceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim gündemimizde bu ülkeye ve millete dair her şey var” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son günlerde birilerinin sürekli, “Millet kuru soğan alamıyor, et alamıyor. Siz yol açılışı, gemi açılışı yapıyorsunuz” dediğine işaret etti.
“Milletimizin günlük hayatında bazı sıkıntılar olabilir, onlar bugünün işi değil. Küresel sağlık krizlerinin, bölgemizdeki savaşların ve bunların dünya ekonomisine etkilerinin elbette bize de yansımaları olabilir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, aldıkları tedbirler ve verdikleri desteklerle bu etkileri en aza indirmenin gayreti içinde olduklarını, yaptıkları işlerin amacının, bu sıkıntıları kökten çözmek olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkeyi ve milleti bu sıkıntılardan kalıcı olarak kurtarmanın yolunun, açılışını yaptıkları bu eserlerden, hizmetlerden, yatırımlardan geçtiğini vurgulayarak, şöyle konuştu: Biz İHA, SİHA derken, TCG Anadolu derken, Kızılelma, Millî Muharip Uçak derken, sadece savunma sanayi ürünlerinden bahsetmiyoruz. Bizi asıl sevindiren, bu ürünlerin gerisindeki teknoloji birikimidir. Çünkü teknoloji demek tasarımıyla, yazılımıyla, araştırma-geliştirmesiyle, üretimiyle, ihracatıyla iş demektir, istihdam demektir, gelecek demektir. Yıllarca başkalarının teknolojilerini hayran hayran seyretmek mecburiyetinde bırakıldık. Bir toplu iğne üretemiyordu bu ülke. Şimdi İHA’yı, SİHA’yı, AKINCI’yı, Kızılelma’yı, TCG Anadolu’yu üretiyoruz. Sadece kullanıcı olarak bile sürecin içinde yer almamız, geçmişte çoğu defa sınırlandı. Tasarımından üretimine, her safhasına kendi damgamızı vurduğumuz bu ürünlerle beraber artık dünyada, teknolojide ne oldu? Söz sahibi olduk. Şimdi Togg’umuz var mı? Togg’umuza şu anda üretimde yetiştiremiyoruz.”
Gençlere bilgilerini, kabiliyetlerini, enerjilerini başka ülkelerin şirketlerinde değil, kendi vatanlarında kullanabilme imkânı sağladıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimden sağlığa yapılanlara dikkati çekerek, Çam ve Sakura Şehir Hastanesi, Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi ve Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi’ne işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ya bundan önce bay bay Kemal. Savaş Ay sağ olsaydı da… Hani video çekimleri var ya Savaş Ay’ın. Orada bay bay Kemal saf saf duruyor. Ama o hastanelerin hâli neydi? Okmeydanı, SSK hastanesinin hâli neydi? Eğer hastanede ölüyorsa bir vatandaşımız, orada rehine olarak kalıyordu. Bir ufak broşür hazırlamış. O broşürü şöyle inceledim. Aman ya Rabbim. Şecaat arz ederken sirkatin söylüyor. Rezalet. Ya sen önce bunların hesabını ver. Önce hastanelerde, senin döneminde rehine olarak kalanların hesabını ver. Senin gidecek yerin yok ya. Benim vatandaşım, o hastanede ölüp de rehine kalanların varisleri, bunun hesabını ağır sorması lazım.”
“MİLLETİM 21 YILDIR BİZE GÜVENDİ, İNANDI, HEP ARKAMIZDA DURDU”
Sadece bununla kalmadıklarını, ulaşımdan enerjiye her alanda attıkları adımlarla hem insanların hayat kalitesini yükselttiklerini hem yatırımla istihdamla üretimle Türkiye’yi büyüttüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, depreminden yangınına, selinden heyelanına pek çok afet riskiyle karşı karşıya olan ülkede, altyapısı ve konutlarıyla hızlı bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Gaziosmanpaşa’da aynı zamanda bunun için bulunduklarını anımsatarak, “Bugüne kadar 3,3 milyon konutu kentsel dönüşümle yenilerken 1,2 milyon konutu da TOKİ eliyle inşa ettik. Özel sektörümüzün de katkılarıyla ülkemizi bu alanda 20 yıl öncesine göre, çok iyi bir seviyeye getirdik. Ama bunu yeterli görmüyoruz. İstanbul başta olmak üzere, deprem riski yüksek yerlerdeki kentsel dönüşümü hızlandırıyoruz. Biraz sonra bu konudaki müjdelerimizi sizinle paylaşacağız” ifadelerini kullandı.
“ENFLASYON MESELESİNİ ÖNÜMÜZDEKİ YIL TAMAMEN ÇÖZMÜŞ OLACAĞIZ”
Bir hususun altını çizmek istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Günlük hayatımızda, yaşadığımız sıkıntılardan kurtulabilmemizin yolunun ülkemizi büyütmekten, üretimi ve istihdamı artırmaktan, ekmeğimizi çoğaltmaktan geçtiğini unutmamalıyız. Şayet enflasyonun yükselmesinde, fiyat artışlarında, ekonomik işleyişin tabii seyri haricinde birilerinin aç gözlülüğünün, hatta alçaklığının payı varsa bunun da peşine düşeriz. Nitekim ilgili tüm kurumlarımıza bu konuda verdiğimiz çok açık talimat var, ‘Vatandaşımızın ekmeğine göz dikenin gözünün yaşına bakmayacaksınız.’ Evet, söz konusu bu ülkenin ve milletin bekasıysa kimse kusura bakmasın. Gözümüz başka bir şey görmez. Allah’ın izniyle Türkiye’nin önündeki tüm engelleri nasıl birer birer kaldırdıysak, enflasyon meselesini de bu yılsonuna kadar kontrol altına almış, önümüzdeki yıl tamamen çözmüş olacağız. Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece, faiz yükselemez, faiz devamlı düşecektir. Amerika’da faiz yükselebilir, Avrupa’da yükselebilir ama Türkiye’de faiz düşecek. Ve göreceksiniz enflasyon da faizle beraber düşecek. Türkiye Yüzyılı gibi tarihi bir vizyonu üç beş karaborsacının hırsının kurbanı etmeyeceğiz. Nitekim milletim 21 yıldır bize güvendi, inandı, hep arkamızda durdu.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Aslında bu yedili masanın etrafındakilerin faiz, enflasyon, bu noktadaki düşünceleri nedir, bununla hiç ilgilenmiyorum. Niye? Çünkü bunların bu konularda herhangi bir tavrı yok. Yani, bu Bebecan şöyle demiş, bilmem öbürü şöyle demiş, hiç bakmayın. Bunlar faizcidir. Bunlar, enflasyonist bir ekonominin önderleridir. Hiç bunlara güvenilmez. Çok enteresan, bakın, beraber Davos’tayız. Kimle? Bu Bebecan’la. Ve o zaman IMF’nin başındaki zat da orada. Onunla konuşuyoruz. Dedim ki ‘Siz taksitlerinizi alıyor musunuz? ‘Alıyoruz’. Öyle dediler. Bizim iktidara gelişimizin ilk dönemi 2003 ve ‘Biz size bu taksitlerimizi ödeyeceğiz’. Ve o zaman IMF’ye olan borcumuz -bunu bilmenizi özellikle istiyorum- 23,5 milyar dolardı. Merkez Bankamızın döviz rezervi de 27,5 milyar dolardı. Ve biz 2013’e kadar IMF’ye bu borç taksitlerini ödedik, 2013’te bu işi bitirdik ve ondan sonra bir daha IMF, Türkiye’nin kapısına uğramadı. Kimin kapısına uğradı? CHP’nin sözcüsü ve İP’in sözcüsü, onlar ikisi otel lobilerinde IMF temsilcileriyle görüşme yaptılar. Ne dediler? ‘Hükûmetin bunlardan borç alması lazım.’ Biz ne dedik? ‘Hayır almayacağız.’ Ve almadık. Ben o zaman IMF’nin başındaki zata ne dedim? ‘Türkiye’yi ben idare ederim. Siz buraya müdahale edemezsiniz. Taksitlerinizi alın gidin.’ 2013 ödemeler bitti. O günden bugüne bizim artık IMF’yle ilişkimiz kalmadı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankası’nın döviz rezervinin 27,5 milyar dolardan şu anda 122 milyar dolara kadar çıktığını belirtti.
Başbakanlığı döneminde Merkez Bankası’nın döviz rezervini 135 milyar dolara kadar çıkardıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bebecan, hatırlıyorsun o günleri değil mi? Sen mi yönettin o işi? O işin kararını veren, son imzayı atan kimdi? Sen misin, ben mi? Ben başbakanım. Ama bunlar maalesef dürüst değil. Yalanda bunların üzerine yok. Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Ne olacak? Bay bay Kemal’in yanında olanlar ya huyundan kapacak ya suyundan kapacak. Ve şu anda da zaten artık 14 Mayıs onların siyasi mevta olmaya hazırlandıkları dönem.”
Dik duruşları sebebiyle hep mücadeleleri kazandıklarını, sayısız tuzağı bozduklarını, yine bu sayede ülkeye asırlık demokrasi ve kalkınma kazanımları sağladıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biraz daha sabır ve 14 Mayıs’ta çok daha güçlü bir destek istiyorum. Buna var mıyız? Bu ülkenin ve insanlarının demokrasiden kalkınmaya tüm meselelerini nasıl biz çözdüysek, bugünkü sıkıntıların üstesinden gelecek olan da yine biziz” dedi.
“DAYANIKSIZ YAPILARIN YENİLENMESİ KONUSUNDA ÖNEMLİ ADIMLAR ATTIK”
Yaşı yetenlerin kendilerinin hatırlayacağını, yetmeyenlerin büyüklerinden duyduklarını, bundan 24 sene önce 17 Ağustos 1999 gününün ilk saatlerinde Marmara Bölgesi’nin 7,4 büyüklüğünde bir depremle sarsıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’un yanı sıra Kocaeli, Yalova, Sakarya, Düzce’de ağır yıkımlar ve sayısı 17 bin 500’ü bulan can kayıpları yaşandığını hatırlattı.
Daha sonra da çeşitli şehirlerde nispeten daha sınırlı depremlerin olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ama 6 Şubat’ta ardı ardına yaşadığımız depremler, orada olanların ifadesiyle adeta birer küçük kıyamet gibiydi. Yaklaşık 50 bin vatandaşımızın hayatını kaybettiği bu depremlerde 311 bin binadaki 872 bin bağımsız bölüm kullanılamaz hâle geldi. Vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılara şifalar diliyorum. Enkazlar bitiyor inşallah. Öbür taraftan da kalıcı konutların yapımı süratle devam ediyor. Bazı şehir merkezlerimizdeki binaların yüzde 80’ine tekabül eden bu büyük yıkım, bize deprem gerçeğini bir kez daha acı bir şekilde hatırlattı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara depreminin ardından ülkedeki dayanıksız yapıların yenilenmesi konusunda milletin güçlü bir talebinin ortaya çıktığını belirterek, “Hükûmetlerimiz döneminde bu konuda gerek TOKİ konutlarıyla, kentsel dönüşüm projeleriyle gerek özel sektörün teşvik edilmesiyle geçmişle mukayese edilemeyecek kadar hızlı bir mesafe kat ettik. Sadece dönüşüm ve sosyal konut projeleriyle 13 milyon insanımızın hayatına dokunduk. Ancak 6 Şubat’ta gördük ki deprem bizim hazırlıklarımızın bitmesini beklemiyor” dedi.
6 BİN 635 KONUT VE 201 DÜKKÂNDAN OLUŞAN DÖNÜŞÜM PROJESİ
Bir yandan deprem bölgesindeki şehirleri 1 yıl içinde ayağa kaldıracak çalışmaları yürüttüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Diğer yandan da ülke genelinde yeni bir seferberlik başlatıyoruz. Hiç şüphesiz 1999 depreminin acıları hâlâ taze olan İstanbul, nüfus yoğunluğu ve stratejik önemi sebebiyle bu seferberlikte ilk sırada yer alıyor. İstanbul’un 39 ilçesinde 220 bin binadaki 1,5 milyon bağımsız bölüm risk altındadır. Bizim dönüşümünü tamamladığımız 695 bin konuta çok acil olarak her yıl 300 bin yeni konut ilave etmemiz gerekiyor. Hâlen sahada dönüşümü süren 98 bin konut var.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce Esenler’de 60 bin konutluk dönüşüm projesinin ilk etabını teslim ettiklerini, pazartesi günü 12 bin 418 konutluk bir proje olan yeni Fikirtepe’de ilk anahtar teslimlerini gerçekleştirdiklerini hatırlattı.
Bugün de Gaziosmanpaşa, Esenler ve Başakşehir ilçelerindeki 2 bin 410 konutun ve 49 dükkânın anahtarlarını hak sahiplerine verdiklerini, 2 bin 158 konutun ve 152 dükkânın da temelini attıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca Esenler’deki kuzey rezerv alanında da 2 bin 67 konutun ve 83 dükkânın inşasını başlattıklarını söyledi.
Böylece açılış ve temel atmalarla yerinde ve rezerv alanlarda toplam 6 bin 635 konut ve 201 dükkândan oluşan bir dönüşüm projesini hayata geçirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, konutların ve dükkânların hak sahiplerine hayırlı olmasını diledi.
“1,5 MİLYON YENİ KONUT İLE EN AZ 6 MİLYON İSTANBULLUYU GÜVENLİ YUVALARA KAVUŞTURACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depremlerinin verdiği mesajı dikkate alıp, çok daha büyük bir dönüşüm projesi başlatacaklarını belirterek, şöyle devam etti: “Amacımız, İstanbul’da her biri 500’er bin konuttan oluşan 3 ayrı projeyi hızla hayata geçirmektir. Birincisi, Avrupa Yakası’ndaki rezerv alanlarımızda 500 bin konut yapmaktır. İkincisi, Asya Yakası’ndaki rezerv alanlarımızda 500 bin konut yapmaktır. Üçüncüsü, buralara taşıyacağımız nüfusla epeyce seyrelteceğimiz mevcut yerleşim yerlerinde 500 bin konutu yerinde dönüştürmektir. Böylece 1,5 milyon yeni konut ile en az 6 milyon İstanbulluyu güvenli yuvalara kavuşturmuş olacağız. Bina yoğunluğunu seyrelteceğimiz yerlerde yeni yeşil alan, sosyal birimler, toplanma alanları yapacak, şehrin trafiğini de rahatlatacağız. Temelini attığımız Esenler projesi, rezerv alanlarımızdaki 100 bin konutluk dönüşümün ilk adımıdır. Bugünü, İstanbul’da yüzyılın dönüşümünün başlangıç tarihi, miladı olarak görüyoruz. İstanbul’daki tüm vatandaşlarımızı bu büyük dönüşüme dâhil olmaya, katkı sağlamaya davet ediyorum. Buna hazır mıyız? Sadece bu davetle kalmıyor, iki önemli adımla konutlarını dönüştürecek İstanbullu kardeşlerimize de destek oluyoruz.”
KENTSEL DÖNÜŞÜMDE YARISI BİZDEN KAMPANYASI
İstanbul’un şehircilik tarihinde yeni sayfa açacağına inandığı iki müjdeyi paylaşacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “İlk müjdemizin adı ‘Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden’ kampanyasıdır. Oturdukları evlerinin riskli yapı tespitini yaptıran vatandaşlarımızın ister yerinde, ister rezerv alanda dönüşüme giren evlerinin maliyetinin yarısını devlet olarak biz karşılayacağız. Mesela, diyelim ki 100 metrekare büyüklüğünde 2 oda, 1 salon evini yeniden yapmak isteyen vatandaşımızın önüne 1,5 milyon lira bir maliyet çıktı. Bunun 750 bin lirasını biz hibe olarak vereceğiz. Kalan 750 bin lirasını vatandaşımız kendisi koyacak ve böylece hemen evini yenileyebilecek. Devletin karşılayacağı kısım 120 metrekare büyüklüğündeki 3 oda, 1 salon ev için ise 1 milyon 800 bin liranın yarısına tekabül eden 900 bin liraya çıkacak.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaş kendi koyacağı kısım için borçlanacaksa çeşitli kolaylıklar sağlayacaklarını dile getirerek, şunları kaydetti: “Örneğin, bu vatandaşımız yüzde 0,79 faizle 10 yıl vadeli kredi kullanabilecek veya yüzde 10’u peşin, kalanı 10 yıl vadeli olarak ÜFE/TEFE memur maaş artış oranlarından düşük olanını aşmayacak düzeyde güncellenecek rakamlarla borcunu ödeyebilecek. Bu yöntemle yüzde 10’u peşin ödenen 750 bin liralık borçlanma için aylık taksit 5 bin 625 lira, 900 bin liralık borçlanma için aylık taksit 6 bin 750 lira düzeyinde gerçekleşecek. Dolayısıyla cebinde hiç birikmiş parası olmayan vatandaşımız bile devletin vereceği katkıyla ve kendi payına düşen kısmı uygun şartlarda borçlanarak güvenli bir yuva sahibi olabilecek. Tüm bu dönüşümleri TOKİ güvencesi ve kalitesiyle gerçekleştirerek, herhangi bir istismara veya tereddüde yer bırakmayacağız. Ayrıca, evini parsel bazında kendisi dönüştürmek isteyenlere de yine 0,74 faiz oranıyla 1 milyon 250 bin lira kredi kullanma imkânı sağlıyoruz. Böylece vatandaşımız bilecek ki riskli binasını sağlam bir şekilde yeniden yapmak istiyorsa devleti hibesiyle, kredisiyle yanındadır. En ağır sonuçlar doğurabilecek deprem riski burada olduğu için kampanyayı İstanbul’dan başlatıyoruz. Amacımız, bu şekilde İstanbul’da dönüşüm ihtiyacı olan 1,5 milyon konuttan durumu acil olan 300 binini, 200 bini yerinde, 100 bini rezerv alanlarda olacak şekilde bir yılda tamamlamaktır. Takip eden yıllarda da aynı dönüşüm rakamını yakalayarak İstanbul’da beş yıl içinde depreme dayanıksız bina bırakmamakta kararlıyız. Önümüzdeki çarşamba günü başvuruları başlayacak kampanyanın detaylarını Bakanlığımız ilan edecek.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden” kampanyasının ülkeye, İstanbul’a ve bundan faydalanacak vatandaşlara hayırlı olmasını diledi.
İkinci müjdenin kira yardımlarıyla ilgili olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul’da kira yardım tutarını 3 bin 500 liradan 5 bin 250 liraya yükseltiyoruz. Kampanyamıza katılan vatandaşlarımız ister kira yardımından yararlanabilir, isterse uygun şartlı kredi kullanarak evini hızla yenileyebilir. Yeni kira yardımı rakamının da hak sahiplerine hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.
Ayrıca kura çekimleri devam eden İlk Evim kapsamındaki 50 bin konutun ve İlk Arsam kapsamındaki 50 bin arsanın da şimdiden hak sahiplerine hayırlı olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kardeşlerim, hep söylediğim gibi bizim siyasetimiz eser ve hizmet siyasetidir. Biz sadece eserlerimizle, yatırımlarımızla, başarılarımızla konuşuruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Kimsenin kökenine, inancına, meşrebine bakmadan herkesi Türkiye Cumhuriyeti devletinin birinci sınıf vatandaşı olarak görür ve buna da böyle hizmet ederiz. Milletimizi köken vurgusuyla bölmek, mezhep vurgusuyla ayrıştırmak, yalan ve iftira dolu hezeyanlarla kamplaştırmak isteyenlere bir bakın. Bugüne kadar ülkemize ne kattıklarına bir bakın. Mesela Kılıçdaroğlu’nun, başında bulunduğu SSK’yı batırmak, genel başkanı olduğu partiye her seçimde kaybettirmek dışında bir vasfı var mı? Hadi geçmişte bir şey yapamadı diyelim. Bundan sonrasına dair vizyonuna bakın.
Kılıçdaroğlu’nun ülkenin ve milletin geleceğine ilişkin gerçekten emek mahsulü, çalışılmış, altı dolu herhangi bir projesi var mı? O da yok. Çünkü bunların öyle bir dertleri, böyle bir gayeleri yok. Yedi kişi bir masanın etrafında bir yıl boyunca toplantı üstüne toplantı yaptılar. Sonuçta oradan kavga, kıyamet dışında bir şey çıktı mı? Kılıçdaroğlu’nun aday olacağı bir yıl önce de belliydi. Öyleyse bunca tiyatro niye oynandı? Çünkü orada kimsenin kimseye güveni yoktur. Daha birbirlerine güvenemeyenler milletin kendilerine güvenmesini ve ülkeyi teslim etmesini istiyor. Birbirlerine saç baş girdikleri yetmediği gibi bir de PKK’dan FETÖ’ye tüm terör örgütlerinin ülkemizle ilgili iştahlarını kabarttılar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradan, CHP’ye ve ittifakı altında topladığı diğer partilere gönül vermiş kardeşlerine seslendiğini belirterek şöyle devam etti: “Siz kendinizin ve evladınızın geleceğini bu yedili kavga masasına emanet eder misiniz? Buradan hangi partiye gönül vermiş olursa olsun milletimin tamamına sesleniyorum. Ülkenizin güvenliğini, huzurunu, akıbetini kendi deyimleriyle, bu kumar masasına emanet eder misiniz? Hanımlar, bakkala ekmek almak için göndermeye bile güvenemeyeceğiniz birine ülkeyi emanet edebilir misiniz? Beyler; dükkânınızı, atölyenizi, tezgâhınızı, beş dakikalığına bırakamayacağınız birine ülkeyi emanet edebilir misiniz? Gençler, dersinize yardım etse verdiği bilgilerin doğruluğuna şüpheyle bakacağınız birine kendi geleceğinizi teslim edebilir misiniz? Çiftçi kardeşim, önüne üç keçi katsanız akşama hepsini de kaybedip geleceğini bildiğiniz birine ülkenizin geleceğini teslim edebilir misiniz? İşveren kardeşim, kendi müessesenizde vasıfsız eleman olarak çalıştırmayacağız birine ülkenin geleceğini emanet edebilir misiniz? Emekli kardeşim, oturduğun apartmana yönetici olarak seçmeyeceğin birisine ülkenin geleceğini emanet edebilir misin? Öyleyse gelin 14 Mayıs’ta tercihimizi, tüm tereddütlerimizi bir kenara bırakıp aklımızın ve vicdanımızın sesini dinleyerek yapalım. Emin olun bu ses size Cumhur İttifakı diyecektir. Tayyip Erdoğan diyecektir. Kandil’le işbirliği yapan bay bay Kemal’e bu ülkeyi teslim edebilir misiniz?”
Yarın deprem bölgesindeki kardeşleriyle hem bayramlaşacağını hem de biten ilk köy evlerinin teslimini yapacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 319 bini bir yılda teslim edilmek üzere toplamda 650 bin yeni ev yaparak depremden etkilenen şehirleri ayağa kaldıracaklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin bu depremde gösterdiği dayanışmanın Türkiye Yüzyılı vizyonu için kendilerine umut ve şevk verdiğini ifade ederek İstanbul başta olmak üzere deprem riski altındaki tüm yerleşim yerlerini yeniden inşa ederek ülkeyi tüm tehditten kurtarmayı, yeni dönemdeki önceliklerinin en başına yerleştirdiklerini söyledi.
Türkiye’nin siyasi, ekonomik, askerî, diplomatik gücü arttıkça insanların daha güvenli ve müreffeh bir hayata kavuşacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “TCG Anadolu’yu gezdiniz mi? Bir gezenleri göreyim şöyle, maşallah. Daha gitmeyenler var. Şimdi diyoruz ki; sizinle bir oylama yapayım. Son hafta TCG Anadolu’yu İzmir’e göndersek nasıl olur? İyi olur değil mi? İzmir de istiyor inşallah. TCG Anadolu nasıl ses getirdiyse, İHA’larımız nasıl ses getirdiyse, SİHA’larımız nasıl ses getirdiyse, Akıncı’mız nasıl ses getirdiyse, Kızılelma nasıl ses getirdiyse, Togg nasıl ses getirdiyse artık attığımız her adımda bunlar hopluyorlar. Karadeniz gazını hazmedemiyorlar. Niye? Şimdi ücretsiz vereceğiz ya rahatsız oldular. Şu kalan üç haftada, tekrar soruyorum ana kademe yeri yerinden oynatacak mısınız? Kadın kolları oynatacak mısınız? Gençler oynatacak mısınız? Bu işi Allah’ın izniyle bitirdiniz. Sağ olun, var olun. Yeni tehditler ve saldırılarla değil, gümbür gümbür sandıkları patlatmaya yürüyeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, kentsel dönüşüm projesiyle evlerine kavuşan hak sahiplerine anahtarlarını teslim etti.
Kentsel dönüşüm projelerinin uygulandığı İstanbul’un yedi farklı noktasına canlı bağlantı gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıkımı tamamlanan binaların temelini attı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberindekilerle butona bastı ve temele ilk harcı döktü.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, madenlerde de izin süreçlerini kısaltacaklarını açıkladı. Metalik bir maden sahasının üretime geçebilmesi için 13 yıl gerektiğini vurgulayan bakan Bayraktar, “Hukuki güvenilirliği ve öngörülebilirliği arttırmayı, izin süreçlerini kısaltarak yatırım ortamını iyileştirmeyi, yeni rezerv keşifleriyle cari açığı azaltmayı ve stratejik ve kritik madenlerde ülkemizin arz güvenliğini sağlamayı hedefliyoruz.” dedi.
Güçlü Madencilik Güçlü Türkiye
Madenciliği tüm boyutlarıyla masaya yatıran Türkiye Maden Zirvesi, sektörün bütün paydaşlarını bir araya getirdi. Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda “Güçlü Madencilik Güçlü Türkiye” sloganıyla düzenlenen zirvede; Madencilik Stratejisi, Madencilikte İSG ve İleri Teknoloji, Madencilikte Çevre ve Sürdürülebilirlik başlıklarında oturumlar düzenlendi.
Madenciler Gününü Kutladı
Toplantının açılış konuşmasını, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar yaptı. Bakan Bayraktar, sözlerine maden emekçilerinin 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nü kutlayarak başladı.
Nihai Hedef Yüzde 5
Dünyadaki 90 civarındaki madenin 70’inin Türkiye’de bulunduğunu kaydeden Bayraktar, “Bu durum ülkemizi uluslararası arenada çok önemli bir merkez haline getiriyor. Son 22 yılda madenciliğimizin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payını binde 6’lardan yüzde 1,4’e kadar çıkardık. Nihai hedefimiz bu oranı yüzde 5’lere yükseltmek.” dedi.
Net İhracat Hedefi
Bayraktar, bunun için yerli kömürden altına, nadir toprak elementlerine ve bor madenine kadar her alanda yatırımı, üretimi, istihdam ve ihracatı artırmaları gerektiğini bildirerek “Zengin kaynaklarımızı katma değerli bir şekilde işleyerek ekonomimize kazandıracak ve Türkiye’yi madenler alanında net ihracatçı konuma getireceğiz.” diye konuştu.
Nijer’de Altın Üretimi
Ham madde arz güvenliği kapsamında Asya’dan Afrika’ya kadar farklı coğrafyalarda da faaliyet yürüttüklerine işaret eden Bayraktar, “Nijer’de arama çalışmaları yaptığımız altın sahalarından birinde MTA IC ile 2025 yılında ilk üretime başlamayı planlıyoruz.” dedi.
Borda Yeni Tesis
Bayraktar, bor madeninde dünya rezervinin yüzde 73’ünün Türkiye’de bulunduğunu belirterek
“Bor madenini sadece ham madde olarak değil katma değerli hale getirerek ara ürün ve uç ürün olarak satmak en büyük hedefimiz. Çelik üretimi ve neodiyum mıknatıs başta olmak üzere pek çok alanda kullanılan Bandırma’da yapımına başladığımız 800 ton/yıl kapasiteli Ferrobor Üretim Tesisi’ni önümüzdeki günlerde açacağız.” dedi.
Kritik Hammaddeler Raporu
Nadir Toprak Elementleri’nin (NTE) enerjiyi, sanayiyi, üretimi dolayısıyla ekonomiyi geliştirecek en stratejik alanlardan biri olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Türkiye Kritik ve Stratejik Hammaddeler raporunu hazırladık. Kritik mineraller konusunda ithalat bağımlılığımızı azaltacak ve arz güvenliği stratejimizi ortaya koyacak bu raporu sizlerle önümüzdeki günlerde paylaşacağız.” diye konuştu.
Ulusal Güvenliğin Ayrılmaz Parçası
Bayraktar, Türkiye’nin bulunduğu bölgenin farklı kriz ve sınamalarla karşı karşıya olduğunun altını çizerek “Bu durum madenlerin mümkün mertebe yerli kaynaklardan temin edilmesi mecburiyetini ortaya koyuyor. Onun için biz enerjide olduğu gibi madenlerde de bağımsızlığı ülkemizin bağımsızlığından ayrı düşünmüyor bu meseleyi ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.” dedi.
13 Yıl Gerekiyor
Yatırımcıların karşılaştıkları en önemli zorlukların başında izin süreçlerinin uzunluğunun geldiğine değinen Bayraktar, “Bugün baktığımızda bir metalik maden sahası için 7 yıl arama, 3 yıl kurum izinleri ve 3 yıl da üretime hazırlık süreci var. Yani bir maden sahasının üretime geçebilmesi için en az 13 yıl gerekiyor. Gerekirse yasal düzenleme yaparak; hukuki güvenilirliği ve öngörülebilirliği arttırmayı, izin süreçlerini kısaltarak, yatırım ortamını iyileştirmeyi, yeni rezerv keşifleriyle, cari açığı azaltmayı ve stratejik ve kritik madenlerde ülkemizin arz güvenliğini sağlamayı hedefliyoruz.” diye konuştu.
Zihniyet Dönüşümü
Bayraktar, kamu özel sektör olarak yeni dönemde bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç olduğunu da dile getirerek “Madencilerimizin sorumlu sürdürülebilir madencilik anlayışı içerisinde iyi örnekleri arttırarak sosyal sorumluluk projeleri ve yakın iletişimle yerelde vatandaşlarımızla kuracakları ilişki sektörümüzü başka bir seviyeye getirecektir.” dedi.
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz da yaptığı konuşmada sektörü ileri taşıyabilmek için bazı konularda destek beklediklerini kaydederek “Yatırım ortamının iyileştirilmesi, yeni projelerin önünü açacak teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi ve sektörümüze yönelik öngörülebilir politikaların hayata geçirilmesi, yalnızca yerli yatırımcıları değil, yabancı sermayeyi de ülkemize çekecektir.” diye konuştu.
Hızlı Ruhsatlandırma
Daha hızlı, şeffaf ve etkin bir ruhsatlandırma sisteminin, madenciliğin büyümesine önemli katkılar sağlayacağını ifade eden Yılmaz, “Maden arama faaliyetlerinin desteklenmesi ve teşvik edilmesi konusuna da özel önem verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Japonya-Türkiye ilişkilerinin 100. yılı dolayısıyla resmî ziyaret için Türkiye’de bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito’nun eşi Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya geldi.
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ziyaret etti.
Lider eşleri önce İstanbul’un fethedilişinin 571. yıl dönümünde Fatih Sultan Mehmet’i anmak için açılan “Fatih Sultan Mehmet” sergisini gezdi.
Burada Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Dönemi, Padişahlık Dönemleri, İlim Hayatı ve O Dönemde Yaşayan Âlimler, İstanbul’un Fethi ve Askerî Hayatı, Siyasi Hayatı ile Fatih Döneminde Mutfak, Şair Fatih: Avni, Vakıf Eserleri ve Ölümü bölümleri hakkında bilgi alan Akishino sergide sunulan Fatih Sultan Mehmet’in kaftan, kılıç, zırh gömlek gibi kişisel eşyaları ve o dönemin tarihine ışık tutacak çok sayıda esere hayranlığını dile getirdi.
Emine Erdoğan ve Akishino, sergi ziyaretinin ardından, Cihannüma Salonu’na geçerek hatıra fotoğrafı çektirdi. Lider eşleri, daha sonra, 600 Japonca eserin bulunduğu Japon Kitaplığı bölümüne geçtiler.
Emine Erdoğan, burada bulunan kitapları inceleyen konuğuna, Mevlana’nın “Mesnevi” eserinin Japonca baskısını ve serginin içeriğini de anlatan “Fatih Sultan Mehmet” kataloğu ile İletişim Başkanlığı tarafından yayınlanan “Türkiye” kitabını hediye etti.
ÇOCUKLARDAN KÜRESEL ISINMA SUNUMU
Daha sonra Nasreddin Hoca Kütüphanesi’ne geçen Emine Erdoğan ve Akishino’yu çocuklar sevgiyle karşıladı. Burada çocukların yaptığı resimleri inceleyen lider eşlerine, bir anaokulu çocuğu kendi yaptığı üzerinde lale motifi olan tabağı hediye etti.
Anaokulu çağındaki bir başka çocuk ise Emine Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensesi Akishino’ya küresel ısınma ile ilgili bir sunum yaptı.
“TEMENNİMİZ İŞ BİRLİĞİNİN DAHA DA İLERİYE TAŞINMASI”
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile gerçekleştirdikleri programa ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye-Japonya diplomatik ilişkilerinin tesisinin 100. yıl dönümü kapsamında ülkemizi ziyaret eden Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya gelmekten memnuniyet duydum.
Ülkemizin kültür hazinesine ev sahipliği yapan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ve Japonya kitaplığı bölümünü ziyaret ettik. Farklı medeniyetlerin birikimlerini aynı çatı altında buluşturan kütüphanemizde muhafaza edilen özel ve nadir eserleri tanıtma fırsatı bulduk.
Fatih Sultan Mehmet Sergisi’ni gezerek tarihimizin büyük liderlerinden birinin vizyonunu, sanata ve bilgiye olan bağlılığını yakından inceledik. Japonya Kitaplığı, iki ülkenin ortak mirasına ışık tutan ve dostluk bağlarını güçlendiren bir sembol niteliğinde. Temennimiz bu anlamlı ziyaretin ülkelerimiz arasındaki iş birliğini daha da ileriye taşımasıdır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya Veliaht Prensi Akishino’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gelişinde giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino, Türkiye ve Japonya bayrakları önünde tokalaşarak poz verdi.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino heyetleri eşliğinde görüşmeye geçti.
Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Japonya Veliaht Prensi Akishino’ya, Osmanlı Generali Pertev Paşa’nın İmparator Mutsuhito tarafından ödüllendirildiğini gösteren belge hediye edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, resmî ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Japonya Veliaht Prensi Akishino ve Prenses Kiko ile aile fotoğrafı da çektirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Karadağ Cumhurbaşkanı Jakov Milatoviç’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Karadağ bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren iki lider, daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Engelsiz Türkiye Programı’nda yaptığı konuşmada, “Milletimizin farklı kesimlerine yönelik ayrımcı uygulamalara son vermeyi nasıl görev biliyorsak, engelli vatandaşlarımıza yönelik adaletsizliklerin ortadan kaldırılmasını da devletimizin asli vazifesi olarak görüyoruz. Bir yandan toplumun temeli olan, aile kurumunu güçlendirmeye çalıştık; diğer yandan yaşlılarımızın, bakıma muhtaç ve engelli kardeşlerimizin geniş bir sosyal hizmet havuzundan yararlanmalarını sağladık” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde düzenlenen Engelsiz Türkiye Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Ülkenin ve dünyanın dört bir yanındaki tüm engellilerin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler öncülüğünde tüm dünyada kabul görmüş bu günün engellilerin sorunlarıyla ilgili farkındalığın artmasına, engelli insanların hayatlarını kolaylaştıracak yeni adımların atılmasına vesile teşkil ettiğini belirtti.
“ENGELLİ KARDEŞLERİMİZİN GÜNDEMİNE SAHİP ÇIKMAMIZ, BU YÖNDE ATILAN ADIMLARA İŞTİRAK ETMEMİZ GEREKİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin sorunlarının çözümü noktasında en önemli hususun bu konuyu her fırsatta gündeme taşımak suretiyle toplumsal hassasiyetin gerilemesine izin vermemek olduğunu ifade etti.
Engellilerle ilgili ne kadar farkındalık oluşturabilir, mesuliyet duygusu ne kadar yaygınlaştırabilirse bu süreçte o kadar fazla yol alınabileceğine, o derece başarılı olunabileceğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bakımdan siyaset, sivil toplum ve hükûmet olarak sosyal aktivitelerle, kültürel projelerle, toplumsal bilinci artıran kampanyalarla hep beraber engelli kardeşlerimizin gündemine sahip çıkmamız, bu yönde atılan adımlara iştirak etmemiz, samimi destek vermemiz gerekiyor. 22 yıldır Türkiye’de değişimin ve dönüşümün öncülüğünü yapan AK Parti, toplumun her kesimini bu mücadeleye dahil etmek için öncü, örnek ve sürdürülebilir politikalar oluşturmaya devam ediyor. Partimizin düzenlediği bu programın da engelli kardeşlerimizin hayatlarını daha da kolaylaştırma ve toplumla bütünleşmelerini sağlama çabalarımıza katkı sunacağına inanıyorum. Bu anlamlı programı tertipleyen AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığımıza teşekkür ediyor, Rabbimden üstün başarılar temenni ediyorum.”
“UZAK COĞRAFYALARA İYİLİĞİ, MERHAMETİ VE ŞEFKATİ TAŞIDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gölgesinde yaşamaktan bahtiyarlık duyulan medeniyet çınarının köklerinin yüzlerce yıl ötesine uzandığını ifade etti.
Merkezine insanı ve insanlık değerlerini alan medeniyet çınarıyla farklı coğrafyalara iyiliği, adaleti, şefkat ve merhameti taşıdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: ‘İnsan insanın kurdudur’ yerine, ‘İnsan insanın yurdudur’ dedik ve ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışıyla hareket ettik. Bugün gönül coğrafyamızda hangi evi ziyaret etseniz orada mutlaka Türkiye’ye dua eden, bu millete selam gönderen, bizleri ve ecdadı hayırla yad eden insanlarla karşılaşırsınız. Türk beklenendir, Türk yolu gözlenendir tespitinin kuru bir hamaset değil tam aksine güçlü bir hakikat olduğuna pek çok yerde şahitlik edersiniz. Biz de buna yurt dışı ziyaretlerimizde defalarca şahitlik ettik. Bu elbette ki parayla, güçle, zorla elde edilebilecek bir paye değildir. Kalplerin kilidini açmak iyiliğe giden yolu bulmak ve tertemiz bir mazinin taşıyıcısı olmak, inanın ki her millete nasip olacak bir onur değildir. Türkiye adına, Türkiye’nin istiklal ve istikbal mücadelesi adına, Türkiye Yüzyılı’nın inşası adına çok büyük bir kazanımdır, önemli bir referanstır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ecdadın engelli konusuna yaklaşımını hatırlatarak, Selçuklu döneminde sultanların Darüşşifa kurumlarıyla, Ahi Teşkilatı’nın orta sandıklarıyla, vakıfların Hankah ve şifahanelerle engellilerin ve hastaların daima yanında olduğunu dile getirdi.
Engellilerin askerî ve idari görevlere getirildiklerine, titizlikle himaye edildiklerine, sosyal hayata katılımlarının teşvik edildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bir vakıf medeniyeti olan Osmanlı’da, engellilere dönük hizmet ve faaliyetler devletin siyasetinde önemli bir yer tutmuştur. Padişah müşavirliği dahil engellilerin Osmanlı Devleti’nin farklı kademelerinde büyük vazifeler üstlendiği çoğu zaman göz ardı edilen bir gerçektir. Hırka-i Saadet Dairesi’nde görev alan Darul-Huffaz gibi kurumlarda yetişip hafızlık yapan, farklı din hizmetlerinde bulunan nice engellinin hayatın her alanında güçlü bir şekilde var olduğunu biliyoruz. Ecdat, vakıflar, eğitim ve sağlık kurumları, bimarhaneleriyle engellilerin topluma kazandırılmasına müthiş bir hassasiyet göstermiştir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de kimi marjinal çevrelerin bitmeyen bir kinle özellikle hedef aldığı Sultan 2. Abdülhamit Han’ın, 1889’da açtırdığı bir mekteple işitme ve konuşma engelli kişilerin çağın üzerinde bir eğitim almalarını sağladığını söyledi.
Bu okulun öğrencilerinin, at arabalarının ve diğer araçların kendilerini fark etmeleri için kırmızı renkli bir kıyafet giydiklerini, Sultan Abdülhamit Han’ın bu öğrencilere özel bir ihtimam gösterdiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bir gün dönemin Maarif Vekaleti bu talebeler için bir talimatname hazırlamış ve mahallî idarelere göndermiştir. Bu talimatnamede kırmızı renkli elbise giyen öğrencilere dikkat etmeyen tüm arabacıların amirleri tarafından uyarılmaları, gerekirse cezai işleme tabi tutulmaları emredilmiştir. Yine o günlerde işitme ve görme engelliler okulu talebeleri Abdülhamid Han’a bir mektup yazarak kendilerine yönelik hizmetlerinden ötürü Sultan’a şükranlarını ifade etmişlerdir. İşte biz böyle bir geçmişten, böyle bir devlet geleneğinden, hamdolsun böyle erdemli ve kapsamlı bir sosyal politika tecrübesinden geliyoruz. Bundan da iftihar etmemiz, gururlanmamız gerekiyor. Başkaları gibi devletimizin ve milletimizin tarihini bir asır öncesinden başlatıp, geçmişi reddetmek yerine, tarihimizi bir bütün olarak kucaklıyor, maziden bugüne ve geleceğe güçlü köprüler kurmaya gayret ediyoruz.”
Ecdattan miras kalan ne kadar değer ve ne kadar uygulama varsa hepsini muhafaza etmenin, daha ileri seviyelere taşımanın çabasında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal adaleti güçlendirmeyi, eşitsizliği gidermeyi hedefleyen, kuşatıcı insan odaklı yaklaşımların gerisinde işte bu tasavvurun bulunduğunu söyledi.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE HANGİ SEBEPLE OLURSA OLSUN KİMSE DIŞLANAMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Biz her zaman şunu savunduk. Bugün de aynı hassasiyeti taşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sahibi millettir. 85 milyonun tamamıdır. İnanç, mezhep, meşrep ayırmaksızın milletimizin tüm fertleri, devletimizin nazarında aynı derecede hizmete ve hürmete layıktır. Tek parti faşizmi ve darbe dönemlerindeki gibi makbul olan ve olmayan vatandaş ayrımını asla tasvip etmiyoruz. Sırf inancından, başörtüsünden, sakalından dolayı insanların kamusal hayatın dışına atıldığı o kara günler artık geride kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde hangi sebeple olursa olsun kimse dışlanamaz, ikinci sınıf vatandaş olarak görülemez, sosyal, siyasal ve iktisadi noktada kesinlikle geri görülemez. Bunların en başında da engelli vatandaşlarımız yer almaktadır. Biz engelli vatandaşlarımızla güçlüyüz ve 21. yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapma hedefine giden yolda engellilerimizle kol kolayız, omuz omuzayız. Milletimizin farklı kesimlerine yönelik ayrımcı uygulamalara son vermeyi nasıl görev biliyorsak, engelli vatandaşlarımıza yönelik adaletsizliklerin ortadan kaldırılmasını da devletimizin asli vazifesi olarak görüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’den beri aile ve sosyal hizmetler sahasının bu konuda titizlikle eğildikleri alanların başında geldiğini, bir yandan toplumun temeli olan aile kurumunu güçlendirmeye çalıştıklarını, diğer yandan yaşlıların bakıma muhtaç ve engellilerin geniş bir sosyal hizmet havuzundan yararlanmalarını sağladıklarını anlattı.
Engellilere dönük hizmetleri, lütfeden, bahşeden, üstenci bir tarzda değil, geç kalmış hakların teslimi yaklaşımıyla hayata geçirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2005’te çıkardıkları ve temel politikayı ortaya koydukları Engelliler Hakkında Kanun’un, bunun en açık göstergelerinden biri olduğunu ifade etti.
“WEB SİTELERİ VE MOBİL UYGULAMALARIN ERİŞİLEBİLİRLİĞİ GENELGESİNİ YAKINDA YAYINLAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2008’de Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmeyi (EHS) imzalayan ilk ülkelerden biri olduğunu anımsatarak, engellilerin hak ve hizmetlere doğrudan ulaşabilmeleri adına erişilebilirlik ilkesini kendilerine rehber edindiklerini vurguladı.
Bu kapsamda kamu kullanımına açık binaların, kaldırım, yaya geçidi ve park gibi açık alanların, toplu ulaşım araçları ile bilgi ve iletişim sistemlerinin erişilebilir olmasını zorunlu hâle getirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin yoğun şekilde kullandıkları 3 bin 500’ün üzerinde bina, açık alan ve toplu taşıma aracına, erişilebilirlik belgesi verdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020 yılını “Erişilebilirlik Yılı” ilan ederek bu alandaki çalışmalara daha da hız kazandırdıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erişilebilirlik yalnızca fiziki yapılarla sınırlı değil, teknolojinin tüm unsurlarıyla hayatımızı hem de doğrudan etkilediği bugünlerde çoğu ürün ve hizmete erişim dijital yollarla sağlanıyor. Buradan bir müjdeyi tüm engellilerimizle paylaşmak istiyorum. Engelli kardeşlerimizin dijital temelli hizmetlere daha kolay ulaşabilmeleri amacıyla web siteleri ve mobil uygulamaların erişilebilirliği genelgesini inşallah yakın zamanda yayınlayacağız. Genelgemiz tüm engelli kardeşlerimiz için şimdiden hayırlı, uğurlu olsun.”
“ENGELLİ ÖĞRENCİLERİMİZ, EV, OKUL ARASI ULAŞIMLARINI HİÇBİR ÜCRET ÖDEMEDEN YAPABİLİYORLAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İşitme engelli kardeşlerimizin, tüm işaret dili tercümesinden yararlanabilecekleri engelsiz iletişim merkezimizi 2022 yılında kurduk. 2013 yılında hayata geçirdiğimiz ücretsiz seyahat uygulamasına devam ediyoruz. Bu çerçevede engelli bireyler ve refakatçileri için belediyeciler aracılığı ile yaptığımız gelir desteği ödemelerimizi sürdürüyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 1,5 milyar liralık ücretsiz seyahat gelir desteği ödemesi gerçekleştirdik. Engelli öğrencilerimiz, ev, okul arası ulaşımlarını hiçbir ücret ödemeden yapabiliyorlar.”
Erişilebilirlik bilincinin toplumun tüm kesimlerinde yaygınlaşması adına 2011’den beri bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları yürüttüklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 28 bini aşkın kamu personelinin erişilebilirlik eğitimlerine katıldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin çalışmak ve üretmek için istekli ve azimli olduğuna yıllardır bizzat şahitlik ettiğini vurgulayarak, “İş yerlerine engelli personel çalıştırma zorunluluğu getiren kota sistemini devreye aldık. Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı ile kamuda engelli memur atamalarının önünü yine biz açtık. Böylece son yıllarda kamudaki engelli memur sayısında önemli artış sağladık. 2002 yılında 5 bin 772 olan engelli memur sayımız şu an 71 bine yaklaşmış durumda” diye konuştu.
Kamuda çalışan engelli memurların verimliliğinin artırılmasına büyük önem verdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin özel sektörde istihdam edilmelerini de güçlü şekilde desteklediklerini vurguladı.
Bu kişilerin becerilerinin dikkate alınarak istihdam edilmeleri için iş koçluğu uygulamasını 2014’te başlattıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu uygulamayı iş ve meslek danışmanlığı sistemi olarak yaygınlaştırmaya ve güçlendirmeye devam ediyoruz. İş bulmakta zorlanan zihinsel engelli vatandaşlarımızı ücret desteği, vergi indirimleri ve çeşitli muafiyetler sağladığımız korumalı iş yerlerinde istihdam ediyoruz. Hâlihazırda bu yardımdan 17 korumalı iş yerinde 333 engelli kardeşimiz çalışmaya, üretmeye devam ediyor” dedi.
“2002’DE 21 OLAN ENGELLİ BAKIM MERKEZLERİMİZİN SAYISINI 106’YA ÇIKARDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, erken teşhis ve müdahalenin birçok alanda olduğu gibi engellilikle mücadelede de önemli bir yer tuttuğunu belirterek, “0-8 yaş aralığındaki özel gereksinimli evlatlarımızın ihtiyaç duydukları hizmetleri etkili bir şekilde alabilmeleri için aile temelli, ulusal erken müdahale sistemimizi yıl bitmeden pilot olarak hayata geçireceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda 2 ilde uygulanan otizmli bireylerin ailelerine yönelik Bireysel Sosyal Hizmet Danışmanlığı’nı da yakın zamanda 16 ile daha taşıyacaklarını bildirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde önemle durduğumuz bir diğer konu ise engelli vatandaşlarımızın ailelerinin yanında sosyal çevrelerinden kopmadan bağımsız bir biçimde yaşamlarını sürdürebilmeleridir. Bunun için Evde Bakım Yardımı, Gündüzlü Bakım Hizmetleri ve Umut Evleri gibi toplum temelli bakım hizmetlerini önceliyor ve yaygınlaştırıyoruz. 2007 yılında yaklaşık 29 bin vatandaşımız evde bakım yardımı alıyordu. Hâlihazırda bu yardımdan yaklaşık 547 bin vatandaşımız yararlanıyor. Engellilerimizin kültürel ve sportif faaliyetlere katılabildiği gündüz bakım evlerimizin sayısını 137’ye yükselttik. Ülkemizin dört bir yanındaki 145 Umut Evi’nde engelli vatandaşlarımıza ev ortamında hizmet sunmaya devam ediyoruz. 2002 yılında 21 olan engelli bakım merkezlerimizin sayısını 106’ya çıkardık. Bu merkezlerdeki 6 bin 832 vatandaşımızın her türlü ihtiyacı ücretsiz karşılanıyor. 2024 yılı Ekim ayı itibarıyla farklı şehirlerdeki 317 özel bakım merkezinde hizmet alan 30 bin 165 engelli vatandaşımızın yüzde 94’ünün bakım maliyetlerini devlet olarak biz karşılıyoruz.”
“ENGELSİZ BİR TÜRKİYE İSTİYORSAK TÜM KURUMLARIMIZIN UYUM VE İŞ BİRLİĞİ İÇİNDE BUNA KATKI SAĞLAMASI ŞARTTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, otizm alanında ihtisaslaşmış, gündüzlü ve yatılı bakım merkezlerinin de yaygınlaştırılmasının önceliklerinin arasında yer aldığını belirtti.
Otizm spektrum bozukluğu olan bireylere İkinci Ulusal Eylem Planı’nın uygulanmaya başladığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Engelli kardeşlerimizin hiçbir zorlukla karşılaşmadan hayatın her alanında güçlü şekilde var olabildiği bir ülke Türkiye Yüzyılı’nda ulaşmak istediğimiz hedeflerden biridir. Türkiye Yüzyılı sadece barışın, huzurun, kardeşliğin değil, engellilerin de yüzyılı olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2030 Engelsiz Vizyon Belgesi’ni 3 yıl önce yine Dünya Engelliler Günü’nde ilan ettiklerini, vizyon belgesinin 3 yıllık uygulama aracı olan Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı’nın ilk 2 yılının geride kaldığını söyledi.
Eylem planının hedeflerine tam anlamıyla ulaşabilmesi için herkesin daha gayretli, hevesli ve özverili çalışması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Engelsiz bir Türkiye istiyorsak tüm kurumlarımızın uyum ve iş birliği içinde buna katkı sağlaması şarttır. Bu noktada sorumluluk üstlenen tüm birimlerimizin gereken özeni, titizliği, hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum. Burada şu gerçeği tekrar hatırlatmak durumundayım. Gerçek manada engellilik hâli, azmini ve idealini kaybetmişler içindir. Azmini ve idealini kaybetmemiş olanlar için engel yoktur. Azim varsa, hedef varsa, inanç varsa, ülkü varsa başarı vardır, zafer vardır, galibiyet vardır, hedeflere ulaşmak vardır. Bir başka engellilik hâli de zihinlerde ve yüreklerde olandır. Yani asıl engellilik kendine engel olmaktır. Kendini sınırlamak, hayatın içerisinden geri çekmektir. Davası, hedefi, gayesi ve azmi olan parmağıyla mermeri deler, tırnağıyla kale surlarında gedik açar.”
“ENGELLİ KARDEŞLERİMİZLE EL ELE, GÖNÜL GÖNLE VERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Spordan siyasete, iş dünyasından hayatın diğer alanlarına kadar engelli kardeşlerimizin hepimizi gururlandıran, hepimize umut ve ilham veren başarılarının gerisinde zihinlerdeki engelleri yıkmaları vardır. Engelli kardeşlerimizle el ele, gönül gönle verdik. Hamdolsun bugün 22 sene önce hayal dahi edilemeyen seviyelere geldik ama önümüzde daha gitmemiz gereken çok ciddi mesafe olduğunun da farkındayız. Engelli kardeşlerimizin hayatın her safhasında daha fazla görünür olmaları, daha fazla yer almaları için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Başta mahallî idareler olmak üzere kamu yahut özel her kurum ve kuruluşun engellilerin hayatına olumlu manada dokunmak noktasında elini taşın altına koymasını özellikle beklediğimizi burada vurgulamak istiyorum” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm engellilerin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü tebrik ederek, erişilebilirlik ödüllerine layık görülen kurumları ve temsilcileri kutladı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.