Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “İstanbul Finans Merkezi, Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yerini güçlendirmek, bölgesel ve ilerleyen zamanlarda ülkemizi küresel bir finans merkezi hâline getirmek amacıyla geliştirilen vizyoner bir projedir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ümraniye’de İstanbul Finans Merkezi Açılış Töreni’ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda yaptığı konuşmasında bu açılışın stratejik öneme sahip olduğunu aktardı.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin gölgesinde ramazan ayının son 3 gününe girildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hem yaraları sarmanın hem de bu zor günlerde milletimize umut olmanın müjdeli haberlerle umut aşılamanın çabasındayız. Deprem bölgesindeki kardeşlerimizi ihmal etmeden yatırım ve kalkınma hamlelerimize hız veriyoruz. Durmak yok, yola, yatırıma, hizmete, eser kazandırmaya devam diyerek milletimizi hayalleriyle buluşturmayı sürdürüyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi finans alanında bir üst lige çıkaracak İstanbul Finans Merkezi’nin ilk etabının açılış heyecanını yaşadıklarını ifade ederek, dünyada da New York, Londra, Frankfurt gibi asırlık merkezlerin yanında Dubai, Singapur, Hong Kong gibi sonradan bu listeye dâhil olan önemli finans merkezlerinin de bulunduğunu anımsattı.
“Küresel finansın ağırlık merkezi giderek daha belirgin bir şekilde batıdan doğuya doğru kayıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu çerçevede Asya ve Avrupa arasında artan ticari rekabet ile ülkemizin jeopolitik konumu, İstanbul’un önünde yeni fırsat pencereleri açıyor. Ülkemizi, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütme üzerine kurulu ‘Türkiye Ekonomi Modeli’ ile hedeflerimizi bir adım daha yukarıya taşıdık. Tarihî olarak doğu ve batı arasında hem coğrafi hem de ticari köprü görevi üstlenen İstanbul’un günümüzde finansal piyasalar arasında aynı bağı kurma potansiyeline sahip olduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
“İSTANBUL, YENİDEN FİNANS MERKEZİ OLMA GÖREVİNİ ÜSTLENİYOR”
İktidara geldikten bir kaç yıl sonra İstanbul’u dünyanın sayılı finans merkezlerinden biri hâline getireceklerini müjdelediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ve getirdik. Şimdi de bu işin fiziki şartlarını oluşturduk” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, girişimleri sırasında engellerle karşılaştıklarına vurgu yaparak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kimlerle mücadele etmedik ki? Kimlerle bu işin kavgasını vermedik ki? ‘Merkez Bankasını İstanbul’a taşıyacağız’ dedik, önümüze çıktılar. ‘Ziraat Bankasını İstanbul’a taşıyacağız’ dedik, önümüze çıktılar. Ne yapmadılar ki? Vakıf Bank için aynı şeyi söylediler. Hepsi için aynı şeyi söylediler. Çünkü bunların kadim medeniyetimizden, tarihimizden haberleri yok. Türkiye’de finansın tarihinde neler olduğunu bunlar bilmiyor ve tarihte İstanbul nasıl bu ülkenin bir finans merkeziyse işte şimdi de yeniden bu finans merkezi olma görevini üstleniyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, merkezin, Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yerini güçlendirmek, bölgesel ve ilerleyen zamanlarda ülkeyi küresel bir finans merkezi hâline getirmek amacıyla geliştirilen vizyoner bir proje olduğunu söyledi.
“İSTANBUL FİNANS MERKEZİ, İŞ DÜNYASININ TÜM İHTİYAÇLARINA CEVAP VERECEKTİR”
İnşasına 2013’te başladıkları projeyle Merkez Bankası, kamu bankaları ve borsa dâhil, ülkenin lokomotif kuruluşlarını İstanbul’a taşımaya karar verdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece toplam 65 milyar liralık yatırım değeriyle ülkenin ve dünyanın en prestijli projesini hayata geçirdiklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu merkezin aynı zamanda çevreye saygılı, doğa dostu, sıfır atık uyumlu özellikleriyle de örnek bir proje olduğunu aktararak, “Türkiye’nin ilk eser sözleşmesine dayalı yeşil kira sertifikasının ihracıyla elde edilen 600 milyon lira değerindeki fonu, projemizdeki çevre dostu yeşil binalarla kullanıyoruz. İstanbul Finans Merkezimiz toplam alanı 1,4 milyon metrekareyi bulan 21 ofis binasıyla, 100 bin metrekarelik alışveriş merkeziyle, 2 bin 100 kişilik kongre merkeziyle, oteli ve 26 bin 500 araçlık otopark kapasitesiyle, akıllı şehir modeliyle, daha pek çok özelliğiyle iş dünyasının tüm ihtiyaçlarına cevap verecektir” değerlendirmesini yaptı.
İstanbul’un Avrupa Yakası’ndan sonra Anadolu Yakası’nın da ayrı bir zenginliğe kavuştuğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “İstanbul Finans Merkezi, yerli ve yabancı finans kuruluşlarının bölgede faaliyet göstermeye başlamalarıyla çok geniş bir yelpazede ülkemiz ekonomisine ciddi katkılar sağlayacaktır. Bu merkez, 3 kıtanın buluşma noktası olan İstanbul’da yeni bir finansal ekosistem oluşturacaktır. Farklı illerimize ve şehrimizin farklı yerlerine dağılmış olan kurumlarımızın bir araya gelmesi, bu ekosistemin oluşmasının ilk adımıdır. Tüm bunların yanı sıra İstanbul Finans Merkezi, uluslararası sermaye akışını kolaylaştırarak yatırım çekme potansiyelimizi de artıracaktır. Tasarrufları yeni finansal araçlara yönlendirmek suretiyle ekonomiye kazandıracaktır. Büyük altyapı projelerinin finansmanı ile finansal istikrarın devamlılığını sağlayacaktır. Ayrıca ekonomide, öngörülebilirliğin ve istihdamın yükselmesine de ivme kazandıracaktır.”
“GENÇ GİRİŞİMCİLERİ DESTEKLEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi’nin özellikle Fintek (Finansal Teknoloji) ve katılım finans alanlarında küresel bir üs hâline geleceğini düşündüklerini aktararak, “Geçtiğimiz aylarda yayınladığımız Katılım Finans Strateji Belgesi ile bu konudaki yol haritamızı belirlemiştik. İnşallah yakında millî Fintek Strateji Belgemizi de kamuoyumuzla ve finans sektörümüzle paylaşacağız. Alternatif finans araçlarını yaygınlaştırırken, finansal teknolojiler ve blokzincir teknolojileriyle ilgili çalışan, kendini bu alanda geliştirmek, yatırım yapmak isteyen genç girişimcileri de destekleyeceğiz ve onları yalnız bırakmayacağız” ifadelerini kullandı.
Ülkeye tüm bu katkıları yapacak olan merkezin 10 yıllık çetin bir mücadelenin, her aşaması zorlukla dolu 10 yıllık bir emeğin ürünü olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ancak bu merkezin asıl değerinin, ne kadar stratejik ve vizyoner bir proje olduğunun, önümüzdeki yıllarda çok daha iyi anlaşılacağını anlattı.
İstanbul Finans Merkezi ile Türkiye’nin yıllardır dışlandığı bir alanda “artık ben de varım” diyebilme iradesi ve cesareti gösterdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk ekonomisini, finans sektörünün lokomotifliğinde hızla büyütecek bu merkezin ülkeye hayırlı olmasını dileyerek, tasarım aşamasından bugünlere gelmesine kadar İstanbul Finans Merkezi’nde emeği geçen Türkiye Varlık Fonu ve Emlak Konut başta olmak üzere herkesi tebrik etti.
“MİLLETİMİZİN TERCİHİNİN ESER SİYASETİNDEN YANA OLACAĞINA İNANIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 14 Mayıs’ta yapılacak bir seçim sürecinin içinde bulunduğunu anımsatarak, şöyle konuştu: “27 gün sonra sandıklara gidecek, hem kendimizin hem evlatlarımızın hem de Türkiye’nin geleceğine dair çok kritik bir karar vereceğiz. Sadece adaylar, sadece siyasi partiler ve ittifaklar arasında değil, aynı zamanda iki farklı anlayış arasında da mühim bir tercih yapacağız. Biz milletimizin tercihinin son 21 yıldır olduğu gibi yine eser, hizmet ve yatırım siyasetinden yana olacağına inanıyoruz. Ülkemizin son 21 yıldır inatla, sabırla ve istikrarla sürdürdüğü ekonomik kalkınma yolculuğu kesintiye uğramayacaktır. Özellikle 2002 öncesi Türkiye’yi bilen insanlarımız mücadele ederek, gerektiğinde bedeller ödeyerek elde ettikleri demokratik ve ekonomik kazanımlarından geriye gidişe asla müsaade etmeyecektir. 14 Mayıs’ta inşallah bir kez daha millî irade tecelli edecek, aziz milletimiz ‘Bismillah’ diyerek Türkiye Yüzyılı’nı başlatacaktır. Ömrünün 40 yılında meydanların nabzını tutan, meydanların dilini okuyan bir siyasetçi olarak Allah’ın izniyle sandığın renginden en ufak bir şüphe duymuyorum.”
Sonuçtan bağımsız olarak bir hususu daha ifade etmek istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Seçim dönemleri siyasetçilerin, siyasi partilerin ve ittifakların kantara çıktığı günlerdir. Bugünler bir nevi herkesin heybesinde ne varsa ülkenin geleceğine dair ne tür hedefi ve vizyonu varsa ortaya döktüğü zamanlardır. Millet bu dönemde siyaset kurumuna kulak kesilir, vaatlerini ölçüp tartar, herkesin çapı, kapasitesi ve ufku hakkında bir kanaat edinir. Böylece gelecek 5 sene boyunca kim ve hangi zihniyet tarafından yönetileceğine karar verir. Seçim tarihinin ilan edildiği günden bu yana geçen süre, hem ülkemiz ekonomisiyle hem de muhalefetin durumuyla ilgili bazı gerçekleri gözler önüne sermiştir. Üzülerek ifade etmek isterim ki muhalefetin Türkiye’yi yönetebilecek, ülkemizi hedeflerine, milletimizi de hayallerine ulaştıracak hiçbir vizyonunun olmadığı bu arada ortaya çıkmıştır. Bu süreç aynı zamanda 2002 öncesinde ülkemizin neden geri kaldığını, neden ülkemizde hizmet ve eser kıtlığı yaşandığını, neden milletimizin yıllarca yokluğa, yoksulluğa, işsizliğe mahkûm edildiğini de göstermiştir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tespitlerini haklı çıkartacak pek çok vahim örnek olduğuna işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti: “Her şeyi bedava verme, Batılı tefecilerden 300 milyar dolar dilenme, IMF reçetelerine teslim olma gibi gerçek dünya ile ilgisi olmayan, sayısız abuk sabuk vaadi burada konuşmaya değer bulmuyorum. Düşünebiliyor musunuz? 300 milyar dolar İngiltere’den getirecekmiş. Demek ki tefecilerle filan da görüştü, anlaştı. Onlar ona havada, karada sözler verdiler. O da o sözleri aynen geldi buraya aktarıyor. Şimdi burada finans sektörünün ileri gelenleri var. Acaba sizler böyle bir şeye inanıyor musunuz? Böyle bir şey olabilir mi? Mümkün mü? 20 yıl bu ülkede Başbakanlık yaptım, Cumhurbaşkanlığı yaptım ama böyle bir safsata, böyle bir yalan, dolan, hile dünyanın hiçbir liderinde görmedim. Ama bu zavallı ne yazık ki, hayatında bir SSK var ki SSK’yı bu batıran değil mi? Rahmetli Savaş Ay, hayatta olsaydın da tekrar bunları şöyle bütün millete bir gösterseydin.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptıkları şehir hastaneleriyle dünyaya meydan okuduklarını söyledi.
Yabancı ülkelerden gelen yabancı liderlerin şehir hastanelerine hayran kaldığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Fakat Bay Bay Kemal ne diyor biliyor musunuz? ‘Yap-işlet-devret nedir bunu bilelim.’ Ya öğrenemediysen ne yapayım? Bir de seninle mi uğraşacağım? Yani biraz azmin varsa, biraz kararlılığın varsa aç kitapları bir karıştır. Yap-işlet-devret nedir öğren. Bakkal hesabı yapacak kadar ekonomi ve matematik bilgisi olan herkes, bunlarla ekonominin idare edilmeyeceğini çok iyi görüyor. Bizim gibi milletimiz de muhalefetin içine düştüğü trajikomik durumu kâh gülerek kâh da siyaset kurumu adına üzülerek takip ediyor.”
“2013’TEN SONRA IMF İLE İLİŞKİMİZİ KESTİK”
Milletin 25-26 sene önce meydanlarda 2 anahtar vaadiyle dolaşanların kendini elindeki anahtarlardan da ettiğini unutmayacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanların, sabah akşam ahkâm kesen, IMF çantacılarının ülkeyi geride bırakacak vaatlerini çok iyi bildiklerinin altını çizdi.
“Bu millet, ülkeye geride milyarlarca dolar borç takarak nasıl ortalıktan kaybolduğunu unutmaz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kardeşlerim biliyorsunuz ama olur ya belki hafıza-i beşer nisyan ile maluldür, unutmuş da olabilirsiniz. Şimdi şu malum yedili, masanın etrafında olanlar var ya onlardan bir tanesi de ismini vermeyeceğim, gerek yok, anlarsınız zaten, Davos’tayız. Davos’ta Strauss-Kahn o zaman IMF’nin başında. Bir ara çıktık, onunla bir görüşme yapıyoruz. Kendisine dedim ki, ‘İkide bir adamları gönderiyorsunuz ve bunlar Türkiye’yi idare etmek adına konuşuyorlar. Taksitlerinizi alıyor musunuz? Alıyorsunuz. Ama Türkiye’yi idare edemezsiniz, Türkiye’yi idare etmek bana aittir. Ona siz asla müdahale edemezsiniz.'”
Türkiye’nin o dönem IMF’ye 23,5 milyar dolar borcu olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2013’e kadar ödemeleri yaparak, borcu bitirdiklerini söyledi.
Daha sonraki süreçte IMF ile ilişkilerine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Daha sonra şu anda CHP’nin sözcüsü olan zat ve bir de ortağı olan, bir ara hazinenin başında olan zat, birlikte bunlar ne yaptılar? Gittiler kapalı kapıların ardında otelde oturup bunlarla IMF adına pazarlık yaptılar. Bize de tavsiyede bulundular. IMF’den destek almadan bu işi yürütemeyeceksiniz diye. Niye? Ekonomide sıkıntı varmış. Yok. Biz gayet iyiyiz, yolumuza devam ettik ve ediyoruz. Bizim aynı zamanda Merkez Bankamızın da döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. Başbakanlığım döneminde döviz rezervini 135 milyar dolara kadar da çıkardık. 2013’ten sonra IMF ile ilişkimizi kestik. Merkez Bankası’nın döviz rezervi devamlı artış kaydındaydı, arttı. Şu anda da zaten ihtiyacımız yok. Ve bu millet ülke hazinesi tamtakır olduğu için IMF’den alınan borçlarla memur, emekli maaşlarının nasıl ödendiğini unutmaz. Memur maaşlarının nasıl ödendiğini hatırlayın o günleri. Kimin dönemiydi bunlar? İşte bu CHP’nin, bunların dönemleriydi. CHP’nin dönemleriydi. Bunlar bu millete çok çile çektirdiler çok.”
“YOL SAYESİNDE YATIRIM GELİR, SANAYİ GELİŞİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Bu millet bugün afaki vaatlerle ortalıkta dolaşanların geçmişte SSK’yı nasıl batırdığını, ülkeyi nasıl soyup soğana çevirdiğini asla unutmaz. Bu millet 1990’lardaki popülist söylemlerin nasıl Türkiye’yi ekonomik bir çöküşe sürüklediğini asla unutmaz. Hiçbir zaman da unutmayacaktır. Değerli arkadaşlar, Türkiye gündeme gelmek uğruna Kıpti’ye hakaret olmasın ama güzel bir söz olduğu için aynen söyleyeyim, ‘Nerede Kıpti misali sirkatin söyleyen pek çok çapsız siyasetçi görmüştür.’. Ama şimdiye kadar ülkemizde hiçbir siyasetçi ‘Millet yol mu yiyecek?’ Lafa bak. Önünde de ne var? Profesörler kızmasın, Prof yazıyor. ‘Köprü mü? Viyadük mü? Havalimanı mı? Bunları mı yiyecek? Soğandan, domatesten haber ver.’ Ya benim Anadolu köylüm onları gayet iyi bilir. Ama sen ne soğanın lezzetini bilirsin, şöyle soğanı masaya koyup da vurup dağıtabiliyor musun? Dağıtamaz onların lüksünü bozar. Ekonomi cahili, eser ve hizmet düşmanı olmuş durumda. Bırakın ekonomiden anlamayı, bırakın hesap uzmanı olmayı, dünyayı az buçuk takip eden hiç kimse bile böyle bir cümle kurmaz. Ya bu viyadükleriniz, köprüleriniz, bu havalimanlarınız olmasaydı acaba biz Türkiye’nin bir ucundan bir diğer ucuna nasıl giderdik?”
Üniversite sayısının 77’den 208’e çıktığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerine bununla ilgili ‘Ne gerek var?’ denildiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 81 vilayetin tamamında üniversite olmasını istediklerini ve üniversitesi olmayan şehir kalmaması için sayıyı artırdıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı şehirlerdeki öğrencilerin okumak için İstanbul’a, Ankara’ya gelmelerine gerek olmadan kendi yaşadığı şehirde üniversite tahsili yapabildiğini belirtti.
Kendisini üzen bir şeyin daha olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her şeyden önce yol yenebilen, yenerek tüketilen bir meta değildir. Bunu bilesin bay profesör. Demek ki senin tedrisatında bunları size öğretmediler. İkincisi, yol yenmez ama yol sayesinde üretim olur. Üretici mahsulünü satar. Turist seyahat eder, sanayici ihracat yapar. Nakliyeci malzeme taşır. Yol yenmez ama yol sayesinde yatırım gelir, sanayi gelişir, ülke kalkınır, ekonomi büyür, istihdam oluşur. Elbette yol yenmez ama yol sayesinde 85 milyon hem birbirine kavuşur hem de evine ekmek götürüp helal rızık götürür. Yani yol sadece yol değildir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yolun sadece yol olmadığını, tıpkı enerji, teknoloji ve inovasyon gibi ekonominin, üretimin ve sanayinin bel kemiği olduğunu söyledi.
Her fırsatta “Yol medeniyettir” dediklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bunun için 25 yıldır ülkemizin ulaşım altyapısına yatırım yapıyoruz. Beyefendilerin şunu bilmesi lazım, bu domates de patates de işte bu yapılan yollardan gidiyor. Bu yollar olmasaydı bunları tüketicinin olduğu yere ulaştıramazdık. Biz bunun için 81 vilayetimizi hem birbiriyle hem de tüm dünyayla, yollarla, otoyollarla, köprülerle, havalimanlarıyla, hızlı tren hatlarıyla, limanlarla bağlamaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Bunlar olmasaydı 6 Şubat’taki depremlerde ihtiyaçları afet bölgesine nasıl ulaştıracaklarını soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir taraftan uçaklarımız çalıştı. Bir taraftan tırlarımız çalıştı. Bir taraftan otobüsler yolcuları getirdi, götürdü. Bir taraftan uçaklarımız da deprem bölgesinden depremzedelerimizi ülkenin değişik yerlerine Ankara, İstanbul buralara ne yaptık, taşıdık. Hem de nasıl? Dedik ki ücretsiz taşıyacağız. Ücretsiz taşıdık. Çünkü devlet hakimül harameyn değildir, hadimül haremeyndir. Biz bunu yaptık” ifadelerini kullandı.
“Şayet biz ülkemizi bir gergef gibi yollarla örmeseydik Türkiye’yi bugünlere getirebilir miydik?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Yol yapmasaydık, 2003 yılından bu yana 251 milyar dolardan fazla doğrudan yatırım çekebilir miydik? Yol yapmasaydık her yıl ekonomimizi ortalama yüzde 5 oranında büyütebilir, istihdamı 32 milyona çıkarabilir miydik? Havalimanı yapmasaydık yıllık 51,5 milyon turist misafir edebilir miydik? Tren yollarımızı yenilemeseydik ihracatımızı 36 milyar dolardan alıp 255 milyar dolara ulaştırabilir miydik? Ulaştırma altyapımızı güçlendirmeseydik her alanda cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırabilir miydik? Hiç uzağa gitmeye gerek yok. Sadece İstanbul Havalimanı bile ulaştırma yatırımlarının katma değerini göstermeye yeterlidir. Dünyada nadir gösterilen havalimanlarından bir tanesi. İstanbul Havalimanı millî gelire 23,75 milyar avro, üretime 51,3 milyar avro, ihracata 4,2 milyar avro, vergiye 1,23 milyar avro katkıda bulunurken istihdama etkisi 972 bin kişi oldu. Ama bay bay Kemal bunları takip edemez. Çünkü hafızası da buna yetmez.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, benzer rakamları Avrasya Tüneli, Marmaray, 1915 Çanakkale Köprüsü, Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim köprülerine kadar her yatırımda görmenin mümkün olduğunu anlattı.
Meseleyi muhalefet gibi israf olarak görüp bunların hiçbirini yapmasalardı 2002’lerin Türkiye’sinden bir adım bile ileri gidemeyeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dostlar, iktidara geldik, eğitimde ilkokuldan lise sona kadar en önemli adımlarımızdan bir tanesi ne oldu? Bizim aramızda o dönemi yaşayanlar vardır, teksir kâğıtlarıyla okuduk ve bu teksir kâğıtları ki üst sınıflardaki ağabeylerimiz bize onu bile vermezlerdi. Paramızla vermezlerdi. Bu çileyi, bu dönem yavrularımıza çektirmeyelim dedik. Ne yaptık? Kuşe kâğıtlarla kitaplarımızı hazırladık ve sıraların üzerine koyduk ve yavrularımız okula başlarken sıralarının üzerinde bu kuşe kâğıtlarla kitaplarını buldular. Bu işte bir anlayışın ifadesidir. Eğer bu anlayış, bu idrak olmamış olsaydı eğitimin kadr-ü kıymetini de bilmemiş olurdunuz. İlk, ortaöğretimde bunları yaparken üniversitede aynı şekilde aldık, 78’den 208’e kadar üniversitelerimizin sayısını da ne yaptık, artırdık” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde bölgenin çukur, çamur ve pisliklerle dolu bir yer olduğunu kaydederek, şu ifadeleri kullandı: “İsminin Ataşehir olmasına bakmayınız. Atayla yakından uzaktan alakası yoktu buranın. Burası öyle bir yerdi. Şimdi bugün Fikirtepe’de kentsel dönüşümün açılışını yapacağız. Orası da yine berbat bir yerdi. Ve orada bir tane köşk vardır. O köşkün dışında tamamen rezalet. Ve orayı kentsel dönüşümle aldık, bugünkü hâle getirdik. Biz bütün buraları çukur, çamur ve bütün çakıl ne derseniz hepsi var. Birer can pazarına dönmüş yollardan biz kurtardık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemde buralarda çektiğimiz çileleri gayet iyi bilenleriniz var, bileniniz var. Biz, yol yaparak CHP zihniyetinin insanımızı mahkûm ettiği yokluk, yoksulluk, fakirlik ve işsizlik zincirlerini parçaladık.”
Ümraniye çöplüğünden de bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Oranın belediye başkanı kimdi? Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanıydı. Ve o çöplük patladı. Ve orada 39 vatandaşımız öldü. Çünkü CHP bu demektir. Orayı yeşil millî park hâline daha sonra biz getirdik. Biz, yol yaparak Türkiye’yi, İstanbul Finans Merkezi yaparak stratejik bir projeyi hayata geçirebilecek modern bir altyapıya ve vizyona kavuşturduk” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bunların yanında yol ve otoyol yaparak, 31 yeni havalimanı inşa ederek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ortaklarının özel uçakla il il dolaşmasını da kolaylaştırdıklarını ifade etti.
“TÜRKİYE’NİN DİĞER BÜYÜK ŞEHİRLERİNİ DE BU HASTANELERDE DONATACAĞIZ”
Kılıçdaroğlu’nun iktidara gelince devletin uçaklarını satacaklarını söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki ya şimdi uçak kiralıyorsun, onunla gidiyorsun. Demek ki kiralayacak imkânları da var. Onunla beraber seyahatlerini yapıyor. Bu millet, bu milletin kendi uçaklarını inşallah bunlara asla devretmeyecek. Ben buna inanıyorum” dedi.
Eğitimden sonra sağlıkta da muhteşem adımlar attıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ve sadece Çam Sakura Şehir Hastanesinden sonra biliyorsunuz havalimanında Murat Dilmener Hastanesini süratle 45 günde yaptık. Burada Sancaktepe de aynı şekilde, aynı projeyi burada da uyguladık. Ve bin 6 yatak her iki tarafta da hastaneleri Kovid döneminde süratle yaptık, 45 günde yetiştirdik. İş bilenin kılıç kuşananın. Aynı şekilde Kartal’da, aynı şekilde Göztepe’de bütün bunları yaparak o sıkıntılı dönemi hamdolsun atlattık. Ankara’da bir tarafta Bilkent, öbür tarafta Etlik Şehir Hastanelerini süratle yaptık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 büyükşehirde şehir hastanelerinin yapıldığını, bazılarının da yapımının devam ettiğini belirterek, bundan sonra da Türkiye’nin diğer büyük şehirlerini bu hastanelerle donatacaklarını söyledi.
“TÜRKİYE’NİN DİĞER ALANLARIYLA BİRLİKTE ULAŞIM ALTYAPISINI GELİŞTİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Kanuni Sultan Süleyman’ın “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi/Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” ifadelerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mecburuz yapmaya. Her şeyden önce insan, insan, insan. Bundan sonra da Türkiye’nin diğer alanlarıyla birlikte ulaşım altyapısını geliştirmeye devam edeceğiz. Bu ülkeyi, en büyük projeleri yıkmak, engellemek, durdurmak olanların insafına bırakmayacağız. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışı yapılan İstanbul Finans Merkezi’nin ülke ekonomisi ve finans sektörüne hayırlı olması temennisinde bulunarak, projenin inşasında görev alanlara teşekkür etti.
“BAYRAMDA DA İLLERİMİZİ DOLAŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Ömrünü Türkiye’nin kalkınmasına, Türk demokrasisinin güçlenmesine adamış büyük devlet adamı 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı vefatının 30. yılında rahmetle yâd ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemiz ekonomisinin kabuğunu kırıp yurt dışına açılmasında ve bugünkü seviyelerine gelmesinde merhum Özal’ın vizyoner liderliğinin çok önemli rolü vardır. Rabb’im ruhunu şad, mekânını cennet eylesin” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu akşam idrak edilecek Kadir Gecesi ile cuma günü başlayacak Ramazan Bayramı’nı tebrik ederek, “Aileleriniz ve sevdiklerinizle birlikte mutlu ve huzurlu bir bayram geçirmenizi temenni ediyorum. Dün Şanlıurfa’daydık, muhteşemdi. İnşallah bayramda da illerimizi dolaşmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Senegal Cumhurbaşkanı Bassirou Diomaye Diakhar Faye’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde törenle karşıladı.
Senegal Cumhurbaşkanı Faye, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Senegal Cumhurbaşkanı Faye, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Senegal bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren iki lider, daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, T625 GÖKBEY Helikopter Teslimat Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Savunma sanayimiz, 3 bin 500’ü aşkın firması ve 90 bini aşkın çalışanıyla Türkiye ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörler arasında yer alıyor. İnsansız hava aracı pazarında, dünyanın açık ara en büyük üreticisiyiz. 2018’den bu yana dünya genelindeki silahlı İHA satışlarının yüzde 65’ini TUSAŞ’ın da aralarında olduğu Türk şirketleri gerçekleştirdi” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi (TUSAŞ) tesislerinde T625 G-GÖKBEY Helikopter Teslimat Töreni’ne katıldı.
Jandarma Genel Komutanlığının ihtiyacını karşılamak üzere geliştirilen GÖKBEY’in teslimatı için TUSAŞ’ta olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in 101. yıl dönümünde, bu anlamlı törende bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
Vatandaşların 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 Ekim’de TUSAŞ’a yönelik düzenlenen hain terör saldırısında şehit olan beş kişiye Allah’tan rahmet diledi.
İsimleri tarihe ve milletin kalbine tek tek nakşedilen mühendis Zahide Güçlü Ekici, teknisyen Cengiz Coşkun ve Hasan Hüseyin Canbaz’ı, güvenlik görevlisi Atakan Şahin Erdoğan ve taksi şoförü Murat Arslan’ı şükranla yad eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabb’im şehitlerimizin ruhlarını şad, mekanlarını cennet eylesin diyorum” dedi.
“TUSAŞ ÇALIŞANLARIMIZIN DİK VE DİRAYETLİ DURUŞU HER TÜRLÜ TAKDİRİN ÜZERİNDEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör eyleminde yaralanan 22 kişinin çoğunun taburcu edildiğini belirterek, tedavileri süren 3 kişiye Allah’tan acil şifalar diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz, ilahi mesajda buyrulduğu üzere, şehitlerin ölüler olmadığına, onların diri olduğuna tüm kalbimizle inanıyoruz. Aziz şehitlerimizin yüzü suyu hürmetine, onların fedakarlıklarıyla, onların hatıralarıyla vatanımızda huzur ve güven içinde yaşıyoruz. Burada şunu büyük bir iftiharla söylemek isterim, şehitlerimizin yakınlarının vakar, sabır ve metanetini gördükçe, nasıl asil bir milletin ferdi olduğumuzu çok daha iyi anlıyoruz. Aynı şekilde TUSAŞ çalışanlarımızın, yaşadıkları terör saldırısına rağmen dik ve dirayetli duruşu, her türlü takdirin üzerindedir. ‘Hainlere inat, daha fazla çalışacağız, daha fazla üreteceğiz’ diyerek bu milletin yiğitliğini, cesaretini ve korkusuzluğunu tüm dünyaya bir daha gösteren TUSAŞ’ın siz kahramanlarına, Türkiye Cumhurbaşkanı olarak, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.”
“TERÖRİSTLERE NEFES ALDIRMIYORUZ”
TUSAŞ’taki herkesin, şehitlerden devraldığı emaneti layıkıyla taşıdıktan sonra gelecek nesillere çok daha güçlü bir şekilde devredeceğinden şüphe duymadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Şunun da bilinmesinde fayda görüyorum, bu tür hain saldırılar, bizim terörle mücadeledeki azim ve kararlılığımızı asla kıramaz, geriletemez, bizi yolumuzdan geri çeviremez. Ülkemize yönelik terör tehdidini kaynağında bertaraf etme noktasında asla rehavet içine girmeyiz. İster sınırlarımız dahilinde ister sınırlarımız ötesinde olsun, nerede ülkemize yönelik bir tehdit unsuru tespit edersek, onu ortadan kaldırmaktan bizi kimse alıkoyamaz. Bunun için uhdemizde bulunan tüm imkânlardan, tüm araçlardan, terörü sona erdirecek her türlü vasıtayı devreye almaktan da çekinmeyiz.”
Son yıllarda yeni terörle mücadele konsepti sayesinde bölücü terör örgütüne çok ağır darbeler indirildiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sınırlarımız ötesinde yuvalanan teröristlere nefes aldırmıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pençe-Kilit Harekatı’yla Irak sınırının güvenliğini tahkim ettiklerini belirterek, Suriye’ye gerçekleştirilen operasyonlarla da güneydeki terör yapılanmasını sınır şehirlerinden uzaklaştırdıklarını söyledi.
“DEVLETİMİZ, KATİL SÜRÜLERİNDEN DE BUNLARIN TASMASINI ELİNDE TUTAN AĞABABALARINDAN DA DAHA GÜÇLÜDÜR”
“Terörün olmadığı bir ülke ve bölge hedefimize ulaşana kadar, inşallah, bu mücadeleyi sabırla devam ettireceğiz. Elbette bunu yaparken, terör baronlarının ve onları taşeron olarak kullanan patronlarının oyununa gelmeyeceğiz” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “40 yıllık tecrübemiz bize terörün asıl gayesinin milletimizin ezeli ve ebedi kardeşliğini dinamitlemek olduğunu öğretmiştir. Bunun önüne ancak, iç cephemizin mukavemetini artırarak geçebiliriz. 85 milyon birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde asırlardır olduğu gibi inşallah daha nice yüzyıllar boyunca bu topraklarda yan yana barış ve huzur içinde yaşayacağız. TUSAŞ çalışanlarımızın bir konuda gönüllerini ferah tutmalarını istiyorum, bu tür kalleş ve hain eylemler, bölücü örgütün son çırpınışlarıdır. Ne bölgemizin ne de ülkemizin geleceğinde teröre, şiddete asla yer yoktur ve olmayacaktır. Devletimiz, katil sürülerinden de bunların tasmasını elinde tutan ağababalarından da daha güçlüdür, hepsinin hakkından gelecek, hepsini tepeleyecek kudret ve kuvvete Allah’ın izniyle ziyadesiyle sahiptir. Suriye ve Irak’taki terör yuvalarını bölücü alçakların başlarına geçirerek, şehitlerimizin kanını yerde koymadık.”
“KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI’NDA DIŞA BAĞIMLI OLMANIN SAKINCALARINI, HEM DE ACI BİR ŞEKİLDE TECRÜBE ETTİK”
TUSAŞ’ın, Türk savunma sanayinin nasıl badireler atlattığının, hangi zorluklarla, hangi engellerle karşılaştığının en canlı şahitlerinden biri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Gazi Mustafa Kemal’in başlattığı sanayi hamlesinde savunma sanayisinin de bulunduğunu hatırlattı.
Vecihi Hürkuş, Şakir Zümre, Nuri Demirağ ve Nuri Killigil gibi müteşebbislerin gayretlerinin bugün bile hayranlıkla hatırlandığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ancak bu vizyoner çabaların, içeriden ve dışarıdan birileri tarafından nasıl akamete uğratıldığını da hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye, çok erken başladığı, ilk etapta çok önemli mesafe de aldığı bu yarıştan maalesef kopartılmıştır. Savunma sanayi alanında ülkemiz neredeyse tamamen dışa bağımlı hâle gelmiştir. Kıbrıs Barış Harekâtı’nda dışa bağımlı olmanın sakıncalarını, hem de acı bir şekilde tecrübe ettik. Önce tehditle başlayan ardından ambargoyla devam eden süreç, ülkemiz için kendine yeten bir savunma sanayinin önemini göstermişti. Halkımızın desteğiyle kurulan silahlı kuvvetlerimizi güçlendirme vakıfları eliyle hayata geçen Aselsan, TUSAŞ, Havelsan, sonrasında Roketsan gibi kurumlar bu sürecin ürünleridir. Merhum Erbakan Hocamızın bu kurumların ülkemize kazandırılmasında gerçekten emsalsiz katkıları olmuştur. 1985’te rahmetli Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı kuruldu. 2004’teki Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısı, millî savunma sanayimiz açısından bir dönüm noktası teşkil etti.”
“SAVUNMA SANAYİ YERLİLİK ORANI YÜZDE 80’LERİ GEÇTİ” Bundan sonra dışarıdan hazır alımlar yerine ülkenin ihtiyacı olan ürünleri yerli ve millî imkânlarla geliştirmeye, yerelden temin etmeye ağırlık verdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun müspet sonuçlarını da gördük ve görüyoruz. Uyguladığımız politikalarla yüzde 20’lerde olan savunma sanayi yerlilik oranı, bugün yüzde 80’leri aştı. Bini aşkın yerli savunma sanayi projesi ve 100 milyar dolarlık proje portföyü ile bu alanda kendi kendine yeten bir ülke konumuna geldik” dedi.
Savunma sanayinin 3 bin 500’ü aşkın firma ve 90 bini aşkın çalışanıyla Türkiye ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörler arasında yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsansız Hava Aracı pazarında dünyanın açık ara en büyük üreticisiyiz. 2018’den bu yana dünya genelindeki silahlı İHA satışlarının yüzde 65’ini TUSAŞ’ın aralarında olduğu Türk şirketleri gerçekleştirdi. Bakınız, daha önce bize silah verenler, attığımız kurşunların çetelesini tutar, kimi zaman da bunun hesabını sorardı. Toplu iğne yapamıyorduk. Nerelerden nerelere?” ifadelerini kullandı.
Teröre karşı yürütülen mücadelede sürekli engellerle karşılaşıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun artık kendi geliştirdiğimiz silahları kullanarak tüm bu sorunları aştık, aşıyoruz. Artık İHA’mız var mı? Var. SİHA’mız var mı? Var. AKINCI’mız var mı? Var. KIZILELMA’mız var mı? Var oğlu var” dedi.
“ÇELİK KUBBE’Yİ YAPACAĞIZ”
Türkiye’nin millî güvenliğine dair konularda adım atarken artık kimsenin icazetini aramadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tabii bununla yetinmeyeceğiz. Önümüzdeki dönemde İHA ve SİHA’ların yanı sıra, insansız ve otonom deniz araçlarından denizaltı platformlarına ve uçak gemilerine kadar çeşitli muharip deniz platformlarının geliştirilmesine ağırlık vereceğiz. Katmanlı hava savunma sistemlerimizin güvenliğimiz açısından ne kadar hayati önemde olduğu bugün çok daha iyi anlaşılıyor. Terörist sızmaların engellenmesinden hasım unsurlardan gelebilecek taarruzların önlenmesine birçok asimetrik tehdidin bertaraf edilmesinde katmanlı hava savunma sistemlerimizin güçlendirilmesine ihtiyacımız var. Sistemler Sistemi, adamın nesi var? ‘Kubbe’ de ‘Kubbe’ diyor. Onların Demir Kubbe’si varsa biz de dedik ‘Bizim Çelik Kubbe’miz olacak.’ Çelik Kubbe’yi yapacak mıyız? Yapacağız. Onlara bakarak, ‘Bizde neden yok?’ demeyeceğiz. Bu süreçte uzun menzilli füze kabiliyetlerimizi de arttıracağız. Dosta güven aşılayan, düşmanlara korku salan bir caydırıcılığa ulaşıncaya kadar hiçbir alanı ihmal etmeden hep birlikte çalışacağız.”
Türkiye’nin havacılık ve uzay sanayii çalışmalarındaki öncü kuruluşu olan TUSAŞ’ın son yıllarda geliştirdiği ürünlerle sadece güvenlik birimlerinin değil, dost ve kardeş ülkelerin de kapasitesini güçlendirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TUSAŞ’ımızın göğsümüzü kabartan projelerinin sırrı, kurumlarımız arasında giderek artan yakın iş birliği ve koordinasyondur. Kurumlarımız arası eşgüdüm ve anlayış birliği güçlendikçe, işte bugün burada olduğu gibi oyun değiştiren projeler ortaya çıkıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2013 yılında tasarım, geliştirme ve test faaliyetleri başlayan GÖKBEY helikopteriyle ne kadar iftihar etseler az olacağını ifade ederek, şunları söyledi: “Tabii GÖKBEY’in hikayesini bizim için daha anlamlı ve özel kılan, Şehit Mühendis Zahide Güçlü Ekici’nin bu projede yer almasıdır. Merhume Zahide kardeşimiz, 2021 yılından itibaren Helikopter Alt Sistem Yerlileştirme ve Tedarik birimlerinde lider mühendis olarak çalışmıştır. Bugün, Jandarma Genel Komutanlığımıza teslim edeceğimiz GÖKBEY helikopterimizle inşallah Zahide kardeşimizle birlikte diğer şehitlerimizin de ruhlarını şad edeceğimize inanıyorum.”
“20 ADET GÖKBEY’İN TESLİMATI 2026 İÇİNDE TAMAMLANACAK”
GÖKBEY helikopterlerinin Jandarma Genel Komutanlığında personel taşıma, kargo, hava ambulans, arama-kurtarma ve eğitim faaliyetlerinde kullanılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “GÖKBEY helikopterimizin ilk teslimatını gerçekleştiriyoruz. Seri üretim sözleşmesi kapsamındaki 2 adet helikopterin teslimatları da yıl sonuna kadar yapılacak. Buna ilave olarak, Kara Kuvvetleri Komutanlığımıza 7, Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza 4, Jandarma Genel Komutanlığımıza 3, Emniyet Genel Müdürlüğümüze 3, Sahil Güvenlik Komutanlığımıza 3 olmak üzere toplamda 20 adet GÖKBEY helikopterinin teslimatı 2026 yılı içinde tamamlanacak. Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın ihtiyaçları için ilave 57 adet GÖKBEY helikopterinin seri üretimine yönelik planlamalar devam ediyor. Bununla birlikte, 2026 yılı başından sonra hâlihazırda Sağlık Bakanlığı için üretimi devam eden ambulans helikopterler de teslim edilecek. Önümüzdeki dönemde 100’den fazla GÖKBEY ihtiyacına yönelik tedarik planlaması sürüyor. Öte yandan, TEI firmamız tarafından geliştirilen TS1400 motoru ile GÖKBEY helikopterimizin ilk uçuşu 2023’te gerçekleştirildi. 2028 yılından itibaren GÖKBEY helikopterlerimizin teslimatlarını inşallah bu motorumuzla yapacağız.”
“EMPERYALİSTLERE İNAT DAHA FAZLA GELİŞTİRECEĞİZ”
“Savunma sanayinde tam bağımsız Türkiye hayalimizi gerçeğe dönüştürünceye kadar bize durmak, dinlenmek, nefeslenmek yok” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hainlere inat daha fazla çalışacağız. Alçaklara inat daha fazla üreteceğiz. Emperyalistlere inat daha fazla geliştireceğiz. İçerdeki ve dışardaki bedhahlara inat çok daha ileri konumlara geleceğiz. Türkiye Yüzyılı’nı inşa edene kadar azimle, sabırla ve kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Bu düşüncelerle teslimatı gerçekleşen ilk GÖKBEY helikopterimizin Jandarma Genel Komutanlığımız başta olmak üzere, ülkemize ve savunma sanayimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum.”
Proje kapsamında görev alan Savunma Sanayii Başkanlığı’nı ve TUSAŞ çalışanlarını tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalleş terör eyleminde şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve şehitler ile TUSAŞ’taki terör saldırısında şehit olanlar için saygı duruşunda bulunulan törende, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, dua edip Kuran’ı Kerim tilaveti gerçekleştirdi.
GÖKBEY’in anlatıldığı video gösteriminin yapıldığı törende, TUSAŞ’a yönelik terör saldırısında şehit olanların fotoğrafları ile “Daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz” pankartı da yer aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, helikopteri yakından inceledi, helikopterin gövdesine imza attı ve TUSAŞ’a yönelik terör saldırısında hayatını kaybeden mühendis Zahide Güçlü Ekici’nin ismini yazdı.
Anı defterini de imzalayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kokpite geçti ve yetkililerden helikoptere ilişkin bilgi aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra, Jandarma Genel Komutanlığı envanterine alınan GÖKBEY helikopterinin uğurlama törenine katıldı.
Törende, HÜRKUŞ, HÜRJET ve ANKA 3 de gösteri geçişi yaptı, ardından GÖKBEY helikopterleri havalandı. GÖKBEY’in jandarma pilotu, tören alanındakilere telsizden seslenerek, “GÖKBEY sadece bir helikopter olmanın ötesinde bir ulusun hayallerini gerçekleştirmek için attığı cesur bir adımdır. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz” ifadelerini kullandı. Geçiş sırasında GÖKBEY’lere ATAK helikopterleri eşlik etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 101. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde tebrikleri kabul etti.
Törende; TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti TBMM Grup Başkanı Abdullah Güler, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Sayıştay Başkanı Metin Yener, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyeleri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak ve kuvvet komutanları, TBMM üyeleri, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Hakkı Susmaz, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Ankara Valisi Vasip Şahin, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, kamu kurumlarının yöneticileri, Ankara’da görevli büyükelçiler, yabancı misyon şefleri, uluslararası kuruluşların temsilcileri Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bayram tebriklerini sundu.
Törende, başkentte görevli çeşitli rütbelerden askerî personel de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tebriklerini iletti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 101. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde Anıtkabir’de düzenlenen törene katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Aslanlı Yol’un başındaki yerini almasının ardından başlayan törende, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyeleri, yüksek yargı organlarının başkanları, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, kuvvet komutanları, siyasi partilerin temsilcileri ve diğer devlet erkânı da Aslanlı Yol’dan geçerek mozoleye çıktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Atatürk’ün mozolesine üzerinde ay yıldız bulunan çelengi bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.
Daha sonra Misak-ı Millî Kulesi’ne geçerek Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, deftere yazdığı metni okudu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özel deftere yazdığı metinde şu ifadelere yer verdi:
“Aziz Atatürk, bugün bizlere emanetiniz olan, milletimizin en büyük eseri aynı zamanda iftihar kaynağı olan Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümüne ulaşmanın haklı sevincini yaşıyoruz.
Bu gurur günümüzde, ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında yaşayan tüm vatandaşlarımızın, kalbi bizimle çarpan tüm soydaşlarımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bu vesileyle Zat-ı Alinizi, silah arkadaşlarınızı ve aziz şehitlerimizi bir kez daha şükranla yâd ediyorum.
Bölgemizde sınırların bir asır evvel olduğu gibi yine kan ve gözyaşıyla çizilmek istendiği bir dönemde vatanımızın bekasını, milletimizin güvenliğini korumak için her türlü tedbiri alıyoruz.
Millî Mücadele’nin, Cumhuriyetin ilanıyla taçlanmasını sağlayan birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu bu süreçte bizlere rehberlik etmekte, yolumuzu bir fener misali aydınlatmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti emin ve ehil kadroların riyasetinde maziden atiye uzanan muazzez yolculuğunu her zamankinden çok daha kararlı bir şekilde sürdürmektedir.
Cumhuriyetin kuruluşunun 101. yıl dönümü nedeniyle bir mesaj yayımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Anadolu topraklarında Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve nihayet Cumhuriyet’e uzanan devletlerimizin mirası olan bağımsız, güçlü, onurlu ve müreffeh Türkiye’yi ilelebet payidar kılmakta kararlıyız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyetin kuruluşunun 101. yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.
Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında yaşayan vatandaşların 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları kaydetti: “Ülkemizde ve dünyanın farklı coğrafyalarında bayram sevincimizi paylaşan dostlarımızın, misafirlerimizin tamamına ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum.
Bugün, Cumhuriyetimizin yeni asrının ilk yıl dönümüne erişmenin mutluluğunu ve haklı gururunu yaşıyoruz. Cumhuriyetimizin 101. kuruluş yıl dönümü kutlu olsun. Binlerce yıllık devletler silsilemizin son ve ebedî halkası olan Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, devletimizin kurucu kadrolarını şükranla yâd ediyorum. Malazgirt’ten bugüne, istiklalimiz ve istikbalimiz için vatan topraklarını kanlarıyla sulayan şehitlerimize ve gazilerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Savunma sanayimizin lider kuruluşu TUSAŞ’a yönelik saldırıda verdiğimiz şehitlerimiz başta olmak üzere, istiklalimiz uğrunda bir gül bahçesine girer gibi toprağa düşen her bir kardeşimiz kalbimizde daima yaşayacaktır.
“BARIŞ, GÜVENLİK VE ADALETİN HÂKİM KILINMASI İÇİN MEDENİYET DEĞERLERİMİZE DAHA SIKI SARILACAĞIZ”
‘İnsan büyür beşikte, mezarda yatmak için ve kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için’ diyen şairin işaret ettiği gibi, gönül coğrafyamızın geniş sınırlarında hüküm sürmüş devletlerimizin kurulmasında, yaşatılmasında, tarihe silinmez izler bırakmasında rol almış kahramanlarımızın her birini kemali edeple anıyorum.
Anadolu topraklarında Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve nihayet Cumhuriyet’e uzanan devletlerimizin mirası olan bağımsız, güçlü, onurlu, müreffeh Türkiye’yi ilelebet payidar kılmakta kararlıyız. Millet olarak Cumhurbaşkanlığı Forsumuzdaki 16 yıldızda manasını bulan 2 bin 200 yılı aşan köklü bir devlet geleneğine sahibiz. Bu birikimi, soydaşlarımızın ve dostlarımızın da iştirakiyle insanlığın ortak mirasına en büyük katkıyı sunacak şekilde kullanmayı, geliştirmeyi, güçlendirmeyi hedefliyoruz.
Hem ülke sınırlarımız içinde hem bölgemizde hem dünyada barışın, huzurun, güvenliğin ve adaletin hâkim kılınması için milletimizin bu kadim tarihî perspektifine ve medeniyet değerlerimize daha sıkı sarılacağız. Verdiğimiz mücadelenin gayesine ulaşmasını ne terör örgütleri ne yayılmacı heveslerle bölgemizi kana ve ateşe bulamaya çalışanlar ne de onları destekleyip şımartan emperyalistler engelleyebilir. Bu amaçla, nerede eksiğimiz varsa hepsini birer birer tamamlayarak ülkemizi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmak için gece gündüz çalıştık, çalışıyoruz.
“TERÖR BELASINI, TÜM İMKÂNLARIMIZI KULLANARAK TARİHE GÖMMEMİZ GEREKTİĞİNİ BİLİYORUZ”
Milletimizin desteğiyle geride bıraktığımız bu dönemde, çok büyük fedakârlıklar yaparak nice sinsi oyunları ve tuzakları bozarak, nice hain saldırıları boşa çıkartarak gerçekten çok önemli kazanımlar elde ettik. Artık güvenlikten teknolojiye, diplomasiden ekonomiye her alanda yaptığımız fedakârlıkların karşılığını alacağımız bir sürecin arifesindeyiz. ‘Türkiye Yüzyılı’ olarak adlandırdığımız aydınlık yarınlara kavuşmak için önümüzde aşmamız gereken az sayıda engel, çözmemiz gereken az sayıda sorun kaldı.
Ülkemizi, güvenlik tehditleri başta olmak üzere diğer alanlarla birlikte ekonomide de çökertme girişimlerinin son altı yılda milletimizin hayatında yol açtığı zorlukların farkındayız. Aynı şekilde, 40 yıldır enerjimizi sömüren, kardeşliğimizi kemiren, bizi hedeflerimizden uzaklaştıran terör belasını tüm imkânlarımızı kullanarak artık tarihe gömmemiz gerektiğini de biliyoruz.
“KARAMSARLIĞI DEĞİL UMUTLARIMIZI FİLİZLENDİRECEĞİMİZ BİR TÜRKİYE’NİN KAPILARINI SONUNA KADAR AÇMAK İSTİYORUZ”
Acıları değil sevinçlerimizi yarıştıracağımız, yoklukları değil zenginliklerimizi paylaşacağımız, karamsarlığı değil umutlarımızı filizlendireceğimiz bir Türkiye’nin kapılarını sonuna kadar açmak istiyoruz. Geçtiğimiz yılki Cumhuriyet Bayramı mesajımızda da ifade ettiğimiz gibi, her ne yapıyorsak harici ve dâhili bedhahlara aldırmadan büyük ve güçlü Türkiye ülküsünü yüceltmek niyetiyle yapıyoruz.
Allah’ın yardımı, milletimizin feraseti ve desteği, ülkemizin siyasi ve askerî gücü sayesinde girdiğimiz yeni dönemden Cumhuriyetimizi daha da güçlenmiş olarak çıkartmak azmindeyiz. Hangi kökenden, meşrepten, siyasi görüşten olursa olsun milletimizin tüm fertlerinin, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın tüm dostlarımızın bu tarihî mücadelemizde yanımızda olacağına yürekten inanıyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.
Bu duygularla, Türkiye’de ve yurt dışında yaşayan tüm vatandaşlarımızın Cumhuriyet Bayramı’nı gönülden tebrik ediyorum. Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları ali, hatıraları baki olsun. Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümü kutlu olsun.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.